• Sonuç bulunamadı

(1748-1749 m. / 1161-1162 h.) Tarih ve 545 Numaralı Karahisar-ı Sahip (Afyonkarahisar) Şer'iyye Sicili / (1161-1162 h. / 1748-1749 m.) Karahisar-ı sahip (Afyonkarahisar) Sharia Registry No. 545

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "(1748-1749 m. / 1161-1162 h.) Tarih ve 545 Numaralı Karahisar-ı Sahip (Afyonkarahisar) Şer'iyye Sicili / (1161-1162 h. / 1748-1749 m.) Karahisar-ı sahip (Afyonkarahisar) Sharia Registry No. 545"

Copied!
383
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI

1748-1749 M. (1161-1162 H.) TARİH VE 545 NUMARALI KARAHİSAR-I SAHİP (AFYONKARAHİSAR) ŞER’İYYE SİCİLİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN HAZIRLAYAN Yrd. Doç. Dr. Rifat ÖZDEMİR Yusuf AKPINAR

(2)

FIRAT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI

1748-1749 M. (1161-1162 H.) TARİH VE 545 NUMARALI KARAHİSAR-I SAHİP (AFYONKARAHİSAR) ŞER’İYYE SİCİLİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN HAZIRLAYAN Yrd. Doç. Dr. Rifat ÖZDEMİR Yusuf AKPINAR

Jürimiz, …./01/2015 tarihinde yapılan tez savunma sınavı sonunda bu yüksek lisans tezini oy birliği/oy çokluğu ile başarılı bulmuştur.

Jüri Üyeleri: 1. 2. 3. 4. 5.

Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yönetim Kurulunun ……... tarih ve ……. sayılı kararıyla bu tezin kabulü onaylanmıştır.

Prof. Dr. Zahir KIZMAZ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü

(3)

Yüksek Lisans Tezi

(1748-1749 m. / 1161-1162 h.) Tarih ve 545 Numaralı Karahisar-ı Sahip (Afyonkarahisar) Şer’iyye Sicili

Yusuf AKPINAR

Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı

Elazığ – 2015, Sayfa: VIII + 374

Şer’iyye Sicilleri, mahkemeye intikal eden meseleler ve kadıların verdikleri kararların kaydedildiği defterlerdir. Bu defterler, Osmanlı tarihi araştırmalarında önemli kaynakalardan biridir. Özellikle şehir tarihi çalışmalarında kıymetli bilgileri ihtiva ederler.

Şer‘iyye sicillerinin, şehir tarihi araştırmalarında önemli bir konuma sahip olmasından dolayı, çalışmış olduğumuz Karahisâr-ı Sâhib Şer‘iyye Sicili’nde bulunan 245 adet belge transkripsiyona tabi tutularak günümüz Türkçesine çevrilmiş, ayrıca belli bir plan dâhilinde değerlendirilmiştir.

Defterden, Afyonkarahisar’ın idâri ve fiziki yapısı ile ilgili olarak, belirtilen yıllarla ait, merkeze bağlı kazalar, nahiye, köy, mahalle isimleri ve dağılımı ile bazı mevki adlarını tespit etmek mümkün olmuştur. Bunun yanı sıra incelediğimiz dava kayıtlarından sosyal hayatla ilgili olarak; evlenme, boşanma, miras ve nafaka hukuku gibi toplumsal yapıya ışık tutabilecek önemli bilgilere de bir ölçüde ulaşılmıştır.

Çalışma, özelde Afyonkarahisar, genelde ise Osmanlı taşra teşkilatı ve hayatına ışık tutacak, ilgili bölge ve konu ile alakalı diğer çalışmalara katkı sağlayacaktır.

(4)

ABSTRACT

Master Thesis

(1161-1162 h. / 1748-1749 m.) Karahisar-ı sahip (Afyonkarahisar) Sharia Registry No. 545

Yusuf AKPINAR

The University of Fırat The Institute of Social Science

The Department of History Elazig-2015, Page : VIII + 374

The religious report are the register of Kadı judgement and the matters passing to the court. This registers are one of the important sources at the Ottoman History Studies. Especially, they consist of important in formation on the studies of city history.

245 pieces document in Karahisâr-ı Sâhib Court Registry was applied to transcription and translated in to today Turkish and was evaluated in a determined plan because court registries have important position at city history.

In the notebook, it was not possible to determine sub -provinces, towns, villages and parish names and distribution and names of some positions places regarding to administrative and physical structure of our Afyonkarahisâr Province, belong to stated years. Beside this, at the court registers that we examined, regarding to social life; we reached to important data that would be enlighten to social structure as people, their parishes, marriages, divorces, heritance and alimony cases.

The study will clarify privately Afyonkarahisar as well as generally Otoman provincial system. It will certainly contribute to future studies on the same or similar topics.

Keywords: Court Records, the Judge, the Court Karahisar-ı Sahip, Afyon,

(5)

ÖZET ...II ABSTRACT ... III İÇİNDEKİLER ... IV TABLOLAR LİSTESİ ... VI ÖNSÖZ ... VII KISALTMALAR... VIII GİRİŞ ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM 1. ŞER’İYYE SİCİLLERİ VE OSMANLIDA ADALET TEŞKİLATI ... 3

1.1. Şer’iyye Sicillerinin Tarihi Önemi ve Muhteviyatı ...3

1.1.1. Şer’iyye Sicillerinin Tarihi Önemi ...3

1.1.2. Şer’iyye sicillerinin muhteviyatı ...5

1.2. Osmanlı Devletinde Kadı ... 10

1.2.1. Osmanlı Devletinde Kadı ve Kadı'nın Görevleri ... 10

1.2.2. Kadı'nın Görevleri ... 12

1.2.2.1. Kadı'nın Adli Görevi ve Mahkeme Görevlileri ... 12

1.2.2.1.1. Mahkeme Görevlileri ... 13 1.2.2.1.1.1. Başkâtip ... 13 1.2.2.1.1.2. Kâtip ve Mukayyidler ... 14 1.2.2.1.1.3. Muhzırbaşı ve Muhzırlar ... 14 1.2.2.1.1.4. Kethüda ... 15 1.2.2.1.1.5. Tercüman ... 15 1.2.2.1.1.6. Kassâmlar ... 15

1.2.2.2. Kadı'nın Mülki Görevleri ... 16

1.2.2.3. Kadı'nın Beledi Görevleri ... 16

1.2.2.4. Kadı'nın Mali Görevleri ... 17

İKİNCİ BÖLÜM 2. 545 NUMARALI KARAHİSAR-I SAHİP ŞER’İYYE SİCİLİ ... 19

2.1. 545 Numaralı Afyon Şer’iyye Sicilinde Yer Alan Belgelerin Konularına Göre Tasnifi ... 19

(6)

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3. 545 NUMARALI KARAHİSAR-I SAHİP ŞER’İYYE SİCİLİ METİN

TRANSKRİPSİYONU ... 53

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM 4. 545 NOLU ŞER’İYYE SİCİLİNİN DEĞERLENDİRMESİ ... 357

4.1. 545 Nolu Şer’iyye Siciline göre Karahisar-ı Sahip (Afyon) Sancağının İdari Yapısı (1161-1162 h. / 1748-1749 m.)... 357

4.2. 545 Nolu Şer’iyye Siciline göre Karahisar-ı Sahip (Afyon) Sancağının İktisadi Yapısı (1748-1749 M./ 1161-1162 H) ... 359

4.3. 545 Nolu Şer’iyye Siciline göre Karahisar-ı Sahip (Afyon) Sancağının Sosyal Yapısı (1748-1749 m./ 1161-1162 h) ... 361

4.3.1. Aile ... 361

4.3.2. Nikâh akdi ve mehir ... 362

4.3.3. Boşanma ... 363 4.3.4. Nafaka ... 363 4.3.5. Vasi ... 364 SONUÇ ... 365 BİBLİYOGRAFYA ... 366 EKLER ... 368 ÖZGEÇMİŞ ... 374

(7)

Tablo 1. Karahisar-ı Sahibe Bağlı Kazalar ... 357

Tablo 2. Karahisar-ı Sahib’in Köyleri ... 358

Tablo 3. Karahisar-ı Sahib’in Mahalleleri ... 359

Tablo 4 . Tereke Kayıtlarında Adı Geçen Bazı Hayvanlar ve Fiyatı ... 360

Tablo 5. Karahisar-ı Sahib de Narh Fiyatları ... 360

(8)

ÖNSÖZ

Osmanlı İmparatorluğu üç kıtaya yayılarak 600 yıl ayakta kalmıştır. Bu imparatorluğun içinde çok değişik etnik ve dini topluluklar yaşamaktaydı. “Bu toplulukların yaşam şekli nasıldı? Şehir ve köy hayatı nasıldı? İnsanların beslenme alışkanlıkları, giyim-kuşam, barınma kültürü neydi? Bu toplumların Aile Kurumu ne gibi özellikler taşıyordu?” gibi bütün bu soruların cevabını Şer’iyye sicillerinde bulmamız mümkündür.

Osmanlı tarihi araştırmalarında, Şer’i mahkeme sicilleri o dönemdeki siyasi, idari, sosyal, kültürel ve iktisadi durumu ortaya koymaları açısından son derece önemlidirler. Bu sebepten dolayı Şer’iyye sicilleri bölge tarihçiliğinin birinci elden önemli ve güvenilir kaynakları arasında yer almaktadır.

Atatürk “Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa, değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır” demiştir. Biz de Türk tarihinin belgelere dayandırılarak bilimsel ve en doğru şekilde yazılması için (1161-1162 h. / 1748-1749 m.) 545 Numaralı Karahisar-ı Sahip Şer’iyye sicilini Yüksek Lisans Tezi olarak yapmaya karar verdik. Yaptığımız bu çalışmanın yerelde Afyonkarahisar şehir tarihine, genelde ise Osmanlı tarihine büyük katkı sağlayacağı kanaatindeyiz. Sicillere daha çok ilgi gösterilerek günümüze kazandırılmaları en büyük temennimizdir.

Çalışmamla ilgili olarak, her zaman yakın ilgi, destek ve teşviklerini gördüğüm, tecrübelerinden önemli ölçüde istifade ettiğim hocam, Sayın Yrd. Doç. Dr. Rifat Özdemir’e, Tezin baştan sona kontrolünde bana yardımcı olan Damla Akpınar hanımefendi'ye, Ayrıca bütün hayatım boyunca beni her konuda destekleyen ve her daim arkamda duran, başta kıymetli babam, kıymetli annem ve değerli babaannem olmak üzere bütün aileme can-ı gönülden şükranlarımı sunmayı bir borç bilirim.

(9)

B : Belge Bkz. : Bakınız

C : Cilt

DİA : Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

H : Hicri

İSAM : İslam Araştırmaları Merkezi

M : Miladi

OTAM : Osmanlı Tarihi Araştırmaları Merkezi

s : Sayfa

S1 : Sayı

Ş.S : Şer’iyye Sicili

TAÇ : Türkiye Anıt Çevre Turizm Değerlerini Koruma Vakfı Dergisi TTK : Türk Tarih Kurumu vb. : ve benzeri yy. : Yüzyıl Tarihlerin Kısaltmaları Rebîü’l-evvel Rebîü’l-âhir Cemâziye’l-evvel Cemâziye’l-ahir Şa’bân Ramazân Şevvâl Zilka’de 1

(10)

İnsanlığın ve onun bir parçası olan milletlerin tarihi incelenirken, gayenin geçmişteki olayları ve gelişmelerini hakikate en yakın olarak içinde bulunulan zamana yansıtarak, bunlardan her devirde ve gelecekte ders almak, ibretler çıkarmak olduğu kabul edilir.

Geçmişi, hakikate en yakın şekilde, içerisinde yaşanan devre aktarabilmenin tek yolu da belgelere dayanmak bununla da kalmayarak, onları birbirleri ile karşılaştırıp, eleştirmek, doğruları ile eğrilerini ayırmak sonra da sonuca varmaktır.

Mahalli tarih araştırmaları Osmanlı tarihinin siyasi, idari, mali, iktisadi, ticari, askeri, dini, kültürel, demografik vb. pek çok bakımdan bilinmeyen veya eksik kalan yönlerini aydınlatacak en temel, en güvenilir yoldur. Bu nedenle biz de 545 Numaralı ve (1748-1749 m. / 1161-1162 h.) tarihli Karahisar-ı Sahip (Afyonkarahisar) Şer’iyye Sicilini Yüksek Lisans Tezi olarak yapmayı uygun bulduk.

Tezimizin esasını oluşturan 545 Numaralı Afyon Şer’iyye Sicili 67 varak ve 245 belgeden meydana gelmektedir. 118, 127 ve 134. Belgeler ikişer defa yazılmak suretiyle belge numaralandırmasında bir hata yapılmıştır. Biz, arşivin verdiği numarayı oynamadan 118-a/118-b, 127-a/127-b, 134-a/134-b şeklinde numaralayarak durumu düzeltmeye çalıştık. Bu usul ile sonradan gelen belgelerin numarasını değiştirmemiş olduk. Defterin boyutu 15.5 × 41.5 cm ebatlarındadır. Defterin aslını görme şansımız olmadı ancak temin ettiğimiz fotokopi nüshasında defterin tanıtımı sırtı kahverengi meşin, satıhları zikzak desenli kâğıt kaplı şeklinde yapılmıştır. Yine defterin tanıtım kapağında ilk belgenin 21 Evvel 1161 tarihli ve son belgenin 8 Cemâziye’l-Evvel 1162 tarihli olduğu yazmaktadır.

Çalışmamız giriş ve dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde kadılık kurumu, mahkeme görevlileri, Şer’iyye Sicillerinin tanımı ve muhtevası, İkinci bölümde belgelerin konularına göre tasnifi, belgelerin kısa özetleri, Üçüncü bölümde belgelerin transkripsiyonu ve Dördüncü bölümde ise idari, iktisadi ve sosyal yönden sicilin kısa bir değerlendirmesi yapılmıştır.

Sicilde okunamayan yerlerin eski yazıları yazıldı. Hiç okunamadı ise “okunamadı,silik” şeklinde yazıldı. Okuyup da doğruluğunda tereddüt edilen sözcüklerin eski yazıları yazıldı. Gerekiyorsa (?) işareti de kondu. Tezin ekler kısmında ise, incelediğimiz mahkeme sicilinden bazı belgelerin örnekleri verilmiştir. Belgeleri

(11)

134. belgelerde belge numaraları yeniden yazılmak suretiyle sınıflama yapılmıştır. Çalışmamızda sayfaların kenarlarında bulunan (S) Sicil Sayfasını, (B) Belge numarasınıffbelirtmektedir.

(12)

1. ŞER’İYYE SİCİLLERİ VE OSMANLIDA ADALET TEŞKİLATI

1.1. Şer’iyye Sicillerinin Tarihi Önemi ve Muhteviyatı 1.1.1. Şer’iyye Sicillerinin Tarihi Önemi

Sicil tabiri sözlükte okumak, kaydetmek ve karar vermek demek olan bu kelimenin terim olarak ifade ettiği mana şudur: İnsanlarla ilgili bütün hukuki olayları, kadıların verdikleri karar suretlerini, hüccetleri ve yargıyı ilgilendiren çeşitli yazılı kaynakları ihtiva eden defterlere kadı defteri, kadı sicili, zabt-ı vekayi, Şer’iyye sicil defterleri2, sicilli mahfuz veya sadece sicil3 de denilmektedir. Şer’i mahkemeler tarafından verilen her çeşit ilam, hüccet ve şer’î evrak, istisnasız kurallarına uygun olarak bu defterlere kaydedilmektedir. Hâkim mahkemede mutlaka bir sicillat defteri bulunduracak ve vereceği ilam ve hüccetleri tahriften korunacak şekilde muntazam olarak söz konusu defterlere kaydedecektir.4 Bu defterlerin kâğıtları çok sağlam ve parlak, yazı yazımında kullanılan mürekkepleri canlılığını günümüze kadar muhafaza edebilecek derecede kaliteli olan Şer’iyye sicilleri, kesin olmamakla beraber boylu ve dar enli olurlardı. Yaklaşık 40 santim boyu olan bir defterin 16-17 santim arasında da eni olurdu. Söz konusu siciller normalde kadıdan kadıya devredilirdi.5

Sayfa sayıları 10-20 den 10-200-300 e kadar çıkabilmektedir. Defterler ortalama 100 sayfa civarındadır ve 400-500 kaydı içermektedir.6

Tarihimize ait kaynaklar arasında Şer’iyye sicilleri XV. Asrın ikinci yarısından XX. Asrın ilk çeyreğine kadar uzun bir zaman dilimi içinde, 472 yıllık Türk tarihini, iktisadını, siyasi, sosyal, hukuki hayatını yakından ilgilendiren mahkeme kayıtları olarak Türk kültür ve tarihinin başında gelmektedir.7

2

Fethi Gedikli, “Osmanlı Hukuk Tarihi Kaynağı Olarak Şer’iyye Sicilleri” , Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, 2005, C.3, S.5, s. 187

3

Rifat Özdemir, “Şer’iyye sicillerinin Sosyo-ekonomik tarih ve halk kültürü açısından önemi”, 1. Battalgazi ve Malatya Çevresi Halk Kültürü Sempozyumu Tebliğler, Malatya, 1986, s. 179

4

Ahmet Akgündüz, “İslam hukukunun Osmanlı devletinde tatbiki: Şer’iyye Mahkemeleri ve Şer’iyye

sicilleri”, İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, S.14, 2009, s. 22

5

Ahmet AKSIN; “218 Numaralı Harput Şer’iyye Sicili 1249-1256(m. 1833-1840)”, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Ens. Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Elazığ, 1990, s. XXIII.

6

Yunus Uğur, “Şer’iyye sicilleri”, DİA, İstanbu,1990, C.39, s.9 7

İmran DEMİRBAŞ ŞAHİN “Şer’iyye sicillerinin önemi ve Çanakkale Şer’iyye Sicilleri” Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı Dergisi, Mart 2005, S.3, s.137

(13)

dileklerini, mahalli idarelere ait hukuki düzenlemeler olarak kabul edilen ferman ve hükümleri, en önemlisi de ait olduğu mahallin sosyal ve iktisadi hayatını yansıtan mahkeme kararlarını ihtiva eden bu siciller incelenmeden, Osmanlı devletinin siyasî, idarî ve sosyal tarihini tam anlamıyla ortaya koymak mümkün değildir.

Sicillerin her konuda tarihe temel kaynak olacağına şüphe bulunmamakla beraber özellikle şehir tarihleri ve Anadolu’nun değişik bölgelerindeki mahalli hayata ait ilmi araştırmaların birinci derecede kaynağı Şer’iyye sicilleridir. Sadece Türkiye sınırları içinde yer alan toprakların değil, belki Osmanlı devletinden ayrılan ve bugün sınırlarımız dışında bulunan topraklarında gerçek tarihi bu vesikalar incelendikten sonra yazılabilir.8

Şer‘iyye sicilleri her konunun araştırıcısı için bir şeyler barındıran ve bu sebeple pek çok konuda araştırma yapanlar için önemli olan birinci el kaynak durumundadırlar. Yalnız bakış açılarına göre, onlara atfedilen önem konudan konuya değişiklik gösterebilmektedir. Örnek olarak bir sosyal tarih araştırıcısı da, bir hukuk tarihi araştırıcısı da onu kendi sahaları bakımından birincil öneme sahip kaynaklar olarak görebilmektedir. Onlar, askerî tarih, son yıllarda çok ilgi çeken yerel tarih yahut şehir tarihi, iktisat tarihi, yer adları ve kişi adları bilimleri, tıp tarihi ve hatta diplomasi ile diplomasi tarihi bakımından da önemlidirler.9

Siciller, sosyal tarihimiz açısından son derece hareketlidirler. Bölgede meskûn olan insanların aile yapılarını, evlilik geleneklerini, çocuk sayılarını, sosyal güvenlik konularını, zengin-fakir, müslim ve zımmi ailelerin sosyal özelliklerini ayrı ayrı tespit etmek mümkün olmaktadır.10

Siciller adli teşkilat bakımından da önemlidirler: Kadılık, naiplik, muhzırlık, mübaşirlik, bostancıbaşılık, çavuşluk ve subaşılık gibi adli müesseselerin hem idari yapılarını, hem de gördüğü görevleri geniş şekilde Şer’iyye sicillerinden öğrenebiliriz.11

Şer‘iyye sicillerinin merkez teşkilatı ile taşra teşkilatı arasındaki ilişkiler açısından da önemi vardır. Hatta divanda tutulan bazı defter dizileri eksik olduğundan, merkezden gelen kayıtların kaydolunduğu siciller, onların bıraktığı boşluğu doldurma işlevi de görebilirler.

8

Ahmet Akgündüz, “Şer’iyye Sicilleri Mahiyeti Toplu Kataloğu ve Seçme Hükümler”, İstanbul, 1988, C.1, s.12

9

F. Gedikli, “Osmanlı Hukuk Tarihi Kaynağı Olarak Şer’iyye Sicilleri”, s.190 10

R. Özdemir, “Şer’iyye sicillerinin Sosyo-ekonomik tarih ve halk kültürü açısından önemi”, s.181-182 11

(14)

Fetva-kaza ilişkisini de Şer’iyye sicilleri vasıtasıyla izlemek mümkündür. Böylece “müftü” veya “şeyhülislam” yahut kenar müftülerince verilen fetvaların mahkeme kararlarına nasıl yansıdığı, hangi konularla ilgili fetva istendiği, fetva karşısında kadının durumunun ne olduğu hususlarında belirlemeler ve yorumlar yapma imkânına kavuşulabiliyoruz.

Hukuk tarihimizi incelerken İslam hukukunun uygulamada nasıl göründüğünü, nasıl bir şekil aldığını, değişime uğrayıp uğramadığını, hukuki sorunları çözüp çözemediğini en önce bu sicillere bakarak anlayabiliriz. Tabir caizse, siciller bu anlamda bizim mihenk taşlarımızdır.12

Askeri tarihimize ait birçok bilgileri yine Şer’iyye sicillerinde bulmak mümkündür. Ordu için asker ve zahire toplanması, iç güvenliğin sağlanması, asker sayısının belirlenmesi, ölüm, ihraç, emeklilik, harp taktiği, planlama, bedel gibi askeri konulara ışık tutacak konulardaki ferman, emir, buyruldular gibi Şer’iyye sicillerine ait belgeler incelenmelidir. 13

Şer’iyye sicilleri bulundukları bölgenin iktisadi hayatına dair konularda da birinci elden tarihi kaynaklardan sayılmaktadır. Türk halkının hayat ve geçim tarzı ithalât ve ihracat konusu olan eşyalar, yörede yetişen tarım ürünleri, imal edilen sanayi ürünleri mevcut olan zanaat ve meslek grupları, halktan toplanan vergiler, devletin memurlarına ödediği tahsisatlar, hukuk ve ceza davalarındaki tazminatların miktarı ve cinsi, para arzı ve çeşitleri, para enflasyon ve devalüasyonun gerçek manadaki tarihi seyri Şer’iyye sicillerinden rahatlıkla öğrenilmektedir. 14

Bu bakımdan Osmanlı tarih araştırmacılarının mutlak suretle bu sicilleri incelemeleri gerekmektedir. Bu defterler incelenmediği takdirde verilecek hükümler eksik kalacaktır.15

Bu önemlerinden dolayı, sicillere daha çok ilgi gösterilerek günümüze kazandırılmaları gerekmektedir.16

1.1.2. Şer’iyye sicillerinin muhteviyatı

Tarih araştırmalarında bu kadar önemli bir yere sahip olan Şer’iyye sicillerinde şu tür belgeler bulunmaktadır:

12

F. Gedikli, “Osmanlı Hukuk Tarihi Kaynağı Olarak Şer’iyye Sicilleri”, s.190 13

Salih Akyel, “1840- 1843(H. 1256-1258) Tarihli Eğin Şer’iyye Sicilinin Tanıtımı ve Fihristi”, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C.15, S.1, s.301

14

A. Akgündüz, Şer’iyye Sicilleri, C,1, s.15-16 15

Ahmet Aksın; “218 numaralı Harput Ş.S”, s. XXIII 16

(15)

2. Ümera denilen mahalli yöneticilerin ( Beylerbeyi, Vali, Sancakbeyi, Mutasarrıf, Mütesellim vb. ) çeşitli konularda sancak veya şehir sorunlarını çözmek için yayınladıkları buyruldular ile bunların icraatlarını gösterir kayıtlar

3. Kadıların (Naiblerin) çeşitli konularda merkeze gönderdikleri ilamlar ile şehir yönetiminde kişi ya da kurumlar arasında doğan anlaşmazlıkları çözümlemek için verdikleri hüccetler

4. Şehrin mahalle listeleri, dini ve sosyal yapıların inşası, bakım ve onarımlarının yapılması, şehirle yürütülen imar faaliyetleri, imar işlerinde kullanılan inşaat malzemelerinin çeşit ve fiyatları ile ilgili vesikalar

5. Şehir nüfusunun, nüfusun ırkî ve dini yönden ayrımını, bir nüfusun zaman zaman maruz kaldığı salgın hastalık ile doğal afetleri anlatan belgeler

6. Evlenme, boşanma, kız kaçırma, mehir bağlama, alım-satım mukavele ve kefalet senetleri, hırsızlık kalpazanlık, yaralama ve öldürme ile ilgili kayıtlar 7. Şehirlerdeki esnaf grupları, bunların mesleki ile ürettikleri malların çeşitleri,

çarşı ve pazarlarda satılan malların narh listeleri, usta ve ırgat yevmiyeleri 8. Sancak ve şehir halkından toplanan vergi miktarları, bu vergilerin

toplanmasında kullanılan âvârız-hânesi ile ilgili listeler

9. Altın ve para meseleleri ile çeşitli eşya fiyatlarını gösteren kayıtlar

10. Ölen kişilerin mesleği ile mal varlığını gösteren tereke kayıtları, bu tereke kayıtlarında yer alan etnoğrafik eşya listeleri

Bu sayılan konular dışında, mahkeme tarafından önemli görülüp de sicillere geçirilen çok çeşitli konuları kapsayan belgelerde yer almaktadır.17

Şer’iyye sicillerinde genellikle rastlanan belge türleri arasında yer alan hüccet, i‛lam, buyruldu, ferman, tereke, vakfiye, tevzi defteri, telhis, takrir, şukka, müzekkire, temessük, narh, arzuhal ve ilmühaber hakkında şu bilgileri verebiliriz:

Hüccet: Sözlükte "delil, burhan, senet" anlamına gelen hüccet (çoğulu hücec)

"bir davanın sıhhatine delalet eden şey" demektir. Osmanlı hukuk terminolojisinde hüccet kelimesi iki anlamda kullanılmıştır. Birincisi şahitlik, ikrar, yemin ve yeminden nükûl (cayma, dönme) gibi bir davayı ispata yarayan hukuki delillerdir. İkincisi kadı

17

R. Özdemir, “Şer’iyye sicillerinin Sosyo-ekonomik tarih ve halk kültürü açısından önemi”, s. 180-181; R. Özdemir,” Şer’iyye sicillerinin Toplu Kataloğuna Doğru”, Fırat Üniversitesi Dergisi, Elazığ,1987, C.1, s.192-193

(16)

huzurunda taraflardan birinin ikrarını, diğerinin bu ikrarı tasdikini içeren ve bir hükmü ihtiva etmeyen hususlara dair düzenlenmiş belgelere verilen addır.

Genellikle her hüccette davacı (mukır), davalı (mukarrun leh) ve bu iki taraf arasında dava konusu olan mesele olmak üzere üç temel unsur bulunur. Kadı huzurunda görülen dava neticesinde duruma göre hüccetin aslı taraflara verilir, sureti de sicile kaydedilirdi. Orijinal hüccetlerde kadının ismi ve mührü (tasdik ibaresi) bulunduğu halde sicillere kaydedilmiş hüccetlerde bunlar yer almaz.

Hüccetlerin konusu kadılar tarafından ele alınmış her türlü kazaî vakalardır. Başlıca hüccet çeşitleri şunlardır: Köle ve köle azadı (i'tak, tedbir, mükâtebe), evlenme (akd-i nikâh), karşılıklı rıza ile boşanma (muhâlea), boşama (talâk), nikâhın feshi, nafaka, terbiye velayeti (hidâne). Miras, rehin, rehini kaldırma (fekk-i rehin). Borçla ilgili ihtilaflı konular alım satım mukaveleleri, icâre, vesayet, vekâlet, emanet, sulh, hacr-iflas, lukata, gasp, cinayet.18

İ’lam: Bir mahkemede sadır olan hüküm ve kararı havi verilen resmi kâğıt

hakkında kullanılır bir tabirdir.19

Her i’lam belgesi davacının iddiasını, dayandığı delilleri, davalının cevabını, varsa def’in sebeplerini, verilen hükmün gerekçelerini ve nasıl karar verildiğine dair kayıtları ihtiva eder. İ’lam belgelerini diğer Şer’iyye sicilleri kayıtlarından ayıran en önemli özellik hakimin verdiği kararı ihtiva etmesidir.20

Buyruldu: Osmanlı diplomatiğinde yüksek rütbeli görevlilerin kendilerinden

aşağı mevkilerde bulunanlara gönderdikleri emirler için kullanılan bir terimdir. Padişaha ait belgelerde olduğu gibi buyruldularda da her görevli için kullanılacak elkab ayrı ayrı tespit edilmişti. Kazaskerlere “izzetlü, fazîletlü” ; kaptanpaşaya “ izzetlü, rif’atlü” ; İstanbul kadısına “faziletlü”; defterdar, nişancı, reisülküttap, tersane, darphane defter emini ve şehreminleri, yeniçeri ağası, bostancıbaşı, kapıcılar kethüdasına ise sadece izzetlü diye yazılırdı.21

Ferman: Divan-ı Hümayun veya Paşa Kapısı'ndaki divanlarda alınan kararlara

uygun olarak yazılan ve üzerinde tuğra bulunan padişah emirlerinin (buyruk) genel adıdır. Fermanla eş anlamlı olan emir ve hüküm kelimelerinin "emr-i ali, emr-i şerif, emr-i padişahî, emr-i münff-i va-cibü'I-ittiba' ; hükm-i şerif ve hükm-i cihan-muta' “ şeklinde terkipler halinde kullanıldığı da görülmektedir.

18

M. Oğuz,– A. Akgündüz, , “Hüccet”, DİA, İstanbul, 1998, C.18, s.446 19

Mehmet Zeki Pakalın, Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C.II, İstanbul 1983, s.51 20

A. Akgündüz, “İ’lam”, DİA, , İstanbul, 2000, C.22, s.72 21

(17)

olan fermanlar doğrudan doğruya Divan-ı Hümayunun kararı ve padişahın emriyle hazırlanıp ilgili şahıslara gönderilirdi. Fermanların büyük bir kısmı ise beylerbeyi, sancak beyi, kadı gibi görevlilerin mektup veya arzı yahut halktan birinin arzuhali üzerine konunun divanda görüşülüp bir karara bağlanması sonunda hazırlanırdı.22

Tereke: Doğrusu “terike” olan ve ölen kişinin geride bıraktığı mal yerine

kullanılan tabirdir. Terike kayıtları: 1. Ölünün teçhiz ve tekfini, 2. Ölünün borçları, 3. Vasiyeti, 4. Veresenin hakkı gibi konuları ihtiva etmektedir.23

Vakfiye: Dini mahiyetteki bir belge olan vakfiye (vakıf-name) Allah için

yapılan bir tesisi ifade eder. Bu belge vakıf denilen hayırsever birisi tarafından tanzim edilmiştir ve kendi adı da vakfiyede zikredilmiştir. Ne türlü arazi, ev, dükkân vs. ya da para vakfedilmişse onlar belirtilir hangi dini veya sosyal tesise tahsis olunduğu kaydedilir.24

Tevzi Defteri: Halkın ödemekle mükellef oldukları örfi vergiyi gösteren

müfredatlı hesap hakkında kullanılır bir tabirdir. Buna “Sâlyane defteri” de denirdi. Her kazada ayrı ayrı olarak yapılan tevzi defterlerine o yer halkının ödemesi lazım gelen memleket masrafı, oradan gelip geçen memurların menzil ücretiyle kaldıkları müddetteki masrafları, vali, mütesellim, voyvodalarla köy muhtarlarının kezalik masrafları, hükümet konakları, kışlalar, köprüler, suyolları inşaat ve tamir bedelleri yazılırdı.

Tevzi defteri “Ruz-ı Hızır” ve “Ruz-ı Kasım” olmak üzere senede iki defa tanzim olurdu. Yekûnu ya erkek nüfusa veya eve göre tevzi olunurdu. Kanunen vergi ile mükellef olmayanlar veya muaf olanlar tevzi dışında kalırlardı.

Tanzimat’tan sonra kaldırılmıştır.25

Telhis: Sadrazam tarafından padişaha sunulan yazılı kâğıt yerinde kullanılan bir

terimdir. Telhis, Arapça bir kelime olup, hûlasa etmek, uzun bir yazıyı kısaltmak, özetlemek anlamındadır.26

Takrir: Arapça “karar” dan tef’il vezninde bir kelime olan takrir yerleştirme,

sağlamlaştırma, anlatma manalarına gelir.27

Takrir bir işi resmen ve yazılı olarak merciine bildirme yerine kullanılır bir tabirdir.28

22

M. Kütükoğlu, “Ferman”, DİA, , İstanbul, 1995, C.12, s.400 23

M. Zeki Pakalın, Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C.III, s.460 24

M. Tayyib Gökbilgin, Osmanlı Paleografya ve Diplomatik İlmi, İstanbul, 1992, s.112 25

M. Zeki Pakalın, Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C.III, s.486 26

(18)

Şukka: Sözlükte Arapça parça demek olup kâğıt parçası, mektup manasında

kullanılmıştır.29

Merkezle taşra veya taşradaki iki yer arasındaki yazışmalar için kullanılan bir belge türüdür.30

Müzekkire: Arapça asıllı olup “zikr” kökünden gelmektedir. Osmanlı

diplomatiğinde, herhangi bir husus için, alttan üste ve genellikle bir idare veya nezaretin şubelerinden bağlı olduğu üst makama hitaben, konuyla ilgili izin istemek veya bir şubeden diğer bir şubeye durumu anlatmak ya da muameleyi sormak üzere yazılan yazılara verilen addır.

Müzekkireler, yazılış tarzı bakımından takrir ve ilmühaberlere benzerler. Bunlarda da bâlâ ve elkab bulunmaz. Doğrudan doğruya konuya girilir. Müzekkirenin yazılmasına sebep olan olayın safhaları özetlenir.31

Temessük: Sözlükte bir işi sıkı tutmak demek olan temessük kelimesinin terim

olarak birçok manaları mevcuttur. Borç için alınan senede temessük dendiği gibi, muahede ve sulhnâme gibi şeylerde devlet veya muahedeyi yapan gerçek yahut hükmi şahıslar tarafından verilen mühürlü kâğıtlara da denir. Şer’iyye sicillerinde temessükün manası şudur: Mirî arazide ve gayr-ı sahih vakıflarda tasarruf hakkı sâhiplerine yetkili makam veya şahıslar tarafından verilen belge demektir. Yani temessük, tasarruf vesikası demek olur ki, sonraları tapu tabiri bunun yerine geçmiştir.32

Arzuhal: Bir dilek veya şikâyet bildirmek üzere alttan üste yazılan ve bugünkü

karşılığı dilekçe olan belge türüdür. Esas da arzla aynı vazifeyi görmekle beraber gerek sunan şahıslar, gerekse belge şekli itibariyle aralarında bazı farklar vardır. Arz, genellikle devlet görevlilerinin resmi, arzuhal ise reaya ve askeri sınıfın şahsi dilekçeleriydi.33

İlmühaber: Bir daireden diğer daireye veya dairelere, herhangi bir husus, bir

karar veya bir hükmü bildirmek üzere yazılan belgelere “ilmühaber” denilirdi. İlmühaberler bir kalemden diğerine gönderilme bakımından tezkireye benzerse de belgenin düzenleniş tarzı itibariyle ondan ayrılır. İlmühaberlerde elkab yoktur. Çok kere bir irade, bir buyruldu veya arzuhalden bahisle doğrudan doğruya konuya girilir. 27

Mübahat Kütükoğlu; Osmanlı belgelerinin Dili, İstanbul, 1994, s.214. 28

M. Zeki Pakalın, Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C.III, s.385 29

M. Zeki Pakalın, Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C.III, s.360 30

M. Kütükoğlu; Osmanlı belgelerinin Dili, s.234 31

M. Kütükoğlu; Osmanlı belgelerinin Dili, s.300 32

A. Akgündüz, Şer’iyye Sicilleri, C.1, s.48 33

(19)

ilmühaber verildi” şeklinde biter. Altına tarih atılıp mühür basılmıştır.

İlmühaberleri yazılış sebeplerine göre birkaç grupta toplamak mümkündür. 1 Kat’i bir hüküm ve kararı bildirmek için yazılanlar

2 Bir memuriyete tayini bildirmek için yazılanlar 3 Belge tanzimi için yazılanlar34

1.2. Osmanlı Devletinde Kadı

1.2.1. Osmanlı Devletinde Kadı ve Kadı'nın Görevleri

Kadılık İslâm ortaçağında ortaya çıkan bir idari ve adli görevdir. Kadı’nın sosyal-idari fonksiyonları değerlendirilirken on dört asırlık İslam tarihi içindeki evrimi göz önüne alınmadığından, bu kurumun İslâm öncesi imparatorluklardan neleri, ne ölçüde miras aldığı üzerinde de durulmamıştır. Kadılık İslâm hukuk tarihinin merkezinde yer alan bir memuriyettir.35

Osmanlı devletinde ise çok geniş kapsamlı yetkileri bulunan ve Şer’iyye mahkemelerinde görev yapan şahıslara kadı denmekteydi. Bilindiği gibi kazâ, sözlükte kesmek ve ayırmak manasına gelir. Hukuk da ise hüküm ve hâkimlik manalarını ifade eder. Bundan türeyen Kadı'nın terim olarak manası da şöyledir: İnsanlar arasında meydana gelen dava ve niz’aları şer’i hükümlere uygun olarak karara bağlamak için devletin en yüksek icra makamı (sultanlar) tarafından tayin edilen görevli kişiye kadı, hâkim, hâkim-üş-şer denilir. Osmanlı adliye teşkilâtının temel taşı olan kadılar, bulundukları yerin hem hâkimi hem belediye başkanı, hem de halkın her konuda müracaat edebileceği sosyal güvenlik makamıydı.36

Osmanlı da Kadılık bir devlet kurumu ve bir meslek kolu olarak gelişerek sosyal ve siyasî hayatta etkili olmuştur.37

Kadılar, Osmanlı adliye teşkilatının temel taşlarıdırlar. Bu sebeple kadı olacak kimsede bazı vasıflar ve şartların bulunması gerekmektedir:

Müslüman olmalı. Zira kadılık görevi, şer’i hükümleri icra görevidir. Kadılar tam ehliyetli yani akli-baliğ ve hür olmalı

34

M. Kütükoğlu, Osmanlı belgelerinin Dili, s.295-296; M. Zeki Pakalın, Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C.II, s.57

35

İlber Ortaylı, Hukuk ve İdare Adamı olarak Osmanlı Devletinde Kadı, Ankara, 1994, s.7 36

A. Akgündüz, Şer’iyye Sicilleri, C,1, s.68 37

(20)

Günahkâr olmamalı, içtihat melekesine sahip olmalı Erkek olmalı

Kadı yerli yerinde hüküm verebilen, anlayışlı, kuvvetli, dürüst, güvenilir, şahsiyet sahibi ve sağlam iradeli olmalı

Hukukî meselelere ve yargılama usulüne vâkıf olmalı

Dış etkilere karşı koyacak derecede ahlak, karakter ve seciyeye sahip olmalı Kendine gelecek davaları mevcut hükümlere uygun olarak çözümleyecek iktidara sahip bulunmalı

Nesebi sahih olmalı38

Kadılar adaleti dağıtırken ve haksızlığı önlemek üzere karar verirken uyması gereken bazı temel esaslar mevcuttur. Bu esaslar kısaca şöyledir:

Kadı, yargılama meclisinde, alış-veriş, taraflardan biri veya bir başkasıyla şakalaşma gibi mahkemenin vakarını zedeleyecek hareketlerden şiddetle kaçınacaktır.

Kadı iki taraftan hiçbirinin hediyesini kabul etmemelidir. Zira bu tip hediyelerde rüşvet kokusu mevcuttur.

Hasımlar arasında din, dil ve renk farkı gözetmeksizin, adalet ve hakkaniyete karar vermelidir. Bütün muameleler tam bir eşitlik içinde olmalıdır.

Kadı, davaları görürken kronolojik sıraya riayet etmelidir.

Kadı ihtiyaç duyduğunda ehliyetli şahıslardan hukuki mütalaa ve fetva isteyebilir.

Yargılama için zaruri olan gerekli incelemeleri yapmakla beraber davayı sürüncemede bırakmamalıdır. Zira en büyük adaletsizlik, adaletin gecikmesidir.39

İslam toplumlarının siyaset geleneğinde yargı, hilafete dâhil görevlerden biri kabul edildiğinden kadı tayini yetkisi siyasi otoriteyi temsil eden devlet başkanına aittir ve kadı onun vekili sayılır. Padişah beratı ile atanırlar, kadıların özlük hakları, merkezde bulunan kadıaskerlik makamınca yürütülmektedir. Anadolu yakasında bulunan kadıların

38

A. Akgündüz, Şer’iyye Sicilleri, C,1, s.70; İ. Ortaylı ,”Kadı’’, DİA; C.26 s. 67; İ. Ortaylı, “Osmanlı

Kadısı (Tarihi Temeli ve Yargı Görevi)”, Ankara Üniv. Siyasal Bilimler Dergisi, C.30, S.1, s.118

39

(21)

bulunanların ise Rumili kadıaskeri idare etmekteydi.40

Kadıların görev sürelerinin her asırda değişiklik gösterdiği görülmektedir. Kaza kadılarının görev süreleri genellikle yirmi ay, Mevleviyet derecesindekilerin ise bir yıldı. Ancak 16. yy. ortalarında bunun iki yıldan fazla olduğu görülüyor. Mesleğe geçmek isteyenlerin sayısı fazla olunca, bu sürenin kısaltıldığı anlaşılmaktadır. Bunlara ek olarak birde mahalli halk ile yakınlaşmamaları için kadıların görev sürelerinin kısa tutulduğu söylenebilir.41

1.2.2. Kadı'nın Görevleri

Kadıların asıl görevi insanlar arasında meydana gelen hukuki ihtilafları sonuçlandırmak, hukuka aykırı davranışların cezasını hükme bağlamak, verdikleri hüküm ve cezaları icra ve infaz etmektir.42

Osmanlı kadısının mülki, beledî, malî, askerî ve adlî sahaları kapsayan görevleri göz önüne alınırsa onun kadar geniş bir görev alanı bulunan bir başka memur olmadığı gibi memuriyet kompartımanı ve şahsiyeti onun kadar çeşitli olanı da yoktur denebilir. Onu sadece makamında oturur bir hâkim olarak düşünmek yanlış olur. 43

1.2.2.1. Kadı'nın Adli Görevi ve Mahkeme Görevlileri

Kadı bu görevi itibariyle kaza bölgesinde yetkili bulunan şer’i mahkemenin yöneticisi yani hâkimiydi. “Şer’i şerif de denilen bu müessese; halk arasındaki her türlü hukuki ve cezai davaları halletmeye yetkili” bulunuyordu. 44

Mahkemeler, şehir ve kasabalarda kurulmuştur. Kadılar mahkeme yerini istedikleri gibi değiştiremezler ve her yerde mahkeme kurulamazdı. Resmi nitelikte bir mahkeme binası bulunmuyordu. Kadı evini ayrıca mahkeme binası olarak kullanırdı.

Duruşma için kadı istediği günü ve zamanı seçebilirdi. Mahkeme gece gündüz başvuranlara açık olmalıydı. Nitekim İstanbul kadılıklarından bazılarında geceleri de acele olan duruşmalara bakıldığı bu görev için “gece naibi” denilen kimse akşamdan

40

R. Özdemir, Ankara, s. 178 41

Feda Şamil Arık, “Osmanlılarda Kadılık Müessesesi”, Osmanlı tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi (OTAM), Ankara, 1997, S.8, s.6

42

Fahrettin Atar, “Kadı”, DİA, C.26, s.69 43

İ. Ortaylı, “Kadı”, DİA, C.26, s.69-70 44

(22)

sabaha dek görev başında bulunuyordu. Aynı zaman da geceleri meşhut suç duruşmaları yapılıyordu.45

Kadı, başkatip ve katipler, mukayyid, feth-han, kethüda, çukadar, muhzırbaşı ve muhzırlar ile şuhüd’ül-hal denilen topluluktan oluşan mahkemede nikâh akdi, boşanma, vasi ve nazır tayinleri, nafaka bağlanması, kaybolan kişilerin mallarına kayyım tayin edilmesi, yetim mallarının korunması46, yetim paralarının onu on bir buçuk hesabı üzerine “nema”ya verilmesi (işletilmesi), şehir içinde bulunan insanların dil, din, mezhep ve renk ayırımlarına bakılmaksızın aralarında doğabilecek her türlü anlaşmazlıkların çözümlenerek hükme bağlanması, vakfiyelerin tescil edilmesi, vakıf para ve kurumlara ait olan davaların çözümlenmesi, ölen kişilerin terekelerinin yazılması ve varisler arasında taksim edilmesi vb. çok değişik davalara bakmaktaydı.

Adlî, idarî, malî ve beledî konularda birçok görev üstlenen kadıların yardımcıları kimlerdi? 47

1.2.2.1.1. Mahkeme Görevlileri 1.2.2.1.1.1. Başkâtip

Kâtiplerin reisi manasına gelen, Reisü’l-küttâp yani Başkâtip mahkeme de naibden sona gelen ikinci otorite olup, bütün kâtiplerin başkanı durumundaydı. Naiblerin görev süreleri sonunda, İstanbul’a gitmeleri veya istifa, azil ve ölüm gibi çeşitli sebeplerle mahkemeden ayrılmaları durumunda, başkâtip tam yetki ile mahkeme işlerini yürütmekteydi. Osmanlı adli teşkilat içerisinde önemli bir yere sahiptir.48

Başkâtipler “mürasele-i şer’iyye” ile atanırlar. Görev süreleri hakkında kesin bir kural yoktur. Durum ve şartlara göre değişmekte, bazen bu görev ölümle son bulmaktaydı. Sık sık değişen naibler, başkâtip ile kâtipleri gelişigüzel değiştirme yoluna gitmiyorlardı. Bu uygulama aynı zamanda devletin mahkemelerde yetişmiş elemanları koruduğunu, mahkemeyi ve bölgeyi tanıyan başkâtipler sayesinde sık sık değişen nâiblerin sıkıntıdan kurtarılmaya çalışıldığını göstermesi bakımından da önemlidir.

45

F. Şamil Arık, “Osmanlılarda Kadılık Müessesesi”, OTAM, S.8, s14 46

Ayrıntılı bilgi için Bkz. Rifat Özdemir, “Tokat’ta Ailenin Sosyo-Ekonomik Yapısı (1771-1810)”, Belleten, Ankara, 1990, S.211, s.993-1052.; “Kırşehir’de Ailen Sosyo-Ekonomik Yapısı (1880-1906)”, Osmanlı Araştırmaları Dergisi, S. IX, İstanbul, 1989, s.101-157.

47

R. Özdemir, Ankara, s.186 48

İbrahim Yılmazçelik, XIX. Yüzyılın İlk Yarısında Diyarbakır (1790-1840), TTK Basımevi, Ankara,1994, s.230

(23)

olay yerine keşfe de gidiyorlardı. Bunlardan başka mahkemeye ait gelir ve gider defterlerinin tutulması, sık sık değişen nâiblere hak ettikleri mahkeme gelirinin verilmesi, mahkeme personelinin denetimi, yeni ataması yapılanlara ait işlemlerin tamamlanması, sicillerin usûlüne uygun olarak tutularak, kazaya ati olan hükümlerin “Sicil-i Mahfuz” bölümüne, merkezden gelen emirlerin ise “Sicill -i Mahfuz Defterlü” denilen arka tarafa yazılmasının sağlanması, yazılan yazıların gerek dil, gerek imlâ gerekse yazı tekniği bakımından usûle uygun olmasının sağlanması vb. gibi çok değişik görevleri yürüttüklerini görmekteyiz.49

1.2.2.1.1.2. Kâtip ve Mukayyidler

Görevde bulundukları mahkemelerde yapılan duruşmaları saati saatine sicillere kaydetmenin yanı sıra, merkezden gelen ferman, buyruldu, mektub, berat ve nâiblerin verdikleri hüccet, ilâm ve benzeri yazıları sicillere kaydetmek görevi kâtip ve mukayyitlerce yürütülürdü.50

Kâtip ve mukayyitlerde diğer mahkeme görevlileri gibi nâiblerin mürâseleri ve padişah beratı ile atanmaktaydılar. Genellikle kâtipliğe tayin edilen kişiler bir yerde kâtiplerin yardımcıları durumunda olan mukayyidler arasından seçilmekteydi.

Mukayyid ve kâtipler, başkâtiplik kurumunun kaynağını teşkil etmekte olup, bu sebeple bunların dürüst kimseler arasından seçilmesine dikkat edilirdi.51

1.2.2.1.1.3. Muhzırbaşı ve Muhzırlar

Osmanlı hukuk düzeni içinde, mahkemenin kendi bünyesinde “muhzırbaşılık ve muhzırlık” örgütü vardı. Bu teşkilat bir nevi polis teşkilatı olarak nitelendirilmektedir. İmparatorluğun ilk yıllarından itibaren var olan bu teşkilatın başında polis şefi durumunda olan bir Muhzırbaşı ile yeteri kadar muhzır bulunmaktaydı.52

Muhzırlar davalıları mahkemeye getirip götürme görevini yerine getirmekteydiler.53”Muhzır” sözlük anlamı itibariyle, huzura getiren ve ihzar eden

49 R. Özdemir, Ankara, s.189 50 R. Özdemir, Ankara, s.192 51 İ. Yılmazçelik, Diyarbakır, s.232-233 52 R. Özdemir, Ankara, s.196 53 İ. Yılmazçelik, Diyarbakır, s.233

(24)

manasını ifade eder. Muhzırbaşı ise davacıları mahkemeye çıkarmak vazifesiyle mükellef olan muhzırların başına verilen addır.54

Muhzırbaşılık görevi, XVI. Yüzyıl sonlarına kadar “Berat-ı Padişahî” ile “altı bölük sipahilerine” verilen bir hizmet niteliğindeydi. Daha sonraları yeniçerilerden de bu görevi alanlar olmuş, XVII. Yüzyıldan itibaren ise “Dergâh-ı Mua’alla kapucubaşılığına” mensup kişilere de, tevcih edilmeye başlanmıştır.55

1.2.2.1.1.4. Kethüda

Mahkeme içinde, döşenerek kendilerine ayrılmış büyükçe bir odada oturan kethüdalar, mahkeme içinde nâibin ve mahkemenin mutemetlik ve veznedarlık işlerinin yürütülmesi, mahkeme bünyesinde görev yapan personelin maaşlarının ödenmesi gibi hizmetleri yürütmekteydiler.

Zaman zaman da mahkeme dışında görülmesi gereken davaların keşfine de kethüdaların gitmesi bu görevin önemini biraz daha artırmaktadır.

1.2.2.1.1.5. Tercüman

Ülke topraklarının farklı dilleri konuşan yeni toplulukları da içine alarak genişlemesi mahkemelerde tercüman bulundurma ihtiyacını doğurmuştur. Zamanla mahkeme teşkilatı içinde bu unvanla bir memur yer almaya başlamıştır.56

Mahkemede tercüman olarak vazife gören kişiler, bu hizmetlerinin yanı sıra diğer mahkeme görevlileri gibi “Şühûdü’l-hâl” üyesi olarak da görev yapmaktaydılar.57

1.2.2.1.1.6. Kassâmlar

Osmanlı adliye teşkilatında önemli bir yeri olan kassâm, kelime manası itibariyle taksim eden, taksim işini yapan şer’i memurlar hakkında kullanılan bir tabirdir.58

Bir hukuk terimi olarak ise, vefat etmiş olan bir kimsenin terekesini varisleri arasında taksim eden şer’i memura kassâm denilirdi. Osmanlı adliye teşkilatında iki sınıf kassâm

54

M. Zeki Pakalın, Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C.II, s.572 55

R. Özdemir, Ankara, s.196; İ. Yılmazçelik, Diyarbakır, s.233; A. Akgündüz, Şer’iyye Sicilleri, C.1, s.72

56

F. Atar, “Mahkeme”, DİA C.27, s.340 57

İ. Yılmazçelik, Diyarbakır, s.235 58

(25)

yerlerde mevcut olan kassâmlardır.59

Kassâmların belli bir maaşı yoktur. Taksim ettikleri terekenin belli bir payını resm-i kısmet adı altında tahsil ederler. Her kadılıkta müstakil bir kassâm defteri vardır. Vefat eden şahsın terekesi, kassâmın huzurunda tespit edilir, kalem kalem bu deftere kaydedilirdi. Tanzimat’tan sonra kassâmlık kaldırılmış sadece İstanbul kassâmlığı görevine devam etmiştir.60

1.2.2.2. Kadı'nın Mülki Görevleri

Bilindiği gibi, kadılık görevi padişah tarafından tevcih edilmekteydi. Kadı, kazada, sultanı temsil eden, mutasarrıftan sonra en yetkili kişi idi. Bu sebeple padişah ferman ve beratlarının sicil-i mahfûza yazılması, ahâliye ilan edilmesi kadının görevi idi.61

Genel olarak kadıların mülkî görevi, idarî yönden başında bulundukları yerin yönetimidir. Devlet ve halk arasındaki ilişkileri sağlamak, karşılıklı yazıları alıp verme, gelen fermanları ve emirleri halka duyurmak suretiyle gereken uygulamaların yerine getirilmesini ya bizzat ya da başkaları aracılığıyla sağlamakta kadı'ların göreviydi.62

İstanbul’dan gönderilen Siyer-i Nebevî ile Takvim-i Vekayileri isteyen kişilere okutmak, ödünç alandan geri almak, sancak içindeki dinî ve sosyal kurumlarda görev yapan imam, müezzin, vaiz, hatip, devirhan, ferraş, çerağ, müderris, vakıf mütevellisi, nâzırı, kâtibi ve cabisi vb. gibi yetkililerin atanması, azledilmeleri, maaşlarının yükseltilmesi, aralarında meydana gelen anlaşmazlıkların giderilmesi gibi konularda kadıların arz yetkisi vardı.63

1.2.2.3. Kadı'nın Beledi Görevleri

Osmanlı devlet teşkilatında bugün ki manada bir belediye teşkilatı yoktu. Bu görev kadılar, nâibler, muhtesip ve ihtisap nâzırları tarafından yürütülmekteydi. Bu görevlerden bazılarını şöyle sıralamak mümkündür.64

59

İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinde İlmiye Teşkilatı, TTK Yayınları, Ankara, 1984, s.121 60

A. Akgündüz, Şer’iyye Sicilleri, C.1, s.75 61

R. Özdemir, Ankara, s.200 62

F. Şamil Arık, “Osmanlılarda Kadılık Müessesesi”, (OTAM), S.8, s.25 63

R. Özdemir, Ankara, s.201 64

R. Özdemir, “Osmanlı Döneminde Dini ve Sosyal Yapıların İnşası Üzerine Bazı Bilgiler”, TAÇ, C.2, s.23

(26)

Şehir halkının ihtiyaç duyduğu malın temini, üretim-tüketim dengelerinin kurulması, fiyatlar ile ölçü ve tartıların kontrol edilmesi, kalitenin denetlenmesi, tefecilik ve karaborsacılığın önlenmesi, temizlik ve sağlık hizmetlerinin kontrolü,65

şehrin altyapısını teşkil eden içme suyu, kanalizasyon ve yol şebekesini düzenlemek, topluma hizmet götüren bazı vakıf kurumların gerektiği vakit bakım ve onarımlarını yaptırmak, tüketicinin korunması amacıyla mevsimine göre bütün zahire ve eşyaya narh vermek, şehre ekonomik yönden canlılık veren teşkilatlarını denetlemek vb. gibi çok değişik belediye hizmetlerini yürütmekteydi.66

1.2.2.4. Kadı'nın Mali Görevleri

Önemli ihtiyaç maddelerine konulan narh fiyatlarının kontrolü ve korunması, esnafın hilelerine engel olmak, dilenci ve hırsızlara karşı önlemler almak, taşradan gelenlerin kefilsiz olarak bir yerde kalmalarını önlemek, izinli atölyeler dışında tüfek yapımının önlenmesi, dışarıya çıkartılması yasaklanan maddelerin çıkartılmasına engel olmak, halkın sıkıntıya düşmemesi için çeşitli ihtiyaç maddelerinin stoklarının vaktinde yapılması, esnaf kar oranlarının belirli bir kurulca onaylanması vb. işler kadıların görevleri arasındaydı.67

Şehre gelen çeşitli ürünlerin sicile kaydedilmesi işleri de kadılarca yapılırdı, herkes istediği gibi bir malı alamaz ve atamazdı. Üreticinin ürettiği her şeyden Kadı'nın haberdar olması gerekirdi. Ancak bundan sonra mal ve mahsuller satılabilir, içilebilir ve sevkiyatı yapılabilirdi.68

Avarız hanelerin kayd ve muhafazası ve bu verginin toplanması, değişik tarihlerde toplanması gereken salyane türünden vergilerin toplanıp ilgili yerlere gönderilmesi, bazı mukataa gelir ve giderlerinin kontrol edilmesi, hazeriyye ve seferiyye türünden vergilerin toplanması, görevlendirilmeleri halinde bazı gümrük resimlerinin tahsil edilmesi vb. gibi çok değişik mali konuları ilgilendiren görevleri yürütmeleri yanında bu konularla ilgili bütün problemleri de çözmekle görevliydiler.69

Kadıların iktisadi-mali görevleri arasında para rayicine dikkat etmek rayiçten fazla sikke mübadelesini önlemek, tedavülde kalp veya kırık sikke bulundurulmamasına

65

R. Özdemir, Antakya Esnaf Teşkilatı (1709-1860), Antakya,2007, s.36 66

R. Özdemir, Ankara, s.202 67

F. Şamil Arık, “Osmanlılarda Kadılık Müessesesi”, (OTAM), S.8, s.33 68

F. Şamil Arık, “Osmanlılarda Kadılık Müessesesi”, (OTAM), S.8, s.35 69

(27)

Osmanlı kadısının adli, mülki, beledi, mali alanda ki görevlerini kısa kısa açıklamaya çalıştık.

70

(28)

2. 545 NUMARALI KARAHİSAR-I SAHİP ŞER’İYYE SİCİLİ

2.1. 545 Numaralı Afyon Şer’iyye Sicilinde Yer Alan Belgelerin Konularına Göre Tasnifi

Belgelerin Konulara Göre Tasnifi

Belgenin Türü Belge No Belge Özeti

Sayfa No

Belgenin Tez İçindeki Sayfa Numarası

Evlenme / Boşanma Hüccet 2 27 57

Hüccet 3 27 64 Hüccet 4 b 28 65 Hüccet 7 a 28 69 Hüccet 8 a 29 70 Hüccet 9 a 29 71 Hüccet 9 c 30 71 Hüccet 9 e 30 72 Hüccet 77 38 170 Hüccet 121 44 222 Hüccet 142 47 251 Hüccet 145 48 254

Vergi Toplanması Berat 27 32 97

Berat 36 33 111 Ferman 37 33 112 Defter 38 33 112 Ferman 52 35 135 Ferman 54 36 137 Ferman 64 37 154 Buyruldu 65 37 155 Pusula defteri 66 37 155 Ferman 69 37 162 Ferman 71 38 164 Buyruldu 90 40 88 Pusula defteri 91 40 188 Buyruldu 111 42 209 Buyruldu 118 b 43 219 Pusula defteri 119 43 219 Buyruldu 130 45 233

(29)

Tevzi defteri 147 48 256 Ferman 156 49 267 Buyruldu 180 52 304 Pusula defteri 182 52 305 Berat 186 53 312 Ferman 187 53 316 İlam 188 53 317 Pusula defteri 190 53 318 Pusula defteri 195 54 326 Pusula defteri 196 54 327 Pusula defteri 197 54 328 Tezkere 200 55 334 Tezkere 201 55 335 Ferman 207 56 339 Ferman 208 56 340 Ferman 212 57 346 Pusula defteri 216 57 350 Müfredat defteri 221 58 358 Buyruldu 227 59 368 Ferman 230 59 370 Buyruldu 231 59 371 Ferman 233 59 372 Ferman 234 59 373 Ferman 238 60 378 Pusula defter 243 61 382

Atama / Tayin Berat 14 30 79

Berat 15 31 80 Berat 20 31 86 Berat 28 32 101 Berat 47 35 128 Berat 52 35 135 Mektup 68 37 161 Mektup 84 39 180 Berat 98 41 197 Mektup 100 41 199 Berat 103 41 201 Berat 106 42 205 Buyruldu 107 42 206 Berat 117 43 216

(30)

Berat 128 45 232 Mektub 129 45 232 Buyruldu 134 a 46 241 Berat 136 46 243 Buyruldu 146 48 255 Berat 151 48 263 Buyruldu 153 49 264 Ferman 157 49 268 Berat 171 51 294 Berat 172 51 295 Mektup 198 55 332 Ferman 202 55 335 Berat 203 55 336 Ferman 206 56 338 Mektup 215 57 350 İlam 222 58 361 Berat 213 57 348 Berat 226 58 367 Berat 228 59 369 Berat 232 59 372

Borç /Alacak Hüccet 4 d 28 66

Hüccet 6 a 28 67 Hüccet 6 b 29 68 Hüccet 7 b 29 69 Temessük 18 31 83 Hüccet 31 31 105 Hüccet 41 34 119 Hüccet 74 38 167 Hüccet 78 38 171 Hüccet 79 38 173 Temessük 102 41 200 Hüccet 123 44 224 Buyruldu 140 47 250 Buyruldu 141 47 250 Hüccet 143 47 252 Berat 160 50 270 Arzuhal 161 50 271 Hüccet 205 56 337 Ferman 214 57 349 Fetva Fetva 158 49 268

(31)

Hüccet 116 43 215

Muhallefat / Miras Defter 16 31 80

Defter 19 31 84 Defter 21 31 87 Defter 22 32 88 Defter 23 32 90 Defter 24 32 91 Defter 25 32 92 Defter 29 32 102 Hüccet 32 33 106 Defter 34 33 108 Defter 44 34 122 Defter 45 34 123 Defter 46 35 125 Defter 50 35 133 Defter 51 35 134 Defter 55 36 138 Defter 59 36 144 Defter 63 37 152 Defter 67 37 160 Defter 75 38 168 Defter 83 39 178 Defter 86 39 181 Defter 92 40 189 Defter 93 40 191 Defter 94 40 192 Defter 95 40 193 Defter 99 41 198 Defter 105 41 204 Defter 114 43 212 Defter 118 a 43 217 Defter 120 43 220 Defter 125 44 226 Defter 127 44 228 Defter 127 c 45 230 Defter 148 48 260 Ferman 149 48 261 Buyruldu 152 49 263 Berat 163 50 274

(32)

Defter 164 50 275 Defter 166 50 287 Defter 168 51 290 Defter 169 51 292 Defter 170 51 293 Defter 173 51 295 Defter 183 52 306 Defter 184 53 310 Defter 185 53 311 Defter 199 55 332 Defter 217 57 351 Hüccet 4 c 28 66 Hüccet 17 31 82 Hüccet 57 36 142 Hüccet 76 38 169 Îlam 85 39 181 Hüccet 109 42 207 Hüccet 110 42 208 Defter 219 57 354 Defter 224 58 362

Zahire Toplama Buyruldu 43 34 121

Buyruldu 48 35 130

Buyruldu 154 49 265

Buyruldu 155 49 266

Buyruldu 241 60 380

Buyruldu 242 a 60 381

Masraf Defteri Defter 87 40 183

Defter 88 39 185

Defter 177 52 299

Defter 240 60 379

Menzil Ücreti Ferman 159 49 268

Hüccet 176 52 298

Ferman 220 58 357

Buyruldu 244 61 384

Ev / Arazi Satışı Hüccet 5 a 28 66

Hüccet 5 b 28 66

Hüccet 8 b 29 70

Hüccet 33 33 107

Hüccet 40 34 118

(33)

Hüccet 126 44 227 Hüccet 132 45 238 Hüccet 135 46 242 Vakfiye Hüccet 4 a 28 65 Hüccet 26 32 96 Hüccet 30 33 103 Defter 39 34 116 Hüccet 81 39 175 Hüccet 82 39 177 İktisadi Narh 10 31 73 Narh 11 30 74 Narh 12 30 75 Narh 13 30 78 Berat 239 60 379 Güherçile Ferman 236 60 375 Temessük 237 60 377

Din Değiştirme Hüccet 9 d 30 72

Arpalık verilmesi Ferman 42 34 120

Tezkere 104 41 203 Ferman 178 52 302 Ferman 179 52 303 Ferman 204 55 337 Temessük 225 58 366 Temessük 229 59 369 Temessük 235 59 374 Diğer Ferman 211 56 345 Ferman 223 58 361 Narh 242 60 381 Hüccet 73 38 166 Buyuldu 108 42 207 Hüccet 123 44 224 Ferman 176 52 298 Ferman 182 52 305

(34)

2.2. 545 Numaralı Karahisar-I Sahip Şer’iyye Sicili Belge Özetleri S. 1 / B. 1

Silik okunamadı.

S. 1 / B. 2-a

Sofular Mahallesi'nden Ayşe Hanım 20 guruş mehirle Süleyman ile evlenir. Nikâh akid hüccetidir.

S. 1 / B. 2-b

Gezler köyünde Emine adlı kız 60 guruş mehirle Seyyid Mahmud’la evlenir. Nikâh akid hüccetidir.

S. 1 / B. 2-c

Hanbayadı köyünden Hatice adlı kız aynı köyden Mehmed ile 80 guruş mehir alarak evlenmiştir. Nikâh akid hüccetidir.

S. 1 / B. 2-d

Balmahmud köyünden Hamza Akviran köyünde oturan Cebecioğlu İvazın kızına isteksiz olarak nikâh kıyar. Sonra onu boşar. Boşanma kaydıdır.

S. 1 / B. 3-a

Süğlün köyünden Tüzmen kara isimli şahıs Hatunlar bana zina eyledi der. Ve isbat edemez. Bunu adet hale getirir. Bundan böyle iftiralar ederse hark vakfına 500 guruş nezrim olsun ve hark mütevellisi benden alsın diye teahhüd eder. Nezir hüccetidir.

S. 1 / B. 3-b

Oruç Mahallesi'nde oturan Ayşe Hatun Musa ile 600 akçe mehir ile evlenir. Akdi nikâh hüccetidir.

S. 1 / B. 3-c

Nasari Mahallesi'nden elçi acem ve kızı Sultan mahkemede kadının eşi Sâdur ile aralarında niza etmemeleri, ederlerse elçi acemin kefil olduğuna dair kefalet hüccetidir.

S. 1 / B. 4-a

1161 senesi ramazanında Kur’an okuyan âlimlerin vakıf paraları 60 guruşdur. Mütevelli bu para ile bir dükkân alıp icara verir. Her ay otuzar pare icar alınması içün vakıf tevliyet hüccetidir.

S. 1 / B. 4-b

El-Hac İsmail Mahallesi'nden Neslihan Hanım çobanlar köyünden olan eşi Ali ile boşanırlar. İstekleri ile yeniden 30 guruş mehir ile evlenirler. Nikâh akdi hüccetidir.

(35)

Sofular Mahallesi'nden Munla Osman babalarından kalan saman hane hissesini bir tüfenk ve bir tabanca karşılığında hissesini karındaşlarına verdiğini beyan eden hüccet.

S. 1 / B. 4-d

Temürcü İvazda müteveffa Ahmed bin Abdullah’ın 230 guruş alacağı vardır. Müteveffa mezburun vereseleri mahkeme karşısında hakkımıza düşen paramızı İvazdan aldık derler. Alacak davası hüccetidir.

S. 2 / B. 5-a

Nasari Mahallesi'nde oturan Polat oğlu İkob zımmi mahkemede şöyle der; Büyük hark mütevellisi ve Arab mescidi imamı ve Ak mescid hatibine 110 guruş, Arap mescidi vakfına 50 guruş ve ak mescid vakfına 50 guruş borcum vardır. Aynı mahalledeki evini bu borçlar için satar. Vakıf ve ev satış hüccetidir.

S. 2 / B. 5-b

Karahisar müftüsü İkob zımminin borcu için evini satmasını onaylar. Satış hüccetidir.

S. 2 / B. 6-a

Osman karyesinden İbrahim büyük hark vakfına 27 guruş borcu olduğunu 20 guruş değerinde bir at verdiğini geriye 7 guruş borcu olduğunu beyan eden borç hüccetidir.

S. 2 / B. 6-b

Sofular Mahallesi'nde oturan Şerife ölen kızının kocasından 40 guruşluk terekenin altıda bir hissesini istediğine dair alacak hüccetidir.

S. 2 / B. 7-a

Efecik Mahallesi'nde oturan hanım mahkemede zevcim Hüseyin aher diyara gitti ve orada öldüğünü duydum. Şimdi 15 guruş mehir ile Ahmet'le evlenmek istiyorum. Nikâh akid hüccetidir.

S. 2 / B. 7-b

Hacı Davut zevcesi mahkemede Sadi zade Halil ağa üzerine dava açarak 10 guruş alacağı olduğunu iddia eder ve alınmasını taleb eder. Davasını ispat edemez yemin teklif edilir ve davadan men edilir. Alacak davası hüccetidir.

(36)

S. 2 / B. 7-c

Ebubekir ve Mehmet Efendilerin murafa mahkemeye getirilmesi için kefalet hüccetidir.

S. 2 / B. 8-a

Sincanlı kazasına tabi Sinanpaşa karyesinde Keziban Hanım Efecik Mahallesi'nde Veli Efendi ile 50 guruş mehir karşılığı evlenirler. Nikâh akid hüccetidir.

S. 2 / B. 8-b

Ekeste Mahallesi'nden İbrahim ve kız kardeşi Neslihan Süleyman’ı vekil tayin ederek mahkemeye gönderirler. Ev satışı konusunda ki hücceti şer’iyyedir.

S. 2 / B. 8-c

Yakup nâm kişi hasta olup yolda vefat eder. Hastalık tesbit hüccetidir.

S. 2 / B. 9-a

Tavşan bölükbaşı boşadığı karısına 30 guruş mehir vererek yeniden akdi nikâh yapar. Nikâh akid hüccetidir.

S. 2 / B. 9-b

Ayşe Hatun küçük oğlunu mahkemeye bırakır gider. Mahkeme çocuğa yevmi ikişer pare nafaka bağlar. Nafaka hüccetidir.

S. 2 / B. 9-c

Huri Hatun İbrahim’le 1000 dirhem gümüş mehirle evlenir. Mehir hüccetidir.

S. 2 / B. 9-d

Yazırlı olan bir kişi İslam’a girer ismini İsmail koyar. Din değiştirme hücceti şer’iyyesidir.

S. 2 / B. 9-e

Aslen Şuhutlu olan Emine Hanım 15 guruş mehirle deperli Osman ile evlenir. Nikâh akid hüccetidir.

S. 3 / B. 10

Çarşıda satılan iyice bir hayvanın narhından bir guruş eksiğine satılmasına dair satış hüccetidir.

S. 3 / B. 11

1161 senesi mah-ı Şevvâli mükerremin onuncu günü çarşıda alım satımı yapılan ürünlere verilen narhı beyan eder.

(37)

1162 senesinin mah-ı Muharremü-l haramının on ikinci günü verilen narhı beyan eder.

S. 3 / B. 13

1162 senesi mah-ı Cemâziye’l ahirinin yedinci günü esnafa verilen narhı beyan eder.

S. 4 / B. 14

Rumili kadıaskeri tarafından El-Hac Osman Efendiye gönderilen Karahisar Nâibliğine atama beratıdır.

S. 4 / B. 15

Afyonkarahisar Nâibliğinin Mevlana el-Hac Osman Efendiye verildiğini ve Osman Efendiye adaletli davranmasını bildiren belge.

S. 4 / B. 16

Karaman Mahallesi'nden Mehmet bin Abdülhak İstanbul’da medrese eğitiminde vefat eder. Müteveffanın eşyaları annesi, erkek kardeşi ve kız kardeşi arasında paylaştırılır. Mehmet bin Abdülhak isimli şahsın muhallefat defteridir.

S. 4 / B. 17

Karahisar-ı Sahip Çalışlar nâm karyeden Menteş vefat eder. Müteveffanın veraseti eşi ve çocuklarına kalır. Ancak menteşin eşi, Havva binti Mustafa nâm Hatun üzerine dava açar. Havva nâm kişi deper karye bahçesinde değnek ile menteşin sağ ensesine amden darp etti ve yine deper beli nâm mevki de amden darp etti ve Menteş bundan bir gün sonra vefat etti der. Havva hanıma yemin teklif olunduğu ile ilgili hüccet.

S. 4 / B. 18

Karaman Mahallesi'nden Mehmet bin Abdülhak İstanbul’da medrese eğitiminde vefat eder. Müteveffanın eşyaları annesi, erkek kardeşi ve kız kardeşi arasında paylaştırıldığı ve kardeşi ismailin ben hakkımdan vazgeçtim dediğine dair hüccet

S. 5 / B. 19

Tekkeler karyesinden Mehmed Beşe vefat eder. Malları Fatma ve Ayşe Hatunlar ile oğulları Abdullah ve Ebubekir arasında taksim olunur. Taksim olunan muhallefat defteridir.

(38)

S. 5 / B. 20

Abdullah Efendinin Karahisar-ı Sahipde bulunan Alaca medrese vakfına müderrislik vazifesine atandığını bildiren tedris beratıdır

S. 5 / B. 21

Kubbeli Mahallesi'nden sarı Mehmed bin Munla Ahmet vefat eder. Nâm müteveffanın tereke kaydıdır.

S. 5 / B. 22

Kubbeli Mahallesi'nden olan Maden Beşe oğlu Hacı Mehmed ’in zevcesi vefat eder. Maden Beşe oğlu Hacı Mehmed ‘in zevcesinin kısmeti defteridir.

S. 6 / B. 23

Akmescit Mahallesi'nden olan Ümmü Gülsüm vefat eder. Terekesinin yarısı kocasına yarısı da beytü-l mâla verilir. El- hac Ahmed in zevcesinin kısmeti defteridir.

S. 6 / B. 24

İmaret Mahallesi'nden olan Fatıma vefat eder. Nuri oğlu Hacı Alinin zevcesinin kısmet defteridir

S. 6 / B. 25

El-Hac İsmail Mahallesi sakinlerinden olan acem Mustafa vefat eder. Acem Mustafa’nın kassam defteridir.

S. 7 / B. 26

Sofular Mahallesi'nden Receb Beşe bin Mustafa’nın Hark içün aldığı dükkân hücceti.

S. 8 / B. 27

1161 senesi Memalik-i Mahrusede yaşayan Yahudi ve Hristiyanlardan alâ, evsât ve ednâ olarak cizye vergisi toplanması için Cizye beratı.

S. 8 / B. 28

Ahi Selçuk zaviyesinin zaviyedarı Şeyh Abdülaziz bin Abdulkadir bin e’ş-Şeyh Mustafa vefat eder yerine kardeşi Abdulhalim bin eş-Şeyh Abdulkadir ibn şeyh Mustafa’ya zaviyedarlık tevcih edilir. Zaviyedarlık beratıdır.

S. 8 / B. 29

Cami’i Kebir Mahallesi'nden olan Fatıma binti el-Hâc Ebubekir vefat eder. Çavuş oğlu zevcesinin kassam defteridir

S. 9 / B. 30

(39)

Karahisar-ı Sahip Nasari Mahallesi'nden Avanis veled nâm zımminin borç hüccetidir.

S. 9 / B. 32

Mihail karyesi sükkânından Hacı Halilin sağire kızı muhterik olup keşif hüccetidir.

S. 9 / B. 33

Serrac Halil in zevcesinin mübaya‘ hüccetidir.

S. 10 / B. 34

Aslen Kütahya sükkânından olup Karahisar-ı Sahip de bulunan Balıkhanı'nda mürd olan zimminin kassam defteridir.

S. 10 / B. 35

Seyyid Ömer isimli kişi vefat eder. Müteveffanın mirasçısı olmadığı için tarlaları sahipsiz kalır. Muhtesibin tarla tefriki hüccetidir.

S. 10 / B. 36

Karahisar-ı Sahip sancağında bulunan kazalardan 1161 senesine mahsûben toplanılması istenen Avarız emridir.

S. 10 / B. 37

13 Muharrem 1161 tarihli Karahisar-ı Sahip kadısına gönderilen ve mevkufat defterleri mucebince belirtilen miktar ve zamanda kazalardan toplanılması istenen nüzûl emridir.

S. 10 / B. 38

1161 senesine mahsuben Karahisâr-ı sahip ahalisinden toplanması söylenen ve Halil ağa yedine verilen Hane-i Avarız defteridir.

S. 11 / B. 39

Karahisar-ı sahip Kasımpaşa Camii şerif-i mütevellisi Şaban Efendi tarafından yenilenen muhasebe defteridir.

S. 11 / B. 40

Karahisar-ı Sahip Munla Bahşi Mahallesi'nden İsmail bin Süleyman nâm kimesnenin şahitler huzurunda mahallede bulunan mülkü menzilini 87 guruşa sattığına dair hüccet.

(40)

S. 12 / B. 41

Karahisar-ı sahib El-Hac Yahya Mahallesi'nden Munla veliyyüddin nâm kimse mahkemede Hasan bin Abdullah üzerine takriri kelam eder mezbûr Hasanın mahallede vaki ve karındaşı satılmıştan şira’en malik olduğu mülkü menzilde benim dahi hakkım vardır deyu kardeşi satılmışın hissesini talep eder. 8 guruş ile bir kile buğdaya üzerine akd-ı sulh eylediklerine dair kayıd.

S. 12 / B. 42

1160 senesi mah-ı Ramazanü’l mübareğin üçüncü günü vezir Mehmed paşaya arpalık olarak Karahisâr ve ‘ala’iyye sancaklarının tevcihini bildiren ferman.

S. 12 / B. 43

25 Muharrem 1161 tarihli üç günlük zahire ihtiyacı için Karahisâr kadısına gönderilen buyruldu.

S. 12 / B. 44

Sofular Mahallesi'nden vefat eden Mehmed bin El-Hac Hasan nâm müteveffanın muhallefatı defteridir.

S. 12 / B. 45

Karaman Mahallesi'nden hasan bin Mehmet ağa diyar-ı acemde kalır ve haber alınamaz. Hasan bin Mehmet ağanın durumu karara bağlandıktan sonra malları İbrahim beye emanet edilir. Hasan bin Mehmet ağanın eşyası defteridir.

S. 13 / B. 46

Sofular Mahallesi'nden Munla Ahmet bin Şaban Efendi vefat eder. Müteveffanın muhallefat defteridir.

S. 13 / B. 47

Sincan kazasında Paşa karyesinin tevsih berâtıdır.

S. 14 / B. 48

Üç günlük zahire ihtiyacı için mütesellim Ali ağa ve İbrahim ağanın tayin olduğunu, üç günlük zahirenin defterde nâtık olduğu üzere toplanmasını bildiren buyruldu.

S. 14 / B. 49

Karahisar-ı Sahip el-Hac Mahmud Mahallesi sakinlerinden İsmihan binti Abdüllâtif nâm Hatun meclis-i şer’ de Emine binti Mehmed nâm Hatuna ev ve bazı eşyaları hibe eder. Mahkeme huzurunda bu eşyalarla alâkam kalmadı dediği kayıd.

Referanslar

Benzer Belgeler

Finally, to predict the inter disease progression of lung cancer, a Bayesian method was coupled with a prolonged Markov model.The resultant model calculates specific lung

Among these are the Regulations Government of the Republic of Indonesia Number 21 2020 on Social Restrictions Large-scale in the Framework of Acceleration Handling of

Hastaların AT1R (A1166C) polimorfizmi için A veya C allellerinden hangilerine sahip oldukları; PZR aşamasından sonra PZR ürünlerinin HaeIII restriksiyon enzimi ile 3 saat

Çalışmamızda; HT-29 hücrelerine ABS ile Cetuximab’ın kombine uygulamalarının, p53 gen ifadesinde istatistiksel olarak önemli bir artış meydana getirdiği ve

Nitekim Tokat sakinlerinden olup bazı sebeplerden dolayı Dimetokaya sürülen Cılızoğlu Mehmed, diğer Mehmed ve İmamoğlu Mehmed isimli şahıslar ile

44- According to the passage, Free the Children is ... A) an association opposed to children having to work B) an organisation which was founded 16 years ago C) dedicated to

Emekli olduğu 1997 yılına kadar Türkiye Yüksek İhtisas Hastane- sindeki çalışmalarına devam eden Kemal Bayazıt 1974’te ilk ko- roner bypass ameliyatını gerçekleştirdi..

Bu büyük arsanın ilk zamanlarda, şehir içinde hususî ikametgâhlara mahsus bir mahalle teşkil edeceği düşünülerek, ilk bina ya- panlar, bunun gibi azamî üç katlı