• Sonuç bulunamadı

[İsa'nın kahvehanesi ve Neyzen Tevfik]

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "[İsa'nın kahvehanesi ve Neyzen Tevfik]"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

— flu yazıyı filozof Neyzen T sv iik ’in ruhuna ith a l e d iy o n t » —

I

SANIN Kahvehanesi, İs ­ tanbul un bugün artık yokolmuş bir şöhretidir. Eski, Yeniçeri kahvehaneleri müs­ tesna, büyük şehrin bir eşi daha görülmemiş, bir apaş kahvehaneciydi. Köprüden gelindiğine göre YcnicamP nin arkasında, Mısırçarşıst dirseği içindeki ahşap bara­ kaların hemen tam ortasında İdi; buraya kuşbazlar çarşısı, îsam ıı kahvehanesine de kuşbazlar kahvesi denilirdi Bütün bu barakalar — kah­ vehane de dahil — Mısırçar- şısımn son tamiri arifesine rastlıyan yıllarda kaldırılmış­ tır, yerinde şimdi bir halk

bahçesi var; yazın bir açık «

kahvehane olur.

İsa Efendi Üsküplüydü. A - ba potur ve ceket, ceketin al­ tına da omuzdan ilikli bir ye­ lek giyerdi. Göğsünün bir ta­ rafını, koltuk altından aşağı doğru sarkan iki katlı gümüş _ saat kordonu doldururdu. Sa­ rışın, yeşile çalan mavi gözlü, sakal matruş, burma bıyıklı, kelle ustura He parlamış yel­ ken kulak bir adamdı. Gayet cesur, kabadayı, düşkün ko­ rumasını bilir, fıkaraya kese­ si açık, akşamcı; sofrasında da daim a’ birkaç m isafiri bu­ lunurdu.

İsa Efendi, bu kahvehane­ sini Birinci Cihan Harbi

(2)

mü-tarekesi İçinde, 1919 da aç­ mıştı; 1924 e kadar parlak, gürül gürül bir hayatı ol­ muştur. Kapıdan girince içe­ riye doğru derinlemesine bü­ yük bir yerdi. Üç kısımdan mürekkepti. Zemini malta taşı döşenmiş birinci kısım, gündüzleri, emsali arasında büyükçe denilebilecek bir kahvehane idi, etrafı fırdola­ y ı üstü muşamba kaplı tahta peyke; demir ve tahta masa­ lar, arkalıklı hasır sandal­ yeler... Duvarlarda Avrupa baskısı, çerçevelenmiş, cam­ lanmış birkaç renkli resim: Macar prensesi M argerit’ln güller mucizesi, Hamletten bir sahne, kız kaçıran atlı Arap..,

Dış kapıdan girilince sag» rastlıyan kahve ocağımı} yanındaki bir kapıdan biri küçük, biri büyük iki odaya geçilirdi; küçük oda isanın halvethanesi idi; o ve yâran- nı burada işret ederlerdi, ba- zan da can sohbetler olurdu, «sine bülbüllerinin şakıması

dinlenirdi...» derler.

Büyük oda bitirim yeri bir kumarhane idi. Ortaya bir battaniye serilmiş, çepeçevre çökmüş kumarbazlar barbut zarı atardı. Bu odada İstan- bulun en namlı serserileri ile tanınmış tüccarları, mirasye­ dileri: beyler, paşalar diz di­ ze otururdu; sınıf, servet, kı­ lık ve kıyafet farkları göze- tlimezdi... Sabahtan akşama, gece de ekseriya sabaha ka­ dar, oynıyanlar daima değişe­ rek, kumar fâsılasız devam e- deı-di; ortada ardı kesilmiyen bir para sağmağı... İsa Efendi de mütemadiyen manosunu toplardı... Bunun ne tutacağı kolayca tahmin olunabilir...

(3)

jîu ma no. kumarhaneyi türlü yollardan koruyan ham ileri« paylaşılırdı...

Geceleri ise kahvehanenin dış salonu. İstanbul serserile­ rinin yatakhanesi olurdu. Kimsesiz pırpırı çocuklar, yersiz yurtsuz gençler, M n e - berduş ihtiyarlar; hemen

hepsi yalınayak, yarı çıplak, on kuruş karşılığında bu kahvehanede yatak değil, vü­ cutlarını uzatacak bir yer bu­ lurlardı; m alta taşlarının, peykelerin üstüne balık isti­ fi, hattâ koyun koyuna haşir neşir halinde serilir yatarlar­ dı. İsa Efendi pek acıdıkla­ rından. bilhassa çocuklardan para almazdı.

İsanın kahvehanesinde hi­ le, alacak- ve borç, hırsızlık, kıskançlık, çocuk, rakı, esrar yüzünden ayda bir iki

defa büyük kavgalar o* lur, bıçak çekilir, kafa göz yarılırdı. Fakat müş­ terilerinin üzerinde tam bir otoritesi olan İsanın müda­ halesi hemen daima bir cina­ yeti önlerdi. İstanbul zabıta­ sı da bir cinayet veya sirkat vakasından sonra ilk başvu­ rulacak yerlerden biri olarak İsanın kahvehanesini bilirdi. Aranılan azılı bir şerir bura­ ya sığınmak üzere gelir, dost­ ça karşılanır birkaç gün ba­ rınır, daha emin bir yere ka­

çırılması İmkânları elde edil­ diği bir anda, gûya düşman­ larının İhbariyle yakalanırdı. İsanın kahvesinde İstanbul külhanlsl argosunda «Ağa- beyclğlm» mânasına «Ablş» lâkabı İle meşhur Rahmi a- dında birisi vardı, sayılı es­ rar kaçakçılarından İdi. K ah­

(4)

men hepsi Abiş’in müşterisi idi. Bu kahvehaneye zaman za­ man düşenlerden biri de bü­ yük sanatkâr ve filozof koca Neyzen Tevfik idi. İsa, Neyze­ ne karşı derin bir hürmetle bağlı idi; onun İçin dış salo­ nun dip köşesine, tavana a- sılmış bir şirvan yaptırmıştı; buraya Neyzenden başka kimse çıkamazdı; şirvana pöstekiler döşenmiş, üstüne de bir döşek serilmişti; kah­ vehanenin gece müşterileri arasında üstadın adı «Baba», bazan da «Neyzen Baba» idi. S o n g ü n l e r i n e ka­ dar Neyzen Tevfik İsanın kahvehanesinde geçen gün­ leri hoşça bir rüya gibi ana­ rak: «Orada efsanevî bir ha­ yat sürerdim... B ir imparator idim... Palasparelere bürün­ müş bu yarı çıplak insanlara ney üflediğim zaman yürekle­ rini bir miknatis gibi çekip topladığımı duyardım» der ve hazin hazin gülerdi.

Bu kahvehaneye, İsanın has dostları arasında gelen­ lerden biri de K ö r İzzet idi. Onun da bir peyke köşesinde imtiyazlı yeri vardı. Anadan doğma kör idi. Yalınayak, çıplak tenine geçirdiği bir mintanla gezerdi; fakat hâ- fızasmda Arapça, Parsça ve Türkçe mübalâğasız 50.000 beyit vardı. Hiç sıkıntı çek­ meden her hangi bir mevzu üzerinde bu üç dilden seçme şiirlerle konuşabilirdi. Kendi iddiasına göre Fuzulî’nin to­ runlarından idi. Gece ve gün­ düz içer, sarhoşluk bilmezdi. Yem in etmek icab edince kalb gözlerini kasdederek elini göğsüne basar, «Gözüm kör olsun!..» derdi. --- -— “ “

Referanslar

Benzer Belgeler

Örnek olarak, Bedri Baykam1 m kim olduğu, ne türlü malzeme kullandığı, fikirlerinin bir kısmı hı nereden aldığı nerede sergi açtığı, Bedri gibi genç

Engelli sporcular için dünyadaki spor örgütlenmeleri üç ana grupta top- lanmıştır: sağırlar için, fiziksel engelli- ler için ve zihinsel engelliler için.. Her grubun

Sevimli kahramanı Fahim Bey, Hüseyin Rahmi’nln alt katları yansıtan romanlarına paralel ola­ rak; kayıp, eski, bugün masallaşmış Istanbu- lun orta ve yüksek

Miringoplasti için temporal adele fasyası kullanı- lan hastaların operasyon öncesinde ortalama perforas- yon büyüklüğü 4,73±2,20 olarak hesaplanırken, tragal

Bu nedenle Efe Özal, önü­ müzdeki ağustos ayında normal şevke tabi tutulacak ve vatani görevini herkes gibi yapması için askere gönderi­ lecekmiş. Belki

Ne mutlu bize insan olmuşuz İnsan sevgisini gerçek bilmişiz İnsanın dalında açıp gülmüşüz Muhabbet insana, insan olana Büyük sanatçı, büyük insan.

Belediyesi Başkanı Burhan Özfatura’mn ünlü yazar Yaşar Kemal aleyhine söylediği sözlere bir bildiri yayınlayarak sahip çıkan İstanbul Üniversitesi Edebiyat

Kültür Bakanlığı’nın “Bü­ yük Dost Pierre Loti’ye Mektuplar” kitabı Pierre Loti Dostları Derneği katkılarıyla yayımlandı..