• Sonuç bulunamadı

Üzümsü Meyveler Ekonomisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Üzümsü Meyveler Ekonomisi"

Copied!
18
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÜZÜMSÜ MEYVELER EKONOMİSİ Yakup Erdal ERTÜRK*

Yrd. Doç. Dr., Iğdır Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü, Iğdır. E-posta: erdal.erturk@igdir.edu.tr

Mustafa Kenan GEÇER

Iğdır Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü, Iğdır.

Özet

Üzümsü meyveler, içerdikleri antioksidanlar, mineraller ve vitaminler sayesinde sağlıklı bir diyetin vazgeçilmezleri arasında yer almaktadırlar. Dünyada çok sayıda tür ve çeşit ticari öneme sahipken, ülkemizde yaygın olarak üretildikleri için ticari öneme sahip olan üzümsü meyve türleri; dut, çilek, ahududu ve kızılcıktır. Türkiye’de; 2010 yılında 75 bin ton dut, 1,98 bin ton ahududu, 299,9 bin ton çilek, 12,5 bin ton kızılcık meyvesi üretilmiştir. Üzümsü meyveler gerek bahçe tesisi için gerekli fide ve fidan üretimi, gerekse tüketicilere yönelik ambalajlı ya da dökme olarak taze tüketiminin yanı sıra gıda sanayinin önemli bir hammaddesi olması nedeniyle ülke ekonomisine önemli katkı sağlamaktadır. Ayrıca meyvelerin hassas yapısından dolayı gerek hasadı aşamasında, gerekse ambalaj, pazara nakliyat ve tüketicilere sunum aşamalarında aşırı hassasiyet gösterilmesi gereken ürünler olduğundan, emek yoğun bir faaliyet kolu olarak istihdam artırıcı bir roldedir. Bu çalışmada bazı üzümsü meyveler ekonomik boyutu ile değerlendirilmiştir.

Anahtar kelimeler: Üzümsü meyveler, meyvecilik, ekonomi.

Economics of Berry Fruits

Abstract

Berry fruits, which contain antioxidants, minerals, and vitamins, are indispensable fruits for healthy diet. Although there were a great number of berry fruit species and cultivars which are commercially available in the world, berry fruit species which have the commercial importance for being produced commonly in Turkiye are mulberry, strawberry, raspberry, and cranberry. In Turkey, 75

(2)

thousand tones mulberry, 1.98 thousand tones raspberry, 299.9 thousand tones strawberry, and 12.5 thousand tones cranberry were produced in the year 2010. These fruits have provided a great contribution to national economy for not only production of seedling and shoot required for garden facility, but also consideration of packaged or fresh consumption for consumers and an important raw materials for food industry. In addition, these fruits play a significant role for employment increasing as a business branch of labour intensive owing to crucial products showed sensitivity at not only harvest stage but also packing, transportation, consumption (ready to eat) stages on account of sensitive structure of their fruits. Hence, in the present paper, the some berry fruits available in Turkey were evaluated economically.

Keywords: Berry fruit, fruit growing, economy.

1. Giriş

Ekonomilerde çok kısa dönemde yani bir piyasa yılında (bir başka deyişle bir ürünün hasat edilip piyasaya arz edilmesinden bir sonraki hasada kadar geçen dönemde) tarım ürünlerinin gerek arz elastikiyetleri gerekse talep elastikiyetleri düşüktür. Bunda tarımın kendine has nitelikleri belirleyici olmaktadır. Arz elastikiyetleri düşüktür çünkü tarım ürünleri belirli dönemlerde ve mevsimlerde üretilmektedirler. Ani talep veya fiyat değişmelerine arzı artırarak veya azaltarak karşılık vermek mümkün değildir. Talep elastikiyetleri düşüktür, çünkü tarım ürünleri mutlak ihtiyaç maddesi hüviyetindedir. İnsanlar hayatlarını sürdürebilmek için karınlarını doyurmak mecburiyetindedirler. Buğday olmadan ekmek üretilemez, ekmek olmazsa insanları doyurmak mümkün olmaz. Ancak bu durumun istisnası sağlık açısından tüketilmesi faydalı olmakla birlikte, insanların hayatlarının devamlılığı açısından birinci derece önemi bulunmayan meyveler ve özellikle de üzümsü meyvelerdir. Üzümsü meyveler fiyatlarındaki değişime karşı talep elastikiyetlerinin nispeten yüksek olması bakımından önemli tarım ürünleridir. Üzümsü meyveler sağlık açısından öneminin bilinmesi ile doğru orantılı olarak tüketicilerin listelerinde yer bulabilmektedirler. Yani üzümsü meyveleri talep eden tüketiciler (yani satın alma gücüne sahip olan ve satın alma kararlılığındaki kişiler) yüksek sağlık bilincine sahip tüketicilerdir. Çünkü doğurdukları talep bu ürünlerin yüksek fiyatlarla satılabilmelerine imkân vermektedir. Üzümsü meyveler iç ve dış ticaret açısından sürekli talep gören ve yüksek fiyatlarla satılabilen

(3)

türlerdir (Onur, 1996). Üzümsü meyveler ülkemizde özellikle son 30 yıl içerisinde önem kazanmıştır. Ticari anlamda 1970’li yıllarda çilek üretimi ile başlayan üzümsü meyve yetiştiriciliğinde diğer türlerde araştırma mahiyetindeki ilk çalışmalar Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü’nde yapılmıştır. Türkiye’ye ilk olarak 1968 yılında ABD ve Fransa’dan; 1972 ve 1974 yıllarında da yine aynı ülkelerden getirilen frenk üzümü, ahududu ve böğürtlenlerin kültür formları ile denemelere başlanmıştır. Daha o yıllarda üzümsü meyvelerin Türkiye tarımı açısından önemi fark edilmiş ve adaptasyon çalışmaları yürütülmüştür (Ağaoğlu, 2003a).

Üzümsü meyveler tüketiciler tarafından oldukça sevilen, çok tüketilen ve çeşitli şekillerde değerlendirilebilen meyvelerdir. Kuzey yarım küresinde çok geniş bir alana (Arktik ve tropik iklim sınırlarına kadar) yayılmışlardır. Güney yarımkürenin de yüksek kesimlerinde bulunmaktadırlar. Türkiye bu türlerin doğal yayılma alanı içinde bulunmakta, hemen bütün bölgelerde bir veya birkaç türün farklı formlarına rastlanmaktadır (Ağaoğlu, 2003b). Üzümsü meyveler kolay çoğaltılmaları, erken meyveye yatmaları, meyve bahçelerinde ara ziraatı bitkisi olarak ya da çit bitkisi olarak yetiştirilebilmeleri ve yüksek verimli olmaları gibi yetiştiricilik açısından sahip oldukları avantajların yanında özgün renk, tat ve aromaları ile de zengin vitamin ve mineral içerikleri önemlerini artıran unsurlardır (Erenoğlu ve ark., 2000).

Üzümsü meyveler dünya genelinde, özellikle refah seviyesi yüksek ülkelerde geniş çapta tüketilmektedir. Bu nedenle geniş bir pazara sahiptir. Üzümsü meyvelerin satış potansiyeli, taze ve işlenmiş ürün yelpazesinin genişlemesine paralel olarak artmaktadır. Bu meyvelerin; içecek, meyveli yoğurt/süt, mısır gevreği, tatlı ve alkollü içki üretiminde daha yoğun olarak kullanılmaya başlaması ile birlikte satış potansiyeli daha çok artmıştır. Bu artış, üzümsü meyvelerin taşıdığı sağlığa yarayışlılık imajı ile de büyük ölçüde desteklenmektedir (Ağaoğlu, 2006). Modern hayatın hızlı akışı içerisinde, kadınların da çalışma hayatında artan oranda yer almaları ve buna paralel olarak artan dondurulmuş gıda tüketiminin artışı bu ürünlere kaynak olan üzümsü meyvelerin önemini artırmaktadır. Ayrıca bu meyvelerin hem sanayide hem de evlerde önemli bir diğer kullanım alanı da reçel ve marmelat yapımıdır.

Üzümsü meyvelerin gıda sanayinde taze veya dondurularak kullanımının çeşitlenmesi ve özellikle süt ürünleri endüstrisi, dondurma üreticileri, şekerleme ve pasta üreticileri açısından öneminin artması nedeniyle; bu meyveler gıda sektöründe taze, püre

(4)

edilmiş, reçel, pekmez, şurup veya meyve suyu olarak düzenli bir şekilde işlenmektedir (Yetgin, 2009).

Büyük gıda üreticileri büyük miktarlarda bu ürünleri kullanmaktadırlar. Ayrıca alkollü içecek sanayiinde de üzümsü meyvelere büyük çapta talep bulunmaktadır. Son yıllarda değişik, doğal bitki çaylarının tüketiciler tarafından aranır hale gelmesi üzümsü meyvelerin bu amaçla da kullanımını ön plana çıkarmıştır (Ağaoğlu, 2003b).

Yurt dışında içecek sektörünün yaklaşık yarısını kola ve gazoz türü içecekler oluşturmaktadır. Bu miktarın diğer yarısına yakın pazarını ise konsantre meyve suları teşkil etmektedir. Bu grup içerisinde üzümsü meyvelerin payı büyüktür. Karbonatlı içecekler grubunda üzümsü meyvelerin oranı artmaktadır. Bu grupta ahududu, çilek ve siyah frenk üzümü gelecekte pazar payını arttıracak ürünler arasında sayılmaktadır (Ağaoğlu, 2003b).

Türkiye’de toplam tarım alanı 2011 TÜİK verilerine göre 23.630 bin hektar olup, bunun 3.091 bin hektarlık kısmını % 13,08 ile bahçe bitkileri oluşturmaktadır. Üzümsü meyvelerin ise toplam tarım alanı içindeki oranı % 2,29 ve bahçe bitkileri içindeki payı % l8,63’tür. Üzümsü meyveler üretimi toplam meyve üretiminin % 36, 97'sini oluştururken, yalnız üzüm üretimi toplam meyve üretiminin % 31,79’u gibi oldukça önemli bir bölümünü teşkil etmektedir.

Bu nedenlerle üzümsü meyveler, Türkiye ekonomisinde ayrı öneme sahip tarımsal bir faaliyettir. Özellikle diğer ürünlerin yetiştirilmesine uygun olmayan tarım alanlarının değerlendirilmesine imkân tanıdığı için ayrıca önemlidir (Yayar ve ark., 2006).

1.1. Ahududu

Ülkemiz ahududunun anavatanları arasında olması nedeniyle ahududu yetiştiriciliği bakımından son derece uygun bir konumda bulunmaktadır. Son yıllara kadar önemsenmemiş bir tarım kolunu oluşturmasına karşın, bugün gerek büyük işletmelerde, gerek aile işletmelerinde gerekse ara ziraatı olarak yetiştiriciliği önem kazanmıştır. Taze tüketimi yanında meyve suyu, dondurma, pasta, derin dondurma gibi sanayiye yönelik tüketim şekilleriyle de ahududu, ülkemizde önemli bir yetiştiricilik dalı olmaya aday bir meyve türü olma yolundadır (Göktaş, 2011). Meyve ağaçları gibi yüksek boylu ve sebzeler gibi yer de olmadığından bakım ve hasadı kolaydır. Hasat dönemi 4-6 haftalık bir süreye yayıldığından, işgücü ihtiyacının birkaç günde yoğunlaşması durumu olmamaktadır (Göktaş, 2011).

(5)

Çizelge 1. Ahududu üretim alanı, üretim miktarı ve verimi (Anonim, 2012a)

Ahududunun ticari

anlamda toplu meyvelik

alanlarının tesisi ile 1995 yılından itibaren Türkiye İstatistik Kurumu

tarafından veriler toplanmaya

başlanmıştır. Çizelge 1’de 2000-2011 yılları arasındaki Ahududu üretim alanları, üretim miktarı ve verim düzeyleri verilmiştir. 2000 yılında 3,2 bin dekar olan üretim alanı, 2004 yılında 3,5 bin da kadar artmış ve bu yıldan itibaren bir düşüş trendine girilmiştir. Ahududu toplu tesis alanları 2011 yılında 2000 yılına göre % 42,47’lik bir düşüşle 2,2 bin da inmiştir. 2000 yılında 1,8 bin ton olan Ahududu üretimi verimdeki artışa paralel olarak sürekli artış göstermiştir. Dekara verimin 901 kg’a kadar yükselmesine karşılık tesis alanlarındaki dramatik düşüşün tesiri ile 2011 yılında 2,1 bin tonluk bir üretim gerçekleşmiştir.

Çizelge 2. Aylar itibariyle Ahududu üretici fiyatları (Anonim, 2012b) Yıl Oca Şub Mar Nis May Haz Tem Ağu Eyl Eki Kas Ara Ort Ort

* TL/Kg 2006 2,25 2,19 2,15 2,39 2,61 2,57 2,24 2,17 2,09 2,18 2,23 2,08 2,26 1,67 2007 2,50 2,50 2,50 2,50 2,50 2,50 1,69 2008 2,68 2,68 2,68 2,68 2,68 2,68 2,68 2,68 2,68 2,68 2,68 2,68 2,68 1,65 2009 2,04 2,04 2,04 2,04 2,04 2,04 2,04 2,04 2,04 2,04 2,04 2,04 2,04 1,23 2010 2,70 3,77 1,30 3,50 4,98 4,00 3,38 1,66 2011 4,25 3,68 3,69 3,43 6,35 4,28 2,12 Ort. 2,32 2,30 2,29 2,37 2,44 2,79 2,82 2,40 2,71 3,46 2,74 2,27

*2003 bazlı Tarım Sektörü Üretici Fiyatları İndeksi ile düzetilmiş ortalama.

Çizelge 2 ve Şekil 1 aylar itibariyle Ahududu üretici fiyatlarını (cari) göstermektedir. Bu verilere göre üretici fiyatlarının Ahududunun piyasaya çıktığı Haziran ayı ile Kasım ayları arasındaki dönem arasında oluştuğu görülmektedir. Buna göre ürünün nispeten az bulunduğu Haziran Temmuz aylarında fiyatların yüksek, ürünün bol olduğu Ağustos ayında fiyatların düşük olduğu, ürünün tamamen hasat edilmesi ile birlikte fiyatların tekrar yükselme eğilimine girdiği görülmektedir. Ürüne yönelik talebin istikrarlı hale gelmesi ile birlikte

Yıl Alan (da) Üretim (ton) Ortalama verim (kg/da) 2000 3.150 1.800 571 2001 3.250 1.840 566 2002 3.250 1.850 569 2003 3.350 1.950 582 2004 3.500 2.200 629 2005 3.410 2.200 645 2006 3.387 1.997 590 2007 3.388 2.103 621 2008 3.397 2.050 603 2009 3.419 1.976 578 2010 2.198 1.980 901 2011 2.211 2.059 931

(6)

fiyatın yılın geri kalan dönemlerinde istikrar gösterdiğini söyleyebiliriz.

Şekil 1. Aylar itibariyle Ahududu ortalama üretici fiyatları (2006-2011)

Ahududu çiftçi eline geçen fiyatları cari olarak incelendiğinde (Çizelge 2) 2006 yılından itibaren bir artma trendinde olduğu görülmektedir. Ancak bu fiyatlar 2003 bazlı Tarım Sektörü Üretici Fiyatları İndeksi ile düzeltilmiş 2006-2011 yılları arasındaki yıllık ortalamalarını gösteren Şekil 1 incelendiğinde, 2011 yılında 2,12 TL/kg olarak gerçekleşen ahududu fiyatlarının 2009 yılındaki 1,23 TL/kg olan düşük seviyesi dışarıda tutulursa, 1,6 TL/kg civarında dolaşan istikrara sahip olduğu görülmektedir.

Şekil 2. Yıllar itibariyle Ahududu ortalama üretici fiyatları (2006-2011)

2,32 2,30 2,29 2,37 2,44 2,79 2,82 2,40 2,71 3,46 2,74 2,27 0,00 0,50 1,00 1,50 2,00 2,50 3,00 3,50 4,00 1,67 1,69 1,65 1,23 1,66 2,12 0,00 0,50 1,00 1,50 2,00 2,50 2006 2007 2008 2009 2010 2011

(7)

1.2. Çilek

Anavatanı Güney Amerika (Şili) olduğu ifade edilen çilek, turfanda yetiştiriciliğe uygun, ihracat ve iç satış imkânları iyi, otsu fakat çok yıllık bir meyve türü oluşu ve ayrıca üzerinde yapılan çok sayıdaki ıslah çalışmaları sayesinde dünya üzerindeki yaygınlığı gün geçtikçe artan bir türdür. ABD, Türkiye, Kanada, Avrupa, Güney ve Doğu Afrika ülkeleri, Yeni Zelanda, Avustralya ve Japonya en çok çilek yetiştiren ülkelerdir. Avrupa’da M.S. 1300 yıllarında başlayan çilek tarımı Türkiye’de modern anlamda 1970’li yıllarda başlamıştır. Dünya çilek üretiminde ülkemiz önemli bir rol oynamakta ve ABD’nin ardından 2. sırada yer almaktadır (Anonim, 2012c).

Bahçe ürünleri arasında, ilk yıldan itibaren verime başlaması, birim alandan yüksek gelir sağlaması gibi özellikleri ile popüler olmuş, yakın bir geçmişe kadar sadece İstanbul, Bursa, Karadeniz

Ereğlisi yörelerinde yetiştirilen çilek günümüzde giderek

yaygınlaşmıştır. Üretimin büyük bir kısmını Akdeniz, Marmara, Ege bölgeleri karşılamaktadır. En fazla çilek üretimi yapan illerin başında Mersin gelmekte ve toplam üretimin % 47’ini karşılamaktadır. Diğer çilek üreten önemli iller ise sırasıyla; Antalya (%11), Aydın (%11), Bursa (%9) ve Manisa (%6)’dır (Anonim, 2012a).

Çizelge 3’te 2000-2011 yılları arasındaki çilek üretim alanları, üretim miktarı ve verim düzeyleri verilmiştir. 2000 yılında 94,6 bin dekar olan Çilek üretim alanları, 2004 ve 2010 yıllarındaki daralmalar göz ardı edildiği takdirde, yıldan yıla değişmekle birlikte 120 bin da civarında bir üretim alanına sahiptir.

Çizelge 3. Çilek üretim alanı, üretim miktarı ve verimleri (Anonim, 2012a)

Üretim alanı 2011 yılında 2000 yılına göre % 20,91’lik bir artışla 119.670 bin da olmuştur. 2000 yılında 130 bin ton olan Çilek üretimi verimdeki artışa paralel olarak sürekli

artış göstermiştir. 2000

yılında 1.373 kg/da olan verim, 2011 yılında 2000 yılına göre % 45,67 artışla 2.527 kg/da ulaşmış, üretim alanındaki artışında etkisiyle 302.416 tonluk bir üretim gerçekleşmiştir (Çizelge 3).

Yıl Alan (dekar) Üretim (ton) Ortalama verim (kg/da) 2000 94.650 130.000 1.373 2001 97.000 117.000 1.206 2002 100.000 145.000 1.450 2003 104.000 150.000 1.442 2004 97.500 155.000 1.590 2005 100.000 200.000 2.000 2006 99.851 211.127 2.114 2007 109.545 250.916 2.291 2008 112.785 261.078 2.315 2009 121.500 291.996 2.403 2010 116.792 299.940 2.568 2011 119.670 302.416 2.527

(8)

Çizelge 4 ve Şekil 3 aylar itibariyle çilek üretici fiyatlarını (cari) göstermektedir. Bu verilere göre üretici fiyatlarının piyasaya çıktığı Nisan ayı ile Eylül ayları arasındaki dönem arasında oluştuğu görülmektedir. Buna göre ürünün nispeten az bulunduğu Nisan aylarında fiyatların yüksek, ürünün bol olduğu Haziran ayında fiyatların düşük olduğu, ürünün tamamen hasat edilmesi ile birlikte fiyatların Ağustos ayında tekrar yükseldiği görülmektedir.

Çizelge 4. Aylar itibariyle çilek üretici fiyatları (Anonim, 2012b)

Şekil 3. Aylar itibariyle Çilek ortalama üretici fiyatları (2006-2011)

Çilek çiftçi eline geçen fiyatları cari olarak incelendiğinde (Çizelge 4) 2003 yılından itibaren bir artma trendinde olduğu görülmektedir. Ancak bu fiyatlar 2003 bazlı Tarım Sektörü Üretici Fiyatları İndeksi ile düzetilmiş 2003-2011 yılları arasındaki yıllık ortalamalarını gösteren Şekil 4 incelendiğinde, 2011 yılında 0,36

1,62 1,55 1,42 1,55 1,71 0,00 0,20 0,40 0,60 0,80 1,00 1,20 1,40 1,60 1,80

Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos

Yıl Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Ortalama Ortalama*

2003 1,19 1,08 1,01 0,95 1,06 0,35 2004 1,58 1,23 1,20 1,18 1,30 0,34 2005 1,38 1,33 1,38 1,53 1,41 0,37 2006 1,51 1,50 1,44 1,51 1,49 0,36 2007 1,69 1,69 1,64 1,70 1,68 0,39 2008 1,76 1,77 1,71 1,81 1,76 0,35 2009 1,86 1,61 1,71 2,02 1,80 0,36 2010 2,06 1,72 0,98 1,29 1,79 1,57 0,32 2011 1,59 2,05 1,69 1,98 1,62 1,79 0,36 Ortalama 1,62 1,55 1,42 1,55 1,71

(9)

TL/kg olarak gerçekleşen Çilek fiyatlarının 2007 yılındaki zirve seviyesiyle 2010 yılındaki düşüş dışarıda tutulursa, 0,36 TL/kg civarında dolaşan bir istikrara sahip olduğu görülmektedir.

Şekil 4. Yıllar itibariyle Çilek ortalama üretici fiyatları (2003-2011)

Çizelge 5’te gösterilen TÜİK verilerine göre 2000-2001 piyasa yılında 17.629 ton çilek ihracatı gerçekleştirildiği, 134 ton ithalat yapıldığı görülmektedir.

Çizelge 5. Piyasa yıllarına göre ithalat, ihracat ve kişi başına tüketim (Anonim, 2012d)

2010-2011 piyasa yılına girildiğinde ihracatın 2000-2001 piyasa yılına göre % 49,5 artarak 34.925 ton olarak gerçekleşmiştir. 2007-2008 yılı itibariyle ihraç edilen çileğin yıldan yıla değişmekle

0,35 0,34 0,37 0,36 0,39 0,35 0,36 0,32 0,36 0,00 0,05 0,10 0,15 0,20 0,25 0,30 0,35 0,40 0,45 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011

Piyasa yılı İthalat (Ton) İthalat AB 27

(Ton) İhracat (Ton)

İhracat AB 27 (Ton) Kişi başına tüketim (kg) 2000/'01 134 - 17.629 - 1,50 2001/'02 85 - 18.464 - 1,29 2002/'03 - - 18.538 - 1,64 2003/'04 - - 18.538 - 1,68 2004/'05 - - 22.360 - 1,67 2005/'06 303 - 22.158 - - 2006/'07 161 - 33.011 - - 2007/'08 183 78 35.508 20.212 2,71 2008/'09 347 148 30.380 18.512 2,88 2009/'10 167 164 37.627 22.561 3,12 2010/'11 92 59 34.925 20.477 3,20

(10)

birlikte % 56-60 arasındaki kısmının AB-27 ülkesine ihraç edilmektedir. TÜİK verilerine göre ülkemizde 2000-2001 piyasa yılında kişi başına 1,5 kg olan çilek tüketiminin 2010-2011 piyasa yılında % 53’lük bir artışla 3,20 kg’a ulaşmıştır (Çizelge 5).

1.3. Dut

Kuzey yarı kürenin genellikle ılıman ve subtropik bölgelerinde yetiştirilmekte olan dut ülkemizde yaygın olarak yetiştirilmektedir. Ülkemizde yaygın olan dut çeşitleri beyaz dut (% 97), karadut ve kırmızı veya mor duttur. Dutun anavatanının Çin, Hindistan, Türkiye, Rusya ve Ortadoğu ülkeleri olduğu bilinmektedir. Ülkemizde eski çağlardan beri dut yetiştiriciliği yapılmakta ve zengin bir genetik potansiyel bulunmaktadır (İslam ve ark., 2006). Dut üretiminin en yoğun olduğu iller; Malatya, Ankara, Erzincan, Elazığ, Erzurum, Ordu ve Kahramanmaraş’tır.

Günümüzde taze tüketiminin yanı sıra işlenmiş ürünlerinin de besleyici özelliği sayesinde dut önemli bir pazar potansiyeline sahiptir. Meyvesinden pekmez, reçel, pestil, dut ezmesi, dut kurusu, meyveli dondurma, cevizli sucuk, sirke, meyve suyu konsantresi, ispirto gibi onlarca ürün yapılmaktadır. Özellikle karadut suyu son yıllarda oldukça yaygın bir içecek haline gelmiş ve aranan bir meyve olmuştur. Dut meyveleri Türkiye’de daha çok geleneksel olarak pekmez üretiminde ve kurutularak kuru gıda üretiminde kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra karadut ve kırmızı dut çeşitleri geleneksel ve az da olsa ticari olarak reçel endüstrisinde kullanılmaktadır (Akbulut ve ark., 2006). Ülkemizde üretilen dut meyvelerinin % 70 pekmez üretiminde, % 10’u köme üretiminde, % 3’ü pestil, % 4’ü kuru dut ve % 5’i de sofralık olarak ve kalan % 8’lik oran ise diğer üretim kollarında değerlendirilmektedir (Anonim, 2012e). Diğer ülkelerde ise meyveler taze ve kuru olarak tüketimin yanında ekmek, çörek, pay, puding, dut şarabı ve dondurma yapımında kullanılmaktadır (Erdoğan ve Pırlak, 2005).

Dut sevilerek yenen bir meyve olmasına karşın meyvesi çok yumuşak olduğundan soğukta saklama süresi çok kısadır. Bu yüzden taze olarak tüketimi sadece hasat dönemi ile sınırlı olan bir meyvedir. Ancak, özellikle karadutlar soğuk hava depolarında bir ay süre ile veya derin dondurucularda uzun süre saklanabilmektedir. Bu durum karadutların sanayide işlenmesi için bir avantaj sağlamaktadır (Anonim, 2012e).

Dutun endüstri talepleri doğrultusunda ticari olarak üretilen toplu meyveliklerin alanı 2000 yılı TÜİK verilerine göre 18.600 da alanda, 2,440 bin adet meyve verir yaşta ağaçtan 60.000 ton dut elde

(11)

edilmekte iken, önce topluk meyvelik alanlarda 2001 yılında % 6,29, sonra 2002 yılında % 45,83’lük şiddetli bir düşüş meydan gelmiş, bunu 2004 yılında % 11,11 oranında bir başka düşüş izlemiştir (Çizelge 6). 2005 yılından itibaren önce düşük miktarlarda bir artış trendi başlarken, 2008 yılına gelindiğinde % 25’lik bir artış meydana gelmiştir. 2011 yılında dut toplu meyvelik alanları 18.864 da alan ile 2000 yılındaki seviyesine ulaşmış, bu arazi üzerinde tesis edilmiş 2,45 milyon meyve verir yaştaki ağaçtan 76.643 ton dut elde edilmiştir. Ağaç başına ortalama verim 2000 yılında 25 kg iken 2011 yılında 31 kg olarak gerçekleşmiştir.

Çizelge 6 – Dut üretim alanı, üretim miktarı ve verimleri (Anonim, 2012a)

Çizelge 7 ve Şekil 5 aylar itibariyle Dut üretici fiyatlarını (cari) göstermektedir.

Çizelge 7. Aylar itibariyle dut üretici fiyatları (Anonim, 2012b) Yıl Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ortalama Ortalama*

TL/Kg 2003 0,9 1,0 0,9 0,9 1,0 0,94 0,94 2004 1,3 1,1 1,1 1,1 1,1 1,13 0,90 2005 1,2 1,1 1,2 1,2 1,2 1,17 0,95 2006 1,5 1,4 1,4 1,3 1,4 1,38 1,37 2007 1,5 1,5 1,5 1,2 1,42 1,12 2008 1,6 1,6 1,5 1,6 1,57 1,27 2009 1,7 1,6 1,6 1,5 1,59 1,16 2010 2,6 1,6 1,9 1,5 1,88 1,30 2011 1,3 1,5 1,8 2,4 1,74 1,05 Ortalama 1,49 1,37 1,42 1,41 1,16

*2003 bazlı Tarım Sektörü üretici fiyatları indeksi ile düzetilmiş ortalama. Yıl Toplu meyveliklerin alanı (dekar) Üretim (ton) Ağaç başına ortalama verim (kg) Meyve veren yaşta ağaç sayısı Meyve vermeyen yaşta ağaç sayısı Toplam ağaç sayısı 2000 18.600 60.000 25 2.440.000 485.000 2.925.000 2001 17.500 55.000 25 2.210.000 415.000 2.625.000 2002 12.000 55.000 26 2.130.000 380.000 2.510.000 2003 13.000 55.000 25 2.180.000 375.000 2.555.000 2004 11.700 50.000 23 2.130.000 365.000 2.495.000 2005 12.000 55.000 26 2.120.000 366.000 2.486.000 2006 12.797 51.558 25 2.029.207 353.078 2.382.285 2007 13.127 61.665 29 2.094.715 560.426 2.655.141 2008 17.628 65.140 28 2.300.689 539.122 2.839.811 2009 17.029 67.986 28 2.392.609 537.264 2.929.873 2010 18.662 75.096 30 2.479.192 507.465 2.986.657 2011 18.864 76.643 31 2.453.440 359.740 2.813.180

(12)

Bu verilere göre üretici fiyatlarının ürünün piyasaya çıktığı Mayıs ayı ile Eylül ayları arasındaki dönem arasında oluştuğu görülmektedir. Buna göre ürünün nispeten az bulunduğu Mayıs aylarında fiyatların yüksek, ürünün bol olduğu Haziran ayında fiyatların nispeten düşük olduğu, ürünün tamamen hasat edilmesi ile birlikte fiyatların Temmuz ve Ağustos ayında tekrar yükseldiği görülmektedir (Çizelge 7).

Şekil 5. Aylar itibariyle Dut ortalama üretici fiyatları (2006-2011)

Dut çiftçi eline geçen ortalama fiyatları cari olarak incelendiğinde (Çizelge 7) 2003 yılından itibaren bir artma trendinde olduğu görülmektedir. Ancak bu fiyatlar 2003 bazlı Tarım Sektörü Üretici Fiyatları İndeksi ile düzetilmiş 2003-2011 yılları arasındaki yıllık ortalamalarını gösteren Şekil 6 incelendiğinde, 2011 yılında 1,05 TL/kg olarak gerçekleşen dut fiyatlarının 2006 yılındaki zirve seviyesiyle 2004 yılındaki düşüş dışarıda tutulursa, 0,95 – 1,30 TL/kg aralığında dolaştığı görülmektedir.

1,49 1,37 1,42 1,41 1,16 0,00 0,20 0,40 0,60 0,80 1,00 1,20 1,40 1,60

(13)

Şekil 6. Yıllar itibariyle dut ortalama üretici fiyatları (2003-2011)

Çizelge 8’te gösterilen TÜİK verilerine göre 2000-2001 piyasa yılında 498 ton dut ihracatı gerçekleştirildiği görülmektedir. 2010-2011 piyasa yılına girildiğinde ihracatın 2000-2001 piyasa yılına göre % 33,86 artarak 753 ton olarak gerçekleşmiştir. 2007-2008 yılı itibariyle ihraç edilen dutun yıldan yıla değişmekle birlikte % 51-63 arasındaki kısmının AB-27 ülkesine ihraç edilmektedir. TÜİK verilerine göre ülkemizde 2000-2001 piyasa yılında kişi başına 0,75 kg olan dut tüketiminin 2010-2011 piyasa yılında % 13’lük bir artışla 0,86 kg’a ulaşmıştır.

Çizelge 8. Piyasa yıllarına göre ithalat, ihracat ve kişi başına tüketim (Anonim, 2012d)

1.4. Kızılcık

Anavatanı Anadolu, Kafkasya ve Avrupa olan kızılcık genel olarak yabani formlarda Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz Bölgelerinde sahil ve yüksek kesimlerinde dağlık alanlarda, dere

0,94 0,90 0,95 1,37 1,12 1,27 1,16 1,30 1,05 0,00 0,20 0,40 0,60 0,80 1,00 1,20 1,40 1,60 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 Piyasa

yılı İthalat (Ton) İthalat-AB 27 (Ton) İhracat (Ton)

İhracat-AB 27 (Ton) Kişi başına tüketim (kg) 2000/'01 - - 498 - 0,75 2001/'02 - - 445 - 0,68 2002/'03 - - 130 - 0,67 2003/'04 - - 337 - 0,66 2004/'05 - - 258 - 0,60 2005/'06 84 - 336 - - 2006/'07 1 - 436 - - 2007/'08 469 28 828 490 0,73 2008/'09 685 156 426 242 0,77 2009/'10 519 11 578 293 0,79 2010/'11 1.232 30 753 473 0,86

(14)

yataklarında tek veya gruplar halinde bulunmaktadır. Malatya, Bursa, Yalova, Karabük ve İstanbul illerinde sınırlı miktarda aşılı kızılcık yetiştiriciliği yapılmaktadır (Yalçınkaya ve ark., 2001). Ülkemizde büyük bir kısmı doğal olarak yetişen bu meyve türünün yetiştiriciliğine bugüne kadar fazla önem verilmemiştir (Güleryüz ve Pırlak, 1996).

Kızılcık insan sağlığı ve beslenmesi açısından önemli bir kaynaktır. Kızılcık meyveleri C vitamini içeriği bakımından çok zengindir. C vitamini içeriği portakaldan yaklaşık iki kat daha fazladır. Kızılcık ayrıca birçok mineral maddeler ve tanenleri içerir. Meyvelerinde kılcal damarları sağlamlaştıran, elastikiyeti sağlayan ve kan basıncını normal tutan maddeler bulunur. Meyve, çekirdek, çiçek, yaprak, kabuk ve kökleri antiseptik özelliği ile yaraların tedavisinde mikroplara karşı ilaç olarak kullanılır. Çekirdek ve yapraklarından çay ve kahve yapılır. Kızılcık, fazla ekşi ve buruk lezzetinden dolayı taze meyve olarak pek tüketilmemekte, meyvelerinden jel, komposto, reçel, marmelat, şurup, alkollü içki yapımında ve meyve suyu üretiminde yararlanılmaktadır (Kalyoncu ve Ecevit, 2005). Taze kabuklarından esans ve dizanteri hastalığına karşı ilaç üretilmektedir. Gıda sanayinde, kuru ve sofralık olarak çok çeşitli şekillerde, yemekler tat ve aroma verici olarak ve komposto yapılarak yararlanılır. Meyveler şeker ilavesiyle uzun zaman muhafaza edilmektedir.

Endüstri taleplerini karşılamak için ticari olarak üretilen kızılcık üretim alanı 2000 yılı TÜİK verilerine göre; 2.000 da alanda yer alan 1,03 milyon adet meyve verir yaşta ağaçtan 12.000 ton kızılcık elde edilmekte iken, önce toplu meyvelik alanlarda 2003 yılında % 33 gibi yüksek bir artış meydana gelmişse de bir yıl sonra 2004 yılında % 30’luk şiddetli bir düşüş meydan gelmiştir. Toplu meyvelik alanlarındaki bu daralma eğilimi sonraki yıllarda da devam etmiş, 2006 yılında % 12,4, 2005 yılında % 25,7 daralmıştır. Böylece 2000 yılına göre % 29,12’lik bir daralma meydan gelerek 2011 yılında üretim alanı 1.549 da’a düşmüştür. 2011 yılında bu alan üzerinde tesis edilmiş meyve verir yaştaki 824.118 ağaçtan 12.427 ton kızılcık elde edilmiştir. Toplu meyvelik alanlarında görülen azalışa karşılık verim artmış ve ağaç başına ortalama verim 2000 yılında 11 kg iken 2011 yılında 15 kg olarak gerçekleşmiştir (Çizelge 9).

(15)

Çizelge 9. Kızılcık üretim alanı, üretim miktarı ve verimleri (Anonim, 2012a) Yıl Toplu meyveliklerin alanı (dekar) Üretim (ton) Ağaç başına ortalama verim(kg) Meyve veren yaşta ağaç sayısı Meyve vermeyen yaşta ağaç sayısı Toplam ağaç sayısı 2000 2.000 12.000 12 1.030.000 315.000 1.345.000 2001 2.000 12.000 12 1.014.000 310.000 1.324.000 2002 2.000 11.000 11 970.000 300.000 1.270.000 2003 3.000 11.900 12 1.020.000 250.000 1.270.000 2004 2.300 12.000 12 1.000.000 230.000 1.230.000 2005 2.480 11.500 12 981.000 223.000 1.204.000 2006 2.206 9.303 11 878.834 211.773 1.090.607 2007 1.754 9.722 10 947.077 208.088 1.155.165 2008 1.740 11.010 12 942.281 185.967 1.128.248 2009 1.764 14.472 16 889.944 189.085 1.079.029 2010 1.535 12.517 15 820.927 160.130 981.057 2011 1.549 12.427 15 824.118 153.591 977.709

Çizelge 10 ve Şekil 7 aylar itibariyle kızılcık üretici fiyatlarını (cari) göstermektedir. Bu verilere göre üretici fiyatlarının, ürünün piyasaya çıktığı Mayıs ayı ile Ekim ayları arasındaki dönem arasında oluştuğu görülmektedir. Buna göre ürünün nispeten az bulunduğu Mayıs aylarında fiyatların nispeten yüksek, ürünün bol olduğu Haziran ayında ortalama fiyatların nispeten düşük olduğu, ürünün talebinin yüksek olduğu, Temmuz ayında en yüksek seviyesine yükseldiği görülmektedir. Eylül ve Ekim aylarında ürün miktarının azalması ile birlikte fiyatların tekrar yükseldiği görülmektedir.

Çizelge 10. Aylar itibariyle kızılcık üretici fiyatları (Anonim, 2012b)

Yıl Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Ortalama Ortalama* TL/kg 2003 0,9 0,8 0,9 0,9 0,9 0,84 0,66 2004 1,2 1,2 1,0 1,0 1,0 1,0 1,04 0,83 2005 1,2 1,1 1,1 1,1 1,1 1,2 1,13 0,90 2006 1,5 1,5 1,4 1,4 1,3 1,4 1,41 1,03 2007 1,6 1,4 1,5 1,4 1,49 0,52 2008 1,6 1,6 1,6 1,7 1,62 0,48 2009 1,8 1,7 1,6 1,6 1,63 0,51 2010 2,1 1,7 1,7 1,9 1,86 0,48 2011 2,6 2,4 2,5 2,5 2,49 0,64 Ortalama 1,29 1,13 1,54 1,44 1,47 1,51

(16)

Şekil 7. Aylar itibariyle Kızılcık ortalama üretici fiyatları (2003-2011)

Kızılcık çiftçi eline geçen ortalama fiyatları cari olarak incelendiğinde (Çizelge 10) 2003 yılından itibaren bir artma eğiliminde olduğu görülmektedir. Ancak bu fiyatlar 2003 bazlı Tarım Sektörü Üretici Fiyatları İndeksi ile düzetilmiş 2003-2011 yılları arasındaki yıllık ortalamalarını gösteren Şekil 8 incelendiğinde, 2011 yılında 0,64 TL/kg olarak gerçekleşen kızılcık fiyatlarının 2006 yılındaki zirve seviyesinde 2007 senesindeki keskin düşüş seviyesini nispeten koruyan 0,48-052 bandını kırdığı yeni bir yükselme trendine girdiği tahmin edilmektedir.

Şekil 8. Yıllar itibariyle Kızılcık ortalama üretici fiyatları (2003-2011)

1,29 1,13 1,54 1,44 1,47 1,51 0,00 0,20 0,40 0,60 0,80 1,00 1,20 1,40 1,60 1,80

Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim

0,66 0,83 0,90 1,03 0,52 0,48 0,51 0,48 0,64 0,00 0,20 0,40 0,60 0,80 1,00 1,20 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011

(17)

2. Sonuç ve Öneriler

Üzümsü meyvelerden TÜİK tarafından açıklanan veriler değerlendirildiğinde ahududu, çilek, dut ve kızılcık türlerinin üretimlerinin artırılmasının teşviki ve kapama bahçelerin tesis edilmesi toplum sağlığı ve refahı açısından önem arz etmektedir. Her biri muhteviyatı bakımından adeta şifa kapsülleri olan bu meyvelerin

tüketiminin artırılması sadece sağlık açısından değil,

üretecekleri/ürettikleri yüksek katma değer yüzünden ekonomi açısından da önemlidir. Fide/fidan üretiminden bahçe tesisine, bahçe tesisinden ürün hasadına kadar emek yoğun yani istihdam yaratan birçok ekonomik faaliyet gerektirmektedirler. Bu ürünlerin gerek geleneksel olarak gerekse endüstriyel olarak üretilen birçok ürünün hammaddesi olması, gerek iç pazarda gerekse yurt dışı pazarlarda çok sevilen, yüksek talebi olan dolayısı ile yüksek fiyatlar bulabilen ürünler olması, üretimleri için haklı bir özel ihtimamı gerektirmektedir.

Bu ürünlerin üretiminin ve tüketiminin teşvik edilmesi, küçük ve orta boy işletmelerin gelirlerini önemli ölçüde artıracak, dolayısı ile toplumsal refah ve barışı sağlayarak göç olgusuna ciddi bir set çekebilecek, tüketicilerin talep edebilecekleri ürün çeşitlendirilmesine imkân verecek ve meyve işleme sanayinin hammadde taleplerini karşılamalarına imkân sağlayacaktır.

Kaynaklar

Ağaoğlu, Y.S., 2003a. Üzümsü meyveler üretimi. Türkiye’de Meyve Üretiminin Geliştirilmesi Çalıştayı, 24 Eylül, Meyve Suyu Endüstrisi Derneği Yayın No: 2, Ankara.

Ağaoğlu, Y.S., 2003b. Türkiye’de üzümsü meyvelerin dünü, bugünü ve yarını. Ulusal Kivi ve Üzümsü Meyveler Sempozyumu, 23-25 Ekim 2003, Ordu. 1-13.

Ağaoğlu, Y.S., 2006. Türkiye'de üzümsü meyvelerin bugünkü durumu ve geleceği. II. Ulusal Üzümsü Meyveler Sempozyumu, 14-16 Eylül, Tokat.

Akbulut, M., Çoklar, H.,Çekiç, Ç., 2006. Farklı dut çeşitlerinin bazı

kimyasal özellikleri ve mineral madde içeriklerinin

belirlenmesi. II. Ulusal Üzümsü Meyveler Sempozyumu, 14-16 Eylül, 2006, Tokat, 176-180.

Anonim, 2012a. http://rapor.tuik.gov.tr/reports/rwservlet?hayvancilik =&report=BARAPOR88.RDF&p_yil1=2011&p_kod=3&p_du z1=0&p_mad1=113230701&p_dil=1&p_bolum=113&desfor mat=html&ENVID=hayvancilikEnv. E. Tarihi: 01.09.2012

(18)

Anonim, 2012b. http://www.tuik.gov.tr/VeriBilgi.do?alt_id=50 Erişim Tarihi: 01.09.2012

Anonim, 2012c. FAO İstatistikleri. http://faostat.fao.org/site/567/ DesktopDefault.aspx?PageID=567#ancor E. Tarihi:01.09.2012 Anonim, 2012d. http://www.tuik.gov.tr/VeriBilgi.do?alt_id=45 Erişim

Tarihi: 01.09.2012.

Anonim, 2012e. Dut Yetiştiriciliği. Çankırı Gıda Tarım ve

Hayvancılık İl Müdürlüğü E. Tarihi: 01.09.2012.

http://www.cankiritarim.gov.tr/site/yetistiricilik/message2.asp? no=43

Erdoğan, Ü., Pırlak, L., 2005. Ükemizde dut (Morus spp.) üretimi ve değerlendirilmesi. Alatarım, 4 (2): 38-43.

Erenoğlu, B., Ergun, M.E., Özdemir, E., Pırlak, L., 2000. Çilek ve diğer üzümsü meyveler (ahududu, böğürtlen, frenküzümü, yaban mersini) raporu, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Bitkisel Üretim Özel İhtisas Komisyonu Meyvecilik Alt Komisyon Raporu, DPT: 2649 - ÖİK: 657, 2001, Ankara. Güleryüz, M., Pırlak, L., 1996. Türkiye'de kızılcık (Cornus mas L.)

yetiştiriciliği. Derim, 13(3): 129-136.

Göktaş, A., 2011. Ahududu ve Böğürtlen Yetiştiriciliği. Meyvecilik Araştırma İstasyonu Müdürlüğü Yayınları, Yayın No:38, Eğirdir, Isparta.

İslam, A., Turan, A., Şişman, T., Kurt, H., Aygün, A., 2006. Giresun-Şebinkarahisar’da dut seleksiyonu. II. Ulusal Üzümsü

Meyveler Sempozyumu, 14-16 Eylül, 2006, Tokat,185-188.

Kalyoncu, İ.H. ve Ecevit, F.M. 2005. Farklı nem seviyelerinin kızılcık (Cornus mas L.) yeşil çeliklerinde köklenme üzerine etkileri. Türkiye II. Ulusal Bahçe Bitkileri Kongresi, 1(Meyve): 273-276, Adana.

Onur, C., 2006., Ahududu Yetiştiriciliği. Damla Ofset, Antalya.100s. Yalçınkaya, E., Erbil, Y., Baş, M., 2001. Marmara bölgesi kızılcık

popülasyonlarının meyve özelliklerinin karşılaştırılması. I. Sert Çekirdekli Meyveler Sempozyumu, 25-28 Eylül 2001,Yalova, 69-73.

Yayar, R., Gülse, H.S., Erol, Y., 2006. Türkiye’nin üzümsü meyveler dış ticareti analizi. II. Ulusal Üzümsü Meyveler Sempozyumu, 14-16 Eylül, 2006, Tokat, 15-22.

Yetgin, M.A., 2009. Üzümsü Meyveler. Samsun İl Tarım Müdürlüğü Çiftçi Eğitimi ve Yayım Şubesi Yayını, Samsun.

Şekil

Çizelge 1. Ahududu üretim alanı,   üretim miktarı ve verimi (Anonim, 2012a)
Şekil 2. Yıllar itibariyle Ahududu ortalama üretici fiyatları (2006-2011)
Çizelge 3. Çilek üretim alanı, üretim miktarı   ve verimleri (Anonim, 2012a)
Çizelge 4. Aylar itibariyle çilek üretici fiyatları (Anonim, 2012b)
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

-Parsel bazında bina yapılacak zemin etüdlerinde temel tipi ve temel derinliği belirlenmeli, temelin oturacağı birimin mühendislik parametreleri (şişme, oturma, taşıma

Önlem olarak ve böbrek bozukluğu gibi eliminasyon süresinin uzun olduğu özel popülasyonlar göz önünde bulundurularak, lenalidomid alan tüm erkek hastalar, eşlerinin

• İnsan normal immünoglobulinini ilk kez alan hastalarda veya nadir olarak kullananlarda, kullanılmakta olan normal immünoglobulin preparatı değiştirildiğinde veya son

Söz konusu tarihten itibaren kozmetik ürünler için teknik dosya (formül, spesifikasyon, ambalaj, etiket bilgileri vb.) incelemesi yapılmamaktadır. Bir ürün için kozmetik

İki veya üç değerli katyon içeren demir tuzları gibi preparatlar ya da magnezyum ve alüminyum içeren ilaçlar (örn. antasidler) ile birlikte uygulandığında,

− PRIMENE özel olarak pediyatrik popülasyonda kullanım için formüle edilmiş bir parenteral beslenme preparatı olduğundan geriyatrik popülasyonda kullanımıyla ilgili

Bozulmuş ADH salgılamasını tetiklediği bilinen maddeler, örneğin trisiklik antidepresanlar, selektif serotonin geri alım inhibitörleri, klorpromazin ve karbamazepin, artan sıvı

Asetaminofen tarafından örnek hepatotoksikanların toksisitesinin kuvvetlendirilmesi Toxicol Appl Pharmacol (United States), Jun 15 1991, 109 (2), P 327-35.. Etilalkol,