• Sonuç bulunamadı

İlginç Yayın Özetleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İlginç Yayın Özetleri"

Copied!
33
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İ L G İ N Ç Y A Y I N Ö Z E T L E R İ

• The A m erican Journal o f C linical N u trition , V o l : 35, 1982. 1 — Flyn, M. N., N au m an , H. D., N olph, G. B. : D ietary «Meats»

an d S eru m Lipids. p. 935.

D iyettek i E tler ve S erum L ipidleri

E t tü rle rin d e n sığır, dom uz, tav u k ve balığın benzer düzeyler­ de k o le stero l içerdiği, an cak tav u k ve balığın n ö tra l yağ içeriğinin sığ ır ve d om u zd an d a h a az olduğu b ilin m ek ted ir.

B u çalışm ay a y aşları 32 - 62 a ra sın d a 29 k ad ın ve 47 erkek, to p la m 62 sağlıklı b irey alınmış-tır. A raştırm a 3'e r ay sü re ile 3 ayrı dö n em d e g erçek leştirilm iştir. A raştırm an ın l ’nci 3 aylık dö n em in ­ de sığ ır eti, 2 ’nci 3 aylık dönem inde tav u k - balık eti ve 3’ncü 3 ay­ lık d ö n em in d e dom uz eti verilerek den ek lerin seru m kolesterol (SCHOL) seru m yüksek dansiteli lip o p ro tein leri (HDLC), serum trig lise rid (STG) düzeylerine b ak ılm ıştır. A raştırm an ın sonunda; HDLC düzeyinin h e r iki cinste de tav u k - balık eti tüketildiğinde d ü ştü ğ ü , sığ ır ve dom uz etleri tü k etild iğ in d e ise yükseldiği b u lu n ­ m u ştu r. Sonuç o la ra k tav u k - balık etin in doym uş yağ asiti içeriği­ nin, sığır ve dom uza göre d ah a az olduğu ve yine tav u k ve balık etin d e doym uş yağ asitlerin in , doym am ış yağ asitlerin e eşit düzey­ de b u lu n du ğ u , bu d u ru m la rın d a serum kolesterol düzeyini olum lu yönde etkilediği b ild irilm iştir.

# The Am erican Journal o f Clinical N utrition, Vol : 36, 1982. 1 — B aran, D. T., B ryant, C., R obson, D .: Alcohol - Induced Alter-’

a tio n s in Calcium M etabolism in th e P reg n an t R at. p. 41. 2 — Davvber, R. J., B rand, F. N., Pool, J., N icerson, R. J. : Eggs

(2)

116 BESLENME VE DİYET DERGİSİ 1 — Gebe Ratlarda Alkolün K alsiyum M etabolizm asındaki Değiş­

m elere E tkisi

Gebe Sprauge - Dawley 22 ra t 13 gün süre ile % 20 etanol içe­ ren diyetle beslenm işlerdir. Alkol tüketim inin sonunda gebe ra d a ­ rın ve gebe olm ayan ra d a rın ağırlıklarını kaybettikleri görülm üş­ tü r. Alkol tük etim i ile gebe ra tla rd a serum kalsiyum seviyesi 9.5 ± 0.3 m g /d l’den 7.3 ± 0.5 m g /d l’ye d üşm üştür. Aynı şekilde serum fosfor seviyesinde de azalm a görülm üştür. B una karşın gebe olm ayan k o n tro l gru b u ra tla rd a serum fosfor seviyesi önem li b ir değişm e gösterm em iştir. Bu sonuçlar alkol tük etim in in gebe ra t­ la rd a biyokim yasal değişm elere yol açarak sekonder hiperparatro- idizm olduğuna işaret etm ektedir. Sonuçta p a ra tro id horm onun (PTH) seviyesi de a rtm a k ta d ır. Kemiğe kalsiyum un yerleşm e indek­ si olan k a lsiy u m /k reatin in oran ı kem ikten gelen kalsiyum ile a rt­ m ak tad ır. D iyetlerinde % 20 etanol içeren diyetin gebe ve gebe ol­ m ayan ra d a ra verilm esiyle ince b arsak lard a kalsiyum em ilim inin h er iki g ru p ta da azaldığı, alkolün kalsiyum em ilim ini inhibe ettiği ileri sü rü lm ü ştü r.

2 — Yumurta, Serum K olesterol ve Koroner Kalp H astalığı

K an kolesterol düzeyini yükselten etm enlerin başın d a bireyin beslenm e alışkanlığı, özellikle diyetin bileşim indeki bazı yiyecekle­ rin öncelik taşıdığı b ir gerçektir. K olesterol içeriğinin yüksek olm a­ sı nedeni ile yu m u rta sarısı da bu yiyeceklerden biridir.

Bu araştırm a, y u m u rtan ın kan kolesterol düzeyine olan etkisi­ ni a ra ştırm ak am acı ile y a şla n 4 0 -4 9 arası 812 sağlıklı kadın ve erkek üzerinde yapılm ıştır. A raştırm a sonucuna göre erkeklerin h afta d a o rtalam a 5 - 9 , k ad ın ların ise 3 - 8 ad et y u m u rta tü k e ttik ­ leri b u lun m u ştu r. E rk ek lerin diğer yiyeceklerle b irlik te günlük ko­ lesterol tüketim leri 902 - 506 m g /g ü n olup b u değerlerin '% 29’u yu­ m u rtad an , k ad ın lard a ise günlük kolesterol düzeyi 651-352 mg olup, b u n u n '% 26’sı y u m u rtad an sağlanm ıştır. Bu a ra ştırm ad a yu­ m u rta tü k etim in in to tal günlük kalori ve to tal günlük diyet koles­ tero lü ile b irlik te kan kolesterol düzeyini artırdığı, tek b aşın a (gün­ de 6 y u m u rta ve d ah a fazlası) y u m u rta tü k etim in in kan kolesterol düzeyini etkilem ediği gösterilm iştir.

(3)

İLGİNÇ YAYIN ÖZETLERİ 117

® Food and N utrition Bulletin, V o l : 4, 1982.

1 — Lam bert, J . : The Effect of U rbanization a n d W estern Foods on In fan t an d M aternal N u tritio n in th e S outh Pacific, No: 3, p. 11.

2 — Darvvish, O. A. a n d Amine, E. K. : Food H ab its During Preg-nancy and L actation in Iraq , No: 3, p. 14.

3 — A cc/SCN Consultative Group : M aternal M alnutrition, No: 3, p. 45.

4 — Joos, S. K., Pollitt, E. and M ueller, W. H. : Effects of M aternal N u tritio n al Supplem entation on In fan t M ental and M otor De- velopm ent, No: 4, p. 1.

5 — Aquillon, D. B., Caedo, M. M., Arnold, J. C. and Engel, R. W. • The R elationship of Fam ily C haracteristics to th e N utritional S ta tu s o f . Pre-school Children, No: 4, p. 5.

6 — Tızhang, L. T„ M., Yubin, T., Bingzhong, C., Chu, H. L. : The P resent S tatu s of Endem ic G oitre and Endem ic C retinism in China, No: 4, p. 13.

7 — Ahmad, K., Jahan, K. : N eurolatrism and L. Ascorbic Acid, No: 4, p. 65.

1 — Güney Pasifik'te K entleşm e ve B atı B esinlerinin B ebek ve An­ ne B eslenm esine E tkileri

K ap tan Cook, Pasifik ad aların d a yaşayan in san ların doğal bes lendiklerini ve çok sağlıklı old u k ların ı an ıların d a yazm ıştır. Bu a d ala rd a d ejen eratif kalp h astalık ları ve şeker h astalığ ın ın görül­ m ediği yine gezginlerin an ıların d a yazılm ıştır. Son yıllard a beslen­ m ede doğal besinlerin yerini besleyici değeri d ah a az b esin ler al­ m ış, b ira, şeker, gazoz tük etim i a rtm ıştır. E skiden bebekler yalnız anne sütüyle beslenirken, m am a ile beslenm eye dönüş o lm u ştu r Y apılan b ir incelem ede m am ayla beslenenlerde m alnütrisyon oranı % 23 iken, anne sütüyle beslenenlerde '% 3 b u lu n m u ştu r. Yine bir çalışm ada 1977’de yalnız anne sütüyle beslenen bebeklerin oranı % 44 iken, 1980’de '% 31 ’e. d ü şm ü ştü r. Aynı y ıllarda bebeklerde di- yare olgusu 9.442'den 12.830’a yükselm iştir. Diyare, bebek hastalık ve ölüm lerinin b a şta gelen nedenidir. Gelişm ekte olan ülkelerde

(4)

118 BESLENME VE DİYET DERGİSİ yapılan a ra ştırm a la r doğum yapan kadınların o rtalam a % 98’inin sü t salgılayabildiklerini, çoğunun sü tü n ü n bebeğin ilk 4 - 6 aylık dönem i için yeterli olabileceğini belirtm ektedir. D ört aydan sonra anne sütü yetmeyeceğinden uygun ek besinler verilm ediğinde mal- nutrisyon riski artm a k ta d ır. Besin tük etim m odelindeki değişmeye paralel olarak çocuk hastanelerine başv u ran m alnütrisyonlu sayısı ve m alnütrisyondan ölenlerin sayısında önem li a rtış olm uştur. 1905 de bu adalardaki genç erkeklerin boyu A vrupalIlardan 4 cm uzun­ ken, 1950’lerde aynı düzeye düşm üş ve 1970’de A vrupalıların altına düşm üştür. A vrupalılar saflaştırılm ış besinleri kullanırken bilimsel esasları beslenm eye uygulayarak, zenginleştirm e ve diğer yollarla saflaştırm ayla kaybolan besin öğelerini diyete eklerken, gelişmemiş ülkelerde bun u n yapılam am asının sonuçları b u çalışm alarla çar­ pıcı b ir şekilde gösterilm iştir.

2 — Irak’ta Gebelik ve E m ziklilerin B eslenm e Alışkanlıkları

Değişik bölgelerden 1.020 ev kadınının beslenm e alışkanlıkları incelenm iştir. Gebelik ve em ziklilikte diyetlerine et, süt gibi besin­ leri ekleyenlerin oranı % 14.5 ile 35.6 arasında; meyve ekleyenlerin oranı ise % 22.5 ile 32.2 arasın d a değişm ektedir. G ebelikte kusm ayı, karın ağrısını a rttırd ığ ı ve bebeğe zarar vereceği düşüncesiyle, ka­ vun, soğan, prasa, kırm ızı tu rp ve b a h arat alınm am ası geleneği var­ dır. Aynı besinlerin ve balığın em ziklilikte de sakıncalı olduğu inan­ cında o lan lar bu lunm aktadır. B unun yanında tatlı besinlerin sütü a rttırıc ı etkisi olduğuna inanılm aktadır.

3 — Anne M alnutrisyonu

Bu yazıda annenin besin gereksinm eleri, beslenm esindeki so­ runlar, so ru n ların anne ve çocuk üzerindeki etkileri ve bu konuda yapılm ası gerekli çalışm aların neler olabileceği üzerinde d u rulm uş­ tu r. Anne beslenm esini etkileyen etm enler, çocuk ve anne üzerin- dekileri şöyle özetlenebilm ektedir :

(5)

İLGİNÇ YAYIN ÖZETLERİ 1 1 9 Besin alım ı Sosyo-ekonomik etm enler B esinin varlığı Gelir - kaynaklar Eğitim Kadının statüsü Yasalar • Gelenek, inanç, uygulam alar

B iyolojik etm enler

— Sağlık durumu enfeksiyonlar

— B esin em ilim i — Doğum aralıkları — Olgunluk düzeyi — Sigara, alkol, ilaç — Toksik öğeler — Çalışm a şek li ve

I t t

I

aktivite

— Sağlık hizm eti _____

I _________ Anne — M ortalite — Y aşam süresi — Çocuk ve aile bakım ı — Em zirm e — Sonraki gebelik — E m ziklilikteki am enorrea S onuçlar ı Çocuk — Düşük doğum ağırlığı — Ölüm doğum — G elişim geriliği — Sağlık bozukluğu Annenin Beslenme D urum u

G ebelikteki yetersiz ve dengesiz beslenm enin olum suz etkile rin den dölün b ir ölçüde korunabilm esine karşın, anne sağlığı daha çok etkilenm ektedir.

(6)

120 BESLENME VE DİYET DERGİSİ

4 — Anneye Ek B esin V erilm esinin Bebeğin Mental ve M otor Geli şim ine E tkisi

Taiw an'da 294 kadın iki gruba ayrılarak b ir gru b a 800 Kkalori. 40 g r p ro tein sağlayan sıvı besin karışım ı, diğer gruba 800 Kkalori ve proteinsiz placebo verilm iştir. Çalışma, k ad ın lar birinci çocuk­ ların ı doğurduktan 3 h a fta so n ra başlam ış; o bebeği em zirm e, ikin­ ci gebeliğe k a d ar geçen süre, ikinci gebelik ve ik in c i, çocuğu emzi­ rirk en devam etm iştir. K ad ın lar genellikle 1200 K kalori ve 40 gr pro tein içeren bitkisel besinlerle beslenm ektelerm iş. Bebeklerin m ental ve m o to r gelişim leri 8’inci ayda Barley Bebek Gelişim Ölçe ği kullan ılarak besin eklem esi b aşlad ık tan iki yıl sonra saptanm ış tır. G ru p lar ara sın d a annenin vücut ölçüleri, eğitim ve diğer değiş­ k enler fark lı değilmiş. H er iki g ru p tan doğan bebeklerin m ental gelişim p u a n la n arasın d a önem li farklılık b ulunm am ıştır. M otor gelişim puanı, eklem e yapılan grubun bebeklerinde eklem e yapıl­ m ayanlara göre yüksek b u lunm uştur.

5 — Aile Özellikleri İle Okul Öncesi Çocukların B eslenm e Durumu İlişkisi

Yazıya konu olan a ra ştırm ad a okul öncesi yaş gru b u çocukla­ rın beslenm e d u ru m u n a etkisi olabilecek etm enler yaşa göre ağır­ lık esas alın arak araştırılıp korelasyon katsayıları sap tan m ıştır îlk 3 ay anne sütüyle beslenip 4 - 6 ay arasın d a uygun ek besinlere başlam a m alnutrisyon hızını azaltm aktadır. Annenin eğitim diizc- risyon hızını azaltm aktadır. Çiftçi ailelerde gelir düzeyi ile m alnut- yinin artm ası, çiftçi dışındakilerde gelir düzeyinin artm ası m aln u t risyon arasın d ak i ilişki fazla önem li bu lu n m am ıştır. Yazıda aile özellikleri ve beslenm e d u ru m u ilişkileri için regresyon sınıflam a m odeli verilm iştir.

6 — Çin'de E ndem ik Guvatr ve Endem ik K retinizm in Bugünkü Durumu

İyotlu tuz kullanım ı öncesi yörelere göre endem ik gu v atr oranı % 4.05 ile % 85.21 arasında, kretinizm o r a n ı'% 0.5 ile 11.04 arasın d a değişm ekteym iş. En yüksek kretinizm oranı, en yüksek guvatr gö­ rü len bölgede imiş. Çin H alk C um huriyeti'nin k u ru lu şu n d an sonra iyodlu tuz kullanılm asına özel önem verilm iştir. G uvatrın en yük­ sek o ra n d a görüldüğü bölgelerde ij'odlu tuzun fiyat fark ı devlet ta

(7)

İLGİNÇ YAYIN ÖZETLERİ 121 rafın d a n k arşılan m ıştır. 15 - 20 yıl içinde guvatr o ran ın d a % 84’e v aran düşüş olm uştur. Tuzda iyot m ik tarı 1 : 20000 potasyum iodit o larak kullanılm ış, 1 : 50000 o ran ın d a uygun olacağı sonucuna va­ rılm ıştır. E ndem ik guvatr iyot yetersizliğinden olm akla birlikte, deniz ü rünleriyle beslenen, iyot oran ı yüksek kuyu suyu içenlerde yüksek iyot alım ı da guvatra neden olm aktadır.

K retinizm in m iksodem ve n ö rolojik b elirtileri h e r olguda aynı değildir. İyotlu tuz kullanım ından 21 yıl sonra yeni hiç b ir kretin olgusuna rastlan m am ıştır. İyotlu tuz kullanm adan öııce iki kre tin li annenin 4 çocuğu da kretin li iken, iyodlu tuz kullanm aya baş lad ık tan so n ra b u k ad ın lar norm al zekâlı çocuk doğurm uşlard;r. 7 — N örolatrizm ve L-Askorbik Asid

Latrizim ; L athyrus sativus (karatohum ) yiyen insanlarda felç şeklinde görülen b ir h astalık tır. L. sativus toh u m u yedirilerek C vi tam in in d en yoksun diyetle gine dom uzunda latrizm oluşturulm uş­ tu r. L-askorbik asi tin hastalığın önlenm esinde ve iyileşmede etkisi olduğu sonucuna v arılm ıştır. L. sativus tohum undan izole edilen Beta-N-oxaly L. alfa, B etadiam ino pro p io n ik asit (OSAP) civcivlerde n ö ro lo jik b o zu k lu k lara neden olm uştur.

9 The American Journal of Clinical N utrition, Vol : 37, 1983. 1 — K rom hout, D. : Changes in Energy and M acronutrients in 871

M iddleaged Men D uring 10 Years of F o llo w -u p . p. 287. 2 — G arn, S. M., Pesick, S. D. and H aw thorne, V. M. : The Bone

C hest B read th as a Fram e Size S tan d ard in N u tritio n al As-sessm ent. p. 315.

3 — M ork, A. T., Lynch, R. S. and Cook, J. D. : Inh ib itio n of Food Iro n A bsorption by Coffee. p. 416.

4 — H am bidge, K. M., K rebs, N. F., Jacobs, M. A., Farier, A., Gu-yette, L. an d Ikle, D. N. : Zinc N u tritio n al S tatu s During Pregnancy : a L ongitudinal Study, p. 429.

5 — Feeley, R. M., E itenm iller, K. R., Jo n es, B. and B arn h art, H. : C opper, Iro n and Zinc C ontents of H um an Milk at Early Stage of Lactation, p. 443.

6 — Finley, E. B. and Cerklewski, F. L. : Influence of Ascorbic Acid S upplem entation on C opper S tatu s in Young Men, p. 553

(8)

122 BESLENME VE DİYET DERGİSİ 7 — H arzer, G., Laug, M., Dietrich, I. and G entner, P. R. :

Chan-ging P attern s of H um an Milk Lipids in the Course of the L actation and During the Day, p. 612.

8 — M iranda, R., Saraia, N. G., Ackerm an, R., M urphy, N., Bcr-m an, S. and McMuray, D. N. : Effect of M aternal N u triuo n al S tatus on Im m unological Substances in H um an Colostrum and Milk, p. 632.

9 — D urain - Castillo, C., Fisberg, M., Valenzuela, A., Egana, J. and Uauy. R. : C ontrolled Trial of C opper Supplem entation Du­ ring the Recovery From M arasm us, p. 898.

10 — B ursey, R. G., W atson, L. : The Effect of Sodium R estriction D uring G estation on O ffspring B rain D evelopm ent in Rats p. 43.

11 — H unt, I. F., M urphy, N. J., Cleaver, A. E. : Zinc Supplem ent­ atio n During Pregnancy : Zinc C oncentration of Serum and H air From L o w -In co m e W omen of Mexican Descent. p. 572. 1 — 10 Yıllık Bir Araştırma Sırasında Enerji ve M akronutrient Alı­

nlındaki Değişm e

O rta yaşlılarda (871 kişide) diyet alışkanlığı ile kalp - dam at h astalık ları arasın d a b ir ilişki olup olm adığı 1960- 1970 yılına ka­ d ar Zutphen kasabasında a ra ştırılm ıştır.

1 — E nerji, protein, yağ, k arb o n h id rat, alkol, diyet kolestero­ lü ve posanın etkisi,

2 — Ailede hekim vb. tara fın d a n diyet tarifin in etkisi, 3 — Yaşa göre en erji tük etim in in etkisine b akılm ıştır.

10 yıl esnasında vücut ağırlığı 3.5 kg a rta rk e n , en erji alım ı 450 KJkal. azalm ıştır. E n erji alım ındaki b u azalm a sebze, to tal protein, p o lisak k arit, to tal k a rb o n h id ra t ve diyet posasındaki azalm adan ileri gelirken, alkol alım ı artm ıştır. Ailelerinde diyeti tanım layan k işiler bulu n an denekler diğer deneklerden 500 Kkal. d aha az tü ­ k etm işlerd ir. Y aşları 65 - 69 yıl ara sın d a olanlar, yaşları 50 - 64 yıl a ra sın d a o lan lard an 200-300 K kal d ah a az alm ışlardır. E n erji ah m in in diyet eğitim i ve yaş ile ilişkili olduğu sap tan m ıştır.

(9)

İLGİNÇ YAYIN ÖZETLERİ 123

2 — Beslenm e D u n u n Tayininde Göğüs Kemik Genişliğinin Göğüs K afesi S tan d ard ı O larak K ullanılm ası

Son 30 yıldır göğüs çevresi ölçüsünün ağırlık için stan d a rt ola­ cağı ileri sürülm ektedir. Ölçü arttık ça ağırlığın arttığ ı ve h a tta yağsız vücut kütlesinin arttığ ı belirtilm iştir. 2201 erkek İskoçyalı’- da röntgenogram m etrik göğüs kemiği genişliği ölçüm ü ile göğüs kafesi ölçüsünde bunun ölçüt olacağı gösterilm iştir. Göğüs kemiği genişliğinin boy ve ağırlık ile ilişkisi k u ru lm u ştu r. Ağırlık ile iliş­ kisi yaklaşık olarak 3.7 k g /cm göğüs kemiği genişliği ve erkeklerde 12 kg fa rk ile o rtalam a ağırlık farklılığı «küçük», «orta» ve «iri» yapı o larak sınıflandırılm ıştır. Gözle görülen şişm anlık ile (yağ kütlesi ile) göğüs kemiği genişliği ölçüm ünün ilişkisi yoktur, fakat bu ölçüm yağsız vücut kütlesi hakkında fikir vermeğe y ararlı ol­ m ak tad ır. A ğırlığın/göğüs kemiği genişliğine oranı bağımsız ola­ rak yağ k ütlesini gösterebilm ektedir. Ayrıca göğüs kemiği genişli­ ği ile bulu n an göğüs kafesi ölçüm ünün kalp - d am ar hastalığından ölüm oran ı ile de ilişkisi b u lunm uştur.

3 — Kahve T arafından Besinlerdeki D em irin Em ilim inin Engellen­ mesi

Bilindiği gibi çay diyetle alm an dem irin eğilimini engellem ek­ tedir. B una dayanılarak dem ir anem isi görülen ülkelerde yemekle b e ra b er kahvenin tüketildiği dikkati çekerek araştırılm ıştır. Bir fincan kahvenin ham burgerle alındığında % 39 oran ın d a dem irin em ilim ini bozduğu b u lu n m u ştu r. Kahve yerine çay alınm ası ise % 64 o ran ın d a dem ir em ilim ini azaltm aktadır. K ahvenin cinsine göre dem ir em ilim i fark lı o ran lard a etkilenm ektedir. Y em eklerden b ir saat önce veya sonra kahve alınm ası dem ir em ilim ini etkilem e­ m ektedir. E m ilim inde konsantrasyon, alım yolu ve şekli de etkin olm aktadır.

4 — Gebelik Sırasında Çinko Y önünden Beslenm e D urum u

G ebelikte çinko d u ru m u aylık dönem lerde 46 gebe kadın üze­ rin d e a ra ştırılm ıştır. K ad ın lard an 10’u günlük 15 mg ek çinko al­ mış. Çinko alm ayan kad ın ların diyetle günlük çinko alım ı 1 1 .3 ± 4.1 mg o larak b u lu n m u ştu r. Bu değer bu grup için önerilen tüketim stan d a rd ın ın % 56'sıdır. Ek çinko alm ayan grubun plazm a çinko düzeyi 71.4 ± 9 .8 m ik ro g ram /d l o larak bulunm uş. Bu değer gebe

(10)

124 BESLENME VE DÎYET DERGİSİ

olm ayan kadınlard ak in d en % 17 daha d ü şü k tü r. Gebelik ilerledikçe plazm a çinko düzeyi daha da düşm üştür. Ek çinko alan ların plaz­ m a çinko düzeyleri alm ayanlara göre fark lı b ulunm am ıştır. Ancak gebeliğin 7 - 8 . aylarında serum alkalen fosfataz aktivitesi ek çinko alan lard a daha yüksek b u lu n m u ştu r. Ek çinko alm ayan gru b a ve­ rilen ek dem ir, alkalen fosfataz aktivitesinde ve plazm a çinko dü­ zeyinde düşüşlere neden o lm uştur. G ebelikte çinko gereksinm esi­ nin arttığ ı gözönüne alın arak diyetin çinko değerinin a rttırılm ası çinko alım ı artm ad an dem ir eklenm esinin çinko beslenm esine olum suz etkisi olacağı sonucuna v an lm ıştıır.

5 — Em zirm enin İlk Devresinde İnsan Sütünün Bakır, Dem ir ve Çinko İçeriği

102 A m erikalı kadının sütünde doğum dan önce m ineral alm ış o lm aların a ve alm am aların a göre, yaşların a ve em zirm e sürelerine göre Cu, Fe, Zn araştırılm ası yapılm ıştır. E m zirm enin üç dönem in­ de (4 -7 gün doğum dan sonra, 10 - 14 gün doğum dan so n ra ve 30-4-5 gün doğum dan sonra) 412 örnek toplanıp analiz edilm iştir, îk in ci ve üçüncü dönem de alm an örn ek ler akşam geç ve sab ah er­ ken saatlerinde alınm ıştır. B aşlangıçta, birinci dönem den üçüncü dönem e doğru b ü tü n m inerallerin ko n san trasy o n ları düşm üş; fa­ k at en büyük düşüş Zn’da g örülm üştür.

D önem C u(M g/-55gr) F e(M g /1 0 0 g r) Z n (M g /1 0 0 g r )

I 104.1 ± 5.4 96.5 ± 6.5 520 ± 20

II 93.9 ± 3.6 85.4 ± 4.5 410 ± 10

III 84.7 ± 3.8 76.1 ± 3.8 290 ± 10

Sü ttek i Cu ve Zn ile d ah a önce m ineral alım ı a rasın d a b ir iliş­ ki bulu n am am ıştır. Ayrıca annenin yaşı, em zirm e hikâyesi ile de süt m ineral içeriği ara sın d a ilişki b u lu n am am ıştır. B una göre anne sü tü alan bebekler günde 0.11 m g /k g Cu, 0.10 m g /k g Fe ve 0.50 m g /k g başına Zn o rtalam a o larak alm aktalarm ış.

6 — Askorbik Asit V erilm esinin Genç Erkeklerin Bakır Düzeylerine E tk isi

D enekler 64 gün boyunca sab it diyet tü k e tirle rk e n h e r öğün 500 m g ask o rb ik asit (1500 m g/günde) verilm iş. îlk 28., 52. ve 64.

(11)

ÎLGİNÇ YAYIN ÖZETLERİ 125

gü n lerd e seru m Cu ve seru m seruloplazm in düzeylerine bakılm ış­ tır. 20 gün so n ra ask o rb ik asit verilm esi d u rd u ru lm u ş. Askorbik asit verildiği sürece serum seruloplazm in aktivitesi önem li derece­ de d ü şü k b u lu n m u ştu r. Aynı şekilde seru m b a k ır seviyesi de dü­ şük b u lu n m u ştu r. Serum b a k ır ko n san trasy o n u , askorbik asit ve­ rilm esin in kesim inden 20 gün so n ra önem li derecede 3rükselm iştir. Y üksek a sk o rb ik asit alim inin hayvan deneylerinde gösterildiği gi­ bi in sa n la rd a da b a k ır için an tag o n ist olduğu sap tan m ıştır.

7 — İn sa n S ü tü n d ek i L ipidlerin E m zirm e Devresi ve Gün Süresi Değişim i

17 ann ed en lak tasy o n u n ilk 5 h aftasın d a alm an 308 süt örneği, lipid y ö n ü n d en analiz edilm iş. S ü tü n trig liserit içeriği em zirm enin ilk h a fta sı a rtm ış ve o n dan so n ra değişm eden kalm ıştır. Bunun te rsi o la ra k ko lestero l k o n san trasy o n u azalm ış fak at fosfolipid de­ ğişm eden k alm ıştır. Sonuç o larak fo sfo lip id /trig liserit ve kolesr te ro l/trig lis e rid o ra n ın d a azalm a olm uştur. G ünün fark lı saatle­ rin d e A lm an ve İngiliz anneden alınan süt analizleri fark lı bulun m u ştu r. Genel o larak laktasyon a rttık ç a değişiklik olm akta fizik­ sel ve p sik o lo jik o larak etkilenm ektedir.

8 — İn sa n S ü tü ve K o lo stru m u n d ak i im m ü n o lo jik M addelerin Ma-te rn a l B eslenm e D urum una E tk isi

Anne sü tü ile beslenen bebeklerde sü t ve ko lo stru m çocuğu önem li derecede h a sta lık la rd a n k o ru r, im m ü n o lo jik ve im m ünolo­ jik olm ıj'an sü t fa k tö rü , 23 K olom biya’lı k ad ın d a süt verm enin ilk iki aym da a ra ştırılm ıştır. A nnelerin m aln u trisy o n lu oluşları önem ­ li derecede d ü şü k b u lu n an ağırlılc/boy oranı, k re a tin in /b o y in­ deksi, to ta l seru m p ro tein , to ta l seru m album in ve serum IgG ve IgA ile sap tan m ış. M alnutrisyonlu annenin k o lo stru m u sadece 1/3 o ra n ın d a n o rm al im m unoglobulin G içerirken, no rm al değerin ya­ rısın d a n az alb u m in içerm ekteydi. K o lo stru m d ak i önem li derecede IgA düşüklüğü ve d ö rt esas m addenin kom ponentleri (C.j) m aln u t­ risyonlu annede dü şü k b u lu n m u ştu r. Lizozom, C.-? m addesinde ve IgM, m aln ü trisy o n lu annede fark lı b u lu n m am ıştır. Bu fark lılık lar an n en in beslenm e d u ru m u düzeldikçe em zirm enin ileri aylarında azalm aya b aşlam ıştır. Sonuç o larak anne sü tü n ü n ve kolostrum u- ' n u n annenin beslenm e d u ru m u ile etkilendiğini söyleyebiliriz.

(12)

126 BESLENME VE DİYET DERGİS' 9 — M arasm usun İyileştirm e Devresinde Bakır V erilm esi Hakkın

da Bir Deneme

M arasm us olan 27 çocuğun b ir grubuna günde 80 m g /k g başı­ na Cu verilirken diğer grup k o n tro l o larak kullanılm ış. H er iki g ru p tak i denekler doğum ağırlıkları, yaş ve cinse göre eşleştirilm iş­ ler. H er ay a n tro p o m etrik ölçüm leri, kan sayım ları, seruloplazm in ve b a k ır düzeyleri ölçülm üş. B akır yetersizliği olan bebeklerde su- peroksidaz dism utaz aktivitesi düşük b u lu n m u ştu r. B aşlangıçta 127 ± 10 m g /d l olan b a k ır düzeyi m ineral verildikten sonra 137 ± 10 m g /d l yükselm iştir. Ayrıca plazm a b a k ır düzeyi 30 ve 60 günlerde 159, 162 m g /d l bulunurken, m ineral verilm eyen gru p ­ ta düşm e dik k ati çekm iştir. M ineral alm ayan g ru p ta ciddi alt solu­ num y o llan enfeksiyonu dik k ati çekm iştir. A raştırm ad an çıkarılan sonuçta süte dayalı diyetle beslenen m arasm ik çocuklarda biyo­ kim yasal b a k ır yetersizliğine ra stlan ılm ak tad ır. Bu çocuklara b ak ır verilm esinin yararlı olacağı kanısına v arılm ıştır.

10 — Hamile Radara D eğişik Düzeylerde Sodyum V erilm esinin Doğan Yavruların Beyin G elişim ine E tkisi

A raştırm a ham ile r a d a r üzerinde yapılm ıştır. H am ile ra tla r 4 gruba ayrılm ıştır. H er g ru p ta 10 ra t b u lu n m ak tad ır. R atlara a ra ş­ tırm a süresince özel olarak hazırlanm ış b ir diyet verilm iştir. H a­ mile ra t g rup ların ın diyetleri % 0.173 mg (kontrol grubu), % 0.067 mg, % 0.040 mg ve % 0.022 mg sodyum içerm ektedir. A raştırm ada diyetin sodyum k o n santrasyonunun azalm ası ile ham ile ra d a rın ağırlık kazanm ası, besin tü ketim i ve su alım ı da azalm ıştır. Ayrıca y av m sayısında da azalm a olm uştur. Düşük düzeyde sodyum ile beslenen annelerin yavrularında dehidratasyon g ö rü lm ü ştü r. Bu ça­ lışm ada ku ru beyin m atery alin in II. ve III. g ru p ta k o n tro l g ru b u ­ na göre önem li ölçüde düşük olduğu belirlen m iştir. B eyinde intra- sellüler suda b ir a rtış ile h ip o n atrem ia ara sın d a ilişki olduğu ileri sü rülm üş ve III. g ru p ta total beyin RNA m ik tarın ın azalm ası ve RNA/DNA oranının düşm esi beyindeki to tal m etabolik aktivitenin ve pro tein sentezinin azalm asıyla açıklanm ıştır.

11 — Sosyo-E konom ik Düzeyi Düşük M eksika A sıllı K adınların Ge­ belikleri Sırasında Çinko İlavesi, Serum ve Saç Çinko K on­ santrasyonlarının İncelenm esi

(13)

İLGİNÇ YAYIN ÖZETLERİ 127

m ış, sağlıklı 213 gebe kadın üzerinde çalışılm ıştır. K ontrol grubu 106 gebe, deney gru b u ise 107 gebe kadından o lu ştu ru lm u ştu r. Araş­ tırm a süresi 105 - 142 gündür. A raştırm a sırasında deneklerden 3 kez kan, 2 kez de saç örneği alınm ıştıır. Deney grubuna çinko, kapsülle b ir günde 20 mg çinko asetat o larak verilm iştir. Diğer bü ­ tün ilaveler günlük ve form üla o larak yapılm ıştır. Çalışm ada 1. ve 2. trim este rle rd e serum çinko düzeyinde azalm a var iken 3. trimes- terd e ise azalm a gözlenm em iştir. K ontrol grubundaki 13 kadının seru m çinko seviyeleri dü şü k bu lu n m u ştu r. Serum çinko düzeyinin d ü şü k lü ğ ü nü n prevalansı k o n tro l grubunda daha yüksektir. Sa^ çinko değerleri k o n tro l ve deney grubunda önem li derecede düşük tü r. B ulgulara göre ise serum çinko seviyesi ile yaş ve boy uzunlu­ ğu ara sın d a ilişki b u lu n m am ıştır.

• The A m erican Jo u rn al of Clinical N utrition, Vol: 38, 1983. 1 — Levine, A. S., D oscherholm en, A. : V itam in Bı« Bioavailability

F rom Egg Yolk and Egg W hite : The R elationship to Binding Proteine, p. 436.

2 — Rao, H. R. : Glucose Tolerance in Subclinical Pvridoxine Defi-ciency in Man. p. 440.

3 — Ackley, S., B a rre tt - Connor, E. and Suarez, L. : Dairy Products, Calcium and Blood Pressure. p. 457.

4 — Ovesen, L., Chu, R.( H ow ard L. : The Influence of D ietaıy Fat on Jeju n o sto m v O utput in Patients W ith Severe Short Bo\vel

Syndrom e. p. 270.

1 — Y u m u rta S arısı ve Beyazından B,< V itam ininden Y ararlanm a ve B unun Bağlayıcı P ro tein İle İlişkisi

„ Y u m u rta sarısının B12 em ilim ini y u m u rta beyazından daha faz la inhibe ettiği bilinm ektedir. Ç ünkü y u m u rta beyazı ve sarısındaki Bıu bağlayıcı p ro tein farklıdır. Y apılan a ra ştırm a d a y u m u rta sarı­ sındaki B12 bağlayıcı p ro tein in 125.000, y u m u rta beyazında ise 97.750 olarak b u lu n m u ştu r. Isıtm a işlem i ile y u m u rta sarısındaki ve beyazındaki ap o p ro tein in bağlam a kapasitesi azalm ış, bu azal m a ısıtm a süresine bağlı o larak y u m u rta beyazında d aha az olm uş tu r. B unun tersi o larak ısıtm a ile y u m u rta sarısındaki holoenzim d ah a h arek etli hale gelm iştir. Bu a ra ştırm ad a n y u m u rta sarısı ve beyazında B12 bağlayıcı proteinin fark lı olduğu ve b u farklılığın da Bu. em ilim ini etkilediği sonucu çıkarılm ıştır.

(14)

128 BESLENME VE DİYET DERGİSİ 2 — K linik B elirtisi Olmayan Piridoksin Y etersizliğinde İnsanda

Glukoz Toleransı

O ral glukoz tolerans testi klinik belirtisi olm ayan ve norm al p irid o k sin değerine sahip olan kişilere uygulanm ış. V itam in y eter­ sizliği olan kişilerde açlık kan şekeri n o rm al çıkm asına rağm en, be­ lirli ara lık la rla sap tan an glikoz değerleri (30, 60, 90, 120 ve 150 dak.) ko n tro l gru b u n d an d aha d ü şük b u lu n m u ştu r. B üyüm e h o r­ m onu ve insulin düzeyleri de yetersizlik olan k işilerd e k o n tro llere göre düşük b u lu n m u ştu r. P iridoksin yetersizliğinin b u k işilerd e in- sulinin hipoglisem ik hassasiyetini değiştirdiği fik rin i o rta y a ç ık art­ m ıştır. Daha önce yapılan a ra ştırm a la rd a ham ile k ad ın da, oral k o n trasep tif alan lard a p irid o k sin yetersizliğine ra stlan m ış ve p iri­ doksin yetersizliği olan farelerde glikoz to leran sın ın bozulduğu gö­ rü lm ü ştür. Böyle b ir d u ru m herk este görülm em esine rağm en di abetlilerde gizli kalabilm ekte ve ciddi so n u çlar ç ık a rtm a k ta d ır. Bu kişilere piridoksin verilm esi insulin ve büyüm e h o rm o n u düzeyi­ nin a rtm asın a neden olm uştur. Bu çalışm ada görüldüğü gibi p iri­ doksin düzeyinin yükseltilm esi olum lu etki yap m ıştır.

3 — Süt Ürünleri, K alsiyum ve Kan B asıncı

Diyet kalsiyum alım ı ile kan basıncı, yaş, şişm an lık ve alkol alım ı arasın d a ilişki olup olm adığı a ra ştırılm ıştır. S ütle alm an kalsiyum ile erkeklerde yaş ve şişm anlık a ra sın d a b ir ilgi b u lu n a ­ m am ış, fak at sü t ü rü n leri ile sistolik ve diyastolik k an basıncı a ra ­ sındaki yakın ilgi b u lu n m u ştu r. Yaş, şişm anlık ve alkol alım ı k o n t­ rol a ltm a alın d ık tan sonra, siyastolik kan basıncı n eg atif o larak günlük to tal kalsiyum alım ı ile ilişkili bu lu n m u ş, sistolik kan b a­ sıncı ise, sütle alm an kalsiyum ile ilişkili b u lu n m u ştu r.

Diyetle alm an kalsiyum un k an basıncını d ü şü rm esi yanı sıra an tih ip ertan sif a jan ların d a (tlıiazide diuretics) serum iyon kalsi yum düzeyini a rttırd ığ ı ve kalsiyum dengesini p ozitif yönde etki Iediği ra p o r edilm iştir.

4 — Jejunostom i Y apılm ış Kısa Kalın Barsak Sendrom lu H astalar­ da Diyet Yağının E tk isi

Y aşları 3 8 -6 5 ara sın d a değişen b ir kadın, d ö rt erk ek toplam 5 h a sta üzerinde çalışılm ıştır. D eneklerin d ö rd ü n d e p rim e r C rohn's hastalığı, b irin d e ise m ezenterik h astalık v ard ır. Bu deneklere jeju

(15)

ÎLGÎNÇ YAYIN ÖZETLERİ 129 n ostom i uy g u lan arak jeju n u m la rm d a n 35 - 125 cm arasın d a deği­ şen u zu n lu k ta p a rç a la r alınm ıştır. D enekler evlerinde 27 - 60 ay a ra­ sında değişen sü relerd e p a re n teral yolla beslenm işlerdir. D aha son­ ra h a sta la rın beslenm e alışkanlıkları d ik k ate alın arak ağız yoluyla beslenm eye geçilm iştir. B una göre h e r h a sta n ın aldığı en erji ve be­ sin öğeleri fark lıd ır. D eneklerden alm an ostom i sıvılarında Na, K, Ca, Mg, Zn ve Cu’m m ik ta rla rı belirlenm iştir. Y üksek yağlı diyetin Ca, Mg, Zn ve C u'ın in testin al kaybına yolaçtığı yüksek k a rb o n h id ­ ra tlı diyetin çift değerli katy o n ların em ilim ini arttırd ığ ı, bu etkisini suyu çekerek b a rsa k la rm uyarım ını azaltm ak suretiyle yaptıkları ileri sü rü lm ü ştü r. B una göre incebarsak rezeksiyonu yapılm ış h a s­ ta la rı uzun süre intravenöz beslenm enin zor olduğu, m alniitrisyon ve d eh id ratasy o n u önlem ek için besin öğelerinin eklenm esinin ge­ rekli olduğu b elirtilm iş, ayrıca intravenöz beslenm eden norm al di­ y etlere dönüldüğünde yüksek yağlı diyete çift değerli katyonların eklenm esi ö n erilm iştir.

® G erontology, V o l : 28, 1982.

1 — V incent, M., Gibson, R. S. : D ietary In ta k e of a Grup of Chronic G eriatric Psychiatric Patients. p. 245.

Y aşlı, K ronik - Psikiyatrik B ir Grup H astanın Diyetleri ve B es­ lenm e Durum ları

Bu çalışm a 19 yaşlı, kro n ik - p sik iy atrik h a sta üzerinde O n tario ’ d a b ir san ato ry u m d a y apılm ıştır. D eneklerin 8’i erk ek tir, ortalam a ağ ırlıkları 63 kg ’dır. 11 denek ise k ad ın d ır ve o rtalam a ağırlıkları 57 kg'dır. A raştırm a, h astan ed e düzenlenen m enülerin deneklere ve­ rilm esi ile b irb irin i izleyen 3’e r günlük 2 periyod halinde gerçekleş­ tirilm iştir. B una göre 1 deneğin yetersiz kalsiyum , 4 deneğin yeter­ siz çinko, 1 deneğin de yetersiz dem ir aldığı belirlenm iştir. Yaşlı, k ro n ik - p sik iy atrik h a sta la r yeterli beslenem em eleri sonucu mal- niitrisy o n ve enfeksiyonlara duyarlı hale gelm ektedirler. Psikolojik p ro b lem ler ilerleyerek depresyon, ano rek sia gibi d ah a büyük bo­ zu k lu k lara yol açm ak tad ır. B u a rad a kullanılan ilâçların zamana bağlı o larak m alab so rp siy o n lara neden olduğu ve vitam in antigonist- leri etk isi gö sterdik leri ileri sü rü lerek riskli h a sta la rd a düzenli m i­ n e ra l ve vitam in eklem elerinin yapılm ası gerektiği bildirilm iştir.

(16)

130 BESLENME VE DİYET DERGISi © Gerontology, V o l: 29, 1982.

1 — D urakoviç, Z., Mimica, M. : P ro tein u ria in The Elderly. p. 121 Y aşlılıkta P ro tein ü ria

Yugoslavya'da yapılan çalışm ada yaşları 65 - 84 arasın d a deği­ şen 624 denek üzerinde p ro tein ü ria incelenm iştir. D enekler random yöntem i ile seçilm işlerdir. K adınların % 30.8’inde, erkeklerin %27.4 ünde p ro tein ü ria görülm üştür. B u sonuçlara göre proteinli rianm prevalansı yüksektir. A raştırıcılar d ah a önceki çalışm alarında ise 22 - 41 yaş gru b u n d a proteiniiriaya % 4.4 o ran ın d a rastlan m ışlard ır. Pyelonefrit ve p ro tein ü rialı h a sta düzeyi hem k ad ın lard a hem de erkeklerde % 49’dur. S istitli ve p ro tein ü rialı h a sta duru m u kadın­ lard a % 27, erkeklerde % 22'dir. A raştırıcılar p ro tein ü rian m yaşlı­ la rd a çok yüksek o ran d a görülm esini b ö b rek bozukluklarının yaş lılıkta fazla olm asına bağlam ışlardır.

0 G astroenterology, V o l: 83, 1982.

1 — Fleming, C. R., Lie, J. T., McCall, J. T. et. ali. : Selenium Defi ciency and Fatal C ardiom yopathy In a P atien t on H om e Pa- ren teral N utrition, p. 689.

Evde P aren teral Beslenen B ir H astad a Selenyum Yetersizliği ve F atal K ardiyom iyopati

K ronik idiyopatik - intestinal obstriksiyonlu yetişkin b ir erkek h a sta kardiyom iyopati ve v en trik ü ler fibrilasyondan ölene kadar 6 yıl süre ile evde p a re n teral o larak beslenm iştir. H asta ağızdan beslendiğinde 500 K kal’den az en erji alabilm ektedir. P aren teral ola rak beslenm e ile % 8.5’luk am ino asit solüsyonundan 500 cc, % 60 lık dekstrozdan 500 cc verilerek günde 42 g r p ro tein , 1188 Kkal. sağlanm ıştır. Selenyum eklem esi yapılm am ıştır. H asta öldükten sonra yapılan otopside doku lard ak i selenyum m ik ta rı norm ale gö­ re düşük b u lu n m u ştu r. Benzer çalışm aların ra p o rla rın a dayanıla­ rak selenyum dan yetersiz diyetin hayvanlarda ve in san lard a miyo- kardiyal bozukluklara ve p ato lo jik bu lg u lara neden olduğu, uzun sü re p a re n teral o larak beslenen h a sta la rd a iz elem entlerin yetersiz­ liğinin önem li olduğu, b u nedenle d ik k atli davranılm ası gerektiği, selenyum un glutatyon peroksidazın esansiyel kom ponenti olduğu,

(17)

İLGİNÇ YAYIN ÖZETLERİ 131

h ü c re lerd e o k sid atif m etabolizm ada h id ro k sip ero k sitleri ortam dan u z a k la ştırd ığ ı b ild irilm iştir.

® Tlıe Lancet, 1/8326, 26 March, 1983.

] — W right, J. T., B arrison, I. G., Lewis, I. G. : Alcohol C onsum ption, Pregnancy an d Low B irth W eight. p. 663.

A lkol T üketim i, Gebelik ve B ü şiik D oğum Ağırlığı

F etal alkol sen d ro m u n u n k o n jen ital anom alilere etkisini ince lem ek için 900 gebe kadm , sigara içm e d u ru m ları da dik k ate alına­ ra k , b ir h a fta d a 100 gı* veya d ah a fazla alkol alanlar, 50- 100 gı alkol a la n la r ve 50 g r'd a n d ah a az alkol alan lar olarak sınıflandırıl m ışla rd ır. A raştırıcılar sig ara içim i ile alkol alim inin doğum ağır lığının d ü şü k o lm asın d a sin erjitik b ir etk ileri olduğunu savunm uş la rd ır. B ir h a fta d a 100 g r veya d aha fazla alkol alan kadınların % 74’ü n ü n ço cu k ların d a b ir bozukluk gözlenm em iş, fak at % 10’luk b ir k ısm ın ın ço cu k ların ın doğum ağ ırlık ların ın o rtalam a % 10 o ra­ n ın d a azalm a olduğu b ild irilm iştir. Bu sonuçlara göre b ir h aftad a

100 g r veya d ah a fazla alkol alınm asının çocuklardaki düşük do­ ğum ağırlığı risk in i a rttırd ığ ı, sigaranın da yardım cı etkisi olabile­ ceği ileri sü rü le re k anne ad ay ların ın alkol ve sigarayı b ırak m aları, bıralcam ıyorlarsa plan lı b ir tü k e tim p ro g ram ı izlem eleri önerilm iş­ tir.

<® Journal o f Science of Food and Agriculture, V o l : 33, 1982. 1 — Calixte, F. S., Canellas, J. : C om ponents of N u tritio n al In terest

in C arob Pods (C eratonia Siliqua). p. 1319. K eçiboynuzunun B esin İçeriği

K eçiboynuzu kap alı deniz ülkelerinde b u lu n u r ve meyve, ye­ m iş o la ra k tü k etilm ek ted ir. K eçiboynuzu m ikrobiyolojide besi o r­ tam ı, besin sanayiinde m oleküllerin b ira ra y a gelm esini sağlayarak dayanıklılığı a rttırıc ı ve b ir kafein çekici, ilâç sanayiinde yardım cı m ad d e o larak , M allorca ad aşın d a çiftçiler ta ra fın d a n zararlılara k arşı in sek tisit o larak k u llan ılm ak tad ır. Nem, yağ ve kül içeriği o to ritele rin ra p o r ettiğ i gibi fark lıd ır. Bu farklılık m eyvanm oriji­ n in in fa rk lı olm asına bağlanm ıştır. K eçiboynuzunun besin içeriği şöyledir : P ro tein % 3 gr, yağ % 0.73 ± 0.08 gr, kül % 2.69 ± 0.10

(18)

132 BESLENME VE DİYET DERGİSj gr, nem % 15.58 ± 0.17 gr, K 1108 ± 130 mg, Ca 307 ± 19 mg, Mg 42.2 ± 5 mg, Na 13.1 ± 1 .8 mg, Cu 0.23 ± 0.02 mg, Fe 1.04 ± 0.07 mg, Mn 0.40 ± 0.05 mg, Zn 0.59 ± 0.02 mg.

® Nurition Reviews. V o l: 41, 1983.

1 — Blood Glucose Response to Various Foods, p, 8.

2 — Calcium and Phosplıorus R equirem ents of Low B irth Weight Infants, p. 69.

3 — Arachidonic Acid Stim ulates Prostaglandin Synthesis in Cytoprotection of Gastric Mucosa. p. 90.

4 — Linoleic Acid, Prostaglandin Synthesis and Chronic Renal Failure in Rats, p. 94.

5 — Heat - Treated Covv's Milk Rem ains Allergenic, p. 96.

6 — Hunger and Appetite : Old C oncepts/N ew D istinctions, p. 101. 7 — N utritional Supplem entation and G row th of Children at Risk

of M alnutrition, p. 111.

8 — Changes in Nitrogen and Energy M etabolism During the M enstrual Cycle, p. 116.

9 — Ascariasis, Giardiasis and Growth, p. 149.

10 — Prevention and Therapy of Diabetes M ellitus, p. 165.

11 — Clinical, Biochemical and N utritional Spectrum of Zinc Defi ciency in H um an Subjects : An Update, p. 197.

12 — Plazma Levels of Zinc in Protein - Calorie M alnutrition and A fter N utritional R ehabilitation, p. 209.

13 — M etabolic Bone Disease and V itam in D Deficiency in C rohn’s Disease, p. 213.

14 — The Basis of Im m ediate H ypersensitivity, p. 229. 15 — Iron Deficiency an d M ental Development, p. 235. 16 — B reast Feeding Prevents O titis Media, p. 241.

17 — M egavitamin E Supplem entation and V itam in K - D ependent Carboxylation, p. 268.

18 — Fat - Supplem ented Preterm In fan ts Grow F aster, p. 270. 19 — The Influence of Eggs Upon Plasm a C holesterol Levels, p. 272. 20 — Taste of Salt On a Low Sodium Diet, p. 274.

21 — The F u tu re of Ferm ented Foods, p. 293.

22 — Use of Iro n - Fortified S alt to C om bat Anemia, p. 302. 23 — P reterm H um an Milk Im proves The G row th o f P reterm In

(19)

İLGİNÇ YAYIN ÖZETLERİ 133

24 — C hro m ium S ta tu s a n d S eru m Lipids, p. 307.

25 — Iro n Deficiency Anem ia Due to Im p aired Iro n T ra n s p o rt p. 311.

26 — M odern C oncepts of Obesity, p. 361. 1 — Ç eşitli B esin lere K arşı Kan Glikoz Y anıtı

P irin ç veya buğday ekm eği p a tatese göre kan şekerini d ah a ya­ vaş y ü k seltm ek te d ir. Yine glikoz ku ru b ak lag illerle b irlik te yendi ğinde k an şek e r düzeyi d ah a yavaş y ükselm ektedir. Diğer k u ru b ak lag illere göre n o h u t k an şekerini d ah a az yükseltm ektedir. 50 gr. k a rb o n h id ra t sağlayacak şekilde n o h u t, barb u n y a, pirinç ve ek­ m ek v erilerek glisem ik y an ıt, s ta n d a rt o ra l glikoz to leran s testiyle k a rşıla ştırılm ıştır. E n d ü şü k k an şek er düzeyi ve yükselm ede ge­ cikm e, k u ru b ak lag illerin alım ın d a g ö rü lm ü ştü r. Ayrıca b ir saat son­ ra k i k an şek er düzeyi ekm ek ve p irin çte glikoz tolerans testin e gö­ re d ü şü k b u lu n m u ştu r. K u ru baklagillerde b u lu n an posa öğesi ga- la k to m a n n a n 'ın kan şekerini k o n tro l etm ede etkili olduğu sanıl­ m a k ta d ır. G enelde diyetin p osa içeriği yükseldikçe diyabetlilerde a n tid ia b e tik ilaçlara gereksinm eyi azaltm ak tad ır. K u ru baklagille­ rin k o lestero l d ü şü rü c ü etk ileri de olduğundan diab et diyetlerinde et y erin e b u besinlerin kullanılm ası y ararlı olabilir.

2 — D üşük D oğum Ağırlıklı B ebeklerin K alsiyum ve F osfor Gerek sin m eleri

D üşük doğum ağırlıklı bebeklerde m in eral yetersizliğine bağlı kem ik b o zu k lu k ları sık görülür. Son yıllardaki a ra ştırm a la ra göre b u n u n nedeni; sü t ve diğer (bu beb ek ler için hazırlanm ış) m am a­ la rla kalsiyum ve fosfor gereksinm elerinin k arşılan am am ış olm ası ve diğer etm en lerd ir. Bu etm en lerin b aşlıcaları; D vitam inin y eter­ siz alım ı ya da yağ m olab so rp siy o n u n a bağlı em ilim yetersizliği, D vitam in i m etabolizm asındaki yetersizlik, k alsito n in ve p a ra tiro id h o rm o n ların d ak i b o zu k lu k lard ır. D üşük doğum ağırlıklı bebeklerin n o rm al bebeklere göre plazm a 25 - OH - D vit. düzeyini n o rm al sı­ n ırla rd a tu tm a k için d ah a yüksek m ik ta rla rd a vit. D alm aları ge­ rek tiğ i b elirtilm iştir. D üşük doğum ağırlıklı beb ek ler için hazırla­ n an k arışım la rın kalsiyum fo sfo r içerikleri a rttırıla ra k bebekler b eslendiğinde m in eral b irik im i ve kem ik m ineralizasyonunda dü­ zelm eler g ö rü lm ü ştü r,

(20)

134 BESLENME VE DİYET DERGIS-3 — Gastrik M ukozanın Korunm asında Prostaglandin Sentezini

Uyaran Araşidonik Asitin E tkisi

P rostaglandinler çeşitli a jan lara k arşı g astrik m ukozayı k o ru r­ lar. Bu ara ştırm ad a etanol verilm eden önce m ide ve ince barsak- la ra araşidonik asit verilerek p ro stag lan d in oluşum u vte g astrik salgıların du ru m u incelenm iştir. A raşidonik asit verilen g ru p ta eta- nolden dolayı fazla değişme görülm ezken, verilm eyen g ru p ta mu- kozal sahanın üçte birin d e değişiklik gözlenm iştir. B u çalışm ada araşidonik asit saf o larak kullanılm ıştır. Y ağların bileşim inde a lı­ nan araşidonik asit veya diğer elzem yağ asitlerin in p ep tik ülser ve fazla alkol alım ı sonucu oluşan k an am alara k arşı g a strik m uko­ zayı koruyucu olup olm adığının a raştırılm asın a gerek vardır. 4 — Sıçanlarda Linoleik Asit, Prostaglandin S entezi ve Kronik

R enal Y etm ezlik

Özetlenen ara ştırm alard a sıçanların b ö b rek lerin in üçte ikisi a lın d ık tan so n ra bozulan fonksiyonların elzem yağ asidinden zen­ gin diyetle yavaşlatıldığı, prostaglandin E2 sentezinin ise a rttığ ı gü rü lm ü ştü r. Prostaglandin vazopresin'in etkisini engelleyerek su atım hızını a rttırır. Elzem yağ asitlerin in yetersizliğinde p ro stag lan din sentezi engellendiğinden id ra r hacm i azalır.

5 — Hayvan Sütünün Isıtılm ası Allerjik E tk isin i Azaltmaz

H ayvan sü tü b u h a rla 100°C’de 30 dakika, otoklavda 115°C’de 30 d akika veya 121°C’de 20 dakika k ay n atıld ık tan so n ra besin de ğerlerindeki değişm eler ve allerjik etkisi incelenm iştir. A llerjik et­ kisinde önem li b ir düzelm e görülm em iştir. B unun yan ın d a besin değerlerinde azalm a o lm u ştu r. Isıtm ayla sü tü n lizin, tiam in, vita­ m in B«, folik asit ve vitam in Bı2 değerlerinde önem li azalm alar gö rü lm ü ştü r. E n çok azalm a otoklavda yapılan ısıtm ayla olm uştur. Ancak ençok folik asit kaybı .b u h arla yapılan ısıtm ad a görülm üş tü r. Sıcaklığın etkisiyle o rtay a çıkan lizinin yıkım ü rü n le rin in de allerjik olduğu b elirtilm iştir. B una göre allerjik etkisinin azaltıl­ m ası için hayvan sütü n ü n aşırı şekilde ısıtılm asının d cğ ru olm adı­ ğı sonucuna v arılm ıştır. B unun yanında peynir altı suyunun ısıtıl­ m ası uygun görülm üştür.

(21)

İLGİNÇ YAYIN ÖZETLERİ 135

6 — A çlık ve İştah : E ski Kavramlar - Yeni B elirlem eler

«Açlık», «besin alim ini u y aran içten gelen işaretler seti» olarak ta n ım la n ır. B asit o la ra k «Yiyecek h erh an g i b ir şey v ar mı?» duy g u su d u r. B u iş a re tle r beyinden ve p eriferd en kaynaklandığı gibi a lışk an lık o larak da gelişebilir. Açlığın k a rşıtı doygunluktur. «İş­ tah», b esin seçim ine yönelik h afif açlık o larak tan ım lan ır. B ir kim ­ se b elirli besin için b elirli açlık duyar. B asit o larak «ne yem ek is­ tiyorum ?» duygusudur. Açlık duygusunun oluşum unda birço k et­ m en ro l oynar. B u n lard an b iri m erkezi sin ir sistem iyle ilgilidir. V arsay ım lara göre iki k atek o lin erjik m ekanizm a açlığı k o n tro l eder. B iri h ip o talam u su n m edial bölgesinde b u lu n an alfa - n o rad ren erjik m ek an izm ad ır ve besin alm a davranışını uyarır. İkincisi hip o tala­ m u su n a n te ro la te ra l bölgesinde b u lu n an beta-ad ren erjik ve dopa- m in e rjik m ekanizm adır. Bu m ekanizm a besin alim im engeller. İk in ci etm en p e riferik sistem le ilgilidir. Açlıkta m idenin ro lü deği şik tir. M idesi alm an k işiler belirli ara lık la rla besin alm a gereksin­ m esi d u b a rla r. Yem e sırasın d a k an a salgılanan gastro in testin al h o r­ m o n la rd a n kolesistokinin ve bom besin doygunluk m ekanizm asını etkiley erek besin alim im azaltırlar. Diğer b ir varsayım a göre k ara­ ciğerde g likojen veya b u n u sağlayan m etabolitlerin en aza düşm e­ siyle açlık duygusu gelişir. İn su lin açlık m ekanizm asını etkileyerek besin alım m ı a r ttır ır . B u etkisinin doğrudan ve k an d a glikoz dü­ zeyini d ü şü re rek yaptığı san ılm ak tad ır. P eriferik sistem le ilgili di­ ğ er b ir etm en adipoz dokudaki lipoprotein lipaz enzim i aktivitesr v arsayım ıd ır. Bu enzim k an d ak i m etab o litlerin düzeyini değiştire­ re k açlık o lu şu m u n a neden olur. Bu enzim k apı bekçisi o larak ni telen d irilm ek te, adipoz dokuya geçen trig liserit düzeyini k o n tro l et­ m ek ted ir. Açlık duygusunun gelişim i, yem e aralığı ile ilişkilidir. Yeme aralığ ı uzadıkça şiddetli açlık duy u lu r ve fazla yenir. Çevre­ sel e tm en ler de açlık o lu şu m u n u etkiler. Soğuk, besin alim im a r ttı­ rır, sıcak azaltır. Akut id m an d an hem en so n ra besin alım ı azalır. K ronik id m an y a p an la rd a ise besin alım ı a rta r. Diğer b ir etm en açlığın besin b u lu n m asın a göre ayarlandığı varsayım ıdır. B una gö­ re kişi e n erji deposunun boşalm asına cevap olm aktan çok, enerji ve b esin öğeleri gereksinm elerini karşılam ayı öğrendiği için yemek yem e isteği duyar. İşta h ı etkileyen etm enlerin başlıcaları; besinin, öznel nitelikleri, öğrenilm iş tercih ve red etm e, sosyal etkiler, çev­ resel etkiler, m etabolik etkiler, h asta lık la r ve ilaçlardır. Bazı araştı­ rıc ıla ra göre besin seçim ini beyindeki n ö ro tran sm ite rle r kontrol

(22)

136 BESLENME VE DİYET DERGİSJ eder. B unda kalıtım ın da etkili olduğu söylenm m ektedir. Besinin ta t, koku, lezzet, görünüm gibi öznel nitelikleri besin seçimini et­ kiler. L aboratuvar sıçanlarının sodyum a karşı özel iştah ları olduğu belirtilm iştir. Sodyum yetersizliğinde tuzlu ta t traşh o ld u düşm ek­ tedir. Diğer besin öğelerinde b u m ekanizm a (yetersizliği olan besin öğesine karşı özel iştah) saptanam am ıştır. İştah, beslenm e kü ltü ­ rüyle de ilgilidir. Birey alıştığı besini, alıştığı pişirm e yöntemini seçmeye meyillidir. Alışkanlık, açlık veya iştahın fizyolojik fonksi­ yonlarını değiştirmemekle birlikte, bu sinyallere cevap oiarak bi reyi besin almaya yöneltir.

7 — Malnutrisyon Riski Olan Çocukların B eslenm e Yönünden Des­ teklenm esinin Büyüme Durumuna Etkisi

M alnutrisyonun yaygın olduğu Colombia’da yaşa göre ağırlık ları standardın % 85’inden daha az olan çocukların beslen­ mesi için ailelere gebeliğin ilk dönem inden itibaren günlük 630

Kkalori ve 30 gr. protein sağlayacak şekilde ek besin verilerek ço­ cukların m orbidite ve büyüme durum ları izlenm iştir. Ancak veri len ek besinin 200 kilokalorilik bölüm ü çocuklara ulaşabilm iştir. Ek besin verilen ailelerin çocuklarının o rtalam a günlük enerji alım ları 18 ayda 1478 ± 7 1 1 kkalori, 36. ayda 1380 ± 453 kiloka­ lori olarak bulunm uştur. Ekleme yapılm am ış grubun günlük ener ji alım ları ise 18. ayda 1301 ± 455, 36. ayda 1167 ± 478 kkaloridir. H er iki grubun doğum ağırlıkları farklı bulunm am ıştır. Üçüncü ay da, çocukların ağırlıklarında; altıncı ayda, boy uzunluklarında; iki grup arasında önemli farklılıklar görülm üştür. 36. ayda ek besin verilen grupaki çocukların ortalam a ağırlıkları ek besin verilm eyen gruba göre 476 gr. daha fazla, boyları ise 2.2 cm daha uzun b u ­ lunm uştur. Ancak yine de tüm çocukların ölçüleri sta n d a rtla ra g ö ­ re düşük buluninuştur. M alnütrisyon sıklığı ek besin verilenlerde % 9 iken, verilm eyenlerde % 21 bulunm uştur. Enfeksiyon hızı yö­ nünden gruplar arasında fark bulunm am ıştır. Zam anın o rtalam a % 38’ini çocuklar h asta olarak geçirm işlerdir. B una göre ek besin verm e m orbiditejd etkilem em iştir. B una karşın m alnütrisyon hızı­ nın düşm esinin m ortaliteyi düşürebileceği belirtilm iştir.

8 — M enstrual Siklusu Sırasında Azot ve Enerji M etabolizm asında Değişm eler

(23)

İLGİNÇ YAYIN ÖZETLERİ

e n e rji h a rc a m a la rı 92 gün süreyle incelenm iştir. O rtalam a bazal m etab o lizm a hızı, günlük 1202 ± 13 kkalori; kg başına 20.7 ± 2.6 k k alo ri, yağsız vücut kitlesinin kg b aşın a 33.5 ± 4.6 kkalori olarak b u lu n m u ştu r. M enstruasyon sırasın d a m etabolik hız düşm üş, ovu- lasy o n d an b ir h a fta öncesi en düşük düzeyine inm iştir. M enstruas- y o n u n b a şla m a sın a doğru yükselm iştir. M enstruasyon öncesi yük­ sek düzeyle, ovulasyondan b ir h a fta önceki düşük düzey arasında 395 K k alorilik fa rk b u lu n m u ştu r. M enstruasyon siklusunun 17. ve 11. g ü nlerin d e id ra r azotu düşük, 11. ile 6. günler arası yüksek b u ­ lu n m u ştu r. Bu değişikliğin horm onal değişm elerden ileri gelebile­ ceği b elirtilm iş, ölçüm lerde bu h u su slara dikkat edilm esi gerektiği v u rg u lan m ıştır.

9 — A skariasiz, Giardiasiz ve Büylim e

G elişm ekte olan ülkelerde p arazit enfeksiyonları çok sık görü lür. P a ra z itle r özellikle çocuklarm beslenm e durum larını daha da k ö tü le ştirir. G uatam ala'da, m alnutrisyonlu parazit enfeksiyonu olan ç o cu k lard a piperazin ve m etronidazolle tedavinin büyümeye etkile­ ri incelenm iştir. Piperazin, askariasiz sıklığını yarı y an v a düşürm üş, fa k a t büyüm eye etki yapm am ıştır. M etronidazol (25 m g /k g günde 2 kez 7 gün süreyle) verildiğinde giardiasiz tem izlenm iş ve büyüm e hızlan m ıştır. M etronidazol giardiasiz k ad ar anaerobik bakterilere k arşı da e tk in d ir. Bu tedavi şeklinin yaygın şekilde uygulanm ası için m aliyet - etk in lik ilişkisi ve yan etkileri yönünden diğer yön­ tem lerle karşılaştırm alı b aşk a çalışm alara gerek görülm ektedir. 10 — D iyabetes M ellitusün Korunm a ve Tedavisi

D iyabetes M ellitus hiperglisem i ile belirlenen karb o n h id rat lip it ve p ro tein m etabolizm ası bozukluğu hastalığıdır. Amerikan D iyabet Derneği, hastalığı insuline bağım lı diyabetes m ellitus (Tip I), insuline bağım lı olm ayan (Tip II) ve gebelik diyabeti şeklinde dizgilenm esini ö n erm iştir. Tip 1 diyabeti pankreasın Langerhans ad acık ların d ak i B eta hücrelerinin ölüm ü ile insulin salgılanamama- sı sonucu o rta y a çıkar. B eta hücrelerinin ölüm ü kalıtım sal ya d? çevresel nedenlere bağlı olabilir. B - 4, E - B ve diğer virüslerin, B eta hücrelerine toksik etki yaptığı b elirtilm iştir. Çeşitli kimyasal m addelerin de (haşere öldürücü N-3-pridilmetil-N-p-Nitrofenil urea, m esoxalyurea, hidroksiguinalin v.b.) B eta hücrelerine toksik etki yaptığı b ild irilm iştir. Toksik m addeler kalıtım sal olarak duyarlı

(24)

138 BESLENME VE DİYET DERGISJ kim selerde daha etkili olm aktadır. Diyabetin otoim m un patogene- sizi son yıllarda aydınlanm aya başlam ıştır. Tedavide insulin enjek- .siyonu şa rttır. Genellikle kahvaltıdan önce o rta etkili insulin, ak­ şam yemeğinden önce NPH insulin verilm ektedir. Böylece kan şe­ keri kontrol altında tutulm aktadır. H astanın durum una göre kısa etkili insulin o rta etkili insulinle birlikte kullanılabilm ektedir. Kan glikoz düzeyine göre insulini anında sağlayan m ekanik gereçler ge­ liştirilm ektedir. Ayrıca pankreas transplantasyonu için de çalışm a­ lar yapılm aktadır. Tip I diyabetinin temel diyet ilkeleri; besinlerin insulin enjeksiyonuna ve fiziksel aktiviteye uygun m ik tar ve aralık ­ larla alınması, karbonhidrat kaynağı olarak polisakkaritlerin kul­ lanılm asıdır. B asit karb o n h id ratlar toplam k arb o n h id ratın % 51'ini geçmemeli ve bu da meyve ve sebzelerden sağlanm alıdır. Fiziksel aktivite glikoz kullanım ını arttırdığından düzenli fiziksel aktivite yaptırılm alıdır. K orunm a şu anda olanaksızdır. Ancak im m une • terapi yöntemiyle korunm a üzerinde a raştırm alar sü rd ü rü lm ek te­ dir.

Tip II diyabetinin, şişmanlık, kasların glikoz alınlındaki bo zuklıık, Beta hücrelerinin glikoza yanıtlarının yetersizliği, insülin alıcılarında bozukluk, karaciğerin glikoz alım ındaki bozukluk gibi çok yönlü nedenleri olduğu belirtilm ektedir. Plazma mem branla- rında insulin için özel alıcılar olduğu ve insulin konsantrasyonunun bu alıcılarla kontrol edildiği belirtilm ektedir. Fazla yeme ve şiş­ m anlığın alıcıların konsantrasyonunu azalttığı, az yeme ve kilo verm enin alıcı sayısını arttırd ığ ı ileri sürülm üştür. Fazla yeme ile insulin, salgısı arttığında adale kasları ve adipoz dokuda insulin alıcıları azalm akta, dokunun insuline cevabı kalm am aktadır. Fizik­ sel aktivite glikoz kullanım ını a rttırır. G likokortikoidler, ürem i ve karaciğer hastalıkları insulinin alıcılara bağlanm asını azaltır. Ben- zolthiazid diüretikleri vücut potasyum deposunu dü şü rerek Beta hücrelerinin insulin salgılam a yeteneğini azaltır. Yine phenytoin, alfa adrenerjik uyarıcılar, prostaglandinler, Beta hücrelerinin insu­ lin salgılanm asını engeller. Dolayısıyla prostaglandin sentezini en­ gelleyen salisilatlar insulin salgısını a rttırır. Tip II diyabetinin te­ mel ilkeleri; enerji alımm ı, özellikle şişm anlarda azaltmak, ve fi­ ziksel aktiviteyi a rttırm ak tır. Böylece dokunun insuline yan ıtı iyi­ leşir ve glikoz kullanım ı a rta r. Diyette toplam k arb o n h id rat m ikta rı değiştirilm eden b asit şekerler sınırlandırılır. K arb o n h id rat ku ru baklagiller, kepekli tahıl ü rü n leri gibi posası yüksek kaynaklardan

(25)

İLGİNÇ YAYIN ÖZETLERİ 139

sağlandığında m ik ta r a rtsa bile kan şeker düzeyine fazla etki yap­ m az. T oplam k a rb o n h id ra tın (enerjinin % 50-60), m onosakkarit ve d isa k k a ritle rd e n gelen oran ı % 15'den az olm alıdır. Bu da m üm kün old u ğ u k a d a r sebze ve m eyvelerden sağlanm alıdıır. Oral hipoglise- m ik a ja n la rın ın Tip II diyabetin tedavisinde fazla yeri olm adığı be­ lirtilm iştir. H a sta lık ta n k o ru n m ad a en erji dengesine uygun bes­ lenm e ve fiziksel aktiv ite önem taşır.

G ebelik sırasın d a p o stp ran d ial veya açlık kan şekerinin yük selm esi ve gebelik sonunda te k ra r norm al d u ru m a düşm esi «gebe­ lik diyabeti» o larak tanım lanır. Gebelikte horm onal ve m etabolik değişm eler insulin direncine neden olur. Gebe kadının pankreası b u direnci karşılayacak düzeyde insulin salgılayam azsa gebelik di­ y ab eti o lu şu r. B u tü r diyabet sıklığı % 2 - 3 civarındadır ve genel­ likle gebeliğin üçüncü 3 aylık dönem inde görülür. Hiperglisem inin olu şm ası dölün B eta hücrelerinde hiperplaziye neden olur. Anne­ n in salgıladığı insulin plesantayı geçip döldeki glikozun kullanım ını sağlayam adığından dölde insulin salgılanır. Bu, hipoglisemi - hiper- insulinem i bileşiği fetal m o rtalite ve m orbiditeye neden olur. Hi- p erin su lin em i adipoz dokuyu a rttıra ra k dölün iri olm asına yol açar. Tedavide b a sit şek erler ve toplam enerji sınırlandırılır. Eğer açlık k a n şekeri 105 m g /d l ve p o stp ran d ial değer 120 m g /d l’i aşarsa in- sulln uygulanm alıdır. Genelde diyabetik gebelerin ancak '% 10 -15 in in insuline gerek duyduğu b elirtilm iştir. Çoğunluğu uygun diyet­ le k o n tro l edilir. Gebelik diyabeti gebelik öncesinde şişm an olan­ la rd a d a h a sık görülür. E n erji dengesine uygun beslenm eyle vücut ağırlığını uygun değerlerde tu tm a k başlıca korunm a önlem idir.

11 —-İn sa n la rd a Çinko Y etersizliğinin Klinik, Biyokim yasal ve B es­ lenm e Yönünden Görünümü .

Geçen 20 yıllık sürede çinkonun insan beslenm esindeki gerek­ liliği ve yetersizliğine bağlı h astalık lar tanınm ıştır. Çok m ik tarda p osa ve fita tla rı içeren diyetten çinko em ilim i azalır ve bu tü r di­ yetle beslenm ede çinko yetersizliği h astalık ları sık görülür. Ayrıca m alabsorpsiyon sendrom u, kronik bö b rek hastalıkları, karaciğer sirozu, sickle-cell acem isi, ak ro d erm atitis en tero p ati ve diğer bazı k ro n ik hastalıklığı o lan lard a de çinko yetersizliği görülür. Yeter­ sizlik b elirtilerin in başlıcaları; büyüm e geriliği, hipogonadizm , deri lezyonları, iştah azalm ası, zihinsel bulanıklık ve yara m leşm esinin gecikm esidir. Ayrıca tekrarlayan enfeksiyonlar, diyare, m ental bo­

(26)

140 BESLENME VE DİYET DERGIS) zu k lu k lar da çinko yetersizliğiyle ilgili olabilm ektedir. Çinko yeter sizliğinin testislerdeki olumsuz etkisi bu elem entin sperm atogene zis için esas olduğunu gösterm ektedir. Çinko birçok biyokimyasal tepkim ede rol alır. B unlardan en önem lisi hücre siklusunun, b ü tü n aşam aları ve DNA sentezindeki etkinliğidir. Çinko biyom em bran ya­ pısında rol alır. K araciğer hücrelerinin k arb o n tetrak lo rid le zehir­ lenm esini önler. Çinko emilim yeri için kadm iyum , kurşun, bakır, kalsiyum ve dem irle yarış halindedir. İn san lard a kurşun ve kadm i­ yum un toksik etkisini azaltm ak için çinkonun kullanılabileceği be­ lirtilm iştir.

12 — Protein-E nerji M alnutrisyonunda İyileşm eden Sonra Plazm a Çinko Düzeyleri

PEM un d a plazm a çinko düzeyi düşük bulunm uştur. B ir a raştırm ad a norm al çocuklarda 102 ± 4.7m ikrogram /dl olan plaz­ m a çinko düzeyi, PEM unda 41.3 ± 1.5 ile 56.1 ± 5.7 m ik ro g ram /d l olarak bulunm uştur. Diğer araştırm alard a da buna benzer fa rk ­ lılıklar görülm üştür. M alnütrisyon derecesi arttık ça plazm a çinko düzeyi de düşm ektedir. Plazma album in düzeyi ile çinko düzeyi arasında pozitif korelasyon bulunm uştur. D ört h aftalık iyileşme süresinde plazm a çinko düzeyi yükselm em iştir. B una göre kas eri­ mesi sırasında kaybolan çinkonun yerine konm ası için m alnütrisyo- nun tedavisi sırasında gereksinm enin üstünde çinko verm enin gerek­ liliği üzerinde durulm uştur. Tedavi diyetinin çinko yönünden yeterli olm asının plazm a çinko düzeyini yükselterek büyüm eyi hızlandı­ racağı, klinik iyileşmeye yardım edeceği ve bozulan im m un yeter­ liliği restore edeceği belirtilm iştir.

13 — C rohn’s H astalığında M etabolik K em ik Bozukluğu ve V itam in D Yetersizliği

C rohn’s hastalığında serum 2 5 -O H -v it. D, düzeyi düşük bu ­ lunm uştur. Günlük 4000 IU vit.D ile başlanıp gittikçe a rttırıla ra k serum vit.D düzeyi norm ale yükseltilm iştir. Bir osteom alasiyalı h astad a serum vit. D düzeyini norm ale yükseltrftek uzun süre almı« ve son doz günlük 50.000 IU yi b ulm uştur. Bu h a sta lık ta oluşan os teoporosiz k o rtik o steroid tedavisiyle ilgili b u lunm uştur. H astalarır. güneşten y ararlan m asın ın y ararlı olacağı vurgulanm ıştır.

(27)

İLGİNÇ YAYIN ÖZETLERİ 141

14 — B esinlere Ani H ipersensitivite R eaksiyonlarının Dayanaklar* G astrointestinal sistem in tem el işlevi, alm an besinlerin sin ­ d irim ve em ilim idir. Bu işlevi yerine g etirirk en in c eb a rsa k lar çeşitli an tijen ik ve toksik öğelerle tem as etm ek ted ir, im m ü n o lo jik ve im m ünolojik olm ayan sistem lerle ince b a rs a k la r genelde bu öğelerin aşırı zararların d an k o ru n u rlar. Bazı d u ru m la rd a besin alın d ık tan son ra olum suz reaksiyon oluşabilir. Besin öğesi niteliği taşım ayan farm akolojik aktiviteli öğeleri, toksinleri, böcek p a rç a ­ ları gibi yabancı öğeler içeren besinler yendikten sonra olumsu?, reaksiyon oluşabilir. Besinlere olan allerji reaksiyon im m une sistem le bağıntılı olduğundan diğer besin in to leran sların d an ay­ rılır. Ani hipersensitivite reaksiyonu antijen,IgE antibodisi ve ba- sofilisleri içerir. K alıtım sal olarak duyarlı bireylerde belirli an ti­ jenle tem as, antijene-özel IgE üretim ini uyarır. Mol. ağırlığı ISO 000 civarında olan IgE basofildeki alıcıyla bağlanır. Ani hipersensi vite reaksiyonu besin yendikten b ir kaç dakika ile b ir kaç saat için­ de b aşlar. B elirtilen g astro in testin al sistem de olduğu gibi deri ve solunum sistem inde de görülebillir. A llerjinin tanı yöntem leri • (1) H astan ın reaksiyon b aşlam adan önce yemiş olduğu besinlerin neler olduğu, nasıl hazırlanıp pişirildiği öğrenilir. (2) Reaksiyonun ne sıklıkla görüldüğü so ru ştu ru lu r. (3) Deri testi yapılır. (4) Ra- dioallergoserbent testi ile dolaşım daki antijen-özel IgE ölçülür. (5) E lim inasyon testi yapılır. (6) Şüphelenilen besin ku ru durum a getirilerek h a sta ne aldığım bilm eden azdan çoğa doğru yedirillir ve reaksiyon gözlenir. Tedavi için allerji reaksiyona neden olan be­ sin d iyetten çıkarılır. H asta besinlerin birbiriyle etkileşim i sonucu oluşacak reaksiyonlar ve allerji besinin bilinm eyen kaynaklardan da alınabileceği kanusunda uyarılır. Tehlikeli allerjik reaksiyon öyküsü olan h a sta la rın an tih istam in epinefrin içeren ilacı yanla­ rın d a taşım aları öğütlenir.

15 — Dem ir Y etersizliği ve Mental Gelişim

H indistan ve G uatem ala’da yapılan epidem iyolojik a raştırm a lard a anem ik olan çocukların m ental gelişm eleri anem ik olm a­ y an lard an düşük düzeyde b u lunm uştur. E k dem ir verilm esinin, bazı çalışm alarda m ental gelişim düzeyini yükseltirken bazıların­ da önem li b ir etki yapm adığı ra p o r edilm iştir. Deneysel çalışm a la rd a dem ir yetersizliğinin m ental gelişm edeki olum suz etkisi şöy le açıklanm ıştır: (1) Dem ir DNA sentezi için gerekli olduğundan

Referanslar

Benzer Belgeler

57 Numaralı Konya Şer’iye Sicilinde Boşanma İle İlgili Belgelerin Kadın ve Erkek.

Tablo 2 ‘de görüldüğü gibi Kimlik Süreci Ölçeğinin alt ölçekleri ile ilgili olarak bulunan iç tutarlık katsayıları “keşfetme” alt ölçeği için r=.73,

Personel güçlendirmenin örgütsel yenilikçiliğe etkisi incelendiğinde de genel olarak personel güçlendirme algısının önemli oranda etkili olduğu görülmektedir..

Literatürde yer alan bazı çalışmalarda, benzer olmanın ötesinde Orhon yazıtlarında kağan ile ilgili dile ge- tirilen niteliklerin bazılarının (bilgelik gibi)

bir arada oynadığı manili bir oyundur. Oyun, topluluğun özel günlerinde ya da bir arada olduklarında eğlence amaçlı oynanmaktadır. Oyun esnasında söylenen maniler; sö-

Çalışmada dinî ve geleneksel bir kutlama biçimi olarak Hıdırellez’in geçmişten bu- güne fiziksel olarak ve ona yüklenen anlamlar bağlamında değiştiği gözlenmiştir..

Editörlük Birimimiz derginin bu sayısında yer alan Millî Folklor Dün ve Yarın Yuvarlak Masa Toplantısı Raporunu hazırladı. Raporda da gö- rüleceği gibi dergimiz

Tüm dünya ülkeleri bu sorunları aşmak veya en aza indirgemek için ellerinden gelen her şeyi yapmaya çalışıyor, ortak çözümler üretmeyi deniyor, araştırmalar