• Sonuç bulunamadı

Türk sinemasının sultanı:Türkan Şoray

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türk sinemasının sultanı:Türkan Şoray"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T Ü R K S İN E M A S IN IN

"S U L T A N "!

TÜRKAN

Ş O R A Y

Bastia Akdeniz Sinemaları Film Festivali'nin En İyi Kadın Oyuncu ödülünü alan

Türkan Şoray, ortaokulda okurken keşfedilerek ilk filminde oynadı. Kazandığı

büyük ünü her geçen gün arttırarak zirvede kaldı.

O şimdi yaşayan bir efsane....

Türkan Şoray, who won the Best Actress Award at the Mediterranean

Cinemas Film Festival in Bastia recently, has become a living legend

in the Turkish Cinema.

By S U N G U Ç A P A N

Türk sinemasının çeyrek yüzyıllık "Sultan"ı Türkan Şoray, Korsika'nın Bastia kentinde yapılan 8. Bastia Akdeniz Sinemalan Festivali'nin en iyi kadın oyuncu ödülünü, "Soğuktu ve Yağmur Çise­

liyordu" yorumuyla kazanarak ödül­ lerine bir yenisini ekledi Ekim'in son günlerinde. Jüri seçimlerinin yoğun tartışmalara yol açtığı 29- Antalya Al­ tın Portakal Film Festivali'nde ise, Türk sinemasına şimdiye kadar yap­ tığı hizm etlerden dolayı özel bir onur ödülü verildi Şoray'a. Aynı günlerde, 32-33 yıldır beyaz perdede gittikçe yükselen bir grafik çizerek büyük bir üne kavuşan "Sultan", da­ ha önce yine Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde (3 kez), Adana Al­ tın Koza Film Yarışması'nda, Mosko­ va Taşkent ve Cezayir Film festival­ lerinde, sinema yazarlarının mevsim

sonu değerlendirmelerinde de bir çok kez "en iyi kadın oyuncu" seçilmişti .

Yeşilçam'ın en popüler yıldızı nitelemesini hala ko­ ruyan Şoray, elyordamı, sezgi ve güdüleriyle yıllar­ dan beri sürekli kendini yetiştirip yükseldiği

do-O ver thirty years at the pinnacle o f the Turkish film

world have earned Türkan Şoray the title o f "Sultan", (a word meaning "princess" when applied to wo­ men). Şoray has m any awards to her credit, the latest being the Best Actress Award which she won at the 8th Bastia Mediterranean Cinemas Festival late in October fo r her role in "Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu" (It Was Cold and Drizzling). Earlier this year she had already won â spe­ cial award o f honour fo r her servi­ ces to Turkish Cinema at the 29th Antalya Golden Orange Film Festi­ val. She has previously won Best Act­ ress awards at the Adana, Moscow, Tashkent and Algiers film festivals, a n d three at the Antalya Golden Orange Film Festival. Film critics have designated her actress o f the year on several occasions.

Türkan Şoray has maintained her position as Tur­ key's most popular star by hard work. Constant imp­ rovement o f her performance and self-renewal have done more than good looks to hind the affection of

6 0

(2)

P h o to Y A K U P E R T U N G A yj-p\. \ 'V ® \ J ...

(3)

ruklardan hiç inmedi, güzelliğini, oyun gücünü ge­ liştirip yenilemesini hep bildi, sinema sevgisini gitti­ kçe bilinçlendirerek zirveden hiç kopmadı. Sine­ mayla yatıp sinemayla kalkan yıldız, geçen yılların da etkisiyle, artık her yıl bir ya da iki iddialı filmde boy göstererek hayranlarının karşısına çıkıyor, rolle­ rini dikkatle seçiyor, kendini aşmak için çaba göste­ riyor, oyunculuğunu geliştirip yeniliyor ve kamera­ nın önünden arkasına yönetmenliği de deniyor za­ man zaman.

Şoray, 1945'te İstanbul'da doğdu. 1960 'da Fatih Kız Lisesi'nin orta kısmında okurken "keşfedilerek", "Köyde Bir Kız Sevdim" filminde oynadı . Dar gelirli ailesine (daha doğ­

rusu annesiyle kız- kardeşine) maddi katkıda bulunm ak amacıyla eğitimini yarıda bırakarak si­ nem aya başlayan Şoray'ın, giderek Türk sinem asının Sultan'ı ya da Taçsız Kraliçesi olacağını kim bilebilirdi? Orta­ okul sıralarından film setlerine trans­ fer olup gitgide olumlu bir çizgide ilerleyerek Türk si­ nemasının en ünlü yıldızı haline gelen Şoray, m esleki ve özel yaşamında çe­ şitli dön em lerden geçerek bugünlere geldi. Kariyerinin ilk dönem indeki ağır makyajlı, baygın ba­ kışla fiziğini ve abartılı oyununu gi­ derek değiştermesi-

ni bildi. "Şoray Kanunları" denilen birtakım yöntem­ lerle, kazandığı büyük ünü ve popülerliği sürdüre­ rek adeta zirveye demir atan yıldızın ilk düzeyli filmleri, Ertem Göreç'in "Otobüs Yolcuları"yla, Metin Erksan'ın "Acı Hayat"ıdır (1962).

Devamlı kendini yenileyerek gönüllerinde taht kur­ duğu seyircisiyle özel bir diyalog geliştirmeyi başa­ ran yıldız, otuz yıldır nerdeyse yaşayan bir "efsa- ne"ye dönüştü sinemamızda. İri, buğulu gözleri, yarı aralık duran kabarık dudakları ve dolgun vücudu, kendine özgü cinsel çekiciliğinin simgeleri oldu. Oyunculuğuyla birlikte, seksapelini, güzelliğini de olumlu yönde sürekli geliştirdi "Sultan".

Burnunu estetik ameliyatla düzelttirmesinin dışında

cinema audiences. The cinema has been her life, and as she has matured she has played in fewer but better quality films, choosing her roles with care. Bom in Istanbul in 1945, Türkan Şoray was a 15- year-old pupil at Fatih Girl's High School when she was "discovered", and played in "Köyde Bir Kız Sev­ dim" (I Loved a Girl in the Village). Her mother was struggling to bring up two daughters alone, and the prospect o f earning money to help out the fam ily f i ­ nances persuaded Şoray to drop out o f school fo r a full-time cinema career. She climbed steadily up the ladder to stardom, knowing when to drop the heavy make-up, doe-eyed look, and exaggerated posturing

o f the early years. As a living legend, her large misty eyes, generous half-open lips and well-endo­ wed figure became the symbols o f that distinctively Şoray sex appeal. Apart from cosmetic sur­

gery on her nose she has never interfe­ red with her appe­ arance, despite the fa ct that at 47, the yea rs are b eg in ­

ning to tell. Her re­ cipe f o r success, known in the Tur­ kish film world as the "Şoray Laws" has been discipli­ ne, p ro fe ssio n a ­ lisms, and undimi­ nished enthusiasm. She has never stop­ ped learning, and

h er a ctin g skills have been fostered by the experienced directors she has worked with. This dedication has not only preserved her star hil­ ling, but kept her moving on the crest o f the wave. Her first quality film s were "Otobüs Yolcuları" (Bus Passengers) directed by Ertem Göreç, and "Acı Ha­ yat" (Bitter Life) by Metin Erksan (1962).

But it was "Selvi Boylum Al Yazmalım" (Willowy Wo­ men with the Red Scarp in which she played the lead role in 1978 whch really marked her break with the original Türkan Şoray stereotyped image o f an emo­ tional but brainless beauty. This was followed by such memorable film s as Ali Özgentürk's "Hazal" (1979), A tıf Yılmaz’s "Mine" (1982), Ömer Kavur's "Körebe" (Blind Man's Buff, 1985), Yusuf Kurçenli's

Kariyerinin ilk dönemindeki ağır

makyajlı, baygın bakışlı fiziğini ve

abartılı oyununu giderek, değiştirmesini

bildi. Devamlı kendini ve sanatım

yenileyerek gönüllerde

taht kurdu.

63

(4)

el değmemiş doğal güzelliğini ve cazibesini oyuncu­ luk yetenekleriyle birleştiren yıldız, sinema anlayışı­ nı, sinemaya yaklaşımını sürekli geliştirdi uzun yıllar süresince. İyi yönetmenlerin elinde yönlendirdiği oyunculuğu da sürekli

gelişim gösterdi. Gittikçe bilinçlendirdiği sinema tutkusu ve sevgisi, oyun­ culuğunun yanısıra yö­ netmenliğe de götürdü "Sultan". 1972'deki "Dönüş" filmiyle ilk yö­ netm enlik sınavını da başarıyla verdi. "Dönüş"ün gerçekleştiril­ m esinde, Yılmaz G üney'den Abidin Di- no'ya kadar çeşitli usta­ lardan da yardım, destek gördü. Yönetmenliğini üstlendiği diğer filmleri "Azap" (1973), "Bodrum Hakimi" (1977) ve Yaşar

Kemal'in eserinden uyar- > , . , „ lanan "Yılanı Ö ldürse-

Sı ClCMUulCt 10

ler"dir (1981). "Döniiş"le

katıldığı Moskova Film

Festivali'nde de jüri özel

t)ll f ¡OÇT ClCtİflQ CClİ

ödülünü kazandı, hem

oyunculuğu, hem de yö­ netmenliğiyle göz dol­ durdu Moskova'da. Gerçek anlamda sinema­ mızın tek "Star"ı sayabile­ ceğimiz Türkan Şoray, filmlerinin yanısıra, uzun süre magazin basının ilgi odağı oldu . Arkadaşı Riiçhan Adlı'dan ayrılıp "Mine" filminin çekimin­ de tutulduğu aktör Cihan Ünal'la evlenm esi, 1983'de nerdeyse yılın olayına dönüştürüldü. Çocuğunu doğurm ası, büyütm esi ve Cihan Ü nal'dan ayrılması da, Bir dönem magazin bası­ nının sürekli takibindeki ve gündemindeki en göz­ de konulardandı bir dö­ nemde.

Toplamı yaklaşık 300'e yaklaşan filmleri, aşkları, özel yaşamı, oyunculuğu ve yönetmenliğiyle Türk si­ nemasının yıllardır en popüler ismi olan Türkan Şo- ray'ın, düzeysiz, kötü filmlerinin yanısıra nitelikli, iyi

"Gramafon Avrat" (Gramophone Woman, 1987), Şe­ rif Gören"s "On Kadın" (Ten Women, 1987), AtıfYıl- maz's "Hayallerim, Aşkım ve Sen" (My Dreams, My Love and You, 1987), Süreyya Duru's "Ada" (Island, 1989) and Engin Ayça "s "So­ ğuktu ve Yağmur Çiseliyor­ du " (It Was Cold and Drizz­ ling, 1990). As Turkish Cine­ ma changed so did Türkan Şoray.

She first tried her hand at di­ recting with "Dönüş" (The R eturn) in 1972, assisted and encouraged by Yılmaz G üney a n d A b id in Dino. "Dönüş" was a success and brought her the special jury prize at Moscow Film Festi­

val. She went on to direct "Azap" (Suffering) in 1973, "Bodrum Hakimi" (Ruler o f Bodrum) in 1977, and "Yı­ lanı Öldürseler", an

adapta-:tr was born to §oray after her an

in ¡98:). She has however, alway

eer before her personal life.

tion o f Yaşar Kemal's Novel" "To Kill the Serpent", in 1981.

Meanwhile the press has kept up a close commentary on Türkan Şoray's private life. Her long-standing

af-64

(5)

Yılların etkisini hissetmeye

haşlayan çarpıcı y ü z

güzelliği, oyun gücü, çeki­

ciliği ve hala amatör

coşkusunu yitirmeden

sürdürdüğü sinema tutku­

suyla Şoray, Yeşilçamın

gerçek starı sayılıyor.

filmlerinin sayısı da oldukça kabarıktır. Özellikle 1978 yapımı "Selvi Boylum Al Yazmalım"dan itibaren tüm 1980'li yıllar boyunca ve son dönemde rol aldığı film­ ler, yıldızın gittikçe ustalaşan oyunculu­ ğuyla olgunlaşan esmer güzelliğinin sergi­ lendiği, sıradışı yapıtlardır genelde. Ali Özgentürk'ün "Hazal''ı (1979), Atıf Yıl- maz'ın "Mine''si (1982), Ömer Kavur'un "Körebe"si (1985), Yusuf Kurçenli'nin "Gramafon Avrat'ı (1987), Şerif Gören'in "On Kadın"ı (1987), yine Atıf Yılmaz'ın "Hayallerim, Aşkım ve Sen"i (1987), "Ber- del"i (1990), Süreyya Duru'nun "Ada''sı (1989) ve Engin Ayça'nın Bastia'dan ödül­ le dönen "Soğuktu ve Yağmur Çiseliyor- du"su (199D gibi.

Artık yılların etkisini hissetmeye başlayan çarpıcı yüz güzelliği, oyun gücü, çekicili­ ği, örnek çalışma disiplini, hala am a­

törlük, coşkusunu da yitirmemiş profesyonelliği ve yoğun sinema tutkusuyla yıllardır Yeşilçam'ın gerçek "star"ı sayılan Türkan Şoray, Bastia'dan gelen en iyi kadın oyuncu ödülünü "Soğuktu ve Yağmur Çiseli- yordu"nun yönetmeni Engin Ayça'nın elinden alır­ ken, bu başarının sadece kendisine ait olmayıp bütünüyle tüm Türk sinemasının başarısı olduğunu vurguluyordu. Çünkü "Sultan", "yedinci sanat" sine­ manın, ışıkçısından setçisine, kameramanından figü­ ranına, oyuncusundan yö netm enine kadar bütünüyle kollektif bir çalışma olduğunun yıllardan beri farkındaydı. Bunca deneyimini, birikimini, üstünde en çok emeği geçenlerden yönetmen Atıf Yılmaz'ın, Aziz Nesin'in tanınmış eserinden televiz­ yona uyarlayacağı "Tatlı Betüş" filminde, bir kez da­ ha ortaya koymaya hazırlanıyor Türkan Şoray son günlerde. Atıf Yılmaz'a göre, Türkan Şoray alışılmı­ şın tersine komedide, dram-melodramdan çok daha başarılı olabiliyor: Sinema heyecanını hiç yitirmeyen Türkan Şoray'ın tüm hayranları şimdi sabırsızlıkla "Sultan"ın "Tatlı Betüş"lüğünü seyretmeyi bekliyorlar

ekranda •

fa ir with Rûçhan Adlı, a well known businessman, ended when she fell in love with Cihan Ünal during the filming o f "Mine", Their marriage was one o f the events o f the year in 1983, and the birth o f her da­ ughter and subsequent separation kept the magazine pages filled. But she has always put acting before her personal life, and the adulation o f her public has not distorted her self-image. When Türkan Şoray re­ ceived the Best Actress award at Bastia from director Engin Ayça, she declared that this achievement was not hers alone but that of the Turkish cinema as a whole. She has never forgotten that film making is a collective process in which everyone, from the ligh­ ting technicians to the director, has a vital contribu­ tion to make. Her next role is in "Tatlı Betüş", an adaptation fo r television o f A ziz Nesin's fam ous hu­ morous novel. Ihe film's director A tıf Yılmaz believes that Türkan Şoray's real talent lies in comedy rather than the melodramas which carried her to stardom, and her fa n s are waiting expectantly to see her per­ formance o f Nesin's heroine, Tatlı Betüş. Few doubt

that Yılmaz is right

66

S K Y L IF E A R A L IK D E C E M B E R 1 9 9 2

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Hikâyeler öğrencilerin başarıyı nasıl algıladıkları, gelecekteki kendilerini anlatırken daha çok sahip oldukları şeylerden mi yoksa nasıl bir insan olmak

OKUL ÖNCESĠ EĞĠTĠM KURUMLARINDA ANNEBABA DANIġMANLIĞI Atanur MERT1 Bu sunu makalesinde, okul öncesi eğitim kurumlarında çalışan Eğitim Danışmanlarına, anne

tlattlAili, bevlevi hastal~klar~n tedavisindeki üstün ba~ar~lar~n~~ Herodot'tan bildi~imiz M~s~rl~~ tabiplerden ve getirecekleri ilaçlardan büyük bir safdillilikle bir

Lazerin yüksek parlaklığı, bir numunenin çok faz- la ışık soğurmasına, dolayısıyla numunede çok kısa zaman içinde çok fazla enerji depolanmasına neden olabilir..

SANAT YILI JÜBİLESİ 18 - OCAK -1967 HAYATI ESERLERİ HAKKINDA YAZILANLAR SÖYLENENLER... — Röportaj sorularına

Haziran 1998-Ocak 2002 tarihleri arasında 51 hastanın 56 tibia cisim açık kırığı Đlizarov Tekniği ve Đlizarov tipi sirküler eksternal fiksatör uygulanarak tedavi

In this paper, we reported a case of ADD caused acute pancreatitis, presenting in emergency department with abdominal pain.©2008, Ondokuz Mayis University, Medical Faculty.. Key

Özellikle, günüm üzde ülkem izde R eşit E rzin, Ali Avcı- oğlu, gibi tanınm ış ve ayrıca ye­ tişm ekte olan birkaç yetenekli genç çellist dışında; bu