• Sonuç bulunamadı

Penicillium mallochii suşunun pigment üretimi, karakterizasyonu ve pigment üretimine etki eden faktörlerin belirlenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Penicillium mallochii suşunun pigment üretimi, karakterizasyonu ve pigment üretimine etki eden faktörlerin belirlenmesi"

Copied!
95
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ

FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

BİYOLOJİ ANABİLİM DALI

PENİCİLLİUM MALLOCHİİ SUŞUNUN PİGMENT ÜRETİMİ,

KARAKTERİZASYONU VE PİGMENT ÜRETİMİNE ETKİ EDEN FAKTÖRLERİN BELİRLENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

YOUCEF BOUHRİ

(2)

T.C.

BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ

FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

BİYOLOJİ ANABİLİM DALI

PENİCİLLİUM MALLOCHİİ SUŞUNUN PİGMENT ÜRETİMİ,

KARAKTERİZASYONU VE PİGMENT ÜRETİMİNE ETKİ EDEN FAKTÖRLERİN BELİRLENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

YOUCEF BOUHRİ

Jüri Üyeleri : Prof. Dr. Tülin AŞKUN (Tez Danışmanı) Prof. Dr. Gülendam TÜMEN

Prof. Dr.Semra İLHAN

(3)

Bu tez çalışması Balıkesir Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri birimi tarafından 2017/075 nolu proje ile desteklenmiştir.

(4)
(5)

i

ÖZET

PENİCİLLİUM MALLOCHİİ SUŞUNUN PİGMENT ÜRETİMİ,

KARAKTERİZASYONU VE PİGMENT ÜRETİMİNE ETKİ EDEN FAKTÖRLERİN BELİRLENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ YOUCEF BOUHRİ

BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BİYOLOJİ ANABİLİM DALI

(TEZ DANIŞMANI: PROF. DR.TÜLİN AŞKUN) BALIKESİR, HAZİRAN-2018

Günümüzde sentetik boyaların kullanılmasının çevre ve insanlarda üzerinde zararlı etkilerinin olduğu, insanlarda görülen alerjik astım, toksijenik ve karsinojenik hastalıklara sebep olduğu bilinmektedir. Bu nedenle doğal kaynaklardan insanlara ve çevreye zarar vermeyen doğal pigment arayışı tüm dünyada devam etmektedir. Funguslardan pigment elde etmeye yönelik çalışmalar oldukça yenidir. Bu çalışmada kullanılan kırmızı-turuncu pigment üretici suş, Penicillium mallochii, moleküler yöntemlerle tanılandı ve pigment üretimi araştırıldı.

Pigment üretiminde farklı besiyerleri kullanıldı ve en yüksek verim Sabouraud Dextrose Agar (SDA) besiyerinden elde edildi. SDA besiyerinde farklı sıcaklık ve farklı pH’ larda, hem aydınlık hem de karanlık 18 gün boyunca inkübe edilen fungusun pigment üretimine sıcaklık ve pH’ ın etkileri araştırıldı. Pigment ekstresi elde etmek için fungus filamentleri uzaklaştırılmış agar blokları ethanol (w/v: 1/1: g:mL) içerisine alındı ve 72 saat 26 °C’

de 160 rpm’ de çalkalamalı inkübatörde bırakıldı ve sonra filtre edildi. Çözeltiden solvent döner buharlaştırıcı ile daha sonra ekstre liyofilize edilerek turuncu-kırmızı pigment (25mg/mL) elde edildi.

En yüksek pigment üretimi fungusun karanlık ortamda, pH 5’ te ve sıcaklık 30 °C’ üretildiğinde de görüldü. En fazla pigment (28 g/L) SDA besiyerinden elde edildi. Pigment çözeltisinin farklı pH, farklı sıcaklıklar ve farklı solventler ile renk karakterizasyonu yapıldı.

Sonuç olarak spektofotometrede 450 nm dalga boyunda belirlenen renk absorbansının pH (2-12) ve sıcaklık (25 °C-100 °C) arasında değişmediği belirlendi. Ayrıca solvent olarak su, etanol ve asetik asit kullanıldığında spektofotometrede okunan değerler arasında en yüksek absorbans değeri etanolde elde edildi.

Fungusların doğal pigment üreticisi olarak kullanılmasının çevre ve canlılar üzerinde olumsuz etkilere neden olmaması, fungusları avantajlı hale getirmektedir.

ANAHTAR KELİMELER: Karakterizasyon, optimal, pigment üretimi, Penicillium

(6)

ii ABSTRACT

OPTIMIZATION OF PIGMENT PRODUCTION OF PENICILLIUM

MALLOCHII ISOLATE OF ORANGE-RED PIGMENT MAKER AND

DETERMINATION OF FACTORS AFFECTING PIGMENT PRODUCTION MSC THESIS

YOUCEF BOUHRI

BALIKESİR UNIVERSITY INSTITUTE OF SCIENCES BIOLOGY

(SUPERVISOR: PROF. DR.TÜLİN AŞKUN) BALIKESİR, JUNE-2018

It is now known that the use of synthetic dyes has harmful effects on the environment and human beings, causing allergic asthma, toxigenic and carcinogenic diseases in humans. For this reason, the search for natural pigments that do not harm people and the environment from natural sources continues all over the world. For this reason, the search for natural pigments that do not harm people and the environment from natural sources continues all over the world.The investigation to obtain pigments from fungi are quite new. The red-orange pigment producing strain, Penicillium

mallochii, used in this study was identified by molecular methods and pigment

production was investigated.

Different media were used for pigment production and the highest yield was obtained from Sabouraud Dextrose Agar (SDA) medium. Temperature and pH effects on pigment production of fungi incubated for 18 days in both light and dark at different temperatures and different pH on SDA medium were investigated. To obtain the pigment extract, the fungus filaments were removed from the agar surface and then the agar blocks were taken up in ethanol (w/v: 1/1: g: mL) and left in a shaking incubator at 160 rpm at 26 °C for 72 hours and then filtered. The solvent was removed by rotary evaporator and the orange-red pigment extract was lyophilized (25 mg/mL). The highest pigment production fungus was obtained when the fungus was produced in the dark at pH 5 °C and temperature 30 °C. The highest pigment (28 g/L) was obtained from SDA medium. The color characterization of the pigment solution was made with different pH, different temperatures and different solvents. As a result, it was determined that the color absorbance determined at 450 nm wavelength in spectrophotometer did not change between pH (2-12) and temperature (25 °C-100 °C). Furthermore, when water, ethanol and acetic acid were used as solvents, the highest absorbance value was obtained in ethanol, among the values read in the spectrophotometer. The fact that the use of fungi as natural pigment producers does not cause adverse effects on the environment and the living things makes fungus advantageous.

KEYWORDS: Characterization, optimal, pigment production, Penicillium mallochii, color.

(7)

iii

İÇİNDEKİLER

Sayfa ÖZET ... i ABSTRACT ... ii İÇİNDEKİLER ... iii ŞEKİL LİSTESİ ... v

TABLO LİSTESİ ... vii

SEMBOL LİSTESİ ... viii

ÖNSÖZ ... ix

1. GİRİŞ ... 1

1.1 Taksonomi ... 1

1.1.1 Penicillium Sistematikteki Yeri ... 2

1.2 Penicillium Özellikleri ... 2

1.2.1. Penicillium Morfolojisi ... 3

1.2.1.1 Penicillium Makromorfolojisi ... 3

1.2.1.2 Penicillium Mikromorfolojisi... 7

1.3 Penicillim Uygun Yaşam Ortamları ... 9

1.3.1 Penicillium Ekolojisi ... 9

1.3.2 Penicillium Türleri Gıda Bozulmasına Neden Olur ... 10

1.4 Penicillium’ da Mikotoksin Üretimi………...16

1.4.1 Majör Mikotoksinler ... 16 1.4.1.1 Aflatoksin……… 16 1.4.1.2 Okratoksin-A ... 17 1.4.1.3 Patulin ... 19 1.4.2 Minör Mikotoksinler ... 20 1.4.2.1 Citreoviridin ... 20 1.4.2.2 Sitrinin ... 21 1.4.2.3 Siklopiazonik asit ... 22 1.4.2.4 Penisilik asit ... 22 1.4.2.5 Roquefortine-C ... 23

1.4.3 Penicillium’ un İnsanlar Üzerinde Olumsuz Etkileri ... 24

1.5 Penicillium Endüstriyal Alanları (Ekonomik Değeri) ... 25

1.6 Pigment Kullanılış Alanları ... 26

2. MATERYAL VE METOT ... 30

2.1 Fungal Çalışmalar ... 30

2.1.1 Kullanılan Besiyerleri ... 30

2.1.1.1 Hücre Kültürü, Pigment Ürteimi ve Karakterizasyonu ... 30

2.1.2 Fungusun İzolasyonu ve Kültürü ... 32 2.1.3 Identifikasyon ... 32 2.1.3.1 DNA İzolasyonu ... 32 2.1.3.2 PCR Reaksiyonu ... 33 2.1.4 Morfolojik analizi ... 34 2.1.4.1 Mikromorfolojik ... 34 2.1.4.2 Makromorfolojik ... 34

2.1.5 Sıcaklık ve PH Değişimlerinin Pigment Oluşumuna Etkisi ... 34

2.1.6 Pigment Üretimi ... 34

(8)

iv

2.2 Pigment Karakeristikleri ... 35

2.2.1 Pigment Oluşumuna Etki Eden Faktörlerin Optimizasyonu ve Spektral Analizleri ... 35

2.2.2 Pigment Karakteristikleri Pigmentin 120 oC Renk Değerlerinde Spektral Analizleri ... 35

2.3 Hunter Renk Sistemine Göre Pigment Renk Tayini ... 36

3. BULGULAR………..37

3.1 İdentifikasyonu ... 37

3.2 Morgfolojik Analizleri ... 38

3.3 Sıcaklık ve PH Değişimlerinin Pigment Oluşumuna Etkisi ... 41

3.4 Pigment Üretimi ... 49

3.5 Pigment Ekstresi Elde Etme ... 49

3.6 Pigment Oluşumuna Etki Eden Faktörlerin Optimizasyonu ve Spektral Analizleri ... 50

3.6.1 Farklı Besiyerler ile Pigment Üretimi ... 50

3.6.2 Pigment Karakterizasyonu ve Spektral Analizliler ... ……….51

3.6.3 Pigmentin 120 oC Renk Değerleri ile Spektral Analizleri . …...54

3.6.4 Hunter Renk Sistemine Göre Pigment Renk Tayini ... 55

4. TARTIŞMA VE SONUÇ ... 57

5. SONUÇ VE ÖNERİLER ... 62

6. KAYNAKLAR ... 63

(9)

v

ŞEKİL LİSTESİ

Sayfa

Şekil 1.1: Penicillium’ da görülen konidiyofor dallanma şekilleri..………8

Şekil 1.2: Aflatoxin………17

Şekil 1. 3: Ochratoxin-A……….18

Şekil 1.4: Patulinin……….... 20

Şekil 1.5: Citreoviridin... 21

Şekil 1.6: Sitrinin………21

Şekil 1.7: Siklopiazonik asit………...22

Şekil 1.8: Penisilik asit………...22

Şekil 1.9: Roquefortine-C………. 23

Şekil 2.1: Hunter Renk Sistemi...36

Şekil 3.1: P. mallochii’ nin AccuGENX-ID® FunITS ile Fungal ile filogenitik ağacını tanımlaması.………...37

Şekil.3.2: P. mallochii MEA ile ışıklı mikroskopta görünümü………...38

Şekil 3.3: P. mallochii’ dan pigment üretiminde farklı besiyerler (MEA, SDA, YES, PDA ve CZ) kullanılarak 30 C’ de farklı günlerde (3, 6, 9, 12, 15 ve 18).günde Petri kabının üstten görünümü...39

Şekil 3.4: P. mallochii’ dan pigment üretiminde farklı besiyerler (MEA,. SDA, YES, PDA ve CZ) kullanılarak 30 C’ de farklı günlerde (3, 6, 9, 12, 15 ve 18). günde Petri kabının alttan görünümü...40

Şekil 3.5: P. mallochii’ dan pigment üretimin SDA besiyeri kullanarak farklı pH’ larda (5, 7 ve 9) kullanılarak 25 oC’ de farklı günlerde (3, 6, 9, 12, 15 ve 18) Petri kabının üstten görünümü...42

Şekil 3.6: P. mallochii’ dan pigment üretimin SDA besiyeri kullanarak farklı pH’ larda (5, 7 ve 9) kullanılarak 25 oC’ de farklı günlerde (3, 6, 9, 12, 15 ve 18) Petri kabının alttan görünümü...43

Şekil 3.7: P. mallochii’ dan pigment üretimin SDA besiyeri kullanarak farklı pH’ larda (5, 7 ve 9) kullanılarak 28 oC’ de farklı günlerde (3, 6, 9, 12, 15 ve 18) Petri kabının üstten görünümü...44

Şekil 3.8: P. mallochii’ dan pigment üretimin SDA besiyeri kullanarak farklı pH’ larda (5, 7 ve 9) kullanılarak 28 oC’ de farklı günlerde (3, 6, 9, 12, 15 ve 18) Petri kabının alttan görünümü...45

Şekil 3.9: P. mallochii’ dan pigment üretimin SDA besiyeri kullanarak farklı pH’ larda (5, 7 ve 9) kullanılarak 30 oC’ de farklı günlerde (3, 6, 9, 12, 15 ve 18) Petri kabının alttan görünümü...46

Şekil 3.10: P. mallochii’ dan pigment üretimin SDA besiyeri kullanarak. farklı pH’ larda (5, 7 ve 9) kullanılarak 30 oC’ de farklı günlerde (3, 6, 9, 12, 15 ve 18) Petri kabının alttan görünümü……… 47

Şekil 3.11: P. mallochii MEA ile pigment üretimi 30 oC’ de 18. günde Petri kabının alt ve üstten görünümü………..49

Şekil 3.12: P.mallochii’ nin farklı besiyerlerinden (MEA, SDA ve PDA) elde edilen ve 25 mg/mL konsantrasyonda hazırlanmış pigment çözeltilerinde gözlenen renkler………50

Şekil 3.13: P. mallochii’ dan farklı besiyerlerinden (MEA, SDA ve PDA) elde edilen 25 mg/mL konsantrasyondaki pigment çözeltisinin 450 nm dalga boyunda ölçülen absorbans değerleri………..51

(10)

vi

Şekil 3.14: P. mallochii’ nin 25mg/mL konsantrasyondaki pigment çözeltisinin farklı sıcaklık değerlerinde (25, 40, 60,

80 ve 100 °C) stabilizasyonu………...52 Şekil 3.15: P. mallochii’ nin 25mg/mL konsantrasyondaki pigment

çözeltisinin pH 5 değerinde ve 450nm dalga boyundaki absorbans değerlerinin farklı sıcaklık dereceleri ile renk

değişimini etkisi………...52 Şekil 3.16: P. mallochii’ nin 25mg/mL konsantrasyondaki pigment

çözeltisinin farklı Ph (2-12) değerleri renk değerlerinin değişimi……...52 Şekil 3.17: P. mallochii 25mg/mL konsantrasyonundaki pigment

çözeltilerinin farklı ph değerlerindeki renk değişimlerinin

450 nm dalga boyundaki absorbans değerleri ile belirlenmesi…………53 Şekil 3.18: P. mallochii farklı solventler ile 25mg/mL

konsantrasyonundaki pigment çözeltileri……….53 Şekil 3.19: P. mallochii’ nin farklı solventlerde 25mg/mL

konsantrasyonundaki pigment çözeltilerinin 450 nm

dalga boyundaki absorbans değerleri ………...54 Şekil 3.20: P. mallochii’ nin 100 mg/mL ve 50 mg/mL

konsantrasoyonlarındaki pigment çözeltesinin otoklavdan önce ve sonra görünüşü. A) 100 mg/mL otoklavdan önce, B) 100 mg/mL otoklavdan sonra, C) 50 mg/mL otoklavdan

önce, D) 50 mg/mL otoklavdan sonra………54 Şekil 3.21: P. mallochii’ nin 100 mg/mL ve 50 mg/mL

konsantrasoyonlarındaki çözeltisinin otoklavdan önce ve

sonra 450 nm dalga boyundaki absorbans değerleri…...55 Şekil 3.22: P. mallochii’ nin A) ham eksresi ve farklı

konsantrasyonularda B) 5 mg/mL, C) 25 mg/mL, D)

(11)

vii

TABLO LİSTESİ

Sayfa

Tablo 1.1: Morfolojik karakterizasyon için kullanılan besyierleri

ve stok çözelteleri...3

Tablo 1.2: Taksonomik karakterleri gözlemlemek için kullanılan besyierleri ve stok çözelteleri...4

Tablo 1.3: Bazı Penicillium türleri tarafından ürettiği mikotoksinleri ve bulunduğu substratları...23

Tablo 2.1: Deneysel çalışmada kullanılan besiyerleri içerikleri...30

Tablo 2.2: PCR reaksiyonunda kullanılan bileşikler………...33

Tablo 2.3: PCR reaksiyonları...33

Tablo 3.1: P. mallochii’ dan pigment üretiminde farklı besiyerler (MEA, SDA, YES, PDA ve CZ) kullanılarak 30 C’ de farklı günlerde (3, 6, 9, 12, 15 ve 18) kolonilerin ölçüleri………...41

Tablo 3.2: P. mallochii’ dan pigment üretimin SDA besiyeri kullanarak farklı pH’ larda (5, 7 ve 9) kullanılarak 30 oC’ de farklı günlerde (3, 6, 9, 12, 15 ve 18) gündekolonilerin ölçüleri...48

Tablo 3.3: P. mallochii’ nin farklı besiyerlerinden (MEA, SDA ve PDA) elde edilen pigment miktarları...50

Tablo 3.4: P. mallochii’ nin Hunter kalorimetresi değerlerine ve farklı konsantrasyonlarda (5, 25, 50, 100 mg/mL) çözeltiler Color grap (color detection) uygulamsı ile L*, a* ve b* kolorimetresi değerini………...56

(12)

viii

SEMBOL LİSTESİ

SDA Sabrouraud Dekstroz Agar MEA Malt Extract Agar

PDA Patates Dekstroz Agar YES Yeast Extract Sucrose Agar CYA Czapek Maya Autolysate Agar

CZ Czapek Agar

OA Oatmeal Agar

CREA Creatin Sucrose Agar

DG18 Dichloran% 18 Gliserol Agarı

CYAS Blakeslee's MEA ve CYA ile %5 NaCl DIC Differential İnterference Contrast HIV İnsan immün yetmezlik virüsü OTA Okratoksin-A

NOEL No Observed Effect Level DNA Deoksiribonükleik Asit

JECFA Gıda Katkı Maddeleri Uzman Komitesi

PMTDI Vücut ağırlığı olmak üzere geçici bir maksimum tolere edilebilir günlük alım düzeyi

MAK Maksimum izin verilebilir konsantrasyon CTV Citreoviridin

CPA Siklopiyazonik asit DHN Dihidroksifenilalanin DOPA Dihidroksinaftalin

RBCA Rose Bengal Chloramphenicol Agar PCR Polimeraz Zincir Reaksiyonu ITS İnternal Transcribed Spacer

CIE Uluslararası Aydınlatma Komisyonu TLC İnce Tabaka Kromatografisi

(13)

ix

ÖNSÖZ

İnsan ve doğa bir bütün ise bilimin amacı doğanın gerçeğini anlamak ve onu muhafaza etmektir. Bu amaçla, yaptığım tez çalışmam, 2016-2018 yılları arasında yüksek lisans funguslardan doğal pigment üretimi ile doğal boyar madde çevreye ve insanlara zarar vermeyen, sentetik ve azo boyaların yerine bir alternatif oluşturacak aynı zamanda endüstriyel olarak da kullanılabilecek bir doğal pigment arayışı idi. Çalışmamızda elde ettiğimiz sonuçların bu hedefimizi gerçekleştirmeye oldukça yakın olduğumuz görmekten dolayı mutluyuz.

Bu çalışmamın sürecinde bana her konuda destek veren, bilimsel görüşüyle, azmiyle ve katkılarıyla yardımını esirgemeyen ve danışmanlığımı üstlenen Sayın Prof. Dr. Tülin AŞKUN’ a teşekkürlerimi sunuyorum. Çalışmam sırasında bana yardımlarıyla katkıda bulunan Sayın Yar. Doç. Dr. Görkem DENİZ SÖNMEZ’ e teşekkür ederim.

Bu yüksek lisans ilk döneminde belli bir sebepler dolayı danışmanlığım değişikliği yaptığımı ve anlayışlı bir şekilde karşılaşan ve bana her daim hem maddi hem manevi destek veren için eski danışmanım Doç. Dr. Hatice YILDIRIM’ da saygımı, sevgimi ve teşekkürlerimi sunuyorum.

Ayrıca beni büyütüp yetiştiren ve eğitim hayatım boyunca hem yakın iken hemde uzak iken her daim manevi ve maddi destek veren ailem özellikle annem Baya OURİHANE ve babam Fodil BOUHRİ' ye bütün içten duygularımla teşekkür ederim. Gurbette beni yabancı olduğumu hiç hissettirmeyen hocalarıma, eğitim arkadaşlarıma teşekkürü borç bilirim.

Unutamayacağım ki, hiç bir beklentisi olmadan her konuda bana destek veren, arkamda duran, hiç esirgemeyen elinden geleni ne varsa benim için yapan, doğru yolu gösterip onu benim için aydınlatan, annem gibi olan Sayın Prof. Dr. Gülendam TÜMEN’ e ve tanıdığım o güzel insanlara sonsuzca saygımı, sevgimi ve teşekkürlerimi iletirim.

Balıkesir Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi’ne ve Biyoloji Bölümü öğretim görevlilerine ve laboratuvar arkadaşlarıma desteklerinden ötürü teşekkür ederim. Bu kutlu süreçten sonra daha da bir söz varsa, o söz şudur “verdiğiniz kadar alacaksınız”.

(14)

1

1.

GİRİŞ

Penicillium genusuna ait funguslar dünyadaki en yaygın organizmalardır.

Antarktika’ dan Grönland’ a kadar aranan her yerde bulunmuşlardır. Penicillium sporlarından arınmış bir toprak örneği veya çürüyen bitki örtüsü bulmak zordur. Bununla birlikte, son 20 yılda yapılan çalışmalar Penicillium türlerinin gelişmesinin genellikle substrata özgü olduğunu göstermiştir. Taksonomideki gelişmeler, yaygın olarak izole edilen bazı türlerin, yalnızca kirletici maddeler olarak gıdalarda görülen toprak fungusları olduklarını, bazılarının ise gıda kaynaklı olduğunu, elverişli koşullarda yüksek bir bozulmaya potansiyeline sahip olduklarını göstermiştir. Çoğu

Penicillium türleri Aspergillus’ lar kadar belirgin bir bozulmaya neden olmazlar. Penicillium türleri daha az yaygındır ve gelişimi sınırlıdır. Bununla birlikte Penicillium türleri gıda bozulmasının önemli bir nedenidir. Bu yaygın kontamine edici

türlerin substratlarına bağlı olarak tanılanması; hem kontaminasyon sorunun aydınlatılmasına, hem de fungal zararların önlemesi ve muhtemel mikotoksin kontaminasyonu ile ilgili konuların çözümlenmesine çok yararlı olabilmektedir. Genel olarak Penicillium izolatlarının tanılanması kolay değildir. Bununla birlikte, türlerin üzerinde geliştiği substratlarına göz önüne alınması, tanılamada bilgi sağlayabilir [1].

1.1 Taksonomi

Literatüre göre Penicillium genusunun tamamlanmış taksonomisinde yüz elli tür tespit edildi ancak daha sonraki çalışmalar bu sayının daha da yüksek olduğunu göstermektedir [2]. Penicillium sayısı, en son yapılan derleme çalışmalarına göre yaklaşık 350 tür olarak belirlenmiştir [3]. En az 50 tür yaygın olarak bulunmaktadır [4]. Tüm yaygın türler sentetik veya yarı sentetik ortamlarda büyür ve yayılır, genelde genus seviyesinde kolayca tanınırlar. Penicillium’ da sınıflandırma esas olarak mikroskopik morfolojiye dayanmaktadır. Bu morfoloji, Penicillium ana konidiyofor hücrelerinde (stipes) bulunan sterigmatalar (konidya üreten elementler), metula, rami (sterigmataları destekleyen elementler) sayısına ve düzenine dayanan alt-genusları içerir. Pitt’ in (1979) sınıflandırması dört alt-genus içerir: Aspergilloides, burada

(15)

2

sterigmata direkt olarak destek elemanları araya girmeksizin konidiyofor tarafından taşınır; stregmataların metula tarafından desteklendiği Furcatum ve Biverticillium’ da hem metula hem de rami (ramus) bulunur (Şekil. 2). Önemli besin bozulmasına neden olan (toksijenik) türlerinin çoğunluğu Penicillium alt-genuslarında bulunur [2].

1.1.1 Penicillium Sistematikteki Yeri

Kingdom: Fungi Division: Ascomycota Class: Eurotiomycetes Order: Eurotiales Family: Trichocomaceae

Genus: Penicillium Link (1809)

1.2 Penicillium özellikleri

Penicillium’ lar çok çeşitlidir ve kozmopolit mantarlar olup, bu genus içinde

yaklaşık 350 tür tanımlanmaktadır. Dört alt-genus Aspergilloides, Penicillium,

Furcatum ve Biverticillium' a bölünmüştür; Son zamanlarda ilk üçü Penicillium

genusuna, Talaromyces ise alt-genus olan Biverticillium' a dahil edilmiştir [3].

Tallus tipik olarak çok dallı, çok çekirdekli, septatlı, genellikle renksiz hiflerden oluşur. Konidiyosporlar, mantarların başlıca yayılma yoludur ve çoğunlukla yeşil, sarı yeşil, sarı ve mavi vb renktedirler. Eşeyli üreme, bir askogenum ve bir anteridiumun birleşip çekirdeklerinin askogonuma aktarılması ve etraflarının bir periderma ile sarılmasıyla başlayan karyogami, mayozis ve mitozis ile devam eden askosporların üretimini içerir. Düzensiz yayılan askuslarda, her biri sekiz tek hücreli askospor içerir [4].

(16)

3 1.2.1 Penicillium Morfolojisi

1.2.1.1 Penicillium Makromorfolojisi

Tanılama besiyerlerinde koloni özellikleri ve çapları tür tanımlamada kullanılan önemli özelliklerdir. Bu besiyerlerinden Czapek Maya Autolysate Agar (CYA) ve Malt Extract agar (MEA, Oxoid) kullanımı oldukça yaygındır. Ayrıca pek çok laboratuvar Difco MEA’ ıda tercih eder. Modern taksonomik araştırmalarda iki farklı MEA formülasyonu yer almaktadır. Blakeslee’ nin MEA' ı tarihsel olarak yaygın kullanılmıştır. ATCC Medium: 325 Malt Extract Agar (Blakeslee's formülü) olarak bilinmektedir. Firmlara göre MEA içeriği Tablo 1.1’ de verilmiştir [5].

Tablo 1.1: Morfolojik karakterizasyon için kullanılan besyierleri ve stok çözelteleri.

MEA Oxoid (pH 5.4 ± 0.2)

İçerik Miktar

Malt Extract 30.0 g

Mikolojik pepton 5.0 g

Agar 15.0 g

1000 mL Distile suya tamamlanır [6]. MEA difco (pH 4.7 ± 0.2) İçerik Miktar Maltoz, Technical 12.75 g Dekstrin 2.75 g Gliserol 2.35 g Pepton 0.78 g Agar 15.0 g

1000 mL Distile suya tamamlanır [7].

Malt Extract Agar (Blakeslee formu) (pH 5.3 ± 0.2)

İçerik Miktar

Malt Extract 20.0 g

Dekstroz 20.0 g

Pepton 1.0 g

Agar 18.0 g

(17)

4

Aşağıdaki alternatif besiyerleri, taksonomik karakterleri gözlemlemek için kullanılmaktadır; Czapek agarı (CZ), Yeast Extract Sucrose Agar (YES), Oatmeal agar (OA), Creatin Sucrose Agar (CREA), Dichloran % 18 Gliserol agarı (DG18), Blakeslee's MEA ve CYA ile % 5 NaCl (CYAS) ve Czapek Yeast Agar (CYA) [5]. Besiyerlerin içeriği Tablo 1.2’ de verilmiştir.

Tablo 1.2: Taksonomik karakterleri gözlemlemek için kullanılan besyierleri ve stok çözelteleri.

Czapek stock solution (100 ml) (Pitt 1979)

İçerik Miktar

NaNC3 NaNC3 30.0 g

KCl 5.0 g

MgSO4 7H2OMgSO4 7H2O 5.0 g

FeSO4 7H2OFeSO4 7H2 0.1 g

1000 mL Distile suya tamamlanır [2].

Creatine Sucrose Agar (CREA, Frisvad 1981) PH 8.0 ± 0.2.

İçerik Miktar Sakaroz 30.0 g Kreatin 1 H2O 3.0 g K3PO4 7H2O 1,6 g MgSO4 7H2O 0.5 g KCl 0.5 g FeSO4 7H2O 0.01 g

İz element stok çözeltesi 1 ml

Bromocresol purple 0.05 g

Agar 20.0 g

1000 mL Distile suya tamamlanır [9].

Czapek Yeast Autolysate agar (CYA, Pitt 1979) PH 6.2 ± 0.2.

İçerik Miktar

Czapek konsantresi 10 ml

Sakaroz 30.0 g

Yeast Extract (Difco) 5.0 g

K2HPO4 1.0 g

İz element stok çözeltesi 1 ml

Agar 20.0 g

(18)

5 Tablo 1.2’ devamı:

Czapek's Agar (CZ, Raper ve Thom 1949)

İçerik Miktar

Czapek konsantresi 10 ml

Sakaroz 30.0 g

İz element stok çözeltesi 1 ml

Agar 20.0 g

1000 mL Distile suya tamamlanır [10].

Dichloran 18 % Glycerol Agar (DG18, Hocking ve Pitt 1980) PH 5.6 ± 0.2.

İçerik Miktar Dichloran-Gliserol-Agar-baz (Oxoid) 31.5 g Gliserol (susuz) 220.0 g İz element stok çözümü 1 ml Kloramfenikol 0.05 g Agar 20.0 g

1000 mL Distile suya tamamlanır, otoklavdan sonra 0.05 klortetrasiklin eklenilir [11].

Yeast Extract Sucrose Agar (YES, Frisvad 1981) PH 6.5 ± 0.2.

İçerik Miktar

Yeast extract (Difco) 20.0 g

Sakaroz 150.0 g

MgSO4 7H2O 0.5 g

İz element stok çözeltesi 1 ml

Agar 20.0 g

1000 mL Distile suya tamamlanır [9].

Oatmeal Agar (OA, Samson ve ark. 2010) PH 6,5 ± 0.2.

İçerik Miktar

Yulaf ezmesi / gevreği 30.0 g

İz element stok çözeltesi 1 ml

Agar 20.0 g

(19)

6 Tablo 1.2’ devamı:

İz element stok çözeltisi (100 ml)

İçerik Miktar

CuSO4 5H2OCuSO4 5H2O 0.5 g

ZnSO4 7H2OZnSO4 7H2O 0.1 g

1000 mL Distile suya tamamlanır [8].

Czapek Yeast Autolysate Agar ile 5 % NaCl (CYAS) PH 6.2 ± 0.2.

İçerik Miktar

Czapek konsantresi 10 ml

Sakaroz 30.0 g

Yeast Extract (Difco) 5.0 g

K2HPO4K2HPO4 1.0 g

İz element stok çözeltesi 1 ml

NaCl 50.0 g

Agar 20.0 g

1000 mL Distile suya tamamlanır [8].

CZ agar Raper ve Thom (1949) ve Ramírez (1982) tarafından taksonomik analizlerde kullanıldı ve kimyasal olarak iyi sonuçlar gösterdi. Bununla birlikte,

Penicillium çalışmaları için yaygın olarak kullanılmamaktadır. YES, türlerin

metabolitlerinin belirlenmesi için önerilen ortamdır. Eşeyli çoğalan suşlar OA besiyeri üzerinde yetiştirildiğinde sıklıkla değerli taksonomik bilgiler sağlar. Asit üretimi, CREA' daki renk reaksiyonuyla (mordan sarıya kadar) gözlenir ve yakından ilişkili türleri ayırt etmek için genellikle faydalıdır [10, 13].

Dichloran 18 % Glycerol agar (DG18) ve Czapek Yeast Autolysate agar ile %5 NaCl (CYAS) genellikle düşük su aktiviteli ortamlardaki büyüme oranları ile ilgili yararlı bilgiler elde etme amacıyla kullanılır. Tutarlı konidyal renkler için, eser element olarak çinko sülfat ve bakır sülfat (100 ml damıtılmış suda 1 g ZnSO4.7H2O

ve 0.5 g CuSO4.5H2O) kullanılır; çünkü eser elementlerin pigment üretimi de için

kritik önem taşıdığı literatürde görülmektedir [5]. Visagie ve ark. (2014) agar ayrıca kullanılan içeriğinin koloni görünümünü etkilediğini gösterildi [11].

Petri kapları hava alış-verişini izin verdiğinden dolayı kültür karakteristiklerinin gözlemesi için en uygun seçenek cam petri kaplarıdır, polistiren

(20)

7

petri kapları bu kullanıma uygun değildir [2]. Petri parafilm ile sarıldığında hava değişimini kısıtlayarak çoğu zaman büyümeyi ve sporülasyonu engellemektedir [14].

Petri kaplarında yapılan kültürlerde inkübasyon sonrasında koloni çapları ölçülür. Penicillium’ u tanımlamak için kullanılan önemli karakterler arasında koloni dokusu, sporülasyon derecesi, konidyanın rengi, miselin bolluğu, dokusu ve rengi, çözünebilir pigmentin ve eksudaların varlığı ve renkleri, ters koloni renkleri (kolonu altı rengi) ve CREA üzerinde büyüme ve asit üretimi derecesi (bazı üretim türlerinde asit üretimi ve bunu takiben baz üretimi) yer alır [15].

1.2.1.2 Penicillium Mikromorfolojisi

Penicillium' un konidiyofor ve klestotezyumları (üretildiğinde) taksonomide

büyük önem taşır. Penicillium’ un sınıflandırılmasında konidiyofor dallanma tipleri (Şekil 1.1)’ de gösterilmiştir [16, 10, 2]. Bu dallanma tipleri Penicillium için şu anda kabul gören seksiyonlarda taksonomik olarak tam uyumlu olmamasına rağmen, onları doğru bir şekilde karakterize etmek önemlidir. Konidiyoforlar çoğu zaman basit olmaktan ziyade, çok sayıda dallanma seviyesine sahip karmaşık desenler, simetrik veya asimetrik desenler oluştururlar (Şekil 1.1A). Monoverticillate konidiyoforun ucunda fiyalid ve konidyum (veya konidiya zinciri) yer alır (Şekil 1.1B). Düzensiz olarak çatallanan konidiyofor en basitten komplekse doğru sayısız subterminal dallar oluşturur (Şekil 1.1C) [2]. Biverticillate konidiyoforlar ile fiyalid arasında üç veya daha fazla metulaya bulunur; metula farklı veya eşit uzunlukta olabilir, genellikle az ya da çok silindiriktir (Şekil 1.1D, E).

Terverticillate konidiyoforlar ve metula arasında birden fazla dallanma seviyesine vardır. Çoğunlukla konidiyofor ekseninin bir devamı ve bir yan dal, bazen de birden fazla dal çemberi seklinde dallanır (Şekil 1.1F). Kuaterverticillate konidiyoforlar, yalnızca birkaç tür tarafından üretilir ve terverticillate örüntüsünün ötesine geçen bir ekstra seviyeye sahiptir (Şekil 1.1G). Terverticillate ve kuaterverticillate konidiyoforlar belirgin derecede asimetrik olma eğilimindedir. Birçok türün kolonilerinde, özellikle de kültürlerde, bozulmaya başladıkça, birden fazla dallanma örüntüsü veya ara formlar olabilir. Diğer önemli mikroskobik karakterler, konidia boyutları, şekli, rengi ve yüzey süslemesini içerir. Mikroskobik olarak konidia yüzeyi desenleri en iyi differential interference contrast (=Nomarski)

(21)

8

mikroskopta (DIC) gözlenir. Konidia yüzey süsleri, bazen hazırlanan preperetlerdeki hava ceplerinde gözlenebilir.

Mikroskopik gözlemler için 7-10 günlük eski MEA kolonilerinden preparat hazırlanır. Bunun için koloni renginin ortaya çıkmaya başladığı kolonilerden, koloni kenarına yakın bir bölgeden ve konidiayı gözlemlemek için koloni merkezlerinden alınan çok küçük örneklerden preparat hazırlanır. Mantar misellerini daha iyi gözlemleyebilmek için Shear solüsyonu veya pamuk mavisi ile laktik asit gibi diğer çözeltiler de kullanılabilir [12, 17]. Fenolün aşındırıcı ve toksik olması nedeniyle laktofenol önerilmemektedir. Konidianın hidrofobik olması nedeniyle aşırı havanın laktik aside girmesini önlemek için ve çok miktardaki konidianın uzaklaştırması için %70 etanol sıklıkla kullanılır. Konidiyoforları fotoğraflamak amacıyla sporlar iki veya üç kez yıkanır. Çok yoğun kolonileri olan bazı türleri mikroskop altında incelemek için çok ince iğnelerle konidiyoforları ayırmak gereklidir.

Şekil 1.1: Penicillium’ da görülen konidiyofor dallanma şekilleri. A, Tekli phialide ile konidioyfor

(basit). B, Monoverticillate (bir safhalı dallanma). C, Çatallanma. D, E, Biverticillate (iki safhalı dallanma). F. Terverticillate (üç safhalı dallanma). G. Kuatervertisilat (dört safhalı dallanma), konidiyoforların kısımlarını tanımlamak için kullanılan terimler verilmiştir. Ölçek çubuğu = 10 μm [5].

(22)

9

1.3 Penicillim Uygun Yaşam Ortamları

1.3.1 Penicillium Ekolojisi

Penicillium genusu, serin, orta dereceli iklimli ve organik materyal içeren

yerlerde bulunan toprak funguslarıdır. Penicillium ve Aspergillus' un saprofitik genusları, Eurotiales' in en tanınmış temsilcileri arasındadır, çoğunlukla biyolojik olarak parçalanabilir maddeler üzerinde yaşar. Amerika' da yaygın olarak bilinirler, özellikle Penicillium türleri gıda bozulmasının ana nedenleri arasındadır[18]. Birçok tür yüksek toksisitede mikotoksin üretir. Bu Penicillium türlerinin tahıllarda ve diğer depolanmış gıdalarda çoğalabilme yeteneği, düşük nemde gelişme eğilimine ve tahıllar yeterince nemli iken hava akımıyla hızla kolonize olma özelliklerine bağlıdır. Bazı türlerin, genellikle açıkta bırakılan ekmekler üzerinde büyüyen ve ince tüylü doku veren mavi bir rengi vardır[4].

Bazı Penicillium türleri; P. expansum elma ve armutlar, P. digitatum, narenciye [19] ve P. allii, sarımsak [20] da dahil olmak üzere bitkilerin meyvelerini ve çiçeklerini etkiler. Bazı türlerin hayvanlar için patojen olduğu bilinmektedir; P. corylophilum, P.

fellutanum, P. implicatum, P. janthinellum, P. viridicatum ve P. waksmanii,

sivrisineklerin potansiyel patojenleridir[21]. Vietnam bambu sıçanlarında ölümcül etkilere sahip olan P. marneffei, güneydoğu Asya’ da insan immün yetmezlik virüsü (HIV) bulaşmış bireyler için ortak bir fırsatçı enfeksiyonudur [22].

Penicillium türleri, kapalı ortamların havasında ve tozunda bulunur. Fungus

açık havada kolayca taşınabilir ve büyüme için atık organik maddelerden besin maddeleri elde ederek yetişir. Penicillium büyümesi, belirli bir yüzey üzerinde yeterli miktarda nem mevcut olduğu sürece, bağıl nem düşük olsa dahi yüzeyde gerçekleşebilir. Aspergillus ve Penicillium sporlarının, konutların iç havasında ve açık alanlarda çok yaygın olarak bulunmaktadır [23].

Bazı Penicillium türleri Örneğin; P. chrysogenum, P. steckii, P. notatum, P.

cyclopium ve P. nalgiovensis makineleri ve bunların yakıtlarını etkiler; bunların

çalıştırılıp korunması için kullanılan yağlayıcı materyallere zarar verir. Bunlardan P.

chrysogenum, P. rubrum ve P. verrucosum makinaların yağlarına zarar verirken, P. regulosum, optik ve koruyucu camı tahrip eder [24].

(23)

10

1.3.2 Penicillium Türleri Gıda Bozulmasına Neden Olur

Penicillium türleri besin maddelerinde çok yaygın bulunur. Çoğu tür besinlerin

bozulmasına, mikotoksinlere veya gıdalardaki zararlı biyokimyasal değişikliklere neden olur. Bu etkiler çoğunlukla türe özgü olduğundan, Penicillium’ un tür düzeyinde tanılanma gıda muhafazası ve güvenliği açısından çok önemlidir. Bu türlerin çoğu kapalı yerlerde bulunur ve alerjik oluşturabilir. Gıda bozulmasına neden olan

Penicillium türleri üç ana gruba ayrılır; a) bunlar taze gıdaları, özellikle meyveleri

enfekte edenler, b) tahıllara bulaşanlar, c) hasat öncesi, sonrası ve kurutma esnasında olan işlenmiş gıdaları enfekte edenlerdir. Bu gruplar aşağıda ayrı olarak ele alındı [1].

Penicillium türleri, narenciye ve diğer meyvelerin bozulmasına yol açan

başlıca funguslardır. Bu türler dünya çapında meyveler ve sebzeler üzerinde büyük kayıplara sebep olur. Söz konusu türlerin yaptığı hastalıklar, inceleme, kültür ve tanılama ve mikotoksin analizleri ile kolayca ortaya çıkartılabilir. Elmalar ve armutlar,

Penicillium expansum tarafından kolayca bozulur ve karakteristik kahverengi,

çürümeye neden olur [1].

Penicillium expansum -2 °C, 35 °C arasında ve 0.83 aw su aktivitesinde büyür

[25]. Geniş spektrumlu patojen olarak domates, çilek, üzüm, mango ve avokado gibi sebze ve meyveler üzerinde geliştiği gösterilmiştir [26]. Penicillium expansum hem önemli bir bozulma fungus hem de elma ve armut suyunda P. expansum nedeniyle çürümenin sonucu olan mikotoksin patulin’ in ana kaynağı olarak ticari açıdan önemlidir. Meyve suyundaki patulin seviyeleri ezmeden önce çürümüş meyveleri yok sayarak etkin bir şekilde kontrol edilebilir. Bim rçok meyve suyu fabrikası, işlemden önce çürümüş olan meyveleri ayırmak için yüksek basınçlı su spreyleri kullanmaktadır.

Penicillium solitum, daha az yaygın bulunan önemli bir patojendir. P. expansum' un büyümesini kontrol etmek için kullanılan fungisidlere karşı dirençlidir

ve bu nedenle elma bozulmasındaki rolü son yıllarda artmıştır [27, 28]. Bu tür ayrıca peynirin bozulmasına neden olur [29, 30]. Penicillium solitum terverticillate bir Penicilli’ dir. Mikotoksinler üretilmez. Bu türün fizyolojisi üzerine çok az bilgi kaydedilmiştir, ancak muhtemelen P. expansum ile benzer büyüme karakteristiklerine sahiptir. Penicillium funiculosum elma ve çekirdeğinin çürümesine neden olur [25]. Penicilli bir biverticillatedir ve Biverticillium alt-genus türleri kısa, pürüzsüz

(24)

11

konidiyofor üzerinde oluşur [25]. Mikotoksin üretilmemektedir. Penicillium digitatum turunçgil meyvelerinin çürümesine neden olur ve ekonomik kayıplar da oldukça yüksektir. P. digitatum, turunçgilde ve sıklıkla portakalları kahverengi çatlaklar oluşturarak bozulmasına neden olur. Penicillileri çok büyüktür, biverticillate’ den terverticillate’ ye gelişir ve pürüzsüz konidiyoforlar üzerinde oluşur. Bahçedeki meyvelerin ilk kontrolu, yere düşen meyvelerin uzaklaştırlmak mantar hastalıklarının engellemesidir [26]. Hasat edilen meyveler üzerindeki kontrol, fungus öldürücü spreyler veya dipslere dayanır ancak tiyabendazol, benomil ve imazalil direnci çoğu ülkede daha fazla veya daha düşük oranda gelişmiştir [31].

P. italicum, turunçgillerden en sık limonda çürümeye neden olur. Çürüme

esnasında fungus gelişimi mavi veya mavi yeşil renktedir. Terverticillate bir Penicilli, pürüzsüz konidiyoforlar üzerinde taşınır [25]. P. italicum gibi, P. ulaiense de narenciye, özellikle portakal ve limonda patojeniktir. Tanımından kısa bir süre sonra, izolatlarına dünyanın dört bir yanındaki narenciye yetiştirme bölgelerinde raslanmıştır.

P. ulaiense P. italicum' dan daha zayıf bir patojendir [32]. Büyüme parametreleri, P. italicum' un büyüme parametrelerine benzerdir. P. italicum, P. ulaiense ve P. digitatum türleri diğer besin kaynaklarında nadir olarak bulunur. Bu üç türün

mikotoksin ürettiği bilinmemektedir. Meyve ve sebzelerin bozulmasına neden olan

Penicillium' un diğer türleri ekonomik olarak daha az önemlidir.

Penicillium brevicompactum Penicillium' a özgü bir alt-genustur terverticillate

büyük bir Penicilli sahiptir ve yaygın olarak çok çeşitli meyvelerden izole edilen zayıf bir patojendir. Depoda saklanan elma, üzüm, fungus, cassava, patates [25] ve zencefillerde bozulmaya neden olduğu bildirilmiştir [33]. P. brevicompactum zayıf mikotoksin olan mikofenolik asidi üretir ve gıdalarda önemi yoktur.

Penicillium aurantiogriseum meyveler üzerinde geniş yelpazedeki zayıf bir

patojendir. Depolanmış elma, armut, çilek, üzüm, kavun, domates ve patates gibi meyve ve sebzelerin bozulmasına neden olduğu bildirilmiştir [26, 30, 34]. Terverticillate bir Penicilli’dir, Penicillium alt-genusu olarak, pürüzlü pürüzsüz konidiyofor üzerindeki konidia düz yüzeye sahiptir [17]. P. aurantiogriseum' un fizyolojisi, Penicillium alt-genusu olarak sınıflandırılan birçok diğer türün fizyolojisi ile benzerdir [25]. Bu tür Penisilik asit, rokfortin C ve verrucosidin gibi mikotoksinleri üretir:

(25)

12

P. allii ve P. corymbiferum sarımsaklarda çürümeye neden olur. Ayrıca çok

nadir bulunur [35, 30]. Terverticillate bir Penicilli’ ye sahiptir. Konidiyofor yüzeyi uzun ve pürüzlüdür. Her yerde bulunan Penicillium chrysogenum türlerinin çeşitli meyvelerin bozulmasına neden olduğu bilinmektedir. Ancak önemli bir patojen değildir. P. chrysogenum suşunun penisilin üretimi için kullanılmaktadır.[1]

Penicillium oxalicum sera salatalıkları ve tatlı patateslerin bozulmasına neden

olur ayrıca önemli bir patojen olduğu bildirilmiştir [25]. Bu tür çok sayıda konidia üretir. Biverticillate bir penicilli’ ye sahiptir. Konidiyoforlar pürüzsüzdür. Furcatum alt-genusu Furcatum bölümünde sınıflanmaktadır [25]. P. oxalicum tahıl toksisitesinde önemli bir mikotoksin olan sekalonik asit D' yi üretir [36].

Tahıllar Penicillium türleri için büyük bir yaşam alanıdır. Özellikle Penicillium alt-genusuna ait olan çoğu tür için ekolojik yaşam alanı toprak veya çürümekte olan bitki örtüsü yerine diğer alt-genuslardaki türlerdir. Bununla birlikte, Penicillium türleri hasattan önce tahılları istila ederler, dolayısıyla ne patojen ne de komensal olarak kabul edilirler. Hasat sonrası işgalciler olarak bilinirler. Tahıllara olan bağlılığın nedeni bilinmemektedir. Avrupa tahıllarında en önemli tür Penicillium verrucosum' dur. Terverticillate bir penicilli’ dir konidiyoforları güçlü, pürüzlü yüzeyidir. P.

verrucosum genellikle belirgin bir bozulmaya neden olmaz, ancak okratoksin A' nın

üretilmesinden sorumludur. Avrupa’ da bu mikotoksinler için sıkı mikotoksin limitleri belirlenmiştir. Son çalışmalarda bu türün buğday ve arpayı hasattan sonra istila ettiğini göstermiştir. Fizyolojik olarak, P. verrucosum 0.8 aw' nin altında büyüyebilen bir

kserofildir. Sıcaklığın 31 °C' nin altında olduğu bölgelerde büymesi ve tropik bölgelerde bulunmaması nedeniyle ABD ve Avustralya gibi sıcak ılıman bölgelerde nadir olarak bulunur. Sonuç olarak okratoksin A, yalnızca Avrupa ve Kuzey Amerika’ daki tahıllarda bulunmaktadır.

Penicillium citreonigrum 100 yıl önce sarı pirinç tüketimi nedeniyle sarı pirinç

sendromu Japonya ve diğer oryantal ülkelerde büyük bir önem taşıyordu ve genç sağlıklı kişiler için ölümcül bir hastalıktı [37, 38]. Bugün bu hastalığa sitreoviridin mikotoksinin neden olduğu bilinmektedir. Bu türün konidiyoforları küçük, narin ve pürüzsüz yüzeyi sahiptirler. Monoverticillate penicillileri ürettiği için, Aspergilloides alt-genusunda sınıflandırılır [25]. 1915' te Japonya’ da sarı pirinç satışı yasaklandıktan sonra hastalık ortadan kalkmıştır. P. citreonigrum şimdi nadir bir tür olarak kabul

(26)

13

edilmektedir. Sarı pirinç sendromunda diğer Penicillium türleri de rol almış olabilir. biverticillate bir penicilli’ ye sahip olan P. adicum islanditoksin, sikloklorotin, luteoskirin ve eritroskirin gibi mikotoksinler üretir ve Biverticillium alt-genusunda sınıflandırılır. Penicillium' a ait diğer türler esas olarak tahıllar üzerinde bulunur ve bozulmaya neden olabilmektedir. Örneğin, mısır bozulmasına neden olan P.

aurantiogriseum; mısırın nemli ve soğuk bir şekilde depolanması nedeniyle oluşur,

ayrıca 'mavi göz' adlı bir hastalığa sebep olabilmektedir [39]. Penicillium oxalicum mısırın böcek tarafından hasara uğratılması veya yaralanmasına bağlı olarak mısırın hasat öncesi hasar görmesine neden olur.

Birçok Penicillium türü 0 °C' nin altında büyüme yeteneğine sahiptir ve bu nedenle paketlenmiş, soğutulmuş ürünlerin bozulmasının başlıca nedeni de budur. Az sayıdaki tür oksijen miktari azaldığında yetişme yeteneğine sahiptir. Penicillia neredeyse buzdolabındaki tüm ürünlerde görülebilir. En savunmasız gıda yüksek su aktivitesi olan peynirdir ve genellikle mikrobiyal stabilite soğutma ve ambalaja bağlıdır. Düşük sıcaklıklarda yetişme yeteneği, düşük oksijen gerilimlerinde büyüme, lipolitik etkinlik ve zayıf asitli koruyuculara karşı direnç içerir. P. commune, Avrupa’ da peynirlerin bozulmasının en yaygın nedenidir [30]. Terverticillate geniş bir Penicilli’ ye sahiptir. P. commune ve P. camemberti türü yüzyıllar boyunca peynirleri olgunlaştırmasında yer almaktadır.

Avustralya' da, P. roqueforti tarafından peynirin bozulması da yaygındır. Bu tür, peynir üretiminde de kullanılır aynı zamanda P. roqueforti kaşar peyniri gibi ürünler üzerinde önemli bir bozulma önleyici olarak da işlev görür. Bu türün terverticillate bir penicilli yapısı vardır. Koyu yeşil renklidir, konidiyoforları uzun ve çok kalın duvarlıdır. Bu türün temel fizyolojisi sıcaklık aralıklarında büyüme ve azaltılmış su aktivitesindeki büyüme gibi Penicillium alt-genusunun diğer birçok türünün fizyolojisi ile benzerlik gösterir. Bununla birlikte P. roqueforti, herhangi bir

Penicillium türünden büyüme için en düşük oksijen ihtiyacıyla ayırt edilir. Aynı

zamanda zayıf asitli koruyuculara karşı nadiren dirençlidir. Bu durum, P. roqueforti' nin peynir gibi çok çeşitli işlenmiş gıdalarda büyük bir bozulma etkeni olduğunu gösterir [40]. Peynirlerde genellikle koruyucu yoktur ancak krem peynir gibi bazı peynir ürünleri sorbat içerir. P. roqueforti ve diğer bazı türler, sorbatın trans-1,3 pentadien’ e dekarboksilatlanmasıyla bozulmaya neden olabilir ve bu da 'kerosen' lezzeti olarak bilinen bir lezzet kusuruna neden olur. Peynir bozulmasına neden olan

(27)

14

diğer türler P. chrysogenum, P. expansum, P. solitum, P. verrucosum, P. viridicatum ve P. brevicompactum' dur [25].

P. citrinum, tipik görünümünde koloniler, bol miktarda sitrinin üretilmesine

bağlı olarak sarı eksudat, çözünebilir pigment ve zıt renklere sahiptir. Konidiyoforlar pürüzsüz duvarlıdır ve tipik olarak Furcatum alt-genusu Furcatum bölümü olarak adlandırılan biverticillate bir Penicillium’ dur.

Yüksek yağlı yiyeceklerin ve reçellerin özellikleri farklı olduğundan bir

Penicillium türünün margarin ve reçelin bozulmasına neden olması şaşırtıcıdır. P. corylophilum biverticillate bir penicilli’ ye sahiptir. Konidiyoforlar pürüzsüz

duvarlıdır. Furcatum alt-genusunun Furcatum bölümünün karakteristik yapısını ve sıklıkla metulaların eşit olmayan uzunluklarını göstermektedir[25]. Bu türün mikotoksin üretmediği bilinmektedir. Margarin içindeki bozulmanın kontrolü, tuz içeriğini yükseltmek veya uygun koruyucular eklemek suretiyle gerçekleştirilir. Reçeller sıcak doldurulduysa ve kaplar soğumadan önce tersyüz edildiyse, bozulma nadirdir. Pastörizasyon Penicillium da dahil olmak üzere birçok fungus türünde konidia (eşeysiz üreme sporları) için öldürücüdür. Bununla birlikte bazı Penicillium türleri ve yakından ilişkili diğer genuslardan bazıları, daha yüksek ısı direncine sahip olan askosporlar (eşeyli üreme) üretmektedir. Bazı fungusların askosporları normal pastörizasyon işlemlerinde 90 °C veya daha fazla sıcaklıkta sağ kalabilirler. Askospor üreten her tür, pastörize ürünlerde potansiyel bir bozulma etkindir. Çoğu pastörize ürün, sınırlı oksijen bulunan koşullar altında ambalajlanmaktadır bu nedenle funguslarda bozulma, düşük oksijen ihtiyacı olan birkaç türle sınırlıdır.

Penicillium citrinum 5 ile 38 °C arasında ve 0,80 aw değerinin biraz üzerinde

büyür [25]. P. citrinum neredeyse her çeşit yiyecekte bulunur: küçük taneli tahıllar, mısır ve buğday unu, fıstık, ceviz, antep fıstığı ve fındık da dahil olmak üzere; mayalanmış ve sertleştirilmiş etler, örnek; kakao ve kahve çekirdekleri ve soya fasulyesi dahil olmak üzere diğer fasulye çeşitlerinde bulunur. Düşük sitrinin seviyeleri gıdalarda sıklıkla bulur. P. citrinum sıklıkla belirgin bir bozulmaya neden olmaz, bu nedenle sitrinin gıdalarda ciddi bir tehlike olduğu düşünülmez. Kuşlarda memelilere göre çok daha toksiktir ve zaman zaman kanatlılarda hastalıklara neden olmuştur.

(28)

15

İkinci bir yaygın tür P. chrysogenum' dur. Genellikle P. citrinum ile oluşur ve aynı çeşit gıdalarda bulunur. Bununla birlikte yukarıda belirtildiği gibi, aynı zamanda taze çeşitli taze meyvelerde zayıf bir patojendir. Biverticillate bir Penicilli’ dir. Konidiyofor pürüzsüz, 4 °C ile 37 °C büyür ve optimum sıcaklık 23 °C’ de ve 0.78 aw

‘ye kadar çimlenen bir kserofildir [25]. Mikotoksin üretmez.

P. crustosum' un tahıl ve hayvan yemi örneklerinin çoğundan izole edildiği

bilinmektedir. P. crustosum' un mısır, işlenmiş et, peynir, bisküvi, kek ve meyve sularının bozulmasından sorumlu olduğunu gösterilmiştir [25]. Ayrıca narenciye ve kavunlarda zayıf bir patojendir [30]. Dolayısıyla, hammadde ve bitmiş ürünlerde P.

crustosum ortaya çıkabilir. İşlenmiş gıdalarda P. crustosum' un oluşması yetersiz

işleme, işleme sonrası yeniden kontaminasyon, kusurlu ambalajlama, aşırı su aktivitesi veya gıdanın stabilitesi için soğutmaya bağımlılık gibi faktörlerden herhangi birine bağlı olabilir. P. crustosum, Penicillium alt-genusunda yer almaktadır. Terverticillate bir penicilli olarak uzun, kalın duvarlı konidiyoforu sahiptir. Bu türün fizyolojisi çok az incelenmiştir ancak P. expansum gibi yakından ilişkili türlere benzer. P. crustosum potansiyel bir nörotoksik mikotoksin olan penitrem A' nın ana kaynağı olduğu için tanımlanmasında önem kazanmaktadır. Hayvanlara verilen Penitrem, düşük dozlarda sürekli titreme yapar ancak yüksek konsantrasyonlarda hızla ölümcüldür. İnsanlarda ara sıra hastalığa neden olduğu görülmüştür [41]. P. glabrum her yerde bulunan bir türdür. P. glabrum peynir ve margarin gibi gıdaların bozulmasına neden olur bununla beraber her çeşit kurutulmuş ve konsantre gıdada bulunur.

Gıda bilimcileri koruyucuların kullanımını düşürmeye, süreç şiddetini azaltmaya ve raf ömrünü uzatmaya çalıştıklarından Penicillium türlerinin bozulma olasılığı artmaya devam edecektir. Diğer koruma yöntemlerinin yokluğunda gıdaların düşük sıcaklıklarda depolaması birçok Penicillium türünün büyümesini kontrol etmek için yetersizdir bu nedenle ürünlerin stabilitesi için düşük sıcaklık etkisizdir. Üreme olamdığı durumlarda Penicillium sporları pastörizasyonla etkisiz hale getirilir bu nedenle ısıl bir işlemin ardından aseptik paketleme Penicillium bozulmasını kontrol altına almanın en iyi yoludur.

(29)

16

1.4 Penicillium’ da Mikotoksin Üretimi

Gıdalarda yaygın olarak görülen fungal büyüme, insanlarda bağışıklığın bastırılmasına, kanserlere ve çeşitli alerjik yan etkilere neden olabilen mikotoksinlerin üretimiyle sonuçlanabilir. Uzmanlara göre, insan sağlığında önemli olan mikotoksinler majör ve minör mikotoksinler olmak üzere 2’ ye ayrılır. Majör olanlar Aflatoksinler, Okratoksin-A, patulin ve bazı Trikotesenler. Minör olanlar ise; Citreoviridin, Sitrinin, Siklopiazonik asit, Penisilik asit, Roquefortine-C, Chaetoglobosin, Mikofenolik asitin, Penitrem-A, Rubratoxin, PR toksini, Verrucosidin, Xanthomegnin, Viomellein ve Vioxanthin gibi mikotoksinlerdir. Bu mikotoksinler, sınırlı miktarda olmak üzere sadece birkaç tür fungus tarafından üretilir. Aflatoksinler, Penicillium genusundan pirinç gibi gıdalarda P. aurantiogriseum, P. corylophilum ve P. brevicompactum vb tarafından üretilen güçlü karsinojenlerdir [43]. Okratoksin-A, bir böbrek toksini ve olası kanserojendir. Penicillium verrucosum tarafından soğuk iklimlerde tahıl tanelerinde üretilir. Trichothecenes yüksek bağışıklık baskılıdır ve zearalenon östrojenik etkilere neden olur [3, 16].

1.4.1 Majör Mikotoksinler

1.4.1.1 Aflatoksin

Aflatoksinler hem akut karaciğer hasarına, karaciğer sirozuna, hem de tümörlerin indüksiyonuna ve teratojenik etkilere neden olan kronik bir toksiktir [44]. Aflatoksin dört büyük doğal Aflatoksin B1, B2, G1 ve G2 olarak bilinir. B' ve G', ince katmanlı kromatografi plakalarında UV ışığı ve bu bileşiklerin üretilen mavi ve yeşil renkleri belirtirken, 1 ve 2 numaralı rakamlar sırasıyla majör ve minör bileşiklere işaret eder. Aflatoksin B1 ve B2 ineklerdeki laktasyon dönemi (yavru verim dönemi) süresince (yaklaşık % 1.5) hidroksitlenir ve aflatoksinler M1 ve M2 sütte bulunur [45]. Bileşikler ana moleküllere kıyasla daha düşük toksisiteye sahip olmak birlikte, bebeklerin süt tüketiminin yaygın olması nedeniyle önemlidir. Yüksek toksisitesi nedeniyle, gıdalardaki ve yemlerdeki aflatoksinler için düşük limitler birçok ülke tarafından belirlenmiştir. Yakın tarihli anlaşmalara göre, 15 µg kg-1 aflatoksin, dünya

(30)

17

Aflatoksin B1, hayvan türlerinde bilinen en güçlü karaciğer kanserojeni olduğu kanıtlanmıştır. İnsan karaciğer kanseri Orta Afrika' da yüksek bir orandadır ve Güneydoğu Asya’ nın bazı bölgelerinde görülür; bu nedenle aflatoksinlerle muhtemel bir bağlantı söz konusudur. Birkaç Afrika ülkesinde ve Tayland’ da yapılan çalışmalar aflatoksin logaritması ve insan karaciğer kanseri oluşumu arasında bir korelasyon bulunmuştur [46] Yüksek aflatoksin alımı ve yüksek karaciğer kanseri oranıyla ilişkili olduğu yönünde çok sayıda kanıt vardır [47, 48]. Aflatoksin B1 sınıf 1 insan kanserojeni olarak düşünülmektedir [49].

Doğada başlıca aflatoksinler üreticisi Penicillium türleri. P. aurantiogriseum,

P. corylophilum, P. brevicompactum [43], P. puberulum, P. variable ve P. citrinum’

dur [50]. Gelişmiş ülkelerde, algılanan bir risk taşıyan gıdalarda aflatoksin miktarlarını düşürmek için temizleme prosedürleri kullanılır. Fıstık için, fungus oluşumu genellikle çekirdeğin renginin bozulmasının sebebidir. İstatiksel olarak örnekleme duyarlı ürünlerin ve gıdaların, hem ihracat yapan hem de ithalat yapan ülkelerdeki sağlık yasalarının katı gereksinimlerini karşıladığından emin olmak için, büyük numuneler örneklenir, bunlardan alt örneklerin hazırlanır, örnekler homojen hali getirilir sonra standartlaştırılmış aflatoksin testleri ile değerlendirilir.

Şekil 1.2: Aflatoxin

1.4.1.2 Okratoksin-A

Okratoksinler Aspergillus ve Penicillium genusleri tarafından üretilmektedir.

Penicillium genusunda okratoksin üreticisi türler P. viridicatum P. cyclopium, P. frequentans, P. nidulans ve P. expansum vb etkenler tarafından üretilen

mikotoksinlerdir. Bu toksinin A, B ve C olmak üzere üç türevi vardır. Özellikle okratoksin-A (OTA) kuvvetli bir toksik etkiye sahiptir. OTA; mısır, kuru fasulye, kuru üzüm kakao çekirdeği, kahve çekirdeği, soya fasulyesi, arpa, yulaf, turunçgil meyveler ve yer fıstığı gibi besinlerde bu küflerin gelişmesi sonucu oluşmaktadır [50].

(31)

18 OTA, genç sıçanlarda 20 mg kg-l oral LD

50 değerlerine ve 1 günlük civcivlerde

3,6 mg kg-l oral LD

50 değerlerine sahip bir akut nefrotokindir. Ayrıca farelerde,

alabalıklarda, köpeklerde ve domuzlarda öldürücüdür [51]. Ölümcül dozlardan sonra görülen başlıca patolojik değişiklikler renal tübüllerin ve periportal karaciğer hücrelerinin nekrozlarıydı. OTA’nın immünsüpresif, embriyonik ve muhtemelen kanserojen etkileri vardır. OTA, İskandinavya' daki domuzlarda nefrit etyolojisinde (böbrek hastalığı) önemli bir rol oynamaktadır [52] ve aslında kuzey Avrupa’ da çok miktarda bulunmaktadır. Bu ciddi bir hayvan sağlığı problemidir.

OTA, yağda çözünebildiği ve kolayca atılamadığı için, etkilenen hayvanların yağ depolarında birikir ve buradan domuz yiyen insanlar tarafından yutulur. İkinci bir kaynak, tohum içeren arpa veya buğday ekmeğidir. OTA insan kanında ve benzer konsantrasyonlarda insan sütünde [53] Avrupa' nın geniş bölgelerinde seviyeleri 35 µg kg-1 rapor edilmiş olarak bulunur [54]. İnsan hastalıklarına ilişkin açık kanıt hala zor olsa da, bu seviyeler Avrupa’ daki OTA ile ilgili yaygın bir soruna işaret etmektedir.

OTA’ nın P. viridicatum tarafından üretildiği de bilinmektedir [55]. Pitt JI (1987) tarfından P. viridicatum olarak kabul edilen, ancak okratoksin üreten izolatların, ayrı bir tür P. verrucosum olarak sınıflandırılmıştır [56]. P. verrucosum’ un sadece ılıman bölgedeki tahıllarda gelişen Kuzey Avrupa arpa ve buğday ile ilişkili olduğu bilinmektedir. Buna reğmen Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde et ürünlerinden oldukça sık izole edilmiştir. Başka yerlerde yaygın olarak görülmemektedir [57].

(32)

19 1.4.1.3 Patulin

Patulin P.expansum, P.patulum, P.aspergillus, P. byssochlamys, P. carneum,

P. paneum, P. clavigerum, P. gladioli, P. griseofulvum ve P. sclerotigneum Penicillium genusuna ait olan türler tarafından patulin üretilmektedir [3, 58, 59]. P.expansum en çok elmalarda bulunan bir mikroorganizmadır [58, 59, 61]. Patulin

yaygın olarak meyvelerde elme, armut, kayısı, portakal ve diğer mervelerde meyve suyu, reçeli ve şekerlemesi olarak ürünlerde bulunmaktadır [60]. Genel olarak patulin 5-25 °C’ de kontamine edilmiş meyve sularında üretildiği belirlenmiştir [59].

Patulin farelerde idrar oluşumunu engellemiş ve kan glukoz seviyelerini arttırdığını göstermiştir. Kapiller permeabiliteyi arttırarak ödemlere neden olduğu, hücre membranı permeabilitesini de değiştirdiği bilinmektedir. Çoğu, laktonlarla birlikte patulinin subkütan enjeksiyonuyla karsinojen sebep olduğu gözlenmiştir. Ayrıca kromozom kırıkları ve nükleus gelişim bozukluklarına neden olmaktadır. patulinin immunosupresif etkilerçalışmalarında sonucu in vitro ve in vivo’ da saptanmıştır. Fakat hem iki kısa dönem için hem de üreme sistemi için toksisitesi, uzun süreli toksisite ve karsinojenite için yapılan çalışmalarda bu etkilerin gözlemlendiği değer No Observed Effect Level (NOEL) değerinden yüksektir [58, 59]. Genotoksisite üzerine yapılan çalışmalarda elde edilen sonuçlar çok çeşitlilikgöstersede; memeli hücreler üzerinde yapılan çalışmalar pozitif sonuçlar elde edilirken bakterilerle çoğu negatif değerler elde edilmiştir [59].yaılan bazı çalışmalarda patulinin deoksiribonükleik asit (DNA) sentezini olumsuz etki gözlemlenmiştir. Bu genotoksik etkilerin, patulinin sülfidril gruplarıyla olan bağlanma yeteneğine bir sonuncu olarak DNA replikasyonunda gerçekleştiren enzimleri inhibesyonuna bağlantılı olduğu düşünülmektedir. Farelerde veya sıçanlarda vücut ağırlığına 1,5 mg/kg kadar teratojenik olduğu göstermemiştir. Daha yüksek değerlerde ise maternal toksisite ve düşük sıklığında artış göstermiştir; bununla birlikte patulinin embriyotoksik olduğunu bildirilmiştir [58]. Patulin karsinojenik toksik bir madde özelliğini sahip olduğunu şuphalanmaktadır. Resmi olmasa da, Gıda Katkı Maddeleri Uzman Komitesi (JECFA) tarafından 1995’ te yapılan çalışmalarda 43 µg/kg’ lık NOEL değeri ve güvenlik faktörü olarak 100 kullanılmasıyla 0,4 µg/kg vücut ağırlığı olarak geçici bir maksimum tolere edilebilir günlük alım düzeyi (PMTDI) belirlenmiştir. Örneği, 60 kg ağırlığındaki bir yetişkin bireyin için günlük 24 g’ a, 20 kg’lık bir çocuk için günlük 8 µg’ a ve 10 kg’ lık bir çocuk için ise 4 µg’ a denk gelmektedir. Bu toksin insan

(33)

20

tarafından sadece işlenmiş meyve ve meyve suyundan alabilmektedir [58, 61]. Uluslararası elma sularında maksimum izin verilebilir konsantrasyon (MAK) olarak 20-50 µg/l arası değişen değerler kullanılmaktadır.

Türk Gıda Kodeksi tatafından ülkemizde elma sularında belirlenen kabul edilebilir en yüksek değer 0,05 mg/kg’ dır. Dünya Sağlık Örgütü tarafından önerilen limit olarak 50 µg/l konsantrasyonudur [62]. Elma sularındaki genellikle patulin miktarı 50 µg/ml’ nin altındadır. Günlük maksimum alım düzeyi olarak çocuklar için 0,2 µg/kg vücut ağırlığı; yetişkinler içinse 0,1 µg/kg vücut ağırlığı değerleri saptanmıştır. Bulunan miktar komite tarafından belirlenen tolere edilebilir düzeylerin altındadır fakat elma suları nadiren de olsa ağır derecede kontamine olmuş olabilir [58]. Patulinin şarapla yapılan deneylerinde fermentasyonda tamamen elimine olurken meyve suyu üretimi esnasındaki işlemler sırasında sadece %20’si kaybolduğu görülmüştür [59]. Bu nedenle maruziyeti minimuma indirebilmek için hasarlı, çürük ve küflü meyveler kullanılmaması gerekmektedir [58].

Şekil 1.4: Patulin

1.4.2 Minör Mikotoksinler

1.4.2.1 Citreoviridin

Citreoviridin (CTV) akut kardiyovasküler hipertansiyon nedeni olarak bildirilmiştir [63]. Pirinçte ve mısırda doğal olarak bulunur ayrıca nörotoksik mikotoksin [64] ve mitokondrial ATPaz' ın güçlü bir inhibitörü olduğu düşünülmektedir [65]. Sarı pirinç hastalığına yol açtığı bilinmektedir ancak bu hastalık

P. islandicum ve toksik metabolitleri halkalı peptidler sikloklorotin ve adaidoksin ve

antrakinon luteoskyrin ve rugulosin ile de ilişkilendirilmiştir [66]. Eupenicillium

cinnamopurpureum, ABD ve Slovakya' daki hububatlarda bulunur ve sitreoviridin' in

(34)

21

sorumlu P. citreonigrum' dan izole edildi. Küçük üreticiler P. smithii, P. miczynskii ve

P. manginii başta toprakta bulunurken nadiren gıdalarda bulunurlar [68]. Özellikle CTV, beriberi olarak bilinen vitamin B1 eksikliğine neden olur, sinir ve kas dokularının çalışmasını olumsuz etkiler. Japonya ve Asya ülkelerinde beriberinin görülmesi, küflü ve sarı pirincin tüketimine bağlanmaktadır [79].

Şekil 1.5: Citreoviridin

1.4.2.2 Sitrinin

Sitrinin bir nefrotoksindir, ancak okratoksin-A' dan daha az önemlidir; toksisite çalışmalarında hayvanlarda böbrek proksimal tübüllerine zarar veren nefrotoksin olduğunu gösterildi [70] ve OTA ile birlikte, insan endemik Balkan nefropatisinde potansiyel bir nedene bağlı madde olduğu düşünüldü [71]. Penicillium, Aspergillus ve

Monascus genusu ve filamentli mantarların bazıları tarafından üretilen bu mikotoksin

tohumlar, gıdalar, yemler ve ayrıca biyolojik sıvılarda doğal bir kirletici madde olarak bulunur. Gıdalarda dünya çapında etkili ve tutarlı bir sitrinin üreticisi olan ipliksi mantar Penicillium citrinum’ dan önce izole edilmiştir [25]. Diğer önemli Penicillium türü sitrinin üreticileri, çoğunlukla Avrupa' daki tahıl kaynaklı P. verrucosum, meyve ve diğer gıdalarda P. expansum, soğan, havuç ve patates içinde ise P. radicicola’ dır [72]. Son olarak, sitrinin üreticileri arasında P. odoratum ve P. westlingii’ nin de olduğu bilinmektedir ancak gıdalarda fazla görülmemektedir [73].

(35)

22 1.4.2.3 Siklopiazonik asit

Siklopiyazonik asit (CPA), yüksek konsantrasyonlarda omurgalı canlıların iç organlarında fokal nekroz üreten güçlü bir mikotoksindir ve “X-hastalığı” olarak bilinir [74]. Üreticileri P. commmume, P: cammberti, P. palitans, P. dipodomyicola ve

P. griseofulvum olarak bilinmektedir [3].

Şekil 1.7: Siklopiazonik asit

1.4.2.4 Penisilik asit

Penisilik asit ve dehidropenikillik asit, küçük toksik poliketidlerdir ancak mikotoksikolojideki başlıca rolleri OTA ile olası sinerjik toksik etkileriyle ilişkili olabileceği için önemli toksisiteye sahip değildir [75]. Penisilik asit, Penicillium serisi

Viridicata üyeleri (genellikle P. verrucosum ile birlikte bulunur) tarafından OTA ile

birlikte görülebilir. Penisilik asidin ana tür üreticileri P. aurantiogriseum, P.

cyclopium, P. melanoconidium ve P. polonicum' dur [76]. Penisilik asit ayrıca P. lulipae ve P. radicicola tarafından da üretilir. Soğanlar, havuçlar ve patateslerde

bulunur [72].

(36)

23 1.4.2.5 Roquefortine-C

Roquefortine-C, nörotoksik (paralitik) özelliklere sahip bir mikotoksin [76] olup akut toksisitesi çok yüksek değildir ve mikotoksin olarak bilinir [73] Bununla birlikte çok yaygın bir fungal metabolittir [77]; Penicillium albocoremium, P.

atramentosum, P. allii, P. carneum, P. chrysogenum, P. crustosum, P. expansum, P. griseofulvum, P. hirsutum, P. hordei, P. melanoconidium, P. paneum, P. radicicola, P. roqueforti, P. sclerotigenum, P. tulipae ve P. venetum, P. concentricum, P. confertum, P. coprobium, P. coprophilum, P. flavigenum, P. glandicola, P. marinum, P. persisinyum ve P. vulpinum gibi çok sayıda tür tarafından üretilir[78].

Şekil 1.9: Roquefortine-

Tablo 1.3: Bazı Penicillium türleri tarafından ürettiği mikotoksinleri ve bulunduğu substratları

Mikotoksinler Bulunduğu substrat

Üreten türleri Kaynaklar

Aflatoksin Fıstık, yağlı tohumlar, fındık, domuzlarda, kümes, yem, pirinç, mısır, ve süt P. aurantiogriseum, P. corylophilum, P. citrinum, P. brevicompactum, P. puberulum ve P. variable 43, 50

Okratoksin A Tahıllar, etler (jambon, salam, vb.), peynir, tuzlu zeytin, fıstık, meyve, kuruyemiş, yeşil kahve çekirdekleri, arpa, buğday, çocuk ve bebek mamaları, şarap, bira ve kavrulmuş kahve P. viridicatum P. cyclopium, P. frequentans, P. nidulans ve P. expansum 50, 56

Referanslar

Benzer Belgeler

Various standard measures, such as aided and unaided brand name recall and top-of- mind awareness, rest on the assumption that the ability of the consumer to remember a

Kırmızı renk için akrilik esaslı binderle yapılan çalışmada binder miktarındaki artışa bağlı olarak kuru sürtme haslıklarının yaş sürtme haslıklarına göre daha

As their professor, the researcher taught them the course in two core areas (see Table 1): Based on the book “an Introduction to Language (Fromkin, Rodman and Hyams, 2011)”,

Sonuç: Peritonsiller apse tedavisinde seçilen antibiyoterapi rejimleri arasında hastanede yatış süresi ve apse rekürrensi gelişimi açısından farklılık izlenmemiştir..

The high resolution of spectral-domain optical coherence tomography allows detailed observation of the retinal pigment epithelium hamartomas and is useful in the differential

‹ris rengine göre tüm olgular iki gruba ayr›ld›¤›nda (Grup 1= yeflil-mavi iris, Grup 2= kahverengi-siyah), aç›k renk irisi olan olgularda makula pigment optik dansitesi,

It is a yellowish brown pigment, in the form of fine granules, formed by peroxidation and polymerization of unsaturated fatty acids.. As oil is formed,

online classes and assessment namely, Microsoft Team, You Tube, Google classroom. The results were tabulated and analyzed. 62.2% and 48.7% students agreed that the most