Y
ahya Kemâl 'bugün büyük ve şerefli bir hayâtın yetmişin ci yılanı idrake başlıyor Sessiz, sadâsız, sâde ve törensiz bir yas günü, onun şiirimize ve kültürü müze yaptığı derin hizmete. Ou hizmetin vekar ve ciddiyetine uy gun düşmüştür.En küçük hizmetler, en tahıl vazifeler için bile şatafatlı tören ler yapmayı âdet hâline getirmiş, fâni bir dünyâ ortasında, Yahya Kemâl’in ebedî sanatım ancak böyle dindnrâne bir sükûn ve say gı içinde kutlamamız doğruydu.
ö y le inanıyorum ki bugün, Açık Deniz, Itn, Vuslat, Yol Düşüncesi, Endülüs’ te Raks veya Sessiz Gemi şairinin yetmiş yaşma bastığını öğrenecek her Türk aydını, rû- hunda derhal sıcak bir ürperiş duyacak ve her gönül, türkçenin o büyük sairine daha uzun öm ü r ler dileyecektir.
k
Yaşadığı ve eser verdiği yıllar içinde, Yahya Kemâl kadar, 'bütün
bir milletin gönlünü doldurmak
sırrına ermiş şair, öyle sanırım ki târihte de hayli nâdirdir Fazla o- larak Yahya Kemâl, şiirin eski itibarım şiddeti® kaybettiği iıir çağda, tek başına, şiirin de itibâ rını arttırmıştır.
Bu büyük mazhariyetin sırrı
nedir ?
Yahya Kemâlin, sâdece, müs- tesnâ şairliği m i? Şüphesiz, akla ilk gelen budur, fakat Türk mille ti kadar, altının hâlisi ile kalpını daha ilk bakışta ayırdedebilen, eş siz bir zevk ve sanat sağduyusuna sâhip. büyük bir milleti böylesine teshir edebilmek için 'bu sanatın daha başka sırları da olmak lâ zımdır.
"Yahya Kemâl’in bayrâmyız. ijPiİaka o da bizim milliyatimiza
EDEBİ
sohbetler
%
1
inci
YI L
hayrandır. Şiirlerinde durmaksızın bize böyle bir milliyete mensup olmanın heyecan ve gururunu rat- tırmıştır.,, diyen, isimsiz bir Ana dolu çocuğu, bana öyle geliyor ki, bize bu sırrın en mühim anahtar larından birini vermiştir.
Gerçekten Yahya Kemâl’in şiir sanatı, sanat için sanat anlayışına mensup, avrupalı bir ekolün basa maklarından harekete geçtiği hal de, bir türlü dar ve aristokrat bir sanat çerçevesi içinde kalmamış, >bu büyük sanat, Anadolu çocuğu nun isâbetle söylediği gibi, bütün
bir milliyeti kucaklamıştır. Deryâlar kadar geniş bir kültür ve tefekkür heyecâniyle yuğurulan
bu sanat, en devamlı ilhamım,
gerçekten sevilmeğe değer, büyük bir milliyete karşı duyulan ->ami- mî sevgiden almıştır.
Bu bakımdan Yahya Kemâl, yir minci yüzyılda yetişmiş, bir des tan şairidir. Şu farkla ki onun destanı, bütün eski destanlarda
görülen lüzumsuz teferruattan
sıyrılmış ve tam mânâsıyle desta nını yazdığı milletin zafer, fazilet ve kahramanlık târihindeki altın sayfaların .mûsikîsi oluştur,
k
Yahya Kemâl’in sanatını küçük bir makale kadrosuna sığdımak
Nihad Sami
B A N A B L I
elbette kolay ve mümkün değil dir. Eski bir yazımda söylediğim gibi, bu sıma ti be ilki Yahya Ke mâl’in Türk mûsikî üstadı Itrî için söylediği bir kaç mısra hülâsa e- debilir. Büyük şair, Itrî’ nin sana tını vücuda getiren târih ve coğ rafya unsurlarının neler olduğunu düşünürken bilhassa şu kıtaları söylemiş ve benim kanaatimce bu sözîler Itrî’nin mûsikîsi kadar, Yahya Kemâl’in şiiri için de müs
tesna bir târif olmuştur: Tâ Budin’den îrâk’a. Mısr’a kadar
Fethedilmiş uzak diyarlardan Vatan üstünde hiirr esen rüzgâr, Ses götürmüş bütün baharlardan. O dehâ öyle toplamış ki bizi, Yedi yüzyıl süren hikâyemizi Dinlemiş ihtiyar çınarlardan. Musikîsinde bir taraftan din. Bir taraftan bütün hayât akmış, Her taraftan Boğaz, o şehrâyîn. Mavi Tunca’yln gür Fırat akmış. Nece seslerle gök ve yerlerimiz, Hüznümüz, şevkimiz, zaferlerimiz, Bize benzer o kâinât
akmış-Itrî, mûsikîsini meydana getiren bu şahane unsurları, belki de bil miyor, içinde yaşadığı ihtişamlı 'bir imparatorluk atmosferinde on ları bilmeden mûsıkîleştiriyordu. Yahya Kemâl ise. varlığı, bugün de, yarında ve rûhu târihimizin
zafer sayfalarında yaşayan hey
betli bir kucaklayışla, bütün bun ları bilerek, severek, anlıyarak şiirlteştirmiştir.
★
Yahya Kemâl, hayâtının yetmi şinci yılına, milletinin dil, kültür ve edebiyatına yarım asırdan faz la hizmet etmiş ve bu hizmette muvaffak olmuş bir sanatkâr hu- zuriyle giriyor, Türkçenin ve Türk edebiyatının buhranlar geçirdiği kritik bir devirde bu sağlam hiz metin mânâsı daha büyük, tesiri daha derindir.
Yahya Kemâl, türkçenin 'bilhas
sa Anadolu târihindeki hayâtını
yakından takip etmiş: lisanımızın târihî ve yaşayan güzelliklerini; ses ve ifâde sırlarını kendi mıs
ralarında toplayarak, türkçeye
ideaî bir güzellik vermeğe çalış mıştır.
Onun bir kısım şiirlerinde Dî
van söyleyişinin bile bir tekâmülü seslenir. Aym şair, daha çok sayı mdaki yeni şiirlerini yirminci acır
Türkiye türkçesinin yaşayan gü zellikleriyle söylemiştir. Bu şiirler,
lisânım ızın bugünkü müşkül, hattâ fakir durumu içinde bile neler söy lemeğe muktedir olduğunun par - Ilak örnekleridir. Büyük sanatkâ rın hemen her şiirinin, okuyanla rın hâfızasmda bir mûsikî nağme si gibi yerleşip kalması bundan dır.
★
Türk edebiyatında Yahya Kemâl mûcizesinin diğer bir tılsımı da onun derin kültüründedir. Yalnız bizi ve bizm târihimizi değil, belki bütün sanat ve medeniyet tarihini geniş bir kucaklayışla kavrayan ve unutmayan bu kültür ve bu "tefekkür heyecanı,, sanatkârın eserlerine genişlik ve ebedîlik ver miştir.
O kadar ki yakın çağlar edebi yatımızda otuz, kırk yaşma kadar eser verip, ondan sonra eski şah siyetlerinin gölgesi gibi kalan bir çok yazarların yanında Yahya Ke mâl yine bir istisnadır: O, en gü zel eserlerini ellisinden sonra ver meğe başlamış ve bu hareket yıl lar boyu dinmeyen bir hızla, böy le devam etmiştir.
Bugün. Yahya Kemâl’in muhiti ne yönelen nice insanlar, onun çevresinde hep aynı talebe hay - raniığıyla otururlar. O zekâ, en kısa zamanda bütiin gönülleri dol duran bir lisanla, ne sorsanız, en derin şekilde anlatır. Gönlünüz, bu dil ve kültür mûsikîsinin ziya fetiyle mestokır; yanından “ Lyre„ ler ve kopuzlar devrinden beri sü zülüp gelen asırların mûsikîsini, asırların felsefesini d'nlenvs e!b; hayran, ayrılırsınız.
Ve her ayrılışta Tanrıdan bu büyük T ürk e daha uzun ömürler dilersiniz.
Nihad Sami Banazi
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi