30 NİSAN 1992
Oktay AKBAL
BİR YAYINCI AÇIKLIYOR...
7 ^ 7 ] ERÇEKTEN çok değişik bir umutla başla- * f w mıştım yayıncılığa. En küçük bir umutsuz-_____luğa kapılmadan 26 yıl yürüttüm bu işi. Az ya da çok satan 250 kitap yayınladım... Sonuç? 26 yıl ödünsüz ve temiz bir savaşımın sonucu, yayıne vini kapattım.”
Habora yayınlarının sahibi ve yöneticisi Bülent Habora böyle yazmış mektubunda... ABD’den Kü ba'ya, Vietnam’a, Sovyetler’den Güney Afrika'ya kadar çeşitli çeviriler yayınlamış; Nâzım Hikmet'- ten Bekir Yıldız’a, Şükran Kurdakul’a, Abidin Nesi- mi’den Demirtaş Ceyhun'a, Tarık Dursun’a ve daha başka Türk yazarlarına yayınlarında yer ver miş. Kendi 19 kitabı da bu yayınlarda çıkmış...
“ Evet, önce 12 Eyiül’ün başı Kenan Evren, ol mak üzere, Turgut ö zal’lar ve benzerleri, açık açık olmasa da, bu ülke insanlarının kültürsüzleşmesi- ni istiyorlardı. Çünkü yürüttükleri politika bunu gösteriyordu. Bay Turgut özal dememiş.miydi iki buçuk gazete’ lafını? İki buçuk gazete, 0.5 dergi ve
sıfır kitap...”
12 Eylül’den bu yana geçen yıllar boyunca ki tap, dergi, özellikle belli bir yazın, bilim değeri taşı yan kitap, TV ekranlarından “tehlikeli” bir silah gi bi tanıtıldı! Bilmem kaç makineli tüfek, bomba ve
“zararlı yayın” ya da “yasaklanmış yayın”! Kitap lar açık açık TV izleyenlerin gözleri önüne serili yordu. Kimi zaman bu sözde yasak kitapları görü yorduk. Oysa bunların hemen hepsi piyasada açık açık satılıyordu. Böylece geniş yığınlar “ kitap” tan, kitap okumaktan korku duyar hale getirildiler? Analar babalar kitap okuyan çocuklarını uyardılar. Sokakta, otobüste, trende, vapurda elinde kitapla yolculuk edenler kuşku uyandıran kişiler haline geldiler. Sonuç, kitap düşmanlığının yaygınlaşma sı...
Bülent Habora 26 yıl yayıncılık yaptı. Ne kazan dı? Hiç! Kitapsever bir azınlığın sevgisini, hepsi bu! Yalnız kitap dünyası mı böyle? Hayır, dergi, gazete satışları da düştükçe düştü. 60 milyonluk, hemen her yıl yüksek öğrenim görmek için başvuran bir milyon öğrencinin bulunduğu bir ülkede tüm gaze telerin toplam satışları 3 milyonu zor buluyor. Der giler en çok birkaç bin basılıyor. Kitaplar üç beş bin arasında!..
Habora mektubunda bu konuya da değinmiş:
“ Bu arada basın yayın en karanlık günlerini ya şıyor. İşte, her çeşit lotaryaya karşın gazetelerin durumu. Gazeteler tereyağından, reçelden, uçağa dek bir sürü şey veriyor, ama 60 milyonluk Tür kiye’de gazetelerin satışları komiklikten öteye gi demiyor. Ya dergiler? Çocuk dergileri çikletten ba lona kadar bir şeyler veriyor. Kadın külotu veren gençlik dergilerini bile gördük! Politik dergilerin satışı ise üç beş bini geçmiyor. Karşı', 'İnsancıl'
gibi edebiyat dergileri sahiplerinin özverisiyle ayakta durma savaşı veriyor. Magazinler de aynı durumda. Bugün hiçbir dergi bir zamanların Pazar Postası, Yön, Ant, Türk Solu, Yeni Ufuklar, Ataç, Yelken, Hayat, Ses dergilerinin satışlarına ulaşa mıyor.”
7 Nisan günü çıkan yazımda Kültür Bakanlığı’- nın Kütüphane Haftası dolayısıyla gazetelerde, TV’lerde yayınlanan reklamlarına değinmiştim.. Habora, bu konuda da şunları yazmış:
“Reklamla bir iş yürüyebilseydl, Maliye Ba kanlığı vergi kaçakçılığı üzerinde durarak kan ağ lamazdı. Çünkü bugün en iyi devlet reklamını Mali ye Bakanlığı veriyor. Ülkemizin ilgiyle izlenen ik! sanatçısı Metin Akpınar’la Zeki Aiasya’ya 'KDV'- nizi verin de size yol gelsin, okul gelsin, hastane gelsin' gibi reklamlar hazırlatılmıştı. Sonunda ne
oldu? Vergi kaçırılma olayları daha da arttı!”
Habora'dan öğrendim, 50’den çok yayını olan yayınevlerinden ikişer kitap satın alınmaya baş lanmış. Neyse, bu bir başlangıçtır, zamanla kitap alımı hem hızlanır, hem de sayıca artırılır. Tek parti döneminde Milli Eğitim Bakanlığı okul, CHP de Halkevleri kitaplıkları için yararlı görülen kitaplar dan birkaç yüz tane satın alırdı. Kültür Bakanlığı nın bu konudaki çalışmalarını hızlandırması bekle nir.
“ Ben yayıncılığı bıraktım” diyor Habora. “Za
ten bin ya da İki bin adet basılan kitaplarla yapılan yayıncılığa ben yayıncılık' diyemiyorum. 26 yıl so
nunda tek bir güzel şey kaldı bana: Onur.”
Bu arada ben de Bülent Habora’nın son yayın larından bir kitabı okurlarıma öğütlemek isterim:
“ Bodur Başkanın öteki Dünya Anıları.”