f
Topkapı
Sarayında
Tarihî
Odalar
J
T T - £
ît
3
l
*ÖO
Sarık odası hakkında
Yazan:
Hat âk
T .
Şehsüvaroğtu
IV. Murad Bağdad seferine gi derken Topkapı sarayında iki köşk inşasını emretmişti. Kâtib Çelebi, 1638 de tamamlanan ve muhteme len başmimar Hasan Ağa tarafın dan yapılan köşkler hakkında şu malûmatı vermektedir: (... Seferi hümayuna azimet duyuruldukta has ola kurbündş olan havuzun mukabelesinde iki kasrı âli bina olunmak ferman olunmuştu. Öyle mükellef kasır ki her biri vüzera camii kadar vardı. Bir senede ta mam oldu).
Bağdad ve Revan ismi verileni bu kasırlar, muhariblerimizin ol duğu kadar, sanatkârlarımızın da zaferlerini ebedîleştirmektedir.
Revan kasn içi, dışı mavi be yaz çinilerle süslenmiş kubbeli ve üç çıkıntılı geniş bir oda halinde dir. Bu odanın tezyinatında çini, sedef, mermer işçiliği nakış ve cam kullanılmıştır.
Odaya girince solda büyük tom bak bir ocak, yanlarda ve karşıda üzerleri sedirlerle döşeli çıkıntılar bulunur. Bu çıkıntıların yanları çi niden yapılmış nişlerle süslenmiş tir. Çıkıntı pervazları ve tavanlar altın ve elvan nakışlarla birer ba har bahçesi güzelliğindedir.
Pencere ve duvarları süsliyen dotab kapaklan sedef kakmadır. Alçı pencerelerde ışıklan baygın ve tatlı renk dalgalan halinde sü zen kırmızı, mavi, turuncu, yeşil döğme camlar bulunmaktadır.
Dünyamızın renkleri bu camlar dan âdeta biraz eskiyurek, biraz tozlanarak aksetmekte, çiniler a- sırlaıı, hâtıraları öldürmiyen bir canlılıkla konuşup durmaktadır.
Mohib sadası, çâlâk vücudile IV. Murad bu odada ve bu sütun- lu sofada hayal edilir, yayını sür atle gerip okunu aıslanhanenin kapışma yapıştırdığı gün Şeyhülis- | lâm Yahya Efendi, musahibleri ! buralarda bulunmuşlar ve celâdetli hünkâra kimbiliv nasıl alkış tut muşlardı. (1)
Sultan İbrahim. IV. Muradın ka- sırlan arasına sünnet odasını inşa ettirmiş, IV. Mehmed avlardan ve Edim e ikametlerinden geriye ka lan zamanlarım, sofa köşklerinde belki biraz isteksiz ve keyifsiz ge çirmişti.
Osmanlı sarayında şevk HI. A h - medle beraber tekrar başlamış o- luyordu. Sofa kasırları, muayede ve havuz köşkleri lâle devrinin hükümdarının sık sık dolaştığı, göründüğü yerlerdi.
Damad Nevşehirli İbrahim Paşa Revan köşkünde padişahile kimbi- lir ne uzun sohbet saatleri geçir miş, Havuz köşkünde sulara, ba lıklara ne zevkle bakılıp eglenil- nıışti.
Şehzadelerin sünnet
düğünlerin-de bu sahada sazlar çalınmış, hok kabazlar söyleşmiş, kasideler o- kunmuş, yerlere avuç avuç altın lar serpilmişti.
Burada başlayan âlemler. B o- ğaziçine, Haliç kıyılarına doğru genişler, Sadâbad safaları gönülle ri her an şevk içinde tutardı.
Fakat bir gün Patrona ihtilâli bütün bu güzel günlerin üstünden bir fırtına gibi geçmiş, lâle bahçe leri dağılmış, âlemler, sohbetler bozulmuş ve sazlar susmuştu.
III. Ahmed Revan odasının öte sinde hareme geçen kapı yanında tahttan feragat etmiş ve I. Mah- muda aynı yerde nasihatler edip, muvaffakiyetler dilemişti.
Patrona, zorbalığının en keyifli günlerinde <Acem seferi için meş veret olacak) bahanesile saraya ça ğırılmış ve Revan odasına alın mıştı.
Sedirlerde Şeyhülislâm, Muhsin Zade Abdullah Paşa, Hafız Ahmed Paşa, Canımhoca Mehmed Paşa, sudurdan, ulemadan ileri^gelenler kavuklarını eğmişler padişaha in tizar ediyorlardı. Yeniçeri ağasına, Patronaya ve Musluya odada yer açılmış, selâmlar, havaî sohbetlerle vakit geçirilmeğe başlanmıştı.
I. Mahmud, haremden sofa köş küne geçib şeyhülislâmı huzuruna çağırınca, sadrâzam, civarda giz lenmiş adamların başındaki Peh livan Halile işaret vermiş ve Peh livan gnznbla Revan odasının ka pısında belirip (Nice oldu, ol kâfir
Patrona, gâvur Patrona) diye gür- lemişti. Patronanın (Ne yabana söyler bu- adam) diyen sesi işitil miş ve bu esnada kınından sıyrı lan yatağanların havada şimşek gibi çaktığı görülmüştü.
Bir anda sedirler boşalmış, ka vuklar, kürkler, cübbeler birbirine karışıp oradakiler kendilerini pencerelerden can hevlile sofalara
atmışlardı.
Halil Patronanın kârını (çabuk itmam) eyleyip, başım kürküne dolayan Muslunun üzerine çullan mış ve onu da Revan odasının or tasında haklamıştı. (2)
Revan odasında 26 teşrinievvel 1730 gününün kanlı hâtıraları ça buk unutulmuş, yerler, duvarlar temizlenmiş, çiniler tekrar gülüm semiş, ışıklar tekrar baygınlaşmış ve altınlar eski şevklerde parılda- mıştı.
I. Mahmud bu odada bir kiitüb- hane tesis etmiş ve Revan köşkün de ayrıca padişahların sarıkları muhafaza olunmağa başlanmıştı.
Padişahların vusufî, selimi, düz- kaş, kalenseve, kalafat, serdengeç- ti, silâhşorî, paşaî, kâtibi, darda ğan, çatal gibi isimlerle anılan gündelik, merasim ve tebdil ka vukları bu odanın kapıdan girince sağ taraftaki (sank yerinde) mu hafaza edilirdi.
Iı'er nevi sank sarmada mahir olan sarıkçıbaşiiarırı yanlarında on beş de, yamakları bulunurdu. Pa dişahın her gün sarıkları değiştiri lirdi.
Revan odası, zamanla Sarık o
-dası diye anılmağa başlanmış ve III. Mustafa zamanında burada huzur dersleri .verilmiş, devrin ule ması padişahın da bulunduğu m ec lisle; inde aiâka ç e k - ı (mübahase ve münazaralarda) bulunmuşlardı.
I. Abdülhamid 1182 cemaziyeiâhi rinde Sarık odasında Kırını Han lığına tayin olunan celâdetlû K ı- j rım Girayı kabul etmiş ve yeni H?n bu odada (tepeleri birer kırmızı yakutlu, dokuz altın düğmeli, sır ma çaprasth güvez kadifeye kaplı kabanice) kürkünü ve yeşil kadife üzerine altıp top sorguçlu kalpağı nı giymiş, ‘murassa kılıcım kuşan mıştı.
I. Abdülhamid sıhhatli ve deb debeli günlerinin hatıralarile dolu olan sarık odasında son defa bü yük oğlu şehzade Mustafa ile veda laşmış, ona nasihatlerde bulunup, dualar etmişti.
Hırkai Saadet odasının ve şebe kesinin ramazanın on beşinci gü nüne hazırlanması için her ramaza
nın on ikisinde (Hııkai Saadet) ve diğer (mukaddes eşya) dinî mera simle Revan odasına nakledilir ve bu münasebetle sandukayı taşıyan lara, okuyanlara ihsanlar verilirdi. Revan odasından üç yüz senedir, renk renk hayaletler gelip geçmiş, sesler, dualar, vâızlar kaybol mış, katiller, merasimler yaşanıp unu tulmuştur.
Bütün hatıraların dağılıp yok ol duğu odada ebediyet bir bahar şen liği içindeki çinilerde, ışıl ışıl ya nan altın nakıslarda ve baygın renkli camlarda ben avnı zıadsıikle gülümseyip durmaktadır.
(1) Bu nişancılık münasebetile Yahya Efendinin düşürdüğü tarih bir gümüş levhaya yazılarak A>'S-
lanhanpnin diğer ismile arzh \ -nin Revan köşkü karşısındaki K a p ısı
kanadına tesbit olunmuştur. (2) Patrona Haliiin öldürülmesi tafsilâtı Abdi Tarihile, Vasıf Tari hinde kayıdlıdır.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi