• Sonuç bulunamadı

35 yıldır Fransa'da yaşayan ressam Hakkı Anlı, Türkiye'ye döndü:dans eder misiniz?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "35 yıldır Fransa'da yaşayan ressam Hakkı Anlı, Türkiye'ye döndü:dans eder misiniz?"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

77SX^fk

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

_

' _

_

_

_

_

_

_

_

GÜNEŞ

12 SANAT

35 yıldır Fransa’da yaşayan ressam Hakkı Anlı, Türkiye’ye döndü

‘Dans eder misiniz?’

Hakkı Anlı

Ludmilla Behramoğlu

FRANSA’da yaşayan ressam Hak­ kı Anlı çok hasta diye duyuldu ön­ ce. Sonra da 28 Ocak’ta Türkiye’­ ye kesin olarak döneceği. Yaşayan tarih Hakkı Anlı.

Fotoğrafları çekilirken bize du­ vardaki resimlerini göstererek sa­ natının gelişimini anlattı. 1906 do­ ğumlu Hakkı Anlı. Akademi’de Namık İsmail’in öğrencisi, Fikret Mualla, Fahrünissa Zeid’in atölye arkadaşı olmuş. Önceleri nesnel anlayış içinde çalışmış, derinlik, renk ve kitle bütünlüğü açısından ilk dönemlerde Cezanne’dan etki­ lenmiş. Kübist akımın Türkiye’de ilk temsilcilerinden olan Anlı, so­ yut geometrik tarzda bir süre ça­ lıştıysa da daha çok lekeci bir res­ sam olarak tanınmış.

Yapmak istediği resmi ancak Pa­ ris'te gerçekleştirebileceğine inan­ mış olan Hakkı Anlı 1940’lardan başlayarak her yaz iki aylığına bu kente gitmeye başlamış. “ Evliydim am a Paris’e gitmeden de edemez­ dim . Şefik kaptanı tanırdım. 3’üncü sınıf bilet alırdım, beni bi­ rinci mevkii kamaralardan birine yerleştirirdi. Vapurda harika dans salonları olur. Yammdaki kıza, ‘Dans eder misiniz matmazel’ der, yolculuğu tangolarla geçirirdim. Dansa çok düşkünüm. Taksim Çay Bahçesi’nde ödül bile almıştım.”

Gerçekten de ayakkabıları hafif topuklu uzunca burunlu dansçı ayakkabıları gibi Anlı’nın, hatırla­ tıyorum, gülüyor, “ Hanım da çok iyi dansederdi, onu bir dansingte tanıdım zaten. Yani hayatım hep böyle şeylerle dolu. Karım çok cö- rrertti. Güzel yemekler yapardı. Cihangir’de otururduk. Zeki Faik, Elif Naci de az ötede otururlardı. “ D Grubu” nu bizim evde kurduk. Zeki Faik buldu bu adı. Deliler Grubu diyecekler bize, dedim. Oy­ sa dördüncü sanat grubu olduğu­ muz için alfabenin dördüncü har­ fini seçmiştik. Daha sonra Bedri Rahmi’nin atölyesinde sergi aç­ tık .”

“ Müze açıldığı zaman, güzel bir manzara resmim vardı, Namık İs­ mail benden müze için istedi. Açı­ lış günü Atatürk geldi. Yanında da ufak bir kız. Ülkü. Şöyle bir bak­ tı, sonra etrafındakilere ‘gidin do­ laşın müzeyi’ dedi. Kendisi Olkü’- yle kaldı, onunla konuşuyor, anla­ tıyordu. Ekâbir gitti, vallahi on da­ kika sürmedi dolaşmaları, bakma­ dılar bile, dönüp geldiler. “ Gördü­ nüz m ü” dedi Ata. “ Gördük A tam ” diye cevap verdiler. “ Tek­ rar gidip bakın” dedi Atatürk de. Vallahi aynen öyle. Bir an gözü ba­ na ilişti, “ Gel buraya” diye bağır­ dı. Koştum elini almak istedim öpeyim diye. Çekti elini “ Senin de eserin var mı? diye sordu “ Var A tam ” dedim. Zevata “ Tebrik edin bu çocuğu” dedi. Çocuktum o zaman. Herkes, tebrik ederiz, di­

ye yanıma geldi.”

D grubunda birlikte oldukları birçok ressamın daha sonra kendisi gibi Paris’e gitmiş olduğunu anım­ satıyor, orada bir grup oluştura­ maz mıydınız, diye soruyorum?

“ Anlaşma olam adı” diyor. “ Abidin beyle sürekli temastayız. İyi ressam, iyi dost ama, ortak ha­ reketimiz olamadı.Bir Selim Tu- ran’la Resim Heykel Müzesi’nde ortak sergimiz oldu. Beni galiba Türklerden çok başkaları anladı. Rus Poliakoff örneğin. Kendisiy­ le İsviçre’de aynı galeride sergi aç­ tık .”

Hakkı Anlı, verdiği bu örneğin dışında Ossip Zadkine, Archipen- ko, Hans Hartung, ile tanıştı bir­ likte sergilere katıldı.

Amerika’da Gugenheim Müze­ si’nde, Münih Sanat Müzesi’nde de

resimleri bulunan Hakkı Anlı’mn başından geçen aşk maceraları sa­ yısız.

“ Bir akşam yemeğe birkaç kişi çağırdım. Yemekten sonra Janine adlı bir kız resimlerden birini gör­ dü ve haykırdı: ‘İmkansız bu, sen beni görmeden portremi yapmış­ sın. Demek ki bana aşıksın!’ dedi. ‘Evet, aşığım’ dedim. Güzel bir portreydi. O kız sonraları bana de­ licesine aşık oldu. ‘Benle evlen, sa­ na atölye, yazlık ev veririm’ diye tutturdu. Olacak şey mi? Nihayet bir gün ‘Gidiyorum’ dedim, düştü, bayıldı. Valizimi aldım, eve dön­ düm, Türkiye’ye. Zavallı karım çok çekti. Çok iyi insandı. Taham­ mül ederdi. Onunla da mutlu gün­ lerimiz oldu.”

İnsana, insan vücuduna düşkün Hakkı Anlı. Son dönemde yaptığı resimlerde yeniden figüre yöneldi, insanları sanki havadan düşüyor- larmışçasına boşlukta, zemin ve mekan belirlemeden, boşluk için­ de resmetti. Cici bici şeyler yap­ maktan nefret ettiğini söyleyen An­ lı, çoğunluk tek renk uyumu için­ de oluşturduğu ve üstüste yığılmış, ya da lavranır gibi bir devinim için­ de tek bir kadın vücudunun yer al­ dığı yapıtlarında netliği ve yalınlı­ ğı amaçladı hep.

Michelangelo’jıun boşlukta yü­ zen insan düzenlemelerine yeni bir dil vermeyi amaçladığını söyleyen Hakkı Anlı’nın resimlerinde ışık nesnenin üzerinde yansımaz, ana biçimi ortaya çıkaracak şekilde ar­ k ad an v erilm iştir. “ Yeni Figürasyon” olarak adlandırıyor Alain Robbe Grillet ve Michel Re- don ile dostluğunun ürünü bu dö­ nemi.

Resim yapıp yapmadığını ve ne­ ler yapmak istediğini sordum. Uzun zamandır hastalıkla pençe­ leştiğini, resim yapmaya halinin ol­ madığını anlıyorum. Ancak Türki­ ye’de yeni bir güçle dolduğu anla­ şılıyor. “ Resim yapmıyorum. Ama düşünceler üretiyorum. Türkiye’ye gidip ne yapacaksın, pişman olur­ sun dediler. Pişman olmadım hâlâ” diyor.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Diğer taraftan, her şehir ve kasabanın ancak kendi hayatı i- çiıı yalıut bilhassa kendi hayatı i- çin mühim şahsiyetleri vardır ki, başka bir yerde bir

Tuval yüzeylerinin ortasında yer alıp kim imize İstan b u l’un kubbelerini, kim imize de onların ardında balan güneşi çağrıştıran yanm küre form lar, bu

Daha ziyade tarihî roman türünde başarıya ulaş­ mış olan Nihal Atsız'm bu yönünü hazırlayan üç te­ mel sebep v ard ır:.. 1 — Mizacı ve

Nötron kaynağı olarak pek çok alanda geniş bir uygulama ve araştırma potansiyeline sahip olan proton hızlan- dırıcıların, özellikle enerji üretimi için kullanılma-

TUNEL pozitif hücre sayısı CP+Ge 200 mg/kg grubunda kontrol, Ge 100 ve Ge 200 mg/kg gruplarına göre istatistiksel olarak anlamlı yüksek, CP grubuna göre ise istatistiksel

Olgunlaşmış insan anlar, haddini bilir ve susması gereken noktada susar ya, ben gençtim: Bunca birikim, bilinç ve yetenekle neden geride durduğunu, günümüzde etkili

30 hektarlık bir alan üzerine kurulan bu tesis, lokanta binaları, personel için yapılan lojmanlar ve geniş bahçeleriyle dikkat çekerken, sebzelerin ço­ ğu

turnadan “modem mahallelerin gerek insan-konut, gerekse insan-çevre ilişkile­ ri açısından tarihi mahallelere göre in­ sanları daha çok mutlu ettiği ve bu ne­