• Sonuç bulunamadı

Hadis ilimleri açısından namazda kıraat meselesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hadis ilimleri açısından namazda kıraat meselesi"

Copied!
178
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TEMEL İSLAM BİLİMLERİ ANA BİLİM DALI HADİS BİLİM DALI. HADİS İLİMLERİ AÇISINDAN NAMAZDA KIRAAT MESELESİ. YÜKSEK LİSANS TEZİ. DANIŞMAN Yard.Doç.Dr. Adil YAVUZ. HAZIRLAYAN Sami BÜYÜKKAYNAK. KONYA 2005.

(2)

(3) İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER.......................................................................................................................... I ÖNSÖZ ....................................................................................................................................III KISALTMALAR .................................................................................................................... VI ARAŞTIRMA HAKKINDA GENEL BİLGİLER................................................................. VII A.Araştırmanın Konusu ve Amacı ......................................................................................... VII B.Araştırmanın Metodu ve Kaynakları .................................................................................. VII GİRİŞ İSLAMDA İBADET A.Kur’an’da İbadet.................................................................................................................... 2 B.Hadis Kaynaklarında İbadet................................................................................................... 3 C.Hz. Peygamber’in Hayatında Namaz......................................................................................6 1.Namaza Verdiği Önem ..................................................................................................... 7 2.Hadis Kaynaklarındaki Namazla İlgili Rivayetler...........................................................10 a.Namazdan Önce Yapılması Gerekenlerle İlgili Rivayetler ........................................11 b.Namazı Tavsif Eden Rivayetler..................................................................................13 BİRİNCİ BÖLÜM NAMAZDA FATİHA SURESİNDEN ÖNCEKİ KIRAAT İLE İLGİLİ RİVAYETLERİN HADİS İLMİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ A.Besmelenin Kıraati İle İlgili Rivayetler................................................................................15 1.Besmelenin Ayet Olması İle İlgili Rivayetlerin Değerlendirilmesi ................................15 a.Sened ve Metin Açısından Değerlendirilmesi ...........................................................15 b.Mezheplerin Görüşleri ve Değerlendirilmesi ............................................................23 2.Besmelenin Namazda Okunması İle İlgili Rivayetlerin Değerlendirilmesi ....................30 a.Sened ve Metin Açısından Değerlendirilmesi ...........................................................30 b.Mezheplerin Görüşleri ve Değerlendirilmesi ............................................................35 3.Besmelenin Gizli ve Açıktan Okunması İle İlgili Rivayetlerin Değerlendirilmesi ........38 a.Sened ve Metin Açısından Değerlendirilmesi ..........................................................38 b.Mezheplerin Görüşleri ve Değerlendirilmesi ...........................................................51 B..Fatiha Suresi’nden Önce Okunan Dualarla İlgili Rivayetler ...............................................57 1.Sened ve Metin Açısından Değerlendirilmesi ............................................................57 2.Mezheplerin Görüşleri ve Değerlendirilmesi .............................................................67. I.

(4) İKİNCİ BÖLÜM NAMAZDA FATİHA SURESİNİN KIRAATİ İLE İLGİLİ RİVAYETLERİN HADİS İLMİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ A.Namazın Sahih Olması İçin Gereken Kıraat İle İlgili Rivayetler.........................................70 1.Namazda Fatiha Suresi’nin Okunması İle İlgili Rivayetlerin Değerlendirilmesi............70 a.Sened ve Metin Açısından Değerlendirilmesi .............................................................70 b.Mezheplerin Görüşleri ve Değerlendirilmesi ..............................................................81 2.Namazda Kur’an’dan Bir Miktar Okunması İle İlgili Rivayetlerin Değerlendirilmesi...83 a.Sened ve Metin Açısından Değerlendirilmesi .............................................................83 b.Mezheplerin Görüşleri ve Değerlendirilmesi ..............................................................88. B.İmama Tabi Olanın Kıraati İle İlgili Rivayetler....................................................... 93 1.İmam Arkasında Kıraatin Gerekmediğini İfade Eden Rivayetlerin Sened ve Metin Açısından Değerlendirilmesi............................................................................. 93 2.İmam Arkasında Kıraatin Gerekliliğini Bildiren Rivayetlerin Sened ve Metin Açısından Değerlendirilmesi ...................................................................................................................108 3.Mezheplerin Görüşleri ve Değerlendirilmesi ................................................................109 C.Kur’an Tercümesi İle Kıraat Meselesi................................................................................134 1.Başka Dille Kıraati Bir İllete Bağlayanların Delilleri ..................................................139 2.Kıraatin Vahiy Diliyle Olması Gerektiğini Söyleyenlerin Delilleri .............................150 3.Delillerin Değerlendirilmesi..........................................................................................154 SONUÇ ..................................................................................................................................156 BİBLİYOGRAFYA ...............................................................................................................161. II.

(5) ÖNSÖZ Hamd, Alemlerin Rabbi olan Allah’a, Salat ve Selam ise Allah’ın Rasulu Muhammed(s.a.v.)’e olsun. Allah(c.c.) Zâriyat suresinin 56.ayeti kerimesinde, insanları ve cinleri kendisine ibadet etmeleri için yarattığını bildirmektedir. Bu ayet çerçevesinde ibadet kavramına bakıldığı zaman ibadetin fıtrî bir gereklilik, yaratılıştan gelen bir sorumluluk olduğunu kabullenmek gerekmektedir. İnsan bedeni nasıl ki, varoluşunun gereklerinden olan yemeye, içmeye, uyumaya, dinlenmeye ihtiyaç duyarsa, ruhu da fıtratının gereği olan ibadetlerle haz almak, doyuma ulaşmak istemektedir. Bunun için ruhu ibadetle yoğurmak, Allah’a karşı sorumluluk çerçevesinde davranmak demektir. İbadetler içerisinde en faziletlisi namazdır. Çünkü namaz kulun Allah’a yakınlaşmasının adıdır. Peygamber(s.a.v.) bunun için ‘’namaz müminin miracıdır’’ buyurmuştur. Kul, her gün beş vakit, manen Allah’ın huzuruna çıkmanın fırsatına sahiptir. Allah ile buluşmak, kula bir namaz kadar yakındır. Eğer kul, tüm dünya işlerinden sıyrılıp da namaza gönül huzuruyla durursa, o zaman Allah’a olan sorumluluğuna sadakat göstermiş demektir. Peygamber(s.a.v.), Allah ile en özel buluşmanın namaz içerisinde olan secde anında olduğunu ifade etmektedir. O zamanda yapılacak duaların makbul olduğunu da bildirmektedir. Bu, namazın ne kadar verimli bir ibadet olduğunu gözler önüne sermektedir Namaz kılmayı, Allah Kur’an’ı Kerim’de emretmiştir. Fakat onun nasıl ikame edileceği noktasında bir bilgi vermemiş, bu görevi elçisi Muhammed(s.a.v.)’e bırakmıştır. Namazın nasıl kılınacağını beyan edecek olan Peygamber(s.a.v.)’dir. Peygamber(s.a.v.)’in sünnetini dikkate almadan namaz kılmak mümkün değildir. Bunun için kendisi, ‘’beni namaz kılarken nasıl görüyorsanız, siz de o şekilde namaz kılın’’ buyurarak, bir anlamda kendisi gibi namaz kılmayan kimsenin namazının, namaz olmayacağını ifade etmiştir. Bu husus, dinin Peygamber(s.a.v.)’in sünnetini dikkate. almaksızın. Hz.Rasulullah(s.a.v.). yaşanamayacağını olmasaydı,. da. gözler. namazın. nasıl. önüne. sermektedir.. kılınacağı. hiçbir. Eğer zaman. bilinemeyecekti. İnsanlar farklı farklı namazlar kılacaklardı. Aynı zamanda Hz.Peygamber(s.a.v.), namaz konusunda o kadar fazla itina göstermektedir ki, hadis külliyatı kaynaklarında ibadetler bölümünde yer alan rivayetlerin yaklaşık dörtte birini namaz ile ilgili rivayetler oluşturmaktadır.. III.

(6) Hz.Peygamber(s.a.v.) namaz kılmayı öğretirken bazı hususlar üzerinde daha çok durmuştur. Bunlar, kıyam, kıraat, rüku, secde gibi rükunlardır. Bütün bu fiiller namazın olmazsa olmazı olarak telakki edilmiştir. Ancak onların uygulanması ile ilgili farklı rivayetler bulunmaktadır. Bu tezin konusu ele alınacak olunursa, namazın rükunlarından biri olan kıraat hakkında, İftitah Duasından, besmelenin kıraatine, Fatiha Suresi’nin kıraatinden, imam arkasında kıraate, başka dilden kıraate kadar bir çok konuda farklı rivayetler söz konusudur. Sonraları bu rivayetlerden hareketle alimler, farklı hükümler ortaya koymuşlardır. Daha sonra gelen alimler arasında da ihtilaf zuhur etmiştir. İşte bu çalışma namazda kıraat konusunda ortaya çıkan farklı rivayetlerin. ortaya. konması. ve. sened-metin. açısından. değerlendirilmesiyle,. mezheplerin dayanmış oldukları rivayetlerin bu değerlendirmelerle birlikte vermiş oldukları hükümlerin doğruluğunu veya yanlışlığını, dayandıkları delillerin sıhhat derecesini belirlemek için yapılmıştır. Bu çalışma bir giriş ve iki bölümden teşekkül etmiştir. Giriş bölümünde ilk olarak, Kur’an’da ibadet konusuna değinilmiş, daha sonra Hadis kaynaklarındaki ibadetlerle ilgili bölümlerin durumu, Hz. Peygamber(s.a.v.)’in hayatında namazın öneminden bahsedilmiş, hadis külliyatında namaz bölümlerinde yer alan haberlerin oranı hakkında değerlendirmelerde bulunulmuş, son olarak da Peygamber(s.a.v.)’den rivayet edilen namazdan önce ve namaz esnasında yapılması gereken rükunlarla ilgili haberlerden örnekler sunulmuştur. Birinci Bölüm Fatiha suresinden önce kıyamda iken okunacak olan dua ve giriş cümleleri konusunda varit olan rivayetlere ayrılmıştır. Bu bölümde İftitah duası ve besmelenin kıraati üzerinde yoğunlaşılmıştır. İkinci bölüm tamamen kıraatin yeterlilik keyfiyetine ve Fatiha suresinin kıraatine ayrılmıştır. Namazda kıraat olarak yeterli olan miktar, Fatiha Suresi’nin kıraatinin gerekliliği, imam arkasında kıraat ve başka dilden yapılacak kıraat bu bölümde ele alınmıştır. Bu konular hakkında rivayet edilen haberlerin zikredilmesinden sonra, rivayetlerin sened ve metin tahlilleri yapılmış, ardından bu rivayetleri delil olarak kullanan mezâhib-i erbaa çerçevesinde onların görüşlerinin sahih rivayetlere dayanıp dayanmadığı ve doğruluğu tartışılmıştır. Sonuç bölümünde ise, araştırma ana hatlarıyla özetlenmiş, tespit ve mülahazalar ortaya konmuş, temennîler dile getirilmiştir. Araştırma boyunca, metinde yer alan kişilerden sonra parantez içerisinde verilen ilk rakam hicrî, ikincisi miladi olarak vefat tarihlerini göstermektedir. Hadis senedleri tercüme edilirken, tahammül ve edâ sîgaları tercüme edilmemiş, onların yerine kolay. IV.

(7) okunması ve anlaşılması için, tek çizgi kullanılmıştır. Dipnotlarda kaynağın ilk geçtiği yerde , yazar adı, eser adı, basıldığı yer ve tarih olmak üzere bibliyografik bilgiler ayrıntılı bir şekilde verilmiş, daha sonra tekrar kullanılırsa, bu bilgiler terkedilmiş, sadece yazar ve eser adıyla yetinilmiştir. Ayrıca pratiklik sağlamak açısından, dipnotlarda fazlaca yer alan eser ve müellif isimlerinin baş tarafında yer alan lâm-ı tarifler kaldırılmıştır. Sade ve rahat olması için, çalışmada transkripsiyon işaretleri kullanılmamıştır. Bazı kelime, terim ve tariflerde asla bağlı kalınmış, Arapça nasıl telaffuz ediliyorsa, öyle yazılmıştır. Araştırma konusuna hakim olan dil ağır olmasına rağmen, anlaşılırlık ilkesi ön planda tutulmuş, günümüz yaşayan Türkçe’nin kullanılmasına özen gösterilmiştir. Bununla beraber yer yer çetrefilli cümlelerden de kurtulmak mümkün olmamıştır. Bu araştırma, mevcut hale tek başına gelmemiştir. Bu konuda mütehassıs olan değerli büyükler her zaman yardımcı olmuşlardır. Bunun için öncelikle, konunun tespitinde ve araştırma esnasında yardımlarını ve yol gösterici ikazlarını esirgemeyen, ‘’Hocaların Hocası’’ tabirine layık Prof. Dr. Ali Osman KOÇKUZU’ya, daha sonra danışman olarak atanan, bu zamandan itibaren de yol gösterici, uyarıcı yönlendirmelerini esirgemeyen, bitirilmesi için gayret sarf eden Yard.Doç.Dr. Adil YAVUZ’a ; kıymetli fikirlerinden her daim istifade edilen Prof. Dr.Bilal SAKLAN’a, Prof.Dr.Zekeriya GÜLER’e, Doç.Dr.Mehmet EREN’e ve Yard.Doç.Dr. Mahmut YEŞİL’e teşekkür etmeyi bir borç bilirim. Eylül-2005. Sami Büyükkaynak. V.

(8) KISALTMALAR a.g.e.. : Adı geçen eser. a.mlf.. : Aynı müellif. b.. : İbn. bkz.. : Bakınız. bl.. : Bölüm. bs.. : Baskı. by.. : Basım Yeri Yok. D.İ.A.. : Diyanet İslam Ansiklopedisi. h.. :Hicrî. hak.. : Hakkında. haz.. : Hazırlayan. Hz.. : Hazreti. md.. : Madde. nşr.. : Neşreden. s.. : Sayfa. sy.. : Sayı. T.D.V.. : Türkiye Diyanet Vakfı. trc. : Tercüme eden, Tercüme. ts.. : Tarihsiz. v.. : Vefatı. vb.. : Ve benzeri. vd.. : Ve devamı. VI.

(9) ARAŞTIRMA HAKKINDA GENEL BİLGİLER A.Araştırmanın Konusu ve Amacı: Bütün ibadet ve muamelat, Kur’an-ı Kerim ve Hadislerin kaynaklığı çerçevesinde şekillenmiştir. Bu iki esas kaynaktan Kur’an vahiy kaynaklı olup, dinin temel ilkelerini ortaya. koymakta,. tafsilatına. değinmemektedir.. Hadisler. ise,. Kur’anın. hayata. yansımasının nasıl olması gerektiği üzerinde duracağı için bu asılların furûlarını ortaya koymuş olmaktadır. Dinin direği olarak telakkî edilen namaz, Kur’an’da bizzat emredilmekte, nasıl kılınacağı noktasında pratik bir bilgi verilmemektedir. Hadisler ise, Resulullah(s.a.v.)’in farz kılınan namazı nasıl kıldığı, kıldırdığı noktasında müslümanlara, ayrıntıya inerek bilgiler vermektedir. ‘’Namazda kıraat’’ ise bu ibadetin rükunlarından birisidir. Bu çalışma namazda kıraatin nasıl olması gerektiği konusunda, hadis çerçevesinde ortaya çıkan meselelere ışık tutacaktır. Bu konuda meydana gelen ihtilaflar ve bunların dayandıkları hadis alanındaki rivayetler ve bunların sıhhat dereceleri bu çalışmanın araştırıp, inceleyeceği konular olacaktır. Bu çalışmadaki en önemli amaç, namazda kıraat gibi namazın önemli fiillerinden birisi hakkında ortaya çıkan rivayetlerin sıhhatlerinin değerlendirilmesi ve mezheplerin dayandıkları rivayetlerin sahihliğinin tespiti olacaktır. B.Araştırmanın Metodu ve Kaynakları: Bu çalışma, hadis rivayetlerine dayanması sebebiyle, tümdengelim metodunu takip etmek suretiyle sonuca ulaşmaya çalışacaktır. Konu ile ilgili bilgiler fişleme usulü ile bir araya getirilecek ve bu bilgiler konu başlıklarına göre tasnif edilerek, konu işlenmeye çalışılacaktır. Konu ile ilgili rivayetler, sıralandıktan sonra, teknik olarak sened tenkidine tabi tutulacak, daha sonra metin tenkidi adı altında rivayetlerle ilgili değerlendirmelere yer verilecektir. Konu ile ilgili rivayetler, hem metni ile hem de Türkçe tercümesiyle verilecektir. Aynı zamanda, konu ile ilgili rivayetlere ilk kaynağına inilmek suretiyle yer verilecek, rivayetlerin bulunduğu eserlerdeki sened ve metin farklılıklarına dikkat çekilecek, bu rivayetlerle ilgili olarak genel bilgiler verilecektir. Rivayetleri delil olarak kullanan görüş sahiplerinin, eserleri ve bu görüş sahibinin yolundan giden öğrencilerinin eserleri, bu çalışmanın temel kaynaklarından olacaktır. Aynı zamanda rivayetlerin bulunduğu kaynak eserler, görüş sahipleri tarafından delil olarak kullanılan rivayetlerin bu eserlerden hangisinde bulunduğu noktasında çalışmaya yardımcı olacaktır. Sonuç olarak, milyonlarca kişinin izinden gittiği mezheplerin ‘’Namazda Kıraat’’ noktasında kullanmış oldukları delillerin sıhhat derecesi de ortaya çıkmış olacaktır.. VII.

(10) Bu çalışmada farklı kaynaklara müracaat edilecektir. Öncelikle rivayetlerin mevcut olduğu eserler kullanılacaktır. Kütüb-i Tis’a adı verilen İmam Mâlik(v.179/795)’in Muvatta’ı, , İmam Ahmed b. Hanbel(v.241/855)’in Müsnedi, Dârimî(v.255/868)’nin Sünen’i, Buhârî(v.256/869)’nin es-Sahîh’i, Müslim(v.261/874)’in es-Sahîh’i, İbn Mâce(v.273/866), Ebû Dâvud(v.275/868), Tirmizî(v.279/872) ve Nesâî(v.303/915)’nin Sünenleri öncelikle kaynak olarak başvurulacak eserlerdir. Bu eserlerle birlikte, Abdürrezzak(211/827)’ın Musannef’i, İbn Ebî Şeybe(v.235/849)’nin Musannef’i, Dârekutnî(v.385/995)’nin ve Beyhâkî(v.458/1065)’nin Sünenleri de müracaat edilen hadis kitabiyatı içerisinde yer alacaklardır. Rivayetlerin yerlerinin tespiti ve onların sened ve metin olarak belirlenmesinden sonra, sened tahlîli noktasında Cerh ve Tadîl ile ilgili kaleme alınmış eserlere başvurulacaktır. Bu müracaat edilecek eserler arasında, Buhârî(v.256/869)’nin etTârîhu’l-Kebîr’i, Ukaylî(v.322/934)’nin ed-Duafâ’sı, İbn Ebî Hâtim(v.327/939)’in elCerh ve’t-Tadîl’i, el-Mizzî(v.741/1340)’nin Tehzîbu’l-Kemâl’i, Zehebî(748/1247)’nin elMuğnî’si, el-Kâşif’i, Mîzânu’l-İ’tidâl’i, İbn Hacer(v.852/1448)’in Tehzîbu’t-Tehzîb, Takrîbu’t-Tehzîb ve Lisânu’l-Mîzan’ı yer almaktadır. Sened ve metin ile ilgili değerlendirmeler için, Zeylâî(v.762/1360)’nin Nasbu’r-Râye’si, İbn Hacer’in edDirâye’si ve Fethu’l-Bârî’si, Aynî(v.855/1451)’nin Umdetü’l-Kârî’si kullanılacak, mezheplerle ilgili görüşler için ise mezheplerin görüş ve delillerini ince ayrıntısına kadar inceleyen. eserlere. müracaat. Serahsî(V.490/1096)’nin. edilecektir.. el-Mebsût’u,. Hanefî. mezhebinin. Kâsânî(v.587/1191)’nin. görüşleri. için. el-Bedâiu’s-Sanâi’i,. İbnü’l-Hümâm(v.861/1456)’ın Fethu’l-Kadîr’i kullanılacaktır. Mâlikî Mezhebi görüşleri için Mâlik b. Enes(v.179/795)’in el-Müdevvenetü’l-Kübrâ’sına, İbn Rüşd(v.595/1198)’ün Bidâyetü’l-Müctehid’ine müracaat edilecek, Şafiî Mezhebi görüşleri için de İmam Şâfiî(v.204/819)’nin el-Ümm isimli eseri, Nevevî(v.676/1277)’nin el-Mecmu’ isimli eseri kullanılacaktır. Hanbelî Mezhebi’nin görüşleri için, İbn Kudâme(v.620/1223)’nin elMuğnî’sine, İbn Müflih(v.884/1479)’in el-Mübdi’ isimli eserine müracaat edilecektir. Çalışmanın inceleyeceği ‘’imam arkasında kıraat’’ konusunda yazılmış olan hususî eserler olan Buhârî’nin Kitabu Hayri’l-Kelâm fî Kıraati Halfe’l-İmâm isimli eseriyle Beyhakî’nin el-Kıraatü Halfe’l-İmâm’ı da bu çalışmaya kaynaklık edecektir. Ayrıca ülkemizde neşredilen Halil Altıntaş’ın neşrettiği Kur’an Tercümesi ve Tercüme ile Namaz Meselesi isimli eser ve Hidayet Aydar’ın hazırladığı Kur’an-ı Kerim’in Tercümesi Meselesi de istifade edilen kaynaklardan olacaktır. Bu eserlerle birlikte konulara yardımcı olacak diğer eserlerden de istifade edilecek, böylece hadis ilimleri açısından namazda kıraat konusu incelenmeye çalışılacaktır.. VIII.

(11) GİRİŞ İSLAMDA İBADET Sözlükte ibadet, ‘‘boyun eğme, alçak gönüllülük, itaat, kulluk, tapma, tapınma’’ şeklinde tanımlanmaktadır.1 Dinî terim olarak ise, ‘‘insanın Allah’a saygı, sevgi ve itaatini göstermek, onun hoşnutluğunu kazanmak niyetiyle ortaya koyduğu belirli tutum ve gerçekleştirdiği davranışların tümü’’ manasına gelmektedir. İbadet etmek Yüce Yaratıcı’ya karşı gösterilen tazim ve saygının tezahürü demektir. Bu durum beraberinde alçak gönüllülüğü getirmektedir ki, Râgıp el-İsfehânî ibadeti alçak gönüllü olmanın en ileri derecesi olarak tanımlamıştır. Ona göre iki tür ibadet vardır ki bunlardan birisi zorunludur, diğeri ise iradeye bağlı, ihtiyaridir. Evrendeki tüm varlıkların Allah’ın koymuş olduğu yasalara boyun eğerek işlevlerini idame ettirmeleri, zorunlu ibadet çerçevesinde kabul edilirken, iradeye bağlı ibadet ise, akıl sahibi varlıklardan yapılması istenen, bu sebeple de sorumluluğa, mükafat ve ukubata konu olan ibadet şekli olarak açıklanmaktadır.2 İbadet fıtrî bir ihtiyaçtır. İnsanlık tarihi boyunca çeşitli dinler, insanın bu doğal, fıtrî duygu ve ihtiyacını gerçekleştireceği değişik biçim ve şekiller öngörmüşlerdir. Bunlar, ibadetin şekil ve muhtevasını oluşturur. Dinlerin öngördüğü ibadet biçimleri, zaten doğal olarak insanın yapısında varolan ibadet duygu ve ihtiyacının belli form ve biçimlere kanalize edilmesi ve o yolla sergilenmesi şeklinde anlaşılınca ; ibadetin esasen dinin bir emri olmasından önce, fıtratın gereği olduğu, dolayısıyla da mesele dinler açısından ele alındığında ibadet şekillerinin önem kazandığı söylenebilir.3 İnsan varoluşundan itibaren bir yaratıcının varlığına ihtiyaç duyduğu gibi, bu yaratıcıya karşı sorumluluk bilincinde olunması gerektiğini düşünür. Nasıl ki, kendisine bir iyilikte bulunan kişiye teşekkür etme ihtiyacı hissederse, kendisini yoktan var eden, ona türlü nimetler bahşeden Yaratıcıya karşı da şükrünü eda etmek ister. İşte bu duygu ve hissiyat insanoğlunun hayatında ibadet bilincinin şekillenmesini beraberinde getirir. Fıtrî bir ihtiyaç olan ibadete İslam Dini, mükellefin yaratanına karşı tazim ve boyun eğmesini simgeleyen, Allah ve Rasulü tarafından yapılması istenen belirli davranış 1. İbnü’l-Manzûr, Muhammed b. Mükerrem, Lisânu’l-Arab, I-XV, Bulak 1299-1308, Beyrut, abd md. ; Murtazâ ez-Zebîdî, Tâcu’l-Arûs min Cevâhiri’l-Kâmûs, I, X, Kahire 1306 ; abd md. 2 Ragıb el-İsfehânî, Hüseyin b. Muhammed, el-Müfredât fî Garîbi’l-Kurân, Kâhire, 1381, abd md. 3 Algül Hüseyin, İSAM İlmihal I(İman ve İbadetler), İstanbul, ts, 218. 1.

(12) biçimleri olarak bakmaktadır. Bu ifade göstermektedir ki, ibadetin yapılmasını isteyen iki merci vardır, birisi Yaratıcı olan Allah, diğeri ise O’nun elçisi olan Peygamber(s.a.v.). Bu iki merci aynı zamanda ibadetin nasıl yapılması noktasında, dinin müntesiplerini bilgilendirmişlerdir. Allah’ın bilgilendirmesi, ilahî kitabı vasıtasıyla, Rasûlü’nün bilgilendirmesi ise insanlara anlatması ve nasıl yapılacağını göstermesi şeklinde tezahür etmiştir. A.Kur’an’da İbadet: İbadetlerin yapılmasını emreden Allah’tır. Bu emir ilahî kitaplar vasıtasıyla insanlığa ilan edilmiştir. Bunun için Kur’an ibadetin üzerinde ehemmiyetle durmaktadır. Çünkü bir kişinin müslüman olduğunun en önemli alameti, ibadettir. İbadetten yoksun bir hayat yaşayan kimsenin müslümanlığını ispat etmesi mümkün değildir. Kur’an’ın yüzü aşkın ayetinde ibadetten ve ibadet edenlerden bahsedilmektedir. Bu ayetlere bakıldığı zaman Kur’an’da ibadetin birkaç anlamda kullanıldığı görülecektir. Bu anlamlardan ilki, kulluk ve itaattir. ‘‘Ey İman edenler! Size rızk olarak verdiğimiz şeylerin temiz olanlarından yiyin. Allah’a şükredin, eğer hakikaten O’na ibadet ediyorsanız.4 Kur’an’da ibadet aynı zamanda itaat anlamında da kullanılmıştır: ‘‘Ey Adem oğulları, şeytana ibadet etmeyin. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır.’’5 İbadetin kullanıldığı diğer anlam ise, kulluktur: ‘‘Allah’ı bırakıp da kıyamete kadar kendisine cevap veremeyecek şeye yalvaran kimseden daha sapık kim olabilir? Halbuki onlar , bunların yalvarmasından habersizdirler.’’6; ‘‘Onlar Allah’ı bırakıp da kendilerine ne bir zarar, ne bir fayda vermeyecek olan şeylere ibadet ederler. Bir de biz bunlara ancak bizi Allah’a daha yakınlaştırsınlar diye ibadet ediyoruz, derler.’’7 ; ‘‘Ey İnsanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin. Umulur ki takvaya erersiniz.’’8 Bir müslüman için ibadetin manası kulluktur. Kul olmak için Kur’an’ın öngördüğü en önemli şart ibadettir. Kur’an’da emredilen en önemli ibadetler, başta namaz olmak üzere, zekat, hac ve oruçtur. Kur’an bu ibadetlerin nasıl yerine getirileceği üzerinde durmamaktadır. Kur’an’da ibadetler ile ilgili ifadeler ve emirler, o ibadetin nasıl yerine getirileceğinden çok, o ibadetin içeriğini, amacını gündeme getiren genel ve mücmel ayetler olarak göze çarpmaktadır. Kur’an’da namaz emredilmektedir, fakat bu namazın. 4. Bakara(2), 172. 5. Yasin(36), 60 Ahkaf(46), 5. 6 7 8. Yunus(10), 18 Bakara(2), 21. 2.

(13) nasıl yerine getirileceği hususuna değinilmemiştir. Oruç emredilmiştir. Fakat orucun tüm inceliklerinden bahsedilmemiştir. Zekat emredilmiştir. Ama zekatın nasıl verileceği, hangi miktar mala zekat farz olduğu şeklinde bir ayrıntıya yer verilmemiştir. Kurban, bayram ve cenaze namazı gibi hususlara ise ya dolaylı olarak değinilmiş veyahut, hiç bahsedilmemiştir. İşte bu noktada Peygamber(s.a.v.) işin içine girmektedir. B.Hadis Kaynaklarında İbadet: Hz. Peygamber(s.a.v.)’in üç önemli görevi vardır: 1.Kur’an’da bulunan hükmü desteklemek ve kuvvetlendirmek. Kur’an ve hadis, hakkı ibraz konusunda sürekli olarak birbirini desteklemektedir. Namaz, oruç, zekat, hac, ana-babaya itaat, haksız yere insan öldürülmemesi, yalan söylenmemesi gibi pek çok konuda hadisler, Kur’an ayetlerini destekler mahiyette varit olmuşlardır. Mesela gönül rızası olmadan hiçbir müslümanın malı, diğer bir müslümana helal olmayacağı mealindeki hadisi9, ‘‘Ey İman edenler, birbirinizin mallarını haram sebeplerle yemeyin’’10ayetini teyid etmektedir. 2.Hadisler bazı Kur’an ayetlerini açıklamaktadır. Hadisler yeri geldiği zaman Kur’an’ın müphemini tefsîr, müşkilini beyan, mutlakını takyid, umumunu tahsis etmektedirler. Bu kısım görevin içine namazın vakitlerinin ve isimlerinin tayini, oruca başlama ve bitirme sürecini sınırlama, zekatın miktarı, haccın uygulama şekli girmektedir. 3.Kur’an dışında hüküm koymaktır.11 Hz. Peygamber kendisine yüklenen bu görevler çerçevesinde ibadetlerin tayinini yerine getirmiştir. Örneğin namaz ibadetinin nasıl yerine getirileceği hususunda Peygamber(s.a.v.) şöyle buyurmuştur: ‘‘Ben nasıl namaz kılıyorsam, siz de öyle kılınız’’12 Yine hac ibadeti hususunda da şunu söylemiştir: ‘‘Hacla ilgili hükümleri benden öğreniniz’’13 Bu ifadelerden yola çıkarak şunları söylemek mümkündür. Peygamber(s.a.v.)’in açıklama ve uygulamaları olmadan, ne namaz, ne hac hiçbir ibadeti yerine getirmek mümkün değildir. O, namazın kılınış ve haccın eda ediliş biçimlerini ve diğer ibadetlerin uygulanış şekillerini en ince ayrıntılarıyla göstermiş, uygulama ve öğretmeye dayalı dinî hayat sonraki nesillere aynı şekilde intikal ettirilmiştir. İbadetle 9. Müslim, Kasame, 29. 10 11 12 13. Nisa(4), 29 Sancaklı, Saffet, Sünneti Doğru Anlamak, İstanbul, 2001, 103, 104 Buhârî, Ezân, 18 ; Dârimî, Salât, 42 Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 318 ; Nesâî, Menâsik, 220. 3.

(14) ilgili hadislerin diğer hadisler içerisindeki oranı, ibadetin Rasulullah(s.a.v.)’in hayatındaki yerini göstermesi bakımından önemlidir. Bunun için rivayetlerin birarada toplandığı eserlere bakmak gerekecektir. Malik b. Enes(v.179/795)’in Muvatta’ında bulunan rivayetler içerisinde ibadetler ile ilgili rivayetlerin oranına bakılırsa, Muvatta’da yer alan rivayetlerin yarıya yakınının ibadetle ilgili olduğu görülecektir. Çünkü Muvatta’da yer alan yaklaşık bin yedi yüz yirmi rivayetten sekiz yüz yirmi biri ibadetle ilgilidir. Bu rakamların da gösterdiği üzere, Muvatta fazlaca ibadetler üzerine yoğunlaşmıştır. Hz. Peygamber(s.a.v.)’den nakledilen hadislerin, ashaptan nakledilen haberlerin bir araya getirildiği ilk derlenen eserlerden olan Abdürrezzâk(v.211/826)’ın Musannef’inde de ibadet bölümüne fazlaca yer ayrılmıştır. Namaz, oruç, zekat, hac gibi önemli ibadetlerin yer aldığı bölümlerde, yedi yüz doksan yedi bab başlığı altında sekiz bin üç yüz civarında rivayet yer almaktadır. Musannef’in toplam rivayet sayısı, on dokuz bin dört yüz on sekiz olduğuna göre ibadetlerle ilgili rivayetler Musannef’in yüzde kırkına yakın bir bölümünü ihtiva etmektedir. Hadis kitapları içerisinde önemli bir yere sahip Cami’ türü eserler içerisinde en meşhuru olan Buharî(v.256/869)’nin el-Câmiu’s-Sahîh’ine bakıldığı zaman da, ibadetlerle ilgili rivayetlerin yoğun olduğu görülmektedir. Buhârî’nin Sahîh’inde yer alan yedi bin iki yüz yetmiş beş rivayetten bin beş yüz altı rivayet ibadetlerle ilgili olarak yer almıştır. Bütün bu bilgiler, Buhârî’nin Câmiu’s-Sahîh’inin yaklaşık yüzde yirmisinin ibadetlerle ilgili rivayetleri içerdiği sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Müslim(v.261/874)’in Câmiu’s-Sahîh’inde de rivayet sayısı açısından ibadetlerle ilgili bölümün yoğunluk arz ettiğini görmek mümkündür. Tekrarlarla birlikte dört bine yaklaşan rivayetten tekrarlarla birlikte iki bin doksan iki rivayeti ibadetler ile ilgili bölümlerde yer almaktadır. Bin üç yüz yirmi iki babdan da dört yüz yirmi yedisi ibadetle ilgilidir. Bu istatistikî bilgiler de göstermektedir ki, Müslim’in Câmiu’s-Sahîh’inin yaklaşık yüzde kırka yakın bir kısmının ibadetlerle ilgili rivayetlerden müteşekkildir. Diğer bir Cami’ de Tirmizî(v.279/892)’nin el-Câmiu’s-Sahîh’idir. Tirmizî’nin Sahîh’inde yer alan iki bin dört yüz doksan altı babdan, altı yüz yirmi yedi bab ibadetlerle ilgilidir. Aynı zamanda, Sahîh’de yer alan üç bin dokuz yüz elli altı rivayetten dokuz yüz otuz yedi rivayet de ibadetlerle ilgilidir. Buna göre, Tirmizî’nin Sahîh’inde yer alan rivayetlerin yüzde yirmi beşe yakını ibadetlerle ilgilidir.. 4.

(15) Hadis kitapları içerisinde ahkam ve fıkıh konularına ağırlık verilen, bu konudaki hadisleri bir araya getiren eserlere Sünen adı verilmektedir.14 Bu eserlerden olan Dârimî(v.255/868)’nin Sünen’inde yer alan bin dört yüz üç babdan dört yüz otuz dokuzu ibadetlerle ilgilidir. Bu baplarda yer alan üç bin beş yüz rivayetten sekiz yün on dokuzu ibadetlerle ilgilidir. Bu rakamlar Dârimî’nin Sünen’inde yer alan rivayetlerden dörtte birinin ibadetlerle ilgili olduğunu göstermektedir. Ebû Dâvud(v.275/888)’un Sünen’in de ise, bin sekiz yüz seksen dokuz babdan, beş yüz seksen iki tanesi ibadetle ilgilidir. Ayrıca Sünen’de yer alan dört bin sekiz yüz rivayetten bin yedi yüz on rivayet de ibadetle ilgilidir. Bu rakamlara göre Ebû Dâvud’un Sünen’inde yer alan rivayetlerin yüzde otuz beşinden fazlası ibadet konularıyla ilgili rivayetlerdir. Nesâî(v.303/915)’nin Sünen’inde de ibadetin yeri oldukça fazladır. Sünende yer alan iki bin dört yüze yakın babdan bin üç yüz yirmi dördü ibadetlerle ilgili bablardır. Beş bin yediyüz yirmi dört rivayetten ise yaklaşık olarak iki bin altı yüz yirmi beş kadarı ibadetlerle ilgili rivayetlerdir. Bu rakamların da gösterdiği üzere Nesâî’nin Sünen’inin yaklaşık olarak yarısı ibadetlerle ilgili rivayetlere ayrılmıştır. İbn Mâce(v.273/886)’in Süneni’nde de ibadet konuları ağırlıktadır. İbn Mâce’nin Sünen’inde yer alan bin beş yüz on beş babdan beş yüz on dokuzu ibadetlerle ilgili bablardır. Yine Sünen’de yer alan dört bin üç yüz kırk bir rivayetten bin dört yüz elli sekizi ibadetlerle ilgili rivayetlerdir. Bu rakamların ortaya koymuş olduğu sonuç, İbn Mâce’nin Sünen’inde yer alan rivayetlerin yüzde otuzunu aşkın kısmının ibadetlerle ilgili olduğudur. Bu bilgiler ışığında şunları söylemek mümkündür: İbadetler ile ilgili rivayetlerin eserlerdeki oranı, bütün eserler bir arada düşünüldüğü zaman ortalama olarak üçte bir civarındadır. Bu oran, Hadis kitabiyatı içerisinde ibadetlerin önemli bir yer teşkil ettiğini göstermektedir. Bu oranın fazla olması, ibadetlerin nasıl yapılacağını gösterecek olan kimsenin Hz.Peygamber(s.a.v.)’in bizzat kendisi olmasından kaynaklanmaktadır. Kur’an’da sadece emir olarak yer alan ibadetlerin müslümanlar tarafından uygulanması için numuneye ihtiyaç olacaktır. Bunun için Hz.Peygamber(s.a.v.,) dini tebliğ etme düsturundan hareket ederek, vahyin yönlendirmesiyle, ibadetlerin nasıl yerine getirileceğini göstermiştir. Kendi namaz kılmış, ashap da onun kıldığı gibi namaz kılmışlardır. O sadaka vermiş, ashabı da onun verdiği gibi sadaka vermiştir. O hacca. 14. Koçkuzu, Ali Osman, Hadis İlimleri ve Hadis Tarihi, İstanbul, 1983, s.290. 5.

(16) gitmiş, orada nasıl davrandıysa ashap da onun gibi davranmıştır. Böylece ashabın bu uygulamaları öğrenme ve uygulama, ibadet hayatını düzenleme çabası, sonraki nesiller için dini öğrenmenin en önemli kaynağı haline gelmiş, Peygamber(s.a.v.)’in ibadetleri uygulayış tarzı tüm inananların dinî hayatını etkilemiştir. Böylece müslüman şahsiyetin ortaya çıkması sağlanmıştır. Sonraki nesiller için bu rivayetlerin değeri büyüktür. Geçmişten geleceğe aktarılan uygulamaların halk nezdinde bozulmasını veya çarpıtılmasını önlemek açısından da bu rivayetler mihenk vazifesi görmektedir. Zira uygulamaların doğruluğu ve yanlışlığı, bu konuda varit olan rivayetlere bakıldığı zaman ortaya çıkacaktır. Mesela geçmişten geleceğe camilerde namazın akabinde uygulanagelen bir tesbih merasimi söz konusudur. Bu uygulamanın doğruluğunu veya yanlışlığını onaylayacak olan rivayetlerdir. Camilerde okunan sala adı verilen nidaların dindeki yerini onaylayacak olan da rivayetlerdir. Böyle yüzlerce uygulama ve davranışın dindeki yerini tesbit etmek noktasında rivayetlerin ehemmiyeti büyüktür. Bunun için ‘’yaşayan sünnet’’ anlayışının her zaman Hz.Peygamber(s.a.v.)’in yaşadığı zamanda uygulamış olduğu sünnetle örtüşmesi sözkonusu değildir. İnsanın elinde bazı uygulamalar çarpıtılarak veyahut ucuna kıyısına bir şeyler ilave edilerek aktarılmaktadır. Bu, din konusunda da böyledir, diğer sosyal uygulamalar için de böyledir. Bunun için elde mevcut olan rivayetler her zaman vesika niteliğindedir. Yanlış görülen veya yanlışlanan, çarpıtılan bir konunun doğru olanını tespit etmek için vesikalara müracaat etmek elzemdir. Bu vesikaların bugün için anlamı, geçmişten gelen mirasın halk nezdinde geldiği hali doğrulamak veya düzelterek doğru hale getirmektir. Hiçbir vesika durduğu yerde muattal değildir. O tarihin her anında kendi varlığını hisstettirecek derecede canlıdır, müdahildir.. Hayatın her anında rivayetler ve aktarılan doğru mirasla dindar insana müdahil olan Hz.Peygamber(s.a.v.) ibadeten, sanata, imardan iskana, oturmadan kalkmaya müslüman şahsiyetinin inşası için çabalamıştır. İnsanı dindar hale getiren en önemli unsurlardan birisi de bu inşa çabasının harcı olan ibadetlerdir. İbadetin nasıl yerine getirileceğini gösterecek olan ise Peygamber(s.a.v.)’dir. Onun hayatında ibadetin yerini öğrenmek, onun tabisi konumunda olan müminler için numune-i imtisal olmasının. bir. gerekliliğidir.. En. önemli. ibadetlerden. olan. namaz. Hz.Peygamber(s.a.v.)’in gösterdiği doğrultuda yerine getirilmelidir. Bunun için onun hayatında namaza verdiği önemi tespit etmek icap etmektedir. C.Hz. Peygamberin Hayatında Namaz: İslam diniyle müşerref olduktan sonra namaz emrine ilk muhatap olan, Peygamber(s.a.v.)’in hayatında namazın yerine bakmak icap eder. Çünkü namazı ilk 6.

(17) kılan kimse ve ilk uygulayıcı kendisidir. O Cebrail(a.s.)’ın yönlendirmesiyle ilk namazı kılmış ve o andan itibaren çevresindeki insanları maddî ve manevî arınma aracı olan namaza davet etmiştir. Namaz, müslümanın eğitilmesinde en önemli araçtır. Namazda müslüman, Allah’ın karşısında kıyama durur, Allah’ın karşısında eğilir, Allah’ın karşısında secdeye varır, Allah’a tazim eder. Namaz bununla Allah’tan gayrisi için ibadet ve kulluk edilmeyeceği terbiyesini verir. Bunun için Peygamber(s.a.v.) namazın müminin hayatında önemli bir yerinin olmasını istemektedir. Nitekim Peygamber(s.a.v.) şöyle buyurmuştur: ‘‘İstikamet üzere olmaya çalışın. Bunu tam olarak yerine getiremezsiniz. Şunu bilin ki, en hayırlı ameliniz namazdır. Abdestli olmaya ancak mümin riayet eder.’’15 Bunun için Nebi(s.a.v.), geceleri sabahlayacak derecede Allah için nafile namaz kılmakta, namazda Rabbiyle buluşmaktadır. Bunun için Peygamber(s.a.v.)’in namaza verdiği öneme bakmak gerekmektedir. 1.Namaza Verdiği Önem: Siyer kitaplarındaki mevcut bilgilere göre, Peygamber(s.a.v.)’e ilk vahyden sonra risalet sorumluluğuna dayanmasını, sabretmesini tavsiye eden ayetler gelmiş ve bunu takip eden fetret döneminden sonra namaz farz kılınmıştır. Namazın daha önceki dinlerde de emredilmiş olduğu düşünülünce, namazın güçlüklere karşı direnç göstermede bir fonksiyonu bulunduğu anlaşılmaktadır. Nitekim bir ayette ‘‘Ey İnananlar, sabır ve namazla yardım isteyin’’16 buyurulmaktadır. Namaz farz kılınınca Cibrîl, Hz.Peygamber(s.a.v.)’e gelerek. onu vadi tarafındaki Akabe denilen yere. götürmüş, orada fışkıran su ile önce Cibril, sonra Hz. Peygamber(s.a.v.) abdest almış ve beraberce iki rekat namaz kılmışlardır. Hz.Peygamber(s.a.v.) mutlu bir biçimde eve gelmiş, eşi Hatice’nin elinden tutarak oraya götürmüş ve aynı şekilde Hatice ile birlikte abdest alıp iki rekat namaz kılmışlardır17 Namaz ibadetini, bir müminin hayatının vazgeçilmez bir unsuru olarak yerleştirmek için, Peygamber(s.a.v.) büyük çaba sarf etmiştir. Namazın müslüman için önemini beyan eden rivayetlerde bunu görmek mümkündür. Namaz, öyle önemli ve müslüman için olmazsa olmaz bir ibadettir ki, Rasulullah(s.a.v.), kullukla küfrün 15. Muvatta, Taharet, 36 ; İbn Mâce, Taharet, 4. 16. Bakara(2), 153 el-Kurtubî, Muhammed b. Ahmed b. Ebû Bekr el-Ferec, el-Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’ân, thk., Ahmed b. Abdurrahim el-Berdûnî, I-XX , 2.bs., Kahire, 1372, X, 211 17. 7.

(18) arasını ayıran yegane ibadetin namaz olduğunu vurgulamıştır.18Rasulullah(s.a.v.)’in namaza bakış açısı, onun namaza hassasiyeti üzerinde de yoğunlaşmaktadır. Öyle ki namaz gözümün nuru buyurmuştur.19 Yine namazın dindeki yeri, kafanın cesetteki yeri gibidir buyurarak, namazsız bir dinin olmayacağını ifade etmiştir.20 Aynı zamanda Peygamber(s.a.v.) kıyamet gününde hesabı sorulacak ilk amelin namaz olacağını bildirmiştir.21 Hz. Peygamber(s.a.v.) namazın nimete şükür ve günahlara keffaret olacağını da beyan etmektedir. Bu manada şu benzetmeyle namazın şükür ve keffaret olma yönüne temas etmiştir: ‘‘Sizden birinizin kapısının önünde bir nehir olsa ve onda her gün beş defa yıkansa, ne dersiniz? Onda kirden bir şey kalır mı?’’ Ashab: ‘‘Hayır, onda hiçbir kir kalmaz’’ demişler, bunun üzerine Rasulullah(s.a.v.) şöyle buyurmuştur: ‘‘İşte bu beş vakit namazın benzeridir. Allah onunla hataları mahveder’’22 Aynı zamanda Peygamber(s.a.v.) namazı dinin direği olarak kabul ederek, onsuz dinin olmayacağını ifade etmiştir. Kendisine ‘‘İslam’da Allah’a en sevgili şey nedir’’ diye sorulduğunda da şu cevabı vermiştir: ‘‘Vaktinde kılınan namazdır. Kim namazı terk ederse onun dini yoktur, namaz dinin direğidir.’’23 Peygamber(s.a.v.) namaza o kadar fazla ehemmiyet vermektedir ki, onun bütün zorlukların üstesinden gelme noktasında faydasının olacağı kanaatini taşımaktadır. Bunun için sevincinde, neşesinde, üzüntüsünde, kederinde hemen namaza sarılmaktadır. Namaz onun için manevi güç kazanma ve motivasyon aracı olmaktadır. Huzeyfe(r.a.)’nın anlattığına göre, Rasulullah(s.a.v.), kendisini üzen bir hadise olduğunda hemen namaz kılardı.24 Peygamber(s.a.v.) aynı zamanda namazın kusurlar için bir keffaret olacağını düşünmekte, işlenilen bir kusur sebebiyle hemen namaza koşulmasını öğütlemektedir ki, bu namaz o kusurun bağışlanmasına vesile olsun. ‘‘Kim emredildiği şekilde. 18. Ebu Dâvud, Kitabu’s-Sünne,14 ; Nesâî, Salât, 8. 19. Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 128 ; Nesâî, İşretü’n-Nisâ, 1 et-Taberânî, Ebu’l-Kâsım Süleyman b. Ahmed, el-Mu’cemu’l-Evsat, thk., Abdülmuhsin b. İbrahim, I,-X, Kahire, 1415, II, 383 21 Tirmizî, Salat, 188 22 Buhârî, Mevâkit, 6 ; Müslim, Mesâcid, 282 ; Muvatta’, Sefer, 91 ; Tirmizî, Emsâl, 5 ; Nesâî, Salât, 7 20. 23. Beyhakî, Ebû Bekr Ahmed b. Huseyn, Şuabu’l-İmân, thk., Muhammed Saîd Zağlûl, I-VIII, Beyrut, 1.bs., 1410/1989, III, 39 24 Ebû Dâvud, Salat, 312 ; Nesâî, Mevakit, 46. 8.

(19) abdestini alır, emredildiği şekilde namazını kılarsa, önceden yapmış olduğu günahı affolunur.’’25 Peygamber(s.a.v.) namaza fazlaca düşkündür. O namazında kulluğunu o denli derin temsil etmiştir ki, kıldığı namazlarda bazen ağlamıştır, Rabbi’ne karşı samimiyetine gözleri dayanamamıştır. Sahabe onun namazını anlatırken, onun namaz kılarken değirmen taşının çıkardığı gibi ses çıkardığını rivayet etmişlerdir.26 Bu hal, onun en yüksek derecede kulluğunu ifade edebilme gayretinden ileri gelmektedir. Onun için namaz, arzulanan bir iştir. Namazın verdiği hazzı, diğer yapmış olduğu işlerden almadığını ifade etmekte, dünyada kendisine sevdirilen şeylerden birinin de namaz olduğunu buyurmaktadır.27 Peygamber(s.a.v.) namazı bazen manen şifa kaynağı olarak da görmektedir. Nitekim bu konuda Ebû Hureyre(r.a.) şöyle anlatmaktadır: ‘‘Bir keresinde Peygamber(s.a.v.)erken namaza kalktı. Ben de erken kalktım ve biraz namaz kıldıktan sonra oturdum. Rasulullah(s.a.v.) bana dönüp baktı ve ‘‘karnın mı ağrıyor’’ buyurdu. Ben, evet Ya Rasulallah dedim. Bunun üzerine şöyle buyurdu: ‘‘Öyleyse kalk, namaz kıl. Çünkü namazda şifa vardır.’’28 Peygamber(s.a.v.)’in namaza önem vermesi, onun bir çok faydasının olduğundandır. Çünkü ferdî olarak kişiye Allah’ın kendisiyle birlikte olduğu şuurunu aşılayan namaz, onu kötü işlerden, Allah’ın yasakladığı fillerden uzaklaştırmaktadır. Bununla birlikte namaz ibadetinin faydası sadece ferdî değildir. O, toplumun bir üyesi olan müslüman insanı eğitme, iyiye doğru değiştirme ve geliştirme yanında, cemaatle kılınan namazlarda madden yan yana duran müslümanlar arasındaki bağlantının, cemaat ruhunun ve birliğin en büyük sağlayıcısı olur. Bu sebeple Peygamber(s.a.v.) cemaatle kılınan namaza teşvik etmiş, onun derecesinin fazla olduğunu ifade etmiştir.29 Namazla bu ve benzeri faydalar ancak Allah ve Rasulü’nün istediği şekil ve huşu içinde, yani dosdoğru ikame edilince verilir. Bütün bu bilgiler göstermektedir ki, Peygamber(s.a.v.) için namaz hayatın vazgeçilmez bir unsurudur. Her türlü iyilik, mutluluk, kazanç, şifa ona devamla elde. 25. Nesâî, Taharet, 108. 26. Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 25 ; İbn Mâce, Mukaddime, 3 ; Nesâî, Sehv, 17 27 Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 129 ; Nesâî, İşreti’n-Nisâ, 1 28 29. Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 390 Bkz.Buhârî, Ezan, 31 ; Müslim, Mesâcid, 245 ; İbn Mâce, Mesâcid, 16 ; Tirmizî, Salât, 161. 9.

(20) edilir. Bu sebeple bu çok yönlü ibadetin nasıl yerine getirileceği önem arz etmektedir. Allah rızasına uygun kılınacak olan namazın ilkelerini öğretecek olan Hz. Peygamber(s.a.v.)’dir. Hz. Peygamber(s.a.v.) nasıl namaz kıldı, namaz kılarken nelere dikkat etti, bütün bu bilgileri verecek olan da hadis kitabiyatı içerisinde yer alan rivayetlerdir. 2.Hadis Kaynaklarındaki Namazla İlgili Rivayetler: Namaz dinin direğidir30 buyuran Hz. Peygamber(s.a.v.)’in namaza verdiği önemi onun hayatının tüm safhalarında görmek mümkündür. Onun namaza vermiş olduğu bu önem, namaz hakkında ısrarcı tutumunu ve namaz hakkında en ince teferruatı tebliğ etme, öğretme gayretini beraberinde getirmiştir. Nitekim onun bu ısrar ve gayretini hadis külliyatında görmek mümkündür. Öyle ki, ilk musannef türü çalışmalardan olan Abdürrezzâk’ın Musannefi’nde ibadetlerle ilgili yer alan sekiz bin üç yüze yakın rivayetin, üç bin yediyüz sekseni namaz ve onun içeriğiyle ilgilidir. Buhârî’nin elCâmiu’s-Sahîh’inde ibadetlerle ilgili olarak yer alan bin beş yüz altı rivayetten altı yüz elli civarında rivayet namaz ve hükümleri ile ilgilidir. Müslim’in Sahih’inde bu rakam, iki bin doksan iki rivayetten, dokuz yüz on beşi namazla ilgili olan rivayetlerden şekillenirken, Tirmizî’nin Sahîh’inde ise dokuz yüz otuz yedi rivayetten, iki yüz sekseni namaz ile ilgili olarak yer almıştır. Dârimî’nin Sünen’inde yer alan ibadet konularıyla ilgili sekiz yüz on dokuz rivayetin dörtyüz otuz beş tanesi namazla ilgilidir. Yine Ebû Dâvud’un Sünen’inde ibadetler ile ilgili olarak yer alan bin yedi yüz on rivayetten bin yüz on üçü namaz ile ilgili rivayetlerdir. İbn Mâce’de ise ibadetlerle ilgili bin dört yüz elli sekiz rivayetten, yedi yüz otuz yedisi namaz ve hükümleri ile ilgili rivayetlerdir. Nesâî’nin Sünen’inde ibadetlerle ilgili olarak yer alan iki bin altıyüz yirmi beş rivayetin yaklaşık olarak bin altı yüz kırkbeşi namaz ve hükümleriyle alakalıdır. Mâlik’in Muvatta’ında ise bu rakam, sekiz yüz yirmi bir rivayetten, iki yüz ellisi olarak şekillenmektedir. Bu rakamlar, ibadetler içerisinde namaz ile ilgili rivayetlerin, ibadetlerin tümüne ait rivayetlerin yarısına yakın bir kısmını teşkil ettiğini göstermektedir. Bu rivayetlerin hepsini bu çalışmada sıralamak mümkün değildir. Ama namazın. belli. başlı. rükunleriyle. ilgili. rivayetlerin. bir. kısmını. göstermek,. Rasulullah(s.a.v.)’in namazı öğretme ve yerleştirme çabası hakkında bilgi edinme imkanını verecektir.. 30. Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 231 ; Tirmizî, İman, 8, Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, III, 39. 10.

(21) a.Namazdan Önce Yapılması Gerekenlerle İlgili Rivayetler: Rasulullah(s.a.v.) namazı tarif ederken onun müminin miracı31 olduğunu ifade etmiştir. Miraç Allah ile buluşmanın adı olunca, namaz da müminin Allah ile buluşması olarak kabul edilmektedir. Allah ile buluşmak, ona tazimlerini bildirmek için namazdan önce hazırlık yapılması gerekecektir. Bu hazırlığın adı temizlenmek, pisliklerden arınmak olacaktır. Temizlenmek iki türlü olmaktadır. Manevî pisliklerden temizlenmek ve maddî pisliklerden temizlenmek. Manevî pisliklerden temizlenmek deyince akla, abdest ve gusül gelmektedir. Bu konuda İbn Ömer’den şu rivayet nakledilmektedir: ‘‘Allah temizlik olmayan namazı kabul etmez, hıyanetle kazanılan paradan verilen sadakayı da kabul etmez.32 Abdest ile ilgili olarak şu rivayet de nakledilmektedir: ‘‘Allah hades vaki olunca yeniden abdest almadıkça sizlerin namazını kabul etmez’’33 Aynı zamanda abdestle ilgili Ebû Hureyre’den şu rivayet de nakledilmektedir: ‘‘Abdesti olmayanın namazı da yoktur. Üzerine besmele çekmeyenin abdesti de yoktur.’’34 Elbise temizliği noktasında ise Ebû Saîd el-Hudrî’den şu rivayet nakledilmiştir: ‘‘Rasulullah(s.a.v.) ashabıyla namaz kılarken aniden sandaletlerini çıkarıp sol tarafına koydu. Bunu gören cemaat de derhal sandaletlerini çıkardılar. Rasulullah(s.a.v.) namazı tamamlayınca: ‘‘Sandaletlerinizi niye çıkardınız?’’diye. sordu.. ‘‘Seni. sandaletlerini. atarken. gördük,. biz. de. kendi. sandaletlerimizi çıkadık.’’ cevabını verdiler. Bunun üzerine şöyle buyurdu: ‘‘Cebrail(a.s.) bana gelip sandaletimde pislik olduğunu haber verdi. Sizler mescide gelirken dikkat edin, sandaletlerinizde bir pislik veya eziyet verecek bir şey görürseniz onu silin ; o ayağınızda olduğu halde namazınızı kılın’’35 Namaz kılmak için yapılan hazırlıklardan diğeri, setrü’l-avret denilen, avret yerlerinin örtülmesidir. Avret, erkeklerde göbekle diz kapağı arası, kadınlarda ise yüz ve bileklere kadar eller hariç bütün beden olarak tavsif edilmiştir. Bu belirtilen kısımların bilhassa namazda örtülü olması gerekmektedir. Kadınların setrü’l-avreti ile ilgili olarak şu rivayet önemlidir:Muhammed b. Zeyd’in, İbn Kunfuz’un annesinden yaptığı nakle göre, annesi Ümmü Seleme(r.a.)’ya kadın hangi elbiseler içerisinde namaz kılmalı diye sormuştur. O da: ‘‘Başörtüsü ve ayağın üzerini örtecek kadar uzun entari içerisinde!’’diye. 31. el-Münâvî, Muhammed Abdürraûf, Feyzu’l-Kadîr Şerhu’l-Câmiu’s-Sağîr, I-IV, 2.bs., Mısır, 1356, I, 497(Münâvî, bu haberin sahih olduğunu ifade etmiştir.) 32 Müslim, Tahâret, 1 ; Tirmizî, Tahâret, 1 33 Ebû Dâvud, Taharet, 31 ; Tirmizî, Tahâret, 56 34 35. Ebû Dâvud, Tahâret, 48 ; Tirmizî, Tahâret, 20 ; İbn Mâce, Tahâret, 41 Ebû Dâvud, Salât, 89. 11.

(22) cevap. vermiştir.36. Ali(r.a.)’dan. da. erkeklerin. avreti. konusunda. şu. rivayet. nakledilmektedir: Rasulullah(s.a.v.) bana ‘‘Ey Ali, dizini açma, ne canlı, ne ölü, başkasının dizine bakma’’buyurmuştur.37 Namaz hazırlıklarından diğeri de, kılınacak namazın vaktinin girmiş olmasıdır. Namazın kılınabilmesi için vaktin girmiş olması gerekmektedir. Bu konuda Cabir b. Abdillah’dan şu hadis nakledilmiştir: ‘‘Hz. Peygamber(s.a.v.) öğle namazını güneş batıya geçtiğinde; ikindi namazını güneş canlı ve tertemiz iken ; akşam namazını güneş battığı zaman kıldırır, yatsıyı ise bazen hemen kıldırır, bazen geciktirirdi. Cemaat toplandığı zaman hemen kıldırır, geciktikleri zaman ise geciktirirdi. Sabah namazını ise çoğu zaman alacakaranlıkta kıldırırdı.’’38 Diğer bir hazırlık da kıbleye dönmektir. İslamın son ve ebedî kıblesi Kâbe’dir. Müslümanlar bir müddet Kudüs’e doğru namaz kılmışlar, daha sonra Allah’ın yönlendirmesiyle Kâbe müslümanların kıblesi olmuştur. Kıble konusunda İbn Ömer’den nakledilen şu rivayet eserlerde yer almaktadır: ‘‘Bir ara cemaat Kuba’da sabah namazında iken bir adam onlara gelip şöyle demiştir:Muhakkak ki Rasulullah(s.a.v.)’e ayet indirildi ve yüzünü Kâbe’ye döndürmesi emredildi. Binaenaleyh siz de yüzlerinizi ona döndürünüz. Cemaatin yüzü Şam’a doğru imiş, bunun üzerine dönerek Kâbe’ye yönelmişlerdir.’’39 Bu hazırlıklar namaza başlamak için yapılmaktadır. Huşulu ve Allah’ın rızası doğrultusunda kılınacak bir namaz için bunların yapılması gerekir. Temiz olmadan kılınan bir namaz, bir yöneticinin karşısına pejmürde, bakımsız, pis vaziyette çıkmaktan farksızdır, hatta daha beterdir. Bunun için Alemlerin Rabbi olan Allah’ın rızası için ikame edilecek bir namaz için temiz ve gerektiği şekilde örtülü kıyafet şart olduğu gibi, manevî bir arınma olan abdest ve gusül de şarttır. Diğer taraftan, Allah’ın şeâiri’nden olan bir yöne doğru yönelmek de namaza yapılacak olan bir hazırlıktır. Nasıl ki her şeyin bir makamı vardır. Allah’ın da kıble olarak kabul ettiği beyti vardır. Bu beyte yönelmek, Allah’a yakınlaşmak için yapılacak olan ibadetin olmazsa olmazlarındandır. Allah’ın yönelme anı mesabesinde olan vakit unsuru da namaza hazırlığın önemli araçlarındandır. Sanki Allah’a söz verilmişçesine bu vakitlere riayet etmek gerekir. Yöneticiden nasıl 36. Muvatta, Salâtü’l-Cemâ’a, 36 ; Ebû Dâvud, Salât, 84. 37. Ebû Dâvud, Cenâiz, 32 Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 369 ; Buhârî, Mevâkit, 18, 21 ; Müslim, Mesâcid, 233 ; Ebû Dâvud, Tahâret, 3 ; Nesâî, Mevâkit, 18 ; Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 369 39 Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 113 ; Buhârî, Salât, 32 ; Müslim, Mesâcid, 13 ; Tirmizî, Tefsir, 3 ; Nesâî, Salât, 24 ; Kıble, 3. 38. 12.

(23) görüşmek için zaman alınır ve bu zamana tam vaktinde riayet edilirse, Allah’ın önemli ibadet olarak gördüğü namaz ibadetinin de bir vakti vardır ve bu vakte riayet namaza hazırlığın. diğer. aşamasıdır.. Bu. hazırlıklardan. sonra. artık. namaz. ibadetine. başlanabilmektedir. 2.Namazı Tavsif Eden Rivayetler: Namaza hazırlık işlerinden sonra artık namaza başlanacaktır. Namaza başlamak için gerekli olan ilk iş ise İftitâh tekbiridir. Bu konuda Aişe(r.a.)’dan şu rivayet nakledilmektedir: ‘‘Rasulullah(s.a.v.). namaza tekbirle başlardı. Kıraate ise el-. Hamdülillahi Rabbi’l-Alemîn ile başlar ve onu selam vermekle bitirirdi.’’40 Yine Vâil b. Hucr’un naklettiğine göre o, Rasulullah(s.a.v.)’i namaza başlayacağı sırada ellerini kaldırıp tekbir getirirken görmüştür.41 Namazın rukünlerinden birisi de namaz kılarken ayakta durmaktır. Bu konuda İmran b. Husayn’dan şu rivayet nakledilmiştir: İmran’ın anlattığına göre, kendisinde basur varmış. Namazı nasıl kılacağını Rasulullah(s.a.v.)’e sormuş, o da şu cevabı vermiştir: ‘‘Ayakta kıl, muktedir olamazsan oturarak kıl, buna da muktedir olamazsan yatarak kıl.’’42 Bu rivayette ortaya çıkan husus, namaz kılarken asıl olanın bir mazeret olmadıkça ayakta kılınmasıdır. Namazda yerine getirilmesi istenen diğer bir davranış da, rukuya gitmektir.43 Namazda rukuya varılmasını emreden Kur’an’dır. Bunun uygulamasını gösteren ise Hz. Peygamber(s.a.v.)’dir. Bu konuda İbn Mesud şunu anlatmaktadır: Rasulullah(s.a.v.) bize namazı şöyle öğretti: ‘‘Önce tekbir getirip iki elini kaldırdı. Rükuya gittiği zaman ellerini dizlerinin üzerine koydu.’’44 Hz. Ömer(r.a.) ise bu konuda şöyle demiştir: ‘‘Diz kapağını tutmak, sizin için sünnet kılınmıştır. Öyle ise rükuda diz kapaklarınızı kavrayın.’’45 Aynı şekilde namaz içerisinde secde etmek de Kur’an’da emredilmiştir.46 Bunun nasıl yerine getirileceğinin uygulamasını ise Hz.Peygamber(s.a.v.) göstermiştir. Berâ b. Âzib’in anlattığına göre Rasulullah(s.a.v.) şöyle buyurmuştur: ‘‘Secde ettiğin zaman. 40. Müslim, Salât, 240 ; İbn Mâce, İkametü’s-Salât, 4 ; Ebû Dâvud, Salât, 124. 41. Müslim, Salât, 117 ; Nesâî, İftitah, 107 Buhârî, Taksîru’s-Salât, 20 ; Ebû Dâvud, Salât, 179. 42 43 44 45 46. Hac(22), 77 Ebû Dâvud, Salât, 150 ; Nesâî, İftitah, 90 Tirmizî, Salât, 192 ; Nesâî, İftitah, 92 Hac(22), 77. 13.

(24) ellerini yere koy, dirseklerini havaya kaldır.’’47 Yine Berâ’nın anlattığına göre, kendisine Rasulullah(s.a.v.) secde edince yüzünü nereye koyardı diye sorulunca o şöyle cevap vermiştir: ‘‘Ellerinin arasına koyardı.’’48 Yine Abdullah b. Malik, Rasulullah(s.a.v.)’in namazda secdeye gidince ellerinin arasını koltukaltı beyazlıkları görününceye kadar açtığını rivayet etmiştir.49 Namazda yerine getirilmesi gereken diğer bir rükun ise, ka’deyi ahirede teşehhüd miktarı oturmaktır. Teşehhüd ka’delerde okunan ve içerisinde şehadetin de yer aldığı hususî duaya verilen addır. İbn Mesud teşehhüdü şu şekilde rivayet etmiştir: ‘‘Rasulullah(s.a.v.) bana, avucum avuçlarının içinde olduğu halde Kur’an’dan bir sure öğretir gibi teşehhüdü öğretti. ‘‘Tahiyyat, tayyibat ve salavât, Allah içindir. Ey Nebi, selam, Allah’ın rahmet ve bereketleri senin üzerine olsun. Selam bizim üzerimize ve Allah’ın salih kullarının üzerine de olsun. Şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur, yine şehadet ederim ki, Muhammed Allah’ın Rasulüdür.’’50 Bu rivayetler, namazın rükunlarını ifade eden rivayetlerdir. Bunlar yerine gelmediği zaman namazın yerine geldiğini söylemek mümkün değildir. Hz. Peygamber bu rukünler üzerinde hassasiyetle durmuş, onların şeklen yerleşmesi için çabalamıştır. Bu rükunlar içerisinde önemli bir yere sahip olan başka bir rükun daha vardır ki o da bu çalışmanın konusu olan kıraattir. Kıraat konusunda Peygamber(s.a.v.)’den nakledilen şu rivayet, kıraatin namazın olmazsa olmazı mesabesinde olduğunu ifade etmektedir: Ebû Hureyre(r.a.)’ın rivayet ettiğine göre, Rasulullah(s.a.v.) şöyle buyurmuştur: ‘‘Kıraatsız namaz olmaz’’51 Bundan sonra yer alacak bölümler de, Besmeleden, Fatiha Suresi’ne, imam arkasında kıraatten başka dilden kıraate kadar, kıraat hakkında nakledilmiş rivayetler ele alınacak ve bu rivayetlerin sahihlik dereceleri sorgulanacaktır.. 47. Müslim, Salat, 234 ; Tirmizî, Salat, 202. 48. Müslim Salât, 234 ; Tirmizî, Salât, 202 49 Buhârî, Ezan, 130 ; Nesâî, İftitah, 52 50 51. Buhârî, el-Amel fi’s-Salât, 4 ; Müslim , Salat, 55 ; Ebû Dâvud, Salat, 182 ; Tirmizî, Salât, 215 Muvatta, Salat, 39 ; Müslim, Salât, 38 ; Ebû Dâvud, Salat, 136 ; Nesâî, İftitah, 23. 14.

(25) BİRİNCİ BÖLÜM. FATİHA SURESİNDEN ÖNCEKİ KIRAAT İLE İLGİLİ RİVAYETLERİN HADİS İLMİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ: Bu bölümde namazda Fatiha suresinden önceki kıraat ile ilgili meseleler, iki ana başlık altında -rivayetlerin verilmesi, rivayetlerin sened ve metin açısından değerlendirilmesi ve mezheplerin görüşleri aktarılmak suretiyle değerlendirilmesiçerçevesinde incelenecektir. Bu iki ana başlık, besmelenin kıraati ve Fatiha suresinden önce okunacak olan dualar olarak belirlenmiştir. Besmelenin kıraati başlığında onun ayet olup olmadığı ile ilgili rivayetler, namazda okunması ile ilgili rivayetler ve onun gizli veya açıktan okunmasıyla ile ilgili rivayetler değerlendirmeye tabi tutulacaktır. A.Besmele’nin Kıraati İle İlgili Rivayetler: Besmele’nin kıraati üç başlık altında incelenecektir. Namazda kıraatın başlangıcı sayılacak bir ibadet olan besmele hakkında, ayet olup olmadığı, namazda okunmasının hükmü ve okunma keyfiyetiyle ilgili değişik rivayetler bulunmaktadır. İşte bu başlık altında, yukarıda ifade edilen. konularda rivayet edilen haberler. incelenmeye çalışılacaktır. 1.Besmelenin Ayet Olup Olmaması ile İlgili Rivayetlerin Değerlendirilmesi a.Sened ve Metin Açısından Değerlendirilmesi: Hadis külliyatında besmelenin ayet olduğuna delalet eden rivayetler ile onun ayet olmadığına delalet eden rivayetler yer almaktadır. Bu haberleri Ebû Hureyre, Enes b. Malik ve Abdullah b. Abbas(r.a.) rivayet etmektedirler. Besmelenin ayet olduğuna delalet eden rivayetlerden birisi İbn Abbâs’dan nakledilen şu rivayettir. İbn Abbâs Rivayeti:. ‫ ج ازرق !  ج   ار ل ل    أ

(26)  أ‬$%‫!    ا‬ 45 ‫ن ل أ و أ‬1 &%‫ ’ ل ه أم ا‬.%‫ *  ا‬+ ‫) ك‬01 &%‫*)   ) أ

(27) ( '&ل ‘و‬+ ‫أن‬ 8*9%‫ ا‬8:‫ ); ا‬%‫  ا‬%‫; ا< ا‬9 ‫

(28) >= !; ل‬4> ;) %‫  ا‬%‫; ا< ا‬9 )   )*+ ;) %‫  ا‬%‫; ا< ا‬9 ‫)? !; ل‬5 =0‫   س آ  أ‬45 ‫*)   )  و أه‬+ ‫ل‬ ;B5   =

(29) ‫; ' أ‬B% <‫

(30) ه ا‬C' ‫ ل   س‬8*9%‫ ا‬8:‫ا‬. 15.

(31) Muhammed b. el-Ferec el-Ezrak52- Haccâc b. Muhammed el-A’ver53’in söylediğine göre İbn Cüreyc54 şöyle demiştir: babamın bana haber verdiğine göre, Saîd b.Cübeyr55 ona şöyle demiştir: ‘‘Sana seb’u mesânî’yi verdik’’ ayetindeki seb’u mesânî,. Ümmü’l-Kur’ân’dır.. Bismillâhirrahmânirrahîm’i. Babam. dedi. okudu,. ki,. Saîd. bitirdi,. b.. sonra. Cübeyr. bana. şöyle. dedi:. Bismillâhirrahmânirrahîm yedi ayettendir. Saîd b. Cübeyr babama sonra şöyle demiştir: ‘‘İbn Abbâs’a benim sana okuduğum gibi. okundu, sonra dedi ki,. Bismillâhirrahmânirrahîm yedinci ayettir. Yine İbn Abbâs demiştir ki, Allah onu sizin için bir hazine kılmıştır, sizden önce hiç kimse için onu ortaya çıkarmamıştır.’’56 İbn Abbas rivayeti muttasıldır. Çünkü, raviler hem birbirlerinden rivayet almışlardır, hem de yaşadıkları zaman itibariyle birbirleriyle görüşme imkanları. 52. Muhammed b. el-Ferec el-Ezrak’ın vefatı h.282/895’tir. Onun Haccâc b. Muhammed el-A’ver’den rivayet aldığı ifade edilmiştir. Hâkim, Dârekutnî’nin onun zayıf olduğunu ifade ettiğini belirtmiş, Hatîb el-Bağdâdî ise, onun rivayetlerinin sağlam olduğunu, onun hakkında münker bir değerlendirme bilmediğini, hocalarından sadece onun iyi hasletlerini işittiğini ifade etmiştir. İbn Hazm ise onun mechul olduğunu söylemiştir. (Bkz. el-Bağdâdî, Ebû Bekr el-Hatîb, et-Tarîhu’l-Bağdâdî, I-XIV, Beyrut, ts, III, 159, İbn Hacer el-Askalânî, Ahmed b. Ali, Tehzîbü’t-Tehzîb, I-XIV, 1.bs., Beyrut, 1984, IX, 354) 53 Haccâc b. Muhammed el-A’ver h.205/820 senesinde vefat etmiştir. O İbn Cüreyc’ten hadis işitmiştir. Yahyâ b. Maîn(v.233/847) ömrünün sonlarına doğru karıştırmaya başladığını ifade etmiş, Ahmed b. Hanbel(v.241/855) hadisinin sahih olduğunu, Ebû Hâtim de sadûk olduğunu belirtmiştir. Müslim(v.261/874) ise onun sika olduğunu belirtmiştir.(Bkz. el-Buhârî, Muhammed b. İsmail, etTârîhu’l-Kebîr, thk., Haşim en-Nedvî, I-VIII, by, ts, II, 380 ; İbn Ebî Hâtim, Ebû Abdurrahmân, elCerh ve’t-Ta’dîl, I-IX , Beyrut, 1271/1952, III, 166 ; el-Mizzî, Yusuf b. Ez-Zekî, Tehzîbu’l-Kemâl, thk., Beşşâr Marûf, I-XXXV, 1.bs., Beyrut, 1980, V, 451) 54 Abdülmelik b. Abdilazîz b. Cüreyc: Vefatı 150/767 yılı olan İbn Cüreyc’in künyesi Ebû Hâlid ve Ebu’l-Velîd’dir. Dedesi Cüreyc Ümmü Habib’in rumlu kölesidir. İbn Cüreyc hakkında, imam, allame, hafız, Şeyhu’l-Harem, Sahibu’t-Tesânîf, Mekke’de ilmi ilk tedvin eden diye ifadelerde bulunulmuştur. Onun hakkında Yahya b. Maîn, ‘’sika’’, Yahya b. Saîd el-Kattân, ‘’sadûk’’ değerlendirmesi yapmıştır. Ahmed b. Hanbel, ‘’İbn Cüreyc sahih hadisi iyice tahkik eder, sağlamlaştırmadığı hiçbir hadisi almazdı’’, Ebû Hâtim, ‘’Sâlihu’l-Hadîs’’, el-İclî, ‘’sika’’ demiştir. El-Alâî, onun tedlîs yaptığını söylemiştir. Darekutnî ise, İbn Cüreyc’in tedlîsinin en şerli tedlîs olduğunu, çünkü onun tedlîsinin kabih tedlis olduğunu, Mecrûh’tan işittiğini tedlîs yaptığını ifade etmiştir.(Bkz. Buhârî, et-Târîhu’lKebîr, V, 422 ; İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-Ta’dîl, V, 35 ; el-İclî, Ma’rifetü’s-Sikât, II, 103 ; elAlâî,Ebû Saîd, Câmiu’t-Tahsîl, thk.,Hamdi Abdülmecid es-Selefî, 2.bs., Beyrut, 1986, I, 229 ; İbn Hacer el-Askalânî, Tabakâtü’l-Müdellisîn, Amman, 1983, 41 ; es-Suyutî, Tabakâtü’l-Huffâz, 1.bs., Beyrut, 1403/1982, 81 ; Zehebî, Siyer-i A’lâmü’n-Nübelâ, thk., Şuayb Arnavut, Muhammed Nuaym elArksûsî, I-XXIII, 9.bs., Beyrut, 1413, I, 325) 55 Saîd b. Cübeyr, hicrî 95/713 senesinde vefat etmiştir, Abdullah b. Mesud, İbn Ömer, Ebû Hureyre, Enes b. Mâlik, Abdullah b. Zübeyr ve Abdullah b. Abbâs’tan hadis nakletmiştir. Onun hakkında Yahya b. Maîn ve Ebû Zür’a sika değerlendirmesinde bulunmuşlardır.(Bkz.İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’tTa’dîl, IV, 9, İbn Hacer, Tehzîbu’t-Tehzîb, IV, 11) 56 Abdürrezzâk, Ebû Bekr es-San’anî, el-Musannef, thk., Habiburrahman el-A’zamî, I-XI, 2.bs., Beyrut, 1403, , II, 90 (Bu rivayeti Hâkim ve Beyhakî de eserlerine almışlardır: (Bkz. el-Hâkim, Muhammed b. Abdullâh en-Neysâbûrî, el-Müstedrek ale’s-Sahîhayn, thk., Mustafa Abdülkadir Ata, I-IV, Beyrut, 1990, I, 736 ; el-Beyhâkî, Ebû Bekr Ahmed b. Huseyn b. Ali, es-Sünenü’l-Kübra, thk., Mustafa Abdülkadir el-Ata, I-X , Mekke, 1994, II, 44. 16.

Referanslar

Benzer Belgeler

1- Bir rüknün takdimi : Namaz kılan kimse, kıraat etmeden önce rükû'a varır veya rükû'dan önce secdeye giderse, yapmış bulunduğu bir rükû ve sücûd bir şey

Bu dersimizde çalıştığımız ديري ام لعفي الله ن “Şüphesiz Allah, dilediğini yapar.” Ayetini Kur’an-ı ا Kerim’de aratalım lütfen. Aşağıdaki link aracılığı

Buna göre, Muğla kazasında sakin olan cemaat 39, Ula’da sakin olduğu belirtilen cemaat 110, Bozöyük kazasına tabi olan cemaat 72, Peçin kazasına tabi olmakla birlikte

Kitap bir giriş ile yedi bölümden oluşmaktadır: Hadis ilmi ve hadis kavramının işlendiği birinci bölüm, hadi- sin tespit ve tenkit yönteminin ele alındığı ikinci bölüm,

13 6- Buhari’nin Edebu’l-Mufred Adlı Eserinin Alperen Yayınları ve Sönmez Neşriyat tarafından yayınlanan; Ali Fikri Yavuz Tarafından Yapılan Tercemesinde ve

Beyit birimi kalmadığı için anlam şiirin bütününe dağılır (Mutluay 1972: 167-168).” Kronolojik sırada Cem Dilçin’in eseri gelmektedir. Yalnız burada Dilçin’e

1- Muhaddisler, Rasulullah’tan gelen rivayetleri gerek sened ve gerekse metin yönüyle tetkik ederek Müslümanların önüne sağlam hadisler koymak için zaman

Aynı dönemin diğer bir tarihçi ve ricâl âlimi Zehebî, Tezhîbü’t-Tehzîb gibi Mizzî’nin eseri üzerine kaleme aldığı çalışmalar başta olmak üzere, Si-