• Sonuç bulunamadı

Türk İstanbul

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türk İstanbul"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

AĞUSTOS 1949 9

T ü r k İ s t a n b u l

İstanbul'un garip bir talihi vardır. Gerek

Bizans ve gerekse Osmanlı imparatorluğu za­ manında bu şehrin ilk ve son hükümdarları ayni isimleri taşımaktadırlar.

Bugün döküntülerine şahit olduğumuz sur­ ların içinde bu güzel şehri kurarak kendi adını vermiş olan imparator Kostantinden bin sene sonra Türkler İstanbul surlarına dayandığı za­ man şehri müdafaa eden son imparatorun adı da Kostantin idi.

Avarlardan Osmanlı Türklerine kadar muh­ telif milletlerin şehir üzerinde muhtelif tarih­ lerde yaptıkları muhasaraların hemen hepsi mu- vaffakiyetsizlikle neticelenmişti. Bin senelik ta­ rihi kapatıp 1453 de İstanbulu fethederek yeni bir ufuk açan hükümdar Fatih Sultan Mehmet, birinci dünya harbinin sonunda memleketin uğ­ radığı felâketten bigâne kalarak istanbulu ter- kedip giden son Osmanlı hükümdarının adı da Mehmet Vahdettindir:

Hazreti Muhammedin «İstanbul mutlaka fetholunacaktır. Onu alacak kumandan ne mut­ lu kumandan ve onun askerleri ne mutlu asker­ lerdir!» demesi müslümanları büyük bir gayrete getirmiş, Emevîler, Abbasîler, Selçuklular, Ana­ dolu beylerinden bazıları ve Osmanlı hükümdar­ larından, Bayezıt, Çelebi Mehmet, ikinci Murat müteaddit defalar istanbulu almağa teşebbüs etmişler, muhtelif sebepler yüzünden bu teşeb­ büslerini hakikat haline koyamamışlardır, ikin­ ci Mehmet 1451 de ikinci defa tahta geçtiği za­ man bir çok hükümdarlar için hüsranla netice­ lenmiş olan bu meseleyi kat’î surette halletmeğe karar vererek Anadolu hisarının karşısına Ru­ meli Hisarını yaptırmakla işe başlamıştı, iki binden fazla insanın,padişah ve devlet ricalinin de birlikte çalışarak, dört ay zarfında inşa olu­ nan hisar 1452 yılı ağustosunda ikmal edildiği sıralarda Bizans imparatoru Fatih’e gönderdiği bir haberde:

«Buradan çekildiğiniz takdirde vergi ver­ meğe hazırım», demiş, Fatih de:

“ Şehri teslim ederse ben kendisine maaş ve­ ririm” , cevabını vermişti. Fatihin bu sözü üze­ rine Bizans imparatoru şehri müdafaa etmek­ ten başka çare olmadığını görmüş, derhal sur­ ların tahkimine başlanmıştı, ikinci Mehmet, Hisara Firuzağa emrinde dört yüz muhafız bırakarak Edirneye gitti. Burada ağır topların

Karaköy meydanı

La place de Karakeuy â İstanbul

dökülmesine ve ordunun noksanlarının ikmaüne başlandı. Türk top mühendisleri İstanbul sur­ larını yıkmak için bir tane de çok büyük bir top plânı çizmişlerdi. Bu topun namlusunun çevresi iki metre 74 buçuk santimetre, çapı da 91 buçuk santimetre idi. Güllesinin ağırlığı 1540 kilo idi. Edirneden 1453 şubatı sonlarında yola çıkarılan bu top yüz elli çift öküzle çekilerek İstanbul önüne ancak iki ayda getirilebilmişti.

Istanbulun kuşatılmasında bu müthiş top­ lardan üç tane kullanılmıştır. Bütün hazırlıklar bittikten sonra iki yüz bin kişilik büyük bir Türk ordusu ikinci Sultan Mehmedin kumanda­ sında olmak üzere Edirneden Istanbula doğru yola çıktı. 2 Nisan 1453 pazartesi günü Türk or­ dusunun öncü kuvvetleri Bizans surları önünde göründü. Üç gün sonra da ordunun mütebaki kısmı gelerek surlara dayandı. Çok geçmeden Bizansa Türklerin taaruzu başladı. A ğır Türk toplanmn surlarda açtığı gedikler BizanslIların ümitsiz gayretlerde kapatılmağa çalışılıyordu. Şehir bu harbe çoktan hazırlanmış olduğundan Türk taarruzlarına inatla mukavemet ediyor, muhasara uzadıkça Osmanlı hükümdarının sabrı tükeniyordu. Baltaoğlunun kumandasmda bulu­ nan Türk donanmasının İstanbul önünde Vene­ diklilerle yaptığı savaşta yenilmesi Sultan

(2)

Meh-10 Tü r k i y e t u r î n g ve o t o m o b i l k u r u m u medi fena halde hiddetlendirmiş, Türk donan­

masını Halice geçirmek için başka çareler ara­ mak mecburiyetinde bırakmıştı. Osmanlı padi­ şahı muhasaranın uzamasında sadrazam Halil paşanın dahil olduğunu işitmişti. Bir gece ken­ disini ansızın çağırtmış:

«Lala! Bu yatağı görüyormusun? Anın için­ de bir türlü uyuyamıyarak azim iztırap çekiyo­ rum. Rumların parası ile iğfal olunmaktan ha- zer et. Yakında kati cenk başlıyacak. Avniilâhî ve muaveneti peygamberi ile şu şehri küffar- dan alacağız» demişti.

Halil paşanın padişahı Bizans ile sulh yap­ ması için iknaa çahşması ve kendisinin Bizans­ lIlardan rüşvet aldığı rivayetinin Fatihin kulağı­ na kadar gelmesi hakkındaki şüphelerin artma­ sına sebep olmuş, netekim îstanbulun fethinden sonra başım cellâdın elinden kurtaramamıştır. Mayıs ayının sonlarına doğru, yani muhasara­ nın kırk sekizinci günü muharebe çok şiddetlen­ mişti. Türkler yer altından açtıkları lâğımlar, seyyar kuleler ve yüksek merdivenler vasıtasile surlara mütemadiyen hücum ediyorlardı. Fatih Mehmet bir ara ateşi keserek Isfendiyaroğlu İsmail beyi imparatora gönderip şehri teslim et­ mesini bildirmiş, red cevabı alınca mesuliyeti BizanslIlara bırakarak umumî hücum yapılaca­ ğım ilân etmişti. Bu haber Türk ordusu tarafın­ dan sevinçle karşılanmıştı. Padişah askerin arasında dolaşarak kendilerine «kaleye ilk çı­ karak Türk bayrağını dikecek gaziye timar ve sancak verilecek, fakat firarı ihtiyar etmek gi­ bi namussuzluk edenler olursa bilâkis anların derhal boynu vurulacaktır.» diyerek askerleri teşci ve teşvik etti. Fatih, Türk donanmasını Dolmabahçenin bulunduğu yerdeki vâdiden kı­ zaklarla çektirmek suretile Kasım paşadan Ha­ lice indirtmiş ve burada bulunan Venedik ve Bizans donanması mütemadiyen imha edilmişti. Muhasaramn yirmi sekizinci günü gecesi Türk ordusunda umum bir şenlik yapılmıştı: «Meb- deileylde idi ki umumî şenlik (donanma) icrası­ na başlanmak için «Sur» denilen borularla işaret verildi. Boğazın ekser savahili ile Halicin karşı sahilindeki tepeler, îstanbulun kara ciheti kar­ şısındaki sırtlar üzerlerinde çadırlar, karargâh­ lar, bütün Sefen-i Osmaniye nice binlerce kan­ diller, mumlar, fenerler, ateşler ile nurlara müs- tağrak oldu.»

Hücumu umumî şenliği üzerine Türklerin kat’î hücuma hazırlandıklarına artık şüphesi kalmıyan imparator Kostantin Bizans askerle­

rinin gayret ve şecaatini tahrik için kılıcım ala­ rak aralarına karıştı. Türk topları surları mü­ temadiyen dövüyor, piyadeler de açılan gedik­ lerden ardı kesilmeden hücum ediyorlardı. Meş­ hur Kont Segür eserinde 29 Mayıs sah günü y a ­ pılan umumî hücumu şöyle yazmaktadır: «Şa­ fak sökünce OsmanlIlar hem kara ve hem deniz­ den hücum-u umumiye başladılar. Hazreti pa­ dişahın bütün topçusu surlara tekarriip etti. Sa­ pan, ok bulutlarile loşlaşmış olan hava bir anda mancınıklarla atılan kayaların boğuk sadasın- dan, kurşunların giderken yaptığı vızıltıdan, topların müthiş patlamasından gürleyip duru­ yordu». Şehirde durmadan çalan çan sesleri, top gürültüleri, yaralananların müthiş feryat­ ları, çarpışan kılıçların çıkardığı madenî seda şehrin ufuklarında korkunç akisler yapıyordu. BizanslIlar Türk toplarının surlarda açmış ol­ duğu gedikleri kapamaktan âciz kalmışlar y a ­ vaş yavaş iç surlara çekiliyorlardı.

Bu sırada Türk saflarından sıyrılarak burç­ larından birine tırmanan Ulubadlı Haşan ismin­ de yağız bir delikanlı Bizans surlarına Türk bay­ rağını ilk defa dikmeğe muvaffak oldu. Bu Türk ordusunun şevkini arttırdığından hücum şid­ detlendi ve çok geçmeden Türk kuvvetleri sur­ ları yararak şehre bir sel gibi akmağa başladı. Sabah şafakla başlıyan taarruz akşam gurupla sona erdi. Henüz yirmi yaşında bulunan Fatih Sultan Mehmet beyaz atının üzerinde şehre gi­ rerken (29 Mayıs 1453) İstanbul için yeni bir tarih başlıyordu.

Cemal YEN ER

Eskişehirde Hava kuvvetleri Hastanesi

L ’Hôpital des Forces Aériennes à Eskichéhir

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Üniversitede edindiği teorik tahsil sonrasında Senkovskiy’in Türkçe ve Arapça bilgisini uygulama seviyesinde ilerletmek ve araştırma yapmak üzere Akdeniz’in doğu

Yatak Sayısı Uzman Hekim Sayısı Pratisyen Hekim Sayısı Hemşire Sayısı Toplam Hekim Sayısı Yardımcı Sağlık Personeli Sayısı İşletme Giderleri Ebe Sayısı Bin Kişiye

inisiyatif feminigtlerin eline g-çmiçtiro Ama non yılio.rda banş §ave,şımma bağlı olarak yilerict kadın öı:giltle:rinlıı" y*nıdeıı g*liştp güçlenınasi

Boyna tak›lan muska biçimindeki üçgen kolyeler, üzerlik çeflitleri, firûze caml› nazar- l›klar, boncuklu çocuk nazarl›klar›, de¤iflik ebat, renk ve türdeki

Örneğin, az zamanda, birkaç yüz adamıyla birlikte Avrupalıların Yeni Dünya’ya taşıdığı, yerli bağışıklık sistemlerinin tan ımadığı mikroplarla ittifak

Ozet : bzelli: kle ku~Ok r;:ocuklarda, Hava yolu yabanc1 cisimleri acil mudahaleyi gerektiren bir olayd1r. KOt;:O'k r;:ocuklarda'ki hava yolu yabancJ cisimlerine ait

Trablusşam sancağına iskân olunmak üzere doğrudan ve Humus’dan gelen Girit muhacirlerinin hala iskân edilemediği, iskân ve diğer masrafları için gerekli

Manisa’da Çocuğu Olan 15-49 Yaş Kadınların Doğum Sonu Dönemde Yenidoğan Sağlığı İle İlgili Geleneksel Uygulamaları.. Aynur ÇETİNKAYA, Dilek ÖZMEN, Seval