• Sonuç bulunamadı

Ölümünün 30 uncu yıldönümünde Cenap Şahabettin

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ölümünün 30 uncu yıldönümünde Cenap Şahabettin"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Olumüniın

30

uncu

yıldönümünde:

n ■r'lW>Ll

Cenap Sahabettin

m t - T -

T

c • '"i -o

Cenap Ş e h a b e tt in ’in, orta öğ­ re t im yapm ış hem en h e r kişi­ nin ta nıdığı, hiç değilse h a t ı r ­ ladığı ü n lü b i r şiiri vardır- Li­ se ders k i t a p la r ın ı n d em irb aş m e t in l e ri n d e n ola n bu şiir (El- hân-ı Şita) adın ı ta şır. (E lhân-ı Şita), b u sebeple, T ü r k E debi­ y atın ın en ta n ın m ış «K ar Ş iir­ l e r i n d e n b irid ir. 1934 şu b a t ın ­ da ö ld ü ğ ü ve g ö m ü ld ü ğ ü g ün­ lerde, tıpkı ( E lh â n - ı Ş it a jd a ta s v ir ettiğ i y o ld a k a r yağı- y orm uş olm alı k i ; o zam anın gazeteleri, on u n to p r a ğ a veri­ lişini a n la t ı r k e n hep «kabrinin

...

Yazan

Şemsettin KUTLU

Ş air in d u y g u d a n çok, zekânın ve d ü şüncenin ü s t ü n g ö ründüğü m a n z u m e le r in d e b ir de old ukça keskin k elim ecilik kaygısı göze ç a r p m a k ta d ı r . O, şiirlerini ya­ za rk e n h e r şeyden önce, mısra- la r ın a yerleştireceği kelim ele­ rin güzelliğini ve şairâneliğiııi d üşünm ektedir- Böyle kelim eler ve b i r kısım özel yapılı

tamla-üstünde parça parça uçuşm aya başlayan» karlardan söz etm iş­ lerdir.

Cenap Ş ebabettin , 1870 yılın ­ da, M a n a s t ı r d a doğdu. P l e v n e ’- de şehit düşm üş b ir subay ın oğ lu d u r . Is ta n b u ld a Tıp F a k ü lt e sini b it ir d ik t e n sonra, öğrenim i­ ni i l e r l e t m e k üzere , P a r i s ’e gön derildi. O rad a dö rt yıl hem tıp ihtisası yaptı, h e m de fikir ve e d e b iy a t h a re k e t le r in i izledi. Pa ris’t e b u lu n d u ğ u sü re sembo­ lizm akım ın ın F r a n s a ’da doğup geliştiği y ıl la rdı. Genel şiir an­ la yışında değilse de şi’i r ’inin ba zı yönlerinde b u akım ın izlenim lerin i sezm ek m ü m k ü n d ü r . Y u r ­ da d ö n d ü k ten sonra, d o k to r ola­ rak, önce I s ta n b u ld a görev aldı. S e r v e t if ü n ü n E deb iy atı k u r u l u n ca b u t o p l u lu ğ a k atıld ı. S ağlık Müfettişilğ i görevi ile (C id de) ye gitti. 1914 y ılın d a em ekliy e ay rılıp d o k to r lu k mes leğini de b ır aktı. Ç alışm alarını, tü m ü , ile ba sm a ve ed eb iy a ta ayır dı. Bir s ü r e sonra E d eb iy at F a k ü lte sin e ö ğ re tim üyesi oldu. Y azıla rının ö n e m li kısmını A li K e m a lin çı­ kardığı (P e y a m ) gazetesin de y a y ım lıy o rd u . (P ey am ), m ü t a r e k e ve İs tik l â l Savaşı y ıl l a r ı n d a A- n a d o lu H ü k ü m e tin in a leyhine b ir t u t u m ta kınmıştı. Cenap Şe- h a b e tt in ’in bu gazetedeki bazı y a z ıl a rı ile fak ü lted ek i t u t u m u , o z a m a n k i y üksek öğre nim genç li ğini kendis iy le karş ı k a r ş ıy a g etirdi. Bu yü zd en üniv ersite oğ ren c ile r i b i r ara, diğer uç profe sörle b ir lik te , onun da dersleri ni b o y k o t ettiler- D ört profesör, ü n iv er sited en ay rılm a k zorun­ d a k a ld ıla r . Cenap Şehabettın , C u m h u ri y e tt e n sonra yazı çalış m a l a rı n ı azalttı. A rtık b üyük, bilim se l b ir lügatin üzerinde ça lışıyord u. ö l ü m ü n d e n b ir iki yıl önce. C u m h u riy e t idaresi ve A t a tü r k h a k k ın d a k i övgülü bir kaç m ak alesin i gençlik, yazılarını h a t ı r l a t a r a k

yetsizlikle suçlandırınca, haya­ tının en b ü y ü k üz ü n tü le rin d e n birini d u y d u . 13 şubat 1934 te öl dü. B ak ırk ö y m eza rlığın da gö­ m ülü d ü r.

S e rv e t ifü n ü n E d ebiyatında Tevîik F ik r e t nazmın, Halid Zi­ ya nesrin en b ü y ü k ustası ve temsilcisi o larak k a b u l edilmiş tır. Bu t o p l u lu ğ u n ü çüncü önem li kişisi olan Cenap Şehabettin, iki ala nda da, o n la r d a n sonra ge lir. E debiy at ta r ih le rim iz k en­ disini S e r v e t if ü n u n ’un aşk ve ta bia t şairi o la r a k d e ğ e rle n d ir ir ler. Bu yarg ı b i r b a k ım a doğ­ ru d u r . Ancak C enap Şehabet- tin ’in şiirlerindeki aşk tem ası, meselâ Tevfık F ik r e t'e göre, pek belirli bir n itelik g ö ster­ mekle b e ra b e r yine de «Gerçek aşk ş a i r l e r i n i n çeşnisine p e k benzemez. Bu a ş k ; ih t ir a s ta n , içli d u y g u la r d a n uzak, zihnin ve donukla şm ış salt ha y a lle rin çerçevesi içinde kalmış, şekil- leşmiş duru m d ad ır- T a b ia t şair­ liğine gelince; eğ er ta b i a t k a r ­ la rdan, gece ve gündüzden, y ıl­ dızların g ö rü n tü sü n d e n , biraz da ağaçlardan ve çiç ekle rd en söz etm ekse o zam a n Cenap Şe- h a b e tt in ’e «Tabiat Şairi» diyebi liriz. Oysa o, b u n la r ı bile r u h u nun ve zekâsının özel kanalın dan geçirip b ir çeşit n onfigüratif k alıp lar a d ö k m ü ş tü r. Ş a ir in ; aş ki ve ta b iatı, bö yle ce k endine özel b i r a tm o sferd e dile g e tiri­ şinde - H e r H ald e - gençliğinde tam o rt a m ı n d a yaşadığı Fransız sembolizminin etkisi olsa gerek tir. Bu h u s u s la r a ve b u konula ra eğilen bazı e d e b iy a tç ıl a rı­ mız, Cenap Ş e h a b e tt in ’i «Türk E debiyatının ilk sen bolist şairi» k a b u l ed erle»

m alar, Cenap Ş e h a b e tt in ’in şii­ ri n in asıl r u h u n u ve tem elini teşkil e tm e k te d i r. O, h a y a ll e r i­

nin , dü şü n c e le rin in d e rin lik le ­ rine bu özel yapılı kelimelerin, d ey im lerin ve ta m la m a la r ın dehlizlerinden y ü r ü y e r e k ula ş­ m a k ça basındadır . B unun sonu­ cu o la r a k ; zam a n ın a göre çok y en i ve çok değişik gö rü n erek y ad ırg an m ış olan şair, zam anın ­ dan sonra da çabucak eskiyerek y ıp r a n m ıştır. «Muzi-i sabuh»,

«Ahu-yı çerende», «Berf-i zer­

rin», «Saât-ı semenfâme»... çeşi­ d in d e n ; doğu dillerinden, özel­ li kle fa rsçadan alın a ra k , tam b ir kelim ecilik kaygısı etkisi ile düzen le n m iş de y iş le ri;

çağdaş-r-T^&rm

la r ın d a n b azıları t a r a f ı n d a n bü­ y ü k h a y r a n l ık l a k arşılanm ış, b a ­ zıları ta r a fı n d a n da â d eta alay k o n u su edilmişti. B u g ü n ü n oku­ y u c u la r ın a g elince; yazık ki, b u sö yleyişler o n la r için, h a y r a n lık d u y g u la r ın ı d a kü çü m s em e d u y g u la r ın ı da, h a r e k e t e getirm i yecek k a d a r yabancı ve a n la m ­ sız b ir nitelik ta ş ım a k ta d ır. K ald ı ki, sonrala rı, Cenap Ş e h a ­ b e tt in ’in bu t a m la m a la r ın ı n ço ğ u n u n F ra nsız şiirinden a k ta r ıl mış b u lu n d u ğ u da a nla şılm ıştır.

Cenap Ş e h a b e tt in şüpheci, i- nançsız b i r kişiliğe sah ip tir. Dok to r lu ğ u terk ed işin in sebebini, tıp ilm ine olan in anının sarsıl­ mas ın a bağlam ıştır. Bu ş ü p h e ­ ciliği kendisini, İs tik l â l S avaşı­ nı de ste k le m e k te n de alıkoy­ m u ş tu r. H a y a tın ın ikinci y a r ı ­ sında şiiri b ır a k ıp yazı çalışm a la rın ı yalnız nesre yöneltişini- de, a r t ı k şiire in a n m a m a s ı ile a ç ık la m a k m ü m k ü n d ü r .

Nesirleri, se y a h a t ed ebiy atına girebilecekleri dışında, b ü y ü k ölçüde konu ve tez b ü t ü n l ü ğ ü ta ş ım a m a k t a d ır. Çoğu sohbet, hasb ıhal, fa ntazi m a k a l e l e r nite liğindedir. B u n la r d a k i en belir­ li özellik, k u v v e tl i zekâ p ır ı l t ı ­ la rı ile dolu mizah ve espri ha­ vasıdır. Bu m izah ve espriy e pa ra lel o la r a k devam lı b i r istihza göre ç arp ar . Z a te n kendi zekâ­ sına çok g ü v e n li olan Cenap Şe h a b e ttin «İstihza zekânın h a k k ı ­ dır» d e m e k te n de çekinmez.

Onun süslü, ışıklı, Osmanlıca- nın sağlam, iş le nm iş ve o tu r­ muş te m e ll e ri n e d a y a n a n n esri; yalnız çağının, y aln ız S erveti- fü n u n E d e b iy a tın ın değil, belk i de b u j ü n T ü r k ed eb iy a tın ın en güzel in şâ ve b e la g a t örn e k le ­ rinden sayıla cak yap ıd ad ır. Ne v a r ki b u m ü k e m m e lliğ in in de­ ğeri, sü reli z a m a n l a n kap say a mamış, k en d i fizik h a y a tı ve sa n a t h a y a tı ile b i r l i k t e sona e rm iştir . Cenap Ş e h a b e t t i n ; o engin zekâsı, kabiliy eti, dil ve k ü l t ü r hazîn esiyle T ü r k dili ev­ rim leşm esin in yardım cısı olsay­ dı, T ü rk ç e n in d ah a çok ve da­ ha ç a b u k gelişm esin de h e r h a l ­ de önem li rol o y n a y a n la r d a n bi­ ri olabilirdi. Yazık ki o, b u m u t lu geljşm en in z o ru n l u lu ğ u n a da in anm am ış, dilimizi ve u lu s a l k ü lt ü r ü m ü z ü , çok değerli ola­ cak desteğin den y o k s u n b ı r a k ­ mıştır.

B ü tü n b u n l a r a r a ğ m e n Cenap Ş e h a b e tt in ’i,; T ü r k ed e b iy a t ta rihin in, y ü k se k ve keskin zir­ velerine daim a gün ışığı v u r a n yalçın d a ğ la r ın d a n b il i o la r a k düşünm ek, h e r halde, h atalı ol mas a gerektir .

— Şiirlerinden

— El Sürmeyin Sakın —

Giym iş biraz gümüş, biraz ateş, biraz sem a; Pür hiisn ü pür sükûn ü pür esrar ü pür eda: Yaprakların içinde uçar bir çiçek gibi, Y elpazeler hayali ipek bir. etek gibi.

Mai, yeşil, turunen, mor, esmer, beyaz, sarı., tnm ış zem ine kavs-i knzahten kanatları; Ezhar İçinde mest, yaşar bir çiçek kadar, Ezhara râz-ı hissi fısıldar, konar, uçar,. Tatsın füsnn-ü buseyi akdah-ı lâlede, İçsin ziya-yı m evsim i sabba-yı jalede. Geçsin bütün ufukları, uçsun uzak yakın; Ervahıdır güzel kelebekler azizenin, B enzer hayal-1 kalbine bir bikr-i tazenin, K alm az hayat-ı revnakı, el sürmeyin sakın!.

seçm eler —

. eski samimi

— Gîsû-vi Yar —

Şimdi bir nefha-i heves dağıtır. Yine beyhude topladın, ördün; Ne kadar toplaşan perişandır, Toplanır saçların dağılmak içün.. Eylerse nasıl hüsn-i hazinin GisÛ-yi zerrininle tetevviiç,

Eyler şeb-i ekdârıraın üstünde tem evvüç Bir fecr-i teselli gibi gisü-yi zerinin. Zülfün arasından bana mutlak

Alem görünür nur ile memlu,

Bir lyd-1 m ünevver gibi ey hüsn-i semenbu Onırum bana zülfün arasından güler ancak., haçların, ah o pür vefa saçlar,

Şeb-i m ihnette okşuyor başımı. Sen uyurken yanında ben ağlar,

—-LİL.LLLftl saclarında gü/ vasimi

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Şadan Gökovalı, “Turgut Bey’in İzmir’e Yaptıkları” adlı kitabında son on ve özellikle de sekiz yılda İzmir’in başına gelenleri belgelere ve yaşayanların

Viktor Lowenfeld 1947 yılında kurduğu evre teorisine “Sanatsal Gelişim Evreleri” adını vermiştir... İki- dört yaş arasındaki evre, Karalama Evresi’dir. Bu evre kendi

(F,A) G grubu üzerinde boştan farklı bir esnek küme olsun. G üzerindeki bütün esnek gruplar için aşağıdaki kümeleri verebiliriz.. “≅ G ” bağıntısı esnek

gölünde yaflanan olay›n nedeni bafllan- g›çta belirlenemedi¤i için olay, önce bir terörist sald›r›s› gibi gösterildiyse de, as›l suçlunun gölün

İşte bu noktada Karadeniz Bölgesi açısından bu durumu ele aldığımızda, gerek enerji koridoru kimliğiyle gerekse tespit edilen yeraltı rezervleri ile öne çıktığını

1935-1938 yılları arasındaki araştırmaların­ da Whittemore heyeti, mabedin içinde çalışmaya başlıyarak, absid yarım kubbesinde, bema ke­ merinde ve

[r]

Gerçi, öykülerinin büyük bir bölümü ölümünden sonra, yakm zamanlarda, ki­ tap olarak okura sunulmuştur. Kişiliği ve sanatı konusunda çeşitli tezler de ya-