• Sonuç bulunamadı

Avcıoğlu...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Avcıoğlu..."

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

UĞUR MUMCU_________ ! '■

f e '

Avcıoğlu...

Avcıoğlu da öldü.

Ölüm döşeğinde bile güncel olayları kıskıvrak yakalayan zekâsı, çelik iradesi ile birlikte son sözlerini söylemeden, yazamadan aramızdan çekilip gitti. Ölümünden on gün ön­ ce kucaklaşırken, o da ben de bir daha görüşemeyeceği- mizi biliyorduk. Ayrılırken, göz yaşlarımı Doğan ağabeyden gizlemeye çalışıyordum.

Tek başına bir üniversite gibiydi. 1970’lerde büyük yan­ kı yapan “ Türkiye'nin Düzeni" adlı kitabından sonra, dört ciltlik “ Milli Kurtuluş Tarihi" ve altıncı cildine kadar getire­ bildiği “ Türklerin Tarihi" adlı dev araştırması ile Türk dü­ şünce hayatına adını kazımış, “ 31 Mart’ta Yabancı Parma­

ğ ı" ve “ Devrim Üzerine" adlı kitapları ve imzalı ve imzasız (Arkası Sa. 11, Sü. 7'de)

•• __ T T

(2)

CUMHURİYET/11

GÖZLEM________

UĞUR MUMCU________________

(Baştarafı 1. Sayfada)

binlerce yazısı ile kırk yaşını geride bırakmış, bizim kuşa­ ğa olduğu gibi, kendi kuşağına da öncülük ve önderlik yap­ mıştı.

Şimdi geriye, kolay kolay doldurulamayacak bir boşluk yaratarak, elli yedi yaşında aramızdan ayrılmış bulunuyor.

Yükseköğrenimi Fransa’da yapmış, Türkiye’ye döner dönmez Ulus gazetesinde, Akis ve Kim dergilerinde çalış­ mıştı. İsmet İnönü tarafından CHP Araştırma Bürosunun ku­ ruluşunda görevlendirilmiş, yine İnönü’nün kontenjanından 1961 yılında Kurucu Meclise üye seçilmişti. 1961 yılında, Türk sol harekâtı içinde büyük ağırlığı ve saygınlığı bulu­ nan “ Yön Dergisi” ni çıkarmış, yine aynı tarihlerde kurulan Sosyalist Kültür Derneği’nin öncü kadrosunda yer almış­ tır.

Avcıoğlu’nu daha sonra, 1969 yılında Devrim gazetesi­ nin başyazarlığında görüyoruz.

Doğan Avcıoğlu, 12 Mart 1971 tarihinden sonra emekli korgeneral Cemal Madanoğlu ve arkadaşları ile birlikte tu­ tuklandı, yargılandı ve sonunda aklandı. Aklanıncaya ka­ dar da işkenceli sorgulardan cezaevlerinden ve sanık san­ dalyelerinden geçti.

Bir Batı ülkesinde yaşasaydı, dünyanın saygıyla selam­ layacağı bir düşünür olurdu. Türkiye’de doğduğu için cö­ mertçe harcanan bunca nitelikli insan gibi türlü acılarla kar­ şılaştı.

Şimdi gözümün önünde bölük pörçük anılar canlanıyor. Hiç unutmam. 1971 ’de tahliye olduğu günün akşamı Av- cıoğlu’na gönderilen bir telgrafı ben almıştım; imza ilginç bir imzaydı. Doğan Avcıoğlu’nun belki o güne kadar dü­ şüncelerine hiç katılmayan emekli Genelkurmay Başkanı Orgeneral Cemal Tural, “ Geçmiş olsun” diyordu. Görüş­ lerine katılmayan insanların da saygısını toplamıştı.

12 Mart öncesinde sık sık görüştüğü insanlardan biri Ni­

hat Erim'di. Erim, Devrim gazetesinin Ankara’daki Çelik-

kale Sokak’taki bürosuna gelir, Avcıoğlu ile görüşür, g'der- di. 1971 mayısında, Ankara’da Yıldırım Bölge Tutukevi’nde karşılaştığımızda, birçok kişi ve konu gibi Erim hakkında da konuşmuştuk. Anımsarım, Erim için tek kırıcı söz söy­ lemedi. Belki içinden Erim’e çok kırılmıştı, ama kırıcı bir söz söylemek istemiyordu. Öylesine çelebi, öylesine mert bir insandı.

Bundan on gün önce görüştüğümüzde, yaklaşan seçim­ lerden ve partilerden söz ettikten sonra, şu anda tutuklu bulunan öğretim üyesi ve yazar Yalçın Küçük'ün Askeri Yar­ gıtay’daki davasını soruyordu. Dostlarını, yakınlarını sorar, onların her derdi ile ilgilenirdi. Ölüm döşeğinde bile.

Çünkü, bir düşünce adamı olduğu kadar bir gönül ada­ mıydı...

Avcıoğlu, eşi bulunmaz bir araştırıcı ve su katılmamış bir devrimciydi. Devrim anlayışı, soyut teori bulutları içinde do­ laşan bir aydın bilgiçliği değil, Ulusal Kurtuluş Savaşımı­ zın görkemli toprağından güç alan ve çağın gerçekleri ile yoğrulmuş “ ulusal devrim” görüşüydü. Ulusçuluğu ve dev­ rimciliği, Atatürkçü inançlarda bulur, bu inançları günümüz koşullarında emekçi sınıf ve tabakaların bilinçleri ile bütün­ leştirmeye çalışırdı.

Avcıoğlu, ulusal devrim anlayışının yürekli, soluklu ve yo­ rulmak bilmez bir düşünürü ve düşünce savaşçısıydı..

1960’lı yıllardaki yakın dostlarını bir bir gözümün önüne getiriyorum şimdi.. İşte Mümtaz Soysal, işte İlhan Selçuk,

Hhami Soysal, Attan Öymen ve Çetin Attan, Cemal Reşit Eyü- poğlu, Sırrı Hocaoğlu, Nejat İzar, Osman Nuri Torun, Aype- ri Akalın, Fethi Naci, İbrahim Çamlı, Sadun Aren,Muammer Aksoy, Turan Güneş, Erol Toy, Güney Ûzcebe ve işte Abdi ipekçi.. İşte Yön dergisinde sanki beraberler.

Ve biz yanında gazeteciliği öğrenenler, Haşan Cemal,

Uluç Gürkan ve ben... Ve sanki bizler de yanındayız.

Gözlerim buğulanıyor.

İşte, güleç yüzü ile Kurmay Albay Osman Koksal odaya giriyor. Avcıoğlu ile sarılıp, öpüşüyorlar. Koksal anlatıyor, Avcıoğlu dinliyor.

Dudağının ucundan hiç düşürmediği sigarası, siyah göz­ lükleriyle, Avcıoğlu da gitti. O ışıl ışıl gözleriyle konuşan Kok­ sal da.. İkisi de yok artık.. Birazdan kapı açılacak, Şevket

Süreyya Aydemir gelecek. O da gitti. O da toprak oldu çok­

tan..

Türk devrimcileri, ilerici Türk aydınları, bir dönemin en güçlü devrimci düşünürünü yitirdik. Hepimizin başı sağol- sun..

Doğan ağabey, düşündüklerini yazamadan öldün. İnanç­ larını içine gömerek öldün. Belki de bu yüzden öldün..

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

(2007) yaptıkları çalışmanın amacı, düşük fosfor durumu ile alkali topraklarda buğday ve kolza çeşitlerinin büyüme, P alımı ve rizosfer özellikleri üzerine

Zhu ve diğerleri (2018) tarafından yapılan çalışmada, izinler, hassas API (Application Programming Interface)'ler, monitör edilebilir sistem eventleri ve izin oranları

Tablo 2 de açık gözeneklilik ve yığın yoğunluk değerlerinden de görüldüğü üzere standart bünyeye kıyasla, replikasyon (kopyalama) yöntemi ile köpük

12 Mart 1971 muhtırası ile 12 Eylül 1980 darbesi arasında sağ ve sol ideolojik rekabetin gelişimi ve bu rekabetin Türkiye’de nelere mâl olduğunun gösterilmesi

Teklifi kabul eden ve artık komitenin bir üyesi olan, Ankara Garnizon Komutanı Cemal Madanoğlu, 27 Mayıs gecesi Harp Okulu’nda yapılan toplantıya

İnö- nü’ye tepki olarak genel sekreterlik görevinden istifa eden Ecevit, bir süre sonra genel başkanlık için İnönü’nün rakibi olmuş ve sonunda, 1972

GÜVEN TURAN Sanat Çevresi ALP BARTU’nun figüratif düzen ilişkileri içinde belirginleşen lekeler ve hafif uçarı çizim fantazileriyle nitelik farkları ve diğerleri üzerinde

Hemen hemen herkes Avcıoğlu’nu Yön dergisiyle anımsar. Avcıoğ- lu Yön’ün hem sahibi, hem de başyaza­ rıdır. Daha ilk sayısında Türkiye'nin kal­ burüstü