" t i
-D A R Ü Ş Ş A F A K A
Klâsik Batı Müziği Konserleri VGÜLSEREN
KENT S İN E M A S I ŞİŞLİSADAK
21 Ekim 1971 Perşembe Saat 21.45Klâsik Batı Müziği Konserleri V KENT S İN E M A S I ŞİŞLİ
GÜLSEREN SADAK
21 Ekim 1971 Perşembe Saat 21.45GÜLSEREN SADAK
Piyanoya 4 yaşında başladı. 1952 de Konservatuardan pekiyi dere, ce ile mezun oldu. Mezun olduğu devreye kadar yurt içinde muhtelif resital ve konserler verdi. 1953 de Fransa’ya giderek Marguerite Long Akademisinde virtüozitisı ihtisası yaptı. Ayrıca Lucette Descaves ile çalıştı. 1958 yılında katıldığı ve Alfred Brende!, Geork Demus, Walter Klein, Mancinelli gibi dünyaca meşhur piyanistlerin finale kaldıkları Busoni konkurunda 60 kişi arasında finale yükselmek ve derece almak başarısını gösterdi. «Jeunesse Musical e de France» bu başarısı üze rine, Fransa’nın belli başlı şehirlerinde seri konserler düzenledi. Taki ben, İtalya ve Ispanya’da başarılı konserlerine devam etti. 1961 de yurda döndü ve 1962 den itibaren Dışişleri Bakanlığı Kültürel Müna- sebetler çerçevesinde Türkiye'yi dış ülkelerde temsil etmeye başladı Romanya, Polonya, Çekoslovakya, Tunus, İran, Varşova, Monte Carlo, Beyrut, Kıbrıs, Bulgaristan ve CENTO’nun dâvetlisi olarak Pakistan’da çaldı.
i
NORD MATİN, Fransa
«Ustalara yakışır bir konser, harikulâde bir müzik elçisi, büyü* çapta bir Türk piyanisti.»
İL SECOLO D’İTALİA, Roma
«Kendine has zarif bir stil ve çarpıcı bir teknik. Eserlerin manası na, derinliğine inmesini bilen zengin bir şahsiyet.»
İç ve dış basında hakkında çıkan yazıların sanatçıyı en iyi şekilde tarif edeni, Türkiyemiz dergisinin 1. sayısında BÜLENT TARCAN imza sı ile şu şekilde çıktı :
«Çaldığı eserlere müzik dünyasının atlet tipi süper virtüozlarının teknikle varamadığı bir güzellik ve ilginçlik katan bu sanatçımız bir Franck, bir Schumann veya Chopin çaldığı zaman, kla-viye’den müzik olarak her şeyi elde eden piyanistlerdendir. Genel müzik literatürüne bir orkestra şefi gibi vakıf olan Gülseren’in sanatını bir çırpıda anlat mak için şöyle söyleyebiliriz: O, müzik yapmak için piyano çalar.»
P R O G R A M
Sonat Mi majeur Sonat K 315 Si bémol majeur Allegro Andante cantabile Allegretto grazioso Ballade No: 1 ^ Etude | Op: 25 No: 1 Op: 10 No: 12 Op: 25 No: 12 A R A Préludé ve Nocturne Sol el içinEtude do diyez mineur İki Arabesk
L’isle Joyeuse
Alborada del gracioso
D. SCARLATTI MOZART CHOPİN CHOPİN A. SCRİABİNE A. SCRİABİNE DEBUSSY DEBUSSY RAVEL
Domenico SCARLATTİ Sonat Mi majör'
16 ve 17 nci yüzyıllar boyunca 'Barok' çağı nın getirdiği ilke, kural ve yöntemlere sıkı sıkıya bağlı kalan İtalyan piyano müziği 18 inci yüzyıl da Marcello, Popcra ve Durante gibi ustalar e- Iinde özgürlüğe kavuşmuş, Avrupa sanat çevre
lerinde örnek bir verim niteliğini kazanmıştı.
Aynı çağın bu alanda en ilgi çeken simalarından biri opera bestecisi Alessandro Scarlatti’nin oğ lu Domenico Scarlatti’dir. Napoli'de doğan, 30 yıl süreyle Papalık müzik yöneticiliğini yapan Do menico daha scnra yaygın ününden yararlana rak Londra ve Lizbon’da başarılı bir sanat yaşa
mı sürdürmüş, 1729 yılında Madrid’de saray
klavsenisti olarak görevlenmiş, bu görevini 25 yıl boyunca sürdürmüştür. Adını ölmezleştiren beş yüzü aşkın klavsen (piyano) parçasının bü
yük bölümü Madrid’de doğmuştur. Kendisinin
sonat’ veya 'egzersiz' gibi adlarla tanımladığı
bu bir ve iki bölümlü parçalar kısalıkları yanın
da olağanüstü incelik ve zerafetleriyle bilin ir
ler. Besteciye özgü bağımsızlıkla işlenmiş, duy gusal, şarkı benzeri melodileri ve dans ritimle riyle dokunmuş bu sonatlardan birini dinlemek
Scarlatti’nin sınırsız esini konusunda yargıya
W. A. MOZART ...
Sonat K.V. 315 'Si bemol majör' Allegro
Andante cantabile Allegretto grazioso
Hemen tüm müzik tür ve biçimlerinde akıl erdirilmesi güç bir verimin yaratıcısı olan Mo
zart piyanoyu başlıca uğraşıları arasında tu t
muş, aynı çalgı için yüzü aşan eser bırakmıştır. Elde bulunan 25 sonat ve 23 konçerto bu zengin
ürünü taçlandırırken 'çeşitleme’ler, ’fantazi’ler
füg'ler ve ’rondo’lar da piyanistlerin her zaman
el attıkları parçalar olarak kalmıştır. Mozart,
’Barok' ve ’Romantik’ arasındaki çağ içinde tü müyle kendine özgü b ir üslûbu sürdürmüş, yeni bir 'virtuozite' anlayışı getirerek piyano çalışına ayrı bir zevk ve çeşni katmıştır. Sonat anlayışı Haydn’da başlayan ve Beethoven’de olağanüstü yapıcı bir araştırma eğilimine yönelen tutumun dışında narin ve doğal bir görüntüye sahiptir. Bu türde yazılmış tüm veriminde insanın duygusal sınırları içinde yoğrulmuş, doğrudan doğruya in sana seslenen ezgiler yansır durur. Gene bilinçli bir mimarî değişmeyen bir özellik olarak belirir. K. V. 315 'Si bemol majör’ piyano sonatı bu çal gının edebiyatında aşınmaz ve silinmez 25 anıt tan biridir.
Frederick CHOPİN ... .
Ballade No. 1 'Fa majör’ Etüde Op. 25 No. 1 Etüde Op. 10 No. 12 Etüde Op. 25 No. 12
yarak yurdunun destanlarına karşı ilgi göster miş, bunları müzik yoluyla anlatma eğilimini ya
şamı boyunca kaybetmemiştir. Ballade' adıyla
tanımladığı, belirli ölçü ve kalıplarla bestelediği parçaların ona vatandaşı ünlü ozan Adam Mic- kievvicz'in «Lituanya Balladları» adlı şiir dizisin den esinli olduğu biliniyor. İki sanatçı Paris’de
zaman zaman karşılaşmışlar, ozan müzikçiye
karşı yakın ilgi göstermemiş, beri yanda müzik- çi ozana olan saygısını yitirm em iştir. Chopin’in ’ballade’ları özgür yapı düzenine sahip daha çak rapsodi' karakteri taşıyan parçalardır. Tümünde de PolonyalI müzikçi’nin derin duygulu, taşkın esini yansır.
Chopin ’etüde’ adını verdiği parçaların ilk
örneklerini henüz vatanı Polonya'dan ayrılmadı ğı çağlarda yazmış, Franz Liszt’e adadığı Op. 10 ilk 'etüde' dizisiyle çalgısının girmek üzere bu lunduğu yeni bir çağı belgelemiştir. Gene Liszt'- in kadın arkadaşı Kontes Marie d'AgouIt'ya ada nan Op. 25 ikinci etüde’ dizisinde fik ir ve yapı tekniği daha üstün bir görüntü kazanmış, her parça lirik birer şiir karakterinde piyano edebi yatına katılmıştır.
Aleksandr SKRİYABİN ...
'Prelüd ve Noktürn’ (Sol el için) 'Etüd' 'Do diyez minör'
Yüzyılımızın başlarında piyano repertuarına katkıda bulunan bestecilerin en önemlilerinden biri de Aleksandr Skriyabin'dir. Ölümünden son ra pek çok müzik uzmanı tarafından 'Chopin'in devamı’ olarak yorumlanan bu besteci yaşamı nın sonlarına doğru gerek düşün, gerek teknik
plânda ilgi çekici aşamalar göstermiş, bu arada tonalite kalıplarından çıkarak özgür bir yazı de
nemesine girişm iştir. Skriyabin ’geç romantik .
çağ'ın simgeleri sayılacak ürününden scnra mü ziğini 'mistik' bazı inanç ve duygularla işlemiş tir. Bu çaba özellikle bıraktığı 10 piyano sonatı nın son üçünde yansır. Sol el için ’P>-eIüd ve No'ktürn’ onun orta verim çağı ürünüdür. Skriya bin 23 etüd bırakmıştır. Chopin etkisinin kolay
ca izlendiği bu parçalardan 'Do diyez minör'
etüd Skriyabin’in orta verim çağına bir diğer ör nektir.
Claude DEBUSSY ...
’Arabesques’ 'Mi majör’ ve ’Sol majör’
Devrimci sanatçının yönünü ve düşününü
yansıtan ilk piyano verim idir. 1890 yılında yazı lan bu iki parçanın özelliği daha ilk akorlarda belirir; doğaçtan çalışa yatkın, özgür, tını değeri ölçülü bir çaba. Tüm sanatların çekirdeği olarak kabul ettiği ’süsleme’ Debussy’nin melodi anla
yışında kısa ve özlü cümlelerle biçimlenir ve
suya atılan değişik büyüklükte taşların dalgaları gibi yayılır. Besteci bu türlü bir çaba için 16 ve 17 nci yüzyıl bestecilerinden başlayarak J. S. Bach'a kadar ulaşan çağın veriminden esinlen miş, piyano alanındaki yazısında aynı kurallar dan şaşmamıştır.
Müzikte ’izlenimci’ akımın bu kültürlü ve so luklu önderi 1904-1905 yıllarında çok ilginç iki
piyano eseri verir: ’Masques-Maskeler’ ve
L isle Joyeuse-Neşeli Ada'. Şeytanca karakteriyle seçkinleşen, korkulu bir düşü, fırtınalı bir gece yi andıran 'Masques’dan sonra ’L’lsle Joyeuse’
ışıklı bir günü, yaşama kıvancını yansıtır sanki. Parça Fransız ressamı Watteau'nun ’Embarque ment pour Cythère’ adlı tablosundan esinlidir; bitmeyen yaz özlemi, kır ve çoban oyunları, do ğa... Ayrışımında yer yer derin anlamlar yatan, türlü hareket ve ritmlerle dokunan eser besteci nin de kabul ettiği büyük güçlüğüne karşılık pi- yanistlerce pek sevilir, sık sık çalınır.
Maurive RAVEL ...
’Alborado del Grazioso’
’İzlenimci' akımın çağımız piyano müziğini büyük ölçüde zenginleştiren simalardan biri de
Ravel’dir. Ünlü Fransız sanatçısı en değişik
düşüncelerini piyano yoluyla denemiş, en an
lamlı verimini gene bu çalgıya adamıştır. Çağ daşı Debussy’nin esrarlı, yer yer örtülü ve sisli verimi yanında etkileri Scarlatti ve Liszt’e daya nan ışıklı ve çarpıcı bir teknik görülür yazısında.
Ravel, annesinin İspanyol kam taşıması nede
niyle bu ülkenin müziğinden esinli eserler ver
miştir. Piyanistlerin çalmaktan daima büyük
zevk duydukları 'Alborado del Grazioso’ işte bu esinin ürünlerinden biridir.
YENİLİK BASIMEVİ İSTANBUL — 1971
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi