• Sonuç bulunamadı

Tarihi zenginliklerle dolu bir tabiat köşesi:İstanbul adaları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tarihi zenginliklerle dolu bir tabiat köşesi:İstanbul adaları"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Yazan: KUrşat Ekrem Uykucu

stanbul’dan 13 - 22, Anadolu kıyılarından 4 - 8 km. uzaktaki ada­ lar grubunda 9 ada vardır. Bunlardan 4 tanesi büyük (Kınalı, Burgaz, Heybeli, Büyükada), 5 tanesi de küçük (Kaşık, Yassı, Siv­ ri, Sedef, Tavşan) adalardır (1).

Adalar, bundan bir milyon yıl önce, bölgenin yer yer alçalıp, yükselmesi ve bilhassa güney bölümünün sular altında kalması sonucunda meydana gelmiştir. Kınalıada’nın (P ro ti) uzunluğu 2000, genişliği 1400 metre kadardır. Adalar’dan İstanbul’a en yakı­ nı budur. Burgaz'ın uzunluğu 1900, genişliği 1300 metredir. Hey­ beli ile Burgaz arasında 700 metre genişliğinde bir boğaz vardır. Heybeliada’nm (H a lk y) uzunluğu 2700, genişliği 2000 metredir. Büyükada (Beyadası, Prinkipo) bu adaların en büyüğüdür. Uzun­ luğu 5 km., genişliği 1900, en yüksek yeri de 200 metredir. Ada­ ların küçükleri ise kayalık olup hemen hemen ıssızdır. Sivri ile Yassı adalar asıl grup adaların batısına düşerler ve Anadolu sa­ hillerinden daha uzaktadırlar.

Adalar; Akdeniz bitkilerinin yetişmesine elverişlidir. Yumuşak iklimi, çamlıkları, meyva ağaçlan ve bahçeler arasında kurulan vinaiar, adaları en güzel dinlenme ve eğlence yeri yapmaya kâfi

(2)

gelmiştir. Ayrıca adaların plaj ve sanatoryumları da ünlüdür. Eski Çağ’da Büyükada demiri, Heybeliada ise bakın ile ün ka­ zanmışlardı.

Adalar topluluğu çağlar boyunca değişik adlarla anılmıştır. Es­ ki devirlerde birçok manastırı banndırdığı için PAPAZ ADALARI (Papadonisia); topraklannın kırmızı olması sebebiyle K IZ IL ADA­ LAR deniz üzerindeki dağılışlan halkaya benzetildiğinden H ALKA ADALARI; BizanslIlar zamanında birçok imparator, imparatori- çe, prens ve prenseslerin sürgün yeri olduğu için PRENS ADALA­ R I adını almıştır.

Eski Çağ’ın bu alışkanlığı, II. Abdülhamid’in tahtan indirilme­ sinden sonra, adamlanndan bazılarının adalara sürülmesiyle de­

vam etmiştir. ,

Yine 27 mayıs 1960 sonrası Demokrat Partili milletvekilleri ile bakanlar İstanbul’un adalarından biri olan Yassıada’ya gönderil­ mişlerdir.

(3)

Büyükada’dan Heybeli ve Burgaz’ın görünüşü.

İstanbul'dan adalar vapuru ile gelen yolcunun önüne çıkan ilk Kınalıada adadır. Ekili toprakları pek az olduğundan çıplak bir görünüşe

sahiptir. Aşağıdaki küçük liman veya başka bir söyleyişle iskele yerini tutan rıhtım, sayılan fazla olan evler topluluğunun merke­ zidir. Toprağı olmayan ve İstanbul'la pek yakın ilgisi bulunan Kınalı halkı, İstanbul’un kalabalık mahallerinde^ ve Kapalıçarşı' da ticaretle uğraşır. BizanslIlar zamanında tarihî görevini yapan liman bugün artık dolmuş bir durumdadır.

Bu limanda kurulan yerleşme düzeni ise, yeni tarihin malıdır denilebilir.

BizanslIlar zamanında Km alı'da üç, hattâ daha fazla sayıda manastır yükselmekteydi. Ancak bugün manastırlardan, kırılmış ve harap olmuş birkaç sütun başlığından başka bir şey görülme­ mektedir. Halbuki Bizans tarihinin en ünlü kurbanlarından iki tanesi burada yaşamıştır. Bunlardan ilki İmparator Staurakios' tu (2). Babasının yerine geçen bu imparator zamanında Bizans’ta

(4)

bir ihtilâl olmuştu. İhtilâli bastıramıyan Staurakios’un gözleri çı­ karıldı ve K ınalı’ya getirilerek işte bu manastırlardan birine kondu.

ikinci kurbân ise ilkinden dâhu linliidiir. Bunun âdını kâynâk- lar İm parator Leon olarak vermektedirler. Leon da, Bizans’ı iyi yönetememiş ve zamanında bir isyanın çıkmasına sebep olmuştu, isyanı bastırmaya muvaffak olamıyan Leon, hiç olmazsa hayatını kurtarmak sevdasına kapıldı. Nitekim isyancılar saraya hücum etmeden önce bir keşiş elbisesi giyerek kaçtı. Doğruca K ınalı’ya ®e ,d.1 bir manastıra yerleşti. Hayatının sonuna kadar burada kaidı. Eski Çağ ın sürüp giden isyanları kim bilir Kınalı’ya daha böyle kaç kişinin gelmesini sağladı. Kaynaklar burada hâlâ

su-Kınalı nın komşusudur. Vapur su-Kınalı'dan sonra buraya uğrar. Burgaz tıpkı Kınalı gibi kayalık ve fakir bir adadır. Ancak bura- sı tarihi gelişimi içinde daha çok sayıda insan barındırmıştır.

Kuzey taraflarında çıplak tepeler görünen Burğaz’ın Marmara denizine bakan yamacı yeşilliklerle kaplıdır. Vapur, Burgaz’m ilk evleri önüne gelmeden önce son zamanlarda yapıldığı her halin­ den belli olan bir manastırın önünden geçer. Deniz kıyısına yakın bir yerde kurulmuş olan bu manastır, Saint Georges adına yapıl­ mıştır. Yunanlılar’a ait olan bu manastırın adı «Büyük mağara» anlamına gelmektedir. Burgaz’m ehram şeklindeki tepe nokta­ sında tıpkı K ınalı’da olduğu gibi başka bir manastırın daha kalın­ tılarına rastlamak mümkündür. Bu manastırın İstanbul’un

fet-Burgaz Burgaz’ın Kalpazankaya mevkiinden H eybell’nin görünüşü.

(5)

Burgaz’dan HeybelTye bir bakış. hinden sonra yıkıldığı söylenmektedir. Eski manastırın üzerine

kurulan yeni manastır ise bir Yunanlı ihtiyar tarafından yaptırıl­ mıştır. Hiç bir özelliği yoktur. Esas manastın, söylendiğine göre, İm parator Basileios yaptırmıştır.

Burgaz’ın manastırlan ile ün kazanmasını sağlayan kişilerden biri de «günah çıkartıcı» diye anılan Patrik Methodius’tur. Met­ hodius, Burgaz’ın Hıristiyanlar'm çok eskiden beri ibadet yeri olarak kullandıklan Saint - Jean Baptise kilisesini yaptırmıştır. Bu kilise, Bizans yapı şeklinin en güzel örneklerinden birisiydi.

Eski adı Halky’dir. Burada çıplak tepeler artık görülmez. Kır- Heybeliada mızımtrak toprağı, çam ormanlan, koca yemişi, yeşil meşe ve

zeytin korulan, adanın önemini daha da artırır. Heybeliada ay­ rıca koyu, yollan ve tabiî güzelliği ile de kendisini seyredenleri büyüler. Bu yüzden adalann incisi olarak da isim yapmıştır.

Adada, eski çağda bakır çıkartılmaktaydı. Yunan heykeltraşlan bu bakırdan geniş ölçüde faydalanmışlardır.

Heykeliada'da görülen manastırlar diğer adalarda görülenlerden daha güzel ve daha çok tarih kokmaktadır. Zira bu ada, diğer adalarda olduğu gibi bir sürgün yeri olarak kullanılmamıştır.

Bugün adada üç manastır harabesine rastlanılmaktadır. Bunlar­ dan birisi çok eskiden beri kapalıdır. Diğer ikisi ise görevlerini tamamlayıp kaybolmuştur. Bu manastırlardan ilki «Aziz Bâkire» manastındır. İstanbul’un tam karşısında yüksekçe bir yerde ku­ rulmuştur. Ada Türkler’in idaresine girdikten sonra birçok İstan­ bul patriği, bu manastırın bahçesine gömülmüştür. İkinci manas­ tın ise BizanslI Photius yaptırmıştır. «Uçurum» adını alan üçüncü

(6)

manastır, Saint Georges adına yaptırılmıştır.

Heybeliada’nın sol tarafına ve Saint Georges manastırının alt başına, rıhtıma yaklaşılırken görülen geniş ve gösterişli binalar ise Türk padişahı II. Mahmud tarafından yaptırılan deniz okulu­ na ait binalardır. Bu binalar, bugün daha çok genişletilmiş olup Deniz Harp Okulu adı ile bilinen okulun çekirdeğini meydana ge­ tirmişlerdir.

Adaların en büyüğüdür. Heybeliada’dan ancak birkaç yüz met- Büyükada re uzaktadır. Eski adı Prinkipo olan bu adanın her yanı kavak,

çam, yeşil meşe ağaçlanyle doludur. Yasemin, sarmaşık ve zak­ kumlar adaya başka bir güzellik verir.

Adanın tarihi karıştırılacak olursa, Bizans imparatorluk tacını giymiş olan kadınlardan en büyüğünün adı daima karşımıza çı­ kar. Bu imparatoriçenin adı «irin i» dir. 9 ağustos 803’te Midilli adasında ölen irin i sonradan Büyükada’ya getirilerek gömül­ müştür.

(7)

Büyükada sahillerinin denizden görünüşü (solda). Büyükada'dan bir görünüş (altta).

(8)

Büyükada'ya

denizden bir bakış.

Büyükada’daki kadınlar manastın yerinde bugün birçok kalın­ tılara rastlamak mümkündür. Burada Bizans tarihinin en önem­ li kadınlan, ya zorla oturtulmuş, yahut da kendi istekleriyle otur­ tulmuşlardır. Bunlar arasında Euphrosyne, Zoe ve Anna Dalas- senö vardır.

Büyükada’nm bugün hâlâ sağlam kalabilmiş manastırları da vardır. Bunlardan biri 1597 yılında yapılmış olan Hıristos manas- tm dır. İkincisi Ayanikola manastın olup, deniz kenannda Sedef adasının tam karşısında kurulmuştur. Uçüncüsü de tepelerin en yüksek noktasındaki Aya Yorgi manastırdır.

Büyükada'dan sonra Sivriada’ya geçilir. Batıda ise Yassıada (P la ti) bulunmaktadır. 1935 yılma kadar terkedilmiş bir durum­ da olan bu ada, sonraları askerî bir üs olarak kullanılmış ve bi­ lindiği gibi 27 Mayıs’tan sonra da dikkatleri üzerine çekmiştir.

Adalar, İstanbul’la bağlı bir düzen içinde idare edilmiştir. II. Adalar’ ın Abdülhamid son zamanlarında adalann yönetimini bir mutasar- | ı • n fa bırakılmıştır.

Ünlü bilginimiz İbniilemin Mahmud Kemal tnal’ın babası Emin Paşa, Adalar’da bir müddet mutasarrıflık etmiştir.

Fakat adalar bu idare düzeninde fazla kalmamış İstanbul’a bağ­ lı bir ilçe haline getirilmiştir.

1 ) Adalar, bugün İstanbul ilin e bağlı bir ilçedir. Yüzölçüm ü 10.8 k m ."

dir. 1965 sayımına göre Adalarda 15 219 k iş ilik b ir nüfus yaşamaktadır.

Bu nüfusun, 5216’sı Büyük, 2919'u bucak merkezi olan Burgaz’da, 7039

kişisi ise Heybeliada'da yaşamaktadır.

2 ) Gustave Schlum berger, İstanbul Adaları İst. 1937, 200 vd.

48

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu bölümde- ki güncel makale özetleri ise terminal dönem hastalıkta cinsellik ve cinsel ilişki deneyimleri, yine sık görülen bir durum olan polikistik over sendromlu

檢查。 (3) 大於 2 公分者:對於高危險群或肝硬化患者,要有二種影像檢查認定是肝

Gülnûş Ümmetullah Valide Sultan, adını ebedileştiren bu nefis camii inşa ettirirken yanına güzel bir çeş­ me, bir imâret, bir sıbyan mektebi ilâvesini de

Ancak, biz düşük Şah’m son dışişleri bakanı olan merhum Halat- bari’ nin Türkiye’ de dört senelik C E N T O Umu­ mî K â tipliği’ nde bulunduğu sıralarda

' Ço~unlukla Müslüman nüfusun ya~ad~~~~ K~r~m'~n kaybedilmesinin ve Rusya'n~n Do~u Avrupa'daki yay~lmac~~ siyasetinin Osmanl~~ siyasi dü~üncesinde yapt~~~~ yans~malar halen

dan duygularile sarsılmıştır. Memle­ ketimizin her köşesinde ve bütün mil­ letçe kendisine gösterdiğimiz samimî bağlılık, devlet ve milletimiz için kud­

Bu çalışmanın amacı; doğa koruma alanları sınıflandırmasında önemli bir yere sahip milli park, tabiat parkı gibi alanlar için hazırlanan, sürdürülebilir planlama

Bundan dokuz sene evvel, İstan ­ b u l’da Y irm inci fırkanın vezneciler­ deki karakolunu;* basan düşman kuvvetleri sü kûn içinde ve m ü s­.. terih uyuyan