D A M L A
ju*r
Arif Nihat Asya'yı
uğurlarken
Yazan: Refik FikretSAĞN\K
K ah ra m a n T ra k y a A rif N ih a t gibi bir değeri d o ğ u rm ak la b ah tiy ard ır. O m bu gün, A dana m illetvekili o lm akla bir k a t d ah a kazanm ış bulunuyoruz. H ak ik aten A rif N ih a t A sya, böyle büyük işler gö - recek ç a p ta b ir v a ta n çocuğudur.
Onu, 25.30 senedir tan ırım . H ele son b ir yıl içinde h erg ü n ay n i m üessesede ve evinde onun b ü tü n d u ygulariyle berabe - rim . B ütün düşüncelerim izde birbirim izin gölgesi sa rm a ş dolaştır. K astam oni Sul tan isin d en m ezun olup D arilfünunda k e n disiyle ilk ta n ıştığ ım günden bugünedek onun bir d efa olsun efendiliğini bozduğu nu görm edim . O nunla okulda, yolda, g a z i noda ve b ütün gençlik eğlencelerim izde be rab erd im ; h a k ik a te n b ütün bu ta şk ın lığ a m ü sa it zem inlerde bile o ağ ırb a şlı idi.
O, çok düşünürdü. Y üksek m uallim de gece y a rıla rı uyanıp, k ap a lı gözleriyle y a s tığ ın ın altın d a k i k üçük defterin e el y o r dam ı ile n o tla r aldığını bilirim.
B ütün talebe a rk a d a şla rım ona çok ilti - f a t ederlerdi: A hm et K udsi Tecer, A h . m et H am di T an p ın ar, N ecip F azıl ve R ıfkı Melül M eriç gibi m eşh u r im zalı d o st larım ızın y anındaki bütün a rk a d a ş la r ....
Şim di size A rif N ih a t A syanın K an a t - la r ve G a g a la r’ından s a tır la r okuyacağım :
(O nlar asil doğm uşlar, çocuğum bize de asil ölm ek kaldı.)
A rif b u rad a b ütün h ay a tın ı açıklıyor. H a k ik a te n A rif d o ğ ar doğm az a k ra b a la rının elinde k alm ıştır. Ben kendi hesabım a, A rif N ih a t’ın h ay a tın d a k i büyük m ağm u- m iyeti b u rad a bulurum .
(Şu kapı altın a n a h ta rla r la kilitlendim , diye öğünm erin. Y u m ru k larla, ta şla rla , b a lta la rla k ırıla c a k tır.)
A rif b u rad a sa k in h a y a tı içinde sa k lan m ış h a m la bekliyen ihtilâli an latır.
(B u ince ağacı y a p ıy a y a ra m a z diye
A rif bu rad a kendini çekemiy< .ilere cevap veriyor. N itekim de işte bugün b ir bay - ra k direği olm uştur.
( Bu uzun gölgeyi boyun mu '-andın ? ) Bu, kendini beğenenlere a it güzel bir hicivdir, alaydır.
(B üyük ad a m la rla konuşm asını bilm iyor, dem işsin.. Bu, onun suçu., kendini büyük adam bilm ek te senin suçun.)
A rifin esprileri içinde bu g a y e t yerinde söylenm iş ve kendisine lâ f a tm ış olan k ü çük in sa n la ra s e rt b ir y u m ru k tu r
(T ekerlekleri d ö rt köşe bir a ra b a y a bin d irdiler bizi. B ir g id iş tir gidiyoruz.)
B unda, z a m a n a v u ru lm u ş h a rik u l ide bir tok ad ın dehşetini duy m am ak im kânsız - dır. Son o la ra k şunu da aklım dan söyli - yeyim , yine onun:
(B a n a a l dediler, m o r dediler, yeşil de diler... F a k a t kendileri k a r a 'd a kaldı.)
Bu da A rif N ih a t A sy a ’nın çekem iyenleri ta ra fın d a n , kendisine sü rü lm ek istenen lekeler" k a rşı verdiği su stu ru c u bir cevabı,, Şunu da u n u tm a m a lıd ır ki, A rif’in bu gü n k ü dem okrasi zaferinde sa n atın ın bü - yü k payı âşik ârd ır.
—