• Sonuç bulunamadı

İnkılap tarihimizde Sabahattin Bey:31 Mart vak'ası ve müteakip safhalar...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İnkılap tarihimizde Sabahattin Bey:31 Mart vak'ası ve müteakip safhalar..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

31 Mart vak’ası ve

müteakip safhalar...

- 31 — ... 1 mmm— mmmmmmmmmm

Sabahattin Bey de tevkif edilmişti. Fakat, bu tevkif

uzun sürmemiş ve tahrirî tarziye ile serbest bırakı­

lan prens, tekrar Avrupaya çekilm işti; müteessirdi..

Merkezi umuminin ilk büyük hatâsı

Meşrutiyetin ilâm sırasında Sad­ râzam bulunan Avlonyalı Ferit Pa­ şa, istifa etmiş ve yerine Sait Paşa gelmişti. Az zaman sonra da Kâmil Paşa Sadrâzam olmuştu. «İttihat ve Terakki» merkezi umumisi, Bosna - Hersekten mebus intihabına kalkı­ şınca, Avusturya hükümeti bu kıta­ yı 3 Teşrinisani 1908 de memlekete ilhak etmişti.

Gene merkezi umuminin takdirsiz- liğile ve Kâmil Paşanın haberi olma­

dan Sadrazam namına bazı İngiliz ekâbiri için tertip edilen ziyafet vesilesile Bulgaristan da 5 teşrini­ sani 1908 de istiklâlini ilân ediver­ di.

Tabiî; Avusturyanın intihabatı ve Bulgaristanm misakı vesile tutma­ ları, bir sırdı. Fakat siyasette me-

haret, bu gibi fırsatlara meydan vermemektir. Merkezi umuminin vazifesi, hükümet henüz dahilî ve harici işlerde kuvvetlenmek imkâ­ nını bulmadan bu gibi meseleler çı­ karmamak ve bu devletleri tahrik etmemekti.

Böyle gûnagün mantıksızlıklar yapılır ve bir takım keyfî işlere te­ vessül edilirken toplanan Mebusan meclisinde bir istizahın iki gtin son­ raya tâlikı talebi yüzünden, meşru­ tiyet esaslarına aykırı bir surette, Kâmil Paşadan sadaret mührü, eski usuller mucibince, istirdat edilmiş ve Hilmi Paşa sadarate getirilmiş­ tir.

Artık tahakküm hareketlerine tam mânasile revaç verilmişti. «İt­ tihat ve Terakki» cemiyetine muha­ lefet edenler, gûnagün vasıtalarla susturuluyordu. Susmıyan veya teh­ dide kulak asmayanlar öldürülme­ ğe başlanmıştı. Nitekim gazeteci Haşan Fehmi Bey Köprü üstünde katledilmiş ve mefkuresine kurban gitmiştir.

31 Mart hadisesi

Ben burada 31 mart hâdisesini tafsil etmek fikrinde değilim. Sa­ dece tarihî bulduğum bazı kısım­ lardan bahsetmekle iktifa edeceğim. Vak’amn İstanbulda şümullü bir şekil almasına ve halkın da iştira­ ke meyil göstermesine Haşan Feh­ mi Beyin katli büyük bir âmildir. Haşan Fehmi Bey uzun müddet Mı­ sırda Sultan Abdülhamit idaresile mücadele etmiş namuslu bir vatan­ perverdi.

O günlerde İstanbul hükümeti âdeta dağılmış, daireler kapanmış­

tı. Adliye Nazırı Nâzım Paşa ile mebus Emin Aslan Beyin yanlışlığa kurban gitmelerinden sonra «İttihat ve Terakki» ileri gelenleri de orta­ dan kaybolmuşlardı.

Hâdisenin zuhurundan bütün mü­ nevverler müteessirdi ve herkes meşrutiyetin tehlikeye düşmesinden korkuyordu. Vak’anın ânî patlak vermesi herkesi telâşa düşürmüş; birçok kimseler ya İstanbuldan kaç­ mış veya bir köşeye sinmişti. Müş­ terek bir hamle ile âsi askerlerin tedibi çaresine tevessül edilmesi imkânı yok gibiydi.

Prens Sabahattin Beycin donanmaya müracaatı

Söz ayağa düşmüş ve idare me­ kanizması tamamen bozulmuştu. Bu böyle olmakla beraber memleketin selâmeti namına nefsini tehlikeye koymaktan çekinmiyen ve tek ba­

şına muazzam bir projeyi kuvveden fiile çıkarmağa cesaret gösteren va­ tanperverler de zuhur etmiştir. Prens, askerlerin Sultan Abdülha­ mit hakkında alâka izhar ettiklerini öğrenince hemen istimbota binerek Heybeliadada oturan «Avnullah» kurveti süvarisi Enver Beyin ziya­ retine gitmiştir. Prens Enver Beyle görüşürken Sultan Abdülhamidin hal’ini ileri sürmüştür. Enver Bey böyle mühim bir işi yalnız başına başaramıyacağmı - haklı olarak - itiraf ettiğinden diğer harp gemile­ ri süvarilerile görüşmek üzere Sa­ bahattin Beyle birlikte Ada önünde­ ki torpitolardan birine binerek Be­ şiktaş sahillerinde demirlemiş bulu­ nan «Hamidiye» kruvazörüne gel­ mişlerdir. «Hamidiye» süvarisi Va­ sıf Beyle - sonra paşa olmuştur - görüşülmüş ve neticede Vasıf Bey: «İsyan harekâtı meşrutiyet aleyhine bir cereyan alırsa diğer arkadaşlar­ la görüşüp mutabık kaldıktan sonra müştereken Yıldız sarayını topa tu­ tar ve yakarız» cevabını vermiştir. Bu içtimaa «Asarı Tevfik» süva­ risi Ali Kabulî Bey de iştirak et­ miştir.

Prens Sabahattin Be/in iki beyannamesi

Prens Sabahattin Bey herkesin İstanbulu terkettiği o ana baba gü­ nünde nefsini tehlikeye atmaktan çekinmemiş ve iki beyanname neş- retmiştir. Bunlardan biri «Ey ule- mai âmilin!» başlıklı ve ulemaya hi­ taptır. Diğeri de OsmanlI askerleri­ ne bir açık mektuptur.

Ulemanın isyan aleyhine samimi bir teşebbüste bulunmağa meylet­ tiklerini gören Prens Sabahattin Bey onlara hitabında:

«Çalışın; bugün her zamandan zi­ yade çalışın ki ehli İslâm zulme âlet olmak ihtimalinden büsbütün kurtulsun, bundan böyle, uhuvvet ve faziletten başka bir maksat ta­ kip eylemesin!»

diyor; muhatap tuttuğu OsmanlI as­ kerlerine açık mektubunda ise şe­ riat namına hareket ettiğini iddia eden ve zabitlerde rabıtayı büsbü­ tün kesmiş bulunan âsi askerlere şeriatin cinayetle müdafaa edilemi- yeceğini» açıktan açığa söyledikten sonra:

«Peygamberimiz, «Ben dünyaya güzel ahlâkı tanıtmak için geldim» buyuruyor. Kur’anı Kerimimizde «adalet ve iyilik» emrediyor. De­ mek ki dinimize uygun bir fetvayı şer’ı olmadan hiç bir ferdin canına değil, kılına dokunmağa hakkımız yoktur. Vatana hainlik edenleri şe­ riatin emriyle kanun cezalandırır. Bunun icrası ise milletin ittifakile yalnız hükümete bırakılmıştır. Baş­ ka türlü hareket edersek şeriat na­ zarında katil görülürüz.»

«O halde hiç kimseyi incitmeyin! Derhal zabitlerinizle barışın, kucak­ laşın ve emirlerine itaat edin!..» tavsiyesinde bulunuyordu.

«Âsarı Tevfik» süvarisi Ali Kabulî Bey'in katli

Bütün bu rica ve tavsiyelere rağ­ men isyan harekâtı şiddetini kaybet

memiş; Yıldız sarayını topa tutma­ ğa hazırlanan «Âsarı Tevfik» süvari­ si Ali Kabulî Bey de maiyetindeki askerlerin isyanile karşılaşmış ve bu suretle evvelce ittihaz edilen ka­ rar yerine getirilememiştir. «Âsarı Tevfik» gemisinde isyan eden bah­ riye askerleri Ali Kabuli Beyi Yıl­ dız sarayına kadar götürmüşler ve Sultan Abdülhamidin gözü önünde bu mert zabiti parçalamışlardır. Bu kahraman süvari 31 mart hailesinin en acınacak kurbanlarından biridir.

«Hareket Ordusu» nun Istan- bula gelişi ve Sultan

Reşad'ın cülûsu

İstanbulda bu gibi vakayi cere­ yan ederken Selânikte teşekkül eden «Hareket ordusu» İstanbul ci­ varına gelmiş ve Yeşilköye yaklaş­ mış bulunuyordu. Hareket ordusu İstanbula girip vaziyete hâkim ol­ duktan sonra, Ayastefanosta «Yeşil­ köy» bir toplantı yapan Meclisi Âyan ve Meclisi Mebusan heyetlerinin müşterek kararları mucibince, Mah­ mut Şevket Paşa iki heyet hazırla­ mış; bunlardan mebus Karasu Efen dinin iştirak ettiği birini Sultan Ab­ dülhamidin hakini tebliğ iğin Yıl­ dız sarayına, diğerini de Dolmabah- çe sarayında ikamet eden Veliahd Reşat Efendiye göndermiştir. Reşat Efendiyi Topkapı sarayına davet et­ mişler ve bir müddet orada istira- hatten sonra Harbiye Nezaretine gi­ dilmiş ve biat resmini müteakip da Sultan Reşat, merasim mahsusa ile ve «padişahım çok yaşa» sadaları arasında Dolmabahçe sarayına av­ det etmiş ve o gece cülus şenlikleri yapılmıştır.

Kurulan divanı harp isyan hare­ kâtında alâkadar olanları cezalan­ dırmıştır. Fırsattan istifade «Ahrar» fırkası feshedilmiş ve müessislerden Fazlı Bey birkaç gün tevkif edil­ dikten sonra serbest bırakılmıştır. İttihat ve Terakki fırkasına mensup olmıyan gazeteler kapanmış, 31

j

mart hâdisesi memlekette yeni biri devir açmış, yeni bir idare sistemi kurulmasına sebep olmuştur.

Vak’a her ne maksat ve niyetle ihdas edilmiş olursa olsun asıl dik­ kate şayan nokta âsi askerlerin te­ dibi için daha başlangıçta Prens Sabahattin Beyin o azimkâr hare­ ketidir. Halbuki isyan hareketi ten­ kil edildikten sonra ilk iş olarak 31 mart hâdisesinin mürettibi sıfa- tile Prens Sabahattin Beyi tevkif et­ mişlerdir.

Prens Sabahattin Beyin tevkifi - bereket versin - uzun sürmemiş; dört beş gün sonra gazetelerde ilân edilen şu tahrirî tarziye ile kendisi serbest bırakılmıştır.

«Sultanzade Mehmet Sabahattin Beyin tevkifini icap ettirecek hiç bir delil mevcut olmadığından hür­ riyetleri maalitizar iade edildiği ilân edilir.

15 nisan 1325

İstanbul Merkez kumandanı Erkânıharp binbaşısı Remzi» Bu muameleden müteessir olan Prens Sabahattin Bey de tekrar Av­ rupaya çekilmiştir.

’,SuÂePvkiyölşe tsiekinebıim (Arkası var)

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Yükselen astronomi araştırmaları İbn el- Şâtır gibi bireysel olarak çalışan bilginlerce daha da ileri götürülürken, hem yönetici hem de astro nom olan Uluğ Bey

Kumkapı her şeyden önce kentin ilginç küçük mescitlerinin, sefale­ te rağmen sevimliliği kaybolmayan sokakların, en güzel kiliselerin ve Ermeni Patrikhanesi’nin

Örneğin çok sevdiğiniz bir futbol karşılaşmasını izlemek istiyorsunuz ama o saatlerde evde bulunmanız mümkün değil, bu durumda SlingBox M1 kullanarak o

Los Bravos'un menajerinin, biraz İspanyol, biraz Hintli, biraz MeksikalI, yani evrensel bulduğu bu küçük kıza, bir müzikal film için teklifte bulununca, "beyni

Kimi yöntemler sadece gün içinde güneşin doğumundan batımına kadar olan sürede doğu-batı yönünde takip ederken bazı sistemlerde ise yıl içinde değişen ışık geliş

Mâtürîdî, Seneviyye’nin inancına göre âlemin sonradan zulmet ile nurun karışmasıyla oluştuğunu ve her ikisi ayrı iken “âlem” diye anılmadıkları

Belli bir ivmeye ulaşmak için gereken ilk enerji bir sorun, ancak o ivmeyi yolculuk boyunca sabit tutmaya yetecek kadar enerjiyi depolamak daha büyük bir sorun.. Öyle görünüyor

(Bu partinin) “2 Haziran 1912’de başlayan kongresinde türdeş olmayan Hürriyet ve İtilaf (Partisi)nin içindeki temel uzlaşmazlık su yüzüne