• Sonuç bulunamadı

Başlık: Tarih Enstitüsünün Güney-Batı Anadolu gezisi : 15. IX. 1950 - 4. X. 1950Yazar(lar):Cilt: 8 Sayı: 3 Sayfa: 403-416 DOI: 10.1501/Dtcfder_0000000268 Yayın Tarihi: 1950 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: Tarih Enstitüsünün Güney-Batı Anadolu gezisi : 15. IX. 1950 - 4. X. 1950Yazar(lar):Cilt: 8 Sayı: 3 Sayfa: 403-416 DOI: 10.1501/Dtcfder_0000000268 Yayın Tarihi: 1950 PDF"

Copied!
13
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Tarih Enstitüsünün Güney-Batı Anadolu gezisi

15. IX. 1950 - 4. X. 1950

Fakültemiz Tarih Enstitüsünün bu seneki bilimsel inceleme gezisi Anadolu-muzun Güney - Batısında İzmir, Aydın, Muğla ve Antalya vilâyetleri içindeki tarihî eserleri ve âbideleri tetkik etmek üzere tertip edilmişti. 20 kişiden mürekkep öğ­ renci kafilesi Prof. Dr. Halil Demircioğlu başkanlığında 15 . Eylül . 1950 tarihinde Ankara'dan doğruca İzmir'e gitti. Bu sefer İzmir, gezinin başlangıç yeri oldu. Burada müzeler, tarihî eserler ve bilhassa fakülte­ miz Batı-Anadolu Arkeoloji Araştırma Enstitüsünün Bayraklı'da yapmakta oldu­ ğu Eski İzmir kazısı ile Fuar'da teşhir edilen yeni buluntular görüldükten sonra kafile Selçuk'a gitti. Burada Ephesos ha­ rabeleri gezildi. Bundan sonra O r t a k l a r ' a gidilerek, civarda bulunan Menderes Mag-nesia'sı harabeleri ve daha Güneyde, Söke"-den ilerde Gülbahçe yanındaki Priene harabeleri ve nihayet Büyük Menderes'in Güney tarafında, Balat Köyü yanındaki Miletos harabeleri tetkik edildi.

Gezi programının birinci kısmını böyle­ ce bitirmiş olan öğrenci grubu gene Ortak­ lar üzerinden Aydın'a geldi ve bu suretle programın ikinci kısmı başladı. Burada evvelâ Eski Aydın ( Tralleis ) harabeleri ile civarda bulunan Sultanhisar ( N y s a ) harabeleri görüldü. Aydın şehri içindeki tarihî eserler de tetkik edildikten sonra, Çine ve Yatağan üzerinden Muğla'ya ve oradan da Milas'a gidildi. Yolda Eskibissar (Stratonikeia) harabelerini tetkike vakit bu­ lan kafile, Milas şehri civarındaki tarihî eserler üzerinde incelemelerde bulunduktan sonra Bodrum'a gitti. Burada eski Hali-karnassos şehri harabeleri ve meşhur Bodrum Kalesi tetkik edildi. Sonra vapurla Antalya'ya hareket edildi. Yolda bilhassa Fethiye'de karaya çıkılarak şehir civarın­ daki eski eserler tetkik edildi.

Programın üçüncü kısmını memleketi­ mizin eski eserler bakımından gene çok

zengin bir bölgesi olan Antalya hava­ lisindeki geziler teşkil ediyordu. Bu­ rada şehirdeki ve müzedeki eserler tetkik edildikten sonra Balkız ( Aspendos ) hara­ beleri, Aksu Köy Enstitüsü yanındaki P e r g e harabeleri ve, içinde o sıralarda Türk Tarih Kurumu'nun hafriyatı de­ vam e t m e k t e olan Side harabeleri gezi­ lerek incelemeler yapıldı. Antalya hava­ lisindeki daha bir çok yerleri gezip tetkik etmek, bu seneki programın yüklü olması dolayısiyle maalesef kabil olamadı. Kafile oradan doğruca Burdur'a giderek 4 . Ekim . 1950 tarihinde Ankara'ya avdet

etti.

Tarih Enstitüsünün 1950 yılı bilimsel inceleme gezisi bu suretle bitmiş oldu. Enstitü 1951 yılı için yurdumuzun Güney-Doğu kısımlarındaki tarihî âbide ve eser­ leri tetkik etmeği tasarlamaktadır. Filha­ kika tarih bölümü, programına koymuş ol­ duğu bu bilimsel inceleme gezileri ile öğrencileri her sene yurdun bir parça­ sının taşlaşmış tarihi ile doğrudan doğ­ ruya temas ettirmeyi ve, kitaplarda göre­ mediklerini veya görüp anlayamadık­ larını bizzat yerinde göstererek, içlerine sindirmeyi gaye edinmiştir. Bu arada her şehrin içindeki müzeler, tarihî eserler ve kütüphaneler ayrıca birer tetkik sahası olmaktadır, öğrencilerimiz bu seyahatler­ den daima mahmul ve faydalanmış bir şe­ kilde ' dönmektedirler. Bu münasebetle şunu da belirtmek lâzımdır ki bu gezilerde öğrencilerimize karşı memlekette, gittikleri her tarafta ve bilhassa böyle üniversite talebe gruplarının ilk defa ayak bastıkları uzak memleket köşelerinde devlet müesse­ seleri, maarif ailesi ve halkımız tarafın­ dan büyük . alâka gösterilmektedir. Bu da gerek . öğrencilerimizi, gerekse onların başlarındaki öğretim üyelerini mütehassıs etmekte ve bu işdedevam için ayrıca şevk v e heyecan vermektedir. H . D .

(2)
(3)

Materials to the Knowledge

of Eastern Turki Tales, Poetry,

Pro-verbs. Riddles, Ethnological and Histo-rical Texts from the Southern P a r t s of Eastern Turkestan, vvith translation and notes, by Gunnar JARR1NG.

I. Texts from Khotan and Yarkand 143 s.

II. Texts from Kashgar, Taşmalık and Kucha 183 s.

Lund, G. W. K Gleerup, Lunds Uni-versıtets Arsskrıft. N. F. Avd. I. Bd. 43, Nr. 4, Bd. 44. Nr. 7.

Yukarıdaki başlıkla yayımlanmış olan iki cilt, Şarkî Türkistan Türkçesinin dil numuneleridir. Birincisi 1939 da basılmağa başlamış ve nihayet 1946 da harpten sonra tamamlanmıştır. Birinci cilt Hoten ve Yarkent metinlerini, ikincisi Kâşgar, Taş­ malık ( Kâşgar'ın yanında bir köy ) ve Kuça metinlerini içine alır, 1948 de ba­ sılmıştır. Her iki cildin de muhtevası ma­ sallar, türküler, atasözleri, bilmeceler olup, ikinci cildin son kısmındaki Kuça metni, Kuça hakkında halk arasındaki tarihî riva­ yetleri vermesiyle de dikkate şayandır 1,

Bu metinler 1935 yılında Hindistan'ın Kaşmir, Srinagar şehirlerinde, Şarkî Tür­ kistan'dan kervanla gelen Türklerin, muh­ telif yaştaki erkek ve kadınlarının ağzından alınmıştır. Metinler okuyup yazma bilmi-yen, konuştuğu dilin hususiyetlerini mü­ kemmelce muhafaza eden halk ağzından trankripsiyon titizliğiyle tesbit edilmiştir. Bu yüzden, bilhassa fonetik bakımdan bu lehçelerin teferruatını gösterebildiğinden, birinci sınıf araştırma sayılabilir.

G. JARRING 2, bundan evvel de Şark Türkçesine dair seri halinde eserler

yayım-1 Müellif bu metinlerin 3. kısmının da hazırlanmakta olduğunu önsözde haber veriyor.

2 Şu eserleri v a r d ı r : «Studien zu einer osttürkischen Lautlehre> Lund Leip­ zig, 1933. 1 2 6 + 5 3 s.

«The contest of the fruits» 1936, 44 s.

«The Uzbek dialect of Qilich» (Rus-sian Turkestan) with texts and glossary 56 s. 1937.

«Uzbek texts from Afgan Turkestan»

ladığından bu sahayı iyi bilen bir müte­ hassıs yerini tutmaktadır. Esaslı bilgiye dayanan ve hocası olan Dr. G. R A Q U -ETTE'le başlanıp, JARRING ile devam eden bu Türkçe araştırmalar, pek ehem­ miyetli olan bu sahaların iyi anlaşılması için çok hizmet edecek mahiyettedir.

Bundan evvelki Şark Türkçesi mer t i n l e r i ' W. RADLOFF'ıın VI. cildinde, N. N. P A N T U S O V ' u n Materialı ve KA-TANOV'un Zapiski XIV te olduğu gibi Arap harfleriyle veya kifayetsiz transkrip­ siyon harfleriyle basılmış olduğundan, seri halinde devam eden ve güzel kâğıtlara mükemmel basılmış olan bu eserleri Şark Türkçesinin esaslı araştırmaları olarak kabul eder ve büyük sevinçle karşılarız.

Birinci cildin içindekiler ş u n l a r d ı r : Hoten metinleri :

I. ( Tahir ve Zühre ) II. (kırk oğlu olan bir adamın hikâyesi)

III. (Hoten'de bir han sahibinin hikâyesi)

IV. (Hemra masalı) 4

V. (bir kunduracıda çırak olan kel'in masalı)

VI. (kel ve prens masalı) VII. Atasözleri

VIII. Türküler (ve tekerlemeler) Yarkent metinleri :

I. (Tilki ile eşek masalı) II. Türküler (ve Maniler)

İkinci cildin içindekiler şunlardır : Kâşgar metinleri :

with Glossary, 248 s. 1938.

«On the distribution of Türk tribes in Afganistan» 1939.

Hepsi de Lund Üniversitesi yayım­ larıdır.

«The Uzbek dialekt of Qiiich» ve «Uzbek texts from Afgan Turkestan» Sovetskoye Vostokovedeniye V, 325-26 s. S. E. MALOV tarafından tanıtılmıştır.

3 Bibliyografya için bk. G. JARRING Studien zu einer osttürkischen Lautlehre

ve Fakülte Dergisi II. Cilt, sayı 4, Uy­

gur DilirAn Grameri'at.

4 Hemra masalının RADLOFF'un VI. cildinde de diğer bir varyantı vardır.

(4)

406 S A A D E T Ç A Ğ A T A Y I. bay ve işan masalı (bay = zengin,

mal sahibi) 5

II. padişahın üç suali

III. oğrı (bir hırsız'ın masalı) IV. ölmüş gencin karısı V. Moll a'nın aşkı masalı

VI—XII. Nasrettin Hoca hikâyeleri XIII. bay'ın üç oğlunun masalı. XIV. pad işah ve hırsız pir'in masalı. XV. lisanlar öğrenmek isteyen padi­ şahın hikâyesi.

Türküler, Maniler, Atasözleri, Bilme­ celer, Ses tekrarlamaları.

Taşmalık metinleri : I. a'dil xa:n (Adil han) II. bir taznıh hikâyesi

Türküler, hikmetli sözler ( bunlar için

laylay tâbiri kullanılmaktadır), 4 cihetin

Türkçe isimleri. Kuça metinleri :

I. Kuça nın tasviri, bir türkü, 4 cihe­ tin isimleri.

Yukarıda da zikr ettiğimiz gibi, titiz transkripsiyon sisteminde metinlerin te­ ferruatı Association phonetiçue

interna-tionale alfabesiyle verilmiştir. Meselâ e için

4 türlü harf, u için de aynı miktarda ayrı harfler k u l l a n ı l m a k t a d ı r6. Şayanı dikkat

5 Bu ciltte masalların başına bazan kelimesi konmuş, bazan da ancak Romen rakamları konmuştur. Biz misaller gösterdiğimiz zaman bu Romen rakamlarını ve metinlerin cümle rakamlarını aldık. Kısaltılmış M = kitabın adı olan Materi­

als için ve yanındaki Romen I ve II, birin­

ci ve ikinci cildi ayırt etmek için gösterildi.

çöçek, hikâye, masal kelimesi Garbi

Türkistan'da çöpçek şeklinde söylenmekte­ dir. Her halde çöp kelimesine benzetile­ rek, halk d'linde içsese bir -p- ilâve edil­ miştir. Bu kelime İBNÜ MÜHENNA'da olan

sürçek, hikâye' kelimesinin s:ç benzeş­

mesi, -r düşmesiyle ü > ö ile meydana gel­ miş yeni bir şekli olsa gerek. Hikâye, Türk­ çede muhtelif kelimelerle ifade edilir. Ana­ dolu'da «Söz Derleme D e r g i s i ' nde ötgüç, orta Asya Türkmençesinde bazı halk di­ linde söylenen sözlere erteki derler.

6 Maalesef bu alfabenin harfleri mat­ baada bulunmadığından bunları aynen alamıyoruz. Biz ancak kullanmakla yetindik.

olmak üzere bu vokallere karışık olarak tesadüf edilmekte, yani bir yerde diğer yerde e ile söylenilen kelimelere raslan­

maktadır. Meselâ : MI Poetry I 9 da 11 de ; 2 de 12 de MI (1-3) (1-23) vb.

Bunların bir kısmı her halde vurgu ile de meydana gelebilirse de, bir kısmı belki de bu muhacirlerin muhtelif yerlerde, dolaştıkları lehçelerden az çok müteessir olduklarını gösterir.

Diğer taraftan umlauf'ların da, me­ tinlere göre, her yerde ve her kelimede tam cari olmadığı yahut da diğer ağız­ ların tesiriyle umumi kaideden kaya bil­ diği görülmektedir. Metinler umumiyetle dil bakımından birbirine gayet yakındır. Büyük ahenk kaidesi amlaut'ın bulunma­ dığı bir çok kelimelerde de bozulmaktadır. Morfoloji bakımından pelf güzel teşkillere raslandığı gibi, bilhassa zamirler fevkalâde zengin yer tutmaktadır. Aşağıda bunlara ayrıca temas edeceğiz

Metinlerin altında İngilizce tercüme­ leri vardır. Birinci cildin tercümesi doğru ve güzeldir. İkinci cildin de nesir kısmı düzgündür. Poetry kısmının tercüme zor­ luğunu zaten müellif kendisi de kayd et­ mektedir. Gerçekten de bir yabancı için bunların hepsine vakıf olmak kabil değil­ dir. Müellifin müsaadeleriyle anlaya bildi­ ğimiz kadar Poetry tercümelerinin bazıla­ rına müdahale de bulunacağız ; yalnız bun­ ların fenaya yorumlanmamasını ve bununla da bu mükemmel metinlerin değerlerinin asla indirilemiyeceğini kayd edelim. Meselâ ikinci cildin Poetry kısmında bazı yanlış tercümeler ve anlaşılmıyan kelimeler var­ dır. Kâşgar metinleri'arasında 84 s. 18 d e :

aramızda çıktı

There arose enmity between us

ayrıldı kaştın

The pen was separated from the eyebrow

aynı cümle 161 s. 3 de Taşmalık'ta kelime mânalariyle tercüme edilmiştir. kaş Türk lehçelerinde, güzel kaş, güze! (kadın) mânasındadır 3. şahısta söylense dahi âşık kendisini kast etmekte ve ,sevgiliden (güzel­ den) ayrıldım' veya 'birbirinizden ayrıldık' demek istemektedir. 161-3 te gerçi görü­ nüşte bu mâna münasip düşmüyor gibidir, fakat bunu müteakip kıta ile

(5)

karşılaştırıl-YAYIMLAR ÜZERİNDE 407 dığ-ı zaman ya : otı gaman mısraının

iki defa yanlışlıkla söylenmiş olduğu görülmekte ve ayrıldı kaştın mısraı­ nın başka bir mısrala birleştirilmesi gere­ ken bir cümle olduğu anlaşılmaktadır.

MII 88 s. - 30 ve 158 s. • 214; MI, 108. s. - 71 de şum The fidd-les of an unfortunate scald-head 'bedbaht kelin kemanı' şeklinde yanlış anlaşılmış ve notta da mânası şübheli denmiştir. Garbi Türkistan'da da, saç buk-lesi'dir ğıccek kemandır. M I, 132 s. 4-te de

mezlam kişinin gaçesıdın, bergil xu-de.ım from second-rate women my God

deliver us ' ikinci derece kadından kurtar, mânası verilmiştir. Bu da : mezlum kişi, 'kadın' gaçi. ' sofra takımından tabak fin­ can, mânasındadır. Yani ;

kadının şerrinden kadına tutulmaktan (kurtar)' olacaktır.

Yine M II Poetry 92 s. 39,

biz yeman dep ayrılıp

we parted from each other as enemies

yaxşını kenı

Where can it be made good again ? biz bir birimizden düşman olup ayrıldık, bunu kim düzeltebilir ? şeklinde tercüme edilmiştir.

Bu şöyle olacaktır : benden (ben) fe­ na deyip ayrıldın (ama), daha iyisini bul­ dun mu, o nerde ?

MII (100 s. 63) t e :

ylduzunı

The s t a r s in the sky

ottaz

If you count them in daytime they are thirty

şunda ğ

I am such a....

In daytime l a m lying alone, yanlıştır.

kanda daytime değil, her gün' yani

every day, yalnız' < bir taneley mânasındadır. Bunların mânası şöyle ola­ c a k t ı r : r

gökteki yıldızı her gün sayşan otuz, ben o kadar yalnızım ki, her gün yalnız yatıyorum (yatmağa mecburum).

7 Bu gaçe bizim kap-kacak kelimesi­ nin kaçak kısmı olsa gerek fakat değişik bir ağızda aynı saç buklesi mânasına ge­ len kelime de olabilir.

MII ( 102 s . - 6 5 ) t e :

bu yarımdın

For my friend on this side

ölgüçi ba:

I have the desire to die

olarak tercüme edilmiştir. Yanımdaki ya­ rıma ölünceye kadar arzum var' mânasında olmalıdır. Bunu müteakip gelen kıtada (66):

yarım xapa bolmasun

My friend should not be angry

birni

With the one who kissed her (on)y) önce and went away. yanlıştır. Arkadaşım, (ben) başka birini sevdiğim (veya öptüğüm) için üzülmesin' mânasında olmalıdır.

M II (105.- 74) te bazı kelimeler an­ laşılmamıştır, .teşbih' (chaplet).

aspı 'eldeki yara, mu<deyişmey-mu olsa gerek.

aspı mu mu

koyup bolmamdu keri xotun mu Ben şu tercümeyi teklif ediyorum : elindeki yaramı, boynundaki teşbih mi, (seni) terketsem olmaz mı, ( sana ) ihtiyar kadın demezler mi ?

(108 s.- 82) de belki tertip hatasıdır,

yarım

if you don't put black on your eyebrows yapmasan dostum,

bolmamdu için :

'it won't do to stay with you' denmiştir. Bu ikinci mısra için: kendi kaşın yetmez mi' mânası daha doğru olsa gerek.

(110 s.- 87)

.Allah ayırdı

candın iziz cora mdın

candan aziz dostumdan olacaktır.,

çora anlaşılmamıştır, Taciklerde cora

dost mânasındadır. Her halde bir Iran menşeli kelimedir.

(127 s.- 107) alla.-sızm

yanlışlıkla bitişik yazıldığı için anlaşılma­ mış olsa gerek 'Allah sizi mesut kılsın' mânasındadır.

M I (VI-72) d e : bu

tıdın ta:tıp kulam edi 'This man was not

long ago my slave' doğru değildir; 'bu benim 'onun) küçüklüğünden beri kulum İdi' olacaktır.

(6)

408 SAADET ÇAĞATAY

alma dep soydum seni

Saying you were an apple I kisssed you

guldın kıldım meni

You made me worse than a rose. Notta gul için mânası karanlık den­ miş, tercümede 'gül' olarak verilmiştir.

elma deyip sevdim seni (öptüm seni) kuldan beter kıldın beni tercü­ mesini teklif ediyorum. kıldım meni. ikinci şahıs için kullanılmış, müteakip kelime m- ile başladığı için -m duyulmuş olsa gerek.

Yine aynı yerde 11de

muştek turup ma xop

muştek anlaşılmamıştır, Ar. keli­

mesidir, mânası için :

'büyüyüp dert çekeceğimize beraber ölmek mi daha iyi' şeklini teklif ediyorum.

M I, 129 s. 2. notta hecı kız nancy, erkekle oynayan oynak kız, menşei hak­ kında hacı kız olarak (MENGES'le bera­ ber) düşünülmektedir, yani ham 'Mecca-pilgrim' . Tabii bu çok indî bir düşüncedir. Acaba Ar. 'kucak, aguş' tan muştak değil m i d i r ? Bu değilse de buna benzer bir kelime olmalıdır.

M II (III-70) ıştan ( işteni ) Rusça

ıştanı kelimesinden gelme olarak düşü­

nülmektedir. Bu kelime Rusça değil, Rus-çaya Türkçeden geçmiş iç-ton, iç-don kelimesinden ç > ş , içti > işti gibi bir fone­ tik değişimdir.

*

* *

Metinlerin dilini kısaca gözden geçi­ relim.

1. Vokaller : o, ö, u, yuvarlak vokalle­ rinden sonra o, a, gelebiliyor; meselâ M I (IV-702) de siz siz uzak d u r u n ' ; veya oğal, oğul' koyap, k o y u p ' ; kendin, köreş- , görüş-'. Fakat aynı yerde bazan o bazan u kullanılır, boldok ve

bolduk-Bu lehçelerde umumî vokal kanunu olan ı ve u umlaut tam değildir. Meselâ Kâşgar'da MII, VII'de ekseriyetle xotun, fakat Vte xatun şekli de vardır. Aynı Kâşgar metinlerinde i umlaut'âa bütün ke­ limelerde mevcut değildir. Mes. MII (XIV-43)

alıp barıp; ( XIV - 31 ) elıp, aynı yerde

( XIV-73 ) alberip setıp ; ( XIV 226 ) ( V - 69 ) > tamıt-, damlat - vb. umumiyetle bazı metinlerde daha az, bazısında daha çoktur.

Bazı yerlerde bu umlaut daha ileri giderek, kelimenin bütün vokallerini boz­ muştur, meselâ II. ciltte Kuça metninde İ l ­ a d a n uzğı, aldığı azığı, yerinde uz gı orta hece düşmesiyle < azuk > ozuk

>uzukı şekline girmiştir. Bunun gibi MII (Taşmalık 1-188) balasını tonomedı, < tanumadı < u umlaut'la tonumadı, ı umlaut\a tonumedı olacaktı, ikinci hecede

de birinci hecenin tesiriyle - o - olmuştur. Bazı kelimelerde hem kalın hem ince şekiller vardır. Meselâ MI (II-271) 47 s. da

iş iş; (II 26) ne işe', fakat

(IV-96 ) iş ; ( I I - 328 ) kirıp, g i r i p ' ; MII (I - 54) ( 1-81 ) iş ; (1-88) ışnı, işi'; vb. 2. Bazı kelimelerde, konsonlarda göze çarpan b > v hâdisesi vardır.

Meselâ : MII Kâşgar'da (I - 96) vilen, ile' < birlen, aynı şey ( II - 115 )( VI - 9 ) (I - 102 vb.) ; ( V - 4, 6 ) kızvala , ' kiz çocuk'; (V-12) balanı n ' ; (III - 1 , 2)

va : itti ; ( III - 4 ) voldı < boldı, oldu';

(III - 5) volğandın ki : in < bolğandın kiyin, olduktan s o n r a ' ; ( V- 52 ) volap, < bolap olup ; MI (VI - 19 ) efev 'alay < alıp alay, alayım'.

Fakat 6- önses daha boldur, balam,

bolsun vb.

Bazı kelimelerde içseste de b > v; Meselâ Taşmalık MII-173 s. yolvars <

yolbars , p a r s ' ; Kuça'da 178-19 yava ,ya­

ban' (178-26 yova); Acaba (VII-3) te duue' ,tepe' < töbe b > v > u olmuş mudur ?

3. Bazı yerlerde k > ç. MI Yarkent 140 s. - 1 çirdi, fakat aynı sahifede 4 te

kirip ,girip'; MII Kâşgar'da (II - 22)

çir-,gir-' < kir- ; (III- 33), 44, 46 vb) çim ,kim'; eçirip (III-42) < alıp kirip vb.

4. Bazı k > şk ve t > şt. Kâşgar ve Taşmalık iki > işki (MII- 141 s ) ; MI (I-111), (I-17) vb. ,iki kişi'; aynı teşkil (II-122) < iki-gü-le-n.

t > şt, MII Kâşgar'da ( VIII - 20,

I X - 2 6 ) iştik ,acele' < itik; MI Hoten (VI-273) işt < it .köpek'

(7)

YAYIMLAR ÜZERİNDE 409

r:j tebadütü vardır, meselâ, bir' = (VI1-9,

11) bj şeklinde tespit edilmiştir.

5. Bazı assimilation ve dissimilation'-lar vardır. MI (III - 424, 426> iş küş < iş

küç; çüş (IV - 1) ruya, fakat bu da aynı

parçada ( IV - 30, 31, 28 ) tüş şeklinde raslanmaktadır.

ş sesinin t, ç sesleri olmayan yerde

de ç oluşu vakı'dir, meselâ MII (135 s.- 6)

genç . k a r ı ş ' .

6. r düşmesi de sık sık vakı'dir, MI (II-309) (III-286) bi; (III-266) biy ,bir.. F a k a t r ile de çok raslanır mes. (III - 274); (II-225) ki.di ,girdi,; ( I I - 2 1 2 ) kip .girip'; (II - 210, 246) küp ; (II - 306) ko'kmanlar .korkmayın,; (II - 330) bay 'bar, ; fakat (III - 353) te bar vb.

7. Bazı kelimelerde h-prothese vakı'­ dir, MI Hoten (IV - 158) hasa 'asa, (1V-292)

heriğlığ < arığlığ .yorgun' < ari- yorul-,.

8. h> f' > p pek seyrek raslanan şu bir kaç fonetik hâdiseyi de kayd edelim. M I ( V I - 6 1 ) Hoten-'de şehir kelimesi için

tepil vardır. Buna göre h > f > p ve

sonseste -r > l ; h > f için Anadolu'da da bir kaç misal bulunuyor meselâ A. CA-FEROĞLU « Kuzey Doğu İllerimiz » de Ordu İçin hırsız yerine fırsız, yine aynı müellifin «Sivas Tokat İlleri Ağızlarından Toplamalar. da Tokat için foruz ,horoz' vardır.

MII (II-87) Kâşgar'da sekrep, kelimesinde de r: l tebadülü mevcut gibi geliyor.

y : c MI de içseste ayır- kelimesinde y > c görülmektedir, ( IV - 239, 241) .

a'cıt- , ayır- ; ve 388, 392 de acrap,

ayrılıp şekillerine raslanmaktadır.

z:c M II Taşmalık'ta uzun yelinde acun ( 167 s. - 20 ) kelimesine raslıyoruz. y: g MI Hoten'de (IV- 463 oyan- ye­

rine öğen- vardır.

y- > ç- önseste Sagay Koybal lehçe­

lerinde olduğu gibi tek tük y > ç tebadülü de vardır, MI Hoten'de çaplap ( V - 64 ) , y a p ı ş t ı r ı p ' ; aynı kelimeye Kâşgar'da MII ( IV - 47 ) çaplağlığ 'yapıştırılmış' şeklinde raslanmaktadır.

9. i- fiilinin şühudi mazi şekillerinde

göze çarpan tt gemination'uyle karşılaşı­ yoruz, meselâ MII .Kâşgar'da (1-2) va' itti,

ba:itti, ölgen itti, var idi, ölmüş idi' ; eski er-ti'den kalma şekiller olsalar gerek. Hemen (1

-7) de bunun yanında edi mes. ba- edi tespit edilmiştir. Bu gemination şekilleri Taşma­ lık'ta da görünmektedir ( 1 - 3 ) ber'itti <

berip edi ; ( 1 - 60 ) turatti < turap edi,

bunlar daha ziyade düşmüş seslerin muka­ bili olarak meydana gelmişlerdir ; yukarı­ daki gibi (1-80) amildar itti. idi' ; fakat bu şekiller yanında bir t ile olan

şekiller de vardır ( i - 198 ) de iti girmişti, ( I-128 ) depti < deyip edi. Bu

ge-minationlar içinde yalnız erti > etti değil, belki de yat- tasviri fiili de vardır, meselâ 148 de ( Taşmalık I ) ,öldü­ receğim' < öldürüp yatamen tasviri şek­ linden teşekkül etmiş olacaktır. tt <rt, rd için M 1 Hoten'de ( VI - 8 ) ivetti < iberdi şekli .gönderdi' vardır, fakat bunun için bir iberip edi şeklini de düşünmek müm­ kündür.

10. Yukarıdaki erti 1er gibi mübhem kalan MU ( XI - 9 ) Kâşgar'da

. d e m i ş t i r " ; deptiki (XII- 11, 15, 20, 33. 35 vb ) , dedi k i ' ; Taşmalık ( 153 s. - 69 ) ,çıktı' vardır. Bunlar

deyip-ta-rur iken veya deyip edi iken, dep tarar ki

veya dep edi ki, her iki se de olabilirler . -p-ken umumiyetle burada geçmiş zamanı

ifade e d e r ; meselâ Taşmalık (I-122) ölup.

ken , ölmüştü'.

11. M I (VII - 4) ve MII (85 s. - 20) de

-ban gerundif şekli kullanılmıştır.

12. Aidiyet -ki'lerinin ve iyelik 3. ş. -i'nin kullanılışı her iki ciltte de göze çarpmaktadır. Bir çok yerlerde -ki'ler geni-tiften sonra gelerek onu tekit etmekte ve bazı genitiften sonraki -ki 1er de (isimden yapılmış isimler gibi) teşkil ekleri olarak kullanılmaktadır.

Meselâ a) MI (VI-67) bu

kızını aldım

,bu padişahın şehzadesinin alacağı kızı ben a l d ı m ' ; MII (Taşm. I - 84) şu

pa:tşa-nınki hatunı ,şu padişahın hatunı' .

b) Nominal şekiller: MI (III - 448) H o t e n ' d e .adamın evinde, ;

(8)

410 S A A D E T Ç A Ğ A T A Y 'bu kardeşini bir aşçı yanında ( çalışır )

buldu. '

Z a m i r l e r d e : M II Taşmalık ( I - 4 1 )

köp döwletim bolse

benim büyük devletim olsa'; (1-46)

su padşa: 'bizim şu ihtiyar padişah'.

Aynı yerde ,ona, .

c) iyelik 3. şahıs eki -ı, -i ve -sı, -si, -z + sı tahaccür etmiş şekillerine de oldukça çok raslanmaktadır. M I (I - 644) bir ,bir g ü n ' ; (I-651) ,ertesi gün sabah­ leyin'; (II - I) < burundası-da .evvelde'.

Bir çok yerlerde s i z 2. şahıs cemi yerinde mutavaat zamiri cemi + iyelik kullanılmaktadır. MI (I - 406) ,siz'; ( I - 3 9 8 , 447) .sizi' akk. ; (I-531)

tüşüp ,sizin elinize düşüp,

vb. ; MII (XIV - 96) Kâşgar'da

ka-yerdin kelişleri ,siz nerden geliyorsunuz'.

13. İşaret zamirleri b u, o, ş u ile bir­ likte yer, yan gibi kelimelerin tasrif şe­ killeri reduktiona uğrayıp ve şekillerini kaybederek mekân zarfları yerini tutmak­ tadırlar. Meselâ MI (VI-128, 134)

,o yerden' yani oradan ; (1V-5) ,° yere bu yere' yani oraya b u r a y a ' ; (IV - 144, 147) ,o yere' yani oraya ; (IV-223) >işte orada' ; (IV - 330) ,bu yerde' yani

b u r a d a ; ( V - 5 , 12, 19) akk. ,bu yeri,; ( V - 1 3 ) öyerni ,o yeri' akk. yani orasını, (III-262) .buraya' < ? bu

yerke veya bu odke (Bk. A. v. Gabain

Über Ortsbezeichnungen im Alttürkischen I S 11 ve Alttürkische Grammatik) öd ,zaman, hali h a z ı r ' ; M II Taşmalık (1-58, 179, 182) şuverdin ,şu yerden' yani şuradan ; (II - 156) överdin ,o yerden' yani oradan'

yan i l e : MI (IV - 501) birisi olturdı, birisi ,biri o yanda biri bu

yanda o t u r d u ' ; (III - 339) ,o yana,

biyenğe , bu y a n a ' ; ( I I I - 7 1 ve 160) iyinni biyinni akk. o yan-nı, bu yan-nı yani 'o

tarafını bu t a r a f ı n ı ;

14. Fiil teşkillerinde bazı enteresan şekiller de dikkati çekmektedir, bunların bazılarında mâna sarih değil gibi geliyor.

a) -ğaç zarf şekli tasrif ekleri alabi­ liyor, meselâ datifle : dadam yok

bolğaçğe (MI, I-100) 'benim babam olma­

dığından' ; İyelik ve + lokatifle MI

(IV-560) ben

durdukça (ben meydanda oldukça bu) sana düşmez'.

b) -ğan-çe M I (I-498) ba yiğit

bar-ğançe bu yiğit varınca, varır varmaz'.

c) -ğan-seri M I (I-513) barğanseri,

turğanseri, vardıkça, durdukça'.

ç) ğak MII Taşmalık (II-165) o molla

tapğak, o molla (gizli nesneleri) bulabi­

len birisidir', -ğak bermutat bir şeyi yap- mânasına gelir.

d) -ğuçılık '-dığı zaman, -ken, -dığı esnada, gibi şu dakikada vuku bulan işi anlatır. M I (IV-239) kallasıdın a-cıtıp

bol-ğuçılık 'başını ayırırken, (ayırıp) alırken,

'aldığı z a m a n ' ; M II (III 69) alğuçıhk, 'alırken, aldığı z a m a n ' ; -ğaçıdek de bu mânaya gelmektedir, Meselâ MII

çıkku-çıdek 'çıkarken, çıktığı zaman'.

e) -ğudek -ınca, -ıncaya kadar mâna­

larını alır, MII (IV-27) sudın

işti 'suyu doyuncaya kadar içti'; MI

(IV-466) bir kişi çıkıp kuş... yok bir kişi çıkıp bakınca (baksa, bakacak olursa) kuş yok (olmuş).

f) -ğunçılık, -güncelik. -ıncaya kadar' -dığı mânasına gelir, M I (III-320

ba:ğunçelık koğlap berıp

'Ho-tene varıncaya kadar kovalayıp barıp ; M I (IV-480) bunı asmange elip çıkıp koyap

bergunçilik' bunu göğe alıp çıkıp koyduk­

ları zaman'.

g) -ğudey, -kudey' -cak gibi 'mânala­

rında, MI (II- 272) .olmayacak gibi' ; ,atacak gibi' ;

olacak gibi'.

h) -ğalı tur-, geli bol- ,-mağa başla-, -mak ol-' gibi mânalarda -galı bir mastarın yerini tutmaktadır, M I ( I V - 508, 588 )

emdi turdı, şimdi ağlamağa baş­

l a d ı ' ; Fakat MII ( IV-35) yığtağelı başladı şekli de v a r d ı r ; MI ( V - 37 )

turdı, yine doldurmağa b a ş l a d ı ' ; MII (105

s. -75 aynı bolmas , ayı görmek olmaz' .

15. Reduktiona uğramış tasviri fiiller vardır. Meselâ M II (1-11) epkelip < alıp kelip, bunun yanında elıp keldi ( 1 - 18 ); ( 1 - 34 ) eçıkıp < alıp çıkıp ; ( III- 72 ) elip

etüşti <alıp alıp-tüşti, götürdü'.

(9)

YAYIMLAR ÜZERİNDE 411 buraya hepsini almanın imkanı yoktur.

Mürekkep kelimelerden MI (III - 411)

bala-barkesı .çoluk -çocuğu'- bunun yanında

(III-464) bala cakaleri 8. MI VII - 3, III)-314) iğin .elbise' (Aynı kelime R A D L O F F Proben V1-88-15 Tarançı'da ve n; tebadülü ile olarak vardır) mürekkep kelime olarak M I (III-307, 408) (VI - 20)

iğin ayağ .elbise'; M II (XIV - 74)

'elbise, üst-baş', aynı kelime hem baş hem ayak ile teşkil edilmiştir.

Tek kelimeler için şunları kayd edelim :

M I tanla- , bağır-, azarla- (IV- 197) ; ıl- sür-, batırıp ye- ( III - 249 ) ;

tatala-, tırma-' (II-387); pil- tatala-, inan-. (I-484); eski

,fena' ( I I - 381, 383, 3 8 6 ) ; pasuk bol-sıkıl-' ( I I I - 2 4 0 ) ; . b o l ' (III - 26 );

tuvak, tuvek , t e k , hayvanın teki, (VI-114,

116) : sundur- mağlub et- ( V - 15); tan-, bağla-' MII, ( 78 s. - 4 ) , h a n ' han sahibi MI (III-376); koy-, aldat-' MI ( III-465 ); tirilçilik kıl-, yaşa-, hayat sür-' M I (IV-81) ; soğçı, babasız' MI (I-88) ;

toşkuz— , doldur-' MI (III - 67); şun-, suya

dal-' MI ( IV- 338 ).

17. Zamir teşkilleri bilhassa bol ve göze çarpacak mahiyettedir Meselâ men 1, şahsın datifi olabildiği gibi şeklinde de vardır. olduğu gibi

cemi ekiyle şekilleri vardır. Bunları ayrı ayrı gösterelim '•

3. şahıs -1 düşmüş şekilde o'• 'dur fakat tasrif şekilleri *a ile umlaut'a tabi olarak daha çok kullanılmaktadır, meselâ :

Nom. o ; (Bu lehçelerde ve Özbekçe-de Özbekçe-de 3. şahıs yerine ekseriyetle bukişi tâbiri tercih ediliyor).

Akk. onu ve eni ( < anı)

Dat.

8 çağa ve çoluk kelimeleri O r t a Asya Türkmencesinde tek olarak kullanılır ve çocuk mânasına gelir.

ve cemi olerğe, yine genit. üzerine dat.

Lok. ande orada' mânasında,

Abl. Gen.

işaret zamirlerinin şekilleri pek çok-tur ; bilhassa genitif üzerine gelen tasrif ekleriyle bol bol kullanılırlar. Meselâ :

mu-buna', şuna', orada'

dm, bundan, şundan'.

andağ, kandağ, kaydag, mundağ, maşundağ, öylece, nasıl, b ö y l e c e .

Bu şekillerden hatta -çı meslek ekiy­ le isim yapılarak yine tasrif şekline kon­ muştur, M I (»1-258) ona ben­ z e r ' ; (II-311) buna benzer' mukabilinde ise de, şöyle böyle yapan, dalavere yapan mânasındadır.

munçe, şançe, bir munçe 'şu kadar

bu kadar', kançe 'ne kadar'.

-çılık ekiyle: şunçılık, kançılık, ne

gibi, nasıl', angaçılık önce, daha evvel . Bunların yanında tek kullanılan za­ mirler bu, şu, bul, ve bunların tasrif şekilleri, şunı banı, munı, kenı, kaydın,

nede, nerdin, nege vb. vardır. Bunların da

çift olanları pek çok kullanılır: meselâ

maşa, a:şu, a;vu, ma:vu, iste b u ' ; muşanı a k k . ; işte o, işte

bu vb.

Görüldüğü gibi bu metinler halk ede­ biyatı da dahil olmak üzere tükenmez malzeme kaynağıdır. Bugünden sonra çı­ kacak olan 3. kısmına bir sözlük de t e ­ menni ederek bu tetebbuların devamını bekleriz 9.

9 Bu eserin, Almanca ZDMG 1949, 135-137 s. de A. v. GABAIN tarafından tanıtılmış olduğu haberini aldık.

Türk Lehçeleri Doçenti Dr. S a a d e t Ç A Ğ A T A Y

(10)

PRUSYA İLÎM AKADEMİSİ'NİN YAYINLARI

Dr. M. ŞÜKRÜ AKKAYA

Altı yıllık bir duraklamadan sonra Gerçi felsefî — tarihî seride folklor, Prusya İlim Akademisi'nin yayınlarını ma- yer adları veya mahallî tarihle ilgili araş-sanın üzerinde görmek cidden bir sevinç tırmalarda ve daha bazı politikaya temas teşkil etmektedir. edecek konularda siyasî temayül, yani Önceleri de Akademi yayınlarını tarafgirlik açıkça göze çarpmaktadır. Fakat muntazaman göndermek lutfunda bulunan, bunun dışında felsefî (E S p r a n g e r ) , Arap eski dostum Akademi Direktörü Prof. Edebiyatı Tarihi (G. Schieb) vesaire gibi Schlee'ye bu nezaketlerinden dolayı teşek- etüdler çok değerli malzeme ihtiva etmek-kürler ederim. tedir.

Sayısı elli yediye varan etüdlere Matematik ve tabiî ilimler serisinde şöyle bir göz atmakls anlaşılıyor ki en ise malûm olan yüksek kırattaki eserler ağır şartlara, imkânsız denecek duruma yanında bilhassa H. Stille'nin yeni araş-rağmen ilim erbabı «yağar, e s e r ; yolcu tırma mahsulleri hususî yer tutmaktadır, gider» fehvasına çalışmalarına devam etmiş İlgililerin dikkatini çekmek için Prus-ve kıymetli meyPrus-veler Prus-vermiş bulunmak- ya ilim Akademisi'nin 1944-1947 yıllarına tadır. ait yayınlarının bir listesini sunuyoruz.

PRUSYA İLİM AKADEMİSİ FELSEFÎ - TARİHÎ KISMI

Y I L I No. MÜELLİFİ M E V Z U U

1944 1 Spranger Eduard Zur Entstehungeschichte der

deu-tschen Volksschule

1944 2 Hartmann Richard Zu dem kitab al-fusul wa'l-ghayat

des Abu'1-Ala al Ma'arrı

1944 3 Vasmer Max Die Griechischen lehnwörter im

Serbo-Kroatischen

1944 4 Haenisch Erich Die Ehreninschrift für den

Rebellen-general Ts'ui Lih

1944 5 Hartmann Nicolai Die Wertdimensionen der

Niko-machischen Ethik

1945/46 1 Westermann Diedrich Pluralbildung und Nominalklassen

in einigen afrikanischen sprachen

1945/46 2 Deubner Ludvvig Zum Weihehaus der eleusinischen

Mysterien

1945/46 3 Schwyzer Eduard Zur Apposition

1945/46 4 Deubner Ludwing Der Schluss der Labyadeninschrift

1945/46 5

1945/46 6 Rörig Fritz Geblütsrecht und freie Wahl in

ihrer Auswirkung auf die deursche

Geschichte

(11)

414 M. ŞÜKRÜ AKKAYA

1945/46 7 Rodenwaldt Gerhart Köpfe von den Südmetopen des

Parthenon

1945/46 8 Hartung Fritz Studien Zur Geschichte der Preu

sischen Verwaltung

1947 2 Grapow Hermann Studien Zu den annalen thutmosis

des dritten

1947 3 Thurnwald Richard Aufbau und Sinn Der

Völkervviss-enschaft

1947 4 Trautmann Reinhold Die Alb-und Ostseeslavischen

Orts-namen

1947 5 Kleiner Gerhard Alexanders Reichsmünzen

1947 6 Frings Theodor — Drei Veldekestudien

Gabriele Schieb

1948 1 Westermann Diedrich Sprachbeziehungen und

sprachver-wandtschhaft in Afrika

1948 1 Bertholet Alfred Die Macht der Schrift in Glauben

und Aberglauben

1948 2 Rörig Fritz Zur Rechtsgeschichte der territorial

gewasser: reede, Strom und

Küstengewasser

1948 3 A. Leitzmann Briefe von Wilhelm von Humbolt

1948 4 Rehm Walter Der schiffbrüchihe Galeerensklave

Vom Todten meer

1948 5 Hartmann Richord İslam und Nationalismus

PRUSYA İLİM AKADEMİSİ NEŞRİYATI MATEMATİK VE

TABİİ İLİMLER KISMI

YILI No. MÜELLİFİ M E V Z U U

1944 1 Guthnick P. und H. Lichtelektrisch-photometrische

Un-Harting tersuchungen

1944 2 Rössle Robert Die Geweblichen Vorgange bei

der Heilung von

İmpfgeschwüls-ten durch Immunisierung

1944 3 Stille Hans Geotektonische Gliederung der

Erd-geschichte

1944 4 Ramdohr Paul Zum Zinnkiesprolem

1944 5 Schelling Hermann Gedanken Zum

Weber-Fechner-Von schen Gesetz

1944 7 Hofmann Dr. Jos. Studien Zur Zahlentheorie Fermats

1944 8

1944 9

1944 10

(12)

PRUSYA İLİM AKADEMİSİ'NİN YAYINLARI 415

1944 11 Stille Hans Geotektonische Probleme des

Pazi-fischen Erdraumes

1944 12 Strabmann Fritz und Die Chemische Abscheidung der

Hann Otto bei der Spaltung des Urans

netstehenden Elemente und

A-tomarten

1945/45 1 Guthnich Paul Untersuchungen über das System

Beta Lyrae

1945/46 2 Heubner Wolfang Katalytische Wandlungen am

Blut-farbstoff

1945/46 3

1945/46 4 Ramdohr Paul Die Orientierten Verwachsungen

Von Bleiglanz, Cotunnit und

Anglesit der Grube Christian

Levin bei Essen-Borbeck

1945/65 5 Nordmann Hans Die Dampflokomotive in ihren

Hauptentwicklungslinien

1945/46 6 Stille Hans Ur-Und Neuozeane

1947 1

1947 2 Guthnick Paul Ein Universalinstrument für

lichte-lektrische Helligkeitsmessungen

an Himmelsobjekten

1947 3 Warburg Otto Ideen Zur Fermentchemie der

Tu-moren

1947 4 Nordmann Hans Die Frühgeschichte der

Eisenbah-nen

1947 5 Nachtsheim Hans und Hydrops Congenitus Universalis

Klein Hans baim Kaninchen, eine erbliche

fetale

1947 6 Wendt Lothar Die Ermittlung des

Erregungsabla-ufs in Ungeschaedigten und

Gesc-haedigten herzen Durch analyse

des elektrokardiogramms und des

vektordiagramms

1947 7 Guthnick Paul Über Einen Eigenartigen neuen

Be-deckungsveranderlichen

1947 8 Hasse Helmut Invariante Kennzeichnung

Relativ-Abelscher Zahlkörper mil

Vorge-gebener Galoisgruppe über einem

teilkörper des Grundkörpers

1948 1 Rössle R. Zur Theorie des Typhus

(13)

416 M. ŞÜKRÜ AKKAYA

1948 2 Dinghas Alexander Verallgemeinerung eines

Hilbertsc-hen Satzes über das verhalten

einer mit den Legendreschen

polynomen Zusammenhangenden

Quadraischen form

1948 3 Ertel Hans Eine Methode zur Approximativen

vorausberechnung von luftmassen

-verlagerungen

1948 4 Harting H. Die Brechzahlen einiger

Haloge-nidkristalles

1948 5

1948 6 Kienle Hans Zur Photometri der Doppelsterne

1948 7

1948 8 Heubner Wolfgang Über Wanderung des im

insekten-nerven

Referanslar

Benzer Belgeler

Son olarak güvence veren sosyal desteği olan (n=100; ort=16.25) hemodiyaliz hastalarının benlik saygısı puan ortalaması ile bu tür desteğe sahip olmayan hemodiyaliz

Öğrencilerin %43.4’ü postpartum dönemde cinsel sağlık eğitimi ve danışmanlığı verme konusunda kısmen yeterli eğitime sahip olduklarını belirtirken, bu konuda

arkadaşlarının yaptıkları çalışmada ÜĐ olan kadınların, ÜĐ olmayanlara göre cinsel yaşamlarında daha fazla sorun olduğu, ve kadınların çok az bir kısmının tedavi

Araştırma periyodunca Porsuk Çayı’nda örnek alınan istasyonlarda yoğun olarak bulunan sucul makrofit ve alglerin istasyonlara ve zamana bağlı değişimleri incelenmiş ve

Maddesinde düzenlenen kurum kamu tüzel kişiliğine sahip olmakla birlikte diğerlerinden farklı olarak karar organı olan Şeker Kurulu bakımından bağımsızlığa

342/III’e göre: “Kiraya veren, kira sözleşmesinin sona ermesini izleyen üç ay içinde kiracıya karşı kira sözleşmesiyle ilgili bir dava açtığını veya icra ya da

Osmanlı Devleti’nde, hukuki düzenlemelerde dava vekilinin hakları arasında en önemli yeri ücret konusunun aldığı ve diğer haklara pek değinilmediği

Şu hâlde, yönetim kurulu üyelerinin ya da borç vermeye yetkili diğer kişilerin, şirketin mallarını idare etmek yetkisine sahip oldukları ve hukuka aykırı şekilde