PERDE KURDUM
$EM’A YAKTIM
Adâlet de G itti!.
Bu sayıda sîzlere, son yıllarda eşine pekaz rastlanmış müstekreh bir oyuncu'nun macerâsını anlat mak niyetiyle kalemi ele almış, hattâ başlığını bile koymuştum. O sırada misafireten bulunduğum şehre bir hayli uzaktaki ilçeye ga zeteler geldi. Serde , gazetecilik var, evvelâ günlüklere bir göz at tım. Bermûtad parti ve partiler at raksiyonu, politikayı soysuzlaştıran bir takım ayak oyunları!. Gözlerim sayfanın diplerine yaklaşırken, gay rı ihtiyarî bağırmışım;
«— işte bu olamaz!.»
Çünkü gazetenin son dip sütü - nundaki haber müthişti benim ve Türk san’atı için..
•— Adâlet Cimcoz öldü!» «Adâlet» ve «ölüm», işte yan ya na gelmesi insanı yadırgatan iki kelime..
Odanın tavanından bir ses du yar gibi oldum:
«— Ramses, Allâh için söyle, ben daha ölecek kadın mıyım?»
Ramses, adım bana O takmış, kardeşi Ferdi Tayfur merhum da vaftiz babalığı yapmıştı.
30 yıl evvel zayıf, nahif bir genç tim. Rahmetli Adâlet bu ismi bana yakıştırmıştı. Beyoğlu caddesinde bile karşı kaldırımdan bana:
«— Ramses...» Diye seslenirdi.
Kafama bir balyoz yemiş gibi ser sem kerevetin bir kenarında lâlüeb- kem kalmışım. Sanki tavanda bir mikrofon var, mütemadiyen sesle niyor:
« — Ramses, Allâh için söyle, ben daha ölecek kadın mıyım?»
Parmaklarımla kulaklarımı tıkı yorum. Belki dünyanın en tannân seslerinden birine mâlik olan Adâ let, mütemadiyen sesleniyor:
«— Hayır, diyorum, Adâletcik! Ölüm sana o kadar uzakdı kİ, Gu- reba Hastahanesinde -daha benden dört beş yaş büyükken- yakana ya pışacağı akla, hayâle gelmezdi. Am ma, Cenâb-ı Hakkın adını
veriyor-Yazan: Nusret Safâ COŞKUN
sun, İlâhî emir. Ben, yüzbin defa ■ hayır.» Diye bağıfcam, sana te selli olamazdı Adâletcik! Hepimizin bir gün önünde diz çökeceği İlâhî kuvvet. Ne var ki, seni çabuk çek ti aldı aramızdan.
★
Pek çokları, sesi mikrofona mü sait, her sesi hakkiyle dile getiren basit bir dublâj artisti sanırlar Adâ- let’i.. Halbuki; Adâlet, kültürlü, memleket kütüphanesine Batının en değerli eserlerini kazandırmış, tam manasiyle modern bir Türk ka dını idi. Mütercimlik yaptığı sırada sayısız eserler kazandırmıştı ki taplığımıza. Dublâj O ’nun için ikin ci bir zevkti. Dünyada dublâja tam manasiyle intibak eden on kadın varsa, bunlardan birinci pek diye mem amma, üçüncü, dördüncü sı rayı rahatça işgal eder. O ’nu, stüd yoda çalışırken çok seyretmişim - dir. Konuşmasını beceremiyen 60 bin liralık sesleri O biçime sokar dı, hem de dublâj rejisörünü yor madan. Başkaları beş altı provadan sonra ancak konuşabilirken, O, ek randaki filme bir göz atar, konuşa cağı tipi şöyle bir zihninden geçi rir.
« — Tamam....»
dedimi, en küçük bir hatâ olmı- yacağına inanarak Frenkçe’yi Türk- çeye aktarabilirdiniz. Hem kaç tür lü kadın sesi yaratarak..
O'na sesinden âşık olmuş pek çök insan tanırım. Hâni âşık olun- mıyacak ses de değildi. Musiki dolu, hisleri dile getiren tannân bir Allâh vergisi ve kültürle bezenmiş bir sesti. Bu sahada hocası olan ağabeyi rahmetli Ferdi Tayfur’u fer sah fersah geride bıraktığını söy lemekte hiç bir mübalağa payı yok tur. Büyük şöhretler yapmış yeril yıldızlarımızın pek çoğu, başarıları nı O ’nun mahviyetkâr çalışmasına borçludurlar. Her dilin kadınını, kendisine has hava içinde konuştu rurdu rahmetli.. Bir İtalyan kadını başka, İspanyol başka, Anadolu, is- tabul'lu ise tamamen başka.. Fa kat şüphe yok ki, O ’nun dublâjların da dünyanın en tatlı kadın sesini dinlerdiniz. Tercemelerindeki ise, hiç bir ifrata kaçmamış, bugünün en temiz Türkçesiydi tamamen...
Dublâjcılar, «ucuz ve becerikli bir eleman kaybettik» diye yanıp yakı- labilirler. Asıl yanıp yakılacak Türk kültürüdür, Türk kadınlığıdır.
★
Oturduğum kerevete tamamen gömülmüşüm. Sanki karşımda O;
«— Ne o Ramses, bugünlerde pek fiyakalısın!. Senin o «Kadınla ra İnanamam» isimli revü operetini hiç beğenmedim. Adeta, açıkta kal mış bir kaç oyuncuya İş sağlamak İçin yazmış gibisin..
« — Aman diyorum, sen de hiç bir şeyimi beğenmezsin. Halbuki (Firavunlara) Ramses’e dil uzat mak kimin haddine?»
Gülüyor, gülüyor..
Gülmüyormuş, meğer Gureba Hastahanesinde o menhus hastalık la dublâj yapmakla meşgulmüş, hem de ciddi, ciddi. Hiç birimizin haberi olmadan..
Bu ölüm, O'nu tanıyanları can evinden vuracak önemdedir.
Aman yarabbi.. Çıldıracağım; ruyor;
«— Ramses, Allâh için söyle, ben daha ölecek kadınmıyım?»
Hayat, neş’fj, sanat aşkı dolu bir kadına ölümü nasıl yakıştırabi lirsiniz?
Fakat kader, en büyük ilâh emir. Ben ne diyebilirim?
Yalnız, Ramses, Ehramların te pesine çıkarak sana Cenab-ı Hak kın rahmetini sunuyor. Rahat uyu Adâlet'cikl. Sen kolay unutulur ki şilerden değilsin..
11
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta ha Toros Arşivi