• Sonuç bulunamadı

30 uncu yıldönümü günlerinde:Sakarya'nın ulviliği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "30 uncu yıldönümü günlerinde:Sakarya'nın ulviliği"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

- /

V

30 uncu yıldönümü günlerinde

S - —

__________ /

Sakardanım

uîvîiiği

.

Vazan: İsmail Habib Sevük

11 temmuz 1921 pazartesi, düş­ man taarruzunun blaşaması; ima­ nımız sağlam. Jlk iki İnönü gibi bu üçüncü saldırışı da başarüe karsı- lıyacağımıza inanıyoruz. Fakat bir kaç gün sonra Afyonkarahisarın düşmesi; üzüldük, ama tesellimiz var. A fyon ikinci İnönü taarruzun­ da da düştüğü halde sonra geri alınmıştı. Fakat 18 temmuz, pazarte si, Kütahyanm da düşmesi. Ruhları­ mız sarsılıyor. Belli, Kral Kostan- tin bizim Garb cenhesi kumanda­ nım adamakıllı gafil avlamış, biz «Üçüncü İnönü» ne göre tertib alırken düşman bizi alttan ve Al­ tıntaş tarafından yaman bir şe­ kilde vuruverdi. 21 temmuz per­ şembe İskişehir de elden gidince... Ruhlarımız mengeneli bir pençeyle sıkışmış. Ayaklarımızın altında va­ tan toprağı sallanıyor.

24 temmuzda, Fevzi Paşanın M il­ let Meclisinde yaptığı beyanatı o - kuduk. Demek Ankarayı da ter- kedeceğiz öyle mi? Tehlikenin heybetini en baş düşman Loid C or- cun Londra Avam Kamarasında yaptığı beyanatla da anlıyoru. Y u ­ nanlıların Afyon, Kütahya, Eski­ şehir zaferlerini anlattıktan sonra Ingiliz Başbakanının baykuş şoa- yaptığı beyanatla da anlıyoruz. Y u ­ nanlılar artık Sevr’le iktifa ede­ mezler.» Sevr ki zaten ölümdü, demek bir daha ölecektik; mezar içinde mezarımızın kazılması gibi bir şeydi bu.

* * *

5 ağustos 1921 cuma; gece aldığı­ mız telgraf haberile gözlerimizin ö - nünde, bir şafak söker gibi bir ü - mid parladı: Mustafa Kemal Paşa Başkumandan olmuştu. Fakat iki ordunun kuvveti o kadar nisbetsiz k i Sayı bakımından yüzbinlik düş­ manın yarısı bile değiliz. Toplarımız da onun 350 topunun yansım bul­ muyor. Hele mitralyözlerimiz on - lannkinin ancak onda biri kadar. Hepsinden acısı, ordular için da­ marda kan vazifesi gören nakil va­ sıtaları; onların kamyonlarına bedel bizde kağnılar var.

Fakat Mustafa Kemal ki Çanak- kalede cihan kaderini değiştirerek en olmıyacağı yaptı, elhet şimdi de öyle yapacak. Hâdiselerin perde perde açılmasile onun hep birer keşif mahiyetinde olduğu meydana çıkan tedbirleri de perde perde anlaşılmağa başlıyor, İlk verdiği karar: Düşmanla temasi kesip der­ hal Sakarya gerisine çekilmek. Bu, kendimizi derleyip toplamaktan başka kağnıyı otomobil yapmak gibi bir netice de doğurdu. Çeşidli beldelerden harekete geçen kağnı­ lar üç dört haftada cepheye yetiş­ tikten sonra, artık arkası kesilmi- yen daimî bir devir haline getiril­ diği için, o en yavaş iki tekerlekli­ ler en çevik makineli birer araba payesine yükselmişlerdi.

Başkumandanın ilk mühim Keş­ fi: Kral Kostantin’in plânını avcu- nun içi gibi apaçık görebilmesidir. Kostantin ki 1897 deki Türk - Y u­ nan harbinde Yunan ordusu ku­

mandanıydı, onun askerliğini ya­ kından tetkik.eden Mustafa Kema onun için «Büyük Kumandandır! dedi. O cephe harbi değil çevirme cengi yapacaktır. Hedef Anicarayı almak değil bizi Haymana ovasın­ dan çevirip Bolu dağlarına atarak Karadenize varmak suretile dava­ yı kökünden halletmektir. Mustafa Kemal Ankarayı açık bırakıp esas kuvvetleri Haymanaya kaydırdı. Bu suretle baştan iki ordunun cep­ heleri «doğu - batı» vaziyetinde iken şimdi «kuzey - güney» vazi­ yeti almış oluyor.

Peki ama düşman bizden en az bir misli fazla. Bizim elli bini ı-nırn yüzbinile denkleştirmek: Onan as­ kerî dehası bunun da, yaratıcı bir keşif halinde, çaresini buldu. Bu çare sayesinde ezici sayı üstünlü­ ğüne güvenerek bizim kuvvetimi­ zin tükeneceği yere kadar uzamak suretile yanımızı çevirmek :stiyen düşmanın her uzayışmda onun kar­ şısına aynı derece kuvvetle dik :l- menin imkânını bulduk. O kadar ki düşman kumandam Papulas: «— Bu Türkler yerden mi fışkırı­ y o r? » diye hayretle haykırmıştı.

Neydi o çare? Bu, zemberekli bir makine gibi kurduğu «iç kavis ta- biyesine iki esaslı hüviyet verm e- sindendı. Bu öyle bir kavis ki düş­ man onun dışından dolandığı, biz de kavsin içinde olduğumuz için mseafeden düşmana nazaran iki misli istifade etmek suretile bizim elli bin düşmanın yüz binine her yerde yetişebiliyordu. Bu bir misli mekân kısalığı yüzünden her sıkış­ tığımız yere düşmandan bir misli süratle ulaşabiliyoruz. İşte onun için Papulas bizi her yerden biti­ yor sandı.

Peki bir misli top ve on misü mitralyözü olan düşmanın bu mal­ zeme üstünlüğüne karşı ne yapma­ lı? Bunu için de On iki hüviyetli kavsin kendine en elâstikî bir m a-

Arkası Sa. 4, Sü. 4 te

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

ıtıııııııı

Referanslar

Benzer Belgeler

Oysa evinde bir kav oluşturmak, şarap yıl­ landırmak, farklı rekoltelerin tatlarıyla ilgili söyleşiler yapmak, meraklılar arasında kavdan kava şarap değiş

Önerilen etkinlikler kişinin daha üretken, başarma duygusunu daha sık tadabi- leceği, çevresiyle sağlıklı ilişkiler kurabileceği, daha sosyal, eğlenceli, zevkli,

Lamborg çevreye yayılan ve tükettiğimiz gıdalara karışan cıva miktarı ile ilgili düzenlemeler yapmak istiyorsak önce ne kadar cıva olduğunu ve insan etkinlikleri ile her

Timpanoplasti veya timpanotomi sırasında yuvarlak pencerenin görülebil- mesi için posterior dış kulak yolundaki kemik doku- nun kaldırılması gerekmezken oval pencere ve stapese

Viktor Lowenfeld 1947 yılında kurduğu evre teorisine “Sanatsal Gelişim Evreleri” adını vermiştir... İki- dört yaş arasındaki evre, Karalama Evresi’dir. Bu evre kendi

Aydın Emeç gibi dolu dolu ya­ şayan, seven, ilgilenen, gülen ve söven birini kısa bir yazıya ko­ nu yapmak benim için kolay de-. f

İyi felsefe yapabilmek için, iyi bir matematik kültürün zorunluluğuna inandığı için, zamanın ünlü matematikçisi Salih Zeki­.. den dersler

Sosyal din eğitimi modelinin gelişimine katkısı olan din eğitimcilerin- den Coe’ye göre, eğitimin temel amacı, toplumda eğitim yoluyla sosyal bir reform