• Sonuç bulunamadı

Genç Osmanlı düşüncesinin doğuşu, Türkiye'de siyasal düşüncelerin modernleşmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Genç Osmanlı düşüncesinin doğuşu, Türkiye'de siyasal düşüncelerin modernleşmesi"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

M ODERNLEŞM ESİ GENÇ O SM AN LI

D ÜŞÜNCESİNİN DOĞUŞU T Ü R K İY E ’DE S İY A S A L D Ü ŞÜ NC E LE RİN

Ş E R İF M A R D İN

merika’da Princeton Üniversitesi Bay Şerif Mardin’in çok önem­ li bir kitabını yayınladı: The Genesis of Yoııng Ottoman Thougt, A Study in the modernisation of Turkish Political İdeas. “ Genç Osman­ lI düşüncesinin doğuşu, Türkiye’de siyasal düşüncelerin modernleşmesi” 456 sayfa, 10 dolar.

Şerif Mardin’in yıllardan beri üzerinde çalıştığını bildiğimiz kita­ bının yayınlanması siyaset ve düşünce tarihimiz üzerinde çalışacaklara büyük bir yardım sağlayacaktır. Zira genç bilim adamımız, tarihimizin çok üginç bir yönünü incelerken olaylara şimdiye kadar yapılan çalış­ malarda daha değişik ve verimli bir açıdan bakmasını bümiştir. Kitap

yeni sosyolojinin getirdiği imkânlardan nasıl yararlanmak gerektiği konusunda örnek olacak niteliktedir. Şerif Mardin’in bütün dünya’daki türkologlar arasmda geniş yankılar uyandırmıya başhyan eserinin Türkiye’de de ügi uyandıracağına güveniyoruz. Bunun için Kitap Bel­

leten lier zaman olduğu gibi, bu önemü kitabı tanıtırken yazarını da ta­

nıtmak istemiştir. Bu düşüncemizi Sayın Şerif Mardin’e açtık, biyogra­ fisini ve çalışmalarını, özellikle yayınlanan kitabında yapmak istedik­ lerini, kendi kalemiyle okuyuculara üetip Uetemiyeceğini sorduk. Bizi anlayışla karşılayarak aşağıda okuyacağınız yazıyı hazırladı:

Bu arada şunu da belirtelim. Adı geçen kitap Princeton Üniversi- tesi’nin Türkiye ile ügüi ilk yayım değüdir. Türkiye ile ügili şu kitap­ ları da aynı Üniversite yayınlamıştır.

Ernest Edmonson Ramsaur, Jr. The Young Turks: Prelüde to the

Révolution of 1908.

Kemal Karpat, Turkey’s Politics: The Transition to a Multy - Party

System.

(2)

Kendi Kalemiyle

ŞERİF M A R D İN ’İ N B İY O G R A F Y A V E B İB L İY O G R A F Y A S I

a 927 yılında İstanbul’da doğdum. Türkiye’de başlıyan ilk

öğreni-I

mimi babamın memur olarak bulunduğu Mısır ve Yugoslavya’da

tamamladım. 1940 ile 1944 yıllan arasında Galatasaray Lisesinde oku­ dum. 1944 da Amerika Birleşik Devletleri’ne hareket ettim ve liseyi orada bitirdim. Washington and Lee Üniversitesi’nde bir buçuk yıl kadar bio-kimyaya hazırlık derslerini okudum. 1946 da Stanford Üni- versitesi’ne geçtim ve seçmiş olduğum konuyu değiştirerek 1948 yılın­ da, siyasal bilgilerden B. A. derecesini elde ettim. 1948 - 1949 yılında Stanford’da M. A. derecesi için çalışmalara başladım. O sıralarda ça­ lışmalarımı tarih alanında yapmayı düşünüyordum. 1949 -1950 yılında Johns Hopkins Üniversitesinin bir bölümü olan Uluslararası Yüksek Etütler Okulu’na girerek 1950 de Uluslararası münasebetler diploma­ sim aldım (M. A. derecesi). Bundan sonra yeniden Stanford Üniversi­ tesine yazılarak 1952 de doktora imtihanlarımı bitirdim, sıra doktora tezimin yazılmasına geldi. O zamanlar, ¡Amerika’da siyasal bilgiler ala­ nında yapılan çalışmalar yeni bir yönde ilerlemeye başlamıştı. Eski “ müessesevî” siyasal bilgi çalışmaları yetersiz görülüyordu. Siyasal ve­ tireleri, siyasal dinamiği incelemek için yeni usuller aranıyordu. Bir kı­ sım araştırmalarda “ siyaset” olayının çeşitli kültür çevrelerinde aldığı değişik şekillerin “ tahlili” yapılıyordu. Ben, daha M. R. derecemi alırken Türkiye üzerinde çalışmaya başlamıştım. Tezimi hazırlarken bu yeni metotların Türkiye’deki olaylara uygulanması konusunda Stanford’da bulunan profesörlerden teşvik gördüm. 1952 de Türkiye’ye döndüm. 1952 - 54 yıllan arasında askerlik ödevimi yaptım. Bu arada gerek dışiş­ leri imtihanına, gerekse Siyasal Bügiler Fakültesi asistanlık imtihan- lanna girerek her ikisini de kazandım. Askerliğimin bitiminde Siyasal Bilgiler’de asistanlık yapmaya karar verdim ve doktora tezi çalış,mala- nma başladım. Siyasal bilgüerin, sağlam bir tarih bilgisini gerektirme­ yen bir değerlendirme tarzı olduğu şeklindeki inancın yaygınlığı gözü­ me derhal çarpan noktalardan biri oldu. Bu bakımdan, üzerinde çalış­ maya karar verdiğim “ Yeni Osmanlılann düşünsel yapıtlan” konusunu incelemek için önce sağlam bir tarih bilgisi temelinin elde edilmesi zo­ runluluğu ile karşılaştım. Tarihçüerimiz ve edebiyat tarihçilerimiz 1940 ve 50 lerde çeşitli makalelerde bu işi yapmışlardı fakat hiçbir kimse bu bilgilerden siyasal bilgiler açısından yararlanmayı düşünmemişti. Oysa, memleketimizde 19 uncu yüzyıldaki siyasal yapı değişmelerinin neden­ lerini araştırırken herşeyden önce olayların bir şemasının çıkarılması gerekiyordu. Bu objektif verilerin toplanmasımn ve anlaşılmasının çok uzun zaman alacağım o zaman anladım.

(3)

1956 yılında Prof. Turhan Feyzioğlu’nun vekâlet emrine alınması üzerine Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden istifa ettim. Bir yıl kadar Hür­ riyet Partisi Merkezi’nde genel sekreterük müşavirliği yaptım. 1957 se­ çimlerine Hürriyet Partisi Eskişehir adayı olarak katıldım.

1957 sonunda Princeton Üniversitesi’nden Üniversite kadrosuna araştırma asistanı olarak katılma teklifi aldım. Bu ödevde bir buçuk yıl kadar kaldım ve sonra Hanvard Üniversitesi tarafından da, ayni sıfat­ la çalışmak için Harvard’a gelmeye çağrıldım. Harvard’da birbuçuk yıl kaldıktan sonra Türkiye’ye döndüm. 1961 den beri Siyasal Bilgiler Fa- kültesi’nde Anayasa Hukuku Asistanıyım.

Amerika’da bulunduğum günlerde “ Yeni OsmanlIlar” la ügili olay­ ların tarihsel şemasını çizmiye çalışmıştım, bu konudaki araştırmaları­ mı bitirmiş bulunuyorum. Fakat başlangıçta yapmak istediğimi pek ya­ pamadım. Yeni siyasal bügi metotlarının bu olaylara uygulanması ko­ nusunda istediğim kadar çalışamadım. Genel olarak en çok ilgilendiğim konu, siyasal ideolojilerin ve politika adamlarının düşünce ürünlerinin sosyolojik olarak tahlilidir. Bu konuyu “ Yeni OsmanlIlar” açısmdan tam olarak işleyemedim. Öyle sanıyorum ki, yayınlanan kitabımla bunun iler­ de başkaları tarafından başarılması için bir başlangıç yapmış bulunu­ yorum.

“ Yeni OsmanlIlar” hakkmdaki çalışmamda, Rönesans’dan sonra batı düşünce akımlarının dışında kalmış bir uygarlık kavramından iler­ lemek isteyen aydınların düşüncelerinin nasıl yavaş yavaş değiştiğini göstermiye gayret ettim. Kitabın her bölümü bu değişmenin başka bir açıdan değerlendirilmesidir. Meselâ ikinci bölümde “ Yeni OsmanlI­ lar Cemiyeti” nin bir siyasal “teşekkül” olarak ne gibi merhalelerden geçtiğini araştırdığım görülecektir. Üçüncü bölüm “ Yeni Osmanhlar” ın kullandıkları “ islâmi” kavramların, başarmak istedikleri işe ne derece elverişli olduğu sorusunu işliyor. Dördüncü bölüm “ Yeni OsmanlIlar” ı bir “ seçkin aydınlar” grubu olarak ele almaktadır. Beşinci bölüm “ Y e­ ni OsmanlIlar” m Tanzimat hakkmdaki düşüncelerinin köklerini ince- lemiye çalışmaktadır. Altıncı bölüm “ Yeni Osmanlılar” hareketinin doğ­ rudan doğruya etkilendiren, onu meydana getiren “müessesevî” deği­ şiklikleri tahlü etmektedir. Yedinci bölüm Şinasi’nin getirdiği yeni gö­ rüşün “ Yeni Osmanlılar” m görüşüne nasıl etki yaptığına ayrılmıştır.

Bütün bunlarla “ Yeni Osmanlılar” a ait bazı özellikleri ortaya çı­ karabildiğime inanıyorum. Fakat bu özellikler aslında daha çoktur ve Türkiye’nin modernleşmesindeki zikzaklan belirleyen anlamlan taşır­ lar. Modernleşmede Türkiye’nin kendine özel bir yol izlemiş olduğunda şüphe yoktur. Önemli olan, bu özelliklerin bilimsel olarak açıklanma­ sıdır.

“ Yeni Osmanlılar” konusundaki araştırmalarıma başladığım za­ man /“ fik rî” gelişme ve modernleşmemiz konusundaki çalışmalarda ge­

(4)

nel olarak klişeleşmiş düşüncelerin büyük yer tuttuğunu gördüm. Me­ selâ modernleşme vetiremizde “ Ulema” nın rolü iki zıt yönden ele alı­ nıyordu: 1 — “ Ulema” modernleşmeye hiçbir şeküde engel olmamıştır. Oysa çalışmalarımın daha başında anladım ki, gerçek böyle kaba klişe­ lerle kesüip atılmaz. Benim yaptığım kabul edilmiş klişeler yerine “ prob­ lemler” koymak oldu. Meselâ yine “ ulema” konusunda “ problem” i şöy­ le koyabilirdik: 1 — “ Ulema” dendiği zaman mütecanis bir kütle ve dav­ ranış düşünülüyor. Böyle bir mütecanislik gerçekten var mıdır? 2 — “ Ulema” arasında modernleşme vetiresine ilgi gösterenler kimlerdir? Bunlar nasıl bir ilgi göstermişlerdir? 3 — Bütün bu ilgiye rağmen “ Ulema” nm modernleştirici bir unsur olarak çalışamamasına sebeb olan “ strüktürel - sosyal” unsurlar hangüeriydi?

Ben modernleşme tarihimizin incelenmesinde Uk olarak ele alınma­ sı gereken bu tip soruların yalnız birkaçmı ortaya çıkardığıma inanıyo­ rum. Bu bakımdan, modernleşmemizi anlamadan önce yapılması gere­ ken ilk işlem böyle bir sorular listesi hazırlamaktır. Tersi yapılırsa, Fransız metotlarının alıştırdığı, yüzeyde kalmış bir rasyonalizm Ue ye- tinilirse nereden gelip nereye gittiğimizin anlaşılmasına imkân olmaya­ caktır. Kitabımda ortaya çıkarmıya çalıştığım iki soru da şunlardır:

— Gazetecilik - dü mihverinin modernleşme tarihimizde bu kadar önemli yer tutuşunun anlamı nedir? Batının modernleşmesi vetiresinde buna benzer unsurlara raslanabilir mi?

— Batı feodalizminin tipik özelliklerine bizde raslanmaması, sınıf­ ların yapısı üzerinde icra ettiği etki bakımından modernleşme vetire­ mizi başka uluslardakinden ayrı yollara götürmüş müdür?

Bana öyle geliyor ki, Türkiye’de “ Kanun-u Esasî” nin Abdülhamid devrinde uzun yıllar kaldırılmayan bir “ Şal” la örtülmüş olması büyük bir felâket olmuştur. Yoksa o zamanın aydınlarının hazırladıkları “ Ba­ tı -.İslâm sentezi” nitelik bakımından o kadar düşük bir şey değüdi. Par- lamanter hayatın pratik çalışmaları bu çerçeveyi yavaş yavaş değişti­ rip bize demokratik bir çerçevenin esaslarını pekâlâ hazırlayabilirdi. Oysa Abdülhamid’in kısa görüşlülüğü, “ Ittihad ve Terakki” nin cahilli­ ğ i’ basitliği ve kendini beğenmişliği, memleketin demokratik hareketle­ re katılmasını adamakıllı geciktirmiştir.

Kitabımın İngilizce olarak yayınlanmasının başlıca nedeni Ameri­ kan vakıflarının gösterdiği kolaylıklardır. Tezimin “ niçin” ini memleke­ timizde anlatmakda büyük zorluk çektiğim bir sırada Amerikan bilim çevreleri tezime büyük ilgi gösterdiler.

Kitabımın türkçeye çevrilmesini de isterim. Princeton University Press ile bu konudaki yazışmalarımız başlamış bulunuyor .

Yukarıda tanıtmaya çalıştığım kitabımdan başka yayınlanmış bir kitabım yoktur. Ancak uzun bir süreden beri makaleler yazmaktayım. Bunlardan bir kısmının ayrı basımları yapılmıştır. Aşağıda bazı maka­ lelerimin künyesini veriyorum:

(5)

“Tabiî hukukun gelişme safhaları hakkında bir not” , Siyasal Bil­ giler Fakültesi Dergisi, Haziran 1955, s. 145 -158.

“ The mind o f the Turkish reformer 1700 -1900” The Western Hu­

manities Review” Vol. X IV , No. 4, Autumn 1960, pp. 413 - 436.

“ Some notes on an Early Phase of the modernization of Commu­ nications in Turkey” , Comparative Studies in Society and History, Vol.

m,

No. 3, A p ril 1961, pp. 250 - 271.

“ Some explanatory notes on the Mecelle” , The Muslim World, Vol. LI, No. S 3 - 4, July, October 1961, pp. 189, 274 - 279.

The Middle East Journal’in önümüzdeki sayısında “ Libertarian

Movements in the Ottoman Empire 1878 -1895” , başlığı altında bir ma­ kalem yayınlanacaktır.

Şu anda Forum dergisi yazı kurulunda bulunuyorum. Bu dergide imzalı imzasız yazılarım çıkmaktadır. Doçentlik tezimin hazırlıkları da ilerlemiştir. Tezimin konusunu “ 1895 -1908 yılları arasında Türkiye dı­ şında çıkan Jön Türk yayınlarının muhtevası” teşkü etmektedir.

Referanslar

Benzer Belgeler

1946’da görev başında ölen Washington Büyükelçisi Münir Ertegün’ün naaşını getirmek için İstanbul’a bir ziyaret yaptı; bu ziyaret ABD-Türkiye dostluğunun

Demokrat Parti ( DP ) dönemi (Mayıs 1950-Mayıs 1960), tarım, ticaret ve topraktaki hâkim sınıfl arın bürokrasiyi dışlayarak iktidar bloğunu yeniden kurma girişimiydi..

kanun dışı siyasi faaliyetlerin muhtelif sebeplerine intikal etmek, matbuat meselesi ile adli ve idari mevzuatın ne suretle tatbik edilmekte olduğunu tetkik eylemek üzere

O aralıkta Cumhuriyetçi Mesleki Islahat Partisi, Adalet Partisi, Çalışma Partisi, Memleketçi Parti, Türk İşçi ve Çift çi Partisi,. Mutedil Liberal Partisi, Yeni

Bir toplumsal mücadeleler arenasına dönen Türkiye’de bu mücadelelere konu olan her şey sanatın her dalında, kültürün her veçhesinde kendisine bir ses, bir

Tıkanan sermaye birikimi rejimine eşlik eden siyasal kriz, yani toplumsal sınıfl arın siyasal partilerle bağının kopması ve kendilerini temsil edecek hükûmetlerin

1970’li yıllarda kurulan kadın örgütlerine Devrimci Kadınlar Derneği, Emekçi Kadınlar Derneği, Karadeniz Kadınları Derneği, Ankara Kadınlar Derneği, Diyarbakır’da

etmesi olarak değil, Türkiye’deki sermaye düzeninin yeni arayışları ile o döneme kadar belirli bir olgunluk kazanan toplumsal/muhalif dinamikler arasındaki çelişkinin