• Sonuç bulunamadı

Avrupa Birliği ’nde kalite politikası ve Türkiye’nin uyumu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Avrupa Birliği ’nde kalite politikası ve Türkiye’nin uyumu"

Copied!
84
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI

Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği

Koordinasyon Dairesi Başkanlığı

AB Uzmanlık Tezi

AVRUPA BİRLİĞİ’NDE KALİTE POLİTİKASI

VE

TÜRKİYE’NİN UYUMU

R. Pınar DOĞU GÜRSU

AB Uzman Yardımcısı

ANKARA

2008

(2)

ii

ÖZET

Uzmanlık Tezi

AVRUPA BİRLİĞİ’NDE KALİTE POLİTİKASI VE TÜRKİYE’NİN UYUMU

R. Pınar DOĞU GÜRSU Tarım ve Köyişleri Bakanlığı

AB Uzman Yardımcısı

Türkiye; AT-Türkiye Ortaklık Konseyi’nin 1/95 sayılı Kararı ile coğrafi işaretler de dahil olmak üzere ulusal fikri mülkiyet hakları mevzuatını, Avrupa Birliği’nde kalite politikası olarak adlandırılan coğrafi işaretler ile geleneksel özellikli ürün adlarının korunması sistemi ve uluslararası düzenlemelerle uyumlaştırma yükümlülüğü altına girmiştir. Kalite politikası adlandırması AB’ye özgü olup ülkemizde ve uluslararası platformda coğrafi işaretlerin tescili bakımından böyle bir adlandırma mevcut değildir. AB’de 1992 yılında kurulan sistem, 2006 yılında, Dünya Ticaret Örgütü’nün baskıları sonucunda mevzuat değişikliği ile revize edilerek üye olmayan devletlere, doğrudan AB Komisyonuna başvuru yoluyla insan tüketimine yönelik tarım ürünleri ve gıda maddelerinin adlarını AB’de tescil imkanı getirilmiştir. Ülkemize özgü, geleneksel özellik taşıyan ürünlerimizin adlarının da bu imkandan yararlanılarak AB’de tescil edilmesi, böylelikle AB pazarında ürünlerimizin itibarının ve kalitesinin garanti altına alınarak rekabet şansımızın arttırılması yönünde kamuoyunda yeterli bilinç oluşturulmalıdır.

Genel olarak AB müktesebatı ile uyumlu olan ancak Kanun Hükmünde Kararname seviyesinde düzenlenen mevzuatımızın; AB’deki değişiklikler doğrultusunda ve ülkemizde bulunmayan ‘geleneksel özellikli ürün adı koruması’ da dahil edilerek Kanun yoluyla düzenlenmesi için çalışmalara devam edilmektedir. Bu çalışmada, konu ile ilgili uluslararası düzenlemelere de yer verilerek yürürlükte bulunan ve çalışmaları devam eden Türk mevzuatı ile AB mevzuatı karşılaştırmalı olarak incelenmiş ve AB’ye uyumumuz ortaya koyulmaya çalışılmıştır.

2008, 140 Sayfa

(3)

iii

ABSTRACT

Expertise Thesis

THE QUALITY POLICY OF EUROPEAN UNION AND HARMONISATION OF TURKEY

R. Pınar DOĞU GÜRSU

Ministry of Agriculture and Rural Affairs Assistant EU Expert

With EC-Turkey Association Council Decision No 1/95; Turkey has assumed obligation of harmonising it’s national legislation regarding intellectual property rights, including geographical indications, with international regulations and with The Quality Policy of EU, the system of protection of geographical indications and traditionally specialities guaranteed. The denomination of Quality Policy is peculiar to EU and such a denomination in terms of registration of geographical indications doesn’t exist in Turkey, as well as in international legislation. The system of Quality Policy, which has been established in EU in 1992, has been revised in 2006 by amending the legislation as a result of compulsions of World Trade Organization. This amendment brought non Member States the opportunity of direct application to The European Commission in order to register their agricultural products and foodstuffs intended for human consumption. The adequate consciousness towards registration of the names of our products which possesses traditional specifications and which are peculiar to our country, in this way enhancing our chance of competition and taking our products’ reputation and quality under guarantee, should be developed.

The studies for regulating our legislation, which is generally compatable with the acquis communitaire but has been regulated in the level of Decree Law before, via Law in the direction of amendments in EU comprising ‘traditionally specialities guaranteed’ which doesn’t exist in our legislation, are carried on. In this document, also by mentioning international regulations, the Turkish legislation in force as well as the Draft Law have been examined with the EU legislation comparatively and the harmonisation of our legislation with EU has been tried to be clarified.

2008, 140 Pages

Key Words: European Union, Turkey, Quality Policy, Geographical Indication,

(4)

iv

TEŞEKKÜR

Öncelikle bana her zaman destek olup çalışmamı bitirmem konusunda beni cesaretlendiren sevgili eşim Av. Taner GÜRSU’ya,

Hayatım boyunca olduğu gibi bu çalışmam sırasında da benden manevi desteklerini esirgemeyen sevgili annem ile babam Ali ve Necla DOĞU, teyzem Selma TEKBAŞ ve özellikle değerli yorumlarıyla tezime katkıda bulunan canım kardeşim Deniz DOĞU YÖNDEM’e,

Çalışmamı tamamlamam konusunda moral ve motivasyonumu üst düzeyde tutmama yardımcı olan sevgili dostum Elif Pınar BAŞARIR’a,

Literatür araştırmam esnasında yardımlarını esirgemeyen mesai arkadaşlarım Aylin KÜÇÜKBAYIR ve Serkan YIKARBABA’ya,

Çalışmam sırasında değerli görüşleri ile katkıda bulunan Hukuk Müşaviri Sayın Semra DEMİRCİ, Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Şube Müdürü Sayın Dr. Selma AYTÜRE ve Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanı Sayın Dr. Mustafa İMİR’e,

Ve çalışmam süresince gösterdiği anlayış için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı I. Hukuk Müşaviri Sayın Erdal Celal SUMAYTAOĞLU’na,

(5)

v

KISALTMALAR DİZİNİ

AB :Avrupa Birliği AT :Avrupa Topluluğu

AET :Avrupa Ekonomik Topluluğu Bkz. :Bakınız

C. :Cilt

çev. :çeviren

DPT :Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı DTÖ :Dünya Ticaret Örgütü

DO :Designation of Origin-Menşe Adı EC :European Community

EEC :European Economic Community ECR :European Court Reports

f. :fıkra

FMR :Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi GI :Mahreç İşareti

İKV :İktisadi Kalkınma Vakfı

İÜHFM :İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası KHK :Kanun Hükmünde Kararname

m. :madde

No. :Number

OJ :Official Journal

OJ L :Official Journal Legislation

PDO :Protected Designation of Origin–Tescilli Menşe Adı PGI :Protected Geographical Indication–Tescilli Mahreç İşareti

RG :Resmi Gazete

s. :Sayfa

TPE :Türk Patent Enstitüsü

TRIPS :Agreement on Trade Related Aspects of Intellectual Property Rights Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Sözleşmesi

TSG :Traditional Speciality Guaranteed–Geleneksel Özellikli Ürün Adı Koruması

(6)

vi vb. :ve benzeri

vd. :ve devamı

WIPO :The World Intellectual Property Organization-Dünya Fikri Mülkiyet Hakları Örgütü

(7)

vii

ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil 5.1. PDO Sembolü………... 44 Şekil 5.2. PGI Sembolü... 44 Şekil 7.1. TSG Sembolü………... 66

(8)

viii

ÇİZELGELER DİZİNİ

Çizelge 5.1. 2006/510/EC sayılı Konsey Tüzüğünün Amacı Doğrultusunda Ürünlerin Sınıflandırılması………... 21 Çizelge 5.2. 2006/509/EC sayılı Konsey Tüzüğünün Amacı Doğrultusunda

Ürünlerin Sınıflandırılması…………... 55 Çizelge 6.1. Ülkemizdeki Tescilli Coğrafi İşaretler………... 76

(9)

1 İÇİNDEKİLER ÖZET……….………ii ABSTRACT……….iii TEŞEKKÜR……….iv KISALTMALAR DİZİNİ……….v ŞEKİLLER DİZİNİ………....vii ÇİZELGELER DİZİNİ……….viii 1. GİRİŞ ... 3

2. TERMİNOLOJİ FARKLILIĞI SORUNU ... 6

3. TEMEL KAVRAMLAR ... 7

3.1. Coğrafi İşaret (Geographical Indication) ... 7

3.2. Menşe Adı (Designation of Origin) ... 7

3.3. Mahreç İşareti (Geographical Indication) ... 8

3.4. Geleneksel Özellikli Ürün Adı (Traditionally Speciality Guaranteed) ... 8

4.ULUSLARARASI DÜZENLEMELER ... 10

4.1. Paris Sözleşmesi ...11

4.2. Madrid Sözleşmesi ...12

4.3. Lizbon Sözleşmesi ...12

4.4. TRIPS Sözleşmesi...13

5. AVRUPA BİRLİĞİ KALİTE POLİTİKASI ... 15

5.1. 510/2006 sayılı Tüzük Kapsamında Menşe Adları ve Mahreç İşaretlerinin Korunması ...17

5.1.1. Genel Olarak ...17

5.1.2. Tescil Süreci ...26

5.1.2.1. Menşe Adı/Mahreç İşareti Olarak Tescil Edilemeyecek Adlar ...26

5.1.2.2. Tescil Başvurusu ...30

5.1.2.3. Üye Devlet Başvurularında Komisyon Öncesi Aşama ...33

5.1.2.4. Komisyonun Ön İncelemesi...36

5.1.2.5. Uluslararası İtiraz Süreci ...36

5.1.2.6. Tescil ve İlan İşlemleri ...39

5.1.3. Tescil Edilmiş Menşe Adının/Mahreç İşaretinin Korunması ...40

5.1.3.1 Yetkili Kullanım ...40

5.1.3.2. Denetim ...42

5.1.3.3. Yetkisiz Kullanım ...43

5.1.4. Menşe Adı/Mahreç İşareti İle Marka İlişkisi ...47

5.1.4.1. Önceden Tescil Edilmiş Menşe Adı/Mahreç İşareti ile Sonradan Tescili Talep Edilen Marka İlişkisi ...47

5.1.4.2. Önceden Tescil Edilmiş Marka İle Sonradan Tescili Talep Edilen/Tescil Edilen Menşe Adı/Mahreç İşareti İlişkisi ...48

5.1.5. Tescil Edilmiş Menşe Adının/Mahreç İşaretinin Hükümsüzlüğü ...50

5.2. 509/2006 sayılı Tüzük Kapsamında Geleneksel Özellikli Ürün Adlarının Korunması ...50

5.2.1. Genel Olarak ...50

5.2.2. Tescil Süreci ...52

5.2.2.1. Geleneksel Özellikli Ürün Adı Tescilinde Sınırlamalar ...52

5.2.2.2. Tescil Başvurusu ...52

5.2.2.3 Üye Devlet Başvurularında Komisyon Öncesi Aşama ...55

(10)

2

5.2.2.5. Uluslararası İtiraz Süreci ...57

5.2.2.6. Tescil ve İlan İşlemleri ...60

5.2.3. Tescil Edilmiş Geleneksel Özellikli Ürün Adının Korunması ...60

5.2.3.1. Yetkili Kullanım ...61

5.2.3.2. Denetim ...61

5.2.3.3. Yetkisiz Kullanım ...62

5.2.4. Tescil Edilmiş Geleneksel Özellikli Ürün Adının Hükümsüzlüğü ...63

6. TÜRKİYE’DE COĞRAFİ İŞARETLERİN KORUNMASI ... 64

6.1. 555 Sayılı KHK Kapsamında Coğrafi İşaretlerin Korunması ...64

6.1.1. Genel Olarak ...64

6.1.2. Tescil Süreci ...66

6.1.2.1. Coğrafi İşaret Olarak Tescil Edilemeyecek Adlar ...66

6.1.2.2. Tescil Başvurusu ...67

6.1.2.3 Başvurunun İncelenmesi ...67

6.1.2.4. İtiraz Süreci ...68

6.1.2.5. Tescil ve Yayın ...69

6.1.3. Tescilli Coğrafi İşaret Koruması ...71

6.1.3.1. Korumanın Kapsamı...71

6.1.3.2. Tescilli Coğrafi İşaretin Kullanımı ve Kullanımın Denetimi ...72

6.1.4. Coğrafi işaretlerin Markalarla İlişkisi ...73

6.1.5. Tescil Edilmiş Coğrafi İşaretlerin Hükümsüzlüğü...73

6.1.6. Coğrafi İşaret Hakkına Tecavüz Halleri ile Davalar ve Cezalar ...75

7. TÜRKİYE’NİN AB’YE UYUMU ... 77

8. SONUÇ VE ÖNERİLER ... 82

KAYNAKLAR ... 85

EKLER ... 88

EK 1 510/2006 sayılı AB Tüzüğü ... 90

EK 2 509/2006 sayılı AB Tüzüğü ... 107

EK 3 Örnek Dava İncelemesi ... 121

EK 4 Örnek Başvuru Formu ve Tescil Belgesi ... 127

(11)

3

1. GİRİŞ

Bir mal veya hizmeti satın almayı düşünen tüketicileri belirli bir ürüne yönelten sebepler çeşitlilik gösterebilir. Alışkanlıklar, ihtiyaçlar, ürünün kalitesi, fiyatı veya diğer karakteristik özellikleri satın alma iradesinin belirli ürünlere yönelmesine neden olan etkenler arasındadır. Bu etkenlerden en önemlileri şüphesiz ki ürünün kalitesi, itibarı veya diğer karakteristik özellikleridir. Örneğin kaymak alırken Afyon Kaymağı olmasına, kayısı alırken Malatya Kayısısı olmasına dikkat ederiz. Bu ürünleri diğerlerinden ayıran farka “belirli bir yöreyle anılıyor olmaları” denilebilir ama durum bu kadar basit değildir. Bu ürünler sadece belirli bir yöre ile anılmamakta, aynı zamanda kalitesini, itibarını ya da diğer karakteristik özelliklerini de söz konusu yöreden almaktadırlar. Bir yörenin herhangi bir ürünü, meyvesi, taşı madeni diğer yörelerde üretilenlerden farklı olabilir veya bir yörede üretilen halı, kilim, kumaş, çini, vb herhangi bir nedenle ün kazanmış olabilir. Bu ürünlerin üzerinde o yörenin adının kullanılması tüketiciler tarafından o ürünün benzerlerinden farklı özelliklere sahip olduğu şeklinde algılanabilir. Tüketiciler söz konusu yöre adıyla satılan ürünleri o yörenin adına duydukları güvenle, aynı türdeki diğer ürünlere tercih edebilirler.

Günümüzde tüketiciler aldıkları ürünlerin yalnızca beslenme özelikleri yüksek, sağlıklı ve hijyenik olmasına değil aynı zamanda aldıkları ürünlerin kökenlerinin ve üretim yöntemlerin de tescil altında olmasını istemektedirler. Kalitenin slogan haline geldiği bir ortamda, belirgin üretim yöntemleri, bileşenleri ya da köken gibi karakteristik özellikleri olan ürünlere artan talep, tüketici bilincini yansıtmaktadır.

Tarımsal ürünlere atanan coğrafi isimlerin korunması 19. yüzyılın sonundan beri hem bazı ülkelerin ulusal mevzuatından hem de çok uluslu anlaşmalarda yer almıştır. Bazı tarım ve gıda ürünleri geleneksel olarak günlük dilde coğrafi bölgesinin ismi veya üretim yerince tanımlanmaktadır.

Artan ticaret ve küreselleşmenin bir etkisi olarak, pazarda çok farklı şekillerde ve orijinin dışında üretilmiş ürün bulmak gittikçe yaygın hale gelmektedir. Bu ürünler hemen hemen gerçek ürünlere benzerler, ama aynı özelliklere sahip değillerdir ve üretici ürünü coğrafi isim kullanarak tanımladığında doğru kökenleri açısından tüketiciyi yanlış yönlendirirler. Sahtesi gerçek ürünün köken bölgesinde veya ülkesinde mevcut olma durumundan kaynaklanan sorun sahtekarlık sorunudur ve fikri mülkiyet korunması ile ilgili benzer bir uluslararası yaklaşım

(12)

4

gerektirmektedir. Sahtekarlığa karşı mücadelenin 2 hedefi vardır: ticareti haksız rekabete karşı korumak ve tüketiciyi yanlış bilgilendirmeye karşı korumaktır. Bu iki kavram birçok tamamlayıcı düzenlemeyle ulusal, topluluk ve uluslararası seviyede düzenlenmektedir.

Bir sınai hak türü olan coğrafi işaretler; diğer fikri ve sınai haklar gibi ülkesel olarak korunmaktadır. Ülkesellik ilkesine göre, fikri ve sınai haklar hangi ülkede korunmak isteniyorsa o ülkenin mevzuatı çerçevesinde ve sadece o ülkenin sınırları içinde korunur. Bu durum ulusal hukuklarda yasa koyucuya serbestlik tanımakla birlikte aralarında ortak bir pazar oluşturan Avrupa Birliği ülkelerinin ulusal sınırları içinde aynı konuya ilişkin farklı kurallar öngörülmüş olması Birlik içinde ticareti engelleyici etkiye neden olmakta, malların serbest dolaşımı ilkesine prensip olarak ters düşmektedir. Bu nedenle Avrupa Birliği, uluslararası ticarette daha etkin olabilmek için ulusal nitelikli bu hakları tüzükler, direktifler çıkararak ve Avrupa Toplulukları Adalet Divanı içtihatları yoluyla uyumlaştırmaktadır.

Avrupa Birliği, 1992 yılında gıda ürünlerinin tanıtımını yapmak ve koruma altına almak için menşe adı koruması, mahreç işareti koruması ve geleneksel özellikli ürün adı koruması olarak bilinen sistemleri oluşturmuş; 2006 yılının mart ayında ise yeni Tüzüklerle sistemi revize etmiştir.

Avrupa Birliği’nde Kalite Politikası olarak adlandırılan sistem, coğrafi işaretlere ilişkin 2081/1992 sayılı Konsey Tüzüğü ve geleneksel özellikli ürün adlarına ilişkin 2082/1992 sayılı Konsey Tüzüğü ile kurulmuş olup 2006 yılında coğrafi işaretler Tarım Ürünleri ve Gıda Maddelerinde Mahreç İşaretlerinin ve Menşe Adlarının Korunması Hakkında 510/2006 (AT) Sayılı ve 20 Mart 2006 Tarihli Konsey Tüzüğü ile, geleneksel özellikli ürün adları ise Geleneksel Özellikli Ürün Adı Niteliğindeki Tarım Ürünleri ve Gıda Maddeleri Hakkında 509/2006 (AT) Sayılı ve 20 Mart 2006 Tarihli Konsey Tüzüğü ile yeniden düzenlenmiştir. Ülkemizin uluslararası fikri ve sınai haklar sistemi ilkelerini ve konuya ilişkin Avrupa Birliği standartlarını kabul ederek mevzuatını Avrupa Birliği mevzuatı ile uyumlaştırma yükümlülüğünün yasal dayanağını Avrupa Topluluğu ile imzalanan 6 Mart 1995 tarih ve 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararının 29. maddesi oluşturmaktadır. . Bu maddede; fikri, sınai ve ticari mülkiyet haklarının etkin biçimde korunması konusuna tarafların önem verdikleri ve Gümrük Birliği’nin iyi işlemesi için her iki tarafta da eş düzeyde bir fikri mülkiyet korumasının olması gerektiğini kabul ettikleri ifade edilmiş ve Türkiye, Konsey Kararının 8 Numaralı Ekinde öngörülen yükümlülükleri yerine getirmeyi taahhüt etmiştir. Bu

(13)

5

yükümlülüklerin bir kısmı uluslararası anlaşmalara katılım şeklinde iken diğer bir kısmı Avrupa Topluluğu standartlarına uygun yasal düzenlemeler yapılması şeklindedir.

Ülkemizde Avrupa Birliği'nin 2081/1992 sayılı Tüzüğünden esinlenilerek 1995 yılında 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kabul edilmiş ve böylece daha önceden genel hükümlerle ve haksız rekabet hükümleri ile dolaylı olarak korunan coğrafi işaretlere etkin ve özel bir koruma sağlanmıştır. Coğrafi işaret gibi önemli bir sınai mülkiyet hakkına sağlanan korumanın Kanun Hükmünde Kararname ile değil de kanunla sağlanması gerekliliği ile Avrupa Birliği’ne uyum çalışmaları ve diğer bazı ihtiyaçların da etkisiyle “Coğrafi İşaretlerin ve Geleneksel Özellikli Ürün Adlarının Korunması Hakkında Kanun Taslağı” hazırlanmıştır.

Bu çalışmada öncelikle coğrafi işaretler ve geleneksel ürün adları ile ilgili ulusal, uluslararası ve Avrupa Birliği’ndeki terminoloji farklılıklarına açıklık getirilmiş; uluslararası düzenlemelere değinilmiş, Avrupa Birliği ve Türkiye’de yürürlükte bulunan mevzuat karşılaştırmalı olarak incelenerek Türkiye’nin Avrupa Birliği mevzuatına uyumu ortaya koyulmuştur.

(14)

6

2. TERMİNOLOJİ FARKLILIĞI SORUNU

Coğrafi köken gösteren işaretlerin kullanımındaki terminoloji farklılığı sorunu, ulusal ve bölgesel yaklaşımları çeşitlendirmesi nedeniyle bu tür işaretlerin uluslararası korunmasında pek çok problem yaratmıştır. Coğrafi işaretler, uluslararası düzeyde temel özellikleri aynı olan patentler ve markalar gibi olmadığından, ulusal ve bölgesel düzeyde farklı şekillerde korunduğundan, uluslararası düzeyde de yeknesak bir yaklaşım belirlemek zor olmuştur. Bu kapsam farklılığı terminolojiye de yansımıştır.1

Coğrafi İşaretlerin Korunması Hakkında 555 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) uyarınca hukukumuzda coğrafi köken gösteren işaretlere ilişkin olarak “coğrafi işaret” üst kavramı ve bunun alt dalları olarak da “mahreç işareti” ve “menşe adı” kavramları kabul edilmiştir.2

Uluslararası sözleşmeler ve AB hukukunda ise malların ya da ürünlerin coğrafi kökenini göstermek amacıyla pek çok kavram kullanılmaktadır. Bunlardan Paris ve Madrid Sözleşmelerinde kullanılan indication of source kavramının KHK’da herhangi bir karşılığı bulunmamaktadır. Paris ve Lizbon Sözleşmelerinde kullanılan appellation of origin kavramı ile 510/2006 sayılı AB Tüzüğü ve TRIPS’de kullanılan designation of origin kavramları KHK’da düzenlenen menşe adına karşılık gelmektedir. 510/2006 sayılı AB Tüzüğü ve TRIPS’de kullanılan geographical indication kavramının unsurları ise KHK’da düzenlenen mahreç işareti kavramının unsurlarına karşılık gelmektedir.3

Çalışmamızda “coğrafi işaret” ülkemizde kullanıldığı şekli ile köken gösteren işaretlere ilişkin üst kavram olarak ve “mahreç işareti” ile “menşe adı” kavramları da bunun alt dalları olarak ifade edilecektir. TRIPS’de ve AB metinlerinde yer alan geographical indication kavramını ifade etmek için mahreç işareti kavramı kullanılacaktır.

1

Dal, S. 2001 Geographical Indications In The European Union and Turkey, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, İstanbul, s.23

2

KHK, 27.06.1995 tarih ve 22326 sayılı RG’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

3

Yıldız, B. 2008. WIPO’nun Coğrafi İşaret Hukuku Alanındaki Faaliyetleri ile Paris, Madrit ve Lizbon Sözleşmelerinde Coğrafi Köken Gösteren İşaretlere İlişkin Düzenlemeler, Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi (FMR) Yıl : 8 Cilt: 8 Sayı.:1, Ankara, s 41 (2008/1)

(15)

7

3. TEMEL KAVRAMLAR

3.1. Coğrafi İşaret (Geographical Indication)

Yukarıda da belirtildiği üzere 510/2006 sayılı AB Tüzüğü ve TRIPS’de kullanılan

geographical indication kavramının unsurları KHK’da düzenlenen mahreç işareti kavramının

unsurlarına karşılık gelmektedir. KHK uyarınca hukukumuzda coğrafi köken gösteren işaretlere ilişkin olarak “coğrafi işaret” üst kavramı ve bunun alt dalları olarak da “mahreç işareti” ve “menşe adı” kavramları kabul edilmiştir.

KHK m.3/1’de ve 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Uygulama Şeklini Gösterir Yönetmelik (Uyg. Yön.) m. 2’de şu şekilde tanımlanmıştır: “Coğrafi işaret belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleriyle kökenin

bulunduğu bir yöre, alan, bölge veya ülke ile özdeşleşmiş bir ürünü gösteren işarettir.”

3.2. Menşe Adı (Designation of Origin)

Menşe adı; coğrafi sınırları belirlenmiş bir yöre, alan, bölge, çok özel durumlarda ülkeden

kaynaklanan, belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleriyle bu yöre, alan veya bölge ile özdeşleşmiş yöre, alan, bölgeye özgü doğa ve insan faktöründen kaynaklanan, üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerinin tümüyle bu yöre, alan bölge sınırları içinde üretilen bir ürünü tanımlamaktadır. Güncel dilde yerleşmiş coğrafi olmayan adlar da, o adla tanınan özellikteki ürünü belirtmek için geleneksel olarak kullanılıyorsa menşe adıdır. Menşe adı; menşe adına konu ürünün tamamı ile tanımlanan yerde üretilmiş olmasını gerektirir. 4

Bir ürünün menşei olan yöre, alan veya bölge adı, aşağıdaki şartların birlikte karşılanması durumunda "menşe adını" belirtir:

*Coğrafi sınırları belirlenmiş bir yöre, alan, bölge veya çok özel durumlarda ülkeden kaynaklanan bir ürün olması;

*Tüm nitelik veya özellikleri bu yöre, alan veya bölgeye özgü doğa ve beşeri özelliklerden kaynaklanan bir ürün olması;

*Üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerinin tümüyle bu yöre, alan veya bölge sınırları içinde yapılan bir ürün olması.

4

T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, 2001 Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Fikri Haklar Özel İhtisas Komisyonu Raporu, Ankara, http://ekutup.dpt.gov.tr, Erişim Tarihi: 27/05/2007,, s. 203

(16)

8

Bu koşulları karşılayan ve belirli bir yöre, alan veya bölgeden kaynaklanan bir ürünü belirtmek için geleneksel olarak kullanılan güncel dilde yerleşmiş coğrafi veya coğrafi olmayan adlar da menşe adları olarak kullanılabilir.5

3.3. Mahreç İşareti (Geographical Indication)

Mahreç işareti ise; coğrafi sınırları belirlenmiş bir yöre, alan veya bölgeden kaynaklanan,

belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleriyle bu yöre, alan veya bölge ile özdeşleşmiş yöre, alan veya bölge ile özdeşleşmiş bir ürün olması yanında üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerinde en az birinin belirlenmiş yöre, alan veya bölge sınırları içinde üretilen ürünlerin belirleyici işaretidir. Mahreç işaretine konu ürünün özelliklerinden en az birinin o yöreye ait olmakla birlikte, yöre dışında da üretilebilmesi söz konusudur. 6

Bir ürünün menşei olan yöre, alan veya bölge adı, aşağıdaki şartların karşılanması durumunda "mahreç işareti" göstergesini belirtir:

*Coğrafi sınırları belirlenmiş bir yöre, alan veya bölgeden kaynaklanan bir ürün olması; *Belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri itibariyle bu yöre,alan veya bölge ile özdeşleşmiş bir ürün olması;

*Üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerinden en az birinin belirlenmiş yöre, alan veya bölge sınırları içinde yapılan bir ürün olması.

3.4. Geleneksel Özellikli Ürün Adı (Traditionally Speciality Guaranteed)

Geleneksel özellikli ürün adı terimi menşee karşılık gelmemekle birlikte nitelik ya da üretim

araçları bakımından geleneksel özellikleri vurgulamaktadır; ürünün tarifi korunmaktadır.

Bir ürün aşağıdaki şartların birlikte karşılanması durumunda “geleneksel özellikli ürün adı”nı belirtir:

*Ürün geleneksel hammaddeler kullanılarak üretilmeli,

5

T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanlığı, 2006 AB Kalite Politikası Hakkında Bilgi Notu, Ankara, s 6

(17)

9

*Geleneksel bir nitelik veya geleneksel bir üretim/işleme metodu o ürüne ayırt edici bir özellik katmalıdır.7

7

(18)

10

4.ULUSLARARASI DÜZENLEMELER

Coğrafi işaretlerin uluslararası alanda korunması diğer sınai hak türleri kadar kolay olamamaktadır. Coğrafi işaretlerin belli bir coğrafya ile bağlantılı olması böyle bir korumanın önündeki engellerin temelini oluşturmaktadır.

Birçok ülkede coğrafi işaretlerin tescille otomatikman korunması mümkün olamamaktadır. Çünkü ülkelerin çoğu coğrafi işaretleri korumada tescil sistemini benimsememiştir. Coğrafi işaretleri marka hukuku çerçevesinde korumak ise birtakım koşullara bağlıdır. Birçok hukuk sisteminde coğrafi köken belirten veya tasviri olan işaretlerin marka olarak kullanılması kural olarak yasaklanmıştır. Ayrıca bir coğrafi işaretin diğer ülkelerde jenerik ad olarak nitelendirilebilmesi de coğrafi işaretlere uluslararası alanda etkili koruma sağlamanın önünde bir diğer engeldir.

Coğrafi işaretlerin uluslararası alanda korunması, çok taraflı veya iki taraflı sözleşmelerle sağlanabilir.

İki taraflı sözleşmelerde taraflardan her biri, diğerinin coğrafi işaretlerini koruyacağını taahhüt eder. Böylece bir ülkenin coğrafi işaretine ülke dışında da koruma sağlanmış olur. Coğrafi işaretlerin iki taraflı korunması, tescil sistemine değil listeleme sistemine dayanır. Taraflar korunmasını istedikleri coğrafi işaretlerin bir listesini oluşturur. Taraflardan her biri, diğer tarafa ait olan ve bu listede yer alan bir coğrafi işarete kendi ülkesinde koruma sağlar.8

İki taraflı sözleşmelerle coğrafi işaretlerin korunmasının oldukça avantajlı yanları bulunmaktadır. her şeyden önce bu sözleşmelerde, aksi kararlaştırılabilmekle beraber, korunan ürünleri belli kategorilerle sınırlama zorunluluğu yoktur. Ayrıca bu yöntemde coğrafi işaretlerin korunması söz konusu işaretin kökeni olan ülkenin hukukuna tabidir. Bu da bir ülkeye kendi coğrafi işaretini başka bir ülkede kendi hukukuna göre koruma imkanı vermektedir.9

8

Gündoğdu, G. 2006 Türk Hukukunda Coğrafi İşaret Kavramı ve Korunması, Beta Yayınları, İstanbul s 36

9

Coğrafi İşaretlerin ve Geleneksel Özellikli Ürün Adlarının Korunması Hakkında Taslağının Madde Gerekçeleri kısmında, mevzuatımızın oluşturulması ile Anadolu kültürünün kökü pek çok sayıda uygarlığa dayanan zengin birikimi de değerlendirilerek baklava, pastırma, cezerye, döner gibi çok sayıda geleneksel ürünümüzün, AB ile ikili anlaşmalar çerçevesinde geleneksel özellikli ürün adı olarak korumaya alınabileceği vurgulanmıştır.

(19)

11

Coğrafi işaretler hukukunun dünyadaki gelişim sürecinde çok taraflı anlaşma örneği olan TRIPS Sözleşmesi10 çok önemli bir yer tutmaktadır. TRIPS’ten önceki dönemde coğrafi işaretleri konu alan veya konu itibariyle coğrafi işaretleri de kapsayan düzenlemelerin sayısı çok fazla değildir. Bunun nedeni ise coğrafi işaretlere hukuki koruma sağlama düşüncesinin çok eski olmayışıdır.

TRIPS Sözleşmesinin yürürlüğe girmesinden önce coğrafi işaretlerin korunması, sayısı pek de fazla olmayan çok taraflı anlaşmalara dayanmaktaydı. Aslında bu sözleşmeler coğrafi işaretlerin korunması için asgari içeriğe sahip olsalar da, uygulamadaki sonuçları açısından isteneni verememişlerdir. Sözleşmelerin içeriği nedeniyle ya da sözleşmelere taraf olan ülkelerin azlığı nedeniyle, bu sözleşmelerin hiçbiri coğrafi işaretlere uluslararası alanda tam anlamda bir koruma sağlayamamışlardır.11 TRIPS’in yürürlüğe girmesinden önce yürürlüğe giren ve hala yürürlükte bulunan Paris, Madrid ve Lizbon Sözleşmeleri Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO)12 nezdinde yürütülmektedir.

4.1. Paris Sözleşmesi

Coğrafi işaretlere ilişkin hüküm içeren en eski uluslararası metin, Sınai Mülkiyetin Korunmasına İlişkin Paris Sözleşmesidir. Sözleşme, coğrafi işaretler de dahil olmak üzere sınai hakların korunması konusunu düzenlemektedir. 20 Mart 1883 tarihinde akdedilmiş olan Paris Sözleşmesi, pek çok kez değişikliğe uğramıştır.13 Sözleşmeye 173 ülke taraftır.14 Ayrıca, Paris sözleşmesine taraf olmasalar dahi DTÖ üyeleri Paris Sözleşmesinin 1967 metninin 1 ila 12. maddeleri ve 19. maddesi ile bağlı kabul edilmekte olup, anılan maddelere uymak zorundadırlar (TRIPS m.2.1.). Ülkemiz de 1925 yılından beri Paris Sözleşmesine taraftır.

Paris Sözleşmesi daha sonra akdedilen ve coğrafi işaretlere ilişkin hükümler içeren pek çok sözleşmeye temel teşkil etmektedir. Şöyle ki; Sözleşme, taraf devletlere sınai mülkiyetin korunması konusunda olmak ve Paris Sözleşmesi hükümlerine aykırı olmamak şartıyla birbirleri ile özel sözleşmeler yapma hakkı vermiştir (m.19). Coğrafi işaretlere ilişkin özel

10

Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Antlaşması (The Agreement on Trade Related Aspects of Intellectual Property Rıghts) TRIPS, Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Antlaşması’nın 1 C nolu eki olup 15.04.1994 tarihinde imzalanmış ve 01.01.1995 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

11

Gündoğdu, 2006 s.37

12

Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (World Intellectual Property Organization). WIPO, 14.07.1967’dekurulmuştur . Türkiye, 12.05.1976’dan beri WIPO’nun üyesidir. http://www.wipo.int Erişim Tarihi: 02.09.2008

13

Yıldız, 2008/1 s.53

14

(20)

12

düzenlemeler içeren Madrid ve Lizbon Sözleşmeleri, Paris Sözleşmesinde tanınan bu olanağa dayanılarak akdedilmiştir.

Paris Sözleşmesinin TRIPS Sözleşmesi üzerindeki etkisi de büyüktür. Şöyle ki; TRIPS Sözleşmesi hazırlanırken Paris Sözleşmesinin 1967 metninin 1 ila 12. maddeleri ve 19. maddesi göden geçirilerek bir bütün haline getirilmiş ve bunlar TRIPS Sözleşmesine temel oluşturmuştur. 15

Paris Sözleşmesinin coğrafi işaretlerle ilgili olarak sağladığı koruma oldukça yüzeysel ve zayıftır. Sözleşmenin sadece sahte mahreç işaretleri ile ilgili yaptırım uygulayabilmesi etkinliğini azaltmıştır.16

4.2. Madrid Sözleşmesi

Coğrafi işaretlere ilişkin bir diğer önemli uluslararası sözleşme de, Malların Kaynağı ile İlgili Sahte veya Aldatıcı Mahreç İşaretlerinin Önlenmesi Hakkında Madrid Sözleşmesidir. Paris Sözleşmesinin mahreç işaretlerine ilişkin düzenlemesinin yetersiz bulunması üzerine 1891 yılında akdedilen bu Sözleşmeye 1967 yılında Ek Sözleşme Metni eklenmiştir.

Paris Sözleşmesini tamamlayıcı nitelikteki bu Sözleşmeye taraf devlet sayısı 35’tir.17 Sözleşmeye ülkemiz de 1930’dan beri taraftır.

Madrid Sözleşmesi, Paris Sözleşmesine göre özel nitelikte bir Sözleşmedir. Sözleşme tek bir sınai hak türünü, mahreç işaretlerini, konu almaktadır.18 Sözleşme sadece sahte mahreç işaretlerinin kullanılmasını değil; bunun yanında aldatıcı mahreç işaretlerinin kullanılmasını da yasaklamaktadır.19 Her iki Sözleşme de bu türden işaret taşıyan mallara gümrükte el konulması yaptırımını benimsemiştir.

4.3. Lizbon Sözleşmesi

WIPO tarafından yürütülen ve coğrafi işaretlere ilişkin hüküm içeren bir diğer uluslararası Sözleşme de Menşe Adlarının Korunması ve Uluslararası Tescili Hakkında Lizbon 15 Yıldız, 2008/1 s.54 16 Gündoğdu, 2006 s. 38 17

http://wipo.int Erişim tarihi:02.09.2008

18

Yıldız, 2008/1 s. 69

19

(21)

13

Sözleşmesidir. Sözleşme 1958 tarihinde akdedilmiş; 1966’da Sözleşme uyarınca oluşturulan ve WIPO tarafından tutulan sicil sistemi faaliyete geçmiştir. Sözleşmeye 26 devlet taraftır.20 Ülkemiz bu Sözleşmeye taraf değildir.21 Lizbon Sözleşmesi, Paris Sözleşmesi m. 19 hükmüne dayanılarak kabul edilmiş olup, sadece Paris Sözleşmesinin tarafı devletlere açıktır.

Sözleşme, menşe adlarına uluslararası boyutta etkin koruma sağlamayı amaçlamıştır. Sözleşmenin en önemli özelliği WIPO Uluslararası Büroya yapılan tek bir tescille menşe adlarının tüm taraf devletlerde ayrı ayrı tescil gerekmeksizin koruma altına alınmasıdır.22 Ancak Sözleşmede sadece menşe adlarının koruma altına alınıp mahreç işaretlerinin kapsam dışı bırakılması bu düzenlemenin olumsuz yanlarından biridir.23

4.4. TRIPS Sözleşmesi

“Uruguay Round” adı verilen çok taraflı müzakerelerin sonucunda 15 Nisan 1994 tarihinde imzalanan Marakeş Anlaşması ile Dünya Ticaret Örgütü kurulmuştur. Türkiye DTÖ’ye 1995 yılından bu yana üyedir. Yedi bölümden oluşan TRIPS, DTÖ Anlaşması kapsamında yer alan anlaşmalardan biridir ve fikri mülkiyet haklarının korunması ile ilgili düzenlemeleri içermektedir.24 Fikri mülkiyet haklarının kapsamları, koruma şartları ve süreleri ilk kez bu Anlaşma ile uluslararası nitelikte bir düzenlemeye konu olmuştur. Her bir hak türüne ilişkin olarak belirlenmiş olan bu kurallar, katılımcı ülkeler açısından uyulması gereken minimum

standartlardır.25 Ülkeler dilerlerse daha kapsamlı koruma getirebilirler. TRIPS Sözleşmesinin uygulaması ülkelerin kendi iç hukuk sistemlerine bırakılmıştır.26

20

http://wipo.int Erişim tarihi:02.09.2008

21

Türkiye-AB Ortaklık Konseyi’nin 06.03.1995 tarihli ve 1/95 sayılı Kararının 8 Nolu eki ile ülkemiz fikri mülkiyetin korunmasına ilişkin mevzuatında gerekli uyumlaştırmayı gerçekleştirmeyi taahhüt etmiştir. (Bu konuda bkz. Tekinalp,Ünal, Gümrük Birliğinin Türk Hukuku Üzerinde Etkisi, İÜHFM 1996, C.XLV, S.1-2, s.33) Anılan taahhüt kapsamında ülkemiz, fikri mülkiyete ilişkin mevzuatını AB müktesebatının yanı sıra, çeşitli uluslararası sözleşmelere de uyumlaştırmayı üstlenmiştir. Ancak ülkemizin 1/95 sayılı OKK’dan doğan yükümlülüğü kapsamında Lizbon Sözleşmesine uyum ya da katılım taahhüdü bulunmamaktadır. Karar için bkz OJ L 35, 13.02.1996 22 Yıldız, 2008/1 s.78 23 Gündoğdu , 2006 s 41 24

http://www.ikv.org.tr/sozluk2.php?ID=1136 Erişim Tarihi: 01.09.2008 25

T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, 2005 Dokuzuncu Kalkınma Planı Fikri Mülkiyet Hakları Özel İhtisas Komisyonu Sınai Haklar Nihai Rapor Taslağı, Ankara, http://plan9.dpt.gov/tr, Erişim Tarihi: 09/07/2007, s.3

26

(22)

14

TRIPS’te fikri mülkiyet haklarının her biri ayrı ayrı tanımlanmış ve tüm ülkelerin standart olarak uyması gereken kurallar belirlenmiştir; ihlallere karşı yaptırım uygulayacak “Anlaşmazlıkların Çözümü Mekanizması” (Dispute Settlement Body) oluşturulmuştur. Böylece TRIPS fikri ve sınai mülkiyet haklarının işleyişlerinin ve uygulanmasının gözetilmesi için asgari standartları belirlemekte, üye devletlerin ulusal düzeyde uymaları gereken uluslararası izleme ve danışma mekanizmaları oluşturmaktadır. Üye ülkelere fikri mülkiyet haklarının etkin bir şekilde sağlanması amacıyla iç hukuklarında gerekli düzenlemeleri yapmalarını öngörmektedir. Düzenlemeler fikri hakların ihlaline karşı etkin önlemlere izin vermeli; adil, eşit ve açık olmalı ancak pahalı olmamalıdır. Makul süreleri aşmamalı, haksız gecikmelere yol açmamalıdır.27

TRIPS’in m 22-24 hükümleri doğrudan coğrafi işaretlere ilişkindir. Coğrafi işaretin tanımı m. 22/1’de şu şekilde yapılmaktadır: “Bu sözleşme açısından coğrafi işaretler, üye bir ülkenin

toprağından veya bu toprak üzerinde yer alan bir bölge veya yöreden kaynaklanan, belirgin bir niteliği, ünü (itibarı) veya diğer özellikleri itibariyle esas olarak bu coğrafi menşeye atfedilen ürünleri tanımlamak için kullanılan işaretlerdir.”28

Bugün TRIPS Sözleşmesi ile sağlanan iki düzeyde coğrafi işaret koruması mevcuttur. İlk olarak m.22’de tüm ürünler için genel bir koruma sağlanmış; m.23’te ise şaraplar ve alkollü sert içkiler için ek koruma öngörülmüştür.29Yüksek düzeyde koruma şaraplar ve alkollü içeceklere yöneliktir. Düşük düzeyli koruma ise gerçek anavatanından ziyade başka yerde ortaya çıkan isimlerin kullanılmasını yasaklamaktadır. DTÖ Doha Toplantısında, yüksek düzeyli korumanın gıdalar, tarımsal ürünler ve el sanatları da dahil olmak üzere daha geniş kapsamlı ürünlere de uygulanması konusunda görüşmeler yapılmıştır.30

TRIPS Sözleşmesinin hem asgari standartlar getirerek coğrafi işaret hukukundaki koruma düzeyini yükseltmesi hem de çok sayıda devletin taraf olmasıyla geniş bir coğrafi alanda bağlayıcılık kazanması karşısında diğer Sözleşmelerin itibar kaybettikleri görülmektedir.

Bununla birlikte WIPO nezdinde yürütülen ve yukarıda açıklanan üç Sözleşmenin çok daha başarılı sonuçlar veren ve çok daha geniş bir düzeyde etkinliğe kavuşmuş olan TRIPS 27 http://www.ikv.org.tr/sozluk2.php?ID=1136 28 Gündoğdu, 2006 s.52 29 Gündoğdu, 2006 s.53 30

(23)

15

Sözleşmesine temel teşkil etmesi bakımından hala önem taşıdıkları hususu gözden uzak tutulmamalıdır. Özellikle coğrafi işaret seviyesine erişemeyen kaynak işaretleri açısından ele alındığında anılan Sözleşmelerden Paris ve Madrid Sözleşmeleri, hala uluslar arası coğrafi işaret hukukunun en önemli metinleri sayılmaktadır. Zira TRIPS sadece coğrafi işaretleri düzenlemekte, coğrafi işaret seviyesine erişemeyen kaynak işaretleri ise TRIPS kapsamına girmediğinden ancak Paris ve Madrid Sözleşmeleri ile korunabilmektedirler.31

5. AVRUPA BİRLİĞİ KALİTE POLİTİKASI

Avrupa’nın her tarafına tarım ürünleri ve gıda maddeleri çok fazla çeşitlilikte yayılmış vaziyettedir. Ancak, bir ürün ulusal sınırlarının ötesinde bir ün elde ettiği zaman, bu ürün kendisini aynı ismi taşıyan ve benzer özelliklere sahip başka ürünler ile rekabet halinde bulmaktadır. Bu şekildeki adil olmayan rekabet sadece üreticileri yıldırmakta kalmayıp aynı zamanda tüketicileri de yanlış yönlendirmektedir. Bu yüzden, Avrupa Birliği 1992 yılında gıda ürünlerinin tanıtımını yapmak ve koruma altına almak için menşe adı koruması (PDO), mahreç işareti koruması (PGI) ve geleneksel özellikli ürün adı koruması (TSG) olarak bilinen sistemleri oluşturmuş; 2006 yılının mart ayında ise yeni Tüzüklerle sistemi revize etmiştir.32

Avrupa Birliği’nde Kalite Politikası olarak adlandırılan sistem, coğrafi işaretlere ilişkin 2081/1992 sayılı Konsey Tüzüğü ve geleneksel özellikli ürün adlarına ilişkin 2082/1992 sayılı Konsey Tüzüğü ile kurulmuş olup 2006 yılında coğrafi işaretler 510/2006 sayılı Konsey Tüzüğü ile, geleneksel özellikli ürün adları ise 509/2006 sayılı Konsey Tüzüğü ile yeniden düzenlenmiştir.

Menşe adı koruması (Protected Designation of Origin - PDO) terimi, teknik bilgi tanınması kullanılarak verilen coğrafi alanda üretilen, işlenen ve hazırlanan gıda maddelerinin tarif edilmesinde kullanılmaktadır. Mahreç adı koruması (Protected Geographical Indication - PGI) terimi, üretim, işleme veya hazırlama aşamalarından en az biri ile üretim alanı arasında bir bağlantı olması durumunda kullanılmaktadır. Geleneksel özellikli ürün adı koruması (Traditional Speciality Guaranteed - TSG) terimi, menşee karşılık gelmemekle birlikte nitelik ya da üretim araçları bakımından geleneksel özellikleri vurgulamaktadır.

31

Yıldız,2008/1, s 88 32

European Commission, 2007 Factsheet “European Policy For Quality Agricultural Products”, Brussels, http://ec.europa.eu/agriculture/foodqual/quali1_en.htm Erişim tarihi: 08.02.2008, s 3

(24)

16

Gıda maddelerinin geliştirilmesi ve korunmasının üç temel sebebi vardır; *Tarımsal üretim çeşitliliğini teşvik etmek,

*Ürün isimlerinin yanlış kullanımını ve taklit edilmesini önlemek,

*Ürünlerin belirleyici özellikleri hakkında tüketicilerin bilgi almasına yardımcı olmak.

Avrupa birliğinde üretilen ya da işlenen gıda maddeleri ile tarımsal ürünleri menşe adı koruması (PDO), mahreç adı koruması (PGI) ve geleneksel özellikli ürün adı koruması (TSG) kapsamına girecek şekilde sınıflandırılmıştır; koruma ürün bazında yapılmaktadır. Buna göre her üç korumaya da tabi olabilecek yani PDO, PGI ve TSG kapsamındaki ürünler:

* Taze et

*Et ürünleri (pişirilmiş, tütsülenmiş vb.) *Peynir

*Diğer hayvansal ürünler (yumurta, bal ve süt ürünleri - tereyağı hariç) *Sıvı ve katı yağlar

*Meyve, sebze, hububat (taze veya işlenmiş) *Balık, yumuşakçalar, taze kabuklular ve ürünleri *Bira

*Bitki özlü içkiler

*Ekmek, pasta, kek, şekerleme, bisküvi ve diğer fırıncılık ürünleri *Diğer tarımsal ürünler

Sadece PDO ve PGI koruması kapsamında değerlendirilecek ürünler: *Doğal kaynak ve maden suları33

*Doğal sakız ve reçineler *Esanslar

*Saman *Mantar

*Kırmızı böcek boyası

Son olarak da sadece TSG koruması kapsamındaki ürünler: *Çikolata ve kakao içeren diğer gıda maddeleri

*Pişmiş ya da dondurulmuş makarna

33

2081/92 sayılı Tüzüğün ilk halinde menşe adı ve mahreç işareti olarak koruma altına alınabilecek ürünler arasında gösterilmiş idi; daha sonra Tüzük kapsamından çıkarıldı. Ancak değişiklik öncesi tescil edilen doğal kaynak ve maden suları 2013 yılı sonuna kadar koruma kapsamında tutulmaktadır.

(25)

17 *Hazır yemekler

*Hazır soslar *Çorba ve et suyu *Dondurma ve şerbet

Örnek oluşturması bakımından, 2007 yılına kadar AB’de PDO ve PGI kapsamında Fransa 45 ve İtalya 32 tane peynir adını, Portekiz 54 et ve et ürünün adını, İspanya 30 meyve, sebze ve hububat adını, Yunanistan 26 sıvı ve katı yağ adını koruma altına almıştır. TSG kapsamında ise İtalya Mozzarella Peynirini, Hollanda Boerenkaas peynirini ve İsveç Hushållsost peynirini, Belçika ise 6 bira adını koruma altına almıştır. Her üç korumaya tabi ürün adlarının listesi giderek artmaktadır. 34

5.1. 510/2006 sayılı Tüzük Kapsamında Menşe Adları ve Mahreç İşaretlerinin Korunması 35

5.1.1. Genel Olarak

1992 yılında 2081/92 sayılı Tarım Ürünleri ve Gıda Maddelerinde Coğrafi işaretlerin ve Menşe Adlarının Korunması Hakkında Tüzük kabul edilmiştir. Bu Tüzük, 2006'da, halen yürürlükte bulunan 510/2006 sayılı Tüzüğün kabul edilmesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.

Günümüzde yürürlükte olan AB mevzuatında, tarım ürünleri ve gıda maddeleri üzerindeki coğrafi işaretleri konu alan temel hukuk kaynağı, 20 Mart 2006 tarih ve 510/2006 sayılı "Tarım Ürünleri ve Gıda Maddelerinde Mahreç İşaretlerinin ve Menşe Adlarının Korunması Hakkında Tüzük"tür.36 Ayrıca, söz konusu Tüzüğün uygulanışını göstermek üzere, 14 Aralık 2006 tarih ve 1898/2006 sayılı "Tarım Ürünleri ve Gıda Maddelerinde Mahreç

İşaretlerinin ve Menşe Adlarının Korunması Hakkında 510/2006 sayılı Tüzüğün Uygulanmasına Yönelik Ayrıntılı Kuralların Kabulüne İlişkin Tüzük" de çıkarılmıştır.37

34

T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanlığı, 2008 Türk Tarım Sektörünün Avrupa Birliği Sürecinde İncelenmesi, Ankara, s.60

35

510/2006 sayılı Tüzüğün bu çalışmada yararlanılmak üzere tarafımca yapılan gayrı resmi çevirisi için bkz EK 1

36

Council Regulation (EC) No 510/2006 of March 2006 on the Protection of Geographical Indications and

Designations of Origin for Agricultural Products and Foodstuffs, OJ L 93 31.03.2006

37

Commission Regulation (EC) No 1898/2006 of 14 December 2006 Laying Down Detailed Rules of Implementation of Council Regulation (EC) No 510/2006 of March 2006 on the Protection of Geographical Indications and Designations of Origin for Agricultural Products and Foodstuffs, OJ L 369, 23.12.2006

(26)

18

510/2006 sayılı Tüzük, coğrafi köken belirten işaretlerden; menşe adı (designatioı of origin) ve mahreç işareti (geographical indication) kavramlarını temel almıştır.

Bu kavramlardan menşe adı kavramı, Komisyon tarafından tutulmakta olan sicile tescil edilince "korunmakta olan menşe adı (Protected Designation of Origin: PDO)" niteliğini kazanmaktadır. Coğrafi işaret kavramı tescil edildiğinde ise, "korunmakta olan coğrafi işaret

(Protected Geographical indication: PGI)" kavramına dönüşmektedir.

510/2006 sayılı Tüzük, temel olarak, belirli tarım ürünleri ve gıda maddeleri üzerindeki menşe adlarının ve mahreç işaretlerinin, Birlik çapında hüküm ve sonuç doğuran ortak bir sicile tescil edilmesi ve bu yolla korunması esasını benimsemiştir.38

Tüzük, AB Kurucu Antlaşmasına, özellikle de bu Antlaşmanın tarım politikasına ilişkin 37. maddesine dayanılarak çıkarılmıştır. Tüzükte, coğrafi işaretler, fikri mülkiyetin konusu olmaktan çok, tarım politikasının bir parçası olarak değerlendirilmişlerdir.39 Nitekim Tüzüğün dibacesinde, tarım ürünleri ve gıda maddelerinin üretim, imalat ve dağıtımının AB ekonomisinde önemli rol oynadığı, pazardaki arz-talep dengesinin daha iyi sağlanabilmesi için, tarım ürünlerindeki çeşitliliğin desteklenmesinin uygun olacağı belirtilmiştir. Bu doğrultuda coğrafi kökenden kaynaklanan belirli nitelik, özellik ya da üne sahip ürünlerin üretiminin tarımsal ekonomiye yarar sağlayacağı vurgulanmıştır.

Tüzüğün kabul edilmesi ile ulaşılması hedeflenen bir diğer amaç ise, tüketicinin korunmasıdır. Dibacede, tüketicilerin gıda ürünlerinin niceliğinden çok kalitesine ve niteliğine önem verdikleri, bilinçli beslenme anlayışının coğrafi işaret taşıyan ürünlere talebi artırdığı, ürünler üzerinde bunların coğrafi kökenleri hakkında doğru ve açık bilgi verilmesi halinde tüketicilerin daha yerinde seçimler yapabilecekleri belirtilmiştir. Nitekim AB çapında yapılan araştırmalar da bu görüşleri desteklemektedir. Araştırmalar sonucunda, tüketicilerin menşe adı veya mahreç işareti sembolü taşıyan ürünlere güven duydukları ve söz konusu ürünler için benzer ürünlere oranla daha fazla ödeme yapmayı kabul ettikleri görülmüştür.

38

Yıldız, B. 2008, 510/2006 Sayılı Tüzükteki Düzenlemeler Işığında Avrupa Birliği Hukukunda Tarım Ürünleri ve Gıda Maddeleri Üzerindeki Menşe Adları İle Coğrafi İşaretlerin Kullanılması, Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi (FMR) Yıl: 8 Cilt: 8 Sayı:2, Ankara s. 18 (2008/2)

39

Bu doğrultuda AB ile müzakere sürecinde taramalar faslında da coğrafi işaretler konusu fikri mülkiyet faslında değil; ülkemizde Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın sorumluluğunda olan 11 Nolu Tarım ve Kırsal Kalkınma faslında ele alınmıştır.

(27)

19

Menşe Adı: Bir tarım ürünü ya da gıda maddesini tanımlamak üzere kullanılan bölge adı,

belirgin bir yerin adı veya istisnai durumlarda bir ülkenin veya bu tarım ürünü ya da gıda maddesinin aşağıdaki şartları sağlaması durumunda menşe adı niteliğini kazanmaktadır: *Tarım ürünü ya da gıda maddesinin menşei, menşe adında gösterilen bölge, belirgin yer veya ülke olmalıdır,

*Tarım ürünü ya da gıda maddesinin tüm veya esas nitelik ya da özellikleri, belirli coğrafi çevreye özgü doğal ve beşeri unsurlardan kaynaklanıyor olmalıdır,

*Tarım ürünü ya da gıda maddesinin üretimi, işlenmesi ve hazırlanması işlemlerinin tamamı, belirtilen coğrafi alan sınırları içinde yapılmış olmalıdır.40

Tüzük sadece belirli tarım ürünleri ve gıda maddeleri üzerindeki menşe adlarını düzenlemektedir. Buna karşın diğer mal türleri üzerindeki menşe adları, Tüzüğün kapsamı dışında bırakılmışlardır.

Tüzük kapsamına giren tarım ürünleri ve gıda maddeleri, sınırlı sayıda olmak üzere sayılmıştır.41 Tüzük, sadece;

*Kurucu Antlaşmanın l numaralı ekinde yer alan tarım ürünlerinin insan tüketimi için öngörülmüş olanları ile,

*510/2006 sayılı Tüzüğün l numaralı ekinde yer alan gıda maddeleri ve

*510/2006 sayılı Tüzüğün 2 numaralı ekinde yer alan tarım ürünleri üzerindeki menşe adlarını düzenlemektedir. 40 510/2006 sayılı Tüzük m 2 41 510/2006 sayılı Tüzük m 1

(28)

20

Çizelge 5.1. 2006/510/ sayılı Konsey Tüzüğünün Amacı Doğrultusunda Ürünlerin Sınıflandırılması 42

1. İnsan Tüketimine Yönelik Topluluğu Kuran Antlaşmanın I Sayılı Ek’inde Yer Alan Tarım Ürünleri:

­ Sınıf 1.1. Taze et (ve sakatat)

­ Sınıf 1.2. Et Ürünleri (pişirilmiş, tuzlanmış, tütsülenmiş, vb.) ­ Sınıf 1.3. Peynirler,

­ Sınıf 1.4. Diğer hayvansal ürünler (yumurta, bal, tereyağı hariç diğer süt

ürünleri, vb.)

­ Sınıf 1.5. Sıvı ve katı yağlar

­ Sınıf 1.6. Meyve, sebzeler ve hububat, taze veya işlenmiş

­ Sınıf 1.7. Taze balık, yumuşakçalar, kabuklular ve bunlardan elde edilen ürünler ­ Sınıf 1.8. EK I’de yer alan diğer ürünler (baharatlar, vb.)

2. 2006/510 sayılı Konsey Tüzüğünün I sayılı Ek’inde yer alan Gıda Ürünleri: ­ Sınıf 2.1. Biralar

­ Sınıf 2.2. Tabi kaynak ve mineral suları (sadece 31 Mart 2006’dan önce) ­ Sınıf 2.3. Bitki özünden elde edilen içecekler

­ Sınıf 2.4. Ekmek, hamur, kek, şekerleme ve diğer fırın mamulleri ­ Sınıf 2.5. Doğal sakızlar ve reçineler

­ Sınıf 2.6. Hardal ezmesi ­ Sınıf 2.7. Makarna

3. 2006/510 sayılı Konsey Tüzüğünün II Sayılı Ek’inde yer alan tarım ürünleri: ­ Sınıf 3.1. Saman, kuru ot

­ Sınıf 3.2. Temel yağlar ­ Sınıf 3.3. Şişe mantarı

­ Sınıf 3.4. Kırmızı böcek boyası (hayvansal menşeli ham madde, cochineal) ­ Sınıf 3.5. Çiçekler ve süs bitkileri

­ Sınıf 3.6. Yün ­ Sınıf 3.7. Hasır

­ Sınıf 3.8. Ayrıştırılmış keten

Şarap ve distile (damıtılmış) alkollü içkiler üzerindeki menşe adları ise, özel düzenlemelere konu edilmiş olduklarından, tarım ürünü niteliği taşımalarına rağmen, Tüzük hükümlerine tâbi

42

(29)

21

tutulmamaktadırlar.43 Bununla birlikte, Tüzükteki düzenlemeler, şarap ve distile alkollü içkilere ilişkin mevzuata halel getirmeksizin, söz konusu mevzuat saklı kalmak şartıyla uygulanmalıdır.

Menşe adı kavramı, ürünün kaynaklandığı coğrafi alanı, bir başka deyişle, ürünün coğrafi kökenini, menşeini gösteriyor olmalıdır. Ürünün coğrafi kökeni olarak bir bölgenin adı ya da belirgin (spesifik/specific) bir yerin adı gösterilebilmektedir.

Hatta istisnai durumlarla sınırlı olmak şartıyla, ülke adlarının dahi menşe adı olarak tescil edilebilmesi mümkündür. İstisnai durumdan ne anlaşılması gerektiği hususu, yargı sürecinde tartışılmış ve örneğin Lüksemburg gibi küçük ülkeler söz konusu olduğunda, bu istisnanın uygulanabileceği görüşü savunulmuştur.44

Köken olarak gösterilen yerin, gerçekte var olan bir coğrafi alan olması zorunludur; hayali bir yer adının menşe adı olarak tescili mümkün değildir. Bu itibarla, soyut bir coğrafi yer şekli, menşe adı olarak tescil edilemez. Örneğin 1997 tarihli bir kararda, sadece "Dağ" ifadesinin tescilinin mümkün olmadığına hükmedilmiştir.

Benzer şekilde; rakamların menşe adı olarak tesciline de izin verilmemektedir. Nitekim aynı bölgeden kaynaklanan menşe adlarını, rakamlarla birbirinden ayırarak (Dauner Quelle I, Dauner Quelle II, Dauner Dauner Quelle III şeklinde) tescil ettirme talebi, rakamların coğrafi yer adı olmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.45

Coğrafî köken olarak mutlaka AB sınırları içerisindeki bir yerin gösterilmesi şart değildir. Zira Tüzük, menşe adı olarak tescil edilme olanağını, sadece Üye Devletlerden kaynaklanan ürünler ile sınırlamamıştır. Dolayısıyla üye olmayan devletlerdeki coğrafi

yerlerin de, Tüzük çerçevesinde tescil edilecek menşe adlarının kökeni olarak gösterilmesi mümkündür.

Halihazırda, "Kolombiya kahvesi" (Cafe de Colombia), üye olmayan bir devletten kaynaklanan ilk ve tek tescilli menşe adıdır. Bunun dışında üye olmayan devletlerin (Örneğin Hindistan ve

43

510/2006 sayılı Tüzük m. 1.1.f.2 şarap pazarını düzenleyen 1493/1999 sayılı Tüzüğe atıfta bulunmuştur. Ancak üzüm sirkesi Tüzük kapsamına alınmıştır.

44

Opinion of Mr Advocate General Jacobs Delivered on 14 March 2002, Commission of the European Communities v. Federal Republic of Germany , Case C-325/00, ECR 2002, S. I-09977,b.40

45

(30)

22

Çin Halk Cumhuriyeti'nin) ülkesinden kaynaklanan menşe adlarının ve mahreç işaretlerinin tescili için yapılmış pek çok başvuru da bulunmaktadır.46

Tüzüğe göre, menşe adı, kural olarak, coğrafi yerin adını içmek zorundadır. Bu itibarla, söz konusu kavram, genellikle, ürünün kaynaklandığı coğrafi yerin adından ibaret olup, menşe adı, ürünün kaynaklandığı coğrafi alanın adı ile aynıdır. Örneğin Fransa adına menşe adı olarak tescil edilmiş olan Rokfor (Roquefort) peyniri ifadesi, sadece, adı geçen devletin Roquefort bölgesinde üretilen ve belirli niteliklere sahip peynirler için kullanılabilmektedir.47

Tüzüğe göre, bir adın menşe adı sayılabilmesi için, ürünün coğrafi menşeini göstermesinin yanı sıra, ürünün bu coğrafi çevreden kaynaklanan çeşitli nitelik veya özelliklere sahip bulunduğuna işaret etmesi de zorunludur.

Tüzük, menşe adı kavramını tanımlarken, ürünün nitelik ya da özelliklerinin belirli coğrafi çevreden kaynaklanması gerektiğini belirtmiştir. Bu itibarla, sadece özelliğin ya da sadece niteliğin bu coğrafi çevreden kaynaklanması yeterli sayılmıştır. Buna karşın, ürünün kaynaklandığı coğrafi yeri belirten bir adın, ürünün sadece (bu coğrafi çevreden kaynaklanan) ününe işaret etmesi yeterli görülmemiştir.

Menşe adından söz edebilmek için, ürünün nitelik veya özelliği ile coğrafi çevre arasında çok sıkı bir bağın varlığı aranmaktadır. Zira, Tüzük, "ürünün tüm veya esas nitelik ya da özelliklerinin" belirtilen coğrafi çevreden kaynaklanması gereğinden söz etmektedir.48 Buna göre; söz konusu nitelik veya özelliklerin ya tümünün ya da esas teşkil edecek kadar büyük kısmının bu coğrafi çevreden ve bu çevreye özgü unsurlardan kaynaklanıyor olması

zorunludur. Söz konusu unsurlar, o coğrafi çevrenin doğal yapısından (iklim, toprak yapısı, su, hayvanların beslenmesine konu olan bitki örtüsü gibi) ve beşeri nitelikli özelliklerinden (o coğrafî alandaki üreticilerin yerleşmiş üretim teknikleri gibi) kaynaklanabilmektedir.

Menşe adından söz edebilmek için, ürünün üretimi, işlenmesi ve hazırlanması işlemlerinin tümüyle belirtilen coğrafi alan sınırları içinde yapılmış olması zorunludur. Bu itibarla, menşe

46

Başvurular için Bkz: http://ec.europa.eu/agriculture/qual/en/1360_en.htm Erişim Tarihi: 15.08.2008

47

Bu menşe adının tescil kaydı için bkz. http://ec.europa.eu/agriculture/qual/en/132_en.htm

48

(31)

23

adı niteliği taşıyan ürünlerin, kaynaklandıkları coğrafi çevre dışında üretilebilmeleri mümkün değildir.49

Tüzük, menşe adından söz edilebilmesi için, ürünün üretim islenmesi ve hazırlanması işlemlerinin tamamının "belirtilen (defined) coğrafi alan içinde" yapılmasını zorunlu görmektedir. Belirtilen coğrafi alan kavramından kasıt, "şartnamede belirtilen coğrafi alan”dır.

Anılan düzenlemede kullanılan "belirtilen coğrafi alan" kavramı ürünün coğrafi kökeni olarak gösterilen "belirgin (spesifık/specific) bir yerin adı" kavramından farklı olup, bundan daha geniş kapsamlıdır. Şöyle ki; menşe adında yer verilmiş olan coğrafi yerin (belirgin bir yerin) ad ürünün kaynaklandığı coğrafi alanı "genel olarak" ifade etmek üzere kullanılmaktadır. Ürün, menşe adında belirgin yer adı olarak gösterilen coğrafi alanın yanı sıra, şartnamede belirtilmiş diğer coğrafi alanlarda da üretilebilmektedir.

Tüzük, istisnaen, hammaddesinin kaynaklandığı yer ile işlendiği yer farklı olan bazı ürünler üzerindeki adlara da, belli koşullarla menşe adı niteliği tanıyabilmektedir.50

Söz konusu olanak, sadece canlı hayvan, et ve süt ürünlerinin hammadde olduğu durumlarla sınırlandırılmıştır. Bu istisnanın uygulanabilmesi için; ürünün hammaddesinin kaynaklandığı yer, ürünün işlendiği yerden daha geniş ya da farklı olmakla beraber;

* Hammaddenin üretildiği alan, sınırları belirli bir alan olmalı ve * Hammaddenin üretiminde özel koşullar bulunmalı ve

*Söz konusu özel koşullara uyulduğuna ilişkin denetim düzenle meleri mevcut olmalıdır.51

Hammaddesi ile işlenişi farklı yerlerde olan ürünler üzerindeki adların menşe adı sayılabilmeleri için, ayrıca, bunların kaynak ülkede, l Mayıs 2004 tarihinden önce menşe adı olarak tanınmış olmaları da gerekmektedir.52

Mahreç İşareti: Bir tarım ürünü ya da gıda maddesini tanımlamak üzere kullanılan bölge adı,

belirgin bir yerin adı veya istisnai durumlarda bir ülkenin adı, bu tarım ürünü ya da gıda maddesinin 49 510/2006 sayılı Tüzük m. 2.1.a 50 510/2006 sayılı Tüzük m. 2.3 51 1898/2006 sayılı Tüzük m.5.2-3 52 510/2006 sayılı Tüzük m. 2.3

(32)

24

aşağıdaki şartları sağlaması durumunda mahreç işareti niteliğini kazanmaktadır:

*Tarım ürünü ya da gıda maddesinin menşei, mahreç işaretinde gösterilen bölge, belirgin yer veya ülke olmalıdır,

*Tarım ürünü ya da gıda maddesi, bu coğrafi kökene göndermede bulunan belirgin bir nitelik, ün veya diğer özelliği haiz olmalıdır,

*Tarım ürünü ya da gıda maddesinin üretimi ve/veya işlenmesi ve/veya hazırlanması işlemleri, belirtilen coğrafi alan sınırları içinde yapılmış olmalıdır.53

Tüzük m.2.1.b hükmündeki tanıma göre, mahreç işareti kavramından bahsedebilmek için, ürünün, “belirgin bir nitelik, ün veya diğer özelliklerden” birini taşıması gerekir. Tüzüğün ifadesinden ürünün niteliği veya ünü ya da diğer özelliklerinden sadece birinin bulunmasının yeterli olduğu anlaşılmaktadır.

Menşe adı kavramına ilişkin düzenlemelerden farklı olarak, Tüzük, tek başına “ün

(itibar/reputation) unsurunun varlığını da yeterli saymaktadır. Ancak “ün” kavramının

belirlenmesi, nitelik veya özellik kavramının belirlenmesine oranla güçlük arz etmektedir. Şöyle ki, her ne kadar Tüzük nitelik, özellik ve ün kavramlarından hiçbirini açıklamamışsa da nitelik ve özellik kavramlarının nispeten objektif olduğu, ün kavramının ise subjektif mahiyet arz ettiği açıktır. Bu itibarla, ünün tespitinde nitelik ve özelliğin tespitine oranla daha çok zorlukla karşılaşılmaktadır.54

Üstelik mahreç işaretlerinin hangi durumda “ün kazanmış” sayılacakları ve bir adın mahreç işareti sayılabilmesi için “ne ölçüde” ünün yeterli olacağı hususu belirsizdir. Zira ün konusunda temel sorun şudur: aslında coğrafi kökenden kaynaklanan bir nitelik ya da özelliği bu-lunmayan bir ürüne reklam yoluyla coğrafi kökeniyle bağlantılı şekilde, belirgin ün kazandırılabilmesi, teorik olarak bile olsa mümkündür.

Her ne kadar üne sahip ürünlerin de reklamı yapılabilmekte ise de, söz konusu ürünlerin, reklamı yapıldığı için değil, zaten coğrafi kökeninden kaynaklanan farklılıklara sahip bulundukları için ün kazanmış olmaları gerekmektedir. Bu nedenle, coğrafi işaret hukuku anlamında ün kavramının, genellikle kısa vadede sonuç veren reklamdan ve halkla ilişkiler çalışmalarından öte, üreticinin, ürünün coğrafi kökeninden kaynaklanan farklılıklarına

53

510/2006 sayılı Tüzük m. 2.1.b

54

(33)

25

dayanarak ve uzun zamandan beri yürüttüğü tanıtım çabalarıyla oluşması gerektiği kabul edilmektedir.

Yargı kararlarında ise, "ün" kavramının, tüketiciler nezdinde, ürünün, coğrafi kökeninden kaynaklanan belirgin bir özellik ya da niteliğe sahip olduğu kanısının oluşması şeklinde açıklandığı görülmektedir.55

Tüzük, tarım ürünü ya da gıda maddesinin nitelik, ün veya diğer özelliğinin, ürünün kaynaklandığı coğrafi kökene göndermede bulunuyor olması şartını aramaktadır. Tüzük, m. 2. l.b hükmündeki mahreç işareti kavramı için, menşe adı kavramında olduğu gibi "coğrafi çevreden kaynaklanma" kıstasını değil, "coğrafi kökene göndermede bulunma" kıstasını kabul etmiştir.

Mahreç işareti kavramı için kabul edilmiş olan "coğrafi köken" (geographical origin) kavramı, menşe adı kavramına ilişkin düzenlemelerde kullanılan "coğrafi çevre" (geographical

environment) kavramına göre daha geniş kapsamlıdır. Bu itibarla, "coğrafi kökene göndermede

bulunma" kıstasının gerçekleşmesi, "coğrafi çevreden kaynaklanma" kıstasına göre daha kolaydır. Ancak dikkat edilmesi gereken husus, her ne kadar menşe adı kavramındaki kadar sıkı bir bağ bulunması zorunlu değil ise de, coğrafi işaretlerde, yine de, ürüne belirgin bir nitelik, ün veya diğer özelliklerini veren nedenlerden en az birinin, ürünün coğrafi kökeni ile bağlantılı olması gerektiğidir.56

Tüzük, mahreç işaretinin coğrafi kökene "göndermede bulunması"nı zorunlu saymaktadır. Buna göre; mahreç işaretinden söz edebilmek için, söz konusu belirgin nitelik, ün veya özelliğin, ürünün menşei olan coğrafi yeri çağrıştırması, hatırlatması, bu yerle bağlantısını ifade etmesi yeterlidir.

55

Bkz Parma Kararı: Consorzio del Prosciutto di Parma and Salumificio S.Riita SpA v. Asda Stores Ltd. and Hygrade Foods Ltd, Case C-108/01 ECR 2003 S.I-5121

Yıldız, 2008/2 s. 34

56

Bazı durumlarda ürüne belirgin bir nitelik, ün veya diğer özelliklerini veren ürünün ürünün kaynaklandığı coğrafi alan değil, o coğrafyada yerleşik bulunan geleneksel üretim metotları olabilmektedir. (Örneğin belli durumlarda o coğrafyada yaşayan halkın yerel yemekleri). Bu durumda korunması talep edilen adın, menşe adı ya da mahreç işareti mi yoksa geleneksel özellikli ürün adı mı olduğu ayırımına dikkat edilmesi gerekmektedir. Özellikle ürüne özelliği veren temel nedenin coğrafi kökenden kaynaklanan “beşeri nitelikli unsurlar” olduğu durumlarda söz konusu ayırım önem kazanmaktadır.

(34)

26

Tüzük m. 2.1.b hükmüne göre; ürünün üretimi, işlenmesi ve hazırlanması işlemlerinin "en az birinin" belirtilen coğrafi alan içinde yapılmış olması zorunlu ve yeterlidir. Bu düzenleme ile, ürünün, belirtilen coğrafi alan dışında da üretilebilmesi mümkün kılınmıştır. 57

5.1.2. Tescil Süreci

5.1.2.1. Menşe Adı/Mahreç İşareti Olarak Tescil Edilemeyecek Adlar

Jenerik Adlar : 510/2006 sayılı Tüzük, jenerik ad seviyesine düşmüş olan menşe adları ve

mahreç işaretlerinin tescil edilmesini yasaklamıştır. Coğrafi işaretler açısından genel olarak jenerik ad (öz ad) kavramı, bu işaretlerin, niteledikleri mal/ürün türünün günlük hayatta kullanılan genel adı haline dönüşmeleri, artık bu malların/ürünlerin coğrafi kökenine ilişkin ayırt edici işlevlerini yitirmeleri anlamına gelmektedir. Tüzüğe göre ise; bir menşe adının ya da mahreç işaretinin, jenerik ad kapsamında değerlendirilebilmesi için, ilişkin olduğu tarım ürünü ya da gıda maddesinin "AB’deki ortak adı" haline dönüşmüş olması şarttır. Söz konusu adın, tarım ürününün ya da gıda maddesinin eskiden beri üretildiği ya da pazarlandığı yeri veya bölge gösteriyor olması, sonucu değiştirmemektedir.

Örneğin çeddar (Cheddar) peyniri kavramı, günümüzde nitelediği peynirin belirli bir coğrafi kökenden kaynaklandığını değil, belirli bir peynir türünden olduğunu ifade etmektedir.

Bir menşe adı ya da coğrafî işaret, ancak tescil edilene kadar jenerik ad seviyesine düşebilir. Tescil edilmiş ve korunmaya başlanmış olan bir menşe adı ya da coğrafi işaret, tescilin ardından jenerik ada dönüşemez58.

Tüzüğe göre; bir adın jenerik ad haline dönüşüp dönüşmediği hususu saptanırken, tüm etkenlerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bu etkenlerden de özellikle;

* Üye devletlerde ve ürünün tüketildiği alandaki mevcut durum ile

* İlgili ulusal ve AB hukukunun dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir59.

Ayrıca, Tüzükte yer almamakla birlikte, bir adın jenerik ada dönüşüp dönüşmediği hususunun saptanmasına yardımcı olan, yargı kararları ile kabul edilmiş bazı diğer 57 Yıldız, 2008/2 s. 34 58 510/2006 sayılı Tüzük m.13(2) 59 510/2006 sayılı Tüzük m. 3(1)

Referanslar

Benzer Belgeler

organ niteli~inde oldu~unu, bu organlar~n özelliklerini, yap~lar~n!, hastal~k- lar~n~~ ve hangi ~artlarda sa~l~kl~~ olabileceklerini belirlemeye çal~~m~~lard~r. Yukar~da söz

Koç Holding’ln kurucusu ve Yönetim Kuru­ lu Başkanı Vehbi Koç, 58 yıllık çalışma yaşa­ mını noktalayarak, Yönetim Kurulu Başkanlı­ ğını oğlu Rahmi

AB 1990 sonrasında üyelik başvuru- sunda bulunan ülkelerin uyum sürecinde bölgesel politikalar alanında reformlar yapmasını talep etmiştir ki bu dönemde başvuran

Bu çalışmada müdahale analizi kullanılarak Türkiye ekonomisi özelin- de 1994, 2000 ve 2001 krizlerinin istihdam üzerindeki etkileri incelenmeye çalı- şılmıştır..

Anahtar Kelimeler: Tarımsal İhracat, Tarım Dışı İhracat, Ekonomik Büyüme, Hata Düzeltme Modeli, Toda-Yamamoto Modeli. A Causality Analysis of Relationship among

acı\ kuvved FALSE TRUE FALSE FALSE FALSE FALSE FALSE FALSE FALSE FALSE TRUE FALSE TRUE FALSE FALSE kuvvet-> kuvved açacağ FALSE TRUE FALSE FALSE FALSE FALSE

AB’nin Kafkasya’ya yönelik izlediği politika ve hedefler; Bağımsız Devletler Topluluğu’na Teknik Yardım (TACIS), Avrupa’ya Devletlerarası Petrol ve Gaz

yükleneceğini taahhüt etmiş, Yeni Bir Avrupa İçin Paris Şartı’nda “Ulusal azınlıkların etnik, kültürel, dil ve dini kimliklerinin korunacağını, ulusal azınlıklara