• Sonuç bulunamadı

Zihin engelli ergen kız öğrencilerin cinsel eğitim alma sürecinde öğretmenlerin ve ailelerin karşılaştığı sorunların incelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Zihin engelli ergen kız öğrencilerin cinsel eğitim alma sürecinde öğretmenlerin ve ailelerin karşılaştığı sorunların incelenmesi"

Copied!
151
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

NECMETTĠN ERBAKAN ÜNĠVERSĠTESĠ EĞĠTĠM BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

ÖZEL EĞĠTĠM ANABĠLĠM DALI ÖZEL EĞĠTĠM BĠLĠM DALI

ZĠHĠN ENGELLĠ ERGEN KIZ ÖĞRENCĠLERĠN CĠNSEL EĞĠTĠM ALMA SÜRECĠNDE ÖĞRETMENLERĠN VE AĠLELERĠN KARġILAġTIĞI

SORUNLARIN ĠNCELENMESĠ

Özlem UZUN

Yüksek Lisans Tezi

DanıĢman Doç. Dr. Hakan SARI

(2)
(3)
(4)
(5)
(6)
(7)

ÖNSÖZ

Cinsel gelişim, insanın toplumsal davranışlarını etkileyen ve yaşamının her döneminde bulunan bir süreç olmasına rağmen diğer gelişim alanları kadar dikkate alınmayan, görmezden gelinip bastırılan ve bilgi edinmede güçlük yaşanılan bir konudur. Cinsellikle ilgili soruları bastırarak, görmezden gelerek ya da hiç yokmuş gibi davranarak çocuklarımızı koruyamayız tam tersine bu konularda bilgilendirdiğimizde çocuklarımızı koruyabilir ve topluma sağlıklı bireyler yetiştirebiliriz Bu araştırma ile, zihin engelli ergen kız öğrencilerin cinsel eğitim alma sürecinde öğretmenlerin ve ailelerin karşılaştığı sorunları incelenmektedir.

Araştırmam sürecinde bana yardımcı olan ve öğrenciliğim boyunca her zaman yol gösteren, değerli düşünceleri ve tecrübeleriyle katkıda bulunan, entelektüel bakış açımı zenginleştiren ve bana zaman ayıran değerli tez danışmanım Doç. Dr. Hakan SARI’ya çok teşekkür ederim.

Araştırmayı yaparken ilgi ve eleştirileriyle bana farklı bakış açısı kazandıran, tez sürecim boyunca katkılarını benden esirgemeyen kıymetli hocalarım Yrd. Doç. Dr. Yahya ÇIKILI ve Doç. Dr. Selahattin AVŞAROĞLU’na teşekkür ederim.

Tez sürecim boyunca benden destek ve fikirlerini esirgemeyen arkadaşım Emel SARDOHAN YILDIRIM ve Fatih KOÇAK’a teşekkür ederim.

Beni büyüten, sevgisi ve desteği ile her zaman yanımda olduğunu hissettiren, bugünlere gelmemde büyük pay sahibi olan, varlığıyla bana her zaman güç veren canım annem Neriman UZUN’a

Sevgi ve saygılarıyla yaşamımı anlamlandıran, her attığım adımda yanımda bulunan, bana güç ve destek veren kardeşlerim Yasemin, Özgür, Yasin UZUN, Tuncay KARACA, ve Elif YILMAZ’a

Düşünceleri ve güzel dostlukları ile yanımda bulunan, çalışmam boyunca sabırla beni dinleyen ve yardımcı olan canım arkadaşlarım Esra ÖZÇIRIK ve Mehmet KARAMAN’a sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

(8)
(9)

T.C.

NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü

Öğ

renci

ni

n

Adı Soyadı Özlem UZUN Numarası 108306011002

Ana Bilim / Bilim Dalı Özel Eğitim/ Özel Eğitim

Programı Tezli Yüksek Lisans Tez Danışmanı Doç. Dr. Hakan SARI

Tezin Adı ZĠHĠN ENGELLĠ ERGEN KIZ ÖĞRENCĠLERĠN CĠNSEL EĞĠTĠM ALMA SÜRECĠNDE ÖĞRETMENLERĠN VE AĠLELERĠN KARġILAġTIĞI SORUNLARIN ĠNCELENMESĠ

ÖZET

Ġnsan yaĢamı farklı geliĢim alanlarından oluĢmakta ve bu geliĢim alanlarının bir birinden bağımsız olmadığı gözlemlenmektedir. Herhangi bir geliĢi alanında olabilecek yetersiz diğerini de olumsuz Ģekilde etkileyebilir. Dolayısıyla zihin engelli bireylerin diğer geliĢim alanlarına olduğu gibi cinsel geliĢim alanına da gereken önem verilmelidir. Konuyla ilgili olarak yapılan alan yazını taramasında zihin engelli bireylerin cinsel geliĢimlerine yönelik çalıĢmaların sınırlı olduğu gözlenmektedir.

Dolayısıyla bu araĢtırmanın amacı;

1. Zihin engelli ergen kız öğrencilerin cinsel eğitim alma sürecinde öğretmenlerin ve ailelerin karĢılaĢtığı sorunları belirlemek,

2. Bu konuda yapılacak ileri araĢtırmalara ıĢık tutmaktır.

AraĢtırmada veriler nitel araĢtırma yöntemlerinden “Yarı YapılandırılmıĢ GörüĢme Tekniği” ile Konya Ġli Milli Eğitim Müdürlüğü‟ne bağlı okullarda birinci ve ikinci kademede eğitimlerine devam eden öğrencilerle çalıĢan zihin engelliler sınıf öğretmeni ve otuz aile, gönüllülük ilkesine bağlı olarak yansız atama yolu ile seçilerek görüĢleri alınmıĢtır. Veriler teknolojik kayıttan yazılı formlara „transkriptlere‟ dönüĢtürüldükten sonra „Ġçerik Analizi‟ Tekniğiyle analiz edilmiĢtir. AraĢtırma sonucunda elde edilen bulgulara göre;

1) Aileler öğrenciye cinsel organ temizliğini öğretmede güçlük çekmektedirler. 2) Aileler cinsel organ temizliğinde kullanılan malzemelerin seçiminde ve kullanımın öğretilmesinde güçlük çekmektedir. 3) Aileler özel günlerde temizliğin öğretilmesi ve devamlılığının sağlanması için erken olduğunu, ileride bu konuyu vereceklerini fakat büyük güçlüklerin kendilerini beklediğini da güçlük çekmektedir. 4) Ailelerin öğrencinin evlilikle ilgili sorularını basit bir Ģekilde cevapladıkları, ileride evlilik gibi bir durum olduğunda güçlük çekeceklerinden dolayı endiĢeleri vardır. 5) Ailelerin çocuklarına evlendiklerinde karı-koca arasındaki cinsel iliĢkinin ne olduğu ile ilgili bilgilerin öğretimini vereceklerdir. Ancak bu konuda güçlük yaĢayacaklarını düĢünmektedirler ve endiĢeleri vardır. 6) Aileler üreme ile bilgileri çok basit Ģekilde vermiĢler, ileride detaylı bir Ģekilde vermeyi düĢünmektedirler buna rağmen güçlük çekeceklerinden dolayı endiĢelilerdir. 7) Aileler çocuk bakımı ile ilgili bilgilerin öğretimi için erken olduğunu, ileride bu konuyu vereceklerini fakat büyük güçlüklerin kendilerini beklediğini düĢündükleri için endiĢelilerdir. 8) Aileler ilk yardım ve sağlık hizmetleri konusunda basit bilgiler vermiĢler, daha detaylı bilgilerin veriminde güçlük çekmektedirler. 9) Öğretmenler cinsel organların temizliği ve temizliğinde kullanılan malzemenin seçimi ve öğretiminde bilgi vermemiĢler, bu becerilerin öğretiminin aile tarafından verilmesi gerektiğini düĢünmektedirler. 10)Öğretmenler öğrencilerine özel günlerde temizlik konusunda bilgi vermiĢler buna rağmen kontrolün sağlanmasında ve beceri için uygun ortam olmadığından dolayı güçlük çekmektedirler. 11 ) Öğretmenler ayıp ve günah kavramlarının soyut kaldığından dolayı öğretmede güçlük yaĢamaktadırlar.

(10)

T.C.

NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü

12) Öğretmenler öğrencilerinin karşı cinse yönelik eğilimlerinin kontrolünde kendilerinin yeterli bilgileri olmadığı için ve bu davranışın kontrolünün zor olduğundan dolayı güçlük çekmektedirler. 13) Öğretmenler çoçukların evlilikle ilgili sorunlarını nasıl cevaplamaları gerektiğini bilemedikleri için geçiştirmekte ve bu konuda güçlük yaşamaktadırlar. 14) Öğretmenler ilk yardım ve sağlık hizmetleri ile ilgili bilgileri basit konularda vermişler, bu bilgilerin öğretimi ve kalıcılığının sağlanmasında güçlük yaşamaktadırlar.

Anahtar Kelimeler: Zihin Engellilik, Cinsel Eğitim, Cinsel Gelişim, Aile eğitimi, Özel Eğitimde Aile Eğitimi, Öğretmen eğitimi, Özel Eğitim Öğretmen Yetiştirme.

(11)

T.C.

NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü

Öğ

renci

ni

n

Adı Soyadı Özlem UZUN Numarası 108306011002

Ana Bilim / Bilim Dalı Özel Eğitim/ Özel Eğitim

Programı Tezli Yüksek Lisans Tez Danışmanı Doç. Dr. Hakan SARI

Tezin İngilizce Adı Examining the Problems of Teachers and Parents in who are faced Teaching Periods about Sexsual Education of Adolesent Students with mild Intellectual Disabilities

SUMMARY

Human life is formed by different development areas which are intertwined. Lack of efficiency in one area can effect another negatively. For that reason, sexsual development area should also be supervised besides the other development areas regarding mentally handicapped individuals. It is appearent that the literature about the aspect of sexual development in mentally handicapped individuals is respectively limited.

Consequently, the purposes of this research are;

1 - To indicate, the problems faced by teachers and families of teenage girls who are mentally handicapped, in the process of sexual training,

2 – To light the researchers for their future researches.

In this research, the data were acquired using "Semi-structured Interview Technique" which is one of the qualitative research techniques. Mentally handicapped students’ teachers working in the first and second stage special schools which are belong to Konya Province National Education Directorship (Konya LEA). Thirty families and teachers were interviewed in respect with the voluntarism principle. Data were analysed using ‘Content Analysis Tecnique’ after transforming the data from technical recording to the written transcripts.

According to the results;

1 - Families face difficulties with teaching students about sexual organ hygiene. 2 - Families face difficulties on choosing the materials that are used in sexual organ cleaning and teaching how those materials should be used. 3 - Families also face difficulties on teaching menstruate period hygiene and make the students keep on using these methods. 4 - Families are concerned about the adequateness of their answers about marriage and are concerned that, in future, the questions will be more challenging. 5- Families are determined to explain the details of sexsual relationship between husband and wife but they are concerned about the difficulties on this matter.

(12)

T.C.

NECMETTİN ERBAKAN ÜNİVERSİTESİ Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü

6- Families are concerned about the adequatness of the information they have given on reproduction and concerned that there will be difficulties on this matter. 7- Families think that it is an early stage to give information on child care, they should be determined to give that information in future but they are concerned that major difficulties are waiting for them. 8- Famlies have given basic information on first aid and health services but have difficulties on giving detailed information. 9- Teachers have not given information on sexual organ hygiene and materials regarding this issue and think that the information given should be provided by the families. 10- Teachers have given information on menstrual period hygiene but they face with difficulties controlling students for practice on that issue because of the lack of appropriate circumstances. 11- Teachers have difficulties while teaching abstract concepts such as shame and sin. 12- Teachers have difficulties on controlling students’ actions towards opposite gender because of their lack of information on that issue and indicate that controlling behaviour in this aspect is difficult. 13- Teachers pass over students’ questions about mariage and have difficulties on teaching this issue. 14- Teachers have given basic information on fisrt aid and health services but have difficulties on making the students understand the information and make these information constable.

Key Words: Special Education, Parent Education, Teacher Training in Special Edication, Sexsual Education of Students with midly mental retardation, Education of Students with mild Intellectuel Disabilities, Sexsual Development

(13)

İÇİNDEKİLER

BİLİMSEL ETİK SAYFASI……….…………ii YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU………...……iii ÖNSÖZ………..….iv ÖZET……….…….v-vi SUMMARY………vii-viii İÇİNDEKİLER………..i.x-xiii TABLOLAR LİSTESİ………...……….xiv BÖLÜM I: GİRİŞ I.1.Giriş………..1-4 I.2.Amaç………....4 I.3.Araştırmanın Önemi………..……..5 I.4.Varsayımlar (Sayıltılar) ………...5-6 I.5.Araştırmanın Sınırlılıkları………..……...6 I.6.Tanımlar………...6-7 BÖLÜM II: ALANYAZINI

II.1.CİNSEL GELİŞİM (Tanımı) ve ÖNEMİ...8-10 II.2. ZİHİN ENGELLİ BİREYLERDE CİNSEL GELİŞİM...10-13 II.3. FARKLI KURAMLARA GÖRE CİNSEL GELİŞİM...13 II.3.1. 0-3 Yaş Döneminde Cinsel Gelişim...13-15 II.3.2. 3-7 Yaş Döneminde Cinsel Gelişim...15-16 II.3.3. 7-12 Yaş Döneminde Cinsel Gelişim...16-17 II.3.4. 12-21 Yaş Döneminde Cinsel Gelişim...17-19 II.4. ÖĞRENME TEORİLERİNE GÖRE CİNSEL GELİŞİM...19 II.4.1. Sosyal Öğrenme Teorisi...19-20 II.4.2. Psikoanalitik Teori....………...……...…….20

(14)

II.4.2.1. Oral Dönem...20

II.4.2.2. Anal Dönem...21

II.4.2.3. Fallik Dönem...21-22 II.4.2.4. Latent Dönem...22

II.4.2.5. Genital Dönem...22

II.4.3. Bilişsel Gelişim Teorisi...23

II.4.4. Bilgi-İşleme Teorisi...23

II.5. CİNSEL KİMLİK...23-24 I.5.1. Cinsel Kimlik Gelişimi...24-26 II.5.2. Cinsel Kimlik Saptaması...26-27 II.6. CİNSEL KİMLİK KAZANIMINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER...27

II.6.1. Cinsiyet...27-28 II.6.2. Anne-Baba ile Büyüme………..………...28

II.6.3. Çocuklara Verilen Oyuncaklar……….28

II.6.4. Okul……….………...29

II.6.5. Kardeş………..…………...…29

II.6.6. Medya Yayınları………...29-30 II.6.7. Annenin Çalışması………...30

II.6.8. Erkek Çocuk Beklentisi ya da Kız Çocuk Beklentisi…………..30-31 II.6.9. Babanın Yokluğu………..…..…………...31

II.6.10. Babanın ve Annenin Cinsel Rollerinin Gereğini Yerine Getirmemesi………31

II.6.11.Kocanın Erkeklik Anlayışının Abartılmış Olması……..…………...32

II.6.12.Din……….………32

II.7. ZİHİN ENGELLİ BİREYLERDE CİNSEL EĞİTİM...32-37 II.8. FARKLI ANA –BABA TUTUMLARI VE BU TUTUMLARIN ÇOCUĞUN CİNSEL GELİŞİMİNE OLAN ETKİLERİ ………37-39 II.9. FARKLI ANA-BABA YAKLAŞIMLARI………...39

II.9.1. Baskılı ve Yasaklayıcı (Otoriter) Tutum………...39-40 II.9.2. Pekiştirici-Gevşek Tutum………...………..……...40

II.9.3. Tutarsız Tutum………...40-41 II.9.4. Demokratik Tutum………...41

(15)

II.10. CİNSEL GELİŞİMİ ETKİLEYEN ANA-BABA DAVRANIŞLARI……42 II.10.1. Ana-Baba İlişkileri ve Çocuk………...42 II.10.2. Çocuğun İlk Yılları ve Tuvalet Eğitimi………..42-43 II.10.3. Anne ve Babanın Çocuk Yanında Çıplak Dolaşması……….… 43-44 II.10.4. Babanın Olmaması ya da Pasif Oluşu………..……...44-45 II.10.5. Çocuğun Cinsel Gelişim ve Cinsellikle İlgili Sorularına Verilen Cevaplar………..45-46 II.10.6. Çocuğa Cinsel Kötü Davranma………...46 II.11. ANNE ve BABA YOKLUĞUNDA CİNSEL KİMLİK GELİŞİMİ……...46 II.11.1. Boşamanın Çocuğa Etkileri………...46-47 II.11.2. Anne veya Babası Ölen Çocuk………...47-48 II.12. CİNSEL DAVRANIŞ SAPMALARI………48

II.12.1. Mastürbasyon………...48-49 II.12.2. Eşcinsellik………...49-50 II.13.3. Fetişizm……….…...50 II.12.4. Narsistlik………...50-51 II.12.5.Exhibitionizm (Teşhircilik)………...51 II.12.6. Sado-Mazohizm...51-52 II.12.7. Hayvan Sapıncı………...52

II.13. TÜRKİYE'DE VE DÜNYADA CİNSEL EĞİTİM

UYGULAMALARI...52-58 II.14. İLGİLİ ARAŞTIRMALAR………..…58-68

BÖLÜM III: YÖNTEM

YÖNTEM………...69 III.1. Araştırma Modeli ………..69 III.2. Çalışma Grubu………...69-70 III.3. Veri Toplama Araçları………..……70-72 III.4. Verilerin Toplanma Süreci………...72 III.4.1. Görüşmelerin Yapılması………72-73 III.5. Verilerin Analizi………..….73-74

(16)

BÖLÜM IV: BULGULAR VE TARTIŞMA

IV.1. BULGULAR ……….…………....75 IV.1.1. Velilerin Görüşlerinden Ortaya Çıkan Bulgular………75

IV.1.1.1. Cinsiyete Ait Organların Temizliği………75-76 IV.1.1.2. Cinsiyete Ait Organların Temizliğinde Kullanılan

Malzemelerin Seçimi ve Kullanımının Öğretilmesi………76-77 IV.1.1.3. Özel Günlerde Temizlik……….……..…..77-78 IV.1.1.4. Bedenin Özel Olması………...………….78-79 IV.1.1.5. Ayıp ve Günah Kavramlarının Öğretilmesi………..…79-80 IV.1.1.6. Karşı Cinse Yönelik Eğilimlerinin Kontrol Edilmesi………80-81 IV.1.1.7. Cinsiyet Ayrımı Yapma………..81-82 IV.1.1.8. Cinsiyete Uygun Elbise Seçimi………..82-83 IV.1.1.9. Cinsiyete Uygun İletişim Kurma………83-84 IV.1.1.10. Evlilikle İlgili Soru Sorduğunda Merakını Giderme………...…………...84-86 IV.1.1.11. Evlendiklerinde Karı-Koca Arasındaki Cinsel İlişkinin Ne Olduğu İle İlgili Bilgilerin Öğretimi……….………….…86-87 IV.1.1.12. Üreme İle İlgili Bilgi Verme……….87-88 IV.1.1.13. Çocuk Bakımı İle İlgili Bilgileri Öğretme………88-89 IV.1.1.14. İlk Yardım ve Sağlık Hizmetleri İle İlgili Bilgi Verme………89-90 IV.1.2. Öğretmenlerin Görüşlerinden Ortaya Çıkan Bulgular………90

IV.1.2.1. Cinsiyete Ait Organların Temizliği………90-91 IV.1.2.2. Cinsiyete Ait Organların Temizliğinde Kullanılan Malzemelerin Seçimi ve Kullanımının Öğretilmesi………..92-93 IV.1.2.3. Özel Günlerde Temizlik……….……93-94 IV.1.2.4. Bedenin Özel Olması………..94-96 IV.1.2.5. Ayıp ve Günah Kavramlarının Öğretilmesi………96-97 IV.1.2.6. Karşı Cinse Yönelik Eğilimlerinin Kontrol Edilmesi.…97-98

(17)

IV.1.2.7. Cinsiyet Ayrımı Yapma………..98-99 IV.1.2.8. Cinsiyete Uygun Elbise Seçimi……….…….99-100 IV.1.2.9. Cinsiyete Uygun İletişim Kurma………100-102 IV.1.2.10. Dışarıdan Gelebilecek Herhangi Bir Zarara Karşı Kendisini Nasıl Koruyacağı (taciz vs.)…...…………..………..102-103 IV.1.2.11. Evlilikle İlgili Soru Sorduğunda Merakını Giderme………..103-105 IV.1.2.12. İlk Yardım ve Sağlık Hizmetleri İle İlgili Bilgi Verme……….105-106 IV.1.2.13. Cinsel Eğitim Kavramına Yönelik Tutumlar…………...106 IV.2. TARTIŞMA……….…..…107-109 BÖLÜM V: SONUÇ VE ÖNERİLER V.1. Sonuç………...110-114 V.2. Öneriler………....………...114 KAYNAKÇA………..………...115-126 EKLER………..….127-129 Özgeçmiş...130

(18)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1: Öğretmenlerin Görev Yaptığı Kurumlar ve Cinsiyete Göre Dağılımı Tablo 2: Öğrenci Velilerin Yakınlık Derecesine Göre Dağılımı

(19)

BÖLÜM I

I.1. GĠRĠġ

Cinsellik, bireyin karĢı cinsle yakınlaĢması ve bu yakınlaĢmanın sonucu olarak bedensel ve duygusal anlamda doyuma ulaĢması Ģeklinde ifade edilebilir. Dünya Sağlık Örgütü tanımına göre; fiziksel, duygusal ve iliĢkilere yönelik kavramdır. Sadece fizyolojik geliĢimle ilgili olmayıp duygusal ve zihinsel geliĢimle de yakından ilgili olan cinsellik tanım olarak; cinsiyet, üreme, cinsel kimlik ve haz kavramlarını da kapsamaktadır (BaĢgül, 2011).

Bulut‟a (2005) göre, “Bazı yönleri doğum öncesi dönemde bile var olan cinsellik ile ilgili bilgilenme, tutum ve davranıĢları bu bilgiler ıĢığında oluĢturma her bireyin temel haklarından biridir. Çağlar boyunca, çocukların henüz üreme yetenekleri olmadığından olsa gerek, cinsel konularda eğitilmeleri ihmal edilmiĢtir. Ancak yaĢamı merak eden çocuk, uygun kaynak bulmasa da kendini eğitmek durumunda kalmıĢ, yanlıĢ bilgi edinmiĢ, ilerideki yaĢantısını ve sağlığını olumsuz olarak etkilemiĢtir. Her toplumda değiĢik bakıĢ açıları olsa da çocukların merakları oluĢtukça cinsellikle ilgili bilgilendirilmelerinin yerinde olacağı savunulmaktadır.” Bireylere verilecek olan bilgi uygun yaĢ ve geliĢim döneminde çocuğun anlayacağı Ģekilde verilmelidir, bireyin seviyesine uygun verilmeyen bilgi birey tarafından alınamayabilir.

Bulut, Nalbant, Çokar, Ortaylı, Akalın, Eylen, Oksal, GürĢimĢek ve Hamurcu‟ ya (2003) göre, cinsel eğitim, genç insanlara üreme fizyolojisi ve anatomisi öğretmekten daha fazlasını amaçlamalıdır; cinsel geliĢim, üreme sağlığı, kiĢiler arası iliĢkiler, Ģefkat, yakınlık, vücut imajı ve toplumsal cinsiyet rollerini de içine almalıdır. Cinsel eğitim, bilgi alma, tutum geliĢtirme, inanıĢlar, kimlik değerleri, iliĢkiler ve yakınlık konularında yaĢam boyu sürebilecek bir eylemdir.

Cinsel eğitimin amacı, bireyin cinsel kimliğini bilmesi, benimsemesi ve cinselliğin ayıp, kötü değil, doğal bir durum olduğunu öğrenmesidir. Ġster zihin engelli olsun, ister olmasın birey birçok biyolojik, sosyal, ruhsal, cinsel değiĢim ve geliĢim evresinden geçer. Aileler çocukları ile iliĢkilerinde “cinsellik” konusunda da sayısız sıkıntılarla karĢılaĢırlar. Aileler cinsellik konusunda ikaz etme, ahlak dersi verme, azarlama, inkar etme, dikkati baĢka yöne çekme gibi tepkiler verirler. Oysa ki cinsellik, bedensel ve ruhsal doyum ile üremeye

(20)

yönelik yaĢamsal bir değerdir ve zihin engelli bireyler de bu yaklaĢımdan soyutlanmamalıdır (Zihinsel Engelliler Aile Eğitim Rehberi, 2007 ).

Cinselliğin sağlıklı olabilmesi çocukların cinselliğe iliĢkin sağlıklı bilgi edinmelerine bağlıdır (Bilen ve Topçuoğlu, 2008). Aile içinde cinsel konulara karĢı aĢırı tutumlar, cinsel kimlik geliĢimini olumsuz etkileyebilir. Ġleri derecede suçlamalar, aĢırı denetleme, ergenlik öncesi ve sonrası çağda çocuğa ya da gence gizliliğin(mahremiyetin) tanınmaması, çocuğu uyarıcı, kıĢkırtıcı tutumlar, yanlıĢ bilgi vermeler, ağır günah duygusu, suçüstü yakalanma endiĢeleri, cinsel korkular ve çekingenlikler onların kiĢilik geliĢimini tehlikeye sokar (Ruhsal ve Duygusal Engelliler Aile Eğitim Rehberi, 2007). Bu yolla yetiĢtirilen çocuklar cinsellik konusunda ya aĢırı ilgili, ya aĢırı sinsi, ya da saplantılı olabilirler. Özellikle ergenliğin ilk yıllarında erkek çocuklar arasında cinsel geliĢimleriyle ilgili bilgi alıĢ veriĢi ve demonstrasyonlar bir kısım gençleri aĢağılık duygusuna itmektedir. Cinsel eğitim sürecinde gerçekçi olmak, bilimsel terimler kullanmaya özen göstermek, olabildiğince planlı bir yol izleyerek ileri derecede gizlilik ve kısıtlamadan uzak hoĢgörülü ve açık bir yol izlemek yararlı olur (Bilen ve Topçuoğlu, 2008).

Cinsellik evrende yaĢayan herkes için yaĢamın önemli bir parçasıdır. Zihinsel engelli olan öğrenciler, sadece akademik, sosyal ve duygusal geliĢim değil, aynı zamanda cinsel geliĢime de ihtiyaç duyarlar (Sarı, 2005). KiĢilerin sağlıklı bir insan olarak yetiĢmeleri için, büyüme ve geliĢme aĢamasında karĢılaĢacakları fiziksel, duygusal ve sosyal değiĢikliklerin niteliği konusunda uyarılmaları ve bilgilendirilmeleri gerekir. Özellikle buluğ çağına girmeden önce çocuklar, cinsel konulara ilgi duyarlar ve kendi vücutlarındaki değiĢiklikleri dikkatle izlerler. Anne baba, çocuğunun yaĢına uygun olarak göstermesi gereken değiĢiklikleri gösterip göstermediğini incelemelidir. Ancak bu konudaki ilgisini belli etmek, sık sık soru soru sormak doğru değildir. Kız çocuğun annesi tarafından erkek çocuğun da babası tarafından cinsel geliĢim belirtileri baĢlamadan bu devre için hazırlanması gerekmektedir (Kulaksızoğlu, 1998: 49).

Özel eğitime muhtaç bireylere verilecek cinsel eğitim, bireyin içinde bulunduğu yaĢam alanının, görsel, iĢitsel, duygusal, devinsel zenginliği kendisine has algılama sistematiğini olumlu yönde etkileyecektir. Cinsel eğitimin en önemli amaçlarından biri de sosyal yaĢam çevresinde ve eğitim alanlarında ortaya çıkabilecek sorunları önlemektir. Bu yolla bireyin yaĢam kalitesi de yükseltilmiĢ olacaktır (AteĢ ve AteĢ, 1981).

(21)

Çakmak ve Çakmak‟a (2011) göre, “engelli ve engelli olmayan çocuk ve ergenler, cinsel eğitim alarak cinsel bilgi düzeylerinin artmasıyla birlikte sorumlu cinsel davranıĢ geliĢtirecekleri, dolayısıyla da olumsuz yaĢantılardan korunmuĢ olacaklardır. Cinsellik ve cinsel sağlık konularında çoğunlukla göz ardı edilen; ancak özel bir ilgiye gereksinim duyulan gruplardan biri de engellilerdir.” Engellilere de bilgi verilmezse yanlıĢ bilgiler ya da edinimler sonucu uygun olmayan cinsel davranıĢlar geliĢtirebilirler. Engelli bireylere cinsellikle ilgili bilgi verilmediğinde cinselliği kötüye kullanabilirler. BaĢka bir deyiĢle cinselliği kötüye kullanma; uygun olmayan yerlerde cinsel içerikli davranıĢlar gösterme, kendi cinsine ilgi duyma, herhangi bir karĢı cinsle iliĢkiye girme gibi davranıĢları içerir. Sonuçta, engellilerin cinselliği kötüye kullanmaları zayıf sosyal becerilere, muhakeme yeteneğinin zayıf olmasına ve yetersiz cinsel eğitime dayanır (Çakmak ve Çakmak, 2011).

Engelli bireylerin gerçekleĢtirdiği her türlü davranıĢın doğal ve yaĢanması gereken bir süreç olduğu, bu süreçte olumlu davranıĢların gerçekleĢebilmesi için ailenin izlemesi gereken tutum ve yöntemlerin olduğu konusunda aileler bilgilendirilebilir. Zihinsel engelli bireylerin iletiĢimde bulunduğu yakın ve uzak çevresi cinsel geliĢim evrelerine yönelik yaĢadıkları davranıĢ değiĢikleri hakkında bilgilendirilmelidir (Zihinsel Engelliler Aile Eğitim Rehberi, 2007).

Ergenlik yaĢına geldiğinde, normal geliĢim gösteren çocuklarla aynı merakı gösterebilir, ancak yeteneklerini doğru ve yanlıĢ arasında ayrım yapamadığı için cinsel ihlaline karĢı kendilerini korumada normal geliĢim gösteren akranlarına göre daha zayıftırlar (Sarı, 2005). Ergenlik döneminde zihinsel engelli bireyin sağlıklı bir cinsel geliĢim ve davranıĢ süreci yaĢayabilmesi için çevrenin de aile ve kurum gibi çocuğa olumlu katkı yapacak tutum ve davranıĢ geliĢtirmesi gerekir. (Zihinsel Engelliler Aile Eğitim Rehberi, 2007).

Çocuğun rol model alacağı kiĢilerin çocuğun cinsine uygun davranıĢlar sergilemesine, cinsiyetine uygun kıyafetler giymesine dikkat etmeli, yaptığı olumsuz bir davranıĢta cezalandırmak yerine olumlu davranıĢ kazandırılmaya çalıĢılabilir. Bu açıdan ailenin çocuğun cinsel yaĢamına yönelik aldığı tedbirlerin çevrede de saygı ile karĢılanması ve gereğinin yapılması gerekmektedir. Zihinsel engelli bireyin cinsel geliĢimine yönelik olumsuz tavır ve davranıĢlar olmamalıdır (Zihinsel Engelliler Aile Eğitim Rehberi, 2007).

(22)

Zihinsel engelli bireyin yakın çevresinin çocuğun cinsel davranıĢlarına karĢılık utanç, öfke, kızgınlık, korkma, acıma, aĢırı merhamet gibi duygularla hareket etmelerinin olumsuz davranıĢlara yol açabileceği göz önünde bulundurulabilir. Zihinsel engelli bireylerin ergenlik döneminde karĢı cinse olan arzuları, art niyetli kiĢilerce istismara uğratılabilir, özellikle bu kiĢiler çocukların kendini ve olayı yeterince ifade edememesinden aldığı güçle bu istismarı rahatlıkla gerçekleĢtirebilir. Ġstismara (tecavüz, taciz) maruz kalınmaması için kesinlikle çocukların iliĢkide bulunduğu kurum ve yakın çevre kontrol altına alınmalıdır. Olumsuz geliĢmelere zemin hazırlayabilecek her türlü Ģartlardan kaçınılmalıdır (Zihinsel Engelliler Aile Eğitim Rehberi, 2007). Ġstismarı önlemek için aileler çocuğun izni olmaksızın vücuduna dokunulmaması gerektiği, çocuklarına tanımadıkları kiĢilerden bir Ģeyler almamaları konusunda bilgi verebilir ve bu bilgileri vermek için bir uzmandan yardım alabilirler. Çocuktan, çevreden hoĢuna gitmeyen bir davranıĢla karĢılaĢtığında bunu, anne-babasına ya da öğretmenine bildirmesi istenmelidir (Zihinsel Engelliler Aile Eğitim Rehberi, 2007).

Ülkemizde anne ve babaların cinsel eğitim konusunda yetersiz bilgileriyle çocuklarına yanlıĢ bir yaklaĢım içinde oldukları göz önüne alınarak ilköğretim yıllarında baĢlayıp liseyi bitirene kadar devam eden, diğer ülkelerde cinsel eğitim olarak adlandırılan ancak veriliĢ haliyle ülkemizde aile eğitimi olarak adlandırılan bir derstir (Sarı, 2004). Anne baba ve öğretmenlerin çocukların geliĢim düzeylerine uygun cinsel eğitim verebilmeleri için öncelikle kendilerinin yeterli ve doğru bilgilerle donatılması gereklidir (Yavuzer, 2012 ).

I.2. AMAÇ

Bu çalıĢmanın amacı, zihin engelli ergen kız öğrencilerin cinsel eğitim alma sürecinde öğretmenlerin ve ailelerin karĢılaĢtığı sorunları incelemektir. Bu amaç esas alınarak aĢağıdaki alt problemler incelenecektir:

a) Zihin engelli ergen kız öğrencilerin cinsel eğitim alma sürecinde ailelerin karĢılaĢtığı sorunlar nelerdir?

b) Zihin engelli ergen kız öğrencilerin cinsel eğitim alma sürecinde öğretmenlerin karĢılaĢtığı sorunlar nelerdir?

c) Zihin engelli kız öğrencilerin cinsel eğitim alma sürecinde yaĢadığı sorunlar nelerdir?

(23)

I.3. ARAġTIRMANIN ÖNEMĠ

Öteden beri, annelerin, babaların çocuklarının cinsiyet eğitimleriyle uğraĢmaları istenmektedir. Bu iĢin onlara düĢtüğü söylenmektedir. Buna rağmen anne ve babaların çoğu bu iĢi yapmamaktadır. Çocuklarının yanında cinsiyetten söz açmaktan çekinmektedirler. Okullarda da aĢağı yukarı aynı durumla karĢılaĢmaktayız. Öğretmenlerde cinsiyet eğitimine gereken önemi vermemektedirler. Onlarda öğrencilerinin yanında cinsiyet konusunu

açmaktan kaçınmaktadırlar. Özellikle gerek evde, gerekse okulda kızların yanında cinsiyete ait problemlerin açıklanması hiçbir Ģekilde arzu edilemez (Kara ve Aydın, 2002: 163).

Evde aileler, okulda eğitimciler bu bilgileri vermediği zaman çocuklar bu bilgileri medya veya arkadaĢ çevresinden öğrenecektir. Büyük ihtimalle alınan bilgiler yanlıĢ ve abartılı olduğu için çocukta cinsel kimlik sapmalarına, davranıĢ problemlerine neden olabilir. Cinsel eğitim, çocuğun cinsiyet rollerini benimsemesini, kendi ve karĢı cinsin, cinsel

kimliğini ve özelliklerini öğrenmesini ve yaĢamında kullanmasını, doğru özdeĢim kurmasını sağlar. Kendi bedeninin özel olduğunun farkına varır ve dıĢarıdan gelebilecek tehditlere karĢı kendisini koruyabilir. KiĢisel bakım ve sağlık gibi konularda sorumluluklarını yerine

getirebilir.

Bu araĢtırma ile zihin engelli ergen kız öğrencilerin cinsel eğitim alma sürecinde öğretmenlerin ve ailelerin karĢılaĢtığı sorunlar belirlenmeye çalıĢılmıĢtır. Ülkemizde ergenlik dönemindeki bireylerin cinsel geliĢimleri ile ilgili çalıĢmalar yapılmasına rağmen zihin engelli gençlerin cinsel geliĢimleri hakkında yeterli çalıĢma bulunamamıĢtır. Oysa zihin engelli bireylerin, ailelerin ve eğitimcilerin de cinsel bilgileri edinme gereksinimlerine uygun bir Ģekilde cevap verilmesi gerekmektedir. Bu çalıĢma ile zihin engelli ergen kız öğrencilerin cinsel eğitim alma sürecinde öğretmenlerin ve ailelerin karĢılaĢtığı sorunları ortaya koymak ve gelecekte yapılacak olan cinsel eğitimle ilgili çalıĢmalara ıĢık tutmaktır.

I.4. VARSAYIMLAR (SAYILTILAR)

Bu araĢtırma için kabul edilen sayıltılar aĢağıda maddeler halinde sıralanmıĢtır: 1) Zihin engelli ergen kız öğrencilerin cinsel eğitim alma sürecinde öğretmenlerin ve

ailelerin karĢılaĢtığı sorunları belirlemede aileler ve öğretmenlerle yapılan görüĢmelerin araĢtırma için gerekli ve yeterli verileri sağladığı kabul edilmiĢtir.

(24)

2) AraĢtırmaya katılan aileler ve öğretmenlerin yapılan görüĢmeleri, gerçek durumlarını yansıtacak Ģekilde içten cevapladıkları kabul edilmiĢtir.

I.5. ARAġTIRMANIN SINIRLILIKLARI

Bu araĢtırmanın sınırlılıkları aĢağıda maddeler halinde sıralanmıĢtır:

1) Bu araĢtırmada elde edilecek veriler 2014-2015 eğitim öğretim yılında Konya ilinde ikinci kademe ve üçüncü kademede öğrenim gören ergen zihin engelli kız öğrencilerin aileleri ve öğretmenleri ile sınırlıdır.

2) AraĢtırma verileri ailelere ve öğretmenlere uygulanan “GörüĢme Formları” nın ölçtüğü nitelikle sınırlıdır.

3) AraĢtırma Konya ili ile sınırlıdır.

I.6. TANIMLAR

Cinsiyet: KiĢinin kendini kadın ya da erkek olarak algılamasıdır (Akalın, 2003).

Cinsellik: Ġnsanın erinliği ve diĢiliğini gösteren, kalıtsal özelliklere dayalı olarak öğrenilmiĢ cinsel davranıĢlardan oluĢur (BaĢaran, 2005).

Cinsel Kimlik: Bireyin cinsinden haberdar olması, bedenini ve benliğini belli bir cinsellik içinde algılayıĢı, kabulleniĢi, duygu ve davranıĢlarında buna uygun biçimde yöneliĢidir (Yalçın, 2010).

Cinsel Rol: Toplumun erkeğe ya da kadına uygun görerek tanımladığı davranıĢ biçimleridir (Bayhan ve Artan, 2004).

Cinsel GeliĢim: KiĢinin kendi cinsinin devamını sağlayan üreme organlarının büyüyüp geliĢmesini ve bunlardan doğan sorunlarla ilgili davranıĢ değiĢiklerini kapsar (BinbaĢıoğlu, 1995).

Cinsel Eğitim: Yalnızca çocuğun bazı gerekli sosyal kurallara uymasını sağlamak değil, insanın sevgi içinde serbestçe geliĢimini ve kendinde bulunan cinsel güçleri olabildiğince

(25)

düzenlemesini, kendinin ve baĢkalarının mutluluğu için bunlardan yararlanmasını sağlamaktır (Yurdakul, 1999).

Üreme: Canlıların soylarının devamı için kendilerine benzer yavrular meydana getirmelerine denir. Cinsel organlar ve hormonlarla iliĢkilidir (BaĢgül, 2011).

(26)
(27)

BÖLÜM II: ALANYAZINI

II.1. CĠNSEL GELĠġĠM TANIMI VE ÖNEMĠ

Cinselliğin tarihi, insanlığın tarihi ile beraber baĢlamaktadır. Cinselliğin tarihinin bu kadar eski olmasına rağmen, cinsel eğitim 20.yy da önem kazanmaya baĢlamıĢtır. Ülkemizde ise cinsellikle ilgili konular hâlâ kaçınılan, konuĢulmaması, dile getirilmemesi, dokunulmaması tercih edilen konular olarak görülmektedir. Dolayısıyla ülke bazında bir cinsel eğitim politikasından da söz edilememektedir (ÇalıĢandemir, Bencik ve Artan, 2008: 14)

Ġnsanlar varoluĢlarından bu yana hem üremek ve geliĢimlerini sağlamak hem de yaĢamlarını zenginleĢtirmek için her Ģartta cinselliklerini sürdürmeye çalıĢmıĢlardır. Dünya Sağlık TeĢkilatı 1974 yılında “Cinsel Sağlık” ın tanımını yaparak temel bir soruna çözüm üretilmesinde objektif bir kilometre taĢı oluĢturmuĢtur. Bu tanıma göre Cinsel Sağlık ; “Cinsel bir varlık olarak insanın sadece bedensel değil, duygusal, düĢünsel ve sosyal bütünlüğü sağlayan, kiĢilik geliĢimi, iletiĢim ve sevginin paylaĢımını pozitif yönde zenginleĢtiren ve artıran sağlıklılık hali” olarak belirlenmiĢtir (ġatıroğlu, 2008: 41-46).

“Cinsellik” sözcüğünden çıkarılan anlam herkes için aynı değildir. Cinsellik bir kavram olarak insanlara değiĢik Ģeyler ifade eder. Bazıları için cinsellik sadece üreme, anlamına; bazıları için ise cinsel açıdan uyarılmıĢ olan bireyde gözlenen davranıĢlar anlamına gelir. “Cinsellik” sözcüğü, erkek ve kadınların kendi cinslerine özgü özelliklerinin bütünü anlamında, bazen de cinsiyet kelimesinin yerine kullanılmaktadır. Cinsiyet, insanların yapı ve özellikleri bakımından “erkek” ve “diĢi” olmak üzere yaratılıĢta farklı iki ayrı varlık olduğunu vurgular (www.rehberogretmen.biz).

BaĢaran‟a (2005) göre, cinsel kimlik; insanın, doğuĢtan getirdiği cinsliğinin (erkek ve kadın oluĢunun) ve cinselliğinin (erinliğin ya da diĢiliğinin) bilincinde olması; bunu benimsemesi ve buna uygun davranmasıdır. BaĢka bir deyiĢle, bir kadının kendini diĢi; bir erkeğin kendini er olarak görmesi ve cinsinin cinsel davranıĢlarını yapmasıdır.

(28)

Cinsellik, insan davranıĢlarını belirleyici bir etmen olarak yaĢamın her aĢamasında yer almaktadır. Cinsellik isteği içgüdüseldir. Bireylerde belirli geliĢim dönemlerinde ortaya çıkar. Ergenlik dönemi, cinsel güdülerin en fazla olduğu bir dönemdir. Cinselliğin temel iĢlevi, biyolojik olarak üremeyi ve insanların çocuk sahibi olmalarını sağlamaktır. Biyolojik yapı; cinsel iliĢkinin, genlerden, cinsel olgulara kadar olan değiĢik iĢlev ve cinsel davranıĢların iĢleyiĢ ve mekaniğini sağlar. Bireyin cinsel iĢlevi, kasların da katkıları ile bedenin dolaĢım sistemleri ile sinir sistemi ve hormonlar tarafından düzenlenmektedir (www.rehberogretmen.biz).

Psikolojik olarak cinsellik; cinsel iliĢkiden haz alma, sevgi, sevme ve sevilme gibi bireyin temel ihtiyaçlarının doyurulmasını amaçlamaktadır. Bunlarla ilgili olarak çeĢitli bireysel davranıĢları ve karĢılıklı insan iliĢkilerini kapsamaktadır. Toplumsal olarak ise cinsellik; insan yaĢamının pek çok yönü ile ilgilidir. Cinsellik; toplumun iĢleyiĢi, özelliği, değer yargıları, yasal kuralları, insanların yaĢam biçimi, farklı cinse verilen roller, üretim biçimi, cinselliğe bakıĢı, eĢ seçme ve evlenme tercihleri ile çok yakından iliĢkilidir (www.rehberogretmen.biz).

Bütün insanlar yaĢama ve çoğalma gibi iki biyolojik gücün etkisi altındadırlar.Ancak hem yaĢamın pek çok yönünü etkileyen, hem de üremeyi sağlayan cinsel olaylar önemsenmekle birlikte algılanıĢları nedeniyle dokunulmayan konular olmakta ve bireyler kulaktan dolma bilgilerle yetinmek zorunda kalmaktadırlar. Özellikle az geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan toplumlarda cinsellik ve cinsel yaĢam konuları büyük bir sessizliğin egemenliğindedir. Gençlerin cinsel yaĢamı, evlilik öncesi ve evlilik dıĢı yaĢanan cinsellik, eĢcinsellik, yaĢlılıkta cinsellik, akıl ve bedensel yoksunluğu olanlarda cinsellik, ceza evlerinde ve hastanelerde cinsellik konularının gizlenmesi ve bastırılması gerektiği düĢünülmektedir. Ancak hem insan yaĢamının pek çok yönünü etkileyen hem de üremeyi sağlayan cinsel olayları yok kabul etmek doğaya aykırıdır (Babacan, 2003: 131-136).

Cinsellik, bireyin kendi cinsel kimliğini kabul etmesi, cinsinin gereği olarak, karĢı cinsle ilgilenmesidir. Genelde insanlar kimliklerinin önemli bir bölümünü oluĢturan cinsellik

(29)

konusunda bilgi vermekten, bilgi almaktan kaçınırlar ve ifade etmekte zorlanırlar. Oysa bireylerin cinsel bilgilere de ihtiyaçları vardır. Ġlk cinsel ilgiler, sadece cinsel içerikli değil tüm çevreyi kapsayan geniĢ bir merakın bir kısmıdır. Çocuğun cinsel konulardaki merakı dünyayı tanıma ihtiyacından doğar. Bu merak, çocuğun diğer merakları gibi yerinde ve sağlıklıdır. Çocuklara cinsellikle ilgili bilgiler verilmediğinde gerçekleri kendileri bulmaya çalıĢırlar. Bu durumda, anne babanın istemediği kiĢilerden bilgi edinebilirler. Gözetleme, takip etme gibi yollara baĢvurabilirler. YaĢıtlarından bilgi alabilirler veya kendi baĢlarına denemeler yapabilirler. Tüm bu durumlarda yanlıĢ sonuçlara bilgilere ulaĢma olasılıkları çok yüksektir. Bu da, ileride geliĢtirecekleri cinsel davranıĢlarda çekingenlik, suçluluk, korku, utanç, kızgınlık ve tutukluğa yol açabilir (www.rehberogretmen.biz). BirbaĢka ifadeye gore cinsellik, erkeklik ve diĢilik ile ilgili duygusal tepkileri etkileyerek davranıĢları belirler. Cinsiyetle iliĢkili bu davranıĢsal tepkiler daha sonra kültürel miras, toplumsal normlar ve medyadan kaynaklanan imajlarla biçimlenir (Bulut, Çokar, Eylen, Akalın, GürĢimĢek, Hamurcu, Nalbant, Oksal, Ortaylı, 2003: 24).

Cinselliğin karmaĢıklığını anlamakta ve bunu yaĢamlarına geçirmekte yardıma gereksinimleri olan zihinsel engellilere, tüm bireylerde olduğu gibi cinselliği keĢfetmeleri, kendi cinselliklerini olumlu Ģekilde ifade etmeleri ve cinselliği sağlıklı biçimde yaĢamaları için fırsat verilmesi gerekmektedir. Ayrıca, yeterli cinsel bilgiye sahip olmayan zihinsel engelliler kendilerini yeterince ifade edemediklerinden dolayı , cinsel istismarı da içeren tüm istismar biçimlerine diğer bireylere göre daha fazla maruz kalabilirler. Genellikle toplumdan soyutlanan, sosyal ortamların dıĢında kalan ve yaĢamları birine bağımlı olan zihinsel engelli bireylerin, cinsel bilgi ve deneyimlerini diğer bireyler gibi aileleri, yaĢıtları ve okulun yardımı ile paylaĢma ve sosyalleĢme içinde bilgilerini geliĢtirme Ģansları bulunmamaktadır. Bu nedenle, zihinsel geliĢim düzeyine uygun olarak verilen cinsel bilgilere daha çok ihtiyaçları gereksinimleri vardır (www.rehberogretmen.biz). Bu eğitim verilirken her konuda olduğu gibi cinsel eğitimde de bilgiler somut bir Ģekilde anlatılmalı, yanlıĢ yorumlara neden olabilecek üstü kapalı terimler kullanılmamalıdır (Uçar, 2008: 79).

II.2. ZĠHĠN ENGELLĠ BĠREYLERDE CĠNSEL GELĠġĠM

Ġnsan birbiriyle etkileĢen ve birbirleriyle paralel geliĢen bazı geliĢim boyutlarıyla bir bütündür. Bedensel, zihinsel, duygusal, sosyal ve cinsel geliĢim alanları bu boyutları oluĢturur. Hiçbir geliĢim alanı diğerinden öncelikli düĢünülmemelidir. Unutulmamalıdır ki

(30)

insan tüm geliĢim alanlarında paralel geliĢim gösterdiğinde kendini gerçekleĢtirebilmektedir (Düzkantar, 2011).

Pek çok kiĢi cinsel geliĢimin sadece cinsel organların geliĢimi anlamına geldiğini düĢünmektedir. Oysa cinsel geliĢimin bedensel, duygusal, sosyal ve biliĢsel yönleri vardır. Bedensel yönü cinsel organların büyümesi, bedende ve hormonlarda meydana gelen değiĢikliklerdir. Sosyal yönü; toplum tarafından belirlenmiĢ olan cinsiyet rollerinin benimsenmesi, toplumun cinselliğe bakıĢının birey üzerindeki etkileri olarak tanımlanabilir. Duygusal yönü; bireyin beden imgesi, cinsiyeti ile barıĢıklığı, aĢk, çekicilik gibi duygularla ifade edilebilir. BiliĢsel yönü ise cinsiyet ve cinsellikle ilgili duygu ve inanıĢları kapsar (ĠKGV,2000, aktaran Gökdeniz, 2008: 15).

Cinsel geliĢim, bireyin cinsel büyümesine karĢı sağlıklı tutum takınması, cinsel sorunlarını yenebilmesi ve olumsuz cinsel dürtülerini denetim altına alabilmesinde bilgili ve becerikli olabilmesidir (Doğan, 2007; Selçuk, 2006: 12). Cinsel geliĢim, kiĢinin kendi cinsinin devamını sağlayabilmesini, üreme organlarının büyüyüp geliĢmesini ve bunlardan doğan sorunlarla ilgili davranıĢ değiĢikliklerini kapsar. Cinsel geliĢim kiĢiliğin diğer yönlerini de etkiler. Özellikle duygusal geliĢimin önemli bir kısmı cinsel geliĢimin etkisi altındadır. Sevgi ve aĢkın oluĢmasında, cinsel geliĢim rol oynar. Bunlara engel olunması, kiĢide öfke ve diğer coĢku türlerinin doğmasına yol açabilir (BinbaĢıoğlu, 1995: 212). Ġnsanların cinsel yönden geliĢmesi, bütün insan soyunda ortak olan biyolojik süreçleri kapsar. Geçerli değer sistemlerine, cinsel kalıplara, cinsel davranıĢ göreneklerine ve yasaklarına, çocuk yetiĢtirme sistemlerine bağlı olarak kültürden kültüre değiĢiklik gösterebilen toplumsal etkilerde, cinsel geliĢme kapsamında yer alırlar. Ayrıca, ailesel deneyimlere ve diğer toplumsal deneyimlere yanıt olarak ortaya çıkan bireysel tutumlar ve duygular, yaĢam boyunca cinsel geliĢmeyi derinden etkileyebilmektedir (Grolier Ġnternational Americana Enoyolopedia, 1993:140, aktaran Eser, 2008: 19).

Bugün cinsellik, hala bazı toplumlarda ya bastırılmakta ya da sadece hem cinsler arasında konuĢulmaktadır. Tabi geliĢmekte ve değiĢmekte olan ülkelerde insanların bireysel ihtiyaçları artmakta olduğundan bu da zamanla değiĢecek ve cinsellik bir tabu olmaktan çıkacaktır. Özellikle cinsellikle ilgili konuĢmanın ve soru sormanın ayıp olduğu, yüzümüzü Batı‟ya çevirmemize rağmen hala Doğu ve Batı kültürleri arasında bocalayan ülkemizde cinselliğe bakıĢ açısı zamanla değiĢmekte, bu konuda televizyon programları yapılmakta,

(31)

eğitmenler yetiĢtirilmekte hatta okullarda dersler verilmektedir (Cedat.org.tr. aktaran Gökdeniz, 2008: 16)

Çocuğun çevresine uyum sağlaması, ruh sağlığının yerinde olması ve duygusal gerilimlerden kurtulması isteniyorsa onların cinsel geliĢimleriyle yakından ilgilenilmesi ve onlara gerekli desteğin verilmesi gerekmektedir (Acun, 1992: 74, aktaran Eser, 2008: 19). Zihinsel engelli çocuk ve gençlerde cinsel geliĢime baktığımızda normal geliĢim gösteren çocuklarla aynı sırayı izlediği ancak zihinsel geliĢim düzeyine bağlı olarak daha yavaĢ ve geriden takip ettikleri görülebilir (Türkiye Engelliler AraĢtırması 2002, BaĢbakanlık Zihinsel Engelliler Aile Eğitim Serisi, Akıncı, 1999, aktaran Kök, 2010: 12).

Zihinsel engelli çocuk ve gençlerde cinsel geliĢim incelenirken takvim yaĢları değil geliĢim düzeyleri dikkate alınmalıdır. Bu Ģekilde değerlendirildiğinde anne-baba veya eğitimcilere sorun gibi görünen pek çok durumun gerçekte sorun sayılamayacağı anlaĢılır. Örneğin takvim yaĢı onbeĢ, ancak zihinsel düzeyi altı yaĢ olan bir genç cinsel organlar, göğüsler, bebeklerin nasıl doğduğu ile ilgili sorular sorabilir. Bu sorular altı yaĢ zihinsel düzeyi için beklenen normal sorulardandır. Bu çocuklara geliĢimsel düzeylerine uygun eğitim ve tepkiler verilmelidir (Lin, Lin, Chang, Wu, 2010, aktaran Kök, 2010: 12). Zihinsel engelli bireylerin ergenlikteki cinsel geliĢim süreçleri gerçekten de hassas ve zor bir konudur, çünkü engelli bireylerin çoğu fiziksel, sosyal ve psikolojik olan tüm gereksinimlerini karĢılamak için ailelerine muhtaçtır (Heinz, Grant, 2003, aktaran Kök, 2010: 12-13).

Ergenlik dönemindeki engelli çocukların puberteyi ilgilendiren bedensel değiĢimlerine cinsel davranıĢlarındaki değiĢiklikler de eĢlik eder. Cinsel içerikli davranıĢlar, engelli bireyin zeka düzeyine ve dolayısıyla eğitilebilir ve öğretilebilir durumuna göre değiĢik boyutlara ulaĢmaktadır (Özveri Dergisi, 2008, aktaran Kök, 2010: 13). Bu dönemde engelli çocukların, cinsel içerikli yaptıkları davranıĢları; çocuğun cinsel organıyla oynaması, sürtünme, dudaktan öpme isteği, karĢıdakinin göğüslerini ya da cinsel organını ya da bölgesini elleme isteği ya da yönelimi, karĢı cinse sıkarak sarılma eğilimi, olur olmaz yerde soyunma eğilimi ve mastürbasyon isteğinde bulunmadır (BaĢbakanlık Zihinsel Özürlüler Aile Eğitim Serisi, Madi, 2005, Bourgendien, Reichle, Palmer, 1997, aktaran Kök, 2010: 13 ).

Zihinsel engelli çocukların genel olarak cinsel içerikli davranıĢları nerede, ne zaman, hangi durumlarda yapabileceğini bilemediği, dolayısıyla psikososyal-cinsel geliĢimlerinin

(32)

eksik olduğu görülmektedir.(McCabe, 1999, aktaran Kök,2010) Zihinsel engelli bireylerin dikkat eksikliği, yargılama yeteneğinin azlığı, sorgulama yeteneğinin olmamasından dolayı cinsel istismara yatkın olabileceği, gerçeklik algısında güçlük yaĢamasından dolayı cinsel eğitime gereksinimleri vardır (Murphy, Eliez,2006, Govındshenoy, Spencer, 2006, aktaran Kök, 2010: 13).

II.3. FARKLI KURAMLARA GÖRE CĠNSEL GELĠġĠM

AĢağıda yaĢ dönemlerine göre cinsel geliĢim aĢamaları ile ilgili bilgiler sunulmaktadır.

II.3.1. 0-3 YaĢ Döneminde Cinsel GeliĢim

0-1 yaĢ dönemi, bebekte ağızla ilgili dönemdir. Beslenme bebeğin yaĢam kaynağıdır. Bebekler doğumdan sonra hemen acıkırlar, bu açlıklarını ağlayarak dile getirirler. Oral dönem, bebek için büyük önem taĢır. Küçük bebek bu dönemde her Ģeyi ağzıyla tanımaya çalıĢır. En baĢta annesinin memesi olmak üzere, her Ģeye ağzı ile dokunur. Yani bebeğin bu ilk yılında iletiĢim kurma yolu ağzı aracılığı iledir. Parmaklarını ağzına götürür; giysilerinin kenarlarını emmeye çalıĢır; eriĢebildiği tüm nesnelere ağzıyla dokunmak ister. Bebeğinizin bu hareketleri, onun yaĢamla iletiĢim kurduğu ilk noktayı size gösterecektir (Öz, 1997: 86-88).

Bebeğiniz yaklaĢık dört aylık olunca, eline verdiğiniz bir oyuncağı tutabilcek ve tuttuğu gibi de, ağzına götürecektir. BeĢ aylık olduğunda artık sizin ona bir Ģey vermeniz gerekmiyor, kendisi eĢyaları tanımak için ulaĢma çabasını gösterecek ve yine eline aldıklarıyla tanıĢmak isteyecektir. Yedi aylık olduğunda artık desteksiz oturabildiğinden, kendini daha da özgür hissedecektir. Bebeğin eline geçirdiği her Ģeyi ağzına alıp, tanımaya çalıĢması 1 yaĢına kadar devam eder. Bu dönem çocuk için, ağız ile ilgili güdülerin doyurulması gereken dönemdir, çocuğun ruhsal geliĢimi açısından çok önemlidir. Çocuk her geliĢim dönemini sağlıklı bir Ģekilde atlatabilmelidir ki, bir üst geliĢim basamağına geçebilsin. 0-2 yaĢ döneminde yeterince doyurulmamıĢ bebekler ileride yetiĢkin olduklarında çok sigara içen, çok yemek yiyen, akol kullanan insanlar olarak karĢımıza çıkıyorlar. Bu insanlar sürekli ağız yoluyla eksiklerini tamamlamaya ya da ruhsal olarak doyum sağlamaya çalıĢırlar (Öz, 1997: 86-88).

(33)

Özel gereksinimli çocukta, 0-2 yaĢ dönemindeki geliĢimi sağlayan emme, çiğneme, ısırma gibi ilk eylemlerin geciktiği ya da hiç gerçekleĢmediği görülebilmektedir. Çoğu zaman zihin özürlü çocukta duyusal algılara dayalı etkileĢim giriĢimleri ve devinime dayalı iliĢkilendirmeler de sınırlı kalmaktadır. Bu dönemdeki geliĢimi sağlayan açlık ve susuzluğun anne memesiyle giderilmesiyle yaĢanacak olan hoĢnutluk yaĢanamaya bilmektedir. Temel gereksinimlerin giderilmesine bağlı olarak geliĢmesi beklenen temel güven, bağımsız kiĢiliğin gerçekleĢememesi sürekli alma isteğinin, ağızla ilgili olumsuz alıĢkanlıkların (parmak emme, tırnak yeme) görülme olasılığının artmasına neden olmaktadır. Bu dönemdeki edinimlerin sağlanabilmesi için, ağızla yapılan giriĢimlerin zihinsel geliĢimi destekleyici denemelere dönüĢtürülmesi planlanabilir. YumuĢak ve yuvarlak hatlı sert nesneler; farklı renkle kodlanmıĢ farklı tadlar; aynı renkte fakat farklı kokuyla eĢlenmiĢ tadların denetilmesi gibi etkinliklere yerverilebilir (Düzkantar, 2011).

Çocuk bir buçuk yaĢından, üçüncü yaĢın sonuna kadar anüs ve anüsle iliĢkili olan eylemlerinden doyum sağlamaktadır. Bu dönemde çocuğun dıĢkı çıkarmaktan ya da bunu denetim altına almaktan zevk aldığını belirtir. Büsbütün annesine bağlı ve edilgin bir yaĢam sürdüren çocuğun, dıĢkının boĢaltımı ya da tutulmasına yönelik eylemleri anüs kasları üzerinde denetim sağlamasıyla mümkün olduğundan, onun edilginlikten, bağımsızlığa giden ilk eylemleri olarak görülür. Tuvalet eğitimi sırasında, ortaya çıkan çatıĢmalar sonucu çocuk, bir yandan bağımlılık duyguları, öte yandan ayrılma, bireyselleĢme ve bağımsızlaĢma isteklerini karĢıt duyguları ile birlikte yaĢar (YeĢilyaprak, 2002: 115-116).

Bu dönemde çocuğa verilecek tuvalet eğitimini, çocukla inatlaĢmadan, barıçı bir biçimde tamamlamaya çalıĢmak önemlidir. Katı bir tuvalet eğitimi içinde, anneye karĢı cezalandırılma beklentileri geliĢtiren çocukların yetiĢkinlik yıllarında aĢırı düzenlilik, katı görüĢlülük, inatçılık, dik kafalılık ve cimrilik gibi olumsuz kiĢilik özellikleri geliĢtirecekleri, buna karĢın uyumlu iliĢkilerin özerklik, bağımsızlık, giriĢimcilik, kararlılık ve iĢ birliği yapabilme yetenekleri kazandıracağı ifade edilmektedir (YeĢilyaprak, 2002: 115-116).

Bu dönemde çocuk zeka geliĢiminde iĢlem öncesi dönemin sembolik evresinde olduğundan, çoğu zaman zihin özürlü çocuk duyu-devin dönemindeki kiĢi ve nesnelerle etkileĢme giriĢimlerine dayalı olarak geliĢtirmesi gereken, kiĢi ve nesnelerin sembolleri ile iliĢkilendirilmesinde de sınırlı kalmaktadır. Bu nedenle tuvalet eğitiminde gecikmeler

(34)

olabildiği gibi eğitim sırasında klozet veya diğer aparatların kullanımında da kullanımında zorluklar yaĢanabilmektedir. Bazı çocuklarda ise kaka eğitimi baĢladıktan sonra yeniden beze dönme ısrarının oluĢtuğu gözlenmektedir. Bu çocuğun ayrılmaya karĢı gösterdiği direnç olarak değerlendirilmeli tuvalet kulanımı desteklenerek kararlı olunmalıdır. Eğitimi yapan kiĢinin çocukla etkileĢim biçimi bu döneme özgü inatlaĢmanın oluĢmaması bağlamında önem taĢır. Anal dönem cinsel tacize karĢı korunma eğitiminin baĢlangıcını oluĢturacak ebeveyn tepkilerinin baĢlatılması gereken bir dönem olarak da önemlidir (Düzkantar, 2011).

II.3.2. 3-7 YaĢ Döneminde Cinsel GeliĢim

Bu dönem, cinsel bölgelerin uyarılmasından heyecan duyma ve cinselliğe aĢırı ilgi biçiminde davranıĢlarla belirlenir. Üç yaĢından itibaren erkek çocuk kendisinin babaya benzediğini anneye benzemediğini, kız çocukta bunun karĢıtını fark etmeye baĢlar ve karĢı cinsten ebeveyne karĢı ilgi geliĢtirmeye baĢlar, erkek çocuklarda bu ilgiye Oedipus karmaĢası, kız çocuklarda ise Elektra karmaĢası denir.Uyumlu ana-baba-çocuk iliĢkileri varsa bu dönem hiçbir iz bırakmadan ve kalıntıları yetiĢkin yaĢama aktarılmadan atlatılır. Anne baba bu dönemde çocuğu suçlar, cezalandırırsa, çocuk suçluluk duygularını çözümleyemez ve bunun izlerini ileri yaĢlara kadar götürür. Anne-baba çocuğun karĢı cinsten ebeveyne karĢı olan aĢırı ilgisine ve diğer çocuklarla oynadığı cinsel içerikli oyunlarla (evcilik, doktorculuk v.s.) sert tepki göstermezse bu suçluluk duyguları beĢ yaĢına doğru çözümlemeye baĢlar. Aksi halde ileriki yıllarda, evlilikte cinsel uyumsuzluk, değersizlik duyguları, cinsel sapkınlıklar, aĢırı kıskançlık, sadistlik, mazohistlik gibi durumlara neden olur (Yavuzer, Demir ve ÇalıĢkan, 37-38).

Bu yaĢ döneminde bireyler ahlaki bir konuda, bir doğru bir de yanlıĢ taraf olduğunu ve "doğru"nun kurallara uymak olduğunu düĢünürler. "YanlıĢ" davranıĢlar ise, yetiĢkinlerin onaylamadığı ya da cezalandırdıkları davranıĢlardır. Bu dönemdeki çocuklar, bir davranıĢın yanlıĢ olup olmadığını, davranıĢ sahibinin niyetinden çok, nesnel sonuçlarına göre değerlendirirler (Ulusoy, 2002: 64-65). Doğruya ulaĢma nedeni cezadan kaçma ve otoritenin isteğidir. Kurala ve otoritenin isteklerine körü körüne bağlı klama doğru davranıĢ olarak görülür (Kulaksızoğlu, 2004:101).

Bu dönemde bireyler yaĢıt gruplarına karĢı daha duyarlı oldukları ölçüde daha özerk duruma geldiklerini ve yaĢıtlarıyla uyuĢan ahlak stratejilerini kabul etme eğiliminde oldukları

(35)

görülmüĢtür. Bunu, model alma ya da taklit süreci ile değil, daha çok benmerkezcilikte bir azalma olduğu ve böylece bir baĢkasının bakıĢ açısını alabildikleri ve iĢbirliği halinde karĢılıklılık ilkesiyle davranabildikleri için yaparlar. Toplumun görev ve değerleri böylelikle içselleĢmiĢ hale gelir. (Windmiller, 1995: 231, aktaran Ulusoy, 2002: 65).

Bu dönemde, zihin engelli bireyde cinsel organlarla oynama en sık görülen davranıĢ biçimidir. Zihin engelli birey bedeniyle oynamayı tekrarlayan davranıĢ biçimine dönüĢtürebilir. Bu davranıĢın hoĢnutluğu kendi içinde olduğundan giderek sıklığı artabilir. Bu dönemde, en sık görülen ikinci davranıĢ soru sormadır. Zihin engelli çocukta soru sorma pek görülmez. Benzer Ģekilde hemcinsi ebeveyni ile özdeĢim kurma giriĢimlerini de baĢlatmayabilir. Bu nedenle normal geliĢim gösteren çocuklar için sözkonusu olan Oedipus ve Elektra karmaĢasını da yaĢamazlar. Çocuk zihinsel performansına göre sıralama, sınıflama yapma konusunda yeterliğe sahip değilse cinsel korunumun geliĢimine iliĢkin yansıtma da yapamaz (Düzkantar, 2011).

Bu dönemde, cinsel organlarla oynama, istenilen bir davranıĢ değildir. Bu yüzden kendini tanıma giriĢimi cinsel kimliği öğretme ve benimsetme çalıĢması Ģeklinde değerlendirilmelidir. Bu dönem çocukta sınıflama ve sıralama becerileri geliĢmeye baĢlamıĢ ise tacizden korunmada güven çemberi çalıĢmasının yapılabileceği dönemdir (Düzkantar, 2011).

II.3.3. 7-12 YaĢ Döneminde Cinsel GeliĢim

Bu yaĢ döneminde aynı cins ebeveynle ve diğer yetiĢkinlerle özdeĢme önem kazanmaktadır. Bu dönemde kız ve rekek çocuklar hemcinslerine yakınlık göstermeye baĢlarlar, oyuna oldukça fazla önem verirler. (Freedman, Sears, Carlsmith, 1989, aktaran Selçuk, 2003). Bu dönemdeki birey kendi ihtiyaç ve çıkarları doğrultusunda davranır ve diğer insanların da çıkarları doğrultusunda davranır ve diğer insanların da çıkarları olduğunu göz önünde tutabilir. Her Ģey karĢılıklıdır inancına sahiptir. Maddi eĢitlilk ilkesi bu dönemdeki adalet anlayıĢının temel göstergesidir (Selçuk, 1999: 90-91).

Bu yaĢ dönemi sağlıklı bir Ģekilde geçirilmezse, çocuk içsel dürtülerinin denetimini sağlayamamakta ve enerjisini yanlıĢ yöne kanalize etmekte ya da dürtülerini aĢırı denetim

(36)

altına alarak kiĢiliğinin geliĢimini engellemekte ve obsesif karekter yapısına sahip olabilmektedir (Gençtan, 1980, aktaran Selçuk, 2003).

Zihin özürlü çocuk kendini geliĢtirmeye yönelik giriĢimleri kendisinin baĢlatmayacağı bu dönemde planlanmıĢ çalıĢmalar önceki dönemlere iliĢkin edinimlerin telafi edilmesi için değerlendirilebilir. Zihin özürlü çocuk kendi cinsine iliĢkin toplumsal rollerin tam olarak farkında olamayabilir ancak karĢıt cins ebeveyne sevgi ile abartılı bir yönelim sergileyebilirler. Erken tanılanmıĢ ve eğitim alan bazı çocuklarda gözlemleme yoluyla farklı modellerle de özdeĢimler kurma gözlenebilir. Bu yaĢ döneminde karĢıt cins yetiĢkine sevgi ile yönelimin olumsuz sonuçlanmaması için bu dönem baĢında iyi ve kötü dokunmanın öğretimi yapılabilir. Okulda yaĢıt karĢı cinse tepkili yönelim ekip yöntemi ile kırılmaya çalıĢılmalıdır. Gerekirse izinsiz fiziksel temas çalıĢılmalıdır (Düzkantar, 2011).

II.3.4. 12-21 YaĢ Döneminde Cinsel GeliĢim

Bu yaĢ döneminde birey cinsel yönden olgunlaĢmaya baĢlar. Artık çocuk olmaktan çıkıp çocuk olmaktan çıkıp çocuk sahibi olabilecek bir cinsel olgunluğa ulaĢmaktadır. Çocuk hem fizyolojik hem de psikolojik olarak olgunlaĢmaya baĢlar. Hormonların aktif olarak çalıĢmaya baĢlaması ve etkinliklerini artırması gençlerin sıkıntılı bir döneme girmesine neden olur. Bir önceki dönemde örtülü olan cinsel içerikli enerji artık cinsel organlar ve cinsel iliĢki üzerine odaklanmıĢtır. Yine önceki dönemde çözümlenmemiĢ çatıĢma ve problemler tekrar bilinç alanına gelmeye ve kendilerini hissettirmeye baĢlar. Bu dönemde yoğun Ģekilde kullanılan bazı savunma mekanizmaları (bastırma,yön değiĢtirme ve yüceltme) çoğu zaman gençlerin cinsel davranıĢlar açısından olgunlaĢmasına engel olabilir. Bu gençler cinsel yönden olgunlaĢmadıkları için çok uzun süre kendilerinden beklenen genç kız-genç erkek davranıĢlarını göstermezler. ġayet bu dönemde böyle bir saplantı (fiksasyon) olursa, ilerde eĢ seçimi, arkadaĢ iliĢkileri ve kiĢiler arası iliĢkilerde de baĢarısızlıklar ortaya çıkabilir. Bu dönemde gencin artık ana-babasından bağımsız olarak çevresiyle etkileĢimde bulunabilmesi ve özellikle karĢı cinse karĢı olgun ve uygun tepkiler geliĢtirmesi beklenir (Arı, Üre ve Yılmaz, 1999: 33-34).

Bu dönemde genç ana-babanın her Ģeye muktedir (omnipotans) birileri olmadığını, mükemmel olmadıklarını, her Ģeyi bilmediklerini ve kendilerine artık her konuda yardım

(37)

edemediklerini de fark eder.Her konuda ana-babadan destek alma, onlara güvenme yerine genç artık kendi sorunlarını kendi yetenekleriyle ve gücüyle çözebileceğine dair bir inanç geliĢtirmeye baĢlar. Bu yüzden kendi çocuklarının potansiyelinden haberdar olmayan ana-baba da kaygılanmaya baĢlar. Ergen-ana ana-baba çatıĢmasının temelinde bu bilinçlenme ve bağımsız olma çabaları yatar (Arı, Üre ve Yılmaz, 1999: 33-34).

Ana-babasıyla çatıĢmaya giren genç çoğu zaman çözümü baĢka referans gruplarına yönelmekte bulur. Çete ya da ganglar oluĢtulabilir. Otorite ile disiplin sorunları yaĢayabilirler. Genç çevresi içinde kendini kabul ettirmeye uğraĢırken bir yandan da kendisini genç bir erkek ya da genç bir kız olarak cinsel kimliğiyle tanıtma çabasında olacaktır. Ana-babanın yanında toplum da gençten belli tutum ve davranıĢlar beklemektedirler. Kendinden beklenen rolü benimsemesi, kabullenmesi ve bu roller oynaması gerekecektir (Arı, Üre ve Yılmaz, 1999: 33-34).

Birey kendisinden beklenen roller doğrultusunda davranır; kendi amaçlarına ulaĢmak için baĢkalarını kullanmaz. “Ġyi çocuk” olma eğilimi vardır, kendisini karĢısındakinin yerine koyarak iyi davranılmayı bekler. Birey toplumdaki insanların davranıĢlarını düzenleyen geniĢ bir sosyal sistem olduğunun farkındadır. Sistemin iĢleyiĢini korumak, herkes aynı Ģeyi yaparsa kaygısı, benlik saygısı ve vicdani sorumluluk bireyi doğru davranmaya yönelten nedenlerdir (Selçuk, 1999: 90-91).

Genç bu dönemde kendini bir meslek mensubu gibi görme eğilimi içine de girecektir. Pek çok geçici kararlar sonrasında kendine en uygun mesleği seçmesi ve bu alanda eğitime yönelmesi beklenir. Bu dönemde yukarıda bahsedilen alanlarda genç baĢarılı olmak için uğraĢacak ve baĢarmak için yeniden deneyecektir. BaĢaramadı zamanlarda ise genç bir karmaĢaya girebilir. Bu da daha çok kimlik bunalımı olarak yaĢanır.Böyle bir problem gencin her alanda baĢarısını olumsuz yönde etkileyebilir.Meslek seçiminde, eĢ seçiminde, arkadaĢ seçiminde, ana-baba iliĢkilerinde ve diğer kiĢiler arası iliĢkilerde baĢarısızlık söz konusu olabilir (Arı, Üre ve Yılmaz, 1999: 33-34).

Öğretmenlerin özellikle bu kritik dönemde gençlere iyi bir rehberlik yapmaları gerekir. Rehberlik onlara doğru yolu gösterme, tavsiye etme, nasihat etme değildir elbette. Öğrencinin probleminin ne olduğunu anlayabilirsek ve bu problemin muhtemel nedenleri konusunda

(38)

yeterli bilgi edinebilirsek, gencin kendi problemini keĢfetmesine ve kendi çözümünü üretmesine yardımcı olabiliriz (Arı, Üre ve Yılmaz, 1999: 33-34).

Bu dönemde zihin özürlü çocukta fiziksel geliĢime dayalı olarak farklılaĢma baĢlar. Ancak çocuk bu farklılığı anlamlandıramaz. Ancak içinde yaĢadığı toplumun cinsler için belirlediği yaptırımlara uymak zorunda olduğundan bu konuda çok iyi bir eğitimden geçirilmesi gerekir. Hem cinsi olan ebeveyni model alarak bağımsız bir yetiĢkin gibi karĢı cinse olgun bir sevgi gösterimi sergilemeye çalıĢır. Ancak çocuğun ilgi odağı kendisi ve ailesi dıĢına çıkamadığı için sorunlar yaĢanabilir. Zihin özürlü çocuğun özellikleri ve eğitim konusunda aile yeteri kadar bilgilendirilmemiĢ ise aile içinde çözümlenmemiĢ karmaĢa yeniden gündeme gelir (Düzkantar, 2011).

II.4. ÖĞRENME TEORĠLERĠNE GÖRE CĠNSEL GELĠġĠM

AĢağıda öğrenme teorilerine göre cinsel geliĢim hakkında bilgiler sunulmaktadır.

II.4.1. Sosyal Öğrenme Teorisi

Bu teoriye göre cinsel tipli davranıĢların kavranma ve uygulaması, insanın diğer davranıĢlarını analiz eden öğretinin prensipleri ile tanımlanabilir. Bu ilkeler ayırt etme, genelleme, gözlemsel öğrenme gibi süreçlerin yanı sıra ödül alma ya da almama, belli tekrarlarla cezalandırma, doğrudan ya da dolaylı koĢullandırma gibi süreçlerle ilgilidir (Nemlioğlu,1981: 8, aktaran Eser, 2008: 20).

Sosyal öğrenme teorisinde çocukların sürekli sosyal ortamla iliĢki içinde olduğunu, gittikçe baĢkalarıyla iletiĢimi arttığı ve sosyalize davranıĢlardan doyum sağladığı görüĢü vardır. Yeni Ģeyler bir önceki üzerine kurulur. Bu sürekli ilave olan Ģeyler çocuğun geleceğini Ģekillendirir. GeliĢim çocuk ve ebeveynin iliĢkisinin niteliğiyle iliĢkilidir. Ebeveyn cinsiyet tipine bağlı davranıĢları pekiĢtirmek amacıyla erkek ve kız bebeklere farklı tepkiler verir. Daha sonra erkek ve kız olduklarını ve kendi cinsiyetlerini gösteren farklı karakterleri öğrenirler. Okul öncesi yıllarda aynı cins ebeveynle özdeĢim baĢlar. ÖzdeĢim süreci cinsiyet rolü stereotipilerini benimsemeye dayalıdır. Öğrenilen rol stereotipileri sonraları güçlü ve saygın yetiĢkinlerin uygun davranıĢları ile pekiĢir (blog.milliyet.com.tr).

(39)

Kurama göre ebeveynler hem etkili bir model hem de doğrudan pekiĢtirici iĢlev görmektedir. Aynı zamanda erkeksi bireylerin kalıp yargısal olarak erkeksi özellikler sergileyen ebeveynleri model alması veya erkeksi davranıĢların pekiĢtirilmesi, benzer Ģekilde, kadınsı bireylerin de kadınsı özellikler sergileyen ebeveynleri model alması veya çocukta kadınsı davranıĢların pekiĢtirilmesi öngörülmektedir(Kelly ve Worell, 1976, aktaran Özdemir, 2006: 17).

II.4.2. Psikoanalitik Teori

Freud, psikoanalitik kuramın temsilcisi olarak, çocuğun bazı geliĢimsel aĢamalardan geçerek kiĢiliğini Ģekillendirdiğini ve cinsel geliĢimin de bu sürecin temelini oluĢturduğunu savunmaktadır (Yalçın, 2010: 301).

II.4.2.1. Oral Dönem

Bu dönemde hoĢlanım kaynağı ağız bölgesidir. Bebeğin ilk cinsel yaĢamı kendine yöneliktir. Bu kiĢinin, kendi varlığından, kendi benliğinden hoĢlanması anlamına gelir. Bu zamanda çocuk, bedenini, el ve ayak gibi çeĢitli organlarını ağzına götürür. ( BinbaĢıoğlu, 1995: 214).

Bu dönemde anne-bebek iliĢkisi çok önemlidir. Oral dönemin ihtiyaçlarının karĢılanmaması veya yanlıĢ doyurulması gelecek yaĢamda pek çok normal dıĢı davranıĢın ve kiĢilik özelliğinin nedeni olur. Bu kiĢilik özellikleri arasında bencillik, abartılmıĢ iyimserlik ya da sebepsiz karamsarlık sayılabilir. Bu kiĢiler diğer insanlara hiçbir Ģey vermezken diğerlerinden çok Ģey beklerler. Oral karakterli kiĢiler diğer kiĢilere karĢı aĢırı bağımlılık geliĢtirirler ( Geçtan 1981, aktaran Arı, 2003: 70). Bir baĢka deyiĢle çocuğun yaĢama küsmesi ya da onu sevmesi, emzirmede annenin tutumuna bağlıdır. Bu da çocuğun ileride ruhsal özelliklerinin temelini oluĢturur. Örneğin, çocuğun, birden bire sütten kesilmesi onun yaĢama küsmesine yol açar. Bunu yapan anneye karĢıda çocuk, düĢmanlık duyguları geliĢtirir. Sevme ve düĢmanlık duyguları gibi iki zıt durumda kalan çocuk, -bilinçsiz olarak- ruhsal bir çatıĢmanın içine girer. Böyle bir kimse, anne aracılığıyla, diğer insanlara karĢı olan sevgi ve bağlılığını da yitirir. Bu bağlamda cinsel nitelikli gereksinmesini doyuramayan çocuklardan bir kısmı ileriki yaĢlarda toplumsal yaĢama uyum sağlamakta zorluk çekmenin yanında sağlıklı iliĢkiler kurmada zorlanabilirler (BinbaĢıoğlu, 1995: 214).

Referanslar

Benzer Belgeler

a)Evet b)Hayır.. Çocukların cinsellikle ilgili sorularını mesleğim gereği rahat konuşurum. Çocukların cinsel içerikli sorularını yanıtlarken kendimi rahatsız

Öğrenci beceri basamağını uygulamacının işaret ipucu kullanması sonucu yaparsa ,ölçüt bağımlı ölçü aracındaki ilgili basamağın karşısına işaret

canlılar hem suda hem de karada yaşayabilirler. Gaz hâldeki maddenin ısı vererek sıvı hâle geçmesine olayınadenir. Sıvı bir maddenin ısı alarak sıvının her

Seydişehir-Beyşehir ilçeleri ve çevresi başta mağara ve karstik oluşumlar; Seydişehir, Beyşehir, Bozkır, Hadim ve Karapınar ilçe sınırları içerisinde

This is consistent with part of the zinc in a refractory zinc ferrite phase and the limited solubility of lead sulphate in a sulphuric acid

Sıcak presleme yöntemi ile üretilen 85/15 Bronz numunelere ilave edilen Ni-Co katkı maddeleri arttıkça, sinterleme sıcaklığı ve basıncındaki artışa bağlı

Zihinsel engellilerin cinsel yaşamları ile ilgili görüşler farklıdır; birincisi engelli bireyin cinsellik ile ilgili bilgiye ihtiyacı yoktur, ikincisi ise her insan gibi

Ülkemizde ihmal ve istismar mağduru çocuklarla ilgili yapılan araştırma sonuçlarında, kız çocuklarının erkek çocuklara göre yüksek oranda olduğu, istismar