ötürü «Mimi Dede» adıyla da anılır. Öldüğü gece devrin padişahı Üçün cü Murat'ın rüyasına girdiği ve hün kâra «Cenaze namazımı Fatih ca miinde kılmaya hazırlan, beni evime gömdür; üzerime bir türbe, yanına da bir tekke ile çeşme yaptır» de diği ve padişahın da bu vasiyeti ye rine getirdiği söylenir. Nalıncı De- de'nin vefatından sonra Unkapanı'n- da çıkan büyük bir yangın Vefa'ya kadar bütün bir semti kül ettiği hal de Nalıncı Dede'nin ahşap türbesi ne bir şey olmamıştır.
YAVUZ ER SİNAN — Unkapam'n- daki Atlamataşı'nda, Sağrıcılar ca minin mihrabı önünde yatmaktadır. Mezar taşından Fatih Sultan Meh met'in kapıcılarından olduğu anlaşıl maktadır. Asıl adı Sinan Çelebi olan bu zâtın fetihten sonra Unkapanı kapısının muhafızı olduğu bilinmek tedir. Akşam ezanından sonra şehri çevreleyen surlardaki tüm kapıların kilitlenmesi yolunda ferman veren ünlü hükümdar, tebdili kıyafet ede rek sur dışında dolaşmaya çıktığı bir günün akşamında biraz gecikti ğinden kapıyı açtırması için Sinan Çelebiye haber saldırtmış, ancak onun «Bu zamana kadar dışarıda kalmasaydın, padişahın fermanı var, kapıyı kimseye açmam» cevabı ile karşılaşmıştır. Fatih'in bütün İsrarı na rağmen kapıyı açmamakta dire nen Sinan Çelebi «Kapıyı açmam için padişahtan ferman getirirsen seni içeri alırım» demiştir. Bunun üzerine Fatih Sultan Mehmet ora- cakta bir ferman yazıp altını mü hürleyerek kendisine uzatmış, Si nan Çelebi de kapıyı açtırıp padi şahı içeri almıştır.
Kapı muhafızının bu davranışından son derece memnun kalan Fatih Sultan Mehmet «Sen ne yavuz er imişsin» diyerek kendisinden ne is tediğini sormuş, o da adına bir ca mi yaptırılmasını dilemiştir. Fatih Sultan Mehmet'in Sinan Çelebi adı na yaptırdığı cami bugün Sağrıcılar Camii diye anılmaktadır. Halk ara sında padişahın kendisine hitabı ile «Yavuz er Sinan» adıyla anılan kapı muhafızı vefatını müteakip adını ta şıyan camiin mihrâbâı önüne gö mülmüştür. Halk kendisinin veliliği ne inandığından mezar yüzyıllardan beri eri ünlü bir ziyaret yeri olmuş tur.
GÜLBABA — Cibali'deki Gül camii içinde yatmaktadır. Merkadine, mih- râbın sağındaki küçük bir kapıdan girilir. Sekiz-dokuz basamaklı bir merdivenle çıkılan merkadin bir kıs mı duvarın içinde bulunduğu cihetle halk arasında Gülbaba'nın çok uzun boylu bir velî olduğuna inanılır. Ri vayete göre Gülbaba, kefeni içinde hiç bozulmamış bir halde yatmak tadır. Eski devirlerde camiin hade meleri tarafından kefeni açılarak zi yaretçilere Gülbaba’nın yüzünü gös terdikleri bilinir. Halk arasında mü barek bir velî olarak tanınan Gül baba için «Himmeti hazır olsun» de- n p merkadi başında dua edilir. YAVEDÛT SULTAN — Aslen Bu- haralı olduğu ve adının Abdülvedût olduğu söylenen bu zâtın Buhara erenleriyle birlikte İstanbul'un mu hasarasına katıldığı ve Fatih'in or dusuyla şehre girdiği bilinir. Ayvan- saray'da adına bir mescit yaptırtan Abdülvedût burada her gece sabah lara kadar ibadet edip «Yâ vedûda» diye zikrettiği ve bu yüzden halk
arasında «Yâvedût Sultan» adıyla anıldığı söylenir. Bu mescit zaman la harap bir hal aldığından IV. Meh met'in kızı Hatice Sultan tarafından burada yeni bir cami inşa ettirilm iş tir. Bu yüzden «Yavedût» camiine «Sultan camii» de denilmektedir. Türbesi yalnız Haliç'in değil, İstan bul'un en ünlü ziyaretgâhlarından biridir.
ÇİFTE GELİNLER — Eyüp Sultan Camiinin dış avlusunda bulunan bir türbede yatarlar. Bunların iki kız kardeş oldukları ve evlenecekleri gece ikisinin birden öldükleri söy lenir. Daha ziyade nişanlı kızlar ve hâmile kadınlar tarafından ziyaret edilirler. Türbeye erkeklerin girme leri âdet olmamıştır. Yaramaz ço cukların da buraya getirilerek san dukaların etrafında üç defa dolaş tırıldıktan sonra uslandıklarına dair inanç da vardır.
TOKMAK DEDE — Ayvansaray ci
varında, adını taşıyan bir türbede yatar. Yetişmiş kızlara çıkacak kıs met hakkında bilgi almak isteyen anaların rağbet gösterdikleri bir zi yaret yeridir. Kısmet bekleyen kızın türbedeki tokmağı omuzuna alarak merkadin etrafında üç defa dolaş ması âdet olmuştu eski yıllarda. Türbeden çıkan kızın yolda karşısı na çıkacak ilk erkek hangi meslek ten ise kısmetinin o meslekten ola cağına inanılırdı.
PİRİ PAŞA AYAZMASI — Hasköy civarındaki Piri Paşa mahallesinde- dir. Rumların ziyaret ettikleri bir ayazmadır. Temmuz ayının belirli üç gününde burayı ziyarete gelenler suyundan içtikten sonra ibrik ve şi şelerle evlerine götürüp yıkanacak ları sulara katarlar.
KÜPLÜCE AYAZMASI — Eyüp'ten Kâğıthane'ye giden yolun üzerinde yüksekçe bir tepenin üzerindedir. Evliya Çelebi'nin «suyu âb-ı hayat tan nişan verir» dediği bu ayazma
nın suyundan sabah namazı vaktin de üç defa içildiği takdirde türlü derde devâ olduğu bilinir.
HASKÖY AYAZMASI — Hasköy'- deki Yahudi meşatlığı içindedir. Sıt maya tutulanlara suyunun yedi ke re içildiği takdirde şifâ vereceğine inanılır. Yahudi meşatlığı içinde bu lunmasına rağmen museviler ile il gisi yoktur, rumlar için bir ziyaret yeridir.
Haliç'in ünlü ziyaret yerleri yalnız bunlardan ibaret değildir. Eyüp 0 - luklu Bayır'daki Ümmî Sinan, Süt- lüce’deki Karamanlı Cemaleddin Is- hak, Eyüp Nişancasnıdaki Abdülme- cid Sivasî, Unkapanı civarındaki Aya Dede ile Eskici Baba, Kasımpa şa'daki Emîr Osman ve Eyüp Sul- tan'daki Şimşir Dede türbe ve mer- katleri İstanbul halkının çok uzun yıllardan beri ziyaret edip dileklerde bulundukları ve adaklar götürdükle ri makamlar arasındadır.
21
Eyüp Sultan camiinin dış avlusunda bulunan «Çifte Gelinler» türbesi.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi