Onu,
beş ay evvel
gün lükyazılarını
gaz e te lere g ö türenbir
aradaşitnın sa y e sinde—şahsan
d a — tan ı mak şerefin enail olmuş
tum. O zam an y atm ak ta bulunduğu C e rra h p a şa has tanesinde, yattığıodanın
önündebiraz bekledikten
sonra,
ben len evvelgiren
arkadaşım ın kapıdan b a ş ı nı uzatarak :” Hadi gir! „
dem esi üzerineodaya gir-,
dsgımda küçük karyolad a oturur v sz'y ette,yatağın
üstünde
hususisuretle ya
pılmış bir tertibattayaz
m a ğ ı çalışan Y esariyi, sıkve ağırmağa
yüztutmuş
dağınık saçları,raütebes-
sim
birvaziyette bize kar
şı
çevrilen sa p s a nçehresi
ve pijama içinde amansız
veremin bütün
tahribatı
görülen küçücükvücudu
ile
görünceşaşırdım: Ha-
y a 1 i m d e canlandırdığım
Mahmut Yesari ile bu gör
düğüm hiç te biri birine
benzemiyordu.
Hakikatin
hayale galebesini acı acı
düşündüm.
Elimi sıkmak için uzat
tığı elini öpmek istediğim
zaman, büyük tevazu ile
’’Rica ederim,, diyerek bu
na mani oldu: Tevazu k ar
şısında 'hey kelleşmişti ve
ben bunun şiirini anladım.
Ona, eserlerinin kendi
hayatı ile bir münasebeti
olup olmadığını sormuştum.
Cevabı şu oldu: ”Bir roma
nımı yazmak için üç dört
ay bir fabrikada «metelik,
diğer b-r eserim için de
uzun müddet avcılık yap
tım.,, ’’Tipi dindi„yi yazar
ken Istanbulun fakir bir
semti olan Topkapıda yedi
sekiz ay oturarak oradak-
hayatı tetkik ettim.
,
(Devamı 2.nci sayfada)’®1»W
J j
Itöahir&'jut Y e & a ri
Y a sa rı, bu sureti* k e n di hayatını değil ” N&yah„ y a z d ı ğ ı n ı sınatıyordu. ’ ’B ahçede bir Giil Açtı,, muharriri ’A rtık hiç bir şeyim kalm adı, birkaç g ü ne k a d a r h astan ed n ç ı k a cağım tak at elbisem yok; bir elbise b u lm ağa ç a l ı ş malıyım,, diyordu.
H astan ed en çıkarken düşünüyordum: Bir yığın eser y azan adamın s o k a ğ a çıkm ak için elbisesi yoktu.
A rk a d a şım söyledi: —