CUMHURİYET DERGİ «■t
YAZI VE FOTOĞRAFLAR: MENEKŞE BOZYAVLA
S
emahat Özdenses ’in, “Akşam oldu hüzünlendim ben yine; Hasret kal dım gözlerinin rengine” adlı uşşak makamındaki eserini, ortayaş ku şağı ve yukarısı çok iyi bilir. Hatta zamanın da çok dinlenmiş ve çal inmiş şarkı, kimisini hoş çağrışım lara götürürken kimini de hü zünlendirir."H er mevsim içimden gelir geçersin” ve "D ün gece m ehtaba dalıp hep seni andım ” adlı eserleriyle de tanınan Özdenses, Üskü dar’daki evinde yalnız yaşıyor. Ö zdenses’e eski-yeni şarkıları, bestecileri, Türk Müzi- ğ i’ni sorduk.
M üziğe nasıl başladığınızı bize a n la tır
mısınız?
Bir aile meclisinde Lent ’ i Atlı hocamla ta nıştım. Ailem ve çevremdekiler sesimi beğe nirlerdi; o gece de Lem ’i A tlı’yab u n u ilet mişler. Hocam, benden bir şarkı söylememi istedi. Çok heyecanlandım ve Selahattin Pı- nar’ın "Delisin Deli Gönlüm” adlı eserini ya nsına kadar okudum. Sesimi çok beğenm iş ti, haftada birbana ders verebileceğini söyle di. Gözlerim den yaşlar süzülerek, teklifini kabul ettim. Yine orada bulunan Kemal N i- yazi Seyhun Beyefendi ve Hayriye Hanım da bana ders vereceklerini söylediler. Böylece bir tesadüf sonucu musikiye adım atmış ol dum.
Aileniz, müziğe ilginizi nasıl karşıladı ve sanat yaşantınızda size destek oldu mu?
Ailemde müzikle ilgilenen kim seyoktu. Ben, Çanakkale şehidi Yüzbaşı İshak Efen- di’ninkızıyım. Babamı hiç ta nımadım, ancak annemden ve ailenin diğer fertlerinden çok destek aldım. Dedemin sesi çok güzeldi, onunla oturup m usiki eserlerini beraber ge çerdik.
Sahne yaşantınız olmadı, sahneye çıkmanız için hiç teklif aldınız mı?
Radyo sanatçısı olduğum için sahneye çıkamazdım, yi ne de epeyce sahne teklifi a l dım. Taksim ’deki Kristal Ga- zinosu’nun sahibi, bir hafta boyunca her gün, sahneye çık mam için evime geldi. Lem ’i Atlı hocam sahneye çıkmamı istemezdi zaten ben de hiçbir
zaman sahneye çıkmayı düşünmedim. Sah neye çıkınca, o yaşantının gereklerine uy mak zorundasınız, ben o kurallara göre ya- şayşamazdım. Hiçbir zaman, sahneye çık madığım için pişmanlık duymadım. Sahne hayatı, çok yıpratıcı. Birçok arkadaşımın sa nat yaşamından pek çok şey götürdü.
Beste yapmaya ne zaman başladınız ve ilk bestelediğiniz eser hangisi?
Bestekârlığa adım atmamda Lem ’i At lı’nın çok etkisi oldu. Beste yapmaya 1941 yılında başladım, tik olarak, uşşak maka mında “Gönül hasretle giryandıri’ı bestele
dim.
Bestelerinizi, nasıl bir ruh haliyle yapıyorsunuz?
Üzüntülü olduğum zaman mu sikiye sarılıyorum. Mutsuz oldu ğumda, bir doğa güzelliği ya da güzel bir kişi karşısında etkilenip beste yapıyorum. Beste yapmak için, daha çok akşam saatlerini ya da geceyi tercih ediyorum.
Bestekârlık, size maddi ve manevi olarak neler kazandır dı?
Bestekârl ığm maddi olarak pek bir şey kazandırdığını söyle yemem, ancak manevi olarak çok şeyler kazandırdı. Kırkın üzerinde beste yaptım ve şarkıla rımı pek çok sanatçı okudu. Bu benim için büyük bir gurur, beste yaparken maddi çıkarlarımı hiç bir zaman düşünmedim. Bu ko nuda diğer sanatçıların, bestekarların da ben den farklı düşündüğünü sanmıyorum. An cak bestekârların, geleceklerini granatiye al maları için yıllardırbeklediğim izTelifHak- ları Yasası M eclis’ten çıkmış, bu da beni se vindiriyor. Bundan sonra sanattan kazandı ğım parayı, hayırkurumlanna bağışlamak is tiyorum. Şarkılarım, radyolarda ve televiz yonlarda birçok sanatçı tarafından okundu, bu beni çok mutlu etti.Örneğin, şimdi bile te levizyonda ya da radyoda eserlerim söylen diğinde telefonlarım susmuyor, kapıya ge- lenlerbiie oluyor.
İnsanlar, sizi “Akşam Oldu Hüzünlen dim Ben Yine” adlı eserinizle tanıdı. Bu eserinizi nasıl bestelediğinizden söz eder misiniz?
Aile dostumuz Ahmet Cengizoğlu, bir şiir yazmış. O akşam bir arkadaşım telefon etti, çok üzüntülüydü. Bu beni çok etkiledi; otur dum iki gecede şarkıyı besteledim.
Sizce bestelerinizi, en iyi kim yorumlu yor?
Muazzez Abacı, Emel Sayın radyoda ye tişmiş, eserleri doğru ve güzel okuyan sanat çılar. Onları da beğeniyorum. Zeki Müren de, neredeyse bütün şarkılarımı seslendirdi. Onun gibi yorumlayan çok az. O, şarkılara can veren bir sanatçı. Bülent Ersoy da şarkı larımı okudu, ancak çok değiştirdi; şarkı ara sında ezan okur gibi gazel okudu, buna hak kı yoktu. Hiçbir ses sanatçısının, besteleri ol duğundan farklı, değişik, seslendirmeye hakkı olamaz.
Günümüzde, niçin eskisi kadar kalıcı besteleryapılamıyor?
En önemlisi, günümüzde beste para için yapılıyor. Altını çizerek söylüyorum, sanata maddiyat girmez. İkincisi, bestekârlar, duy gu yüklü güfte seçmiyorlar. Bende otuz aİtı tane şiir kitabı var, onların arasından en ro mantik güfteleri seçip besteliyorum. Bir de şimdiki bestekârlar arasında dayanışma yok, birbirlerini tanımıyorlar bile. Sözgelimi, Sa di Hoşses beste yaptığı zaman “Semahat, hüzzam bir eser yaptım bakar mı sın?” derdi. Ben de beste yaptığımda arkadaşlarımdan fi kir alıyordum. Eski bestekârların eserlerini
S. ÖZDENSES
1913 yılında İstanbul'un Ü sküdar sem tinde doğdu. Ü sküdar Kız S an at O kulu’nda okurken, on yedi yaşında musiki dersleri alm aya başladı. 1 9 3 6 yılında İstanbul R adyosu’na ses sanatçısı olarak girdi, bir süre sonra İstanbul R adyosu’ndan istifa ederek, 1 9 3 8 ’de A nkara R adyosu’na girdi. 1 9 4 1 'd e beste yapm aya başladı. 1971 ’den beri sanat yaşam ını İstanbul’d a s ü rd ü rü y o r.^
31 MART 1996. SAYI 523
dinlemiyorlar. Bir Sadettin Kaynak’ı, Yesari Asım Arsoy’u ve Lem’i A th’yı dinleyerek, on lardan ilham alarak beste yap tım.
Türk sanat müziğinde bu gün yapılanları ve genç sanat çıları nasıl buluyorsunuz?
Şimdi konservatuvarlarda ve cemiyetlerde çok iyi eğitim al mış gençler var. Genç pop mü zik sanatçılarını da çok beğeni yorum ve zevkle dinliyorum. Alaaddin Yavaşça’yı veNevzad Atlığ korosunun çalışmalarını da çok beğeniyorum.
T ürk müziğinde çokseslilik olabilir mi? Bu konudaki ça lışmaları beğeniyor musu nuz?
Hayır kesinlikle olamaz. Şim diye kadar birçok deneme yapıl dı. Bunların hiçbiri çoksesli ol madı, çokzaslı oldu. Benim eserlerimi de çoksesli okumak istediler izin vermedim. Türk müziğine çoksesliliğin uygu lanmasını, güzel bir elbisenin bozulm asına benzetiyorum. Batı müziğinde çoksesliliğin yapılm asına karşı değilim, an cak T ürk halk müziğine ve T ürk sanat m üziğine bu konuda iliş mesinler.
Türk müziğine birçok öğ renci yetiştirerek, hocalık da yaptınız.
Uç yıl önce, eski Üsküdar Be lediye Başkanı Dr. Niyazi Yurt sever, Altunizade K ültür Sanat M erkezi’nde ders yermem için öneride bulundu. Üç yıldır Al tunizade Kültür Sanat Merke- zi’nde öğrenci yetiştiriyorum. Öğretmenliği ve öğrencilerimi çok seviyprum, orada yaptığım
işten çok menunum. Nisan ayının yedisinde, öğrencilerim le Altunizade K ültür Sanat Merkezi ’nde bir konser vereceğiz.
Türk sanat müziğinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Türk sanat müziği hiçbir zaman ölmez. Bazen dinleyicilerim beni yolda görünce, “Sanat müziği elden gidiyor, lütfen bir şeyler yapın” diyorlar, ben de onlara “Türk müziği hiçbir yere gitmez m eraklanmayın” diyo rum. Çünkü, müziğimizin her geçen gün da ha çok güçlendiğine inanıyorum.
Arif Sami Toker gibi bir bestekâr, bu gün bakıma muhtaç durumda.
A rif Sami Toker musikinin kitabıdır, onun bugün bu halde olmasını bir bestekâr olarak
Eserlerinin
çoksesli
okunmasına
izin vermiyor
Semahat
• •Ozdenses.
Çünkü Türk
sanat
müziğinin
çoksesli
olabileceğine
inancı yok.
Türk halk
müziğinin
de... Sanatçı
günümüz
bestelerinin
daha çok
para için
yapıldığı
görüşünde.
hazmedemiyorum. Biz, onu se ven arkadaşları olarak, adına bir gece düzenledik. İstanbul’da bu lunduğundan dolayı, radyo sa natçıları onu sık sık ziyaret edi yor. Ben de, öğrencilerimle ziya retine gideceğim. Bizim kuşak tan hayatta kalan çok az insan var, onİann kıymetini bilmeliyiz. Bir Safiye Ayla, bir Müzeyyen Senar kolay kolay bir daha yetiş mez. Sanatçıların sağlıklıyken değerini bilmiyorlar, hasta olup yataklara düştüğünde geliyorlar. Cenazelere, yaşlı gözlerle gidile rek, dua ediliyor. Bu konuda kimseye sitem etmek istemiyo rum, ancak üzüldüğüm nokta şu: Bizler m üziğe ömrümüzü ver dik, devlet sanatçısı sayılmıyo ruz. Bir sanatçı devlet sanatçısı olabilmek için hangi tartıda tartı lıyor, neye göre devlet sanatçısı oluyor? Bir Müzeyyen Senar, bir Safiye Ayla, bir Sadi Hoşses devlet sanatçısı olamaz mıydı. Devlet sanatçısı sıfatını hak eden kişiler yok değil, ancak birçok kişi de bu sıfatı taşıyamıyor.
Bundan sonra,yapmakisde- diğiniz şeyler?
Ben hâlâ çalışıyorum, TRT’nin sözleşmeli sanatçısı- yım. Sanatçı bir süre durulur, hiçbir zam an sanatından ayrıla maz. Ben de uzun bir aradan son ra beste yapmaya başladım. Bundan sonra bestelerimi kişile re adıyorum, dinleyicilerim gel sin onlar için de şarkı yapayım. Dinleyicilerime daha rahat ulaş mak için kaset yapmak istiyo rum. Lösemili Çocuklar Vakfı yararına Atatürk KültürM erke- z i’nde veya Cemal R eşitR ey’de konser vermek istiyorum. Bana, “aç kal” desinler aç yaşarım ama musikisiz yaşayamam, hâlâ Yesari Asım Arsoy’u Ya şatma Derneği başta olmak üzere birçok der neğin çalışmalarına katılıyorum. Allah izin verirse ölene kadar müzikten ayrılmayaca ğım.
Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Biz sanatçıları, dinleyicilerimizin sevgisi yaşatıyor. Beni bir dinleyicim arayıp sordu ğunda, neredeyse m utluluktan uçuyorum. Onun için diyorum ki, hayattayım, tüm sa natçılara ve dinleyicilerim e kapım açık. Genç sanatçılar da gelsin, onlarla parçaları mı beraber geçelim. Tarkan gelsin, Mirke- lam gelsin...-^
Semahat Ozdenses, manevi kızı, yardımcısı, komşusu Saniye Hanım ’la...
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi