• Sonuç bulunamadı

The Analysis of the Relationship Between Type-A Behavior Pattern and Expression of Anger Among University Students and Its Comparison in Terms of Sex

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "The Analysis of the Relationship Between Type-A Behavior Pattern and Expression of Anger Among University Students and Its Comparison in Terms of Sex"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Üniversite Öðrencilerinde A Tipi Davranýþ

Örüntüsü ile Öfke Ýfadesi Arasýndaki Ýliþkinin

Analizi ve Cinsiyetler Açýsýndan

Karþýlaþtýrýlmasý

A. Þebnem Soysal

1

, Handan Can

2

, Kýzbes Meral Kýlýç

3

1Psk.Dr., Gazi Üniversitesi Týp Fakültesi Çocuk Saðlýðý ve Hastalýklarý Anabilim Dalý, 3Uz.Psk., Adalet Bakanlýðý, Ankara, 2Psk.Dr., Uludað Üniversitesi Psikoloji Bölümü, Bursa

SUMMARY

The Analysis of the Relationship Between Type–A Behavior Pattern and Expression of Anger Among University Students and Its Comparison in Terms of

Sex

Objectives: This research has been carried out to exam-ine the relationship between type-A behavior pattern, and trait anger and expression of anger, as well to find out whether these two variables differentiate in terms of gender. Method: The study was conducted in 158 stu-dents (79 female, 79 male) from different departments of schools at Gazi University, whose ages differed from 18 to 23 (20.5±2.4). Jenkins Activity Scale was used to measure the type-A behavior pattern, while State-Trait Anger Inventory and State-Trait Anger Expression Inventory were used to determine different facets of anger. Results: The analysis showed a significant rela-tionship (p<.05) between type-A behavior pattern and trait anger. While there was no difference between gen-ders in terms of type-A behavior pattern, female stu-dents received higher scores for trait anger and anger than male participants. Conclusion: There was no dif-ference between students' anger-in scores and type-A behavior pattern, but we found that type-A behavior pattern was related with anger-out, and that was an important fact in showing the influence of type-A behav-ior pattern on expression of anger. We also found that the scores of female students for anger-in and expres-sion of anger were higher than those of male students. These findings may suggest that female students do not express their anger though they experience persistent anger. This difference between genders is important in emphasizing the role of personality formation in anger control and anger expression.

Key Words: University student, type-A behavior pattern, anger expression, anger.

ÖZET

Amaç: Bu araþtýrma A tipi davranýþ örüntüsü ile sürekli öfke ve öfke ifadesi arasýnda bir iliþkiyi ve bu iki deðiþkenin cinsiyet açýsýndan farklýlaþýp farklýlaþmadýðýný incelemek amacýyla yapýlmýþtýr. Yöntem: Çalýþma yaþlarý 18 ile 23 (20.5±2.4) arasýnda deðiþen, Gazi Üniversitesi' ne baðlý fakültelerin deðiþik bölümlerine devam eden 158 (79 kýz, 79 erkek) öðrenci üzerinde yürütülmüþtür. Araþtýrmada katýlýmcýlara A tipi davranýþ örüntüsünü ölçmek için Jenkins Aktivite Ölçeði; öfke özelliklerini belirlemek amacýyla da Sürekli Öfke Envanteri ve Sürekli Öfke Ýfadesi Envanteri kullanýlmýþtýr. Bulgular: Yapýlan analizler sonucunda A tipi davranýþ örüntüsü ile sürekli öfke arasýnda anlamlý bir iliþki bulunmuþtur (p<.05). A tipi davranýþý açýsýndan cinsiyetler arasýnda bir fark belir-lenmezken; kýz öðrencilerin sürekli öfke ve içe yönelik öfke puanlarýnýn erkek katýlýmcýlara göre daha yüksek olduðu belirlenmiþtir. Sonuç: Mevcut çalýþmada öðrenci-lerin içe yönelik öfke puanlarý ile A Tipi davranýþ örüntüsü arasýnda bir fark gözlenmezken, A Tipi davranýþýn dýþa yönelik öfke ile iliþkili olduðunun bulunmasý, A tipi davranýþ biçiminin öfkeyi ifade ediþ biçimi üzerindeki etkisinin gösterilmesi açýsýndan önemlidir. Çalýþmada kýz öðrencilerin Sürekli Öfke puanlarýnýn yanýnda, Ýçe Yönelik Öfke ve Öfke Ýfadesi puanlarýnýn da erkek öðrencilerden daha yüksek olduðu görülmüþtür. Elde edilen bulgular, kýz öðrencilerin öfkelerini dýþa vurmamakla birlikte, sürekli öfke yaþadýklarý þeklinde açýklanabilir. Çalýþmada elde edilen cinsiyet farký, öfke kontrolü ve ifadesi üzerinde kiþilik özelliklerini biçimlendirmenin etkisini vur-gulamak açýsýndan önemlidir.

Anahtar Sözcükler: Üniversite öðrencisi, A tipi davranýþ örüntüsü, öfke ifadesi, öfke.

(2)

GÝRÝÞ

Kiþilik ile bedensel saðlýk arasýndaki iliþki, Aristoteles'den beri bilim adamlarýnýn ilgisini çeken bir konu olmuþtur. Süregelen bu ilginin sonucu olarak, 1940'lý yýllarda klinik psikoloji ve psikiyatri alanýnda çalýþan araþtýrmacýlarýn katkýlarýyla "psikosomatik týp" olarak adlandýrýlan alan ortaya çýkmýþtýr. Bu alan 1980'li yýllarýn baþýn-dan itibaren, saðlýk psikolojisi olarak anýlmaya baþlamýþtýr (Okyayuz 1999, APA 2001).

Günümüzde psikosomatik hastalýklarda önemli bir artýþ mevcuttur. Psikosomatik týp; hastalýklarý yapýsal, fizyolojik ve psikolojik deðiþkenler arasýn-daki karþýlýklý iliþkiler ile, kiþinin toplumsal ve fiziki çevresindeki özel koþullarý arasýnda baðlantý kurarak açýklamaya çalýþýr (Büyükberber 1992). Bazý insanlar stresli yaþam olaylarýný diðerlerine göre daha yoðun bir biçimde yaþamaktadýrlar (Motowidlo ve ark. 1986, Jung 1999, Vries ve Wilkerson 2003). Kardiyovasküler rahatsýzlýklar ve stres arasýndaki iliþki bu nedenle literatürde karþýmýza en sýk çýkan konulardan biridir (Keenan ve McBain 1979, Howard ve ark. 1986, Dembroski ve Costa 1987, Jung 1999, Al-Mashaan 2001, Kojima ve ark. 2004).

Yaþam biçimi, hýzlý araba kullanma ve iþ stresi gibi etmenlerin, psikosomatik hastalýklarýn baþýnda gelen koroner kalp hastalýðýnýn geliþmesinde önemli rol oynadýðý yapýlan çalýþmalarla gösteril-miþtir (Rosenman ve ark. 1975). Freidman ve Rosenman bu bulgulara dayanarak "A Tipi" davranýþ modelini geliþtirmiþlerdir (Brem ve ark. 1989). Araþtýrmacýlar A Tipi olarak tanýmladýklarý bu bireylerde, aþýrý derecede yarýþma seviyesinde baþarý için çabalama, dürtüsellik, acelecilik, düþ-manca ve saldýrganca davranýþ örüntülerinin frekansýnýn yüksek olduðunu belirlemiþlerdir. Psikosomatik hastalýklardaki artýþ, dikkatlerin bu konu üzerine yoðunlaþmasýna ve A tipi davranýþ örüntüsü adý verilen bazý kiþilik özelliklerinin ince-lenmesine yol açmýþtýr (Büyükberber 1992). Freidman ve Rosenman'ýn 1960'lardan itibaren yürüttükleri çalýþmalarýnda, 39 ile 59 yaþ aralýðýnda 3000 erkek katýlýmcýyý A Tipi davranýþý açýsýndan deðerlendirmiþler ve 10 yýl sonra bu kiþilerin daha fazla koroner kalp hastalýðýna yakalandýklarýný sap-tamýþlardýr. Bu çalýþmalarýn sonucunda Friedman

ve Rosenman, A tipi davranýþ örüntüsünü stresle artan bir davranýþ duygu bileþimi olarak taným-lamýþlar; ayrýca A tipi davranýþ örüntüsü gösteren bu bireylerde gözlenen ortak davranýþ kalýplarýný da belirlemiþlerdir. Bu davranýþlar; alýþkanlýk haline gelmiþ olarak, tam tanýmlanmayan ve belirlen-meyen hedefleri baþarma çabasýnda olma, her þeyi birden tamamlamak için çok güçlü bir istek duyma, tanýnmaya ve ilerlemeye yönelik aþýrý ihtiyaç duyma, ardý arkasý kesilmeyen bir þekilde zamanla ilgili büyük bir telaþ ve iþleri yetiþtirememe korkusu yaþama, fiziksel ve zihinsel aktivitede devamlý ve þiddetli artýþ ve fiziksel ve zihinsel aþýrý uyarýmlýlýk hali olarak belirlenmiþtir (Dembroski ve Costa 1987, Mueser ve ark. 1987, Bluen ve ark. 1990, Keenan ve McBain 1979, Powell 1995).

Yazýn bilgileri ýþýðýnda bakýldýðýnda, A Tipi davranýþ örüntüsüne sahip olan bireylerdeki baskýn özelliðin öfkeyi ifade etmeye yönelik uygunsuz tep-kiler olduðu görülmektedir. Bu bireylerin uzun süreli iliþkiler kuramadýðý ve özellikle aile içi iletiþimde zorluklar yaþadýðý yapýlan araþtýrmalarla ortaya çýkarýlmýþtýr (Büyükberber 1992).

Günlük hayatýmýzda önemli bir yere sahip olan öfke, doyurulmamýþ isteklere, istenmeyen sonuçlara ve karþýlanmayan beklentilere verilen son derece doðal, evrensel ve insani bir duygusal tepkidir. Öfke, hafif bir tepkiden hiddete varan farklý yoðunluklarda yaþanabilmektedir. Öfke bazen kýsa süreli, orta yoðunlukta ve hatta bu düzeyde iken yararlý olabildiði gibi; bazen de sürek-li, þiddetli ve yýkýcý olabilmektedir (Balkaya ve Þahin 2003, Kassinove ve Sukhodolsky 1995, Kökdemir 2004, Soykan 2003). Öfke duygusuna Spielberger "süreklilik" ve "durumsallýk" kavramsal ayýrýmý ile bakmaktadýr. Durumsal öfke; kiþinin amaca yönelik davranýþýnýn engellenmesine ya da kendisini haksýzlýða uðramýþ hissetmesine baðlý olarak deðiþen þiddette gerginlik, kýzgýnlýk, sinirlilik gibi subjektif duyumsamalar karþýsýnda yaþadýðý duygu durumudur. Sürekli öfke ise, durumsal öfkenin genelde ne sýklýkla yaþandýðýný yansýtan bir kavramdýr. Sürekli öfke aþýrý bir uyarýlmýþlýk halidir ve bu nedenle de A Tipi davranýþ örüntüsü ile yakýndan iliþkilidir. Öfkenin ifade ediliþ biçimi ile kiþilik özellikleri arasýnda yüksek bir iliþki mevcut-tur. Özellikle öfkenin ifade ediliþ biçiminde A Tipi davranýþ etkili olabilir (Özer 1994).

(3)

Yapýlan çalýþmalar, öfkeyi ifade ediþ biçiminin cin-siyete göre deðiþtiðini ortaya koymaktadýr (Balkaya 2001, Balkaya ve Þahin 2003, Batýgün 2002, Tambað ve Öz 2005). Öfkeyle baþa çýkabilmek için öncelik-le kiþinin kendini tanýmasý, öfkeöncelik-lendiðindeki tepki-lerinin farkýna varmasý, kýsacasý öfkesini tanýmasý gerekmektedir. Öfkenin tanýnmasý, öfkeye neden olan ve öfke ifadesini etkileyen biyolojik ve fizyolo-jik yapýnýn, bireyin mantýklý ve mantýk dýþý inançlarýnýn, içinde yaþadýðý ortamýn ve aile, kültür gibi çevresel etkenlerin bilinmesidir.

Üniversite öðrencileri toplumsal geleceðin belirlen-mesinde etkin bir role sahiptir. Bu baðlamda üniversite öðrencilerinin duygulanýmlarý hakkýnda ne kadar bilgi sahibi olduklarý ve kendilerini ne kadar tanýdýklarý, olaylar karþýsýnda verdikleri tep-kilerine iliþkin farkýndalýk geliþtirmeleri açýsýndan oldukça önemlidir. Toplumlarýn geliþmesinde etkin bir güç olarak kabul edilen üniversite gençliðinin sorun çözme yöntemlerini kullanabilmesi, öfkeyi uygun biçimde ifade ya da kontrol edebilmesi, öfkenin yarattýðý enerjiyi yapýcý olarak kullana-bilmesi, kendini ve çevresini þekillendirebilmesinde etkin rol oynamaktadýr. Bu baðlamda mevcut çalýþ-mada, üniversite öðrencilerinde A tipi davranýþ örüntüsü ile sürekli öfke ve öfke ifadesi arasýndaki iliþkinin anlaþýlmasý amaçlanmýþtýr.

GEREÇ VE YÖNTEM Katýlýmcýlar

Çalýþmaya, Gazi Üniversitesi'nin deðiþik bölümle-rine devam eden, yaþlarý 18-23 (21.4±3.2) arasýnda deðiþen 172 öðrenci katýlmýþtýr. Ölçeklerin puan-lanmasý sýrasýnda, tüm maddelere yanýt vermediði belirlenen 14 katýlýmcý çalýþmadan çýkarýlmýþ ve analizler 158 (79 kýz, 79 erkek) öðrenci üzerinden yürütülmüþtür. Katýlýmcýlarýn %42'si sosyal bilim-ler, %17 fen bilimleri, %15'i güzel sanatlar ve %26'sý da saðlýk bilimleri alanlarýnda eðitim görmekte olan öðrencilerden oluþmuþtur.

Veri Toplama Araçlarý

Sürekli Öfke Envanteri ve Öfke Ýfade Tarzý Envanteri. Spielberger ve ark. (1983) tarafýndan geliþtirilen The State-Trait Anger Scale (STAS) ölçeðinin, Türkiye'ye uyarlamasýný Özer (1994) Sürekli Öfke

(SLÖFKE) ve Öfke Ýfade Tarzý (ÖFKE-TARZ) ölçekleri ön çalýþmalarý ile yapmýþtýr (Savaþýr ve Þahin 1997). Sürekli Öfke Ölçeði, Sürekli Öfke ve Öfke Ýfade Tarzý olmak üzere iki ana alt ölçekten oluþmaktadýr. Sürekli Öfke alt ölçeði (SLÖFKE-Ö), kiþinin genelde ne hissettiðini veya ne derece öfke yaþadýðýný ifade etmektedir. Öfke Ýfade Tarzý alt ölçeði (ÖFKE-TARZ-Ö) ise, üç alt ölçeðe ayrýl-maktadýr. Bunlardan; ilki olan Öfkeyi Dýþa Vurma alt ölçeði, kiþinin genel öfkesini ne kadar dýþa vur-duðunu ölçerken; ikincisi olan Öfkeyi Ýçte Tutma alt ölçeði kiþinin öfkesini ne kadar bastýrarak içte tuttuðunu deðerlendirmektedir. Üçüncü alt ölçek olan Öfkeyi Kontrol Etme alt ölçeði ise, bireyin baþkalarýyla olan iliþkilerinde genelde ne ölçüde sabýrlý, soðukkanlý, hoþgörülü ve anlayýþlý davrandýðýný; öfkesini ne kadar kontrol edebildiðini ya da ne derece sakinleþme eðilimi içinde olduðunu göstermektedir. Ölçek 34 maddeden oluþmaktadýr. Hemen hiçbir zaman (1) ve hemen her zaman (4) arasýnda deðiþen, Likert tipi dörtlü derecelendirm-eye dayanan bir kendini deðerlendirme ölçeðidir. Ölçekten alýnabilecek en düþük puan 34, en yüksek puan ise 136'dýr (Özer 1994). Ölçeðin puanlamasý Sürekli Öfke ve Öfke Ýfade Düzeyleri için ayrý ayrý yapýlmaktadýr. Yapýlan faktör analizi çalýþmasý sonucunda maddelerin 4 faktörde toplandýðý görülmektedir. Ölçeðin ilk 10 maddesi sürekli öfke düzeyini ölçen maddeleri içermektedir. Geriye kalan 24 madde ise, öfke ifade tarzý ile ilgili mad-delerdir. Bu maddelerden 8 tanesi öfkeyi dýþa vurma, 8 tanesi öfkeyi içte tutma, 8 tanesi öfkeyi kontrol etme ile ilgilidir. Her bir alt ölçeðin puan-lamasý için genel gruptan elde edilen puanlarýn aritmetik ortalamasý bulunmuþtur. Bir bireyin puanýnýn bu ortalamadan düþük olmasý sürekli öfke veya öfke ifade düzeylerinin düþük olduðunu, bireyin puanýnýn ortalamanýn üstünde olmasý ise ilgili öfke boyutunun yüksek olduðunu göstermek-tedir (Özer 1994). Ölçeðin ülkemizde geçerlik ve güvenirlik çalýþmalarý Özer (1994) tarafýndan yapýlmýþtýr. Sürekli öfke ölçeðinin alfa deðerleri .67-.92 arasýnda bulunmuþtur. Öfke ifade tarzý ölçeðinin alt gruplarý olan öfkeyi kontrol etme, öfkeyi dýþa vurma, öfkeyi kontrol etme alt ölçek-lerinin alfa deðerleri sýrasýyla .80-.90, .69-.91 ve .58-.76 arasýnda bulunmuþtur.

(4)

Tarzý Envanteri için 15 gün arayla yapýlan test-tekrar test uygulamasýndaki güvenirlik sonuçlarý; Ýçe Yönelik Öfke için .75; Dýþa Yönelik Öfke için .77; Öfke Kontrolü Ýçin .49; Öfke Ýfade Tarzý için .52 olarak bulunmuþtur.

Jenkins Aktivite Ölçeði. A Tipi davranýþ örüntüsünü deðerlendirmek amacýyla Jenkins, Zyzonski ve Rosenman (JAÖ; Jenkins Activity Scale; 1974) tarafýndan geliþtirilmiþ, elli iki maddelik bir öz-bildirim ölçeðidir. Ölçeðin, öðrencilere yönelik 21 maddeden oluþan kýsa formu, Glass (1977) tarafýn-dan geliþtirilmiþtir. Ölçekte kiþinin kendisini hayali bir kiþi yerine koyarak, kendisine sorulan sorular-dan kiþiliðini en iyi yansýttýðýný düþündüðü maddeyi iþaretlemesi istenmektedir. Yöneltilen sorularýn doðru ya da yanlýþ cevabý bulunmamaktadýr. Öz bildirim türü ölçekte yüksek puanlar almýþ olmak A tipi kiþilik özelliklerine sahip olmayý iþaret etmek-tedir.

Mevcut çalýþmada ölçeðin, Aksoy'un (1995) ön çalýþmasýný yaptýðý ve yüksek lisans tezinde kul-landýðý biçimi kullanýlmýþtýr. Ölçeðin ülkemizde geçerlik ve güvenirlik çalýþmalarý Aksoy (1995) tarafýndan yapýlmýþtýr. Aksoy bu ölçeðin test tekrar test güvenirliðini saptamak amacýyla 98 kiþilik bir grup ile çalýþmýþtýr. Ölçek Ölçeðin test tekrar test güvenirliði .74 olarak bulunmuþtur. Bu çalýþmada, Jenkins Aktivite Ölçeði için 15 gün arayla yapýlan test-tekrar test uygulamasýndaki güvenirlik sonucu .90 olarak bulunmuþtur.

Ýþlem

Araþtýrmanýn örneklemini Gazi Üniversitesi’nin çeþitli bölümlerine devam eden öðrenciler oluþtur-muþtur. Bunlardan olasýlýksýz örneklem yöntemi ile araþtýrmayý kabul eden öðrenciler seçilmiþ ve araþtýrma bu öðrenciler üzerinde yürütülmüþtür. Araþtýrmanýn amacý katýlýmcýlara kýsaca anlatýlmýþ, araþtýrmaya katýlmayý isteyip istemedikleri sorul-muþ ve katýlýmcýlardan çalýþmaya gönüllü katýldýk-larýný gösteren bir onam formu alýnmýþtýr. Katýlýmcýlarýn ilk önce sosyodemografik bilgileri kayýt edilmiþtir. Katýlýmcýlara ölçeði oluþturan mad-deleri cevaplamaya baþlamadan önce, bireysel bir deðerlendirme yapýlmayacaðý, sorularýn doðru ya da yanlýþ cevabý olmadýðý belirtilmiþtir. Anket form-larý, öðrencilerle ders aralarýnda ya da ders saatleri dýþýnda kaldýklarý yurtlarda görüþme yapýlarak

doldurulmuþtur. Katýlýmcýlarýn birbirinden etkilen-mesini önlemek için, anket formunun sakin bir ortamda doldurulmasýna özen gösterilmiþtir. Çalýþ-mada kullanýlan ölçekler uygulamalar içi ve arasý dengeleme yöntemi kullanýlarak katýlýmcýlara bireysel olarak uygulanmýþtýr. Daha sonra test-tekrar test güvenirliðini saðlamak amacýyla üç ölçek de, 15 gün ara ile tüm katýlýmcýlara bir kez daha uygulanmýþtýr.

Verilerin Analizi

Tüm veriler SPSS veri tabanýnda baðýmsýz grupla için t testi ve Pearson momentler çarpýmý korelas-yon analizi ile deðerlendirilmiþtir. Gruplar arasýn-daki farkýn anlamlýlýk kontrolü için hata payý .05 olarak kabul edilmiþtir.

BULGULAR

Yapýlan Pearson momentler çarpýmý korelasyon analizi sonucunda: A Tipi davranýþ örüntüsü ile Sürekli Öfke (r=.65, p<.05) ve Dýþa Yönelik Öfke (r=.71, p<.05) arasýnda anlamlý bir iliþki bulun-muþtur. A Tipi davranýþ örüntüsü ile Ýçe Yönelik Öfke arasýnda iliþki bulunmazken, Öfkenin Kontrolü ile ters yönde bir iliþki saptanmýþtýr (r=-.63; p<.05).

Kýz ve erkek öðrencileri A Tipi davranýþ örüntüsü açýsýndan karþýlaþtýrmak için yapýlan t testi sonucu-na göre, iki grup arasýnda bir fark bulunmamýþtýr (t=-1.58; sd=78; p>.05). Benzer þekilde, Dýþa Yönelik Öfke (t=0.68; sd=78; p>.05) ve Öfke Kontrolü (t=1.35; sd=78; p>.05) arasýnda da anlamlý bir fark bulunmamýþtýr (Tablo 1).

Sürekli Öfke puaný açýsýndan karþýlaþtýrýldýðýnda kýz ve erkek öðrenciler arasýnda, anlamlý bir fark olduðu belirlenmiþtir (t=4.91; sd=78; p<.05). Kýz öðrencilerin Sürekli Öfke puanlarýnýn (24.18±4.6), erkek öðrencilerinkinden (22.56±5.5) daha yüksek olduðu tespit edilmiþtir. Benzer þekilde kýz öðrenci-lerin Ýçe Yönelik Öfke (t=8.07; sd=78; p<.05) ve Öfke Ýfadesi (t=2.02; sd=78; p<.05) puanlarýnýn, erkek öðrencilerden daha yüksek olduðu görül-müþtür (Tablo 1).

TARTIÞMA

(5)

sürek-li öfke ve öfke ifadesi arasýndaki isürek-liþki incelenmiþ ve bu iliþkiler cinsiyet boyutu açýsýndan da karþýlaþtýrýlmýþtýr.

Mevcut çalýþmada elde edilen bulgular, A Tipi davranýþ örüntüsü ile sürekli öfke arasýnda anlamlý bir iliþki olduðu göstermektedir (r=.65, p<.05). A Tipi davranýþ örüntüsü ile Dýþa Yönelik Öfke (r=.71, p<.05) arasýnda anlamlý bir iliþki bulun-muþtur. A Tipi davranýþ özellikleri gösteren birey-lerin dürtüsel olduklarý ve birçok davranýþý sonu-cunu düþünmeden yaptýklarý araþtýrmalarla ortaya konmuþtur (Brem ve ark. 1989, Büyükberber 1992). A Tipi özellikleri gösteren bireylerin öfkelerini içine atmak yerine dýþa yansýtmalarý beklenen bir durumdur. Çalýþmamýzda da öðrencilerin içe yöne-lik öfke puanlarý ile A Tipi davranýþ örüntüsü arasýnda bir fark gözlenmezken, A Tipi davranýþýnýn dýþa yönelik öfke ile iliþkili olduðu görülmüþtür (r=.71, p<.05). Bundan hareketle A Tipi davranýþ özelliklerinin öfkeyi ifade etmede yardýmcý olduðu söylenebilir. Bu noktada öfkeyi ifade ediþ biçimi üzerinde A tipi davranýþ biçiminin önemi ortaya çýkmaktadýr.

Çalýþmada A Tipi davranýþ örüntüsü ile Öfke Kontrolü arasýnda ters yönde bir iliþki saptanmýþtýr (r= -.63, p<.05). Öfke, genellikle saldýrganlýk ve düþmanlýðýn bir þekli olarak bilinmesine karþýn, öfkenin her zaman bu duygulanýmlara yol açmadýðý ileri sürülmektedir (Atkinson ve ark. 1999, Kassinove ve Tafrate 2003). Bununla birlikte öfkenin olumsuz olarak deðerlendirilmesi, genel-likle ifade etme tarzýndan kaynaklanmaktadýr. Zira, birçok kiþi öfke ifadesi nedeniyle çeþitli sorunlar yaþamaktadýr (Kýsaç 1999). Kiþi öfkesini,

çevresel süreçleri dikkate almadan hissettiði yoðun-lukta gösterdiðinde diðer insanlar tarafýndan olum-suz yönde deðerlendirilebilir. Bu durumun sonun-cunda toplum normlarýna uygun tepki vermeyen kiþi, kiþilerarasý ve aile içi iletiþim sorunlarý yaþaya-bilir, olumsuz benlik kavramý geliþtirebilir. Bunlar beraberinde düþük benlik saygýsýna yol açabilir. Ýnsanlar hem öfkenin neden olduðu olumsuz sonuçlar, hem de kültürel nedenlerden dolayý öfke-lenmekten korkmakta ve öfkesini göstermek iste-memektedir. Oysa öfkenin bastýrýlmasý, var olan enerjinin içe döndürülmesidir. Öfkenin bu þekilde yaþanmasý ise bireyin kendisine zarar vermesine neden olmaktadýr. (Arsakay 2001, Kassinove ve Sukhodolsky 1995, Kassinove ve Tafrate 2003). Mevcut araþtýrmanýn sonuçlarý; A Tipi davranýþ örüntüsünün, öfkenin dýþa vurulmasýný kolay-laþtýrdýðý ve öfke kontrolünü azalttýðýný göstermek-tedir. Elde edilen bulgu yazýnla uyumludur (Smith

ve MacKenzie 2006, Aydýn 1993, Büyükberber 1992).

A Tipi davranýþ örüntüsü açýsýndan yapýlan t testi sonucunda kýz ve erkek öðrenciler arasýnda bir fark bulunmamýþtýr (t=-1.58; sd=78; p>.05). A tipi davranýþ örüntüsüne sahip olan bireylerde aþýrý derecede yarýþma seviyesinde baþarý için çabalama, dürtüsellik, acelecilik, düþmanca ve saldýrganca davranýþ örüntülerinin frekansýnýn yüksek olduðunu bildirilmektedir (Brem ve ark. 1989). Bu özellikler dikkate alýndýðýnda kültürel faktörlerin ve cinsiyetin A tipi davranýþ üzerinde belirleyici bir rolü olduðu düþünülebilir. Ancak, mevcut çalýþma-da cinsiyetler arasýnçalýþma-da bir fark görülmemesi, üniversite öðrencilerinin kendilik algýsý, cinsiyet

Tablo 1. Katýlýmcýlarýn envanterlerden aldýklarý puanlara iliþkin ortalama, standart sapma deðerleri ve t testi

sonucu

ÖLÇEKLERÝN ÝSÝMLERÝ KIZ ERKEK t

JAÖ 56.40±5.8 55.88±6.4 1.58

SÜREKLÝ ÖFKE 24.18±4.6 22.56±5.5 4.91*

ÖFKE ÝFADESÝ TARZI 55.14±4.5 54.35±5.7 2.02*

ÝÇE YÖNELÝK ÖFKE 18.56±3.7 17.43±3.9 8.07*

DIÞA YÖNELÝK ÖFKE 16.38±3.4 16.53±3.9 0.68

ÖFKENÝN KONTROLÜ 20.20±3.6 20.43±5.7 1.35

(6)

rollerini benimsemeleri ve kendini ifade etmede yeterli ölçüde atýlgan olmalarýyla da açýklanabilir. Çalýþma incelendiðinde, Sürekli Öfke puaný açýsýn-dan kýz ve erkek öðrenciler arasýnda anlamlý bir fark olduðu belirlenmiþtir (t=4.91; sd=78; p<.05). Kýz öðrencilerin Sürekli Öfke (24.18±4.6) puan-larýnýn erkek öðrencilerinkinden (22.56±5.5) daha yüksek olduðu tespit edilmiþtir. Benzer þekilde kýz öðrencilerin Ýçe Yönelik Öfke (t=8.07; sd=78; p<.05) ve Öfke Ýfadesi (t=2.02; sd=78; p<.05) puanlarýnýn erkek öðrencilerden daha yüksek olduðu görülmüþtür.

Farklý kültürlerde, tarihin farklý zamanlarýnda ve farklý coðrafyalarda kadýnlara ve erkeklere toplum-sal olarak yüklenen roller ve sorumluluklar daima varolmuþtur. Erkek cinsiyeti ile kadýn cinsiyeti arasýnda toplumsal yaþama katýlma düzeyi ile öfke-lenme durumlarý, düzeyleri ve ifade ediþ biçimleri açýsýndan farklýlýklar da bulunmaktadýr. Bu çalýþ-maya katýlan üniversite öðrencilerinin Türkiye'nin çok farklý bölgelerinden geldikleri, farklý aile, çevre, gelenek ve göreneklerin etkisinde yetiþtikleri göz öünde bulundurulmalýdýr.

Yazýnda öfke ifadesinin cinsiyete göre davranýþa farklý þekilde yansýdýðýný gösteren çalýþmalar olduðu görülmektedir. Biaggio (1989), öfkeyi yaþa-ma ve ifade etmede cinsiyet farkýný araþtýrdýðý çalýþ-masýnda, üniversite öðrencilerinden, iki hafta boyunca kendilerini öfkelendiren durumlarý ve öfkelendiklerinde gösterdikleri davranýþlarý kaydet-melerini istenmiþtir. Araþtýrma sonucunda erkek-lerin kadýnlara göre hem daha çok durum kaydet-tikleri hem de daha çok fiziksel tepki gösterdikleri belirlenmiþtir. Thomas (1989) üniversite öðrenci-leri üzerinde yaptýðý çalýþmasýnda kadýnlarýn öfkeyle iliþkili fiziksel semptomlarý daha fazla

gös-terdikleri vurgulanmaktadýr. Mevcut çalýþmada kýz öðrencilerin öfkelerini dýþa vurmamakla birlikte, sürekli öfke yaþadýklarý görülmektedir. Bu durum toplum tarafýndan kýzlara biçilen "sakin, haným hanýmcýk olma" rolüyle açýklanabilir. Erkeklerin öfkeyi hissediþ ve ifade ediþ biçimleri ise daha çok baðýrma, etrafa zarar verme, kavga etme gibi davranýþ örüntüleri ile ortaya konabilmekte ve çoðunlukla bu ifade ediþ biçimleri de pekiþtirilmek-tedir.

Sonuç olarak, bu çalýþma A tipi davranýþ örüntüsü ile öfke arasýnda bir iliþki olduðunu göstermekte-dir. Mevcut çalýþmada elde edilen cinsiyet farký, öfke kontrolü ve ifadesi üzerinde kiþilik özellikleri-ni biçimlendirmeözellikleri-nin etkisiözellikleri-ni vurgulamak açýsýndan önemlidir. Bundan sonraki çalýþmalarda A tipi kiþi-lik ile özelkiþi-likle dikkat eksikliði hiperaktivite bozuk-luðu ve sýnýr kiþilik bozukbozuk-luðu gibi diðer psikopa-tolojiler arasýndaki iliþkilerin araþtýrýlmasý; öfke kontrol bozukluðu üzerinde A tipi davranýþ örün-tüsünün klinik anlamda ne derece önemli olabile-ceði sorusunun irdelenmesi planlanmaktadýr. Bu çalýþma, yaþlarý 18 ile 23 arasýnda deðiþen, Gazi Üniversitesi'ne baðlý fakültelerin deðiþik bölümler-ine devam eden 158 öðrenci üzerinde yürütülmüþtür. Ýlerideki çalýþmalarda yaþ aralýðýnýn daha fazla olmasýnýn, daha fazla sayýda ve farklý üniversitelere devam eden öðrencilerin örnekleme dahil edilmesinin ve örneklemde yer alacak katýlýmcýlarýn seçkisiz atama yolu ile tayin edilmesinin yerinde olabileceði düþünülmektedir.

Yazýþma adresi: Psk. Þebnem Soysal, Gazi Üniversitesi Týp Fakültesi Çocuk Saðlýðý ve Hastalýklarý Anabilim Dalý, Ankara, assoysal @gazi.edu.tr

KAYNAKLAR Aksoy SM (1995) Interrelationships among self-consciousness,

locus of control, and type A behavior pattern. Yayýnlanmamaýþ Yüksek Lisans Tezi. ODTÜ, Ankara.

Al-Mashaan OS (2001) Job stress and job satisfaction and their relation to neuroticism, Type-A behavior, and locus of control among Kuwaiti personnel. Psychol Rep, 88: 1145-1152. American Psychological Association (2001) Health Psychology. Division 38. available at:http://www.health-psych.org/-whatis.html

Arsakay G (2001) Hipertansiyon, Ruhsal Etkenler, Öfke Ve Kontrolü, Problem Çözme Yaklaþýmlar?. Uzmanlýk Tezi, Ankara, Ankara Üniversitesi.

Atkinson RL, Atkinson RC, Smith EE ve ark. (1999) Psikolojiye Giriþ (Çev. Yavuz Alogan), 12. Basým. Ýstanbul, Arkadaþ Yayýnlarý, s.496.

Aydýn G (1993) Olumlu kiþilik özelliklerinin saðlýk sorunlarýnýn sýklýðýný yordamadaki rolü. Psikiyatri Psikoloji Psikofarmakoloji Dergisi, 1(4): 313-326.

(7)

Balkaya F. (2001). Çok boyutlu öfke envanterinin geliþtirilmesi ve bazý semptom gruplarýndaki etkisi. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Ensititüsü Psikoloji Bölümü Yüksek Lisans Tezi, Ankara.

Baklaya F., Þahin NH (2003) Çok boyutlu öfke ölçeði. Türk Psikiyatri Dergisi, 14(3): 192-202.

Balkaya F, Þahin NH (2003) Çok boyutlu öfke ölçeði. Türk Psikiyatri Dergisi, 14(3): 192-202.

Batýgün AD (2002) Gençler ve intihar diðer yaþ gruplarýyla fark-lýlaþan özellikler. Yayýnlanmamýþ Doktora Tezi, Ankara Üniver-sitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.

Biaggio MK (1989) Sex differences in behavioral reactions to provocation of anger. Psychol Rep, 64: 23-26.

Bluen SD, Barling J, Burns W (1990) Predicting sales perfor-mance, job satisfaction, and depression by using the achieve-ment strivings and impatience-irritability dimensions of type-A behavior. J Appl Psychol, 75(2): 212-216.

Brem SS, College W, Kassin S (1989) Social Psychology. New Jersey: Houghton Mifflin Company.

Büyükberber E (1992) Kroner kalp hastalýðý ve A Tipi davranýþ özellikleri üzerine karþýlaþtýrmalý bir çalýþma. Yayýnlanmamýþ Yüksek Lisans Tezi. Selçuk Üniversitesi, Konya.

Dembroski TM, Costa PT (1987) Coronary prone behavior: Components of the Type-A pattern and hostility. J Pers, 55: 211-235.

Howard JH, Cunningham DA, Rechnitzer PA (1986) Role ambiguity, Type-A behavior and job satisfaction: Moderating effets on cardiovascular and biochemical responses associated with coronary risk. J Appl Psychol, 71(1): 95-101.

Jenkins CD, Rosenman RH, Zyzanski SJ (1974) Prediction of clinical coronary disease by a test for the coronary-prone behav-ior pattern. N Enhl j Med, 290(23);1271-5

Jung CG (1999) Personality and stress: traits, types, and bio-types. Stress and Health, Third Edition, PL Rice (Ed), s. 95-126. Kassinove H, Sukhodolsky DG (1995) Anger Disorder: Basic Science and Practice Issues, Kassinove H (Ed), Anger Disorder: Definition, Diagnoses and treatment, 1. Baský, Braun-Brumfield Inc. USA, 1-67.

Kassinove H, Tafrate RC (2003) Anger Management: The Complete Treatment Guidebook for Practitioners. 3. Baský, Impact Publishers Inc. Atascadero, California, 1-27.

Kýsaç I (1999) Üniversite öðrencilerinin sürekli öfke ve öfke ifade biçimi düzeyleri. Gazi Üniversitesi Mesleki Eðitim Fakültesi Mesleki Eðitim Dergisi, 1(1):63-74.

Keenan A, McBain DM (1979) Effects of type-a behavior, intol-erance of ambiguity, and locus of control on the relationship between role stress and work-related outcomes. J Occup Psychol, 52: 277-285.

Kojima M, Nagaya T, Takahashi H ve ark. (2004) A Chronological decrease in Type a behavior patterns among male workers in 1995-1999. J Occup Health, 46: 171-174.

Kökdemir H (2004) Öfke ve öfke kontrolü. Pivolka, 3(12): 7-10. Motowidlo SJ, Packard JS, Manning MR (1986) Occupational stress: Its causes and consequences for job performance. J Appl Psychol, 71(4): 18-629.

Mueser KT, Yarnold PR, Bryant EB (1987) Type-A behavior and time urgency: Perception of time adjectives. Br J Med Psychol, 60: 267-269.

Okyayuz Ü (1999) Saðlýk Psikolojisi: Giriþ. Türk Psikologlar Derneði Yayýnlarý, Ankara

Özer, K. (1994) Sürekli öfke ve öfke ifade tarzý ölçekleri ön çalýþmasý", Türk Psikoloji Dergisi, 9(31): 26-35.

Powell LH (1995) Issues in the measurement of the Type A behaviour pattern. Research Methods in Stress and Health Psychology, SV Kasl, CK Cooper (Ed), England. John Wiley and Sons Ltd., s. 231-282.

Rosenman RH, Brand RJ, Jenkins CD (1975) Coronary heart disease in the Western Collaborative Group Study: Final follow-up experience of 8.5 years. J Am Med Assoc, 223: 872-877. Savaþýr I, Þahin NH (1997) Biliþsel Davranýþçý Terapilerde Deðerlendirme: Sýk Kullanýlan Ölçekler. Ankara, Türk Psikologlar Derneði Yayýnlarý.

Smith TW, MacKenzie J (2006) Personality and risk of physical illness. Annu Rev Clin Psychol, 2:435-467.

Soykan Ç (2003) Öfke ve öfke yönetimi. Kriz Dergisi, 11(2):19-27.

Spielberger CD, Jacobs GA, Russel ve ark. (1983) Assessment of anger: The State Trait Anger Scale, Advances in personality assessment, vol. 2, J Butcher & C Spielberger (Eds), Hillsdale, NJ: Lawrence Erlbaum, s. 161-189.

Tambað H, Öz F (2005) Aileleri ile birlikte ve yetiþtirme yurt-larýnda yaþayan ergenlerin öfke ifade etme biçimleri. Kriz Dergisi, 13 (1): 11-21.

Thomas SP (1989) Gender Differences in Anger Expression. Health Implications. Research in Nursing and Health, 12: 389-398.

Vries MW, Wilkerson B (2003) Stress, work and mental health: a global perspective. Acta Neuropsych, 15(1):1-16.

Referanslar

Benzer Belgeler

This research paper also presents a framework for secure storage of data in cloud computing environment.. This framework makes use of smart contracts and access

(Ozyesil et. 1-11) found significant negative correlation between extraversion and internal anger and external anger. 1-6) extroversion was shown to have positive significant

(Buss and Perry, 1992) introduced an aggression questionnaire to measure this diversity. The findings revealed that the agreeable dimension has a negative relationship with all

Ancak o konuşmamdaki yanlışım, genelleme yap mış olmamdır, yoksa yargım yanlış değildir-, yani ben bütün yazın yarışmalarının yargıcıları ve seçi­

It was shown that the early recovery time was shorter after desflurane or sevoflurane administration in adults or children when com- pared with isoflurane or halothane administration

Bunlara rağmen, yeni sonuçlanan bir faz 3 çalışmasında, Atorvas- tatin, Donepezil almakta olan hafi f-orta evre AH’da yarar- sız bulunmuştur. Pitavastatin ve

Kişilerin aile sağlığı merkezlerini en çok ilaç yazdırmak için kullandıkları belirlenmiş olup, bununla birlikte kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmeti

55 Yazışma Adresi Correspondence: Can Baykal , İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı, İstanbul, Türkiye E-posta: baykalc@istabul.edu.tr