• Sonuç bulunamadı

Yine Nahid Sırrı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yine Nahid Sırrı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

YAZI ODASI

SF.t.ÎM İT.FRt_______________

Yine Nahid Sırrı

Nahid Sırrı Örik’in Yıldız Olmak Kolay mı? adlı

romanını okuyorum. M. Kayahan ÖzgüPün yayı­ na hazırladığı kitabı Oğlak Yayıncılık okura kazan­ dırdı. Roman 1944’te Tanin gazetesinde tefrika edil­ miş, öylece kalakalmış, ancak bugün gün ışığına çıkıyor.

Yıldız Olmak Kolay mı? Çok sevimli bir roman. 1940’lar çerçevesinde bir genç kızın alaturka mu­ siki yıldızı oluşunu dile getirmekte. Her şeyden ön­ ce, hınzırca bir zekâyla yazılmış, içkili gazinolar dünyasını adeta kare kare saptıyor.

Bakalım nasıl bir sona ulaşacak yıldız olma yo­ lundaki Selma’nın serüveni?..

Romanı okurken, bir yandan da Nahid Sırrı’nın öteki kitaplarına yine göz atıyordum. Hayat ile Ki­

taplar’da, Mart 1945’te kaleme alınmış çok ilginç

bir yazısına rastladım: “Muhtelif Dramlardaki Son

Perde. ”

Ya okumamışım, ya da belleğimde yer etmeye­ cek biçimde okumuşum. Doğrusu şaşırdım, dikkat­ sizliğimden utandım.

Bu yazısında Sultan Hamid Düşerken romancı­ sı, yıkılan faşizmin baş kahramanları Hitler ve Mus-

solini üzerinde duruyor. Onları birer trajedi kişisi­

ne benzetiyor.

Önce tarih sahnesindeki trajedyenlerden söz aç­ mış. Büyük savlar, büyük -ama ne yazık ki insanlı­ ğın yararına olmayan- girişimler, büyük büyük dav­ ranışlar ardındaki bu tarihî kişiler, günün birinde kof dünya görüşlerinin kurbanı oluyorlar. Her birinin in­ sanlık önünde nasıl küçük., küçücük düştüğüne tanıklık ediliyor.

Nahid Sırrı, tarihin trajedyen görünüp acı bir ko­ medide yoğrulmuş kişilerini kaleme getirirken, on­ lardan handiyse öç alan bir anlatımı yeğlemiş. Ni­ hayet sıra Adolf Hitler’e geliyor:

“Acaba kendi dramının da son perdesi açılmış bulunan Adolf Hitler, bu şerefle ve gururla hayat sahnesinden çekilmeği bilmemişler arasında en çok hangi düşkünü ayıplıyor?”

Hitler, Almanya’yı ve dünyayı yıkıma götürürken hangi öncülerinin etkisi altında kalmıştı; öncülerin son perdesinde neler olup bitti... Bakıyorsunuz hep aynı düşkünlük, hep aynı zavallılık.

O zaman Nahid Sırrı, “eski onbaşı ve amatör de­

recesini aşamamış ressam-mimar” diye nitelediği

Hitler’e bir kader biçmeye karar veriyor. 1. Napoi-

yon’un “hayatını daha azametli bir dram havası

içinde” yinelemek istemiş Hitler’e biçilen son, an­

cak intihardır. Nahid Sırrı bu intiharı bütün kalbiyle temenni ediyor.

Hitler’in hâlâ çıkış yolu bulup savaşı kazanaca­ ğına inananlara şaşmakla kalmıyor; onların bu umudunu Hitler için “münasip bir son” olarak da göremiyor. Hatta şeref ve haysiyetten yoksun bir son diledikleri için Hitler hayranlarına kızıyor.

Serinkanlı alaycılıkla sürüp giden yazıda şu te­ menniye varılıyor:

“On milyonlarla insanın hayatı pahasına tarihin en kanlı hailesini yaşayan bu mahlûk için daha mü­ nasip son, ölümü kendi eliyle nefsine verdikten sonra cesedini yaktırıp küllerini de yuvasını kurdu­ ğu Berctlisçföd&fVWyâiannm üzerinden Almanya göklerine savurtmaktıri”

İntihar gerçekleşmiş, ama küllerin savrulması unutulmuş.

Nahid Sırrı, Hitler adının unutulmasına, tarihten silinmesine karşı. Napolyon tutkunlarını kızdırmak pahasına şöyle söylüyor:

“Ondan sonra da bütün insanlığa düşen vazife, onun ismini ancak lanet ve nefretle anmak, hatıra­ sı etrafından Napolyon için yapıldığı gibi bir hay­ ranlık ve merhamet çelengi örmemektir. ”

Tersi yapılıp, Hitler’in “çehresinde” güzel çizgi­ ler bulunmaya yeltenilecek olunduğunda, insanlık için yeni yeni Hitler’lerin türeyebileceğini de ileri sürüyor yazar.

"Muhtelif Dramlarda Son Perde", nihayet, suçu

Hitler’de değil, insanlığın aymazlığında buluyor, saptıyor ki yazarının siyasal bilincine ister istemez bağlanıyorsunuz:

“Almanya 'nın ve bütün dünyanın muazzam bir dramı hayatı pahasına seyretmeye hazır bulundu­ ğundan emin olmasa, sahneyi hazır görmese, şim­ diki Adolf Hitler de meydana çıkamazdı. Hitler’in zürriyeti, sulhun en güzel şey, yegâne güzel şey ot- duğuna bütün insanlık iman ettiği gün tükenmiş olacak, asırlardan ve asırlardan beri oynanan bü­ tün bu korkunç dramların sön perdesi ancak o za­ man inecektir. ”

Bir kehanet yazısı mı? Yoksa güçlü bir sezginin, toplumsal bilincin yordamıyla mı yazılmış?

Güncelliğini bugün de şiddetle koruyor.

Bana kalsa, siyasa ve tarih kitaplarına seçme parça olarak geçirir, gençliğe ille okutur, gençlerle tanıştırırdım...

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Endless OS adlı işletim sistemi projesi ise kullanı- cının ihtiyaç duyabileceği hemen hemen her türden içeriği ve uygulamayı internet bağlantısına gerek

Bizim olgumuzda ise uzun süreli çömelme sonucu peroneal sinir hasarına bağlı tek taraflı düşük ayak tablosu geliştiğini saptadık.. Aşırı kilo kaybı fibula başındaki

Yerel Yönetimler Denetimi: Türkiye’de yerel yönetimler; siyasal denetim, yönetsel denetim, mali denetim, yargı denetimi, kamuoyu denetimi ve kamu denetçiliği

Tablo 1’de öğrencilerin izleme dönemindeki genel vücut hijyeni ile ilgili sorunlarına bakıldığında, saçta kepeklenme, saçların, burnun, kulakların, ellerin, ayakların

.Kendisi eve gitmek ıçuı çırpmı­ yor. Fakat elbiselerinin dahi bu­ rada olmadığını görünce deliye dö nüyor. Yoksa eşinin vefatını ve hacir altına

le gençlikte, eski büyük bahçelere yayılarak başörtülü ve yeldirme­ li tazelerle birlikte yemiş topla­ yıp yediğiniz güllerin yemiş ra­ yihalı, yemiş

Yine bir bütün olarak ele alınabilecek olan bundan sonraki sekiz bölüm, ilk yerli kurmaca filmlere dair yazılmış eleştiri yazıları ile daha başka metinler

Öğrencilerden, farklı çalışma grupları oluşturularak, mevcut fiziksel aktivite merkezinin iyileştirilmesi için önerilerinin tespiti, yeni bir merkez tasarımı