I T A R İ H İ
B A H İ S L E R |
V
■
”
~
T T 5 $ Ö j2 ?f I
17. asırda istanbulda
belediye nizamları
İstanbulun feth in d en itib are n B ele diye işleri esaslı n izam lara bağlanm ış, yiyecek m addeleri, giyecek ve ev eş yasına n arh lar tesbit edilm iştir.
1641 y ılın d a ve K em ankeş K ara Mus tafa Paşa sadaretinde (her tü rlü em - i tia ve cemi eşyanın) sahihleri ve j (ehli sa rfın k eth ü d alarile yiğit baş*- j la n vesair v u k u f ehilleri ve bigaraz i m üslim in) davet olunarak. b u n ların | (tavsiye ve ittifa k la rı üzerine) her j m etaın k ıym eti hesablanm ış ve sahih ■ j tahm inlerle eşyaya fia tla r konulm uştu, j i S ad n a z a m ın riyasetinde toplanan bu
heyet çeşidli ticaret eşyasını 149 m ad- I de halinde ay ırm ış, yiyecek, giyecek, j k u llan ılacak bu eşya ile beraber esir- J çileri, h am am cıları, b erberleri, at cam - j b azların ı, a ra b a c ıla rı, k a y ık ç ıla rı da : n arh a tâbi tutm uştu.
Böyle bir k an u n n am en in h a z ırla n m asında mücib sebeb olarak da şu hu suslar ileri sü rülm üştü: (Bir zam an-danberi devam etm ekte olan dirhem ve d in arın kıy m etlerin d ek i ihtilâl ve sikke ay arın d ak i bozukluk tic a re t ve sanat ashabına, esnafa ticaret işle rinde fesad yapm aya cesaret verm iş ve bu yüzden h a lk ın yeyip içmesi ve m aişeti d aralıp günlük h ay atta s ık ın tı başgöst erm işti.)
K anunnam enin başında yiyecek mad deleri y er a lıy o r ve bu m addeler h a m ur işlerile başlıyordu. 17. asırd a İs tanbulda y ap ılan ve y en ilen çeşidli çörekler, sim idler ve yağlı çörek h a l ka sim îd, hurda halka, börek, şekerli G alata h alk ası, gözleme, lokm a, çakıl böreği, tabegâhisi ve k ıtm irg â h l idi.) B u n ların hepsine h u rd a halka m üstes na b irer akçelik fiat tesbit olunm uştu. H am urdan y a p ılm ış m addelerden son ra et, yağ, bal. bulam a, pekm ez, ağda, ak helva, fre n k helvası, badem li ve sade baludeler, pirinç, m ercim ek, no- hud, bakla, börlüce ve un m addeleri gelm ekte ve b u n la rın da nevileri, fi- a tla rı ay rı ayrı gösterilm ektedir.
Toplanan heyet bu gıda m addelerinin n a rh la rın d a n başka, v ak tin lokantaları olan aşçı d ü k k â n la rın d a pişirilen y e m eklere de n a rh la r koym uştu. O de- devirlerde İstan b u ld ak l aşçı d ü k k ân la rın d a verilen y em ekleri bilhassa (koyun yahnisi, sığ ır yahnisi, koyun kebabı, koyun köftesi, lahana sarm a sı. p irinç pilâvı, sade p irin ç p ilâv ı, şehriye p ilâv ı, nohudlu ve lim on sulu p irinç çorbası, ciğer keb ab ı) teşkil ediyordu.
B unlar için de ay rı a y rı fia tla r te s bit olunm uştu. Meselâ yirm i tiç dir hem koyun kebabı, yirm i aded lah an a sarm ası, seksen dirhem pirinç pilâvı birer akçeye sa tılıy o rd u .
O devirde b a lık la r da fazla rağbet görüyor, m u tfa k la rd a tü rlü b alık y e m ekleri y ap ılıy o rd u . N arh heyeti b a lık la ra da cinslerine, a ğ ırlık la rın a gö re fiatla r koym uştu. (Tanesi k ır k ve elli dirhem gelen kaya ve te k fu r
ba-i
Í
Y a z a n
H a lû k
y .
Seh& uvaroğlu
Û
lığ ın vekiyesi on iki akçeye ve y ı lan balığı ve T ü rk hurda kaya ve te k fu r ve üç vekiye gelür kefal b alı- j ğ m ın vekiyesi dokuz akçeye ve kala- j fa t visl ve iki vakiye gelür kefal ba- I lığ ın ın vakiyesi sekiz akçeye, iri n i lü fer ve m ercan b a lığ ın ın ve b ir v a kiye ve üç yüz dirhem ve İki yüz elli i dirhem gelür kefal b a lığ ın ın vekiye
si yedi akçe) o lacaktı.
N arha tâbi tu tu lm u ş b alık lar a ra sın da k ılıç, karagöz, k ırla n g ıç , nilüfer, gümüş. iskorpit, ta tlı suda çıkan çapar, uskum ru, istavrid, izm arid. sa zan. palam ut, lakerda, gelin balık ları da v ard ı.
B a lık la rın ay rıca, o devirde de, pas tırm a la rı, - tu rş u la rı y ap ılıy o rd u . He yet k ılıç ve gelin b alığ ı p astırm asın ın vekiyesine yedi akçe, lak erd a ve u s ku m ru p a s tırm a s ın ın vekiyesine dö r der akçe, lâkerda ve uskum ru b a lık la rın ın tu rş u la rın ın vakiyesine üçer akçe, m orina b a lığ ın ın turşusunun
vekiyesine üç akçe n a rh konulm uştur. M orina balığı turşusu, havyar h a n e d e n getiriliyor ve b u n ların getiri cileri ile sa tıc ıla rın a aid fia tla r ayrı ayrı tesbit edilm iş bulunuyordu.
O devirde İstanbul evlerinde k u lla n ıla n sabunlar da çeşidli idi. B unlar k m a k sabunu. T rablus sabunu, miski çiçek sabunu, b u h u rlu sabun, alaca top leğen sabunu ve bektaşi sabunu isim lerini alıyordu.
İstanbul evlerinin kilerlerine, m u t fa k la rın a giren erzak, İm paratorluğun m uhtelif y erlerinden getiriliyordu. O devirlerde İstanbul ç arşıların d a K ara b u ru n veya İdincik zeytinleri sa tılır, pey n irler de M oradan, M idilliden ve B alkanlardan gelirdi Heyet Mora pey- nirile. tulum p eynirinin vekiyesine getiren İçin yedi, satanlar için sekiz. Midilli ve Balkan p eynirlerinin veki yesi için de dokuz ve onar akçe n arh koym uştu. A yrıca kaşkaval peynirleri de on iki akçeden sa tılac ak tı.
O devirlerde İstanbulun bazı sem t lerin in yoğurtları m eşhurdu. K asım paşa ve E yüb y o ğ u rtla rın ın vekiye gelür çanağı üç akçe, fıç ı yoğurdu n u n vekiyesi gene üç akçe olarak tesb it edilm işti.
17. asırd a kahve a k ta rla rd a s a tılı yordu. K ahve de cinsine ve vaziyetine göre fia tla n d ırılm ış tı. (K alb k a h v e nin vekivesini getiren altm ış altı, sa tan yetm iş akçeye) verecekti. F ın d ık kah v en in getiricisi elli yedi, satanı altm ış akçe alacak, dövülm üş kahve ise dört dirhem i bir akçeye olacaktı.
H indistan cevizleri, ta rç ın la r, sakız lar. çörekotları ve tü rlü b ah arat için de ay rı a y rı fia tla r tesb it olunm uştu.
S ebzevatlara, m eyvalara. yem eklere, baharata böyle n a rh la r k onulurken m u tfa k ta k ım la rın a , b a k ır ve gümüş âvaniye *de fia tla r ta k d ir ediliyordu. O d evirlerde İstan b u la b a k ır Kasta - m onudan veya Bosnadan geliyor ve bu b a k ırla r B a k ırc ıla r çarşısında m uh te lif hizm etler için pek güzel şekil lerde dövülüyordu.
E vlerde K astam onu işî k ıv rık k e n a rlı zıhlı tencerelerle İstanbul işi tencereler k u lla n ılırd ı. S ahanlar m er. tebani ve lengeri isim lerini a lırd ı. S a h a n la rın ay rıca ay ak lı sahan, sofra sahanı, dipli sahan n evileri de bulu- nuvordu.
Tepsiler, sini, börek ve baklava te p sisi o larak üç şekil ve ölçüdeydi.
B unlardan başka evlerim izde b a k ır avani olarak (kapaklı taslar, şerbet kavanozları, kapaklı b ak raçlar, abdest ibrikleri, av ak îı el le*en ve ibrikleri, ham am leğenleri, b e rb e r leğenleri, esbab leğenleri, kazanlar. güğüm ler, kaba boğazlı sürahiler, K astam onulu üstad tsa işi sürahiler, boğazları k u şaklı. k u lp la rın ın altla rı n a k ışlı, k a rın la rı ay n alı kahve ve abdest İb rik leri, k ap ak lı hoşaf tasla rı, kapaksız kâseler, ham am tasla rı, kepçeler, kaşık ve kahve tepsileri, kah v e b akraçları, oluklu şerbet tasla rı, b u ru n tasla rı) k u llan ılıy o rd u .
Bir Rumen silepi «İstanbul»
vapurunu hasara uğrattı
H aber aldığım ıza göre. Rum en b an d ıra lı «Constanta» şilepi evvelki gece tran sit olarak Boğazdan K aradenize ge çerken İstinye önlerinde dem irli du ra n «İstanbul» vap u ru n a k ıç iskeleden hafifçe çarp m ıştır. M üsadem e üzerine küpeşte ve bazı yan saçları hafifçe e. zilmiş olan «İstanbul» u n hasarı ehli v u k u f ta ra fın d a n dün tesbit edilm iş tir. Z a ra rın 8000 lira civ arın d a olduğu tah m in olunm aktadır.
K azayı y ap tık ta n sonra kaçm ak is teyen «Constanta» şilepi güm rük m u hafaza m e m u rla rın ın gay retile d u r d u ru lm u ş tu r. B üyiikdere önlerinde d em irletilen şilepe ih tiy atî naçiz k o n m uştur. G aranti verilm esini m titeakıb
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi