• Sonuç bulunamadı

MESAM Yönetim Kurulu Başkan Yardımsıcı Fuat Güner:'İşler kanunsuz biçimde yürüyor'

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "MESAM Yönetim Kurulu Başkan Yardımsıcı Fuat Güner:'İşler kanunsuz biçimde yürüyor'"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

12 NİSAN 1994 SALI

Aij?. &

CUMHURİYET 2

KÜLTÜR

i l k

MESAM Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Fuat Güner:

PELİN ÖZER

Geçtiğimiz günlerde MESAM (Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği), CISAC (Uluslara­ rası Eser Sahipleri Konfederasyonu)’ın 1994 yılı Avrupa komite toplantısına evsahipliği yaptı. T op­ lantıda; gelişmekte olan Avrupa ülkelerinin telif sorunları tartışıldı, çözüm yollan üzerinde durul­ du. Toplantının gündeminde Fikir ve Sanat Eserle­ ri yasa tasansı da vardı. Özel radyo ve televizyonla­ ra da ilişkin hükümler içeren yasanın üzerinde bazı değişiklikler yapılması da toplantı sonunda alınan kararlar arasındaydı. Bu yasa tasansının Bern ve Roma anlaşmaları ile Avrupa’da günümüzde uy­ gulanmakta olan prensiplere göre yeniden düzen­ lenmesi öngörüldü.

1987 yılında kurulan ve yönetim kurulunu

Yıldırım Gürses(başkan), Fuat Güner(başkan

yardımcısı), Bora Ayanoğlu, Gönül Şen, Amir Ateş,

Bilge Özgen ve Aşkın Tuna’nın oluşturduğu M E­

SAM, ülkemizde beste ve söz yazarlarının telif haklarını koruyan ve takip eden tek meslek birliği. M ESAM ’ın uygulamaları (ve uygulayamamaları) ve CISAC'm 1994 yılı Avrupa komite toplantısı üzerine bilgi almak için MESAM Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Fuat Güner’le konuştuk;

- MESAM’ın tarihini, kuruluş amacını ve etkin­ liklerini anlatabilir misiniz?

MESAM 1987 yılında kuruldu. Bizden önce bu alanda hizmet veren küçük kuruluşlar varmış ama fazla yaşamamışlar. Bugün çalışan yönetim kurulu üyeleri geçen sene kasım ayında yapılan genel ku­ ruldan sonra seçildi. Bu sene başında yönetim ku­ rulu değişti ve oldukça büyük bir çalışma içine gir­ di. H aftada bir gün toplanıyorduk ama şimdi bir­ kaç gün toplanıp problemleri çözmeye çalışıyoruz. Türkiye’de problemler o kadar büyük ki telif hak­ lan bizim için çok yeni bir konu. Avrupa’da pul­ ların üzerinde “Human rights is copyright- İnsan

haklan çoğaltma haklarıdır” yazıyor. Dünyanın

çok önem verdiği bir konu bizde daha yeni yeni an­ laşılmaya çalışılıyor. Bu aslında herkesi ilgilendiren bir konu.

Bir eser ortaya çıktığı zaman o eserden doğal olarak bir hak doğuyor. Bunu genel anlamda ikiye bölebiliriz. Birincisi “mekanik haklar”, yani plak, kaset ve compact-disklerin satışından doğan hak­ lar. Bu satışlardan bestecilerin belli bir yüzde alma­ ları gerekiyor. İkincisi ise “temsili haklar” . Bunlar da radyo, televizyon, konser, eğlence yerlerinde çalman müzikler, nerede ne tü r müzik yayını yapılıyorsa onlann tümünden alınacak telifler. Türkiye bugüne kadar temsili alanlardan pek para toplayamamıştı. Geçen seneki yönetim kurulu ka­ rarında Show TV'den Interstar’dan anlaşmalarla bir takım paralar ilk defa alındı. Bu anlaşmaları yapan firmaları, böyle bir şeye inandıkları ve des­ tek verdikleri için kutluyorum. Çünkü bu bir me­ deniyet göstergesidir. Haklar sanatçı öldük ten son­ ra 70 yıl devam ediyor.

- Kanunda bu süre 50 vü olarak belirtilmiyor mu?

'isler

B

ize Mazhar-Fuat-Özkan olarak, Yeni

G ine’den K anada’ya kadar telif ücretleri

geldi. Çok şaşırıyoruz. Düşünebiliyor

musunuz ? Kenya’da “Sufı” çalmış, bize telif

ücreti gönderiyorlar. Bunu bizim sanatçımız

hayal bile edemez. Bu, uluslararası düzeyde

başarılı bir telif miiessesesine üye olmanın getirdiği bir

avantaj. Benim de bütün amacım; telif kuruluşlarının

Türkiye’de başanlı olması. Bunun bir şartı da herkesin

el ele vermesi. Hem M ESA M ’ın hem plak şirketlerinin

hem televizyon ve radyoların el ele vererek beraberce bu

işi yürütmesi gerekir. Hiç kimse tek başına karar

almamalı.

kanunsuz

biçimd

Bizde 50 sene ama Avrupa’da 70. Yeni kanunda 70 yıla çıkartılması dü­ şünülüyor.

- Yürürlükteki yasada boşlukların bir an önce kapatılması gerekiyor. Oysa yeni yasa tasansı hala Meclis’te bekliyor. Bu konuda bir yaptırımınız olabilir mi?

Telif kanununun çıkmaması da bir­ takım karışıklıklara yol açıyor. Yani bir eserin sahibi o eseri yaratan mıdır, yoksa o eseri yaratandan alıp da piya­ saya kazandıran mıdır gibi bir takım şeyler var. Başka açık kapılar da var. Mesela bir besteci tüm bestelerini bir telif kuruluşuna bırakabilir. Ama yazdırmadığı besteler varsa bunları kendisi de pazarlayabilir. Halbuki dünyadaki telif kuruluşlarına besteci­ nin kendisi üye oluyor, besteleri değil. Öyle olunca bestecinin gelmiş, geçmiş ve gelecek tüm besteleri kuruluşa dev­ redilmiş oluyor.

- Telif ücretlerini nasıl belirliyorsu­ nuz?

Dışarıda uygulanan sistemleri gö- zönüne alıyoruz ve onlann uyguladığı yüzdeler üzerinden para alıyoruz. Normal olarak dışanda toptan satış fi­ yatının üzerinden kesilir. Biz toptan

satışı 15 bin lira diye tespit ettik. Daha yeni yeni alışıldığı için ılımlı yaklaşıyo­ ruz.

- MESAM’uı ödediği telif ücretleri sanatçılar arasında bir anlaşmazlığa yol açıyor mu? Ücretlere tepki gösteren sanatçılar oluyor mu?

Benim gördüğüm, yaşadığım prob­ lemlerden birisi de bu. Besteciler M E­ SAM vasıtasıyla alacaklan paranın düşük olacağım hesap ediyorlar. Ör­ neğin bir besteci gidiyor bir plak şir­ ketine ve 100 milyon para istiyor. Bir sanatçı, besteyi isüyorum diye plakçı­ ya baskı yapıyorsa ve sonuçta ticari yarışı da gözönüne alıyorsa, besteci ben neden 20 milyona eserimi vereyim diyör ve eserini kendi pazarlıyor. Plakçılar arasında yapılması düşünü­ len anlaşm ada bandrol sırası üzerin­ den 14 bin lira alıyoruz her plaktan. Bu rakamı baz olarak kabul ediyoruz. Ve bu rakam üzerinden yüzde 8’ini MESAM alıyor. Kendi yüzde 15’ini kalan paydan aldıktan sonra kalanını bestecilere dağıtıyor. Bir kasetin yüz bin adet basıldığını kabul edersek, bunu 14 bin ile çarptığımızda 1 milyar 400 milyon lira olur. Bunun yüzde se­ kizi diyelim 120 milyon civarında bir rakam tutuyor. Bir kasette 10 beste ol­ duğu düşünülürse beste başına 12 mil­ yon lira düşüyor. Tabii bu fiyata kim­ se bestesini vermek istemiyor. Bu du­ rumda ne olacak? Esasında dünyada böyle bir şey yok. Dünyadaki uygula­ malarda besteci parasını kuruluşlar­ dan plak satıp da kaç sattığı belli ol­ duktan sonra hakettiği telif oranında alıyor ama orada kaset fiyatları Türk Lirası’yla 100-200 bin lira olduğu için zaten 120 milyon Türk Lirası karşılığı­ nda bir para alıyor. Bu para da onları tatmin ediyor. Böyle bir problem .var ortada. Bu problemi nasıl çözeceğimiz

konusunda çalışmalarımız var. M ÜYAP, Raks ve diğer bu işe gönül vermiş kuram ­ larla birlikte yapacağımız anlaşmalarda bu sorunu çözmeye çalışacağız. Sorun­ ların tek nedeni de kanunlarımız. K anun­ larımız yeteri kadar açık değil. Yeni ka­ nun da daha çıkmadı. İşler kanunsuz bir şekilde yürüyor.

- Toplantıda alınan kararlardan biri de, aynı eser kategorisini ve aynı tip hakları kapsayan birden fazla mesleki birlik kurul­ masının demokratik yöntem içinde karışıklığa neden olduğunu vurguluyor...

Fransa, Almanya. Ingiltere gibi Avru­ pa ülkelerinde her alanda telif haklarını gözeten birer dem ek var. Ama kanunen birden fazla olması yasaklanmıyor. Bir­ kaç tane dem ek kurulmuş ama yürüme­ miş, bir tanesini tercih etmişler. Zanne­ diyorum Türkiye’de zaten şu anda yasada MESAM korur diyor. MESAM, tüm te­ lifleri koruyan bir demek olsun demiyo­ ruz. Biz yalnızca müzik konusunda, ço­ ğaltma haklan ve temsili haklar konusun­ da tek olmak istiyoruz. Çünkü başka tür­ lü olursa çok karmaşa çıkar. Çok politik akımlı telif müessesclcri ortaya çıkar. Bi­ zim kültür düzeyimiz henüz tüm bunlan ayırt edebilecek halde değil.

- Eğlence yerlerinden telif toplayabiliyor musunuz? Avrupa’daki bu sorun nasıl çö­ zümleniyor?

Eğlence yerlerinden şu anda telif top­ lamıyoruz am a toplamaya başlayacağız.

Tabii bu kanunda belirlenmiş bir sorun. Diyelim ki bir diskotek geceden sabaha kadar parça çalıyor. O parçalarda pek çok Türk ve yabancı sanatçının hakkı var. Şimdi dışarda diskotek her gece çalacağı parçalann listesini veriyor. Diskoteğe gi­ ren kişinin ödediği ücretten belirli bir yüz­ de alınarak o para telif müessesine yatırılı­ yor. O akşam kaç parça çalmıyorsa o par­ çalar arasında bu para paylaştırılıyor. Bunu uygulamanın başka bir yöntemi yok. Ama bizitnkiler parçalann listesini yapmaya üşeniyorlar. Fakat bunu yap­ mak zorundalar. Ben bir gün Paris’te bir barda çalmak istedim. Patron bana hangi parçalan çalacağımı sordu. Şaşırdım, kendi bestelerimi çalacağımı söyledim. Adam o zaman sorun olmadığını, eğer başkalarının parçalannı çalmak istesey­ dim listeye yazma gerektiğini söyledi. Burada ise gidip bir gazinodan telif ücreti­ ni almak istediniz onlar da vermediler o zaman memleketin kanunlan var, tüm aletlerine el koyuyorsun. Ama onlara da iyi niyetle yaklaşarak eğitmemiz lazım. Bu insan haklanna ait bir şeydir. İnsanlar bu işten para kazanıyorlar ama yüzde 5 gibi bir parayı vermekten kaçmıyorlar. D aha bestecilerimiz bile kendi haklarının ne olduğunu bilmiyorlar. Anlık yarar sağla­ mak için her şeyi gözden çıkarıyor. Önce­ likle bestecinin kendi haklanna kendi inanması gerekiyor.

- Bizde parçayı yayma hakkı eserin

sahi-bi olan besteciye ait değil mi?

Evet, o besteci tüm haklannı M E­ SA M 'a devretmişse isim vermemek öz­ gürlüğü kendinde kalmak kaydıyla o bes­ tenin tüm haklannı MESAM toplar ve bestecisine teslim eder. Zaman zaman sa­ natçı yeni bir beste yapıyor ama onu ME- SAM 'a kaydetmiyor. Oysa bestecilerin bizimle tamamen işbirliği içinde olması gerekir. Çünkü hiçbir sanatçı gidip de tek tek her yerden telif hakkını toplayamaz.

- Korsan kaydı nasıl önlüyorsunuz?

Bunun üç yıldan başlayan bir hapis ce­ zası olduğu halde insanlar hala korsan kayıt yapıyorlar. Duyduğum kadanyla kendi korsanını yapan plak şirketleri de varmış. Bu konuda bizim direk bir yaptırımımız olamaz. Bunu plak şirketle­ rinin kendi aralannda karar birliğine varıp M ESAM 'la birlikte çözmesi gere­ kir. Bizde bu davalara ticari mahkemeler bakıyor, dolayısıyla hakimler bile bu konuda nasıl karar vereceğini bilmiyor. Bunu yavaş yavaş öğreniyorlar.

- Yeni yasa yürürlüğe girdikten sonra özel televizyonlarla ilişkileriniz nasıl ola­ cak?

Ben Show TV ile yapılan bir görüşmede bulundum. Onların yıllık reklam ciro­ larının yüzde onunun yüzde beşi diye ko­ nuştuk. Onlar bize her ay sonunda tüm çalınan parçalann belirtildiği bir liste ver­ mek zorundalar. Her ay aldığımız bu liste­ leri biz sene sonuna kadar tutmayacağız.

Her üç ayda bir besteciye paralannı dağıtacağız. Çünkü enflasyon şartlannda bir yıl çök uzun bir süre. Verdikleri formları listemize yükleyeceğiz ve temsili haklara giren yüzde 30 oranındaki bu hak­ ları bestecilere dağıtacağız, özel televizyondan alı­ nacak haklar daha zor olduğu için böyle bir yüzde- yi uygun görmüşler.

- Model aldığınız bir hukuk sistemi var mı?

Evet Fransa’da müzik telifleri konusunda etkin­ lik gösteren SACEM ’i örnek aldık.

- CISAC toplantısında tartışılan sorunlar nelerdi, bizdeki durum nasıl değerlendirildi?

Toplantıda daha çok gelişmekte olan ülkelerin sorunları tartışıldı.

- Bizim sorunlarımızı da bu çerçevede mi tartıştı­ lar?

Hayır , bizi o listede gelişmekte olan ülkelerin arasına koymadılar. Kendi aralarına aldılar. Bizim sorunlarımızı ufak ufak halletme yoluna gittiğimizi söylediler. Çünkü biz onlara bazı yabancı parça­ lann teliflerini ödedik. Böyle olunca da onlar Tür­ kiye’de telif müessesesinin yavaş yavaş oturduğu­ nu, kanunlann falan çıktığını gördüler. Toplantıda bizden daha büyük sorunlar yaşı yan Çek Cum hu­ riyeti, Slovakya, Romanya, Estonya, Arnavutluk, Rus devletlerinin soranları konuşuldu. Bizim yasa tasansı üzerine konuşuldu. Bu tasarının da prob­ lemleri olduğu konusunda birleşildi, onlann bazı önerileri alındı. Onlar da toplu görüşlerini belirtti­ ler ve altına imza attılar.

- Türkiye’de editörlük kurumu henüz yok. Bu konuda da bilgi verir misiniz?

Editör bestecileri bir maaşa bağlayarak onu ko­ ruması altına alan kişidir. Editör de M ESAM ’a üye olur ve parçalann dağıtımını yapar. Paranın yüzde 40-50’sini o alır ama sanatçılar da onun ko­ ruması altındadır. Türkiye’nin tek editörlük kuru­ mu Müzikotek’tir. Dışarda plak şirketlerinin kendi editör şirketleri var. O zaman doğal olarak telif için ödedikleri paranın bir kısmı kendilerine dönüyor. Bu sistem bizde de yerleşirse çok daha hoş çözüm­ ler getirilebilir. Bu alanda çalışma yapmak isteyen arkadaşlanmız var.

- Toplantıda özellikle vurgulanan en önemli sorun­ lar nelerdi?

Slovenya’da bir sürü telif kuruluşu var ve sonun­ da karambol çıkmış. Devlet kuram lar üzerinde çok büyük baskı yapıyormuş. Tüm hakları ellerin­ den alınmış. Bazı ülkelerde ise daha hiçbir telif ku­ ruluşu yok. Toplantıda bizim sorunlarımız üzerin­ de çok durulmadı. Bizi desteklediklerini, sonuna kadar arkamızda olduklarını söylediler. Tüm yardımlara açık olduklarını belirttiler. Bizim avu­ katlarımızdan İhsan Tellioğlu, CISAC’ın Hukuk ve Yasama Komitesi üyesi. Bundan 4 sene önce bir bir liste yayınlandı. Telif kanununun uygulan­ madığı üç ülke kalmış: Türkiye, Singapur ve bir ülke daha. Türkiye kara listedeydi. H atta Nasuhi

Ertegiin, gelip baskı yapmıştı, “Eğer telif konusun­ da hassasiyet göstermezseniz buraya ne bir klip, ne bir kaset sokarız” demişti. Bandrollerle birlikte çı­

kan uygulamalarla birlikte bizde de telif ücretleri ödenmeye başlandı.

- Yıllar önce yapılmış bir beste sonradan alınıp da üzerine başka sözler yazılarak söylendiğinde beste­ ciye belli bir telif ödeme zorunluluğu var değil mi?

Tabii. Kasete girdiyse plak şirketinin parayı M ESAM ’a ödemesi, M ESAM ’ın da sanatçıya ödeme yapması gerekiyor. Kasete girmediyse çalındığı televizyon ya da radyodan telif alınıp bes­ teciye veriliyor.

- Parçalar üzerinde etik _ haklarınız var mı?

V Evet var. Besteci kendi

S bestesi üzerinde bu hakka doğal olarak sahiptir. Herkes kafasına göre istediği şarkıyı istediği yerde çalamaz.

- Türk bestecilerin dışarda çalman parçalarından telif üc­ reti alabilmeleri için ne yap­ maları gerekir?

Dışarda parçası çalınan pekçok sa­ natçının ücretleri A vrupa’daki telif kuruluşlarında birikmiştir, onların ha­ beri yoktur. Besteciler ortada yoksa paralar derneklerin fonunda toplanır ve aradan belli bir süre geçtikten sonra kendi bütçelerine devrolur. Eğer bes­ teciler bu demeklere başvururlarsa haklannı da alırlar. Ben o yüzden bes­ tecilere hemen gidip bu kuramlara kaydolmalan gerektiğini söylüyorum. Çünkü dünyanın bin türlü hali var, bi­ rinin bestesi birden İspanya’da meş­ hur olabilir.

-Telif haklarını eksiksiz alan bir bes­ teci, ülkemizde yalnızca beste yaparak geçinebilir mi?

Yalnızca beste yaparak geçinebil­ mesi iyi beste yapması ve bu bestelerin bulunduğu kasetin iyi satması gerekir ki besteci iyi telif alsın. Besteci yapmış 10 tane parça am a kaset bin tane satmış. Eğer bu kasetler satmazsa ama televizyon ve radyoda çok çalınırsa ol­ dukça yüklü bir para almaya hak ka­ zanır. Besteci arasındaki fark da para­ ya yansır. Plağın içindeki bestecilerin kalitesini ayıramazsın. Bugün bir Eric

Clapton. bir Rolling Stones hala satı­

yorsa bunun bir anlamı vardır. Kalite­ nin her zaman alıcısı vardır. Besteci para kazanır, yeter ki yaptığı iş kaliteli olsun.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

17.04.2014 tarih ve 2362 sayılı EKVKBK Kararı doğrultusunda daraltılan koruma alanı sınırlarının Fabrikalar Bölgesi 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planına işlenmesi

2013-2019 yılları arasında Tekfen İnşaat Genel Müdürlüğü görevini yürüten Kafkaslı, Mart 2019 itibarıyla Holding’in Taahhüt Grubundan Sorumlu Başkan Yardımcılığı

Kapalı ve açık yüzme havuzları, basketbol sahası, tenis kortu, yürüyüş parkuru, çocuk oyun alanları, hamam, sauna ve pilates salonu ile donatılmış fitness salonu ve

Bizler LAİGED olarak Türkiye ve La;n Amerika ülkeleri arasındaki tüm alanlardaki ilişkilerin geliş;rilmesi için ortak projeler, iş forumları, yuvarlak masa

Risk yönetimi ve iç kontrol mekanizmasının işleyişi, Denetimden Sorumlu Komite Üyeleri, (2013 yılından itibaren Riskin Erken Saptanması Komitesi ile Yönetim Kuruluna

Gündem öncesi yaptığı konuşmada Kasım ayındaki önemli gün ve haftalara değinen Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, şehitlerimize rahmet dileyerek sözlerine başladı

Madde 32 - Bankanın genel masrafları ile muhtelif amortisman gibi, Bankaca ödenmesi ve ayrılması zaruri olan meblağlar ile Banka tüzel kişiliği tarafından

a- Şirket’in muhasebe sisteminin, finansal bilgilerin kamuya açıklanmasının, bağımsız denetimin ve Şirket’in iç kontrol sisteminin işleyişinin ve etkinliğinin