• Sonuç bulunamadı

TA’RÎFU EHLİ’T-TAKDÎS Bİ MERÂTİBİ’L- MEVSÛFÎNE Bİ’T-TEDLÎS (TABAKÂTU’L- MÜDELLİSÎN)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "TA’RÎFU EHLİ’T-TAKDÎS Bİ MERÂTİBİ’L- MEVSÛFÎNE Bİ’T-TEDLÎS (TABAKÂTU’L- MÜDELLİSÎN)"

Copied!
34
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TA’RÎFU EHLİ’T-TAKDÎS Bİ MERÂTİBİ’L-

MEVSÛFÎNE Bİ’T-TEDLÎS (TABAKÂTU’L-

MÜDELLİSÎN)

İbn Hacer el-ASKALÂNÎ (Çeviren: Veysel ÖZDEMİR*)

Çevirenin Girişi

Hadîs ilimlerinde önemli bir yere sahip olan Şihâbuddîn Ebû’l-Fadl Ahmed b. Ali b. Hacer el-Askalânî el-Mısrî, 773/1372 târihinde Mısır’da dünyaya gelmiş, 852/1449 yılında ise Kâhire’de vefat etmiştir. Seksen yıla yakın ömründe başta hadîs olmak üzere birçok alanda eser te’lîf etmiştir.

Tercümesini yaptığımız İbn Hacer’in bu eseri, müdellis râvîler hakkında yazılan literatür içerisinde en meşhûrudur. Bu literatür Ali b. el-Medînî (ö. 234) ve el-Kerâbîsî (ö. 245, 248) ile başlamıştır1. Ancak bu âlimlerin eserleri günümüze ulaşmadığı için içerikleri hakkında doğrudan bilgi sahibi değiliz. Mezkûr iki eserden sonraki te’lîf, Nesâî’ye (ö. 303) aittir. Nesâî eserinde 18 müdellisin ismini zikretmiştir2. Nesâî’den sonra Dârekutnî’nin (ö. 385) de müdellisler ile ilgili bir eseri olduğu bildirilmekle beraber bu eser de günümüze ulaşmamıştır3. Daha sonra el-Hatîb el-Bağdâdî’nin (ö. 463) et-T ebyîn li-

E sm âi ’l-M ü dellisîn adındaki eseri gelmektedir. Ancak bu eser de günümüze

ulaşmamıştır4. Bundan sonra ise Zehebî (ö. 748) kasîde şeklinde 30 müdellisin ismini zikretmiştir5. Zehebî’nin iki öğrencisinden bir olan Makdisî (ö. 765),

* 1 2 3 4 5

Y r d .D o ç .D r , B in g ö l Ü n iv ersitesi İlah iy at F ak ü ltesi Ö ğ re tim Ü y esi, v ey sel2 3 @ g m ail.co m . M u h am m ed b. İs h â k İb n N ed îm , el-F ih rist, (thk. İb rah im R am azân ), D â ru ’l-M a ’rife, B ey rû t, 1 417/1997, s. 282; Ş em su d d în M u h am m ed b. A h m e d b. O sm an ez-Z eh eb î, S iyeru A ’l â m i’n -

N ü b e lâ , (thk. Ş uayb el-A rn âû t), I-X X IX , M ü e s se se tü ’r-R isâle, B ey rû t, 1402/1982, 11, 60; M û sâ

b. A b d illa h H acı H alîfe K âtip Ç eleb i, K eşfu ’z-Z ü n û n an E s â m i’l-K u tu b ve ’l-F ü n û n , (thk. Ş erafettin Y altk ay a, R ıfa t B ilg e), I-II, D â ru İh y â i’t-T u râ s i’l-A rab î, B ey rû t, tez., I, 81.

B u e se r Z ikru ’l-M ü d ellisîn ad ıy la ta h k ik edilm iştir. B kz. A h m e d b. Ş u ’ayb en -N esâî, Tesm iyetü

M e ş â y ih i E b î A b d irr a h m a n A h m e d b. Ş u ’a yb b. A li e n -N e sâ î e llezîne S e m i ’a m in h u m ve Z ikru ’l- M ü d e llisîn , (m hk. e ş -Ş e rîf H â tim b. Â r if el-A v n î), D â ru ’l-Â lem , M ek k e, 1423.

H âfız A h m ed b. A li b. H a c e r el-A sk alân î, T a ’rîfu E h l i ’t-T a kd îs b i M e r â tib i’l-M evsû fîn e b i ’t-

T edlîs, (thk. K erîm F u â d M u h am m ed e l-L e m ’î), y.y., tsz., 5; K âtip Ç eleb i, K eşfu ’z-Z ü n û n , I, 81.

A h m e d b. A lî E b û B e k r el-H atîb el-B ağ d âd î, el-K ifâ ye f î İ l m i ’r-R ivâye, (thk. E b û İsh âk İb rah im b. M u stafa), I-II, M e k teb etü İb n i A b b âs, M ısır, 2 0 0 2 , II, 371, 384, II, 384.

B kz. Z eh eb î, T abakâtu ’l-H u ffâ z ve E sm â u ’l-M ü d ellisîn , (thk. M a h m û d Z iy âd b. Ö m er), D â ru ’l- B e ş â iri’l-İslâm iy y e, y.y ., 1421/2000.

(2)

hocasının zikrettiği isimleri biraz daha ziyâdeleştirerek müdellisleri 57’ye çıkarmıştır6. Diğer öğrencisi olan el-Alâî (ö. 761) de hocasının kasidesinde zikrettiği müdellis isimlerini 68’e çıkarmıştır7. Irâkî (ö. 806), el-Alâî’nin eserine yapmış olduğu hâşiyelerinde bu isimlere ilâvede bulunmuştur8. Ancak elimizde mevcut olmadığı için kaç müdellis içerdiğine ait bir rakam veremiyoruz. Irâkî’nin oğlu (İbnu’l-İrâkî ö. 826) babasının bu çalışmasına ilâvelerde bulunarak müdellislerin sayısını 79’a çıkarmıştır9. Akabinde Halebî (ö. 841), Makdisî ve el-Alâî’nin eserlerinden istifâde ederek yapmış olduğu çalışmasında 93 müdellis râvînin ismini zikretmiştir10 11. İbn Hacer de kendisine kadar ulaşan bu te’lîfâttan istifâde ederek eserinde 152 müdellis râvînin ismini zikretmiştir.

İbn Hacer, bu eserinde el-Alâî’nin müdellisleri beş mertebeye ayırarak arzetmiş olduğu metodu takip etmiştir. Bununla birlikte bu eserini İbnu’s- Salâh’ın U lû m u ’l- H a d îs f üzerine kaleme almış olduğu N ü k e t inden önce te’lîf ettiğini bildirmektedir11. Nitekim T a ’r î f de zikretmiş olduğu bazı müdellis râvîlerin isimlerini N ü k et’inde zikretmeyerek bu eserinde bilgilerini yeniden gözden geçirmiş, bir nevi tashîhte bulunmuştur12.

Bu eser daha önce “H a d îs R ivâ yetin d e T edlîs U ygulam ası ve İbn

H a c e r ’in T abakâtü ’l-M ü dellisîn A d lı E seri ” adıyla Ömer Mehmet Ulusoy

tarafından 2008 yılında tamamlanan yüksek lisans tezi içerisinde tercüme edilmiştir. Ancak yapılan tercümede gerek İbn Hacer’in küçük boyutta olan bu eserinde kullanmış olduğu veciz uslûbundan gerekse tedlîs ile ilgili teknik ayırıntılara ve ıstılâhlara vâkıf olunamamaktan dolayı bazı hatalar bulunmaktadır. Hem bu hataların telâfisi hem de bu meşhûr eserden doğru faydalanılması amacıyla tarafımızdan tekrar tercüme edilmiştir. Yapmış olduğumuz bu tercüme ile ülkemizdeki hadîs ilimlerine dâir mirasa mütevâzı bir katkıda bulunmayı temenni etmekteyiz. İbn Hacer, eserde çoğu zaman hadîs âlimlerinin müdellisler ile ilgili beyânatlarını kısaltarak vermiştir. Tercümeyi yaparken bu ifadelerin doğru anlaşılması için özellikle ricâl edebiyâtındaki tam

6 İb n H acer, Ta ’rîf, 5; K âtip Ç elebi, K e şfu ’z-Z ü n û n , I, 81. K ary û tî, M a k d is î’n in m ü d ellis râv îlerin isim lerin i zik rettiğ i m an z u m u n u İb n H a c e r’in T a ’r î fin e y ap m ış o ld u ğ u ta h îk in in so n u n d a neşretm iştir. B kz. İb n H acer, T a ’rîfu E h l i ’t-T a kd îs b i M e r â tib i’l-M evsû fîn e b i ’t-T ed lîs, (thk. Â sım b. A b d illa h el-K ary û tî), M e k te b e tü ’l-M en âr, A m m ân , 1403/1983, s. 70-71.

7 B kz. S alah u d d în E b î S a ’îd b. H alîl el-A lâî, C â m iu ’t-T a h sîl f î A h k â m i’l-M erâ sîl, (thk. H am d î A b d u lm e c îd es-S elefî), Â le m u ’l-K u tu b , B ey rû t, 1426/2005, 104-112.

8 İb n H acer, Ta ’rîf, 5; K âtip Ç elebi, K eşfu ’z-Z ü n û n , I, 81.

9 B kz. E b û Z u r ’a A h m e d b. A b d irrah im b. el-İrâk î, K itâ b u ’l-M ü d ellisîn , (thk. R ı f a t F ev zî A b d u lm u ttalib , N âfiz H ü sey n H am m âd ), D â ru ’l-V efâ, y.y ., 1415/1995.

10 B kz. B ü rh ân u d d în İb ra h im b. M u h am m ed S ıb t İ b n u ’l-A cem î el-H aleb î, et-T eb yîn li-E s m â i’l-

M ü d e llisîn , (thk. Y ah y â Ş efik), D â ru ’l-K u tu b i’l-İlm iyye, B ey rû t, 1406/1986.

11 İb n H acer, e n -N ü k e t a lâ K itâ b i İ b n i ’s-S a lâ h , (thk. R e b î’ b. H âd î U m ey r), I-II, M ed in e, 1 404/1984, II, 650.

(3)

metinlerine bakmaya çalıştık.

Son olarak; hiçbir kul hatadan beri değildir. Dolayısıyla bu tercümede ortaya çıkacak hatalardan dolayı ilim ehlinin hüsnü niyetine sığındığımızı beyân ederiz.

%

— —

4

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

Hamd; her türlü noksanlıktan uzak, tesbîh ve takdîse layık olan Allah’a, Salât ve selâm, açık veya gizli her türlü ayıptan uzak Allah’ın kulu ve resulüne ve O’nun nurunun sardığı, tedlîse ihtiyacı olmayan âl ve ashâbına olsun.

Müdellislerin tanınması ve ezberlenebilmesi amacıyla hazırladığım

M a ’rifetü M e râ tib i ’l-M evsûfîne bi ’t-T edlîs f î E sân idi ’l-H a d îsi ’n -N eb e vî adlı bu kitap hocalarımızın hocası Selâhuddîn el-Alâî’nin - Allah hepsini rahmetine ğarketsin - C âm iu ’t-T ah sîl adlı kitabına dayanmaktadır. Bununla birlikte dikkatli bir araştırma neticesinde bilinen çok sayıda müdellis ismi ziyâde edilmiştir.

M ü d e llisle r b eş m erteb eye ayrılm a k ta d ır:

B irin ci M erteb e : Yahya b. Sa’îd el-Ensârî gibi nâdiren tedlisle

vasıflananlardır.

İkinci M erteb e : Hadîs imâmlarının tedlîs yaptıklarına ihtimal verdikleri

kimselerdir. Rivâyetlerinin geneline oranla tedlislerinin azlığı ve hadîste imâm olmaları hasebiyle hadîs imâmları, sahîhlerinde bunların rivâyetlerini tahrîc etmişlerdir. Süfyân es-Sevrî ve yalnızca sika râvîleri tedlîs yapan Süfyân b. Uyeyne gibi.

Üçüncü M erteb e : Çokça tedliste bulunanlardır. Hadîs imâmları; bunların

ancak semâ’ını açıkladıkları hadîslerini delil olarak kullanır. Bu grup içerisinde hadîsleri tamamen reddedilenler olduğu gibi İbn Zübeyr el-Mekkî gibi hadîsleri kabul edilenler de vardır.

D ördü n cü M erteb e : Bakiyye b. el-Velîd gibi zayıf ve mechûl râvîlerden

çokça tedlîs yaptıklarından dolayı hadis imamlarının, rivayette semâını açıklamadıkça hadisleri ile ihticâc etmememe hususunda ittifak ettiği kimselerdir.

B eşin ci M erteb e : Tedlîs dışında herhangi bir sebepten dolayı zayıf

addedilen râvîlerdir. Semâlarını beyân etmeleri durumunda bile hadîsleri merdûddur. Ancak İbn Lehî’a gibi zayıflığı hafif olmasından ötürü tevsîk edilenler de vardır.

(4)

el-Hâfız Selâhuddîn mezkûr kitabında bu taksîmi yapmıştır. Müdellislerden isminin başında “h” remzi olanlar mezkur kitapta zikredilmiş, “h” remzi bulunmayanlar ise ziyadelerdir.

Mutekaddîmûndan bazı âlimler, müdellislerin isimleri ile ilgili müstakil eserler te’lîf etmişlerdir. İmâm Şâfiî’nin talebelerinden olan el-Hüseyn b. Ali el- Kerâbîsî, Nesâî ve Dârekutnî bunlardandır. Daha sonra ise hocalarımızın hocası el-Hâfız Şemsûddîn ez-Zehebî bu alana birkaç beyitten oluşan manzum bir eser kazandırmıştır. Onu ise talebeleri el-Hâfız Ebû Mahmûd Ahmed b. İbrahim el- Makdisî ile Zehebî’nin zikretmediği bir çok ismi ilâve etmek sûretiyle ele alan el-Alâî takip etmektedir. Akabinde de hocamız, asrın hâfızı Ebû’l-Fadl b. el- Hüseyn (el-Irâkî), el-Alâî’nin kitabına hâşiyeleri yazdığı zeylinde birkaç isim daha ilâve etmiştir. Sonra Allâme Kâdîu’l-Kudât Veliyyuddîn Ebû Zur’a el- Hâfız İbnu’l-Hâfız, babasının el-Alâî’nin kitabına yapmış olduğu hâşiyeleri biraraya getirip, birkaç isim ilâvelerde bulunarak, yeni bir tasnîfle müstakil bir eser te’lîf etmiştir. İbnu’l-Irâkî, bu eserinde el-Alâî’ye yapmış olduğu ziyâdeleri “^ 'j ” remziyle belirtmiştir.

Müteahhirûndan da müdellislerle ilgili müstakil eserler te’lîf edenler olmuştur. Büyük muhaddis ve mutkin Burhânuddîn el-Halebî Sıbt İbnu’l- Acemî, el-Alâî’nin kitabına bağlı kalarak, ona az sayıda müdellis ismi eklemiştir. el-Alâî’nin kitabında müdellis olarak zikredilenlerin toplamı 68 kişidir. Buna İbnu’l-Irâkî 13 kişi, el-Halebî ise 32 kişi ilâve etmiştir. Ben de bu ikisinin ziyâdelerine 39 kişi ilâve ederek kitabımda toplam 152 müdellis ismi zikrettim. Ayrıca K ütü b-ü S itte imâmlarının, hadîslerini tahrîc ettikleri râvîleri farklı remizlerle belirttim.

(Tedlîs İle İlgili Bazı Kavramların Tanımları)

Tedlîs; bazen isnâdda bazen da şuyûhta olur. İsn a d d a tedlîs; Bir râvînin mülâkî olduğu veya gördüğü fakat meclisinde bulunmadığı kişiden, semâ etmediği bir rivâyeti semâ etmiş gibi muhtemel (semâ ile alınma ihtimali içeren) sîgalarla rivâyet etmesidir. Buna hocasını gören ve onun meclisinde oturmayan kimse de dahildir.

Tedlîsu ’l-İsn a d şu kısımları içermektedir:

T e d lîs u ’l - K a t ’: Râvînin rivâyet edatını hazf edip; “^ 1 / Zührî

Enes’den” şeklindeki gibi (kısaltarak) rivâyet etmesidir.

Tedlîsu ’l-Atf: Râvînin bir hadîsi rivâyet ederken semâ ettiğini belirterek

onu aldığı hocasının ismine; söz konusu hadîsi kendisinden almadığı başka bir hocasının da ismini atfederek rivâyet etmesidir.

Tedlîsu ’t-T esviye: Râvînin şeyhini kurtarmak için yaptığı bir tedlîstir.

Şayet (yukarı kısımda) bu anlaşılırsa senedde tedlîs yapıldığına hükmedilir. Anlaşılmazsa bu durumda iki ihtimal vardır: Sikadan tahdîs ettiğini tasrîh ettiği

(5)

rivâyetleri alınır, diğerlerinin hükmünde ise tevakkuf edilir.

Eğer mu’âsır olup, likâsının sâbit olmadığı bir şeyhten muhtemel sîgalarla rivâyet etmişse bu İrsâlu Hafî’dir. Kimileri bunu da tedlîs kapsamına almışsa da bunları birbirinden ayırmak daha münasiptir.

Bazı muhaddislerin şeyhlerinden semâ etmeden, icâzet ile aldıkları hadîsleri semâya delâlet eden tahdîs veya ihbâr sîgalarıyla rivâyet etmesi de tedlîs kapsamına girmektedir.

Tedlîs yapmakla vasıflandırılmayan sikaların mülâkî olduğu kişilerden muhtemel sîgalarla yapmış olduğu rivâyetler, semâya hamledilir; mu’âsır olduğu kişilerden muhtemel sîgalarla yapmış olduğu rivâyetler ise muhtâr olan görüşe göre semâya hamledilmez. Buhârî ve hocası İbnu’l-Medînî’nin görüşleri de bu istikamettedir.

Bir râvînin mu’âsır olmadığı kişilerden muhtemel sîgalarla rivâyet etmesi mutlak İ r s â l dir. Eğer râvî, tâbi’î ise bu hadîs M ü rse l, tâbi’înden sonraki tabakalarda ise M u nkatı ’ veya M u ’d a l olarak isimlendirilir. Allah’a hamd olsun ki bu konuyu ulûmu’l-hadîste uzun uzadıya açıkladım.

V icâde ile aldığı rivâyetleri tahdîs sîgası ile veya tahdîs sîgasını “UjJa” şeklinde (çoğul olarak) kullanan râvîler de müdellislerden sayılmışlardır. İnşaallah ileride bu şekilde tedlîs yapanlarla ilgili açıklama gelecektir.

Şuyûh T edlîsi ise râvînin şeyhini meşhûr olmayan isim, lakab, künye ve

nisbesiyle zikretmesidir. Bu, genellikle iksâr (çok şeyhi olduğu) izlenimi uyandırmak için ve bazen de zayıf olan şeyhin gizlenilmesi amacıyla yapılmaktadır. Bunun taammüden yapılması T e d lîs u ’l-İsn a d"da da olduğu gibi hıyanettir. Allah en iyi yardımcıdır.

Birinci Mertebe

Bu mertebede 33 kişi yer almaktadır.

1. A h m e d b. A b d illa h b. A h m e d b. İsh â k el-İsb eh â n î el-H â fız E bû N u ’aym (ö. 430)

Meşhûr birçok tasnîfin sahibidir. H ilyetü ’l-E vliyâ, M a ’rifetü ’s-S ah âbe ve

Sahîhayn üzerine yapmış olduğu M ü sta h rec le r bunlardan bazılarıdır. Mu’âsır

olup da mülâki olmadığı kişilerden icâzetle almış olduğu hadîsleri icâzetle aldığını beyân etmeden “Uj^t” sigasıyla rivâyet etmiştir. Fakat o işittiği kimseden rivayette bunduğunda ister kıraat ister semâ olsun “UjJa” der. Bu, bazılarının da yaptığı gibi, onun metodudur. Onun bu metodunu bilmeyenler bunu tedlîs saymışlardır.

el-Hatîb el-Bağdâdî “E bû N u ’a y m ’ın b azı kon ularda m ütesâhil d a vra n d ığ ın ı gördüm . İc â ze tle a ld ığ ı h a d îsleri riv â y e t ederken ‘^ j ^ ı ’ sîg a sın ı kullanıp, icâ zetli riv â y e t olduğunu beyân etm em iş olm ası bunlardan b ir id ir .”

(6)

demiştir. Zehebî de “Bu, E bû N u ’a y m ’ın uygun g ördü ğü b ir m etoddur. Bu d a b ir n evi tedlistir. B a şk a la rı d a bu m etodu u yg u la m ışla rd ır.” demiştir.

2. A h m e d b. M u h a m m ed b. İbrah im b. H âzim es-S em erk a n d î E bû Yahyâ e l-K e râ b îsî (ö. 356)

Meşhûr bir muhaddistir. Muhammed b. Nasr el-Mervezî (ö. 294) ile Muhammed b. İshâk b. Huzeyme’den (ö. 311) hadîs semâ etmiştir. (Ebû Sa’îd Abdurrahman b. Muhammed) el-İdrisî (ö. 404-405) “Onun M u h a m m ed b. N a s r ’dan d a h a ço k riv â y e t ettiğ i ve bunların töh m et a ltın d a o ld u ğ u ”nu

söylemiştir. Yani Muhammed b. Nasr’dan icâzetle aldığı hadîslerle (semâ ile aldıklarını ayırmadan aynı sîga ile rivâyet ederek) tedlîs yapmıştır. Onun icâzeti sahihtir. el-İdrîsî “M u h a m m ed b. N a s r ’ın (icâzete d â ir) e l y a zısın ı on da g ö r d ü m .” demiştir.

3. A h m e d b. M u h a m m ed b. Yahya b. H a m za ed -D ım e şk î e l K â d î (ö. 2 8 1 ­ 290)

Rivâyetlerinin çoğu babası ^ dedesi tarikiyle aldıklarıdır. Ancak Ebû Hâtim er-Râzî (ö. 277) “Onun ‘B abam dan herh angi b ir ş e y sem â etm edim ’ ded iğ in i iş ittiğ in i” belirtmiştir. Ebû Avâne el-İsferâyînî (ö. 316) de “Onun b a basın dan icâ zeti v a r d ır ve bu y o lla a ld ığ ı h a d îsleri r iv â y e t e tm iş tir .” demiş yani bu rivâyetlerin icâzet yoluyla olduğunu beyân etmemiştir.

4. İsh â k b. R â ş id el-C ezerî, B - S E (ö. 1 5 1 -1 6 0 )

Vicâde ile elde etmiş olduğu hadîsleri rivâyet ederken “UjJa” sîgasını kullanmıştır. Hâkim U lû m u ’l-H a d îs fn d e İsmail’den şu rivâyeti nakletmektedir:

“Z ü h r î’den riv â y e t ettiğin de ‘O nunla n ered e k a r ş ıla ş tın ? ’ d iye sorulm uş, o da; ‘B e y tü ’l-M akdis ’e g ittiğ im d e on a a it b ir k ita p buldum. ’ d e m iş tir .”

B u ra d a k u llan ılacak ru m u z la rın an lam ları şöyledir:

B : B u h ârî, S ah îh

Bt : B u h ârî S a h îh ’d e ta ’lîk en

Be : B u h ârî, e l-E d e b u ’l-M ü fred

Bk : B u h ârî, C ü z'ü 'l-K ırâ a ti H a l f e ’l-İm âm

Br : B u h â rî, C ü z ’ü R e f ’i ’l-Y edeyn

Bh : B u h â rî, H a lk u E f ’â l i ’l - İ ’b â d M : M ü slim , S ahîh D : E b û D âv u d , S ü nen Dm : E b û D âv u d , M erâsîl T : T irm izî, S ü n en : T im izî, Ş em âil N : N esâî, S ü nen İM : İb n M âce, S ü nen İMt : İb n M âce, T efsîr KS : K ü tü b -ü Sitte SE : S ü n en -i E rb a ’a

(7)

5. E yyû b b. E b î Tem îm e es-Sahtiyânî, K S (ö. 131)

Hadîs imâmlarındandır ve hadîsleri ile ihticâc konusunda ittifâk edilmiştir. Enes’i görmüş olmakla birlikte ondan hadîs semâ etmemiştir. Buna rağmen an’ane yoluyla ondan pek çok hadîs rivâyet etmiştir. Dârekutnî ve Hâkim bunları kitaplarında tahrîc etmiştir.

6. E yyû b b. en -N eccâ r el-Yem âm î, B - M - N (ö. 181 -1 9 0 )

“Y ahyâ b. E b î K e s î r ’den (ö. 129) sa d ec e b ir h a d îs iş ittim .” sözü sahîhtir; ancak ondan birden fazla hadîs rivâyet etmiştir.

7. C erîr b. H â zım b. Z e y d el-E zdî, K S (ö. 170)

Sika râvîlerdendir. Yahyâ el-Himmânî (ö. 228) onun, Ebû Hâzım ^ Sehl b. Sa’d yoluyla rivâyet ettiği Hz. Peygamber’in Hz. Ebû Bekir’in arkasında namaza durması ile ilgili hadîste tedlîs yaptığını söylemektedir.

8. el-H üseyn b. V âkid el-M ervezî, B t - M - SE (ö. 157, 159)

Etbâ’u ’t-tâbiîn tabakasının sika râvîlerindendir. Dârekutnî (ö. 385) ve Ebû Ya’lâ el-Halîlî (ö. 446), onu tedlîs yapmakla vasıflandırmıştır.

9. H afs b. Ğ ıyâs el-K û fî el-K âdî, K S (ö. 194, 195)

Etbâ’u ’t-tâbiîn tabakasının sika râvîlerindendir. Ahmed b. Hanbel (ö. 241) ve Dârekutnî onu tedlîs yapmakla vasıflandırmıştır.

10. H â lid b. M ih râ n el-H azzâ, K S (ö. 141)

Meşhûr olan en güvenilir râvîlerden biridir. Hâlid b. Ebî’s-Salt’tan (111­ 120) işittiği “B e v ly a p a rk e n k ıb leye y ö n e lm e k ” ile ilgili hadîsi İrâk b. Mâlik’ten (ö. 100) rivâyet etmiştir.

11. Z e y d b. E slem el-Ö m erî, K S (ö. 136)

Hz. Ömer’in âzadlılarındandır. Beyhakî, Zeyd’in “S elam ı işâ retle k a r ş ıla m a ” ile ilgili hadîsi İbn Ömer’den rivâyet ettiğini, İbn Uyeyne’nin de

“B irisine, Z e y d ’in bu h a d îsi İbn Ö m e r ’den b izza t sem â ed ip etm ediğin i sorm asın ı söyledim , o d a bunu soru n ca Z e y d ‘B irb irim izle sa d e c e konuştuk. ’

d iye ce va p v e r d i.” dediğini nakletmektedir. Bu cevap Zeyd’in İbn Ömer’den

çok sayıda rivâyette bulunmasına rağmen bu rivâyette semâ’ının olmadığını dolayısıyla da bunda tedlîs yaptığını göstermektedir.

12. S elem e b. Tem m âm eş-Şekarî, N (ö. 13 1 -1 4 0 )

Etbâ’u ’t-tâbiîn tabakasındandır; ancak İbn Hibbân Sikât’ında onun tâbiûndan olduğunu belirtmiştir. İbn Ebî Hâtim (ö. 327) onun tedlîs yaptığına

(8)

dair rivâyeti delil olarak zikretmiştir13. Bundan dolayı el-Alâî, M e r â s îl adlı kitabında onun için “Sanki o m ü dellis i d i . ” demiştir.

13. Ş ib â k ed-D abbî, D - N - İ M (ö. ?)

İbrahim en-Nehaî’nin talebelerinden olup meşhûr Kûfelilerdendir. Dârekutnî ve Hâkim, onu tedlîs yapmakla vasıflandırmıştır.

14. Tâvus b. K eysâ n el-Yem ânî, K S (ö. 106)

Meşhûr tâbiîlerdendir. Kerâbîsî M ü d ellisîn adlı kitabında onu da zikretmiş ve hakkında “İbn A b b â s ’ın ilm inden ço k ça istifa d e etm iş, d a h a son ra bu nları m ürsel o la ra k r iv â y e t e tm iş tir .” demiştir. Âişe’den de rivâyette bulunmuştur. İbn Ma’în “A işe ’den s e m â ’ı olduğunu sa n m ıy o ru m .”, Ebû Dâvud da “A i ş e ’den s e m â ’ının olduğunu b ilm iy o ru m .” demiştir.

15. A bdu llah b. Z e y d e l-C e rm î E bû K ılâbe, K S (ö. 104)

Tâbi’ûnun meşhûrlarındandır. Künyesi ile şöhret bulmuştur. Zehebî ve el- Alâî onu tedlîs yapmakla vasıflandırmıştır.

16. A bdu llah b. A tâ et-Tâifî, M - SE (ö. 140)

Sonradan Mekke’ye yerleşmiş tâbi’ûnun küçüklerindendir. Şu’be’nin Ebû İshâk es-Sabî’î ’den rivâyet ettiği tedlîs ile ilgili bir olayı meşhûrdur14.

17. A bdu llah b. Vehb el-M ısrî, K S (ö. 197)

Meşhûr fakîhlerdendir. Muhammed b. Sa’d T a b a k â tında onu tedlîs yapmakla vasıflandırmıştır.

18. A b d u ra b b ih i b. N âfi ’ E bû Şihâb el-H ennât, B - M - D - N - İ M (ö. 171, 172)

Sonradan Medâin’e yerleşmiştir. İbn Ma’în onu tevsîk etmiş, Nesâî ise leyyîn olduğunu söylemiştir. el-Hatîb, Târîh adlı kitabının mukaddimesinde onun bir hadîste tedlîs yaptığına işâret etmiştir.

13 B kz. E b u A b d illa h A b d u rra h m â n b. E b î H â tim er-R âzî, K itâ b u ’l-C erh ve ’t-T a ’d îl, I-IX , D âru İh y â i’t-T u râ s i’l-A rab î, B ey rû t, 1371/1952, I, 235.

14 B u m eşh û r k ıs sa şöyledir: Ş u ’b e, A b d u lla h b. A tâ ’n ın ^ U k b e y o lu y la “D ev e le ri o tlatırk en n ö b etleşird ik ...” şek lin d ek i riv ây etin i d u y d u k tan so n ra A b d u lla h ile k arşılaştığ ın d a b u riv ây eti U k b e ’d en sem â ed ip etm ed iğ in i sorm uş, o d a S a ’d b. İb ra h im ’d e n işittiğ in i söylem iş. S a ’d ile k arşılaştığ ın d a b u riv ây eti k im d e n işittiğ in i sorm uş, o d a Z iy âd b. M ih râ k ’ta n işittiğ in i söylem iş, Z iy âd ile k arşılaşın ca, o d a b u riv ây eti b ir râ v îd e n o d a Ş eh r b. H a v şe b ’d en riv â y e t ettiğ in i söylem iştir. E b û A h m ed A b d u lla h b. A d iy el-C ü rcân î, el-K â m il f î D u ’e f â i ’r-R icâ l, (thk. Â d il A h m e d A b d u lm ev cû d , A li M u h am m ed M u av v ed ), I-IX , D â ru ’l-K u tu b i’l-İlm iy y e, B ey rû t, 1 418/1997, V , 277.

(9)

19. A li b. Ö m er b. M e h d î ed -D â rek u tn î (ö. 385)

Meşhûr hadîs hâfızlarındandır. Ebû’l-Fadl b. Tâhir (ö. 507) onun hakkında “D â r e k u tn î’nin ted lîstek i m etodu gizlid ir. ‘E b û ’l-K â sım e l-B e ğ a v î’y e oku ndu /arz olundu fila n kişi d e size tah dîs etti ’, d iy e re k sem â ettiğ i vehm ini u yan dırm akta a n ca k ben sem â ettim d e m e m e k te d ir.” demiştir.

20. A m r b. D în â r el-M ekkî, K S (ö. 126)

Tâbi’ûnun meşhûr sika râvîlerindendir. Hâkim U lû m u ’l-H a d îs’inde onun tedlîs yaptığına işâret etmiştir.

21. el-F a d l b. D ükeyn b. Z üheyr Ebû N u ’aym el-Kûfî, K S (ö. 218, 219)

Meşhûr râvîlerdendir. Buhârî’nin büyük şeyhlerindendir. Ahmed b. Sâlih el-Mısrî (ö. 248) onu tedlîs yapmakla vasıflandırmıştır.

22. M â lik b. Enes, K S (ö. 179)

Meşhûr hadîs imâmlarındandır. Sevr b. Zeyd (ö. 135) ^ İkrime (ö. 104) ^ İbn Abbâs yoluyla gelen bir hadîsin isnâdında İkrime’yi düşürerek tesviye tedlîsi yaptığı için müdellislerden sayılması gerekir. M u v a tta \n d a başka hadîslerde de Sevr ^ İbn Abbâs yoluyla rivâyette bulunup aradaki İkrime’yi zikretmemiştir. Bununla birlikte başka bir isnâdda da Âsım b. Abdillah’ı da düşürmüştür. Dârekutnî bunu (tedlîs olarak) zikretmiş, İbn Abdilber ise tedlîs olmadığını söylemiştir.

23. M u h a m m ed b. İsm a il b. İbrah im b. el-M u ğîre el-B uhârî, T - N (ö. 256)

Ebû Abdillah b. Mende (ö. 395), Buhârî’nin “û ^ IjJ Jlâ j û^â Jlâ” ifadeleriyle naklettiği rivâyetlerde tedlîs olduğunu söylemiş; ancak bu konuda ona kimse muvafakât etmemiştir. Zira yaptığım araştırmalar neticesinde onun semâ etmediği rivâyetlerde “Jlâ”, semâ ile alıp ta şartına uymayan veya mevkûf rivâyetlerde ise “^ j ' J J1^” dediğini, böyle bir metodunun olduğunu tespit ettim.

24. M u h a m m ed b. İm rân b. M û sâ el-M e rzu b â n î (ö. 384)

Târihi rivâyetleri yazardı. İcâzetle almış olduğu haberleri beyân etmeksizin tahdîs (t“^*) ve ihbâr (Ijjf*') sîgaları ile rivâyet etmiştir. el-Hatîb ve başkaları onu müdellis olarak zikretmiştir.

25. M u h a m m ed b. Y ezîd b. H uneys, e l-A b id T - İ M (ö. 2 2 0 ’den son ra)

İbn Hibbân onun hakkında “S a d ece s e m â ’ını beyân ettiğ i rivâ yetlerin e itib a r e d ilir .” demiştir.

26. M u h a m m ed b. Y û su f b. M e s d î el-H â fız el-E n d elü sî (ö. 663)

(10)

bu şekilde aldığını beyân etmeksizin rivâyet ederek) tedlîs yapmıştır. (Üç ciltlik) M u ’cem A meşhûrdur. 663’te Mekke’de vefat etmiştir.

27. M a h rem e b. B ü keyr b. A b d illa h b. el-E şec, B e - M - D - N (ö. 159)

Ali b. el-Medînî onun için “B abasın dan ç o k a z h adîs sem â e tm iş tir .”

demiştir. Babasından hiçbir hadîs semâ etmemesine rağmen ondan çok sayıda hadîs rivâyet ettiği de söylenilmiştir. Ebû Dâvud “B abasın dan sa d ec e b ir h adîs sem â ettiğini, onun d a v itir h adîsi o ld u ğ u ”nu söylemiş, Zekeriyyâ es-Sâcî, onu tedlîs yapmakla vasıflandırmıştır. Mâlik de “M a h rem e baba sın d a n s e m â ’ı olduğu n a d â ir b an a yem in e t t i .” demiştir. Mûsâ b. Seleme ise “M a h rem e ’y e b a basın dan s e m â ’ı olup o lm adığın ı sordum , o d a ‘B ab a m a yetişm ed im , bu nlar onun k ita p la r ıd ır .” dediğini nakletmiştir.

28. M ü slim b. el-H a c câ c el-K u şe y rî en-N eysâbûrî, T (ö. 261)

Meşhûr hadîs imâmlarındandır. İbn Mende “M ü slim ’in şeyh lerin den sem â etm ed iğ i b irşeyi J ^ ’ şeklin de riv â y e t etm esi te d lîs tir .” demiştir. Ancak şeyhimiz el-Hâfız Ebû’l-Fadl b. el-Hüseyn (el-Irâkî), İbn Mende’nin bu iddiasını reddetmiştir ki doğru olan da budur.

29. M û sâ b. Ukbe el-M edenî, K S (ö. 141)

Küçük tâbi’îlerdendir. Sika olduğunda ittifak edilmiştir. Dârekutnî, İsmailî’nin Mûsâ hakkındaki sözüne15 16 atıfta bulunarak tedlîs yaptığını belirtmiştir.

30. H işâm b. U rve b. Z ü b eyr b. el-A vvâm , K S (ö. 145, 146)

Tâbi’înin küçüklerinden olup meşhûrdur. Ebû’l-Hasen İbnu’l-Kattân onunla ilgili bir rivâyete dayanarak tedlîs yaptığını söylemiş, Zehebî ise İbnu’l- Kattân’ın bu iddiasını reddetmiştir. İlgili rivâyet şöyledir: “H işâ m üç kez I r â k ’a gitm iş, birin ci defa g ittiğ in d e b a basın dan s e m â ’ını tasrîh ed e rek b ir h adîs r iv â y e t etm iş, ikinci g id işin d e ise s e m â ’ını tasrîh etm eksizin ço k sa y ıd a rivâ yette

b u lu n m u ştu r...”16 Buna göre Hişâm, babasından semâ etmediği hadîsler rivâyet

etmiştir. Bu ise tedlîstir.

15 İsm âilî, M û s â b. U k b e ’n in Z ü h rî’den sem â’ı o lm am asın a rağ m en o n d an riv ây et ettiğ in i söylem iştir. İb n H acer, T ehzîbu ’t-T eh zîb f i R ic â l i’l-H a d îs, (thk. Â d il A h m e d A b d u ’l-M ev cû d , A li M u h am m ed M u av v ed ), I-V II, D â ru ’l-K u tu b i’l-İlm iy y e, B ey rû t, 1 425/2004, V I, 471. 16 B u rad ak i riv â y e t e k sik ve h atalıd ır. R iv ây etin aslı şöyledir: H işâm , ü ç k ez Ir â k ’a gitm iştir.

B irin c i d efa g ittiğ in d e b ab asın d an b ir h ad îs riv â y e t e d erk en “ ^ t ^ ‘a^ ” şek lin d e ta h d îs sîgası ile se m â ’ın ı ta s rih ed erek riv â y e t etm iş, ik in ci g id işin d e “^ t ^ ,> 1 ” şeklin d e ih b âr sîg ası ile ü çü n cü g id işin d e ise se m â ’ın ı ta s rîh etm ek sizin “ o^s ^ şek lin d e riv â y e t etm iştir. A slın d a H işâ m b u riv ây eti b ab asın d an sem â etm em iş, b a şk a b ir kişi aracılığ ıy la eld e etm iştir. İb n H acer,

(11)

31. L â h ik b. H um eyd, E bû M ic le z el-B asrî, K S (ö. 106, 109)

Tâbi’ûnun meşhûrlarından olup Enes’in talebelerindendir. Künyesi ile şöhret bulmuştur. İbn Ebî Hayseme (ö. 279), İbn Ma’în’in onun tedlis yaptığına dair sözüne işaret etmiş, Dârekutnî de bunu te’kîd etmiştir.

32. Yahyâ b. S a ’îd b. K a y s el-E n sâ rîe l-M ed en î, K S (ö. 144)

Küçük tâbi’în tabakasının meşhûr râvîlerindendir. Ali b. el-Medînî onun tedlîs yaptığını belirtmiş, Abdulğanî b. Sa’îd el-Ezdî (ö. 409), bu bilgiyi (el-

K e m â l adlı) kitabında nakletmiştir. Dârekutnî de onu tedlîsle vasıflandırmıştır.

33. Y ezîd b. H ârûn el-V âsitî, K S (ö. 206)

Etbâ’u ’t-tâbi’înin büyüklerindendir. “B ir h a d îs d ışın d a ted lîs yapm adım .

Onun d a hiç bereketin i görm edim ! ” demiştir.

ikinci Mertebe

Bu mertebedekilerin sayısı 33’tür.

34. İbrah im b. Süleym an el-E ftas ed-D im eşkî, T - İ M (ö. 141 -1 5 0 )

Mekhûl (ö. 112) ve başkalarından rivâyet etmiş, ondan da Yahyâ b. Hamza (ö. 183) ve başkaları rivâyette bulunmuştur. Ebû Hâtim, hakkında “L â b e ’se b ih î” demiş; Buhârî de tedlîs yaptığını belirtmiştir17 18.

35. İbrah im b. Y ezîd en-N ehâî, K S (ö. 96)

Tâbi’ûnun meşhûr fakîhlerinden biri olup, Kûfe ehlindendir. Hâkim, tedlîs yaptığını zikretmiştir. Ebû Hâtim “S ah âbeden A işe d ışın d a h iç kim se ile m ülâki olm am ış; ondan d a s e m â ’ı yoktur. S ah âbeden ö zellikle d e İbn M e s ’û d ’dan ço k ça irsâ l y a p m ıştır. E nes ve d iğ erlerin d en d e m ürsel

n a k le tm iştir.” demiştir.

36. İsm a il b. E b î H â lid el-Kûfî, K S (ö. 146)

Sika ve meşhûr olup tâbi’ûnun küçüklerindendir. Nesâî onu tedlîs yapmakla vasıflandırmıştır.

37. E ş ’a s b. A b d ilm elik el-H üm rânî, B t - SE (ö. 142, 146)

Basralıdır. Hakkında Mu’âz (b. Mu’âz ö. 196) “E ş ’a s ’ın şunu sö yled iğ in i işittim ; H asanu ’l-B a srî ’den üç h a d îs d ışın d a size riv â y e t ettiğim bütün h a d îsleri ondan sem â ettim. B u n lar d a “S a f d ışın d a rükû e tm e ”118, ”H a yızlı kadının id d eti

17 B u h ârî, İb ra h im b. S ü ley m an ’ın Y ezîd b. Y ezîd e l-C â b ir’den riv â y e tin in m ü rsel o ld u ğ u n u söylem iştir. M u h am m ed b. İsm ail el-B u h ârî, K itâ b u ’t- T â r îh i’l-K eb îr, (thk. M u s ta fa A b d u lk â d ir A ta), I-IX , D â ru ’l-K u tu b i’l-İlm iy y e, B ey rû t, 1 429/2008, I, 280-81.

(12)

ve a lış-v e rişte sa m im iye t ile ilg ili A li ’nin h a d is id ir .”19 demiştir.

38. B e şîr b. el-M u h acir el-Ğ anevî, M - SE (ö. 1 4 1-150)

Kûfeli olup küçük tâbi’îlerdendir. İbn Hibbân Sikât’ında onun tedlîs yaptığını söylemiştir19 20.

39. C ü b eyr b. N ü feyr el-H adrem î, Be - M - SE (ö. 80)

Şam ehlinden ve tâbi’ûnun sikalarındandır. Zehebî, T a b a k â tu ’l- H uffâzA nda onun hakkında “S ahâbenin büyüklerinden tedlîs y a p m ış o la b ilir .”

demiştir21.

40. el-H asen b. E b î ’l-H asen el-B asrî, K S (ö. 110)

Meşhûr hadîs imâmlarından ve tâbi’ûnun ileri gelenlerindendir. Osman’ı görmüş ve onun hutbesini dinlemiştir. Ali’yi de görmüş, fakat ondan semâ’ı sâbit olmamıştır. Buna rağmen onların her birinden irsâl yoluyla çokça rivâyette bulunmuştur. Nesâî ve başkaları, onun isnâd tedlîsi yaptığını söylemişlerdir.

41. el-H asen b. A li et-T em îm î E bû A li İ b n u ’l-M uzhib (ö. 444)

Ahmed b. Hanbel’in M ü sn e d ’ini (Ebû Bekir) el-Katî’î ’den (ö. 367) rivâyet etmiştir. el-Hatîb, onunla ilgili “e l- K a tî’î ’den sem â etm ed iğ i h adîsi r iv â y e t e tm iş tir .” demiş, Zehebî ise “B elki d e onun h a d îslerin i ic â z e t v e ya vicâ d e ile a lm ış tır .” demiştir. Ayrıca el-Hatîb “B an a E bû Ö m er b. M e h d î’den b ir h adîs r iv â y e t etti; ben de; İbn M e h d î’nin b ö yle b ir h a d îsi y o k tu r d eyin ce o d a h adîsin üzerini ç iz d i.” demiştir. Yine el-Hatîb “K en d i ism ini d â h il ettiğ i b ölü m ler h ariç M ü s n e d ’deki s e m â ’ı s a h ih tir .” demiştir. İbn Nükta (el-Hatîb’in bu sözünü) şöyle açıklamaktadır: “F ed â le b. U b eyd ve A v f b. M â lik ’in M ü s n e d ’leri ile C â b ir ’in M ü s n e d ’inden b ir kısm ını r iv â y e t etm em iştir. A y rıc a e ğ e r o ism ini d â h il etsey d i hepsine bunu y a p a rd ı. el-H a tîb ’in b a h settiğ i (el- H a s e n ’in, İbn H a n b e l’in M ü s n e d ’inin b ir kısm ına) ism ini d â h il etm esi ise onun bu nları sem â v e y a icâ zetle a ld ığ ı an lam ın a g e lm e k te d ir .”

42. el-H asen b. M e s ’û d Ebû A li ed-D im eşkî, İbnu ’l-V ezîr (ö. 543)

Hafızasının kuvveti ile bilinen müksir (çok rivâyeti olan) muhaddislerdendir. İbn Asâkir onu tedlîs yapmakla vasıflandırmış ve 543 yılında vefat ettiğini söylemiştir22.

19 B u h ârî, e t-T â rîh u ’l-K eb îr, I, 401.

20 M u h am m ed b. H ib b ân el-B ustî, S ikâ t, (thk. M u h am m ed A b d u lm u ’îd H ân ), I-IX , D â ire tu ’l- M e ’â rifi’l-O sm ân iy y e, H ay d arâb âd , 1393/1973, V I, 98.

21 Z eh eb î, T ezkiretü ’l-H u ffâ z, (thk. Z e k eriy y â U m ey rât), I-IV , D â ru ’l-K u tu b i’l-İlm iy y e, B ey rû t, 1 418/1998, I, 42.

22 A li b. H a se n b. H ib e tilla h b. A b d illa h (İb n A sâk ir), T ârîhu M e d in e ti D ım e şk , (thk. Ö m e r b. Ğ arâm e el-O m rev î), I-L X X X , D â ru ’l-F ik r, B ey rû t, 1415/1995, X III, 392-94.

(13)

43. el-H akem b. U teybe, K S (ö. 113)

Tabi’ûnun küçüklerinden olup Kûfe’nin meşhûr fakîhlerindendir. Nesâî, tedlîs yaptığını söylemiş, Sülemî de tedlîs yaptığına dâir Dârekutnî’nin görüşünü nakletmiştir.

44. H a m m â d b. Ü sâm e E bû Ü sâm e el-Kûfî, K S (ö. 201)

Etbâ’u ’t-tâbi’înin hâfız muhaddislerindendir. Künyesi ile meşhûrdur. Hadîsleriyle ihticâc edilebileceği hususunda ittifak edilmiştir. Hicrî 200 yılında vefat etmiştir. Hakkında el-Muaytî “Ö n celeri ço k ted lîs y a p m ış fa k a t d ah a so n ra bundan v a z g e ç m iştir .” demiştir. İbn Sa’d da “Ç ok h adîs r iv â y e t etm iştir. T edlîs ya p m ış; a n ca k y a p tığ ı ted lîslerin i de a ç ık la m ış tır .” demiştir. Ahmed b. Hanbel ise “H a d îsle ri sah îh /doğru ya za r, kitabın ı d a iyi zabtederdi/koru rdu . Ç o k gü ven ilirdi, ö yle ki ondan d a h a g ü ven iliri yoktu. N e re d eyse h iç h ata ya p m a zd ı. 201 y ılın d a v e fa t e t t i . ” demiştir.

45. H a m m â d b. E b î Süleym an el-Kûfî, B e - M - SE (ö. 120)

Meşhûr fakîhlerdendir. Şâfiî onunla ilgili şunları söylemiştir: “H am m âd, İbrah im en -N eh a î y o lu y la b ir h adîs r iv â y e t edin ce Şu ’be; H a m m â d ’a bu h adîsi İ b r a h im ’den işitip işitm ediğin i sorm uş, o d a bu h a d îsi M u ğ îre b. M iksem y o lu y la İbrah im ’den ald ığ ın ı s ö y le m iş tir .”

46. H â lid b. M e ’dân eş-Şâm î, K S (ö. 103)

Meşhûr sikalardandır. Zehebî onun hakkında “H em ir s â l hem d e tedlîs y a p a r d ı ” demiştir.

47. Z ek eriyyâ b. E b î Z âide el-Kûfî, K S (ö. 146 -1 4 9 )

Etbâ’u ’t-tâbi’îndendir. Rivâyetlerinin çoğu (Âmir) eş-Şa’bî’dendir. Hakkında Ebû Hâtim “e ş - Ş a ’b î ve İbn C ü reyc ’den ted lîs y a p a r d ı.” demiştir. Dârekutnî de onu tedlîs yapmakla vasıflandırmıştır.

48. Sâlim b. E b î ’l - C a ’d el-Kûfî, K S (ö. 97 -1 0 0 )

Tâbi’ûnun meşhûr sikalarındandır. Zehebî Mîzân’ında (tedlîs yaptığını) zikretmiştir23.

49. S a ’îd b. A b d ila zîz ed-D ım eşkî, B e - M - SE (ö. 167)

Şamlıların büyüklerinden olup sikadır. Evzâî’nin tabakasındandır. Ziyâde b. Ebî Sevde’den rivâyet etmiştir. Hakkında Ebû’l-Hasen İbnu’l-Kattân

“Z iy â d e ’den sem â mı etti y o k s a ondan tedlîs mi y a p tı b ilin m iy o r .” demiştir.

23 “ T â b i’û n u n sikalarındandır. A n c a k h e m te d lîs h e m d e irsâl y a p a r.” Z eh eb î, M îzâ n u ’l - İ ’tid â l f î

N a k d i’r-R icâ l, (thk. A li M u h am m ed M u av v ez, Â d il A h m e d A b d ilm ev cû d ), I-V III, D â ru ’l-

(14)

50. S a ’îd b . E b îA r û b e el-B asrî, K S (ö. 15 6 -1 5 7 )

Enes’i görmüştür. Rivâyetlerinin çoğu Katâde’dendir. İhtilâta uğrayanlardandır. Nesâî ve başkaları onu tedlîs yapmakla vasıflandırmışlardır.

51. Süfyân b. S a ’îd e s-S e v rî, K S (ö. 161)

Meşhûr imâm, fakîh, âbid ve büyük hadîs hâfızıdır. Nesâî ve başkaları onu tedlîs yapmakla vasıflandırmış; Buhârî ise onun hakkında “T edlîsi ne k a d a r d a a z d ır .” demiştir24.

52. Süfyân b. U yeyne e l-H ilâ lî el-Kûfî, K S (ö. 198)

Mekke’ye sonradan gelerek yerleşmiştir. Meşhûr imâm İbn Uyeyne, zamanının Hicâz fakîhidir. Sadece sika olanlardan tedlîs yapmıştır. İbn Hibbân bunun sadece ona has bir özellik olduğunu söylemiştir25. Nesâî ve başkaları onu tedlîs yapmakla vasıflandırmıştır. Burhân(üddîn) el-Halebî, (müdellislerle ilgili eserinde) Süfyân b. Uyeyne isminde iki tercüme zikretmiştir. Birincisi meşhûr olan Süfyân’dır. İkincisi ise Esfel tarafından Mis’ar b. Kidâm’ın mevlâsı olan Süfyân b. Uyeyne el-Hilâlî’dir. Burhân “Bu ikinci Süfyân ’ın tedlîs y a p tığ ı ve

leyse bi ş e y o ld u ğ u ”nu söylemektedir26. Ancak durum Burhân’ın zannettiği gibi

değildir. Çünkü İbn Uyeyne, Benî Hilâl’in mevlâsıdır. Zîra Zehebî, İbn Dakîku’l-Îd ile bir araya geldiğinde “E bû M u h a m m ed e l-H ilâ lî k im d ir ? ” diye sorduğunu, onun da “Süfyân b. U y e y n e ’d i r . ” şeklinde cevap vermesine hayret ettiğini yapmış olduğu rihlesinin faydalarından biri olarak zikretmiştir. Ayrıca İbn Uyeyne’nin Mis’ar’a nisbet edilmesi, Mis’ar’ın Benî Hilâl’den olması sebebiyledir. İclî (de iki tane Süfyân b. Uyeyne tercümesi zikretmiş) birisi için

“L ey se bi ş e y ” demiş, diğerinin ise tedlîs yaptığını belirtmemiştir. Bu ihtilât olabilir. İclî’nin S i k â tına baktım “Süfyân b. U y e y n e ” maddesinde bu söylediklerini gördüm27.

53. Süleym an b. D â v u d et-T ayâlisî, E bû D âvud, B t - M - SE (ö. 204)

Hadîs hâfızıdır. Künyesi ile meşhûrdur. Çok hadîs rivâyet eden sika muhaddislerdendir.

Yezîd b. Zürey’ (ö. 182) “O na Ş u ’b e ’nin iki h adîsin i sordum . O d a bu nları ondan du ym adım dedi. A n c a k d a h a so n ra T a y â lisî bu iki h adîsi

24 E b û T âlib A k îl b. A tiy y e el-K âd î, İ l e l ü ’t- T ir m iz iy y i’l-K eb îr, (thk. S u b h î es-S em errâî, E b û ’l- M eâti en -N û rî, M a h m u d M u h am m ed H a lil e s -S a ’îd î), Â le m ü ’l-K u tu b , B ey rû t, 1489/1989, s. 388.

25 İb n H ib b ân , S a h îh , (tertîb: İb n B alab ân , thk. Ş uayb el-A rn aû t), I-X V II, M ü e s se se tü ’r-R isâle, B ey rû t, 1408/1988, I, 161.

26 H aleb î, et-T eb yîn , s. 28-29.

27 B kz. A h m e d b. A b d u lla h b. S âlih E b û ’l-H asen el-İclî, M a ’rifetü ’s-S ikâ t, (thk. A b d u ’l-A zîm el- B u stî), I-II, M e k te b e tü ’d-D âr, M ed în e, 1405/1985, I, 417.

(15)

Ş u ’be ’den (işitm iş g ib i) r iv â y e t e t t i .” demiştir. Zehebî de “Tayâlisî, bu iki h a d îsi Ş u ’b e ’den tedlîs ya p m ıştır, onun ne (m üdellis) olduğu bilin en b ir ş e y d ir .”

demiştir. Bana göre onun bu iki hadîsi sonradan hatırlamış olması da muhtemeldir. Ancak tedlîs yapmışsa araştırılır; (hadisi) muhtemel bir sîga (û*) ile rivâyet etmişse bu isnâd tedlîsi, sarîh (Uj^t ‘ ISj». gibi) bir sîga ile rivâyet etmişse bu icâzet(le almış olduğu hadîsi beyân etmeden rivâyet etmek anlamına gelen siyağ) tedlîsidir.

54. Süleym an b. Tarhân et-Teym î, K S (ö. 143)

Küçük tâbi’îlerin meşhûrlarından ve Basra ehlinin fazîletlilerindendir. Nesâî ve başkaları, onu tedlîs yapmakla vasıflandırmıştır.

55. Süleym an b. M ih râ n e l- A ’meş, K S (ö. 147, 148)

Kûfe’nin muhaddisi ve kıraat âlimidir. Tedlîs yapardı. el-Kerâbîsî, Nesâî, Dârekutnî ve başkaları onu tedlîs yapmakla vasıflandırmıştır.

56. Ş erîk b. A b d illa h en -N eh aî el-K âdî, B t - M - SE (ö. 177, 178)

Meşhûr ve sebt (güvenilir) râvîlerdendir. Kâdı olarak tayin edildikten sonra hıfzı bozulmuştur. Tedlîsten kaçınırdı. Ancak Abdulhak el-İşbîlî (ö. 582)

el-A h kâm’ında; Dârekutnî’nin onu tedlîsle vasıflandırdığına atıf yapmıştır.

57. Ş u ’a yb b. M u h a m m ed b. A b d illa h b. A m r b. el-As, B k - SE (ö. 8 1-90)

Dedesinden (Abdullah b. Amr) rivâyet etmiş, kendisinden de iki oğlu Amr (babasının dedesi Abdullah b. Amr’dan aldığı meşhûr sahîfenin râvîsi) ve Ömer ile Sâbit el-Bünânî, Atâ el-Horasânî ve başkaları rivâyette bulunmuştur. Ondan gelen rivâyetlerin büyük çoğunluğu oğlu Amr’dandır. İleride Amr’ın tercümesinden bahsedilecektir.

Şu’ayb’ın dedesinden semâ’ının olup olmadığı hakkında ihtilâf edilmiştir. İbnu’l-Medînî, Buhârî, Dârekutnî, Ahmed b. Sa’îd ed-Dârimî ve Ebû Bekir b. Ziyâd en-Neysâbûrî onun dedesinden semâ’ının kesin olduğunu belirtmektedirler. Ahmed b. Hanbel ise “O ndan s e m â ’ı olduğu k a n a a tin d e y im ”

demiştir. İbn Ma’în ve İbn Hibbân ise onun dedesinden kesinlikle semâ’ı olmadığını söylemişlerdir. Nitekim İbn Ma’în “Ş u ’ayb, d ed e si A bdu llah b. A m r ’ın kitabın ı vicâ d e ile eld e etm iş ve ondan rivâ ye tte bu lu n m u ştu r.” demiş, İbn Hibban da “H e r kim onun d ed esin d en sem â ’ı v a rd ır derse, bu s ö z benim n a za rım d a ğ a y r-ı s a h îh tir .” demiştir28.

Bana göre Şu’ayb’ın dedesinden yapmış olduğu rivâyetlerde semâ’ını tasrîh ettikleri - ki bunları bizzat semâ etmiştir - azdır. Diğerleri ise sahîfedendir. Bu da bir çeşit tedlîstir.

(16)

58. A b d u rre zzâ k b. H em m âm es-S an ’ânî, K S (ö. 211)

Meşhûr hadîs hâfızıdır. Hadîslerinin tahrîc edilmesinde ittifâk edilmiştir. Her ne kadar bazı hadîs âlimleri onu tedlîsle vasıflandırmışsa da tedlîsten uzak durduğuna dair kendisinden şu sözler nakledilmiştir: “H a c ya p tık ta n son ra M ekke ’d e üç gün kaldım . O gü n lerd e ehli h adîsten h iç kim se ya n ım a gelm edi. K â b e ’nin örtüsüne s a rıla ra k ‘E y R abbim ! B en y a la n c ı m ıyım ? B en m üdellis m iyim ? B en B akiyye b. e l-V e lîd m iyim ? ’ dedim . E ve dön dükten so n ra ehli h adîs ya n ım a g elm ey e b a ş la d ı.” Bu ifadelerinde Bakiyye’yi zikretmiş olması, çok

tedlîs yapmadığına delil olabilir.

59. İkrim e b. H â lid b. S a ’îd b. el-A s b. H işâ m el-M ahzûm î, B - M - D - T - N (ö. 1 1 1 -1 2 0 )

Meşhûr bir tabi’îdir. Zehebî, Urcûze’sinde (E sm â u ’l-M ü dellisîn adlı manzum eserinde), el-Alâî de M e r â s i linde onu müdellis olarak zikretmiştir.

60. A m r b. Ş u ’ayb b. M u h a m m ed b. A b d illa h b. A m r b. el-A s es-Sehm î, B k - SE (ö. 118)

Tâbi’ûnun küçüklerindendir. Meşhûr olmakla birlikte mutelefûn fîh bir râvîdir. Hadîs âlimlerinin çoğuna göre sadûktur. Babası, onun da dedesi yoluyla rivâyet ettiklerinin dışındaki hadîsleri kavîdir. İbn Ma’în “E ğ e r ‘»J* û* û*’

şeklin de rivâ ye tte bu lu n uyorsa bu kitaptandır. A n c a k S a ’îd b. el-M üseyyib, Süleym ân b. Y esâr ve U r v e ’den riv â y e t ettiklerin de ise s ik a d ır .” demiştir. Ebû Zur’a “S ik a la r ondan rivâ ye tte bulunm uşlardır. ‘B a b a sı ^ d ed e si ( û* û* »J*) ta r ik iy le ’ ço k ça riv â y e t etm esin den d o la y ı ten kît edilm iştir. Onu tenkît ed en ler şu nları sö ylem işlerd ir: B abasın dan sem â ’ı ço k azd ır; a n ca k ya n ın d a bulunan b ir sah ifeyi a lıp ondan riv â y e t etm iştir. R ivâ yetlerd ek i m ünkerlerinin g en eli z a y ı f râvîlerin ondan y a p tığ ı rivâ yetlerd ir. Yanındaki k itaptan ötürü ten kît edilm iştir. K en d isi h a d d -i zâ tın d a sika b ir r â v îd ir .” demiştir.

İbn Ebî Hayseme, Hârûn b. Ma’rû f un şunları söylediğini nakletmektedir:

“A m r baba sın d a n h iç b ir ş e y sem â etm em iştir. O ndan r iv â y e t ettik leri ise vicâ d e y o lu y la eld e ettiğ i k ita p ta n d ır .” İbn Adiy de “İm âm lar, sik a la r ve b ir gu rup z a y ı f r â v î ondan riv â y e t etm iştir. A n c a k sahîh m üellifleri, onun b a b a sı ^ d ed e si tariki ile riv â y e t ettik leri h adîslerin i ‘B un lar sa h îfe d e n d ir’ d iy e re k k itapların a tahrîc etm em işlerd ir. ”

Yukarıdakilerin beyânlarına göre Amr tedlîs yapmıştır. Zira onun babasından semâ’ı sabittir. Ancak semâ’ etmeyip te sahîfeden almış olduğu birçok hadîsi “û*” sîgası ile rivâyet etmesi, Allah en iyisini bilir, tedlîsin bir çeşididir.

61. M u h a m m ed b. H â zım el-K û fî E bû M u ’â viye ed-D arîr, K S (ö. 195)

(17)

içerisinde en sağlamıdır. Dârekutnî, onu tedlîsle vasıflandırmıştır.

62. M u h a m m ed b. H a m m â d et-Tihrânî, İ M (ö. 271)

Abdurrezzâk’dan rivâyet etmiştir. Ebû Muhammed b. Hazm, onun bir hadîste tedlîs yaptığına işâret etmiştir.

63. Yahyâ b. E b î K e s îr el-Yem ânî, K S (ö. 132)

Tâbi’ûnun küçüklerindendir. Meşhûr hadîs hâfızıdır. Çokça irsâl yapmıştır. Sahâbeden semâ’ının olmadığı söylenmektedir. Nesâî, onu tedlîs yapmakla vasıflandırmıştır.

64. Yûnus b. U b e yd el-B asrî, K S (ö. 139)

Basra’nın hadîs hâfızlarındandır. Meşhûr sikalardandır. Nesâî, onu tedlîsle vasıflandırmış; Sülemî, Dârekutnî’nin de bu görüşte olduğunu belirtmiştir.

65. Yûnus b. A b d ila ’la es-S a d e fî el-M ısrî, M - N - İ M (ö. 264)

Zehebî, İbn Mâce’nin de tahrîc ettiği29, Şâfiî’den, onun da Muhammed b. Hâlid el-Cenedî’den rivâyet etmiş olduğu Enes’den gelen hadîste tesviye30 (tedlîsi) yaptığını belirtmiştir.

66. Yûnus b. E b î İsh â k A m r b. A b d illa h e s - S a b î’î, B k - M - SE (ö. 152)

Meşhûr hâfızlardandır. Kûfelidir. Şa’bî ^ el-Hâris (b. Abdillah ö. 65) ^ Ali yoluyla rivâyet ettiği “E bû B ek ir ve Ö m er C en n et ehlinin o rta y a şlıla rın ın e fe n d ile rid irle r.” hadîsinin isnâdındaki el-Hâris’i düşürmüştür.

Üçüncü Mertebe

Bu mertebedeki kişilerin sayısı 50’dir.

67. A h m e d b. A b d ilc e b b â r e l-U tâ r id î el-Kûfî, D (ö. 272)

Meşhûr bir muhaddistir. Hakkında tenkît ifadeleri vardır. İbn Adiy

“M ü n ker rivâ yetin i bilm iyorum . N e v a r ki riv â y e t ettiğ i kişilerin çoğundan s e m â ’ı o lm adığı için tedlîs ya p m a k la ithâm edilm iştir. ” demiştir.

68. İsm a il b. A yyâ ş E bû U tbe el-Ansî, B r - SE (ö. 181, 182)

Kendi zamanında Şam ehlinin âlimi idi. Tevsîkinde (sika olup olmadığında) ihtilâf edilmiştir. Birçoğuna göre onun Şamlılardan yapmış

29 E b û A b d illa h M u h am m ed b. Y ezîd İb n i M âce, S ü n e n , I-II, Ç ağ rı Y ay ın ları, İstan b u l, 1992, F iten , 23.

30 B a şk a k ay n a k la rd a Y û n u s ’u n b u riv ây ette tesv iy e ted lîsi d eğ il de; k en d isi ile Ş âfiî arasın d ak i şah sı d ü şü rerek isn âd ted lîsi y ap tığ ı geçm ektedir. B kz. Z eh eb î, S iyeru A ’lâ m , X II, 351; a.m lf.,

T ârîhu ’l-İslâ m ve Vefeyâtu ’l-M eşâ h îri ve ’l - A ’lâm , (thk. B e şşa r A v v â d M a ’rû f), I-X V , D â ru ’l-

(18)

olduğu rivâyetleri makbuldür. İbn Ma’în ve daha sonra İbn Hibbân Sikât’ında onun tedlîs yaptığına işâret etmiştir.

69. H a b îb b. E b î S â b it el-Kûfî, K S (ö. 119)

Meşhûr bir tâbi’îdir. Çokça tedlîs yapar. İbn Huzeyme (ö. 311), Dârekutnî ve başkaları onun tedlîs yaptığını söylemişlerdir. Ebû Bekir b. Ayyâş (ö. 194), el-A’meş’ten Habîb ile ilgili şunları söylediğini nakletmektedir: “E ğ er b ir a dam sen den b an a b ir h a d îs riv â y e t ederse, onu ara d a n k a ld ıra ra k senden r iv â y e t etm ekte b ir m ahsu r g ö r m e m .”

70. el-H asen b. Zekvân, B - D - T - İ M (ö. 14 1 -1 5 0 )

Hadîsleri ile ihticâc edilmesi hususunda ihtilaf edilmiştir. Buhârî’nin Sahîh’inde tek bir hadîsi vardır31. İbn Sâ’îd, onun tedlîs yaptığına işâret etmiştir.

71. H u m eyd et-T avîl, K S (ö. 142, 143)

Enes’in talebelerindendir. Meşhûrdur. Enes’den çokça tedlîs yapmıştır. Öyle ki “E nes ’den rivâ yetlerin in büyük kısm ı (aslında) S â b it (el-Bünânî) ve K a tâ d e v a s ıta s ıy la d ır .” denilmiştir. Nesâî ve başkaları, onu tedlîs yapmakla vasıflandırmalardır. Semâ’ını tasrîh ederek ve tahdîs sîgası ile Enes’den yapmış olduğu birçok rivâyeti, Buhârî ve başkaları kitaplarına tahrîc etmişlerdir.

72. Ş u ’a yb b. E yyû b es-Sarîfînî, D (ö. 261)

Ebû Dâvud’un şeyhlerindendir. İbn Hibbân ve Dârekutnî onu tedlîsle vasıflandırmıştır32.

73. Ş u ’a yb b. A b d illa h (ö. ?)

Ali b. el-Medînî onun hakkında şunları söylemiştir: “B an a H üseyn b. el- H asen el-E şkar ^ Ş u ’a yb b. A b d illa h ^ E bû A b d illa h ^ N e v f ^ A li b. E b î Tâlib y o lu y la b ir h adîs riv â y e t edince H ü s e y n ’e bunu kim den işittiğ in i sordum . H üseyn, Şu ’a yb b. A b d illa h ’dan a ld ığ ın ı söyledi. Bu se fe r Ş u ’a y b ’a g id ip kim den işittiğ in i sordum . O d a E bû A b d illa h e l- C e s s â s ’dan (ö. ?) onun d a H a m m â d e l-K a ssâ b ’dan (ö. ?) a ld ığ ın ı söyledi. Bunun üzerine H a m m â d el- K a s s â b ’a kim den a ld ığ ın ı sordum , o d a F e r k a d ’den (es-S eb eh î ö. 131), onun d a N e v f ’ten ald ığ ın ı söyledi. B ir d e baktım ki Ş u ’a yb bu r iv â y e tte p e ş p e ş e üç râ vîyi g izle y e re k tedlîs y a p m ış y a n i on ları d ü şü rm ü ştü r.”

74. Safvân b. Sâlih b. D în â r ed -D im e şk î E bû A b d ilm elik el-M üezzin, D - T - N - İM t (ö. 2 3 7 -2 3 9 )

Ebû Dâvud ve başkaları, onu tevsîk etmişlerdir. Tesviye tedlîsi yaptığı

31 B u h ârî, S a h îh , (thk. M u stafa D îb el-B u ğ â), I-V , D â ru ’l-U lû m i’l-İn sân iy y e, D ım eşk , 1413/1993, R ik âk , 51.

(19)

söylenilmektedir. Bu bilgi Muhammed b. Musaffâ el-Hımsî’nin tercemesinde33 gelecektir.

75. Talha b. N âfi ’ E bû Süfyân el-V âsitî, K S (ö. 1 11-120)

Câbir (b. Abdillah)’dan rivâyet etmiştir. Sadûktur. Künyesi ile meşhûr olmuştur. Tedlîs yapmakla bilinir. Nitekim Dârekutnî, onu tedlîs yapmakla vasıflandırmıştır.

76. A bdu llah b. M erv â n E b û ’ş-Ş eyh el-H a rrâ n î (ö. 211 -2 2 0 )

Züheyr b. Mu’âviye ve başkalarından rivâyet etmiş, kendisinden de Hüseyn b. Mansûr (ö. 238), İbrahim b. el-Heysem (ö. 278) rivâyette bulunmuşlardır. İbn Hibbân Sikât’ında onunla ilgili “S e m â ’ını beyân ettiği h adîslerin e itib a r e d ilir .” demiştir34.

77. A bdu llah b. E b îN e c îh el-M ek k î el-M üfessir, K S (ö. 131)

Rivâyetlerinin geneli Mücâhid’dendir; ancak ondan tedlîs yapmıştır. Nesâî de onun tedlîs yaptığını belirtmiştir.

78. A b d u lc e lîl b. A tiy ye e l-K a y s î Ebû Sâlih el-B asrî, B e - D - N (ö. 1 4 1 ­ 150)

İbn Ma’în onu tevsîk etmiş, onunla ilgili Buhârî “B a zı rivâ yetlerin d e vehm etm iş o la b ilir .”, İbn Hibbân ise “S e m â ’ını beyân ettiğ i rivâ ye tle rin e itib a r e d ilir .” demiştir35.

79. A bdu rrah m an b. A b d illa h b. M e s ’ûd, K S (ö. 79)

Sika ve meşhûrdur. İbn Ma’în “B abasın dan s e m â ’ı y o k tu r .” demiştir. Ali b. el-Medînî de “B a b a sın ı görm ü ş ve ondan iki h adîs sem â etm iştir. B unlar: ‘k eler ’ ile ‘(A şırı sıcakta) nam azın g ecik tirilm esi ’ h a d îs id ir .” demiştir. İclî ise

“B ir riv â y e t h a riç b a basın dan s e m â ’ının o lm adığı sö ylen m ek ted ir ki o da; ‘H elâ li harâm kılan, h arâm ı h elâ l sa ya n g ib id ir ’ r iv â y e tid ir .” demiştir. Buhârî,

e t-T â rîh u ’l-E v s a fın d a İbn Huseym (Abdullah b. Osmân b. Huseym ö. 132) ^

el-Kâsım b. Abdirrahman (ö. 120) ^ Babası (Abdurrahman b. Abdillah b. Mes’ûd) tarîkiyle: “B abam ile b e r a b e r k e n ...” diyerek “N am azın

g e c ik tir ilm e s i” hadîsini rivâyet ettiğini haber vermektedir36. Yine Buhârî

“(Ş u ’be) onun baba sın d a n s e m â ’ının o lm adığın ı söylem ektedir. A n c a k ban a g ö re İbn H useym ’in h a d îsi onunkinden e v la d ır/sa h îh tir.” demiştir. Ahmed (b. Hanbel) “B a b a sı v e fa t ettiğ in d e 6 y a şın d a i d i ” demiştir. Sevrî ve Şerîk

“B a b a sın d a n s e m â ’ı o ld u ğ u n u ”, İsrâîl ise onun “K e l e r ” hadîsini “^ * W ’

33 103. sırad a b u lunm aktadır. 34 İb n H ib b ân , S ik â t, V III, 345. 35 İb n H ib b ân , S ikâ t, V III, 421.

(20)

şeklinde bir lafızla rivâyet ettiğini söylemiştir. Buhârî et-T ârîh u ’s-Sağîr’ine el- Kâsım b. Abdirrahman’ın babasından “A bdu llah (b. M e s ’ûd) ’un vefatı esn a sın d a ‘B an a b ir va siyetin v a r m ı? ’ dediği, onun d a ‘H a ta la rın d a n v a z geç! ’ d iye tavsiye e ttiğ i” rivâyetini tahrîc etmiştir.

Bana göre de durum şöyledir: Abdurrahman’ın babasından yapmış olduğu rivâyetlerden dört tanesinde semâ’ını tasrîh etmiştir ki bunlardan birisi zaten mevkûftur. Ne var ki babasından çokça rivâyeti vardır. Sünen’de 15,

Müsned" de ise buna 7 tane daha ilâve yapılmıştır. Bu rivâyetlerin büyük bir

kısmı mu’an’andır. Bu da tedlîstir. Yine de Allah en doğrusunu bilir.

80. A bdu rrah m an b. M u ham m edel-M uh âribî, K S (ö. 195)

Abdullah b. Numeyr’in (ö. 199) tabakasından (9. tabakadan) olan meşhûr bir muhaddistir. Ukaylî onu tedlîsle vasıflandırmıştır.

81. A b d u la zîz b. A b d illa h el-K u re şî el-B a srî E bû Vehb e l- C ü d ’â n î (ö. ?)

Sa’îd b. Ebî Arûbe (ö. 156), Hâlid el-Hazzâ ve Behz b. Hakîm’den (ö. 160) rivâyet etmiş, kendisinden de el-Hasen b. Müdrik (es-Sedûsî ö. 260) ve başkaları rivâyette bulunmuşlardır. İbn Hibbân, Sikât’ında onunla ilgili

“S e m â ’ını beyân ettiğ i h a d îslerin e itib a r e d ilir .” demiş37, İbn Adiy ise

“R ivâ yetlerin in g en eli sikaların ü zerin de du rm a d ığ ı h a d îs le r d ir .” diyerek onu tenkît etmiştir38.

82. A b d u lm ec îd b. A b d ila zîz b. E b î R e v v â d el-M ekkî, M - SE (ö. 206)

Sadûktur. Mürciî olduğu söylenilmektedir. Hıfzında problem vardır. Tedlîs yapmakla itham edilmektedir. Nitekim el-Alâî onu müdellislerden biri olarak zikretmiştir.

83. A b d u lm elik b. A b d ila zîz b. C ü reyc el-M ekkî, K S (ö. 150)

Hicâz’ın fakîhi olup hadisteki ilmî ve güvenirliği ile meşhûrdur. Çok hadîs rivâyet etmiştir. Nesâî ve başkaları onu tedlîs yapmakla vasıflandırmalardır. Hakkında Dârekutnî “İbn C ü r e y c ’in tedlîsin den sakının. Çünkü onun ted lîsi çirkindir. Z ira o (İbn U yeyne g ib i sik a la rı d e ğ il sa d ece İbrah im b. E b î Yahyâ ve M û sâ b. U beyde g ib i) m ecrûh râ vîleri tedlîs y a p a r .”

demiştir39.

84. A b d u lm elik b. U m eyr e l-K ıb tî el-Kûfî, K S (ö. 136)

Tabi’ûnun meşhûr sika râvîlerindendir. Aynı zamanda tedlîs yapmakla da meşhûrdur. Dârekutnî, İbn Hibbân ve başkaları, onu tedlîs yapmakla

37 İb n H ib b ân , S ik â t, V III, 394. 38 İb n A d iy , el-K â m il, V I, 512. 39 İb n H acer, T ehzîbu ’t-T eh zîb , IV , 251.

(21)

vasıflandırmıştır.

85. A bdu lveh h âb b. A tâ el-H a ffâ f el-B asrî, Bh - M - SE (ö. 204, 206)

Ebû Üsâme’nin (Hammâd b. Üsâme ö. 201) tabakasından (9. tabaka) sadûk ve ma’rûf bir şahsiyettir. Hakkında Buhârî “S evr (b. Yezîd) e l-H ım s î’den (ö. 1 5 0 -1 5 5 ) ve başkaların dan m ünker rivâ ye tle rd e ted lîs y a p m ış tır .” demiştir.

86. U beyde b. e l-E sv e d b. S a ’îd el-H em edânî, T - İ M (ö. 181 -1 9 0 )

İbn Hibbân Sikât’ında onun tedlîs yaptığına işâret etmiştir40.

87. O sm an b. İm rân el-H a n efî (ö. ?)

İbn Cüreyc’den rivâyet etmiş, kendisinden de Muhammed b. Harb en- Neşâî (ö. 255) rivâyette bulunmuştur. İbn Hibbân Sikât’ında onunla ilgili

“S e m â ’ını beyân ettiğ i h a d îslerin e itib a r e d ilir .” demiştir41.

88. İkrim e b. A m m â r el-Yem âm î, B t - M - SE (ö.160)

Tâbiûnun küçüklerindendir. Ahmed b. Hanbel ve Dârekutnî, onu tedlîs yapmakla vasıflandırmıştır.

89. A li b. Ğ urâb el-K û fî el-K âdî, N - İ M (ö. 184)

Muhtelefûn fîh bir râvîdir. İbn Ma’în onu tevsîk etmiştir. Dârekutnî ve başkaları da onu tedlîs yapmakla vasıflandırmıştır.

90. Ö m er b. A li b. A h m e d el-L eys el-B u h â rî el-L e y sî Ebû M ü slim (ö. 466)

Meşhûr hâfızlardan olup çok rihle yapmıştır. Müteahhir ulemanın çok eser sahibi olanlarındandır. 466 yılında vefat etmiştir. 468 yılında vefat ettiği de söylenmektedir. Yahyâ b. Mende onu tedlîsle vasıflandırmıştır. Şîreveyh de onunla ilgili “H a d îsle ri ezb e rle rd i ve ted lîs y a p a r d ı.” demiştir.

91. A m r b. A b d illa h e s - S a b î’îE b û İsh â k el-Kûfî, K S (ö. 129)

Tâbi’ûnun sikalarından olup tedlîs yapmakla meşhûrdur. Nesâî ve başkaları, onu tedlîsle vasıflandırmıştır.

92. K a tâ d e b. D i ’âm e el-B asrî, K S (ö. 117)

Enes b. Mâlik’in talebelerindendir. Asrının hâfızlarından olup tedlîs yapmakla meşhûrdur. Nesâî ve başkaları, onu tedlîs yapmakla vasıflandırmıştır.

93. M ü b â re k b. F ed â le el-B asrî, B t - D - T - İ M (ö. 166)

Tedlîs yapmakla meşhûrdur. Dârekutnî ve başkaları onu tedlîs yapmakla vasıflandırmalardır. Tedlîslerinin ekseriyeti Hasanu’l-Basrî’den olan

40 İb n H ib b ân , S ik â t, V III, 437. 41 İb n H ib b ân , S ik â t, V III, 453.

(22)

rivâyetleridir.

94. M u h a m m ed b. el-H ü seyn el-B u h â rî (ö. ?)

Veki’den rivâyet etmiş, kendisinden de iki oğlu Ömer (ö. ?) ve İbrahim b. Muhammed (ö. 261-270) rivâyette bulunmuştur. İbn Hibbân, tedlîs yaptığına işâret etmiştir42.

95. M u h a m m ed b. S adaka el-F ed e k î (ö. ?)

Mâlik b. Enes’in talebelerindendir. İbn Hibbân Sikât’ında onun tedlîs yaptığını belirtmiştir43. Dârekutnî de onun tedlîs yaptığını söylemiştir.

96. M u h a m m ed b. A b dirrah m an et-Tufâvî, B - D - T - N (ö. 1 8 1 -1 9 0 )

Etbâ’û ’t-tâbi’îndendir. Ahmed ve Dârekutnî, onun tedlîs yaptığını belirtmişlerdir.

97. M u h a m m ed b. A b d ilm elik e l-V â sitî e l-K e b îr E bû İsm a il (ö. ?)

İsmail b. Ebî Hâlid (ö. 147) ve onun tabakasındakilerden rivâyet etmiş, kendisinden de Vehb b. Bakiyye (ö. 239) rivâyette bulunmuştur. İbn Hibbân, tedlîs yaptığını belirtmiş44, kezâ Zehebî de T e zh îb u ’t-T eh zîb ’inde buna işâret etmiştir.

98. M u h a m m ed b. A clâ n el-M edenî, B t - M - SE (ö. 148)

Küçük tâbi’ûndan olup hadîs rivâyetiyle meşhûrdur. Mâlik’in şeyhlerindendir. İbn Hibbân, tedlîs yaptığını belirtmiştir.

99. M u h a m m ed b. Îsâ b. N ecîh E bû C a ’f e r b. et-T eb b a ’, B t - D - Tş - N - İ M (ö. 224)

Meşhûr sikalardandır. Talebelerinden Ebû Dâvud onun hakkında

“M ü d ellis i d i ” demiş, Dârekutnî de onu tedlîsle vasıflandırmıştır.

100. M u h a m m ed b. M u h a m m ed b. Süleym an el-B âğen dî, el-H âfız el- B a ğ d â d î E bû B ek r (ö. 312)

Doğru sözlü ve güvenilir olmakla birlikte tedlîs yapmakla meşhûr olmuştur. (Hicrî) 300 yılından sonra vefat etmiştir. Hakkında Ebû Bekir el- İsmailî “Onu kizb ile ithâm etm iyorum ; a n ca k tedlîs y a p a r d ı.”, İbn Muzaffer

“T edlîs h aricinde m ünker rivâ ye tle ri y o k tu r .”, Dârekutnî de “B azı

h ocaların dan h a d îs ya zm ış, so n ra ken disi ile şeyh i ara sın d a k i üç kişiyi d ü şü rm ü ştü r.” demiştir.

42 İb n H ib b ân , S ikâ t, IX , 68. 43 İb n H ib b ân , S ikâ t, IX , 67. 44 İb n H ib b ân , S ik â t, IX , 49.

Referanslar

Benzer Belgeler

50-70 micron thick electrostatic powder paint aluminium injection housing, aluminum

a) Araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunabilir. b) Fabrika, atölye, satış ve servis üniteleri kurup işletebilir. c) Kurulu sanayilere siparişler verebilir. d) Dahili

İzmir İtalyan Ticaret ve Sanayi Odası, FOTEG İSTANBUL Gıda İşleme Teknolojileri Uluslararası İhtisas Fuarı için bir İtalyan ziyaretçi heyeti düzenleyecektir.. 2 yılda

İlk doğru gördüğüm seçeneği işaretliyorum Uzun soruları hiç okumuyorum.. Sınavda çözemediğim soruyla karşılaşınca sinirlenip

ilimiz, merkez,Yrldrnm Beyazrt Mahallesi, 763 ada, 28 nolu parsel alanrnrn kuzeyinde imar planr de!igikligi , 28 nolu parselin takas iglemlerinde kullanrlmasr

Okul olarak eğitim felsefemizi cumhuriyetimizin temel değerleri ve 2023 eğitim vizyonu

The Alya Group holds interests in several business opera�ng primarily in the contract & project, upholstery tex�le collec�ons, interior design solu�ons, contract furniture,

1968 yılında Oruç ailesi tarafından bitkisel yağ üretimi sektörüne 6 ton/gün kapasite ile adım atan Oruçoğlu Yağ, bugün 1000 ton/gün yağlı tohum işleme, 300