• Sonuç bulunamadı

Cavid Beyin hatıralarından:"Paşalar nasıl kaçtı"

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Cavid Beyin hatıralarından:"Paşalar nasıl kaçtı""

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Cavid Beyin Hâtıralarından

vııuuııııuıııııııııııııııııııııııiiiııııııııııııııııııiiiııııımııııııııııııııııımmıııımımımııııııııııı ıiiiiımııııııııııııııııııııııııııııııııııiiiıııııııımmmiiiııııııııııııııımınıııııuııu!

İstiklâl Mahkemesi kararile İdam edilen Maliye Na -

zırı Cavid Bey'in, zindandan eşine yazmış olduğu

mektupları ile idam edilişini geçen sayılarımızda ya­

yınlamıştık. Bu sayımızda da Cavid Bey'in hâtırah *

rından bir parçayı aşağıya alıyoruz.

“ Paşalar Nasıl Kaçtı „

D

ün Beyoğlu sokakları bayrak larla donatılmıştı. 2 Teşrini sani (Kasım) 1918 Cumar tesi, mütareke günü... Sanki memle ket için bit bayram günü imiş... Da hiliye Nezareti böyle bir ihtimali dikkat nazarına alarak zabıtasına hiç bir talimat vermemiş olacak ki, olup bittiyi polisler kabul etmişler. Evve lâ tereddütle çekilen bayrakları, bir bayrak seylâbı takip etmiş, bütün gün bu bayraklar milletin matemiyle eğlenircesin* dalgalanıp durdular. Birçok düşman tabaası bile, bu se vinç çılgınlığından mahçup oldukla rmı söylüyorlardı. Filhakika bunun asıl müsebbipleri Rumlardı. Fakat onlara meydan veren bizler de me sul değilmiyiz?

Sadrazama söylemesi için Harici ye Nazırına telefon etmiştim. O da Dahiliye Nazırına söylemiş. Fakat bayraklar ancak gece kaldırılabilmiş. Bugün artık yoktu.

Pazar günü sabahı Sadrazamın konağına gittim. Bahriye Nazırı Rauf Bey, Cemal Paşadan aldığı bir mek tubu gösterdi. Şu sırada memleketten uzaklaşmayı muvafık görmüş. Bir mektup ta Sadrazama yazmış. Harpte yorulmuş olan vücudunun dinlenme ğe ihtiyacı varmış. Artık askerlik te edemiyeceği cihetle tekaütlüğünün icrasını istiyor. Padişahın da bu ha reketi mazur göreceğini ümit eyli yor. Ailesini Sadrazamın himayesine bırakıyor.

Bu ilk firar haberi. Hepimizde fena bir tesir hasıl etti. Öğleden son ra da Enver’in, Sadrazama yazdığı bir mektup geldi. Şu sırada vatana yararlı bir iş burada görülmek imkânı olmadığından, Azerbaycan Hiikûmet— i tslâmiyesi için çalışmak üzere Kaf kasyaya gidiyormuş.

Sadrazam İzzet Paşa, bunu alınca sabrı tükendi. Nazır arkadaşları da bu, ötekinden fazla sinirlendirdi. YAKIN TARİHİMİZ

Enver’ in Kafkasyaya gitmesi, şark vi lâyetlerinin de bizden gitmesini mu cip olacaktır, diyorlar.

Talât Paşanın gittiğine dair de kuvvetli söylentiler var. Ben kendi sini dün akşam ve evvelki akşam evinde aradım, bulamadım. Haremi, biraz sıkılarak çiftliğe gitmiş olduğunu söylemişti. Artık anlaşılıyor ki, çift liginde de değil, hepsi birlikte kaç mışlar. Bu kaçanların, hükümet aley hine umumî efkârda yapacağı tesir, herkesi daha ziyade müteheyyiç edi yordu. Kabinede, geride kalanların, Merkez— 1 Umumî azalarının mimlen mis bazı valilerin ve Vehip Paşanın tevkifleri bahis mevzuu oldu. Ben, asıl erkân kaçtıktan sonra, ellerin den bir şey gelmeyen ikinci derece de adamların tevkifinden bir fayda husule gelemiyeceğini söyledim. Ve esasen hakkımız olmadığından bahset tim. En uysal arkadaşlarımız bile, sü kûnetlerini ve itidallerini kaybetmiş lerdi. Kimi adaya, kimi diğer bir yere gönderelim, kimi de örfî Divan— t Harp karariyle tevkif edilsinler, diyorlardı.

Sonra da, bunların kaçmalarına meydan verdiler diye, Alman asker lerirtln buradan çıkmasını, gemileri nin Boğazlardan geçmesini menede lim, dediler. Buna da şiddetle itiraz ettim. İsterseniz tehdit ediniz, fakat sakın İcraya geçmeyiniz, dedim. Ek serfyet hem tehdit, hem icra için ha sil oldu. O halde, bu meselede pek ziyade alâkadar olan, Sadrazam Paşa ntn reyini sorunuz, dedim Sormağa gittiler. Tabiî itiraz etti. Rey verenler de fikirlerini değiştirdiler.

Tevkif meselesi İçin de Merkez Kumandanı dâvet edildi. İsimler ya zildi. Bedri, Azmi, Doktor Nazım, Bahattin Şakir, Kara Kemal, Doktor Reşit, Vehip Paşa... Dahiliye Nazırı Fethi Bey, Mithat Şükrü’ nün de is mini söylüyordu. O mebustur, dedim. Rüsuhi, Ziya Gökalp gibi kendi halin

de adamları tevkif etmekte ne fayda var? dedik. Bunlardan da vazgeçildi, i

Sonra Merkez Kumandanı, bun lan tevkif için, elinde oir Meclis—i Vükelâ karan olması lâzım geldiğini söyledi. Fethi Bey; «ben ne emir ve ririm, ne de bir kâğıt imza ederim, diyordu. Siz Örfî Divan— ı Harp’siniZ bunu yapınız!» |

Kumandan Paşa da, elde hiç bir delil olmaksızın böyle bir harekette bulunamıyacağmı söylüyordu. Öte yandan, Sadrâzam da Vehip Paşanın tevkifine razı olmamış, hiçbir şey yaptlamıyaeağı anlaşıldı. Daha fazla beklemeyıp, Bab— ı Âlî’den aynldım. j

Pazartesi günü de Sadrâzama, Ta lât’m mektubu geldi. Memlekette ec nebi nüfuz ve tesiri hiiküm süreceği bir sırada burada bulunmayı müna sip görmediğini, her ne kadar ken dişi şimdiden yaptığı işlerin hesabı nı vermek fikrinde ise de, birçok arkadaşlan bunu sonraya bırakması için ısrar ettiklerinden, mevcut az pa rasmı, kısmen yanma alıp, kısmen ailesine bıraktığından, ecnebî tesirleri ortadan kalkınca muhakeme olmak üzere, çekilecek ilk telgraf üzerine yola çıkacağından bahsediyor.

Bu mektubun yazılış tarzı İzzet Paşayı müteessir etmiş. Gazetelere vermeyi düşünüyordu. Ecnebî nüfuz ve tesirinden bahsetmekte olduğu için, münasip olmadığını söyledi. Sadrazam, bu mektup üzerine tevkii emirlerini de geri almış olduğunu beyan etti. Halbuki sonra haber al dım ki Kemal’i tevkif etmişler. Za ten tevkif olunacak kimse de kalma mış. Doktor Bahattin Sakir, Nazım, Azmi. Bedri hep kaçmışlar.

Talât’ ın kaçtığı haberini duydu ğum zaman inanmadım. Karasu kaç tığına dair teminat verdi. Yine inan mak istemedim. Mutlaka bir yerde saklanmıştır, dedim. Gitmiyeceğine dair bana söz vermişken, gideceğin — 397 —

(2)

den herkese bahsedip, yalnız kendi sine herkesten ziyade dostluk gcls termiş olan Hüseyin Cahit ve bana bahsetmeye lüzum görmemesine de çok üzüldüm. Halbuki, sonradan gör düğüm Mithat Şükrü, Talât’ ın kaç madan benimle ve Cahit’le görüş müş olduğunu zannediyormuş. Bütün bu kaçma hazırlıklarının Enver Paşa tarafından .yapıldığını söylüyor ili limal ki Talât’ın, Bedri ve Azmi nin gideceklerinden haberleri bile

Terakkî’ nin yeniden vaftiz olmasın dan başka bir şey değil.

Program aşağı yukarı o. İnsanlar yine o insanlar. Fikirleri hepimizce malûm olan adamların teşkil ettik leri Teceddüt fırkasında, en az gö rülecek şey de teceddüttür (yenilik) sanırım.

Günler geçtikçe, bazı gazeteler Cahit’le benim kaçtığımı da yazdılar. Nihayet 7 Teşrinisani (Kasım) günü ve gecesi, bizim evin etrafında iki

de saklanmış olduğu şayiası üzerine, tarassut edilmekte olduğunu- söyledi.

Ertesi gün, Bab— ı Âlî’ye gidişim de anladım ki, Sadrâzam İzzet Paşa, Padişahın ısrarı üzerine, Hayri Efendi ile benim kabineden çıkarıl mamıza karar vermiş. Fakat bu ka rar tatbik mevkiine konmadı. Ve İzzet Paşa kabinesi, olduğu gibi istifa etti. Bövlece hepimiz sahneden çekildik. İstifa meselesi bahis mevzuu olunca,

ııiMiııuıııııııımııımuıııuımıııipg

;.. ...

Cavid Bey için karar verileceği gün

İktid ar Basınının yorum u...

- stiklâl Mahkemesinde, Müddeiumumi Nec ip Ati Bey, ittihamnamesini okuyup Cavit Bey hak |j ra kında ölüm cezası istediği günün ertesi sa bahı — Yani henüz mahkeme kararı verilmediği j|

sırada — çıkan iktidara mensupluğu cüm lece malum ve meşhur bir gazetenin taş sahifesin Ü de şu satırlar görülmüştü: Ü

«Cavit Bey, mahkûm olacak mı, olmayacak mı? Bu hususta vaktinden evvel bir hüküm ver = 5 mek selâhiyetimiz dahilinde değildir. Yalnız müta lâa edebiliriz ki; Cavit Bey, her hangi bir cezaya S = çarptırılırsa bu ceza, yalnız kendi şahsına münhasır olmayacaktır. Cavit Beyle beraber «Cavidizm» |j = ile, «Cavidistler» de mazarrat ika edemiyecek bir vaziyete ircâ edilmiş olacaklardır. = Biliyoruz kî, bu memlekette uzun zamandan beri bir «Cavidizm» vardır Ve Cavidistler yalnız = Türkiyede değil, Fransa ve ingilterede, İtalya ve Almanyada çöreklenmişlerdir. j§

Cavidizm demek, her milletten mürekkep insanların Türkiye aleyhtarlığı demektir. Cavidist demek kendi efendileri memleketin başına yeni den musallat oluncaya kadar memlekete sermaye, 5 san'at, dost, iş sokmamak, vatanı âsayişsiz, devleti kuvvetsiz gösterenler demektir. 5

işte bunu bilen, maddesini işidince, parmaklığa yaslandı, herkes salondan çıkınca da Cahitle = yalnız kaldılar. Memurlar kendisini dışarıya davet ettikleri halde işitmiyor, dalgın dalgın düşü = nüyordu. Nihayet Cahit dayanamadı, sağ elinin şahadet parmağı ile onu dürttü ve dışarı çıkması = nı söyledi. Yirmi beş seneden beri Cavit, aynı şahadet parmağile Cahit'e, ölümü işaret etmişti. Şim di Cahit hayata çıktı ve Cahit’ in parmağı bu dakikada Cavide «maddesini» işaret ediyor. Bu ne tice garip bir tecellî ve ibret alınmağa değer bir sahne idi. İhtimal ki Cavid mahkum edilmez. Bu ğ takdirde Cavidizm yine dişleri sökülmüş bir vazi yete gelecektir. Bu da başka bir mevzu ve mesele ğ

= dir.» ş

= O gazetenin bu satırlarını okuyanlar, acı acı gülümsiyerek: 5 Ü «— Peki amma, Cavid Bey böyle bîr adam idiyse, pek kısa bir zaman evvel bizzat ismet Paça 5

tarafından davetle Lozana götürülüp, sonuna kadar yardımından ve vatanseverliğinden nasıi fay dalanmıştı?» demekten kendilerini alamamışlardı.

pHimipIlI...

yoktu, diyor.

Onlar kaçmadan evvel, «Teeed düt» fırkası teşekkül etmiş. Eski Merkez— i Umumî ile Meclis— i Umu mî âzalarının ve bu arada tabiî bizim de yeni fırka ile münasebetimiz kalma dığına karar verilmiş.

Girmek istemediğimiz ve girme mek için toplantılarında hazır bulun madiğimiz fırkadan çıkarılmış bulu nuyoruz. Bu fırkanın hayatı, pek mahdut bir zaman içindir. İttihat ve

kanun zabiti (İnzibat subayı) dolaş makta olduğunu görmüşler. Bunlar eve girip çıkanları da sormuşlar. Hizmetçi kıza rast gelmişler, Ne vakit ten beri bizde bulunduğunu, evde kimleı oturduğunu öğrenmişler.

Ben Maliye Nazırıyım. Bizim hükümetimizin de, bizim evin etra fında kanun zabiti dolaştırmasına hayret ettim. Kimi, bunların saray telki niyle gelmiş olduklarını söyledi. Ki mi —gûya— Talât Paşanın bizim ev

herkesin çehresinde sevinç alâmetleri belirdi. Hepimiz, bütün nazırlar «A man istifayı yazıp gönderelim de, sonra konuşalım.» dedik İstifaname yi yazmağa beni memur ettiler. Ah dürrahman Şeref Beyle istişare ede rek yazdım. Bunda en mühim nokta, Padişah Vahdettin’in (Kanun— u Esası ye muhalefetine) dair olan kısımdı ki, mutlaka lüzum vardır diye ittifakla kabul edilip konuldu.

398 - YAKIN TARİHİMİZ

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Divan-ı Hulûsî-i Darendevi, yaşadığımız yüzyılın önemli eserlerindendir. Türk İslam edebiyatı mahsulleri içinde yer alan bu kıymetli eser edebi ve dini

(Meichenbaum)等人提出的壓力因應技巧,藉由了解壓力及焦慮的正確觀念,進

Bir süre sonra An­ kara Devlet Konservatuarı yüksek bölümünü pekiyi derece ile bitirdi.. Bascourret ile çalışarak dört ayda pekiyi derece ile «virtuozite»

Bu durumda araflt›rmac›lar›n vard›klar› yarg›, hecelemenin, bebeklerce a¤›z, dil ve bo¤az›n motor kontrolünü gelifltirmek için uygulanan bir egzersiz

Varidat ta ortakçılık inancı Ue ilişkili bir anlatımın bulunmadığıdır Oysa, yine%îsmet Zeki Eyuboğlu’nun parmak bastığı Ugkıç ol­ gu bütün Osmanlı

Bu çalışmada Hermite-Hadamard eşitsizliği ve Hölder integral eşitsizliği kullanılarak olasılık yoğunluk fonksiyonu reel sayıların bir kapalı aralığında tanımlı

Beyaz deri oturma ünitesi (solda, büyük resim) salonun orta bölümünde yer alıyor.. Yemek ünitesi (en üstte), ve kütüphanenin bulunduğu din­ lenme köşesi

32 Sadık Sarısaman, Birinci Dünya Savaşı’nda Türk Cephelerinde Beyannamelerle Psikolojik Harp, Genelkurmay Basımevi, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüd