• Sonuç bulunamadı

Çeşitli pestisitlerin kiraz (Cerasus avium L) ve kayısı (Prunus Armenica L.) bitkilerinin polen performansı üzerine etkileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çeşitli pestisitlerin kiraz (Cerasus avium L) ve kayısı (Prunus Armenica L.) bitkilerinin polen performansı üzerine etkileri"

Copied!
27
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T. C.

FIRAT ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ

Çeşitli Pestisitlerin Kiraz (Cerasusavium L.) ve Kayısı (Prunus Armenica L.) Bitkilerinin Polen Performansı Üzerine Etkileri

FIRAT ÜNİVERSİTESİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJELERİ (FÜBAP) KOORDİNASYON BİRİMİ

FÜBAP MF 12.34 NOLU PROJE

MÜNFERİT ARAŞTIRMA PROJESİ SON RAPORU

Proje Yöneticisi Aykut TOPDEMİR

ELAZIĞ-2015

(2)

Sayfa No İÇİNDEKİLER……….………..……... I ÖZET……….…………..…... II SUMMARY………... III ŞEKİLLER LİSTESİ………..…. VI TABLOLAR LİSTESİ………..……... V 1. GİRİŞ ………..……….………... 1 1.1. Pestisitlerin Sınıflandırılması………. 4

1.2. Pestisitlerin Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri……….... 5

1.3. Pestisit tüketimi……….... 6

2. MATERYAL METOT………... 8

3. SONUÇLAR ve TARTIŞMA………….………..……… …. 9

4. KAYNAKLAR………..…….…... 19

(3)

Çeşitli Pestisitlerin Kiraz (Cerasusavium L.) ve Kayısı (Prunus Armenica L.) Bitkilerinin Polen Performansı Üzerine Etkileri

Bu çalışmadaki amacımız, bazı pestisitlerin kiraz (Cerasus avium L.) ve kayısı (Prunus

armenica L.) bitkisi polenlerinin in vitro çimlenmesi ve tüp uzunluğu üzerine etkilerini araştırmaktır. Kiraz ve kayısı çiçeklerinin polenleri sırayla tarla dozunun 1/2, 1/4, 1/8, 1/16, 1/32’ si oranlarda Chorus ve Dodine pestisitlerinin etkisine maruz bırakılmıştır. Deneylerde kullanılan polenlerin çimlendirilmesi için Brawbaker-Kwack besiyeri kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, her iki bitki için çimlenme oranının ve polen tüp uzunluğunun en az etkilendiği konsantrasyon derecesinin kontrol grubuna en yakın olan 1/32olduğu görülmüştür. Pestisit konsantrasyonu arttıkça polenlerin çimlenme ve tüp uzunluğunda büyük oranda düşüş meydana gelmiştir.

Anahtar Kelimeler: Pestisit, Cerasus avium L, Prunus armenica L., Polen çimlenmesi, Polen tüpü gelişimi.

(4)

Effects of Various Pesticides on Pollen Performance of Cherry ( Cerasusavi L.) and Apricot (Prunus Armenia L.) Plants

The aim of this study, to investigate the effects of pesticides on in-vitro polen germination and tube length of the cherry (Cerasus avium L) and apricot (Prunus armenica L.) plants. Pollens from flowers of cherry and apricot plants were exposed totheeffects on fielddoses in turnto 1/2, 1/4, 1/8, 1/16, 1/32 solutions of pesticides with Chorus and Dodine. Brawbaker&Kwack medium were used for germination pollens which used in the experiments. According to the obtained results, both for plant germination and polen tube length were found to be affected by the degree of concentration 1/32 which was the nearest and at least the control group.

Keywords: Pesticides , Cerasus avium L., Prunus armenica L., pollen germination, pollen tube growth.

Şekiller Listesi

(5)

Şekil 1.Pestisitlerin çevresel hareketi………..……… 3

Şekil 2. Pestisit gruplarına göre Türkiye’de tarım ilacı kullanımı………..…….……… 5

Şekil 3. Kiraz bitkisinin kontrol grubuna ait polen tüpü 10x10 Olympus……….…..…….………...12

Sekil 4. Kiraz bitkisi dodine pestisitine ait polen tüp uzunluğu 10x40 Olympus…………..………..12

Şekil 5. Kiraz bitkisi chorus pestisitine ait polen tüpü 10x40 Olympus………..………13

Şekil 6. Kayısı bitkisine ait kontrol grubu polen tüpü 10x10 Olympus……….……….14

Şekil 7. Kayısı bitkisi chorus pestisitine ait polen tüpü 10x40 Olympus………15

Şekil 8. Kayısı bitkisi dodine pestisitine ait polen tüpü 10x40 Olympus………15

Tablolar Listesi

(6)

Tablo 1. Hedef türlerine göre pestisitlerin sınıflandırılması………..……….……… 4

Tablo 2. Kimyasal yapılarına göre pestisitlerin sınıflandırılması ………...……… 5

Tablo 3. Türkiye’de yıllara göre pestisit tüketimi. ………...……….. 6

Tablo 4. Türkiye’den AB ülkelerine gönderilen bitkisel ürün partilerine göre uygun bulunmayanların sayısı.... 6

Tablo 5. Kiraz bitkisi polen çimlenme yüzdesi. ………..………9

Tablo 6. Kayısı bitkisi polen çimlenme yüzdesi. ………...………..9

Tablo 7. Kiraz bitkisi polen tüp uzunluğu. ……….……….. 10

(7)

1. Giriş

Tarım dünya ülkeleri için en önemli beslenme kaynağıdır [1]. Artan dünya nüfusuna paralel olarak, FAO'nun raporlarına göre her yıl insanlara 15-20 milyon ton gıda maddesi gerekmektedir. Dünyanın yüzölçümü sınırlı olduğundan bu ihtiyacı karşılayacak üretim için yeni alanların tarıma açılması mümkün değildir. Mevcut alanlardan daha fazla üretim yapılabilmesi için tarım ilaçları bugün bütün dünyada kullanılmasından vazgeçilemeyecek maddeler olarak kabul edilmektedir [2]. Artan nüfusun beslenme ihtiyacını karşılayabilmek için daha fazla ürün elde edebilmek amacıyla, ürüne zarar vererek verimliliği etkileyecek nitelikteki her tür zararlı otun, bitki ve böceklerin önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Kimyasal savaşta pestisit olarak bilinen tarım ilaçlarının kullanımı önemli bir yer tutmaktadır. Yirminci yüzyılın ikinci yarısında kullanıma sunulan tarım ilaçlarının bilinçsiz ve kontrolsüz olarak uygulanmaları insan ve çevre için büyük bir sağlık sorunu haline gelmiştir [3]. Pestisitler, çeşitli tarım ürünlerinin üretimi, taşınması ve depolanması sırasında ürün kaybına neden olabilecek zararlıların yok edilmesi, uzaklaştırılması, zararlarının azaltılması amacıyla kullanılan madde veya bileşiklerdir [4]. Bir pestisit aktif ve inert (hiçbir kimyasal reaksiyona girmeyen) iki bileşenden oluşmaktadır. Aktif bileşen haşereleri öldürürken, inert kısım hedef bitkiye püskürtme ve kaplanmasını kolaylaştırma gibi aktif bileşenin tek başına sunamayacağı etkiyi sağlamak amacıyla karışımda bulunmaktadır. Aktif bileşenler önceleri doğal materyallerden çıkarılırken günümüzde çoğunlukla laboratuvar ortamında sentezlenmektedir. Tamamına yakını petrolden türetilen hidrokarbon bileşikleridir. Birçok pestisit bunun dışında klor, oksijen sülfür, fosfor, azot ve brom gibi elementleri de içerir. Kullanılan pestisitin cinsine göre birçok madde inert bileşen olarak kullanılabilir. Sıvı pestisitler için genellikle kerosen ve bazı petrol türevleri taşıyıcı olarak kullanılsa da son zamanlarda kerosenin yerini su almaya başlamıştır. Sabun gibi stabilizatörler aktif bileşenin çözücü içinde iyi yayılmasını sağlamak amacıyla eklenebilirler. Toz halindeki pestisitler ise genellikle diatomit veya atapulgit gibi kil, ufalanmış fındık kabuğu veya mısır koçanı gibi sebzeden üretilen maddeler, talk veya kalsiyum karbonat gibi toz haline getirilmiş mineraller içerir [5].

Büyük tarımsal faydalarına karşın canlılar için zehirli olan bu maddeler çevreye yayılarak büyük boyutlarda çevre kirliliği problemlerinin ortaya çıkmasına sebep olmuş ve günümüzde öncelikli çevre kirleticilerden biri olarak gündeme gelmiştir [3].

Pestisitlerin kullanımı çok eski tarihlere dayanmaktadır. M.Ö. 1500’lere ait bir papirüs üzerinde bit, pire ve eşek arılarına karşı insektisitlerin hazırlanışına dair kayıtlar bulunmuştur.

(8)

19.yy’da zararlılara karşı inorganik pestisitler kullanılmış, 1940’lardan sonra pestisit üretiminde organik kimyadan faydalanılmış, DDT ve diğer iyi bilinen insektisit ve herbisitler keşfedilmiştir. Bugüne kadar 6000 kadar sentetik bileşik patent almasına karşın, bunlardan 600 kadarı ticari kullanım olanağı bulmuştur. Ülkemizde tarımı yapılan kültür bitkileri, sayıları 200’ü aşan hastalık ve zararlının tehdidi altında olup yeterli savaşım yapılmadığı için toplam ürünün yaklaşık 1/3’ü kayba uğramaktadır. Bu kayıpların önlenmesi bakımından pestisitlerin daha uzun yıllar büyük bir kullanım potansiyeline sahip olacağı kuşkusuzdur. Formülasyon olarak 30000 ton civarında olan pestisit kullanımımızda en yoğun kullanılan gruplar sırasıyla herbisitler, insektisitler, fungusitler ve yağlardır [6].

Pestisitler, modern tarımın tamamlayıcı bir bileşeni halinde olup dünyanın tüm agro ekosistemlerinde üretim süreci, bir veya daha fazla pestisit uygulamasına gereksinim duymaktadır. Ürün artışına bağlı olarak, sebze ve meyvelerde yılda 10–15 pestisit uygulaması normal karşılanabilmektedir. Birçok uygulamada birden fazla aktif madde kullanılabilmektedir. Bu aktif maddeler özellikle hastalıklı, zararlı ve yabancı otları yok etmektedir [7].

Yeni tarım tekniklerinin üretici tarafından öğrenilmeye ve kullanılmaya başlanmasına bağlı olarak tarımsal mekanizasyonda da gelişmeler olmuş, bitki besin elementleri ve tarımsal mücadele ilaçları uygulamalarında artışlar görülmüştür. Tarımdaki modern gelişmelere ek olarak nüfusun ve buna bağlı olarak tüketimin de artması birim alanda her geçen gün gübre ve pestisit kullanımını yaygınlaştırmıştır [8]. Modern tarımsal uygulamaların yoğunluğu, çevremizde sentetik pestisitlerin yaygın olarak kullanımına ve gelişimine yol açmıştır [9]. Pestisitler, yararlarına rağmen, çevrede potansiyel bir zarar oluşturan geniş aralıkta toksik üreten bileşikler olarak da görülmektedir [10]

Tarımda pestisitlerin uzun yıllar sürekli uygulanması, zararlıların bu ilaçlara karşı dirençlerinin artmasına neden olmakta, dolayısıyla bir önceki yıla göre sürekli daha fazla pestisit kullanımı gerçekleşmektedir [11]. Tarımsal alanlara, orman veya bahçelere uygulanan pestisitler maddenin kimyasal özelliklerine bağlı olarak çeşitli taşınımlar sonucu su, hava ve toprağa ulaşarak önemli çevre sorunlarına neden olmaktadır. Bir pestisitin çevredeki hareketlerini onun kimyasal yapısı, fiziksel özellikleri, formülasyon tipi, uygulama şekli, iklim ve tarımsal koşullar gibi çeşitli faktörler etkilemektedir. Pestisitlerin püskürtülerek uygulanması sırasında bir kısmı evaporasyon ve dağılma nedeniyle kaybolurken, diğer kısmı bitki üzerinde ve toprak yüzeyinde kalmaktadır. Havaya karışan pestisit rüzgarlarla taşınabilir;

(9)

yağmur, sis veya kar yağışıyla tekrar yeryüzüne dönebilir. Bu yolla hedef olmayan diğer organizma ve bitkilere ulaşan pestisit, bunlarda kalıntı ve toksisiteye neden olabilir [2].

Şekil 1.Pestisitlerin çevresel hareketi [12].

Kullanılan pestisitlerin bir bölümü buharlaşarak atmosferde çevre sorunlarına neden olurken, bir bölümü de fotokimyasal yollarla parçalanarak toksik yada toksik olmayan maddelere dönüşmektedir. Diğer bir bölümüyse toprakta tutulmakta, toprağı kirletmekte, toprak içerisinde kimyasal ve mikrobiyolojik faaliyetler sonucu parçalanmaktadır. Bir kısmı ise yağmur, sel ve kar suları ile toprak yüzeyinden sürüklenerek nehir, göl ve yer altı sularını kirletmektedir. Ayrıca pestisitler bitki yaprak ve meyvelerinde birikmektedirler. Bu toksik besinleri tüketen bitki ve hayvanlar da akut ve kronik zehirlenme olaylarına rastlanmakta, bünyede biriken pestisitler çeşitli hastalıklara neden olmaktadır. Hiç pestisit uygulaması yapılmayan kutuplarda yaşayan canlılarda bile DDT’nin saptanması pestisitlerin dünyadaki sirkülasyonunu göstermektedir. Ayrıca pestisitlerin devamlı kullanılması sonucunda bazı hastalık nedeni mikroorganizmaların zamanla pestisitlere karşı direnç kazandığı saptanmıştır. Pestisit kullanımı sonucunda meydana gelen bir diğer olumsuz etki ise pestisitlerin hedef olarak seçildiği zararlı ve hastalık nedeni canlılar dışında diğer canlılara da zarar vermesidir [13].

Bitkinin direkt yolla veya toprakta kalan pestisiti kendi bünyesine alması ve bu bitkilerin insan gıdası veya hayvan yemi olarak kullanılması sonucunda pestisitler insanların gıda zincirine girmektedirler [6].

1.1. Pestisitlerin Sınıflandırılması

(10)

Pestisit uygulamaları için hedef organizmalara göre sınıflandırma uygundur. Ancak analiz için, benzer yapıdaki bileşiklerin kimyasal yapılarına göre sınıflandırılması daha uygundur. Benzer yapıdaki bileşiklerin genellikle aynı analitik yönteme cevap vermeleri dolayısıyla sınıflandırma yapılması analizi kolaylaştırmaktadır [14]. Hedef türlere ve kimyasal yapısına göre sınıflandırma Tablo 1 ve 2’de gösterildiği gibidir [15].

Tablo 1. Hedef türlerine göre pestisitlerin sınıflandırılması [12].

Tablo 2. Kimyasal yapılarına göre pestisitlerin sınıflandırılması [12].

Organoklorürlü pestisitler DDT, BHC

(11)

Karbamatlı pestisitler Metomil, Karbaril Herbisit asitler 2,4-D, 2,4,5-T Üre herbisitler Dinuron, linuron S-triazinler Atrazin, simazin

Piretiroidler Deltametrin, Sipermetrin

Diğerleri Organo-civa ve kalay bilesikleri

Şekil 2. Pestisit gruplarına göre Türkiye’de tarım ilacı kullanımı [12].

1.2. Pestisitlerin Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri

Pestisitlerin fiziksel ve kimyasal özellikleri, aktivitelerinin ve sucul sistemler üzerindeki etkilerinin belirlenmesinde önemlidir [16]. Pestisitler farklı çözünürlük değerlerine sahiptirler. Çoğu pestisit için sudaki çözünürlük ppm seviyesindedir. Pestisitlerin sudaki çözünürlüklerine kimyasal yapılarının yanı sıra sıcaklık, pH, sudaki tuz ve organik madde derişimi gibi parametreler de etkilidir [14]. Pestisitin kimyasal yapısı, su sistemlerindeki kararlılığını belirler. Pestisitlerin kararlılıkları, kalıntı olarak yıllarca dayanabilen çok kararlı bileşiklerden birkaç saat içinde bozunan bileşiklere kadar değişebilir. Su ekosistemindeki kararlılık; organoklorürlü, organofosforlu ve karbamatlı insektisitler sırasına göre azalmaktadır. Kararlı pestisitler su ekosistemi için potansiyel bir tehlike olup, uygulanma sonrasında organizmalar uzun süre pestistlere maruz kalacaklarından, kararlı pestisitlerin balık ve diğer sucul organizmalarda birikme potansiyeli vardır [16].

Özellikle organoklorlu pestisitler, toksisiteleri ve kalıcılıkları kanıtlandıktan sonra birçok ülkede yasaklanmışlardır. Bazı ülkelerde isodrin ve endrin’in 1972’den bu yana kullanımlarına izin verilmezken lindane kullanımına sadece özel koşullarda müsaade

(12)

edilmektedir. Örneğin Yunanistan’da 1972’den önce DDT, endrin, dieldrin, aldrin, heptaklor gibi organoklorlu insektisitler oldukça yaygın kullanılmaktaydı [10].

Pestisit kalıntıları açısından yapılan çalışmalar, gelişmiş ülkelere oranla Türkiye’de oldukça azdır. Elde edilen sonuçlara göre, bitkisel ürünlerimizde tolerans üstü pestisit kalıntısı içerenlerin sayısı az olmasına karşın, AB ülkelerine giden ürünlerimizin uygun bulunmayan partilerinde pestisit kalıntısı önemli bir sorun olarak görülmektedir. Pestisit kalıntıları konusunda olduğu gibi, organizmaların pestisitlere duyarlılıklarının azalışıyla ilgili çalışmalar da yetersiz düzeydedir [17].

1.3. Pestisit tüketimi

1979’dan 2002’ye kadar, etki ettikleri canlı gruplarına göre pestisitlerin tüketimleri Tablo 3’te özetlenmiştir [17].

Tablo 3. Türkiye’de yıllara göre pestisit tüketimi. Çizelge 1. Türkiye’de yıllara göre

pestisit tüketimi (kg veya l)* Pestisit

Grupları 1979 1987 1994 1996 2002 İnsektisitler 2.287.658 3.303.446 2.064.991 3.027.380 2.250.898 Akarisitler 203.107 240.360 192.279 223.857 296.809 Yağlar 1.594.526 2.147.106 2.147.106 2.871.160 2.428.238 Fumigant ve Nematisitler 315.665 322.227 530.738 1.076.661 1.559.489 Rodentisit ve Mollusisitler 5.600 2.124 2.509 3.268 1.794 Fungisitler 1.537.315 2.611.960 2.201.406 2.951.191 1.964.292 Herbisitler 2.451.977 3.495.044 3.902.588 3.643.971 3.697.397 TOPLAM 8.395.848 12.112.267 10.871.792 13.797.488 12.198.917

Tablo 4. Türkiye’den AB ülkelerine gönderilen bitkisel ürün partilerine göre uygun bulunmayanların sayısı.

Yıl Uygun Bulunmayan Parti Sayısı Uygun Bulunmama Nedeni

2000 0

-2001 2 Pestisit kalıntısı

2002 9 Pestisit Kalıntısı

2003 54

22 Parti - Pestisit Kalıntısı 23 Parti - Toksin Kalıntısı

9 Parti - Diğer (Sudan boyaları, bakteriyel kirlenme)

2004* 73

12 Parti - Pestisit kalıntısı 32 Parti - Toksin kalıntısı

29 Parti - Diğer (Sudan boyaları, küf, bakteriyel kirlenme)

Pestisitlerin bitkiler üzerinde de bir çok olumsuz etkisi bulunmaktadır. Pestisitlerin bitkilerin vejetatif kısımları üzerinde etkilerinin incelendiği çalışmalarda, bu etkilerin biyokimyasal (enzimler arası ilişkiler, proteinler, aminoasitler, respirasyon, transpirasyon), mikroskobik (stoma yıkımı, epidermis ve mezofil tabakasındaki değişiklikler) ve makroskobik (nekrosiz, klorosiz, büyümenin yavaşlaması) olduğu belirtilmiştir [18]. Yaprak yüzeyine uygulanan kimyasalların yaprağın epifilik mikro florası üzerine etkileri oldukça değişken ve karmaşıktır [19]. Özellikle fungusitlerle epifilik yaprak

(13)

mikroorganizmaları arasındaki etkileşimleri içeren çok sayıda araştırmanın sonuçları, değişik yayınlarda derlenmiştir [20]. Kullanılan fungusitlerin etki spektrumlarına bağlı olarak. yaprağın saprofitik mikroflorasında azalmalar, yada önemli değişmeler ortaya çıkmaktadır. [21]. Sonuçta, ya fungusitlere duyarlı olmayan nekrotrofik patojenler uyarılabilmekte yada mevcut mikrofloranın genel antagonistik kapasitesi azaltılarak çok değerli bu ek kontrol potansiyeli yok edilmektedir [22,23].

Pestisitler yalnızca bitkilerin vejetatif kısımlarını değil generatif kısımlarını da etkilemektedir. Çiçekli bitkilerin erkek gametofiti olan polenler bu kısımların başında gelir [23]. Pestisitler polen çimlenmesini ve tüp gelişimini olumsuz yönde etkileyen faktörlerden biridir [24].Çoğu araştırıcı tarafından çevre kirliliğinin bioindikatörü olarak gösterilen polenler olumsuz çevresel faktörlerden çok fazla etkilenmektedirler [18,25]. Polen çimlenmesi ve tüp büyümesi atmosfer, ağır metaller, pestisitler ve asit yağmurları gibi çesitli çevresel kirleticilerin biyolojik aktivitelerinin belirlenmesinde kullanılmaktadır [26,27].

Çevresel faktörler polenlerin morfolojisini değiştirerek (çökmeler meydana getirerek) ve ekzinin iyonik kompozisyonunu değiştirerek (sülfür ve klor konsantrasyonunu artırarak) etki göstermektedirler. Bunun yanında meyve oluşumunu da engelleyen asıl önemli etki polen çimlenmesinin ve polen tüpü uzamasının bu faktörlerce engellenmesidir [28].

2. Materyal Metot

Araştırma bölgesi ve araştırmada kullanılacak bitkiler için Elazığ iline bağlı olan Baskil ilçesi seçilmiştir. Araştırma materyali olarak, Elazığ il merkezinden 50 km uzakta bulunan, 1670 rakımlı, antropojenik kirlilik kaynaklarından uzakta bulunan Baskil ilçesi Şahindere köyünden toplanan kiraz (Cerasus avium L.) ve kayısı (Prunus armenica L.) bitkilerinin polenleri kullanılmıştır.

Deneylerde kullanılacak polenlerin çimlendirilmesi için, besiyeri ortamı olarak Brewbaker-Kwack (BBK) kültür ortamı kullanılmıştır [29]. Olgunlaşmış anterlerden iğne yardımıyla bir lam üzerine alınan polenlerin üzerlerine 50μl besiyeri 10-100μl’lik mikropipet

(14)

(Eppendorf, Research model) ile damlatılmıştır. Her bir lam üzerine iki ayrı noktaya ekim yapılmıştır. Çalışılan her bir bitki için, alınan polenlerden 3 ayrı lama ekim yapılmıştır. Bu lamlardan birine kontrol grubu (Brewbaker-Kwackbesiyeri), diğer ikisine ise farklı konsantrasyonlarda besiyeri (pestisit konsantrasyonu ayarlanmış Brewbaker-Kwackbesiyeri) damlatılmıştır. Bu şekilde hazırlanan lamlar, ıslak bir filtre kağıdı ile döşenerek nemi sağlanmış petri kapları içerisindeki cam çubuklar üzerine yerleştirilmiştir. Petri kutularının kapağı kapatıldıktan sonra inkübatörde (Heraus, B12 model) 22±1°C’de çimlenmeleri sağlanmıştır. Pestisit konsantrasyonu olarak her iki bitkide de tarla dozu baz alınarak, 1/2, 1/4, 1/8, 1/16, 1/32 olan konsantrasyonlar kullanılmıştır. 3 saat çimlenme süresi sonunda inkübatörden çıkarılan lamlar üzerindeki her bir kültür ortamına %10’luk etanol damlatılarak fikse edilmiştir [9]. Fiksasyon işleminin ardından, lamel kapatılarak preparatlar ışık mikroskobu (Olympus, BX51 TF model) altında incelenmiştir. 10x büyütmeli bir okülere takılı olan oküler mikrometre ile yapılan ölçümlerde, çimlenme durumunun tespiti için 10 büyütmeli objektif, tüp uzunluğunun ölçümü için ise 10, 20 ve 40 büyütmeli objektif kullanılmıştır. Shivanna ve Rangeswamy’da anlatılan metoda göre çimlenme yüzdeleri belirlenmiş ve tüp uzunlukları ölçülerek kaydedilmiştir [29].

3. Sonuçlar ve Tartışma

Pestisitlerin kiraz (Cerasusavium L.) ve kayısı (Prunus armenica L.) bitkisi polenlerinin in vitro çimlenmesi ve tüp uzunluğu üzerine etkileri Tablo 5,6,7 ve 8’de gösterilmiştir.

(15)

Tablo 6. Kayısı bitkisi polen çimlenme yüzdesi.

(16)

Tablo 8. Kayısı bitkisi polen tüp uzunluğu.

Kiraz bitkisi polenlerinin çimlenme oranı kontrol grubunda %86,77 olarak bulunmuştur. Kontrol grubuna en yakın olan dodine pestisitine ait konsantrasyonda (1/32) çimlenme oranı %83,42, chorus pestisitine ait 1/32’ lik konsantrasyonda ise %71.14 olarak ölçülmüştür ve çimlenme oranında önemli bir azalmanın olmadığı gözlenmiştir. Fakat konsantrasyon derecesi arttıkça çimlenme oranında düzenli bir azalışın olduğu belirlenmiştir. Ölçümlerimizde hazırlamış olduğumuz en yüksek konsantrasyon derecesi olan 1/2’de ise

(17)

çimlenme oranının dodine pestisitinde %62,74 ve chorus pestisitinde %36.36 olduğu gözlenmiştir. Kontrol grubu ile en yüksek ve en düşük pestisit konsantrasyonlarının çimlenme yüzdesi üzerine etkileri karşılaştırıldığında; dodine pestisiti için konsantrasyon 1/32’de %3.86 ve konsantrasyon 1/2’de ise %27.69’luk bir düşüş olduğu, chorus pestisiti için 1/32’de %18,01 ve 1/2’de ise %58.09’luk bir düşüş olduğu gözlemlenmiştir. Dolayısıyla bu sonuçlara bakılarak kiraz bitkisi çimlenme oranını, chorus adlı pestisitin dodine adlı pestisite göre çok daha fazla etkilediği görülmektedir.

Kiraz bitkisinde tüp uzunluğuna bakıldığında; dodine pestisiti için kontrol grubunda 613,8μm olarak ölçülen tüp uzunluğunun, kontrol grubuna en yakın değerler olan 1/32 ve1/16 lik konsantrasyonlarda önemsiz bir düşüş gösterdiği, fakat yine pestisit konsantrasyonu arttıkça tüp uzunluğunda önemli bir azalmanın olduğu görülmüştür. Bu değerler, dodine pestisiti için konsantrasyon 1/2’de 253μm iken konsantrasyon 1/4’te 359μm ve konsantrasyon 1/8 de 417μm olarak ölçülmüştür. Polen tüp uzunluğu bakımından kontrol grubu ile konsantrasyon 1/2’deki tüp uzunluğu karşılaştırıldığında %58,78’lik, konsantrasyon 1/32 ile karşılaştırıldığında ise %5,50’lik bir düşüşün olduğu belirlenmiştir. Chorus pestisiti için kiraz bitkisinde 1/32 ve 1/16’lik konsantrasyonlarda tüp uzunluğunda önemli bir düşüşün olduğu gözlemlenerek, bu düşüşün aynı bitkide dodine pestisitine nazaran konsantrasyon arttıkça daha da arttığı belirlenmiştir. Chorus pestisitinin ½’lik konsantrasyonunda, kiraz bitkisi tüp uzunluğunun (%73,96’lık bir düşüşle) 159,8 μm, 1/4 konsantrasyon derecesinde 255,8 ve 1/8 konsantrasyon derecesinde 417 μm olduğu belirlenmiştir.

Kiraz bitkisinin polenleri hem çimlenme hem de tüp uzunluğunda yüksek konsantrasyonlu pestisitlerden olumsuz yönde etkilenmiştir. En iyi çimlenme oranı ve tüp uzaması, dodine pestisinde, kontrol grubuna en yakın değer olan 1/32 konsantrasyon da gözlemlenmiştir. Kiraz bitkisi en fazla çimlenme yüzdesi düşüşü ve polen tüp uzunluğu açısından chorus pestisinden daha fazla etkilenmiştir. Şekil 3,4 ve 5’te chorus ve dodine pestisitlerinden etkilenen kiraz bitkisi polenlerinin mikrofotoğrafları görülmektedir.

(18)

Şekil 3. Kiraz bitkisinin kontrol grubuna ait polen tüpü 10x10 Olympus.

(19)

Şekil 5. Kiraz bitkisi chorus pestisitine ait polen tüpü 10x40 Olympus.

Kayısı bitkisinin polenlerinin çimlenme oranına baktığımızda; kontrol grubunda %82,78 oranında bir çimlenmenin olduğu gözlenmiştir. Konsantrasyon artışına bağlı olarak çimlenme oranında azalmanın olduğu belirlenmiştir. Dodine pestisiti için kontrol grubuna en yakın değerler olan 1/32’de bu oran %79,23’e, 1/16’da %75,55’e, 1/8’de ise %70,4’e düşmüştür. Bu oranlar kontrol grubu ile karşılaştırıldığında çimlenme oranındaki farkın çok önemli olmadığı fakat daha yüksek konsantrasyon derecelerinde bu farkın giderek arttığı belirlenmiştir. Örneğin; konsantrasyon 1/4’te çimlenme oranı %68,29 iken kontrol grubu ile karşılaştırıldığında çimlenme oranında %17,50’lik bir azalmanın ve konsantrasyon 1/2 de %52,27 olarak ölçülen çimlenme oranının kontrol grubu ile karşılaştırıldığında ise %36,85’lik bir azalmanın olduğu gözlenmiştir. Chorus pestisiti için, çimlenme oranının konsantrasyon 1/32’de %76,2, 1/16’da %70,01, 1/8’de %69,23, 1/4te %63,63 ve 1/2’ de %33,33 olduğu belirlenmiştir.

Kayısı bitkisi tüp uzunluğu bakımından incelendiğinde kontrol grubunda 548,8μm olarak ölçülen tüp uzunluğu, kontrol grubuna en yakın ve en düşük dodine pestisiti konsantrasyon derecesi olan 1/32’de 382μm, kontrol grubuna en uzak ve en yüksek konsantrasyon derecesi olan 1/2’de ise 100μm olarak belirlenmiştir. Chorus pestisiti için bu değerler 1/32 konsantrasyon derecesi için 410μm, ½ konsantrasyon derecesi için ise 107,6 μm olarak gözlenmiştir. Tüp uzunluğu kontrol grubu ile karşılaştırıldığında dodine pestisiti için1/32 olan konsantrasyonda %30,10’luk, ½ konsantrasyonda ise %81,77’lik bir düşüş olduğu, chorus pestisiti için ise 1/32 olan konsantrasyonda %25,29’luk, ½ konsantrasyonda ise %80,39’luk bir düşüş olduğu gözlenmiştir.Bu ölçümlerden de anlaşılacağı gibi

(20)

konsantrasyon derecesinin artışı kayısı bitkisinin polen tüp uzunluğunu ve çimlenme yüzdesini büyük oranda inhibe etmiştir. Kayısı bitkisi, polen tüp uzunluğu açısından en çok dodine pestisitinden ve çimlenme yüzdesi olarak ise en çok chorus pestisitinden etkilenmiştir. Şekil 6,7 ve 8’de chorus ve dodine pestisitine maruz bırakılan kayısı bitkisine ait polenler gösterilmiştir.

(21)

Şekil 7. Kayısı bitkisi chorus pestisitine ait polen tüpü 10x40 Olympus.

Şekil 8. Kayısı bitkisi dodine pestisitine ait polen tüpü 10x40 Olympus.

Yaptığımız çalışmada; çalışılan iki bitki poleninin yüksek konsantrasyonlu pestisitlerden olumsuz olarak etkilendiği gözlenmiştir. Bu iki bitki arasında çimlenme oranının her iki pestisitten etkilenmesi bakımından bir kıyaslama yapılırsa kiraz bitkisinin dodine pestisitinde konsantrasyon ½’de %62,74, kayısı bitkisinin ise %52,27’lik bir çimlenme oranı gösterdiği ve kayısı bitkisinin daha fazla etkilendiğini göstermiş, Chorus pestisiti için, yine kiraz bitkisinin konsantrasyon ½’de %36.36, kayısı bitkisinin ise %33.33 oranında bir çimlenme gösterdiği bulunmuş ve her iki bitkinin çimlenme oranı bakımından biribirine yakın olarak etkilendiği gözlenmiştir.

Bu kıyaslama polen tüp uzunluğu bakımından yapıldığında; kiraz bitkisinin chorus pestisitinden %73,96, kayısı bitkisinin ise %80,39’luk azalmayla daha fazla etkilendiğini, dodine pestisiti için ise kiraz bitkisinde %58,78, kayısı bitkisinde ise %81,77 bir düşüşün olduğu gözlenerek yine kayısı bitkisinin daha fazla etkilendiğini göstermiştir.

Bunun yanı sıra fungisitlerin stigma morfolojisine etkilerini araştıran bir çalışmada, Ipradione ve Cyprodinil fungusitlerinin badem ağacı (Prunus dulcis) çiçeklerine uygulanması sonucunda stigmatik papillaların zarar gördüğü, bu fungusitlerin stigma morfolojisine direk zararlı etkilerinin olduğu bildirilmiştir [30].

(22)

Çalı, domates (Lycopersicon esculentum Mill.) bitkisine Cyprodinil uygulaması gerçekleştirerek domates poleninin morfolojisi ve fertilitesini incelemiştir. Araştırıcı domates bitkisine çiftçi için önerilen fungusit dozu (40g/100L) ve çiftçi koşulunun iki katı (80g/100L) dozda fungusit uygulaması gerçekleştirmiş ve doz miktarı arttıkça buna paralel olarak tüm uygulama gruplarında fertil polen yüzdesi değerlerinde azalma olduğunu bildirmiş, Fungusitin 40g/100L dozunda kontrol grubunda görülmeyen polen morfolojik yapılarının görüldüğü tespit edilmiştir [31]. Marcucci ve ark. (1984) Triazole fungisitinin bazı meyve ağaçlarının çiçeklenme döneminde yoğun olarak kullanıldığında, polen çimlenmesi ve meyve oluşumu üzerine olumsuz etkilerinin olduğunu bildirmiştir [10]. Captan fungisitinin çiftçi kullanımı için önerilen dozunun (3g/1L) Vicia faba L. bitkisinin tohumuna uygulandığında fertil polen yüzdesi değerinin 14.39 iken; önerilen dozunun iki katının (6g/1L) tohuma uygulandığı aynı bitkide fertil polen yüzdesi değerinin ise 13.40 olduğunu bildirilmiştir [32]. Phythalamide üyesi olan Captan ve diğer bazı fungisitlerin pek çok elma kültüründe polen canlılığını azalttığı bildirilmiştir. Mancozeb fungisitinin çiftçi koşulu dozunun (50g/13L) uygulandığı domates bitkisinde polen fertilite yüzdesinin kontrole göre %57 oranında azaldığı belirtilmiştir [33]. Cyprodinil fungisitinin 0.6 g ve 1.2 g/ 1 L dozlarının uygulandığı domates bitkisinde, fertil polen yüzdesinin kontrole göre düşük olduğu ve doz miktarı arttıkça fertil polenyüzdesinin azaldığı tespit edilmiştir [34].

Roundup ve Cupravit Ob21’in elde edilen sonuçlara göre bu pestisitler polen çimlenmesini ve polen tüpü büyümesini önemli oranlarda azaltmıştır. Uygulanan pestisit konsantrasyonu ile polen çimlenmesi ve polen tüpü büyümesindeki inhibisyon arasında bir paralellik olduğu görülmüştür. Kullanılan pestisitler arasında en fazla toksik etkiyi diazinon etken maddeli insektisit göstermiş, bunu sırasıyla bakır oksiklorür etken maddeli fungisit ve glyphosate isopropilamine tuzu etken maddeli herbisit izlemiştir [35].

İstatistiksel verilere göre Türkiye’de yıllık pestisit tüketimi, yıllık iniş ve çıkışlara rağmen, 1979-2007 yılları arasında %270 oranında artmıştır. Özellikle son yıllardaki pestisit tüketimimiz, 2002 yılında 12.199 ton iken, 2006 yılında yaklaşık %50 artış ile 18.258 ton ve 2007’de de %24,22 artarak 22.681 ton olmuştur [36].

Son yıllarda, dünya kamuoyunda pestisitlerin çevreye etkileri üzerine yoğun bir ilgi artısı olmuştur. Bunun baslıca sebebi dünyanın birçok ülkesinde kullanımı yasak olan organoklorürlü insektisitlerin çevredeki kalıntılarının artması ve bu maddelerin insan ve hayvan sağlığına önemli ölçüde zararlı olduklarının anlaşılmasıdır. Bu nedenle pek çok ülkede pestisitlerin üretim ve kullanımına iliskin katı yasal denetimler getirilmistir [37].

(23)

Tarımsal ilaçların kullanımı bir taraftan tarımsal üretimi arttırırken diğer yandan bilinçsiz ve hatalı kullanım sonucu doğrudan ya da dolaylı olarak insan ve çevre sağlığını tehdit edebilmektedir. Bu anlamda pestisitlerin tavsiye edilen dozların üzerinde kullanılmaları, gereğinden fazla sayıda ilaçlama yapılması, gerekmediği halde birden fazla ilaç karıştırılarak kullanılması ya da son ilaçlama ile hasat dönemi arasında bırakılması gereken süreye dikkat edilmemesi nedeni ile gıda maddelerinde fazla miktarda kalıntı bırakabilmektedirler. Yüksek dozda pestisit kalıntısı içeren gıdalar ile beslenen insanlar ve çevredeki diğer canlılarda, akut ya da kronik zehirlenmeler görülebilmekte, özellikle bazı ürünlerde aroma ile kalite değisimleri söz konusu olabilmektedir [38].

Pestisit kalıntılarının parçalanmasında çesitli mikroorganizmaların etkili olduğu bulunmuş ve çeşitli mikroorganizmaların fosforlu insektisidleri parçalaması çeşitli araştırmacılar tarafından incelenmiştir. Fosfor kaynağı olarak Aspon, Diazinon, Malthion, Parathion gibi pestisitleri kullanabilen bakterilerin, toprak ve lağımdan izole edildiği ve izole edilen bu bakterilerin her birinin söz konusu pestisitlerden birkaçını fosfor kaynağı olarak kullandığı belirlenmiştir [39].

Günümüzde yaygın olarak kullanılan sentetik pestisitlerin kanserojen, mutajen ve teratojen potansiyellerinin yanında pek çok canlının ölümüne yol açabilecek kadar tehlikeli olduğu bilinmektedir. Bu nedenle özellikle son 10- 15 yıldır zararlılar ve hastalıklara karşı biyolojik aktivitelerinin olduğu bilinen bitkiler üzerinde pek çok araştırma yapılmıştır ve yapılmaktadır. Bitkisel materyallerin üzerinde durulmasının nedeni doğadan gelip doğaya dönecek olmalarıdır. Yapılan çalışmalara göre bu bitkilerden elde edilen maddelerin kullanılması ile pek çok hastalık ve zararlının zararını ekonomik zarar eşiğinin altında tutmak mümkündür [40].

Yaptığımız bu çalışma ile pestisitlerin tarla dozlarında bile bitkinin neslinin devamını sağlayan erkek gametofit olan polenlerde önemli verim kaybına yol açtığını göstermiştir. Bu açıdan bakıldığına, mümkünse doğaya ve insana en az zararlı olan biyolojik mücadele yöntemleri her zaman pestisitlere tercih edilmelidir. Pestisit kullanımının zorunlu olduğu durumlarda ise, özellikle polenlerin bu dönemi minimum zararla atlatabilmeleri için, pestisitler çiçeklenme dönemleri dışında kullanılmalıdır. Çiçeklenme döneminde kullanılmaları zorunlu ise, özellikle erkek ve didşi gametofitlerin bulunduğu çiçek kısmına çok dikkatli uygulanması gerekir. Aksi halde, özellikle çalışmamızda görüldüğü gibi polenler, bunun sonucu da döllenme ve nihayetinde meyve oluşumu olumsuz yönde etkilenecektir.

(24)

Kaynaklar

[1] Pestisit Gideriminde Fenton Proseslerinin Kullanımına Yönelik Bir Envanter Çalışması Seval K.A. Solmaz, Hilal Azak, Gökhan E.Üstün, Tülay Morsünbül.

[2] Dag, S.S, V.T. Aykaç, A. Gündüz, M. Kantarcı, N. Sisman, 2000. Türkiye’de tarım ilaçları endüstrisi ve gelecegi. Türkiye Ziraat Mühendisligi V. Teknik Kongresi, Ankara, Cilt2, 933-958.

[3] Yazgan, M.S., 1997, Turkiye Œde Pestisit Kirlili.i, Turkiye Œde Cevre Kirlenmesi  Oncelikleri Sempozyumu II, Gebze, 571-577.

[4] Matsumara, F., 1985, Toxicology of Ğnsecticides:Plenum Pres., New York, USA, 598. [5] Ege Üniversitesi ARGEFAR, , Nihat Keleş, Science Direct.

[6] Dr. Ülkü Yücel - Ankara Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi, Nükleer Kimya Bölümü. [7] Tuna,A.L.,Bürün,B., Yokaşj. Ve Çoban, E., 2001, Theeffect of heavymetals on polen germinationand polen tubelenght in thetobaccoplant. TurkishJournal of Biology, 26, 109-113.

(25)

[8] Kanber, R. Ve Ünlü, M., 2001. Gap Yöresinde Çevre Bağlamında Enerji, Sulama Ve Tuzluluk., Gap Yöresinde Nüfus, Çevre Ve Kalkınma Konferansı, 13-14 Ekim, (Türkiye Çevre Vakfı Yayını), Diyarbakır, S.101-118.

[9] Thomas, K. V., Hurst, M. R., Matthıessen, P., Sheahan, D., And Wıllıams, R. J., 2001. Toxicity Characterisation Of Organic Contaminants İn Stormwaters From An Agricultural Headwater Stream İn South East England. Water Research, 35(10):2411-2416.

[10] Golfınopoulos, S. K., Nıkolaou, A. D., Kostopoulou, M. N., Xılourgıdıs, N. K., Vagı, M. C. And Lekkas, D. T., 2003. Organochlorine Pesticides İn The Surface Waters Of Northern Greece. Chemosphere, 50:507-516.

[11] T.C. Harran Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Doktora Tezi Harran Toprak Serisinde Endosulfanın Adsorpsiyon Ve Desorpsiyonu A. Dilek Atasoy Toprak Anabilim Dalı Şanlıurfa 2007.

[12] Tarım İlaçları Kullanımı Ve Riskleri Osman Tiryaki, Ramazan Canhilal, Sümer Horuz Erciyes Üniversitesi Seyrani Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, 38039, Kayseri.

[13] Tomlin, C.D.S. (1989) “The Pesticide Manuel”, British Crop Protection Council.

[14] Chau, A.S.Y., Afghan, B.K, 1982, Analysis of Pesticides in Water, Vol I,II,III, CRC Pres Inc., Boca Raton, Florida.

[15] Oncuer, C., 1995, Tar.msal Zararl.larla Savas Yontemleri ve .laclar., Ege Unv. Basımevi Bornova-İzmir.

[16] Rand, G.M., Petrocelli, S.R., 1985, Fundamentals of Aquatic Yoxicology, Methods and Applications, Hemisphere Publishing Cooperation, Washington, 666.

[17] Türkiye Ziraat Mühendisliği 6. Teknik Kongre Türkiye’de Pestisit Kullanımı, Kalıntı Ve Organizmalarda Duyarlılık Azalışı Sorunları Nafiz Delen1 Enver Durmuşoğlu1 Ali Güncan1 Nurdan Güngör1 Cafer Turgut2 Alev Burçak3

[18] An, Y.J.,Kim, Y.M., Kwon,T.I. ve Jeong,S.W., 2004, Combinedeffect of copper, cadmiumandleaduponCucumissativusgrovvthandbioaccumulation. Science of theTotal Environment, Baskıda.

[19] (Blakem J. P .. 1973. The Chemieal Environment of leaf surfaces with special referance to spore germination of pathogenie fungi. Pestic. Sci. 4: 575 - 588.).

[20] (Dickinson, C. H., 1973. Interaetion Ofpungieides And Leaf Saprophytes, Pestic. Sei., 4. 563.; Hislop, E. C. 1976. Some Effccts Of Fungieides And Olher Agrochemicals On The Microbiology Of The Aerial Surfaces Of Plants, In: Microbiology Of Aerial Planı Surfaces. Dickinson, C. H. And Preece, T. F., Eds. Academic Press. New York. 41.; Vyas, S. C., 1988. Nontargct Effects Of Agricultural Pungicides. Crs Press, Ine.).

[21] Andrews. 1. H. And C. M. Kenerley. 1978. The Effeet Of A Pcstieide Program On Non - Targ Iepiphytie Micrahia! Population Of Apple Leaves. Can. J. Microbiology, 24:

(26)

1058-1072.; Hislop, E. C., And T. W. Cox, 1969. Effects Of Captan On The Non· Parasitic Microfiora Of Applc Lcjvcs. Tra Ns. Fir. Myco!. Soc., 52: 223 ·235.;).

[22] Fokkema, 1983; ... N. 1., 1983. N allır;!l ly OccUlTing Biological Control in the Phyllosphefc Micnıbial No 8: 71 ·79.).

[23] Larrival, C, Bocquel, C, Jarreau, M.C.C. ve Verhille, A.M., 1996, Polen: bio indicator of pollution. Journal of AerosolScience, 27, 227-228.

[24] Sawidish,T., 1997, Accumulationandeffects Of Heavymetals İn Lilium Polen, Ishs Açta Horticulturae 437: Vii International Symposium Of Pollination, January, Alberta,Canada.

[25] Larrival, C, Bocquel, C, Jarreau, M.C.C. ve Verhille, A.M., 1996, Polen: bio-indicator of pollution. Journal of AerosolScience, 27, 227-228.

[26] Effects of Some Heavy Metals on in vitro Pollen Germination and Tube Growth of Apricot (Armenica vulgaris Lam.) And Cherry (Cerasus avium L.) Nazmi Gür and Aykut Topdemir. World Applied Sciences Journal 4 (2): 195-198, 2008 ISSN 1818-4952 © IDOSI Publications, 2008.

[27] Gür,N.,Çambay, Z. ve Çobanoğlu, D. , 2002, Bazı insektisitlerin elma (Malus

sylvestris Miller ev. Golden)polenlerinin çimlenmesi ve tüp büyümesi üzerine etkileri ,

XVI Ulusal Biyoloji Kongresi, XVI Ulusal Biyoloji Kongresi, Malatya.

[28] Effects of simulated acid rain on in vitro pollen performance of Pyrus communis L. and Malus sylvestris Miller, Aykut Topdemir, Nazmi Gur. Proceedıngs of the Internatıonal Scıentıfıc Conference the Anthropogenıc Impact Upon Black Sea Regıon Bıodıversıty Section I, 157. Print: ISSN 1224-581X, Online: ISSN 2343-9041, ISSN-L 1224-581X, Agigea– Constanta, the 21st-22nd of October 2011.

[29] Shivanna, K.R.,Rangaswamy, N.S., 1992, Polen biologylaboratorymanual, Springer Verlag, Berlin.

[30] Yı W, Law S E, Wetzstein H Y (2002). Fungicide sprayscan injure the stigmatic surface during receptivity in almond flowers, Annals of Bot., 91:1-7.

[31] [Çalı İ Ö (2005). Cyprodinil Uygulamasının Domates (Lycopersicon esculentum Mill.) Poleninin Morfolojisi veFertilitesi Üzerine Etkileri, C.Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi Fen Bilimleri Dergisi. 26:1]

[32] [Acar T (2000). Vicia faba L.’nın Meristematik HücreleriÜzerine Çeşitli Kimyasalların Etkileri, Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Doktora Tezi, s. 247.].

[33] [Lycopersicon esculentum Mill. (Domates) BitkisindeOluşturabileceği Morfolojik, Anatomik, Fizyolojik Değişikliklerin Belirlenmesi ve Verim Üzerine Etkileri, Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Doktora Tezi, s. 257.].

(27)

[34] [Tort N, Öztürk İ, Güvensen A (2005). Effects of some fungicides on polen morphology and anatomy of Tomato (Lycopersicon esculentum Mill.). Pak. J. Bot., 37(1): 23-30.].

[35] X. Ulusal Ekoloji Ve Çevre Kongresi 04-07 Ekim 2011, Çanakkale Bazı Pestisitlerin Begonia Semperflorens’de Polen Çimlenmesi Üzerine Etkilerinin İncelenmes Özlem Aksoy ve Asuman Deveci Kocaeli Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, İzmit / Kocaeli.

[36] Delen, N. Fungisitler. Nobel Yayın Dağıtım. Nobel Yayın No: 1360, Ankara Kasım, 2008.

[37] Đnce, N., Bekbölet, M., 1991, Türkiye’de Pestisit Tüketimine Đliskin Kirlenme Öncelikleri, Türkiye’de Çevre Kirlenmesi Öncelikleri sempozyumu I, 551-570.

[38] Karakaya, M., Boyraz, N. 1992. Gıda Kirlenmesinde Pestistler ve Korunma Yolları. Ekoloji, 4, 11-15.

[39] Karakaya, M. And Boyraz, N.1992. Çevre Dergisi 1(4) 11-15.

[40] Bitki Korumada Doğal Pestisitlerin Kullanımı Zir. Yük. Müh Seyla Tepe Narenciye Ve Seracılık Araştırma Enstitüsü, 2001, Antalya.

Referanslar

Benzer Belgeler

Tablo 72: Dindarlık Düzeyi ve Zorunlu Din Dersine Yaklaşım 97 Tablo 73: Örneklemin Dini Derslerin Seçmeli Ders Olarak.. Okutulmasındaki Görüşlerine

insanların birbirlerinin kisilik özelliklerini tahmin etme yeteneği olarak tanımlanıyordu. Bu nedenle de o dönemde empatinin ölçülmesi demek, kisilerin birbirlerini

Çalışmamızda, Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi Bilimsel Araştırmalar Etik Kurulu ( 07.02.2020 tarih, 2020/2286 karar sayılı belge ) onayı ile 2010 -2018 yılları

Ankete katılan öğrencilerin yurtta barınma sürelerine göre, yurtlarda sunulan hizmetlerin kalitesinin alt boyutları olan yönetim ve güvenirlik, sosyal ve kültürel, özel

Alain Greish, “Turkish-Israeli-Syrian Relations and Their Impact on the Middle East, “Middle East.. The support Israeh government needed was provided by a state, namely

In addition to individual plasmonic resonances of these metallic structures, this vertical interac- tion in the volumetric resonator further contributes to the optical

In this study, for the particular example of a Leavitt path algebra (which is nonunital if the number of vertices of the graph on which it is constructed is infinite), we discuss

e Department of Physics, Faculty of Arts and Science, Osmanbey Campus, Harran University, 63190 Sßanlıurfa, Turkey. The authors regret to inform that the following errors in their