• Sonuç bulunamadı

Günümüz Fıkıh Problemlerinin Çözümünde Tahrîc Yöntemi ve İşlevselliği / Takhrij Method and it's Functionality in Solving Today’s Jurisprudential Problems

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Günümüz Fıkıh Problemlerinin Çözümünde Tahrîc Yöntemi ve İşlevselliği / Takhrij Method and it's Functionality in Solving Today’s Jurisprudential Problems"

Copied!
28
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)ARAŞTIRMA VE İNCELEME. Günümüz Fıkıh Problemlerinin Çözümünde Tahrîc Yöntemi ve İşlevselliği. Mehmet Selim ASLANa a Temel İslam Bilimleri Bölümü, İslam Hukuku AD, Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Van. Geliş Tarihi/Received: 20.11.2015 Kabul Tarihi/Accepted: 16.12.2015. Yazışma Adresi/Correspondence: Mehmet Selim ASLAN Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Temel İslam Bilimleri Bölümü, İslam Hukuku AD, Van, TÜRKİYE/TURKEY mehmet.selim.aslan@hotmail.com. ÖZET Tahrîc, mezhep imamlarının benimsedikleri usul kurallarına veya fıkhî meselelere getirdikleri çözümlere dayanarak henüz hükmü belirlenmemiş meselenin hükmünü ortaya çıkarmaya denilir. Tahrîc, şer‘î bir meselenin hükmünü elde etme hususunda yararlanılan bir yöntemdir. Günümüz fıkıh problemleri ile ilgili hükümlerin mezheplerin görüşlerinden bağımsız ictihad yerine dört mezhebin yerleşik usul kaidelerinden veya mezhep imamlarının ya da müntesip hukukçuların, hakkında görüş beyan ettikleri fıkhî meselelerden nasıl elde edilmesi gerektiği üzerinde duracağız. Zira fıkhî bir meseleyi belirli bir mezhebin sistematik ve metodolojik bütünlüğü içinde ele alıp değerlendirme noktasında, fetvaların tutarlılığı bakımından tahrîcin önemi inkâr edilemez. Çünkü tahrîc metodolojisinin sağlam bir şekilde işletilmesi halinde güvenirliği çok güçlüdür. Öte yandan belirli bir mezhebin metodolojisine, bilgi ve birikimine bağlı kalmaksızın yeni meselelere çözüm üreten hukukçu, çevresindeki şartların etkisinden, heva ve hevesini işin içine katmaktan emin olamayabilir. Tahrîc meselesini konu edinmemizdeki amaç günümüz fıkıh problemlerinin çözüme kavuşturulmasında mezhep içi görüş ve hükümlerden istifade edilmesine zemin hazırlamaktır. Konuyu ele alırken salt teorik bilgi vermekten ziyade konuyu örneklerle zenginleştirerek açıklamaya çalıştık. Zira tahrîc, uygulamaya yönelik bir ictihad faaliyetidir. Anahtar Kelimeler: Tahrîc, işlevsellik, günümüz fıkıh problemleri, çözüm. ABSTRACT Takhrij is a term which refers to the interpretations made by secterian imams, based on the solutions brought to the procedural rules or juridical issues which have not yet been adopted through the provisions of the matters brought about to uncover unspecified provisions. Takhrij is a method utilized in obtaining the provision of a canonical point on the issue. Today jurisprudential problems rather than independent ijtihad the opinions of the sect of the provisions relating to four of the established procedural rule or Imams of sect or their followers lawyers, we focus on how they expressed the juridical issues within the context of their opinions about the need to achieve this. Because a matter of jurisprudential point in a systematic and methodological evaluation takes over the integrity of a particular sect, Takhrij has an undeniable importance in terms of the consistency of the fatwa. Because the operation of a robust safety case methodology Takhrij is very strong. On the other hand, a certain sect of the methodology, knowledge and know-how without being dependent on lawyers providing solutions to new issues, the influence of the surrounding circumstances, the lust and desires are not necessarily sure to involve the media. Dealing with the issue of intra-sectarian Takhrij our goal of solving the problems of today's opinion and the provisions of canon law to prepare the ground for exploitation. Rather than give purely theoretica knowledge of thel subject while enriching the description of the examples we have tried to address the issue. Because Takhrij within the context of ijtihad is a practical activity. Key Words: Takhrij, functionality, contemporary jurisprudential problems, solutions. Journal of Islamic Research 2014;25(2):108-35. Copyright © 2014 by İslâmî Araştırmalar. özlükte çıkarmak anlamına gelen tahrîc, hukuk dilinde, hakkında hüküm bulunmayan yeni meselelerin hükmünü, mezhep imamının veya mezhebin ileri gelen fakihlerinin görüşlerinden ve mezhepte yerJournal of Islamic Research 2014;25(2). 108.

(2) Mehmet Selim ASLAN. GÜNÜMÜZ FIKIH PROBLEMLERİNİN ÇÖZÜMÜNDE TAHRÎC YÖNTEMİ VE İŞLEVSELLİĞİ. rinde durulmuştur. Tahrîc meselesini konu edinen bu eserleri örnek alıp bunların meseleler arasında kurdukları bağlantı örneklerinden yararlanmaya çalışacağız. Zira doğru bir sonuca varmak için hükmü tahrîc edilmek istenen mesele ile asıl mesele arasında sağlam bir bağın kurulması gerekir. Şayet hükmü usul kaidesinden elde edilmek isteniyorsa bu durumda söz konusu meselenin bu kaide ile ilişkilendirilmesinin iyi yapılması şarttır. Kısacası fürû‘-usûl ve fürû‘-fürû‘ bağlantılarının sağlam yapılması gerekmektedir.3. leşik kaidelerden elde etme faaliyetine denir.1 Buna göre muharricin (tahrîc yapan fakihin) dayanakları, mezhebin usul kaideleri ile mezhep imamının ve büyük hukukçularının görüşleridir. Şöyle ki muharric, mezhep imamlarının görüşlerinden hareketle hükmü imamlar tarafından belirtilmeyen veya günümüz fıkıh problemlerinden kabul edilen yeni meselelerin hükmünü tahrîc yoluyla ortaya çıkarır. Tahrîc yapan fukahâya ashâbü’t-tahrîc, ehlü’t-tahrîc, ashâbü’l-vücûh ve muharric denilirken asıl olan görüşe mansûs (açıkça belirtilen), tahrîc vesilesiyle ortaya çıkarılan hükme de el-kavlu’lmuharrec denilir.. Konuyu çalışırken mezhep imamlarının usul veya fürû kaidelerinin yeni meselelere nasıl yansıdığını ortaya koymaya gayret edeceğiz. Bunu yaparken klasik dönemde tahrîc ile ilgili yazılmış eserlerde zikredilen örneklerle birlikte günümüz fıkhî meselelerinin hükmünü belirleme noktasında örnekler vereceğiz. Meselelerin çeşitlendirilmesi ve zenginleştirilmesi için değişik örnekler sunmaya çalışacağız.. Tahrîc, mezheplerin teşekkülünden sonra bir mezhebe müntesip hukukçuların fıkhî ameliye tarzlarından birisi olup hükme ulaşma hususunda mezhep birikiminin esas alınmasıyla gerçekleştirilen bir istidlal yöntemidir. Bu yöntemle mezhep sınırları içerisinde kalınarak yeni meselelerin hükümleri elde edilir. Bir başka ifade ile muharric, mezhep birikiminin usulü ve fürûü ile ilgili kurallarını iyi bir şekilde kavradıktan sonra tefrî‘ faaliyetinde bulunarak yeni fer‘î hükümler elde edebilir.2. I. TAHRÎC - İCTİHAD İLİŞKİSİ. Muharricin dayanakları ile müctehidin dayanakları birbirinden farklıdır. Buradan hareketle tahrîc yönteminin ictihaddan farklı bir ameliye olduğunu söyleyebiliriz. Şöyle ki tahrîc yapan hukukçu, mezhep imamının ve mezhebin ileri gelen fakihlerinin metot, delil ve görüşlerini esas alır. Yeni olayları onlarla kıyaslar. Zira tahrîc, usul kaidelerinin ve fıkhî çözümlerin yeni fıkhî meselelere uygulanması faaliyetidir. Müctehid ise bir meselenin hükmünü elde etmek için başta Kur’an ve sünnet olmak üzere şer‘î delilleri göz önünde bulundurur.4 Nitekim Hanefî hukukçularını sınıflandırmaya tabii tutan İbn Kemal, tahrîc yapan, yani imamın usul ve görüşüne bağlı kalarak yeni meselelere çözüm getirebilen fakihin dördüncü tabakayı oluşturduğunu belirtir ve ictihad kudretine sahip olmadığını söyler.5 Buna mukabil Şâfiî hukukçularından Tâceddîn es-Sübkî tahrîc ehli olan fakihin mezhepte. Tahrîc ile ilgili yazılan bazı eserler: Hanefîlerden Debûsî’nin (ö. 430/1039) Te’sîsü’n-nazar, Şâfiîlerden Zencânî’nin (ö. 656/1258) Tahrîcu’l-fürû‘ ale’l-usûl, Mâlikîlerden Tilimsânî’nin (ö. 771/1370) Miftâhu’l-vusûl ilâ binâi’l-fürû‘ ale’l-usûl, Şâfiîlerden İsnevî’nin (ö. 772/1371) et-Temhîd fî tahrîci’lfürû‘ ale’l-usûl, Hanbelîlerden İbnü’l-Lehhâm’ın (ö. 803/1401) el-Kavâid ve’l-fevâidü’l-usûliyye ve mâ yetaallaku bihâ mine’l-ahkâmi’l-fer‘iyye, Hanefîlerden Timurtâşî’nin (ö. 1004/1596) el-Vusûl ilâ kavâidi’l-usûl, günümüz hukukçularından Mustafa Said el-Hın’ın Eserü’l-ihtilâf fi’l-kavâid’l-usûliye fî ihtilâfi’l-fukahâ ve Yaküb b. Abdülvehhab el-Bâhüseyn’in, et-Tahrîc ‘inde’l-fukahâ’ ve’l-usûliyyîn’i bu konuda yazılmış eserlerden bazılarıdır. Bu eserlerde usul kaideleri ile fürû arasındaki ilişki üze-. M. Esat Kılıçer, “Ashâbü’t-tahrîc”, DİA, İstanbul 1991, III, 470. Nail Okuyucu, “Tahrîcü’l-Furû ale’l-Usûl Edebiyatı”, MÜİFD, 38 (2010/1), s. 123-124. 3 Sa‘d b. Nâsır eş-Şeşerî, el-Usûl ve’l-fürû‘, Birinci Baskı, Dârü Künûz İşbilya, Rıyad 2005, s. 114. 4 Müsfir b. Ali b. Muhammed el-Kahtânî, Menhecu istinbâti ahkâmi’n-nevâzili’l-fıkhiyyeti’l-mu‘âsıra, İkinci Baskı, Dâru İbn Hazm, Beyrut 2010, s. 493; Fahrettin Atar, Fıkıh Usûlü, İFAV., İstanbul 1988, s. 317. 5 Kılıçer, “Ashâbü’t-tahrîc”, DİA, III, 470. 1 2. Journal of Islamic Research 2014;25(2). 109.

(3) bulundurur.4 Nitekim Hanefî hukukçularını sınıflandırmaya tabii tutan bn Kemal, tahrîc yapan, yani imamın usul ve görü üne balı kalarak yeni meselelere çözüm getirebilen fakihin dördüncü tabakayı olu turduunu belirtir ve ictihad kudretine sahip olmadıını GÜNÜMÜZ FIKIH PROBLEMLERİNİN ÇÖZÜMÜNDE TAHRÎC YÖNTEMİ VE İŞLEVSELLİĞİ Mehmet Selim ASLAN söyler.5 Buna mukabil âfiî hukukçularından Tâceddîn es-Sübkî tahrîc ehli olan fakihin 7 7 olduğunubelirtir. belirtir. diğer yandan fukahânın fıkhî meselelere geAyrıcameye, ictihad, genel bir faaliyet; mezheptemüctehid müctehid6 6 (

(4)  ) olduunu ictihad, genel bir faaliyet; tahrîcbirbirinden ise özel bir ayrılırlar. tirdikleri çözümleri anlama ve değerlendirmeye tahrîc iseAyrıca özel bir faaliyet olması bakımından öyle ki, müctehidin faaliyet birbirinden ayrılırlar. yönelik bir çabaise olduğundan Kitap bakımından ve sünnet olmak üzere bütün er‘î delillerdir. Tahrîc mezhep bazı İslam hukukçukaynakları ba taolması Şöylefıkhî ki, müctehidin kaynakları başta Kitap ve sünları yeni tarafından bir ictihad türü olarak kabul edilmiş imamlarının çözümleridir. Keza ictihad faaliyeti yalnızca meselelerle sınırlı olmak üzere bütün şer‘î delillerdir. ise ve tahrîcde bulunacak fakihin ictihad ehliyetini tadeilken,net tahrîc günümüz fıkıh problemleri olarakTahrîc ifade edilen yeni meselelere hastır. Buna mezhep imamlarının fıkhî çözümleridir. Keza ictişıması gerektiği belirtilmiştir. Şu kadar var ki mugöre tahrîc, kapsam bakımından ictihaddan daha dar bir faaliyeti ifade eder. had faaliyeti yalnızca yeni meselelerle sınırlı değilharric, mensubu bulunduğu mezhep dairesinde Öncelikle unun bilinmesi ki fukahânın sözlerineictihad göre tahrîcde bulunma ve 9 Zira müctehid edilken, tahrîc günümüz fıkıhgerekir problemleri olarak ifade faaliyetinde bulunur. hadisleriedilen ara tırıp onameselelere göre amelhastır. etme öteden beri tahrîc, uygulanagelmi tir. Nitekim muharric muhakkikise mezhebin usul kaiyeni Buna göre leyi şer‘iyyeden; âlimler asırlar bu iki yöntemi (hem hadislerle amel etme hem tahrîcde kapsamboyu bakımından ictihaddan daha dar bir faalidelerinden ve fıkhîbulunma) çözümlerinden hüküm çıkarır. birlikte kullanmı lardır. Ama u var ki, bir kısım fukahâ hadise; dier bir kısmıfukahâsından da tahrîc Karâfî, bir mezhep yeti ifade eder. Nitekim Mâlikî içinde faaliyet gösteren ve bir imamın usulüne göre Öncelikle şunun bilinmesi gerekir ki fukahâ3 Sa‘d b. Nâsır e -e erî, el-Usûl ve’l-fürû‘, Birinci Baskı, Dârü Künûz  bilya, Rıyad 2005, s. 114. 4 tahrîcde bulunan fakihin, bu imama ve onun mezgöre tahrîcdeMenhecu bulunma ve hadisleri Müsfir b.nın Ali sözlerine b. Muhammed el-Kahtânî, istinbâti ahkâmi’n-nevâzili’l-fıkhiyyeti’l-mu‘âsıra, kinci Baskı, Dâru bn Hazm, 2010, s.etme 493; Fahrettin Atar, uygulaFıkıh Usûlü, FAV., stanbul s. 317. hebine olan 1988, nisbeti, naslarına uyma ve amaçlarına araştırıp onaBeyrut göre amel öteden beri 5 Kılıçer, “Ashâbü’t-tahrîc”, D A, III, 470. göre tahrîcde bulunma açısından mezhep imamınagelmiştir. Nitekim muhakkik âlimler asırlar boyu 6 Dihlevî, mezhepte müctehidi öyle tanımlar: Fıkıh ilminin istinbat edildii usul ve kaidelerde ve hadisleri nın Şâri‘eçıkarma nisbetihususunda gibi olduğunu söyleyerek muharbu iki yöntemimezhep (hem hadislerle amel hemmeselelerin tahdelil olarak kullanmada imamına tabi olanetme ve fıkhî hükmünü da onun metodunu benimseyen fakihtir. (ah Veliyullah ed-Dihlevî, elnsâf fî beyâni esbâbi’l-ihtilâf, thk. ricin faaliyet alanının sınırlarını çizmiştir.10 Buna rîcde bulunma) birlikte kullanmışlardır. Ama şu Abdülfettâh Ebû udde, kinci Baskı, Dârü’n-Nefâis, Beyrut 1984, s. 80-81). muharric, mensup olduğu mezhebin görüşvar ki, Abdülvehhâb bir kısım fukahâ hadise; diğer bir kısmı da kincigöre 7 Sübkî, Tâceddin b. Ali, Cem‘u’l-cevami‘ fî usûli’l-fıkh, Baskı, Dârü’l-Kütübi’l-lmiyye, lerinden ve mezhep imamlarının fıkhî meselelere tahrîc yöntemine daha fazla başvurmuştur. Ne ehl-i Beyrut 2003, s. 119. getirdikleri çözümlerden hareketle mezhebinde rey ne de ehl-i hadis bu iki metottan hiçbirisini 4 hükümleri açıklanmayan meselelerin ya da güncel tamamıyla ihmal etmemiştir. Kanaatimizce doğru 4 4 beraber fıkhî problemlerin hükmünü tahrîc yoluyla ortaya olan, bu iki metodun uyumlu bir şekilde birinin bıraktığı diğeriyle çıkarır. ur. Ne ehl-ikullanılması rey ne de ve ehl-i hadis bu ikiboşluğu metottan urmutur. Ne ehl-i rey ne de ehl-i hadis bu iki metottan doldurulmasıdır. Nitekim ilk dönemden itibaren litir. Kanaatimizce doru olan, bu iki metodun uyumlu yöntemine daha fazla bavurmutur. Ne ehl-i rey ne deTahrîc ehl-i ehlinde hadis bubulunması iki metottan gerekli görülen etmemitir. Kanaatimizce doru olan, bu iki metodun uyumlu teratürde tahrîcin yapıldığına işaret için şu tabirler e birinin bıraktıı boluu dieriyle doldurulmasıdır. hiçbirisini tamamıyla ihmal etmemitir. Kanaatimizce doru olan, bu iki metodun uyumlu a şartlar şunlardır: . Muharricin mensup olduğu ması ve birinin bıraktıı boluu dieriyle kullanılır: Şu fakihin tahrîc görüşü teratürde tahrîcin yapıldıına iaret içinedilen udoldurulmasıdır. beraber kullanılması vetabirler birininşudur bıraktıı mezhep boluu imamının dieriyle doldurulmasıdır. bir ekilde ve mezhepte ileri gelen huaren literatürde tahrîcin yapıldıına iaret mezhebine için u tabirler , falancanın falancanın mezhebine veya örüü udur Nitekim (     ), ilk dönemden itibaren literatürde tahrîcin kukçuların yapıldıınaictihadlarını, iaret için u tabirler usul ve fıkhî o mezhebin dilen görüü uduröyle (     ), falancanın mezhebine usulüne yaöyledir da görüşüne göre meselenin meselenin hükmü (  ! " #  u fakihin tahrîc edilen görüü udur (     ), falancanın mezhebine kullanılır: kaidelerini delilleriyle birlikte;11 mensup olduğu e*+!). göre8 meselenin hükmü öyle öyledir (  ! " #  hükmü şöyle şöyledir veya usulüne ya da görüüne göre meselenin hükmü öyle öyledir (  ! " #  imamın hareket noktalarını, delillerini kıyaslarını, 8 8 !  *+!). .  $ %& ' (  )  !  *+!).8 hükmün dayandığı illetleri, bu illetlerin mertebelerini, şer‘î maslahatlara nisbetini ve kaidelerin ası Gerekli Olan Vasıflar BULUNMASI II. MUHARRİCDE ayrıntılarıyla beraber bilmesi;12 b. delunması Gerekli Olan Vasıflar Bulunması Gerekli Olanşartlarını II. Muharricde Vasıflar GEREKLİ OLAN VASIFLAR lilleri inceleyebilecek derecede bilgili olması;13 n usul kurallarını ve bu kurallar vasıtasıyla hüküm c. içinde bulunduğu toplumun örf ve adetlerini, Tahrîc, birmeselelere yandan mezhebin usul kurallarını ve bu ezhebin usul kurallarını ve kurallar vasıtasıyla ndan fukahânın fıkhî getirdikleri çözümleri Tahrîc, bir bu yandan mezhebin usul hüküm kurallarını ve bu kurallar vasıtasıyla hüküm zamanın şartlarını bilmesi gerekir.14 Bu şartları haiz kurallar vasıtasıyla hüküm çıkarma yollarını biler yandan fukahânın fıkhî meselelere getirdikleri bir çaba olduundan bazı slam hukukçuları tarafından yandançözümleri fukahânın fıkhî meselelere getirdikleri çözümleri çıkarma yollarını bilmeye, dier önelik çaba olduundan bazı slamictihad hukukçuları mi ve bir tahrîcde bulunacak fakihin ehliyetini anlama ve deerlendirmeye yönelik bir tarafından çaba olduundan bazı slam hukukçuları tarafından ulkadar edilmi tahrîcde bulunacak fakihin ictihad ehliyetini var ve ki muharric, mensubu bulunduu mezhep ve tahrîcde bulunacak fakihin ehliyetini bir ictihad türü olarak kabul edilmi Dihlevî, mezhepte müctehidi şöyle tanımlar: Fıkıh ilminin istinbat edildiği usul ve kaidelerde ve hadisleri delil ictihad olarak kullanmada mezhep imamına tabi olan ve 9 tir. uZira kadar var ki muharric, mensubu bulunduu mezhep el-İnsâf fî beyâni esbâbi’l-ihtilâf, thk. Abdülfıkhî meselelerin hükmünü çıkarma hususunda da onun metodunu benimseyen fakihtir. (Şah Veliyullah ed-Dihlevî, nur. müctehid edilleyi er‘iyyeden; muharric ise taıması gerektii belirtilmitir. u kadar var ki muharric, mensubu bulunduu mezhep 9 fettâh Ebû Ğudde, İkinci Baskı, Dârü’n-Nefâis, Beyrut 1984, s. 80-81). eıkhî bulunur. Zira müctehid edilleyi er‘iyyeden; muharric ise 9 çözümlerinden hüküm çıkarır. Nitekim Mâlikî Sübkî, Tâceddin Abdülvehhâb b. Ali, Cem‘u’l-cevami‘ fî usûli’l-fıkh, Baskı, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 2003,muharric s. 119. dairesinde ictihad faaliyetinde bulunur. Ziraİkinci müctehid edilleyi er‘iyyeden; ise Dihlevî, el-İnsâf fî beyânihüküm esbâbi’l-ihtilâf, s. 61-62. Nitekim Mâlikî nçinde ve fıkhî çözümlerinden çıkarır. faaliyet gösteren ve bir imamın usulüne göre mezhebin kaidelerinden ve Dâru’l-Fıkr, fıkhî çözümlerinden çıkarır. Nitekim Mâlikîinde’l-usûliyyîn, İkinci Vehbe Zuhaylî, usul Usûlü’l-fıkhi’l-İslâmî, Birinci Baskı, Dımaşk 1986, II, 1080;hüküm Es‘ad Abdülganî es-Seyyid el-Kefrâvî, el-İstidlâl ezhep içinde faaliyet gösteren ve imamın usulüne göre Baskı, Dâru’s-Selâm, Kahire 2005, s. bir 402-403. a ve onun mezhebine olan nisbeti, naslarına uyma ve fukahâsından Karâfî, bir mezhep içinde faaliyet gösteren ve bir imamın usulüne göre Karâfî, Abü’l-Abbâs Şihâbüddîn Ahmed b. İdris b. Abdürrahman, el-Furûk (Envârü’l-burûk fî envâ‘i’l-furûk), Birinci Baskı, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 1998, imama ve onun mezhebine olan nisbeti, naslarına uyma ve b. Salâhuddîn çısından mezhep imamının âri‘e nisbeti Edebü’l-müftî II, 185, 189. Benzer ifadeler için bk. İbnü’s-Salâh, Ebûolduunu Amr ve Takıyyüddîn Abdürrahman eş-Şehrezûrî, tahrîcde bulunan fakihin, bugibi imama onun Osman mezhebine olan nisbeti,b. Musa naslarına uyma ve ve’l-müsteftî, thk. Abdülmu‘tî Emin 10 Kal‘acî, Birinci Baskı, Dârü’l-Ma‘rife, Beyrutolduunu 1986, s. 33. (İbnü’s-Salâh’ın bu eseri, muhakkiki Kal‘acî tarafından Fetâvâ ve mesâil-ü İbnü’s-Salâh unma açısından mezhep imamının âri‘e nisbeti gibi nın sınırlarını çizmitir. Buna göre muharric, mensup adlı kitabıyla birlikte neşredilmiştir). amaçlarına göre tahrîcde bulunma açısından mezhep imamının âri‘e nisbeti gibi olduunu 10 Nevevî, Ebûçizmitir. Zekeriyyâ Muhyuddîn b. Şeref, şerhu’l-Muhezzeb, thk. Muhammed et Buna göreel-Mecmû‘ muharric, mensup çizmitir. 10 Necib el-Muti‘î, Mektebetü’l-İrşâd, Cidde ts., I, 76, 78. e alanının mezhep sınırlarını imamlarının fıkhî meselelere getirdikleri söyleyerek muharricin faaliyet alanının sınırlarını Buna göre muharric, mensup Karâfî, Furûk, II, 184, 190. nden ve mezhep imamlarının meselelere getirdikleri Fahrettin Atar, Fıkıh Usûlü, s.fıkhî 318. e hükümleri açıklanmayan meselelerin ya da güncel olduu mezhebin görülerinden ve mezhep imamlarının fıkhî meselelere getirdikleri Vehbe Zuhaylî, Sübülü’l-istifâde mine’n-nevâzil ve’l-fetâvâ ve’l-ameli’l-fıkhî fi’t-tatbîkâti’l-mu‘âsıra, Birinci Baskı, Dârü’l-Mektebî, Dımaşk 2001, s. 15, 18. hebinde hükümleri da güncelaçıklanmayan meselelerin ya da güncel oluyla ortaya çıkarır.açıklanmayan çözümlerden hareketlemeselelerin mezhebindeyahükümleri ahrîc yoluyla ortaya çıkarır. hükmünü tahrîc yoluyla ortaya çıkarır. fıkhî problemlerin Journal of Islamic Research 2014;25(2) rekli görülen artlar unlardır: a. Muharricin mensup ası gerekli görülen artlar unlardır: a. Muharricin mensup artlar 110 unlardır: a. Muharricin mensup epte ileri gelen hukukçuların ictihadlarını, Tahrîc ehlinde bulunmasıo mezhebin gerekli görülen 11 ileri gelen hukukçuların ictihadlarını, o mezhebin mezhepte olduu hareket noktalarını, birlikte; mensup olduu mezhepimamın imamının ve mezhepte ileri gelen hukukçuların ictihadlarını, o mezhebin 11 leriyle birlikte; olduu imamın hareket noktalarını, ayandıı illetleri,mensup bu illetlerin mertebelerini, er‘î 11 6. 7 8 9. 10. 11 12 13 14.

(5) Mehmet Selim ASLAN. GÜNÜMÜZ FIKIH PROBLEMLERİNİN ÇÖZÜMÜNDE TAHRÎC YÖNTEMİ VE İŞLEVSELLİĞİ. İşte bu yüzden Hanefî usul eserlerinde usulün olan fakih, tahrîcleriyle müslümanların güncel fürua yansımasına ilişkin çok sayıda örnek bulunfıkıh problemlerine fıkıh usulü kaideleri ve fuka5 maktadır. hânın fer‘î meselelere bağladıkları neticeler ışı5 ğında çözümler üretebilir.15 Şayet tahrîcde bulunan Dihlevî, usul kurallarının mezhep imamlarıkimse bu şartları haiz değilse onun bulunduğu tahgüncel fıkıh problemlerine fıkıh usulü kaideleri ve fukahânın fer nın fıkha ilişkin getirdikleri çözümlerden elde edil15 günceldinle fıkıh oynamaktır problemlerinevefıkıh usulü kaideleri ve fukahânın fer‘î meselelere baladıkları rîc, Karâfî’nin deyimiyle bu da neticeler ııında çözümler üretebilir. ayet tahrîcde buluna 15diğine dair gerçeği şu sözleriyle dile getirir: “İmam ayet tahrîcde bulunan kimse bu artları haiz neticeler ııında çözümler üretebilir. 16 onun bulunduu tahrîc, Karâfî’nin deyimiyle dinle o fısk nedenidir. Ebû deilse Hanîfe ile İmam Şâfiî arasındaki görüş ayrılıkdeilse onun bulunduu tahrîc, Karâfî’nin nedenidir. deyimiyle16 dinle oynamaktır ve bu da fısk larının Pezdevî ve diğer usulcülerin eserlerinde yer nedenidir.16. III. TAHRÎCİN ÇEŞİTLERİ. alan usul kurallarına dayandığı sanılır. Oysaki imamların usul kaide ve kuralları, tahrîc yönteTahrîc üçlü bir tasnife tabi tutulmuştur: miyle onların fıkhî görüşlerinden çıkarılmıştır.” Dihlevî sözlerinin devamında “hâss mübeyyendir, A. FER‘Î HÜKÜMLERDEN USÛL ELDE ETMEK beyana ihtiyacı yoktur”, “ziyade nesihtir”, “tıpkı (TAHRÎCÜ’L-USÛL MİNE’L-FÜRÛ‘) hâss lafız gibi âmm lafız da kat‘îdir”, “rivayetin çokTahrîcü’l-usûl mine’l-fürû‘ ameliyesi, mezhep III. Tahrîcin Çeitleri luğu tercih sebebi değildir” vb. usul kurallarının III. Tahrîcin Çeitleri imamlarının fürû meselelerine getirdikleri çözümEbû Hanîfe ve imameyn’in görüşlerinden hareketle Tahrîc üçlü bir tasnife tabi tutulmutur: lerden usul kurallarını tespit etmeye denir. Bu tür Tahrîc üçlü bir tasnife tabi tutulmutur: tahrîc yoluyla çıkarılmış esaslar olduğunu, bu kutahrîcin hareket noktası fıkhî hükümlerdir. Şöyle A. Fer‘î Hükümlerden Usûl Elde ralların, imamların bizzat kendi sözleriymiş gibiEtmek (Ta ki, mezhebin önde gelen A. hukukçuları, kendi imam- Usûl Fer‘î Hükümlerden Elde Etmek (Tahrîcü’l-Usûl mine’lFürû‘) doğrudan onlara nispet edilmesinin doğru olmadılarının izlediği metodu onların fer‘î meselelere geFürû‘) Tahrîcü’l-usûl mine’l-fürû‘ ameliyesi, mezhep imamla ğına dikkat çeker.19 tirmiş oldukları çözümlerden ortaya koymaya. Tahrîcü’l-usûl mine’l-fürû‘ ameliyesi,getirdikleri mezhep çözümlerden imamlarının usul fürû kurallarını meselelerine tespit etmeye denir.. çalışmışlardır. Bu ameliye mezheplerin Bu gerçeği fukahâsı da dillengetirdikleri çözümlerdenteşekküusul kurallarını tespit etmeye denir. Bu türöyle tahrîcin hareket noktası fıkhî Hanefî hükümlerdir. ki,açıkça mezhebin önde gelen hukuk noktası 17 fıkhî öyle ki, mezhebin önde gelen hukukçuları, kendi imamlarının lüyle beraber başlamıştır. Buhükümlerdir. tahrîc yöntemiyle dirmektedirler. Nitekim bu ekol hukukçularından izledii metodu onların fer‘î meselelere getirmi oldukları çözü metodu onların fer‘îortaya meselelereCessâs getirmi ortaya koymaya usul kaideleri fıkhî izledii hükümlere dayalı olarak ileoldukları Serahsî,çözümlerden İmam Muhammed’e “bunların çalımılardır. Bu ameliye mezheplerin teekkülüyle beraber 17 çalımılardır. Bu ameliye mezheplerin teekkülüyle beraber balamıtır. Bu konur. Nitekim Hanefî fukahâsı mezhep imamlatamamını Ebû Hanîfe’den duydun ?”tahrîc sorusuna, yöntemiyle usul kaidelerimifıkhî hükümlere dayalı olarak ortay yöntemiyle usul kaideleri fıkhî hükümlere dayalı olarak ortaya konur. Nitekim Hanefî fukahâsı mezhep imamlarının fürû meselelerine rının fürû meselelerine getirdikleri çözümlerden İmam Muhammed’in “hayır” dediğini, “Ebû Yu-getirdikleri çö 18hareketle usul fukahâsı mezhep imamlarının fürû meselelerine getirdikleri çözümlerden baka tabirle kaidelerini tespit?” etmilerdir. hareketle usul kaidelerini tespit etmişlerdir.1818Bir suf’tan mı duydun sorusuna daBir “yok ondan da Hanefiler ta kaidelerini tespit etmilerdir. Bir baka tabirle Hanefiler tahrîcü’l-usûl mine’l-fürû‘ metodunu benimsemi ve usul kurallarını bu yöntem vesiles başka tabirle Hanefiler tahrîcü’l-usûl mine’l-fürû‘ duymadık. Biz bu kuralları müzakere ederek tespit metodunu benimsemi ve usul kurallarını Hanefî bu yöntem vesilesiyle vazetmilerdir. Zira20 ilikin getirdikle fukahâsı, imamlarının fıkhî meselelere metodunu benimsemiş usul imamlarının kurallarını fıkhî bu meselelere ettik,” ilikin şeklinde cevap verdiğini naklederler. Hanefî ve fukahâsı, getirdikleri çözümleri incelemi veBuAybu çözümlerden usullerini oluturmulardır. yöntemde fürû k yöntem vesilesiyle bu vazetmişlerdir. Zira Hanefî furıcaBu Serahsî, İmam füru eserlerine çözümlerden usullerini oluturmulardır. yöntemde fürûMuhammed’in kaideleridayanakları esas alınır ve fer‘îkonmaya çalıılır. meselelerin metodolojik ortaya kahâsı, imamlarınınmeselelerin fıkhî meselelere ilişkin getir- ortaya şerhler yazdıktan sonra, eserleri telif ederken metodolojik dayanakları konmaya çalıılır. Bu bu ekilde usul Ebû kuralları belirlenir. Böylece Hanefi fukahâsı, Hanîfe ve mameyn’in dikleri çözümleri incelemiş ve bu Hanefi çözümlerden aldığı usul açıklamak içinte fıkıh belirlenir. Böylece fukahâsı, Ebûesas Hanîfe ve mameyn’in füru fıkıh meselelerinden hareketle usul kurallarını kaidelerini oluturmulardır. bu yüzden Hane hareketle Bu usulyöntemde kaidelerinifürû oluturmulardır. te bu yüzden Hanefî usul eserlerinde usulün usullerini oluşturmuşlardır. kaiusulü eserini (Usûlü’s-Serahsî) yazmaya başladığını fürua yansımasına ilikin çok sayıda örnek bulunmaktadır. ilikin çok sayıda örnek bulunmaktadır. deleri esas alınır vefürua fer‘îyansımasına meselelerin metodolojik belirtir. Usul kurallarına vakıf olmanın fürûda Dihlevî, usul kurallarının imamlarının dayanakları ortaya konmaya çalışılır. Bu şekilde mevcut olan hakikatleri anlamamezhep hususunda yar- fıkha ilikin Dihlevî, usul kurallarının mezhep imamlarının fıkha ilikin getirdikleri çözümlerden elde edildiine dair gerçei u sözleriyle dile getirir: “mam E usul kuralları belirlenir. Böylece dair Hanefi fukahâsı, dımcı olacağını ve fürû-iHanîfe fıkıhta yapılan hataların elde edildiine gerçei u sözleriyle dile getirir: “mam mam âfiî arasındaki görü Ebû ayrılıklarınınilePezdevî ve dier usulcülerin e Ebû Hanîfe ve İmameyn’in füru fıkıh meselelerinbu kurallar vasıtasıyla tespit edilebileceğini de gearasındaki görü ayrılıklarının Pezdevî ve kurallarına dier usulcülerin eserlerinde yer alan usul dayandıı sanılır. Oysaki imamların usul kaide ve ku 21 den hareketle usulkurallarına kaidelerini oluşturmuşlardır. rekçe olarak gösterir. Bu durum, fukahâdayandıı sanılır. Oysaki imamların usul kaide ve kuralları, tahrîcmezhep yöntemiyle. 15 bnü’s-Salâh, Edebü’l-müftî ve’l-müsteftî, s. 33. 16 Karâfî, Furûk, II, 196. bnü’s-Salâh, Edebü’l-müftî ve’l-müsteftî, s. 33. 17 16 Yaküb b. Abdülvehhab el-Bâhüseyin, et-Tahrîc ‘inde’l-fukahâ’ ve’l-usûli Karâfî, Furûk, 15 İbnü’s-Salâh, Edebü’l-müftî17 ve’l-müsteftî, s. 33.II, 196. 16 1414, s. 24-25. Hanefî usul eserlerinde bunaRiyad ilikin çok sayıda örnek b Yaküb b. Abdülvehhab el-Bâhüseyin, et-Tahrîc ‘inde’l-fukahâ’ ve’l-usûliyyîn, Mektebetü’r-Rüd, Karâfî, Furûk, II, 196. 17 âlimlerimizin görüleri delalet kat‘î 1414, s.et-Tahrîc 24-25. ‘inde’l-fukahâ’ Hanefî usul ve’l-usûliyyîn, eserlerinde buna ilikindelaletinin çok Riyad sayıda örnek bulunmaktadır. Mesela âmmın Yaküb b. Abdülvehhab el-Bâhüseyin, Mektebetü’r-Rüşd, 1414, s.olduuna 24-25. Hanefî usul eserlerinde buna ilişkin çok eder (,-., * sayıda örnek bulunmaktadır. Mesela âmmın delaletinin kat‘î olduğuna âlimlerimizin görüşleridelalet delalet eder amel hususunda Ebû Hanîfe’nin görü hususunda edildii delaletinin kat‘î olduuna âlimlerimizin görüleri ederâmmın (,-., hâssa *.,&# tercih / 0  1 ), ,meselesinin ameletme etme âmmın hâssa tercih edildiği meselesinin Ebû âmmın Hanîfe’nin görüşünden (mezhebi)meselesinin ortaya çıkar Ebû şeklindeki ifadeler bu ) eklindeki ifadeler budurumu durumu gösteren örneklerdend ($2-3

(6) 4! # 5# 6 hususunda hâssa tercih edildii Hanîfe’nin görüünden (mezhebi) ortaya çıkargösteren thk.Muhammed Ebü’l-Vefâ el-Efgânî, İkinciAhmed, Baskı, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, örneklerdendir. (Serahsî, Ebû Bekr Şemsü’l-eimme Muhammed b. Ebî Sehl Ahmed, eimme b. Ebî Sehl Usûlü’s-Serahsî, thk. Ebü’l-Vefâ e ($2-3

(7) 4! # 5# 6 ) eklindeki ifadeler buUsûlü’s-Serahsî, durumu gösteren örneklerdendir. (Serahsî, Ebû Bekr emsü’lBeyrut 2005, I, 132-133). Beyrut 2005, I, 132-133). Kütübi’l-lmiyye, kinci Baskı, Dârü’leimme Muhammed b. Ebî Sehl Ahmed, Usûlü’s-Serahsî, thk. Ebü’l-Vefâ el-Efgânî, 18 18 Bâhüseyin, et-Tahrîc ‘inde’l-fukahâ’ ve’l-usûliyyîn, s. 25. Bâhüseyin, et-Tahrîc ‘inde’l-fukahâ’ ve’l-usûliyyîn, s. 25. Kütübi’l-lmiyye, Beyrut 2005, I, 132-133). 19 Dihlevî, Hüccetullâhi’l-bâliğa, 18 I, 271-272. Bu usul kurallarının dayandıkları fıkhî görüşler için bk. a.e. I, 272-273; a.mlf., el-İnsâf fî beyâni esbâbi’l-ihtilâf, s. 88-91. Bâhüseyin, et-Tahrîc ‘inde’l-fukahâ’ ve’l-usûliyyîn, s. 25. 20 Cessâs, Ahmed b. Ali, el-Fusûl fi’l-usûl, thk. Uceyl Câsim en-Neşemî, İkinci Baskı, Vizâretü’l-Evkâf ve’ş-Şuûni’l-İslamiyye, Kuveyt 1994, III, 192; Serahsî, Usûl, 15. I, 378-379. Hanefî, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerinin usule ilişkin kurallarının imamlarının fıkhî görüşlerinden çıkarıldıklarıyla ilgili örnekler için bk. Bâhüseyin, et-Tahrîc ‘inde’l-fukahâ’ ve’l-usûliyyîn, s. 29-35. 21 Serahsî, Usûl, I, 10.. Journal of Islamic Research 2014;25(2). 111.

(8) Mehmet Selim ASLAN. GÜNÜMÜZ FIKIH PROBLEMLERİNİN ÇÖZÜMÜNDE TAHRÎC YÖNTEMİ VE İŞLEVSELLİĞİ. deki farklı anlayışlarının fürûa ne suretle yansıdığı hususunu bazı meselelerde örneklendirmede bulunarak sunacağız.. sının vardıkları fıkhî hükümlerin bir metoda dayandığını gösterdiği gibi Hanefî mezhebinin usul kurallarının tahrîc yoluyla imamların görüşlerinden çıkarıldığını da göstermektedir.. C. FER‘Î HÜKÜMLERDEN FER‘Î HÜKÜM ELDE ETMEK (TAHRÎCÜ’L-FÜRÛ‘ ‘ALE’L-FÜRÛ‘). B. KAİDELERDEN FER‘Î HÜKÜM ELDE ETMEK (TAHRÎCÜ’L-FÜRÛ‘ ‘ALE’L-USÛL). Mezhep imamlarından sonra gelen fukahânın yeni meseleleri, imamların önceden çözümledikleri fürû meselelerden hareketle çözüme kavuşturmak ve bir fıkhî kaideden hüküm istinbat etmek olarak tanımlanan tahrîcü’l-fürû‘ ale’l-fürû‘ yöntemiyle fürûa ilişkin hükümlerden yine fürû ile ilgili hükümler tespit edilir.25 Daha açık bir ifade ile fıkhî çözümlerden hareketle fürû meselelerinin hükmünü belirleme yöntemidir. Bu tür tahrîc yönteminin kaynakları; nass, mefhûmü’n-nass, ef‘alü’l-eimme, takrirâtü’l-eimme ve sahih hadistir.26 Bir meselenin hükmünü tahrîcü’l-fürû‘ ale’lfürû‘ yöntemiyle istikrarlı ve güvenli bir biçimde yeni bir meseleye yansıtmak, iki mesele arasında benzerliğin bulunmasına bağlıdır.. Tahrîcü’l-fürû‘ ‘ale’l-usûl faaliyeti, mezhepte müctehid olan fakihin, bağlı olduğu mezhep imamının usul kaideleri ve fıkhî kuralları doğrultusunda tafsili şer‘î delillerden fıkhî meselelerin hükmünü istinbat etmesine denir.22 Daha net bir ifade ile usul kaidelerine dayanarak fürû meselelerine ilişkin hükümleri tahrîc etmeye denir. Bu yöntem, hukukçunun mensubu olduğu mezhebin usul kaidelerini işleterek hakkında hüküm bulunmayan meselelerin hükmünü elde etme yöntemidir. Bu yöntemde usul kaideleri esas alınır. Genellikle Şâfiîler usul kaidelerinden hareketle fıkhî meselelere çözüm üretmişlerdir. Bir başka tabirle Şâfiî hukukçular tahrîcü’l-fürû‘ ale’l-usûl yöntemini benimsemişlerdir. İslam hukukçuları da Şâfiîlerin fıkhî hükümlerin istinbatında tahrîcü’l-fürû‘ ale’l-usûl yöntemini benimsedikleri kanaatini taşımaktadırlar.23 Buna göre Şâfiî hukukçular önce usul kaidelerini belirlemiş, daha sonra bu kaidelerden hareketle fıkhî meseleleri çözüme kavuşturmuşlardır. Bu yöntemdeki amaç, füru‘ meselelerini usul esaslarına dayandırarak hükümlerini ortaya çıkarmaktır. Bunun bir başka ayağı da usulün fürûa nasıl yansıdığıdır. Nitekim Gazzâlî, fıkhî hükümlerin usul ilminin meyvesi olduğunu söyleyerek fıkıh usulünün temel amacının, delillerden hükümlerin elde edilmesi olduğunu bildirmektedir.24. Bu çalışmada üzerinde duracağımız yöntemlerin birisi de budur. Şöyle ki günümüz fıkıh problemleri olarak isimlendirilen yeni meselelerin hükmünü belirlemek için mezheplerde fürûa ilişkin getirilen çözümlerden yararlanılabilir. Nitekim günümüz fetvâ usulünde en çok bu yönteme başvurulmaktadır.27 Şöyle ki yeni fıkhî bir meselenin hükmü, Ebû Hanîfe, İmam Şâfiî gibi mezhep imamlarının veya Hanefîlerden Ebû Yusuf, İmam Muhammed, Şâfiîlerden Müzenî, İbn Süreyc gibi mezhepte önde gelen hukukçuların dönemlerindeki fer‘î meselelere getirdikleri çözümlerden hareketle elde edilebilir. Hatta fetâvâ ve nevâzil ile ilgili eserlerin çoğu bu yöntemden yararlanılarak yazılmıştır. Zira bu yöntem sayesinde elde edilen hüküm, görüşünden faydalanılan fakihin mensup olduğu mezhebin bir görüşü olarak ifade edilir.28 Söz gelimi yeni bir meselenin hükmü Ebû Ha-. Biz bu çalışmada bu yöntem üzerinde duracağız. Şöyle ki günümüz fıkıh problemleri denen yeni meselelerin hükmünü belirlemek için mezheplerde yerleşik usul kaidelerinin nasıl işletilmesi gerektiğini inceleyeceğiz. Ayrıca mezheplerin usullerin-. Müsfir, Menhecu istinbâti ahkâmi’n-nevâzil, s. 470. Zekiyüddîn Şa‘bân, İslam Hukuk İlminin Esasları (trc. İbrahim Kâfi Dönmez) On dokuzuncu Baskı, TDVY. Ankara 2014, s. 34. 24 Gazzâlî, Ebû Hâmid Muhammed b. Muhammed, el-Mustasfâ min ‘ilmi’l-usûl, thk. Necvâ Davv, Birinci Baskı Dâru İhyâi’t-Turâsi’l-Arabî, Beyrut 1998, I, 17, 59. 25 Müsfir, Menhecu istinbâti ahkâmi’n-nevâzil, s. 475. 26 Bâhüseyin, et-Tahrîc ‘inde’l-fukahâ’ ve’l-usûliyyîn, s. 21, 189. Bu konuda daha fazla bilgi, konu hakkındaki ihtilaflar ve kabul edenlerce getirilen örnekler için bk. a.e,, ss. 189-245. Ayrıca bk. Müsfir, Menhecu istinbâti ahkâmi’n-nevâzil, s. 190. 27 Müsfir, Menhecu istinbâti ahkâmi’n-nevâzil, s. 477, 493. 28 Ali Muhyeddîn el-Karadâğî ve Ali Yusuf el-Muhammedî, Fıkhu’l-kadâya et-tıbbiyye el-mu‘âsıra, Dördüncü Baskı, Dâru’l-Beşâri’l-İslamiyye, Beyrut 2011, s. 39. 22 23. Journal of Islamic Research 2014;25(2). 112.

(9) Mehmet Selim ASLAN. GÜNÜMÜZ FIKIH PROBLEMLERİNİN ÇÖZÜMÜNDE TAHRÎC YÖNTEMİ VE İŞLEVSELLİĞİ. b. Tahrîcü’l-fürû‘ ‘ale’l-usûl yoluyla elde edilen fıkhî hükmün mezhep imamlarına izafe edilip edilmeyeceği meselesi doktrinde tartışmalara neden olmuştur. Hanefî mezhebi fukahâsı böyle bir görüşün nispet edileceği görüşündedir. Söz gelimi Ebû Hanîfe’nin usulüne dayanarak elde edilen fıkhî bir meselenin hükmü Ebû Hanîfe’nin görüşü sayılabilir. Şöyle ki mezhep imamlarının şer‘î dayanaklarını bilen fakih, imamların usul kaidelerini işleterek tahrîc yoluyla elde ettiği hükümle mezhep imamının görüşü olarak fetva verebilir.31 Örneğin İmam Muhammed’in kaidesine göre bir alım satım akdinde satıcı bir mala işaret ederek başka bir malın ismini söyleyip işaret ettiği malı müşteriye satarsa bu durumda işaret edilen ile ismi söylenen mallar farklı cinsten ise akit batıl, cinsleri bir; türleri farklı ise akit caizdir. Ancak müşteri akdi feshedebilir. Bu usule göre fotoğraf makinesi diye satın alınan elektronik eşyanın radyo çıkması halinde alım satım akdi batıldır. Fakat (A) markası diye satın alınan makinenin (B) markası çıkması halinde ise akit geçerlidir. Fakat müşteri akdi feshedebilir. Akdin bu hükmü İmam Muhammed’in yukarıdaki kaidesine dayanılarak tahrîc yoluyla elde edilmiştir.32 Şu halde alım satımın bu hükmü İmam Muhammed’in görüşüdür, şeklinde kendisine nispet edilebilir.. nîfe’nin fıkhî bir meseleye getirdiği çözümden hareketle elde edilmişse bu hükmün Hanefî mezhebinin bir görüşü olarak görülmesi gerektiği kanaatindeyiz. İleride yeni meselelerin hükmünü ele alırken çağdaş İslam hukukçularının bu yöntemden nasıl faydalandıklarını örneklerle açıklamaya çalışacağız.. IV. TAHRÎCLE ELDE EDİLEN FIKHÎ HÜKÜMLERİN TAHRÎCİN KAYNAĞI OLAN GÖRÜŞÜN SAHİBİNE NİSPET EDİLİP EDİLEMEMESİ MESELESİ. Burada işlenecek olan konu, bu yöntemle elde edilen fıkhî hükümlerin mezhep imamlarına nispetinin doğru olup olmayacağını ortaya koymaktır. Zira tahrîcle elde edilen hükmün bu tahrîcin kaynağı olan görüşün sahibine izafe edilebilmesi, metodun güvenli bir yol olduğunu göstermektedir. Tahrîc yöntemiyle ortaya çıkarılan hükmün mezhep imamına nispet edilmesinin doğru olup olmadığı hususunda sağlıklı bir değerlendirme yapabilmek için konuyu, tahrîcin çeşitlerini göz önünde bulundurarak ele almakta yarar vardır.. a. Mezhep imamlarının fürû meselelerine getirdikleri çözümlerden tespit edilen usul kurallarını imamlara nispet etme hususunda ihtilaf bulunmaktadır. Ancak tahrîc (tahrîcü’l-usûl mine’l-fürû‘) ameliyesi, usul kuralına ulaşmak için konuyla ilgili olan fıkhî meselelerin tamamını araştırmak şeklinde tam istikrâ (tümevarım) metoduna bina edilmişse bu şekilde çıkarılan kuralların imamlara nispet edileceğine dair görüş tercihe şayandır.29 Dolayısıyla usul kurallarının belirlenmesi hususunda İmam Şâfiî’nin bazı meselelerde farklı ifadeleri bulunmasından veya fürû-i fıkıhtaki çözümlerinden hareketle daha sonra gelen Şâfiî fukahâsı ona farklı şeyler nispet edebilmişlerdir ki bu da gayet tabii bir durumdur.30. Şâfiî fukahâsından Nevevî de “mezhep imamının usulüne bağlı kalan müftünün vermiş olduğu fetvayla amel eden kişi müftüyü değil, mezhep imamını taklit etmiş olur,” diyerek bu yolla elde edilen hükmün mezhep imamına nispet edileceğine işaret eder.33 Fakat aynı eserin (Mecmû‘) başka bir yerinde, Şâfiî mezhebine göre yazılan kitaplarda kavl sözcüğünün İmam Şâfî’nin kendi görüşünü ifade ettiğini, vech kelimesinin ise bu mezhebe mensup fakihlerin mezhep imamının usul kurallarından veya kaidelerinden istinbat ettikleri görüşleri bildirdiğini söyledikten sonra tahrîcle varılan. Bâhüseyin, et-Tahrîc ‘inde’l-fukahâ’ ve’l-usûliyyîn, s. 46. Konu hakkındaki farklı görüşler için bk. a.e., s. 36-45. Ayrıca mantıkçılar istikrâ metodunu tam ve eksik (nâkıs) şeklinde iki kısma ayırırlar. Tam istikra bütün tikel önermelerden tümel bir sonuca varılması demektir. Bu tür istikrâ kesin bilgi ifade eder. Nâkıs istikrâ ise bazı tikel önermelerden hareketle genel bir hükme varmaya denir. Bu istikrâ türü ise zann ifade eder. Bu konuda daha fazla bilgi ve örnekler için bk. Mahmud b. Hâfız Hasan el-Mağnîsî, Müğni’t-tulâb, Salih Bilici Kitapevi, İstanbul, ts., s, 61-62. 30 Dönmez, Fıkıh Usulü İncelemeleri, s. 184. 31 İbn Emîrü’l-Hâc, Ebû Abdullah Muhammed b. Muhammed el-Halebî, et-Takrîr ve’t-tahbîr, Bulak, h. 1316/Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 1983, III, 346; Emîr Padişah, Muhammed Emin b. Mahmud el-Mekkî, Teysîrü’t-Tahrîr, Mısır h. 1351, IV, 249. 32 Bâhüseyin, et-Tahrîc ‘inde’l-fukahâ’ ve’l-usûliyyîn, s. 100, 103-104, 106. 33 Nevevî, Mecmû‘, I, 76-77. 29. Journal of Islamic Research 2014;25(2). 113.

(10) Mehmet Selim ASLAN. GÜNÜMÜZ FIKIH PROBLEMLERİNİN ÇÖZÜMÜNDE TAHRÎC YÖNTEMİ VE İŞLEVSELLİĞİ. hükmün tercihe şayan görüşe göre İmam Şâfiî’ye izafe edilemeyeceğini açıkça vurgular.34 Bu ekol hukukçularından Ebû İshâk eş-Şîrâzî ise bu hususta olumlu ve olumsuz olmak üzere iki görüş bulunduğunu, fakat böyle bir görüşün İmam Şâfiî’ye nispet edilmemesinin daha doğru olduğunu belirtir.35 İbnü’s-Salâh’ın da aynı görüşte olduğu nakledilir.36 Buna mukabil Râfiî, Müzenî’nin İmam Şâfiî’nin usulüne bağlı kalmaksızın elde ettiği görüşlerinin mezhep içerisinden bir görüş olarak addedilemeyeceğini söyleyerek mefhum-i muhalifle Şâfiî’nin görüşüne binaen varılan hükümlerin mezhebin görüşleri arasında kabul edileceğini ifade eder.37. ona göre niyet ettiği gün sayısınca oruç tutması gerekir. Bazı Hanbelî fukahâsı birinci meseleyi ikinci mesele üzerine tahrîc ederek onda da kişinin niyet ettiği miktar kadar tasaddukta bulunması gerektiğini söylerler.39 Buna göre birinci meselede iki görüş vardır: Birincisi niyete bakılmaksızın kişinin ifade ettiği miktarı tasadduk etmesidir ki bu, Ahmed b. Hanbel’in vurguladığı görüştür. İkincisi ise kişinin niyet ettiği miktarı tasadduk etmesidir. Bu da tahrîc yoluyla elde edilen muharrec görüştür. ii-Nakil ile tahrîc, mezhep imamının birbirine benzeyen iki mesele hakkında farklı iki görüşü olursa bu iki meseleyi birbirine kıyas ederek her birinin hükmünü diğerine vermeye denir. Yani bu yöntemle her birinin hükmü diğerine tahrîc yoluyla nakledilir. Bu durumda her iki meselenin iki hükmü olmuş olur; biri asıl hüküm, diğeri de tahrîcle elde edilen hükümdür. Bu yolla elde edilen hükmün görüş kaynağı olan fakihe nispet edilmesi hususunda fikir ayrılıkları vardır.40. c. Tahrîcü’l-fürû‘ ‘ale’l-furû‘ yöntemiyle çıkarılan hükmün mezhep imamlarına nispet edilip edilmeyeceği meselesi bu yöntemde izlenen yola göre değişmektedir. Bu ameliyenin kıyas yoluyla tahrîc, nakil ile tahrîc ve imamın görüşünün lâzımıyla tahrîc (dil ve mantık gereği çıkarılan hüküm) olmak üzere üç yolu olduğu söylenir:. i-K Kıyas yoluyla tahrîc, yeni bir meseleyi, aralarındaki illet birliği nedeniyle hükmü belirtilmiş bir meseleye hamlederek hükmünü ortaya çıkarmaya denir. Mezhep imamı, asıl meselenin hükmüne ilişkin illeti belirtmişse bu durumda fer‘î meselenin hükmü de ona izafe edilir. Aksi takdirde fer‘in hükmü imama nispet edilmez.38 Mesela bir kimse miktarı belli olan bir malı tasadduk edeceğini nezreder fakat bu miktardan daha fazlasına niyet ederse Ahmed b. Hanbel’e göre bu kimsenin niyet ettiği miktarı tasadduk etmesi gerekmez. Öte yandan bir kimse de belirli birkaç gün oruç tutmayı nezredip daha fazlasına niyet ederse bu durumda. Örneğin İmam Şâfiî, vakit girdikten sonra yola çıkan kimsenin dört rekâtlık namazları kasredeceğini (iki rekât olarak kılacağını) söyler. Buna mukabil vakit girdikten sonra ay haline giren kadının temizlenince (namazını kılmadıysa) bu namazı kaza etmesi gerektiğini ifade eder. Buna göre Şâfiî, birinci meselede vaktin girmesini göz önünde bulundururken ikinci meselede bulundurmaz. Bazı Şâfiî fukahâsı ise nakil ve tahrîc yöntemiyle her iki meselede iki görüşün olduğunu bildirmektedirler.41 Şöyle ki vakit girdikten sonra yola çıkan kimse Şâfiî’nin bizzat görüşüne göre dört rekâtlık namazları. Nevevî, Mecmû‘ I, s. 107. Şîrâzî, Ebû İshak İbrahim b. Ali b. Yusuf, Şerhu’l-Lüma‘, thk. Abdülmecid Türkî, Dâru’l-Ğarbi’l-İslamî, Beyrut 1408/1988, I-II, 1084; a.mlf., et-Tebsıra fî usûli’lfıkh, thk. Muhammed Hasan Heyto, Dâru’l-Fıkr, Dımaşk 1983, 517. Ayrıca bk. İbnü’s-Salâh, Edebü’l-müftî ve’l-müsteftî, s. 34. 36 Zerkeşî, Ebû Abdullah Bedrüddîn Muhammed b. Bâhâdır, el-Bahrü’l-muhît fî usûli’l-fıkh, thk. Abdullah Halef el-Ânî v.dğr., İkinci Baskı, Vizâretü’l-evkâf ve’şşuûni’l-İslamiyye, Kuveyt 1992, VI, 276. 37 Râfiî, Ebü’l-Kasım Abdülkerim el-Kazvînî, el-‘Azîz şerhu’l-Vecîz el-ma‘rûf bi’ş-Şerhi’l-kebîr, thk. Adil Ahmed Abdülmevcûd - Ali Muhammed Muavvez, Dârü’lKütübi’l-İlmiyye Beyrut 1998, I, 127. 38 Tûfî, Ebü’r-Rebî‘ Necmüddîn Süleyman b. Abdülkavî b. Abdülkerim, Şerhu Muhtasari’r-Ravza, thk. Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türkî, Birinci Baskı, Müessesetü’r-Risâle, Beyrut 1990, III, 638-640. 39 İbn Receb, Zeynüddîn Abdurrahman b. Ahmed, Takrîrü’l-kavâ‘id ve tahrîrü’l-fevâid, Dâru İbn ‘Affân, ts., III, 584. 40 Râfi‘î, Ebü’l-Kasım Abdülkerim b. Muhammed b. Abdülkerim el-Kazvînî, el-‘Azîz şerhu’l-Vecîz el-ma’rûf bi’ş-Şerhi’l-kebîr, thk. Ali Muhammed Muavvız ve Adil Ahmed Abdülmevcûd, Birinci Baskı, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 1997, 200-201; Tûfî, Şerhu Muhtasari’r-Ravza, III, 641-642; Remlî, Şemsüddîn Muhammed b. Ebu’l-Abbâs, el-Mısrî, Nihâyetü’l-muhtâc ilâ şerhi’l-Minhâc, Üçüncü Baskı, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 2003, I, 50. 41 Gazzâlî, Ebû Hâmid Muhammed b. Muhammed, el-Vesît fi’l-mezheb, thk. Ahmed Mahmud İbrahim, Dâru’s-Selâm, 1997, II, 252; a.mlf., el-Vecîz fî fıkhı’l-İmam eş-Şâfiî, thk. Ali Muhammed Muavvez - Adil Abdülmevcûd, Şirketu Dâru’l-Erkam, Beyrut 1997, I, 187; Râfi‘î, el-‘Azîz şerhu’l-Vecîz, II, 226-227. Furu kitaplarında nakil ile tarhîc için bolca örnekler bulunmaktadır. Mesela farklı örnekler için bk. Gazzâlî, Vesît, I, 358, 360, 386; II, 94, 381; III, 490; IV, 543; V, 408; VI, 407; VII, 253; a.mlf., Vecîz, s.445; Râfi‘î, el-‘Azîz şerhu’l-Vecîz, IV, 328, 383; V, 447; Tûfî, Şerhu Muhtasari’r-Ravza, III, 641-642. 34 35. Journal of Islamic Research 2014;25(2). 114.

(11) ile tahrîc, mezhep erine ii-Nakil tahrîc yoluyla nakledilir. Buimamının birbirine benzeyen iki mesele hakkında farklı iki görüü olursa bu iki meseleyi asıl hüküm, dieri de tahrîcle elde birbirine kıyas ederek her birinin hükmünü dierine vermeyeolan denir. Yaninispet bu yöntemle kaynaı fakihe edilmesiher birinin hükmü dierine tahrîc yoluyla nakledilir. Bu Selim ASLAN PROBLEMLERİNİN ÇÖZÜMÜNDE TAHRÎC YÖNTEMİ VE İŞLEVSELLİĞİ Mehmet biri asıl FIKIH hüküm, dieri de tahrîcle elde durumda her iki meselenin iki hükmü olmu olur; GÜNÜMÜZ edilen hükümdür. Bu yolla elde edilen hükmün görü kaynaı olan fakihe nispet edilmesi kasredecektir. yöntemi işletilerek onun, haEbû Musa el-Eş‘arî’ye, teklif-i mâ lâ yutâk olarak 40 ola çıkan kimsenin dörtTahrîc rekâtlık hususunda fikir ayrılıkları vardır. yızlı kadına ilişkin görüşünden hareketle de bu nabilinen insanın gücünün yetmediği şeyle mükellef öyler. Buna mukabil vakit girdikten mazları dörtkaza rekâtetmesi olarak kılacaktır. sonra Buna göre caiz rekâtlık olduğu görüşü isnad edilir; fakat Örnein mam âfiî, vakit girdikten yola buçıkan tutulmasının kimsenin dört kılmadıysa) bu namazı durumdaki yolcunun namazıyla ilgili iki görüş söz onun bizzat bunu söylediği sabit değildir. Ancak 11 namazları rekât olarak kılacaını) söyler. Buna mukabil vakit girdikten lede vaktinkasredeceini girmesini göz(ikiönünde konusudur: Birincisitemizlenince İmam Şâfiî’nin vurgulamış olâlimler bu görüşü fiillerinin Allah tasonrafukahâsı ay haline kadının (namazını kılmadıysa) bu namazı kazaonun, etmesiinsanın âfiî isegiren nakil ve tahrîc görüü sayılacaını belirtir.43 An duğu dört rekâtlık namazların iki rekât; ikincisi ise rafından yaratıldığı görüşünden hareketle, yani 41 43 gerektiini ifade eder. Buna göre âfiî, meselede göz önünde bildirmektedirler. öyle ki vakit görüü sayılacaını belirtir.birinci Ancak bazı vaktin slam girmesini hukukçuları, fakihingerektirdii görüününsonucun muharrec bir 11 tahrîcle elde edilen bu namazların tam (dört âfiî rekât)fukahâsı tahrîc yöntemiyle etmişlerdir. Şöyle ki kullanakil ona ve elde tahrîc bulundururken ikinci üüne göre dört rekâtlıkmeselede namazları sonucunbulundurmaz. muharrec birBazı görü (.  ) ise eklinde nispetsavunurlar. edileceiniAyrıca onlar bu görüün gerektirdii olarak kılınmasıdır. Aynı şekilde namazı kılabile- 11 rın fiillerini Allah yarattığına göre, bundan insa41 44 yöntemiyle her iki meselede iki görüün olduunu bildirmektedirler. öyle ki vakit kadına ilikin görüünden hareketle Musa el-E‘arî’ye, teklif-i mâ lâ yu Ebû savunurlar. Ayrıca onlar bu görüün tercihe ayan olduunu da43 söylerler. Örnein 11 cek kadar vakit geçtikten sonra ay halinegörüü giren kanın, rabbinin fiiliyle mükellef tutulduğu sonucu 43 sayılacaını belirtir. Ancak bazı slam hukukçuları, fakihin görüü girdikten sonra yola çıkan kimse âfiî’nin bizzat görüüne göre dört rekâtlık namazları görüü sayılacaını bu durumdaki yolcunun namazıyla g mükellef tutulmasının caizbelirtir. olduu Musa el-E‘arî’ye, teklif-i mâ lâ yutâk olarak bilinen insanın gücünün yetmedii eyle 43 dının bu vaktin namazını kaza edip etmeyeceği ortaya çıkar. Bu da güç yetirilmeyen şeyle teklifin gerektirdii sonucun muharrec bir görü (.  ) eklinde ona nispet edilece görüü sayılacaını belirtir. Ancak bazı slam hukukçuları, fakihin görüünün Tahrîc yöntemi iletilerek sonucun muharrec gerektirdii inkasredecektir. vurgulamı mükellef olduu dört rekâtlık âlimler bu görü sabitsöyledii deildir. tutulmasının caiz onun, olduuhayızlı görüükadına isnadilikin edilir; görüünden fakat onun hareketle bizzat bunu 45 Ancak Ayrıca onlar bu görüün tercihe ayan olduunu da söylerler.44 Örnein hususunda dagerektirdii iki görüş vardır: Birincisi Şâfiî’nin caiz olduğu neticesini doğurmaktadır. 43 savunurlar. sonucun muharrec bir görü (.  ) eklinde ona nispet edileceini görüü sayılacaını belirtir. Ancak bazı slam hukukçuları, fakihin görüünün de bu namazları dört rekât olarak kılacaktır. Buna göre bu durumdaki yolcunun namazıyla savunurlar. Ayrıca onlar bu gör namazların tam (dört rekât) olarak görüünden hareketle, yani tahrîc y onun, insanın fiillerinin tarafından yaratıldıı sabit deildir. Ancak âlimler bu görüü Musa el-E‘arî’ye, teklif-i mâAllah lâ yutâk olarak bilinen44 insanın gücünün yetmedii bizzat kendi savunurlar. görüşü olanAyrıca namazıonlar kaza bu edeceğidir. Şahveliyullah ed-Dihlevî, tahrîc yöntemi ile tercihe ayan olduunu da söylerler. Örnein Ebû görüün sonucun bir görü (.  ) eklinde ona nispet edileceini ilgili iki görü sözgerektirdii konusudur: Birincisi mam yöntemiyle âfiî’nin vurgulamı olduu dört rekâtlık teklif-i mâ Musa el-E‘arî’ye, akit geçtikten sonra ay haline giren göre, bundan insan Allah yarattıına hareketle, yanimuharrec tahrîc elde etmilerdir. öyle ki kulların fiillerini görüünden mükellef tutulmasının caiz olduu görüü isnad44 edilir; fakat onun bizzat bunu söylel İkincisi ise yolcunun namazına ilişkin görüşünden elde edilen hükmün tahrîcin kaynağı görüşün Musa el-E‘arî’ye, teklif-i mâ lâ yutâk olarak bilinen insanın gücünün yetmedii eyle savunurlar. Ayrıca onlar bu görüün tercihe ayan olduunu da söylerler. Örnein Ebû namazların iki rekât; ikincisi ise tahrîcle elde edilen bu namazların tam (dört olarak mükellef tutulmasının caiz oldut sunda da iki görü Birincisi eyle çıkar. Bu daolan güç yetirilmeyen göre, bundan insanın, rabbinin mükellef tutulduu sonucu ortaya Allahvardır: yarattıına sabit deildir. Ancak âlimler burekât) görüü onun, insanın fiillerinin Allah tarafından yaratıl hareketle tahrîc sayesinde elde edilen görüştür ki fiiliyle 45 sahibine izafe edilemeyeceğini şöyle izah eder: Hagörüü isnad edilir; fakat onun elde bizzat bunu söyledii mükellef tutulmasının caiz olduu teklif-i mâ lâgörüünden yutâk olarak bilinen insanın gücünün yetmedii eyle Musa el-E‘arî’ye, ekilde namazı kılabilecek kadar vakit geçtikten sonra ay haline giren kılınmasıdır. Aynı Ancak âlimler fiille bu sabit deildir. idir. kincisi iseçıkar. yolcunun namazına hareketle, yani tahrîc yöntemiyle etmilerdir. öyle ki kulların Bu da güç yetirilmeyen eyle teklifin caiz olduu neticesini dourmaktadır. o da namazın kaza edilmeyeceğidir. ahveliyullah ed-Dihlevî, tahr nefî mezhebine göre yazılan kitaplardaki her görüAncak âlimler bu görüü onun, insanın fiillerinin Allah tarafından yaratıldıı sabit deildir. mükellef tutulmasının caiz olduu görüü isnad edilir; fakat onun bizzat bunu söyledii Allah yarattıına göre, bundan insanın, rabbinin fiiliyle mükellef tutulduu sonucu or kadının bu vaktin namazını kaza edip etmeyecei hususunda da iki görü vardır: Birincisi görüünden hareketle, yani tahr len görütür ki o da namazın kaza 45 i i i L â z ı m u ’ l m e z h e b , fakihin görüşünden dil sahibine izafe edilem olan görüün şün Ebû Hanîfe ile İmameyne izafe edilmesi doğru ahveliyullah ed-Dihlevî, tahrîc yöntemi ile elde edilen hükmün tahrîcin kaynaı çıkar. Buonun, da güç yetirilmeyen eylenamazına teklifintarafından caiz olduu neticesini dourmaktadır. görüünden hareketle, yani tahrîc yöntemiyle etmilerdir. öyle ki kulların fiillerini Ancak âlimler görüü insanın fiillerinin Allah yaratıldıı sabitgörüü deildir. âfiî’nin bizzat kendi olan namazı kazabu edeceidir. kincisi ise elde yolcunun Allah yarattıına göre, bundan i ve mantık gereği çıkarılan hüküm şeklinde tanımdeğildir. Tahrîc yöntemiyle çıkarılan görüş (el-kavyazılan kitaplardaki her görüün Eb sahibine izafe edilemeyeceini öyle izah eder: Hanefî mezhebine göre olan görüün göre, bundan insanın, rabbinin fiiliyle mükellef tutulduu sonucu ortaya Allah yarattıına görüünden hareketle, yani tahrîc yöntemiyle elde etmilerdir. öyle ki kulların fiillerini görütür ki o da namazın kaza ileçıkar. ilikin görüünden hareketle tahrîc sayesinde elde edilen e da güç yetirilmeyen ahveliyullah ed-Dihlevî, tahrîc yöntemi elde Bu edilen tahrîcin kay 45 hükmün lanabilir. Fakihin görüşünün gerektirdiği sonucun veedilmeyeceidir. mantık gerei çıkarılan hüküm lu’l-muharrec) ile, onların bizzat kendi görüşlerini Tahrîc yöntemiyle çıkarılan görü Ebû Hanîfe ile mameyne izafe edilmesi doru deildir. yazılan kitaplardaki her görüün eyle teklifin caiz olduu neticesini dourmaktadır. Bu dagöre, güç yetirilmeyen Allah çıkar. yarattıına bundan insanın, rabbinin fiiliyle mükellef tutulduu sonucu ortaya olan görüün sahibine izafe edilemeyeceini öyle izah eder: Hanefî mezhebine 45 ahveliyullah ona nispet edilmesinin caiz olmadığı ed-Dihlevî, i sonucun (. 789)yöntemiyle ona nispet değerlendirmek gerekir. Zira birbirinden ayrı deerlend görülerini Tahrîc çıkarılan görü (el-kavlu’l-muharrec) ile,ayrı onların kendi çıkar. Bu da güç yetirilmeyen eyle teklifin caiz birbirinden olduu neticesini dourmaktadır. yazılan kitaplardaki her görüün Ebû Hanîfebizzat ile mameyne izafe edilmesi doru dei ahveliyullah ed-Dihlevî, tahrîc yöntemi ile elde edilen hükmün tahrîcin kaynaı söylenir. Örneğin İmam Şâfiî’nin görüşünün gedil ve mantık gerei çıkarılan hüküm fakihin görüünden sahibine izafeEbû ed olan görüün âfiî’niniii-Lâzımu’l-mezheb, görüünün gerektirdii bir ayrı Ebû Hanîfe şöyle dedi ( ) sözü ile,. ) sözü ile, meselenin cevabı, birbirinden deerlendirmek gerekir. Zira Ebû Hanîfe öyle dedi ( $2-3 4! ,) görülerini Tahrîc yöntemiyle çıkarılan görü (el-kavlu’l-muharrec) ile, onların bizzat k olan görüün sahibine izafe edilemeyeceini öyle izah eder: Hanefî mezhebine göre rektirdiği bir mesele hakkındaki hükmün ona izafe ahveliyullah ed-Dihlevî, tahrîc yöntemi ile elde edilen hükmün tahrîcin kaynaı eklinde Zira tanımlanabilir. sonucun (. 789) meselenin cevabı, Ebûgerekir. Hanîfe’nin mezhebine yazılan kitaplardaki deildir. fakihin birgörüünün $2-3 her

(12) 4! görüün *+!  göre böyledir… (  öyle. ) sözüherhangi ile,Fakihin meselenin cevabı,gerektirdii Ebû görülerini Hanîfe’nin mezhebine daona Ebûnispet Hanîfe’nin aslına birbirinden ayrıya deerlendirmek Zira Ebû Hanîfe dedi ( $2-3  Ebû Hanîfe ile mameyne izafe doru deildir. yazılan kitaplardaki her görüün edilmesi caiz görüün değildir. Zira fakihin herhangi koolan sahibine edilemeyeceini öyle izah eder: Hanefî mezhebine göre söylenir. Örnein mam görüünün gerektirdii biredilmesi edilmesinin caiz ya da Ebû Hanîfe’nin aslına göre böyledir… Tahrîc yöntemiyle çıkarılan edeki hüküm bu olmadıı fakihin görüü farklıdır. Birincisi onun kend. ) âfiî’nin sözü ile, meselenin cevabı, Ebû Hanîfe’nin mezhebine ya da bizzat Ebû Hanîfe’nin as $2-3

(13) 4! izafe *+!  ! bir $2-3

(14) 4! #  $ %&. ' () sözü birbirinden göre böyledir… (  42 nudaki görüşünün gerektirdiği başka bir meseleTahrîc yöntemiyle çıkarılan görü (el-kavlu’l-muharrec) ile, onların bizzat kendi kitaplardaki görüün Ebûdeildir. Hanîfe ile mameyne izafe doru deildir. mesele hakkındaki hükmün onabizzat izafeher edilmesi Zira fakihin herhangi göre böyledir… (  $2-3

(15) 4! ikincisi *+!  edilmesi ! bir $2-3

(16) 4! #  $ %&. ' () birbirinden ayrıbirbirin dee görülerini. 789 eklinde ifadeyazılan edilmektedir. veya usul sözü kurallarınd görülerinden ifade ederken; onun fürû‘a ilikin farklıdır. Birincisi onun kendicaiz görüünü hüküm bu fakihin görüşü birbirinden ayrı deerlendirmek gerekir. Zirakendi Ebû Hanîfe öyle dedi ( $2-3 4! ,) görülerini farklıdır. Birincisi bizzat onun görüünü ifade ederken; onun hukukçu fürû‘a ili (el-kavlu’l-muharrec) ile, onların bizzat kendi Tahrîcbirbirlerine yöntemiyle çıkarılan görü sözü birbirinden farklıdır. Birincisi bizzat onun konudaki görüünün gerektirdii baka birsayılmayacağı meseledeki hüküm bu fakihin görüü. ) sözü ile,ikincisi meselenin cevabı, fark varsa deki meselelerin eder. Aksi takdirde Hanefî veya usul kurallarından hareketle tahrîc yöntemiyle çıkarılan hükmü ifade görülerinden 42 görülerinden veya usul kurallarından hareketle tahrîc yöntemiyle çıkarılan hükmü i belirtilmekte ve bu husus sözü ile, meselenin cevabı, Ebû Hanîfe’nin mezhebine ya da Ebû Hanîfe’nin aslına. ) görülerini ayrı deerlendirmek gerekir. Zira Ebû Hanîfe öyle dedi ( $2-3 4! ,) kendi görüşünü ifade ederken; ikincisi onun fürû‘a belirtilmekte vebirbirinden bu Hanefî husus 4 :2  789 eklinde ifade edilmektedir. sayılmayacaı $2-3 üzere

(17) 4! *+ göre böyledir… (  hin bir meseleye ilikin. 

Referanslar

Benzer Belgeler

It is assumed that students prefer their oral grammatical, vocabulary, and pronunciation errors to be corrected by their teachers at the end of the class, and

c- Gelenekselci Ekol’ün temel itibariyle tüm geleneklerin hem metafizik yönden insanlara hakikat yolunda mânevî olarak kanat gerdiği düşüncesi hem de aynı zamanda

[r]

Eserin sekiz ana bölümünün ilkinde müellif genel bir fıkıh okuması yaparak fıkıh, fakih, İslâm hukuku kavramları, fıkıh-hikmet ilişkisi, fıkhın

Örneğin; Işık Üniversitesi’nde Güzel Sanatlar Fakültesi bünyesinde İç Mi- marlık ve Çevre Tasarımı Bölümü (Türkçe), Mimarlık ve Tasarım Fakülte- si

Two ves- sels in reciprocal courses used different rules: World Harmony complied with the international rule (Rule 14 of the collision regulations) which ordered to al- ter the

LOMBER DİSK HERNİLİ HASTALAR İÇİN KABLOSUZ YÜZEY ELEKTROMİYOGRAFİ CİHAZ TASARIMI. Halil İbrahim ÇAKAR, Sadık KARA, Onur

Böylelikle, metnin tematik yapısındaki dışarıda olanı içselleştirme, içe mal etme sürecinin biçim- sel bir karşılığının da olduğu, “Kapalı İktisat”ın aynı zamanda