• Sonuç bulunamadı

Büyük Türk Denizcileri:1:Barbaros Hayrettin Paşa

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Büyük Türk Denizcileri:1:Barbaros Hayrettin Paşa"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BÜYÜK TÜRK DENİZCİLERİ : !

Barbaros Hayrettin Paşa

«Türk Deniz Savaşları» konusunda bir süreden beri hazırlamakta olduğu etüdü bitirm iş bulunan arkadaşımız A. Cevdet ARSLAN konuya ilişkin yazılarını bundan böyle GÜVERCİN'e verecektir.

Tüık Tarihinin bu ilginç bölümünü bu sayfalar-da iftiharla izliyeceksiniz.

GÜVERCİN

A. Cevdet ARSLAN

«Sen ki, Cezayir Beyi Hızır'sın ve benim evvelden kulum oğlu ku- lumsun ve benim alemim ve san­ cağımı çekersin, imdi benim İspan­ ya vilâyetine bir sefer niyetim vardır. Gelüp sen dahi bilesin.» Daha evvel Barbaros’a bayrak ve kılıç göndermiş olan Kanunî Sul­ tan Süleyman, Sinan Çavuş'la yol­ ladığı menşurunda kahraman deniz­ ciye böyle yazıyordu.

16. Asırda Akdeniz «Barbaros Kardeşler»in zafer menkıbeleri ile uğulduyor, bütün kıyı devletle­ rin denizcileri onların şöhretlerin­ den titriyordu. Devrin meşhur de­ nizcisi Andrea Dorya, bir iki talih denemesinden sonra yese düşmüş, kendisini pervasızca arayan Bar­ baros'tan sürekli olarak kaçıyordu.

Şarlken'e karşı harbe karar ver­ m iş bulunan Büyük Kanunî, bu harpte deniz kuvvetlerinin oynaya­ cağı önemli rölü anlamış ve do­ nanmasına kumanda etmek üzere Barbaros Hayrettin Paşa’yı İstan­ bul’a çağırıyordu.

Daveti almış bulunan, Türk Tari­ hinin gelmiş geçmiş denizcilerinin en büyüğü, kahraman Barbaros 1532 Senesi Ağustos ortalarına doğru II çektiriden oluşan bîr filo ile İstanbul'a hareket etti. Yolda büyüklü küçüklü savaşlar vererek, esirler alarak Çanakkale'ye geldi. Buradan İstanbul’a haber gönderi­ lip başkente girme izni istendi. Bu süre içinde gemiler raspa edil, miş ve boyanmıştı. Gemilerin İs­ tanbul'a gireceği gün şehir bir

bayram şenliği içinde idi. Cezayir Beyi Barbaros'un, bordası geniş altın yaldızlı bir kuşak ile çevrilmiş yeşil teknesi önde olmak üzere, diğer gemiler Sarayburnu’nu dö­ nerlerken, mızıkalar çalınıyor ve Kanuni Sultan Süleyman Barbaros' un gemilerinden atılan toplarla se ­ lâmlanıyordu. Sahildeki halkın alkış­ ları arasında Hızır R eis’in filosu Galata önlerinde demirledi. Sonra karaya çıkan Barbaros Kaptanı Derya Kemankeş Ahmet Paşa'nın Atmeydanındaki sarayına misafir edildi. Ertesi gün Hızır Bey'le be­ raber gelmiş olan 18 Reis, Kanu- ni’nin huzuruna kabul edilip el öp­ tüler. Hepsine hil’atlar giydirilmiş­ ti. Barbaros'un çok sade yeşil el. bisesi üzerindeki hil’atın rengi kırmızı idi. Padişah kendisini he­ men karşısında bir iskemleye o- turttu. Büyük denizci, eldivenli el­ lerini biribiri üstüne koymuş ça» tık beyaz kaşları arasında zekâ ışıldayan gözlerim Kanunî’ye say. gı ile çevirmişti. O gün divan ka­ labalıktı. İmparatorluğun tecrübeli kumandanları ve siyasileri, isim, leri Avrupa’da destan olmuş bu deniz kurtlarını görmek için toplan­ mışlardı. Paşalar ve saray adam­ ları, çetin yüzü, ak sakalı, perva­ sız lisanlı Barbaros'u hayranlıkla seyrediyorlardı. Huzurunda nice kahramanların el bağladığı Kanuni, Barbaros’la Reis’lerin merdane ta­ vırlarına adeta meftun olmuştu. Sultan Süleyman Akdeniz’in meş­ hur denizcisine Andrea Dorya’nın durumundan söz açtı ilk kez.. Bar­ baros, «Padişahım, o herifin

lakır-SILA TÜRKÜSÜ

Sıladan mı geldin köyden mi geldin Yavuklumdan bana haber getirdin Nişanlımdan bana mektup getirdin Gitmiyor hayali heran gözümde Düğünü beklemem dursun sözünde Nikâhı beklemem tüter gözümde Gurbete gidenler selâm götürün Nişanlıma benden kelâm götürün Yavukiauma benden meram götürün Bitmiyor geceler günler seneler Garip gönlüm senin yoiımu bekler Sıla hasretiyle yanar yürekler

Sabri SÜHA ANSEN

Not : Besteledim.

(2)

|

KISKANIYORUM

I Doğruyu söyleme hiç

J

Yalanlar daha güzel ¡İnanmak istiyorum [Bilerek kanıyorum I Yanında mustaribim I Ayrıyken yanıyorum

I Bilmediğim bir yere gittiğini du-j ¡Yabancı kollarda [Çırpındın sanıyorum İ Kısacası sevgilim İSeni Kıskanıyorum yunca¡

I

Mehmet ERDOĞAN |

dışı mı olur, emrediniz gemilerini havaya uçuralım. Her tarafta arı­ yorum, ben yaklaştıkça o kaçıyor. Ele geçerse hali billahi yamandır.» sözleri ile cevap verdi. Barbaros ve arkadaşlarına o gün (Ziyadesiy­ le hürmetler ve izzetler olundu, tam gönüllerinden geçenler gibi ulüfeler tayin edildi). Padişah Bar. baros'un (Tersane, hizmetinde ol­ masını ve gemileri kendi bildiği gibi yaptırmasını ve ne isterse ve ne dilerse öyle ettirmesini) fer­ man eyledi.

Osmanlı İmparatorluğuna Ceza­ yir gibi bir ülke bağışlayan Barba­ ros, artık üç tuğlu bir vezir olarak Kanunî’nin hizmetine girmişti. Her sene İstanbul tersanesinde yapı­ lan gemilerle Kaptanı Derya’lığa atanmış bulunan Barbaros Hayret­ tin Paşa, Akdeniz’de yeni seferle­ re çıkıyor, zafer müjdeleri ve he­ diyelerle başkente dönüyordu. 1538 PREVEZE’yi kazanan ve Andrea Dorya'yı bozguna uğratan Barbaros, imparatorluğa zaferlerin en büyü­ ğünü hediye etti. Dünyanın yetiş­ tirdiği büyük dehalardan biri sayı­ lan, denizlerin rakipsiz kahramanı Hayrettin Paşa’yı bir Venedikli ya­ zar şöyle tanımlamaktadır: «İnce bir zekâya malik, müstehzi, muzip, lisanı azametli ve pervasız, cesur ve tedbirli, hazırlıklarında durendiş ve icraatında serttir.» Devninin res­ samları tarafından çizilmiş portre­ lerinde Barbaros, bu tariflere uyar bir canlılıkta yaşatılmıştır.

Teni Akdeniz’in rüzgârlarıyla ya­ nık, enginleri süzen bakışları kes­ kin ve kaşları çatık Barbaros, ih­ tiyarlığında bile heybetli ve güzel­ di. 1534 Senesi yazında, İtalya kı­ yılarında kaleler vurulurken, bol yıldızlı bir gecede Barbaros’un le­ ventleri sahile çıktlar ve hayli çerlerde bulunan Fondi Kalesine bir yürüyüş yaptılar. Barbaros, çok güzel olan Culya’yı ele geçirmek istiyordu. Fakat «Aşk Çiçeği» diye anılan culya, gecelik kıyafetinde ve bir at üstünde dağlara doğru kaç. mış ve galiba, kaleler, şehirler, do. nanmalar fatihi Barbaros yalnız bu seferinde mağlup olmuştu.

I. Fransuva’nın davetlisi olarak Tulon’da kaldığı aylarda büyük de­ nizci yalnız cenkle değil bazı aşk hikâyeleriyle de oyalanmıştı. Dün­ yayı hayran bırakan büyük kahra­ man 400 Sene önce bir İstanbul Hemşerisi olarak Beşiktaştaki mü­ tevazı evinde oturuyordu. Şehrin çeşitli yerlerinde de hayratlar yap. mış olup bunlardan zamanımıza

kadar gelenleri çoktur. Özellikle Unkapanında Zeyrek yokuşu ba­ şındaki Çinili Hamam, yokuşun al­ tındaki fırın ve değirmen bunlar­ dandır. Beşiktaştaki evinin yanında bir medrese yaptırmıştı. Türbesini daha hayattayken o zaman «deve meydanı» diye anılan bugünkü ye­ rinde yaptırmıştı. Ölümünden son­ ra evinin yarısının olduğu gibi kal­ masını, diğer yarısının yerinde ev. ler inşa ettirip azat ettiği kölele­ rinin oturtulmasını vasiyet etmiş­ ti. İstanbul’u özellikle Beşiktaş semtini sevm işti. 1554 Senesi Fransa seferi dönüşünde Beşiktaş’ tâki evinde istirahata çekilen bü­ yük denizci, günlerini geniş divan­ hanesinin penceresinden Boğazı ve Marmara’yı seyrederek geçiri­ yordu. Ölümünde türbesinin denizi görmesini ve dalgaların bu türbe­ nin kenarına kadar gelip çarpma­ sını istem işti. «Evim barkım Akde­ niz’dir» diyen koca kahraman, ru­ hunun da dalgalarla ve rüzgârla başbaşa kalmasını arzu ediyordu.

I Î

NASIL ANLATSAM BİLMEM Kİ

Güneşler gibi vuruyor, I Yağmurlar gibi dökülüyor.

Karlar gibi yağıyorsun Seni seven bu varlığa..

Zaman gibi kuşatıyorsun etrafımı, Gizli bir kuvvet gibi

Bağlıyorsun elimi, kolumu, Hükmediyorsun ruhuma... Şayet ben bensem.

Muhafaza etmem gerek benliğimi, Ve hiçbir zaman.

Kaybetmemeliyim güvenliğimi. Ben, senin olmaya şeninim ama. Senden daha önce

Ve senden daha çok Tanrı m mm. . .

HÜSEYİN TOYGAR

Taha Toros Arşivi

0 0 1 5 8 4 6 0 0 0 1 0

7

Referanslar

Benzer Belgeler

TÜİK’in anket sonucuna göre 15 yaş ve üstündeki kişiler günde ortalama 8 saat 32 dakikayı uykuya ayırırken spor faaliyetlerine sadece 7 dakika ayırıyor!. Aynı

İk i gün önce A nıtkabir’den alınan 27 Mayıs ve 21 Mayıs şehitleri, bundan 28 ve 26 yıl önce oraya, onbinlerce kişinin katıldığı büyük dev­ let törenleriyle

Evvela, herbiri bir vecize, yani çok manalı, az sözlü hakikat ifade eden atasözlerimizden birinde, “ Mart ayı, dert ayı” demişlerdir?. Neden

Abdülhamid Münir paşaya ko­ nağını yaptırmak için üç defa dokuz bin lira âtiye verdiği gibi Paristen her İstanbula gelişinde hem kendisine hem haremine

Bunun neden olarak şletmen n toplam satışlarının azalması ve faal yetlerden elde ed len nakd n fazla olmasıdır.. Bu oranın %20 üzer nde olması

1959 yılında Kral yet Fermanı le yasal olarak tanınmış olan örgüt, 1973 yılında Kamu Sektörü F nans ve Muhasebe Enst tüsü (Chartered Inst tute of Publ c F nance

Ülkemizden yapılan bir çalışmada multipartnerle cinsel ilişki kontrol grubuna göre kronik hepatit C hastalarında daha sık görülmesine rağmen risk faktörü olarak

Data from patients who underwent biopsies with 18G and 16G needles were compared in terms of age, prostatic volume, total and free PSA, treatment induced pain