KÜLTÜR-YAŞAM
■ i
ar / /
Seine Nehri’nin sol yakasında — Abidin Dino, yeni çalışmalarını, Paris’te, Selne Nehri’nin sol yakasına demir atmış sevimli, küçük bir teknede sergiliyor, “Jopie” adlı teknenin dökme sobalı sıcaklığında Abidin Dino’nun son dört ayda gerçekleştirdiği yeni yapıtlarıyla tanışmak mümkün. (Fotoğraf: İbrahim Öğretmen)
Abidin Dino’nun yapıtları, Seine kıyısında bir teknede
Seine Nehri’nde Abidin
Abidin Dino’nun son 4 ayda gerçekleştirdiği 60’a yakın
guaj çalışma, Seine Nehri kıyısındaki “Jopie” adlı tekne
de sergileniyor.
MEHMET BASUTÇL
PARİS — Seine Nehri, bizim Boğaz gibi. Paris’in can damarı. Kıyılarını gölgeleyen ağaçların al tındaki tahta sıralar çok renkli duyguların tanığı. Üstelik, iki ya nında geniş asfaltların altına ka çarak otomobillerin hırçınlığından yakasını kurtarmış olan gezinti yollan bile var. Bin bir hüznün sı rılsıklam ıslattığı iri kaldırım taş larında tutkunun coşkun çığlığı adım adım yankılanıyor. Salkım söğütlerin dalları, sevginin dingin soluğuyla nehrin kurşuni sulanna gümüş renginin parlaklığını üfle yip duruyor.
Bir resim sergisi için bundan daha güzel bir yer plabilir mi? Olamaz. Belki bir de İstanbul Bo ğazı kıyıları olabilir. Hele o res sam, renkleri ve kalemiyle sarmaş- dolaş, ince bir mutluluğun çok bo yutlu zenginliğini ilmek ilmek do kumuş, sonra da onları, büyük bir alçakgönüllülükle, akan suların uçarılığına adayarak kalıcı hantal köprüleri kıskandıracak kadar gü zel imgeler yaratmışsa.
İşte Abidin Dino’nun son ser gisi böyle biı sergi.
6 aralık akşamından bu yana Seine’in sol yakasına demir atmış, nehrin kucağında sallanıp duran sevimli küçük tekne "Jopie” nin dökme sobalı sıcaklığında, Abi- din’in son dört ay içinde yarattığı altmışa yakın guaj çalışmayla ta nışmak mümkün.
İşte uyumun en güzel örnekle rinden bazıları var karşımızda. Ya şamın bitmeyen, dinmeyen özsu yu her yerden, her an fışkırıyor. İnce bir estetizmin verimli kaynağı daha da kabartmış bu özsuyun akışını. Yaratıcı damarlar kalın kalın ve şişkin, atıp durmakta. Her tabloda bir ana renk var. Son ra da o rengin geniş bir palet oluş turan değişik tonları. Çok renkli liğin de ötelerine taşan bu çarpıcı bütünlük, duyarlı bir iç zenginli ğin kapılarını ardına dek açmış. Teknenin tahta tavanındaki küçük dikdörtgen pencereden görünen Eifeil kulesinin aydınlık demir ör güsünden saçılan ışık, bu tablola rın gizemine erişemeyecek kadar çiğ ve uzak.
Masmavi, kurşuni sulardan kıv rım kıvrım fışkıran dağlar. Yanar dağlar ve ılık lavların dumanlı yol
culuğu. Sarının, yeşilin, kahveren ginin değişik tonlarında köpüren dalgalarla boğuşan gemiler. Yaşa mın dönen çemberi, akan suyun hafifliği ve doğurganlığı. Dönüp duran yazgısının bir kenar nokta sından aşağılara bakan, sanki ya şama umursamazlıkla sırtını çevir miş, biraz da boynunu bükmüş gi bi duran, ama bıyık altından gü lümseyen siyah saçlı küçücük in san, sanki bir şeyler yüreğini üşüt- müşçesine içine dönerek büzül müş, ama yarası onulmaz değil. Simsiyah saçları, kıvırcık mı yoksa?
Jopie’nin her köşesinden, biz- leri uzun ve dzak yolculuklara ça ğıran tatlı fısıltılar geliyor.
Abidin’in yeni, ufak boyutlu, ama yaşamın yoğunluğuyla dop dolu bu guajları, iki yıl kadar ön ce Ankara’da, Galeri Nev’de ser gilenen yapıtlarından da esintiler taşımakta. Ancak bir sıvının akı cılığında simgeleşen zamanın ve yaşamın bin bir rengini, gizemini taşıyan bu tablolar Seine Nehri1 nin tatlı dalgalarında sallanıp du ran bir teknenin içinde kendileri ne çok doğal, sıcak ve aydınlık bir ortam bulmuş.
Abidin Dino’nun eline sağlık. Güçlü esininin yorulmak bilmeyen soluğuna uzun ömürler diliyoruz.