• Sonuç bulunamadı

Tokat ili merkezinde tüketicilerin ambalajlı su tüketimleri üzerine bir araştırma

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tokat ili merkezinde tüketicilerin ambalajlı su tüketimleri üzerine bir araştırma"

Copied!
68
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TOKAT İL MERKEZİNDE TÜKETİCİLERİN AMBALAJLI SU TÜKETİMLERİ

ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA Zeynep EKMEKCİ BAL

Yüksek Lisans Tezi Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı

Prof. Dr. Murat SAYILI 2014

(2)

T.C.

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TARIM EKONOMİSİ ANABİLİM DALI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

TOKAT İL MERKEZİNDE TÜKETİCİLERİN AMBALAJLI SU

TÜKETİMLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

Zeynep EKMEKCİ BAL

TOKAT 2014

(3)
(4)

TEZ BEYANI

Tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan

butezinyazılmasındabilimselahlakkurallarınauyulduğunu,başkalarınıneserlerinden yararlanılmasıdurumundabilimselnormlarauygunolarakatıftabulunulduğunu, tezin içerdiği yenilik ve sonuçların başka bir yerden alınmadığını, kullanılan verilerdeherhangibirtahrifat yapılmadığını,tezinherhangibirkısmınınbu üniversiteveyabaşkabir üniversitedekibaşkabirtezçalışmasıolaraksunulmadığını beyanederim.

(5)

i ÖZET

Yüksek Lisans Tezi

TOKAT İL MERKEZİNDE TÜKETİCİLERİN AMBALAJLI SU TÜKETİMLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

Zeynep EKMEKCİ BAL Gaziosmanpaşa Üniversitesi

Fen Bilimleri Enstitüsü Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı Danışman: Prof. Dr. Murat SAYILI

Bu araştırmada, Tokat ili merkez ilçedeki tüketicilerin ambalajlı su tüketim tercihleri incelenerek, tüketimlerine etki eden faktörler belirlenmiştir. Araştırmada, il merkezinde ikamet eden 272 tüketiciden anket yoluyla elde edilen veriler kullanılmıştır. Anketler 2013 Ocak-Şubat aylarında gerçekleştirilmiştir. Anketlerden elde edilen veriler frekans ve yüzde dağılımları ile değerlendirilmiştir. Araştırmada tüketicilerin %54,04’ünün ambalajlı su tükettiği belirlenmiştir. Tüketicilerin %25,00’i arıtma cihazı kullanırken,

ambalajlı su tüketenlerin de %10,88’inin arıtma cihazını kullandıkları tespit edilmiştir. Tüketicilerin yaklaşık yarısının (%48,16) ambalajlı su raporundan etkilendiği ortaya konulmuştur. Ayrıca tüketicilerin sosyo-ekonomik özellikleri ve tüketimlerini etkileyebileceği düşünülen bazı faktörler ile ambalajlı su tüketip tüketmeme durumları arasındaki ilişkinin belirlenmesinde ki-kare analizi, ambalajlı su tüketen tüketicilerin ambalajlı su tüketim tercihlerini etkileyen temel faktörleri belirlemek amacıyla ise faktör analizi yapılmıştır. Tüketicilerin ambalajlı su tüketimi konusundaki düşüncelerine yer verilen faktör analizine 23 değişken ile başlanılıp, bilinçli tüketim, reklam ve doğru tercih faktörleri altında toplanan 17 değişken ile analiz sonlanmıştır.

2014, 58 sayfa

Anahtar Kelimeler: Ambalajlı su tüketimi, Faktör analizi, Ki-kare analizi, Tokat ili merkez ilçe

(6)

ii ABSTRACT

M.Sc. Thesis

A STUDY ON CONSUMERS’ PACKED WATER CONSUMPTION IN THE CENTRAL DISTRICT OF TOKAT

Zeynep EKMEKCİ BAL Gaziosmanpasa University

Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Agricultural Economics

Supervisor: Prof. Dr. Murat SAYILI

In this research, the water consumption preferences of consumers who are in the central district of Tokat are examined and the factors that influence their consumption are determined. In this study, the data obtained through a questionnaire from 272 consumers residing in the city centre are used. Questionnaires were conducted in January-February 2013. The data obtained from the questionnaire were evaluated by frequency and percentage distributions. In the study, 54,04% of consumers’ using packed water was determined. It is identified that while 25% of consumers are using purification devices, 10,88% of those consuming packaged water are using purification devices. Nearly half of consumers’ (48,16%) affecting by the packaged water report is proved . In addition, the chi- square analysis was used for determining the relationship between the consumer’s socio-economic characteristics and some factors that could affect consumptions and whether packaged water consuming or not, the factor analysis was conducted for determining influencing factors that affect packaged water consumers’ packaged water consumption preferences. The factor analysis that include consumers thoughts on water consumption was started with 23 variables and finished with 17 variables collected under the right choice factor analysis, conscious consumption and advertising.

2014, 58 pages

Key Words: Consumption of packed water, Factor analysis, Chi-square analysis, Central district of Tokat

(7)

iii TEŞEKKÜR

Tez konumum belirlenmesinden tezimin son aşamasına gelinceye kadar geçen zaman içinde, yoğun tempolarına rağmen ilgi ve desteklerini benden esirgemeyen danışman hocam Prof. Dr. Murat SAYILI ve bilgilerinden büyük ölçüde yararlandığım Yrd. Doç. Dr. Bilge GÖZENER’e teşekkürlerimi sunarım. Ayrıca araştırmamı eleştiri ve katkılarıyla zenginleştirerek bugünkü şeklini almasını sağlayan Yrd. Doç. Dr. Elif BOYRAZ’a teşekkür ederim. Yaşamım boyunca her türlü maddi manevi desteklerini ve ilgilerini esirgemeyen anneme, babama, kardeşime ve eşime teşekkürü bir borç bilirim.

Zeynep EKMEKCİ BAL Tokat-2014

(8)

iv İÇİNDEKİLER Sayfa ÖZET... i ABSTRACT... ii TEŞEKKÜR……... iii İÇİNDEKİLER... iv ÇİZELGELER LİSTESİ... v 1. GİRİŞ... 1 2. LİTERATÜR ÖZETLERİ... 8 3. MATERYAL VE YÖNTEM... 14 3.1. Materyal... 14 3.2. Yöntem... 14

3.2.1. Örnekleme aşamasında izlenen yöntem ... 14

3.2.2. Verilerin analizi aşamasında izlenen yöntem……… 15

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA... 19

4.1. Tüketicilerin sosyo ekonomik yapısıyla ilgili bazı özellikler………... 19

4.2. Tüketicilerin şebeke ve ambalajlı su tüketim durumlarıyla ilgili bilgiler…… 25

4.3. Tüketicilerin ambalajlı su hakkındaki çıkan haber ve raporlar hakkındaki düşünceleri………... 37

4.4. Tüketicilerin daha kaliteli su isteklerine ait bilgiler………. 40

4.5. Tüketicilerin kullandıkları suyun sağlık açısından değerlendirilmesi ………. 43

4.6. Tüketicilerin ambalajlı su hakkındaki düşüncelerine ilişkin faktör analizi….. 47

5. SONUÇ... 51

KAYNAKLAR... 54

(9)

v

ÇİZELGELER DİZİNİ

Sayfa No Çizelge 3.1. Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) değerleri……….. 18 Çizelge 4.1. Anket yapılan tüketicilerin cinsiyete göre dağılımı…………... 19 Çizelge 4.2. Anket yapılan tüketicilerin eğitim durumları………. 20 Çizelge 4.3. Anket yapılan tüketicilerin meslek durumları……… 21 Çizelge 4.4. Anket yapılan tüketicilerin aylık gelir durumları………... 21 Çizelge 4.5. Anket yapılan tüketicilerin ailelerindeki birey sayısı………… 22 Çizelge 4.6. Anket yapılan tüketicilerin ailelerindeki çalışan birey sayısı… 22 Çizelge 4.7. Anket yapılan tüketicilerin ailelerindeki sahip olunan çocuk

sayısı……….. 23

Çizelge 4.8. Anket yapılan tüketicilerin ailelerindeki 65 yaş ve üzeri birey

sayısı……….. 24

Çizelge 4.9. Anket yapılan tüketicilerin yaş gruplarına göre dağılımı…….. 24 Çizelge 4.10. Anket yapılan tüketicilerin ikamet ettikleri yerler……… 25 Çizelge 4.11. Anket yapılan tüketicilerin evlerindeki şebeke suyunun

kalitesi konusundaki düşünceleri………... 26 Çizelge 4.12. Anket yapılan tüketicilerin ailelerindeki tüm bireylerin

ambalajlı su tüketip tüketmeme durumları ve nedenleri……… 27 Çizelge 4.13. Anket yapılan tüketicilerin ambalajlı su tüketiminde tercih

ettikleri ambalaj ağırlıkları………. 28 Çizelge 4.14. Anket yapılan tüketicilerin ambalajlı suda marka tercih

durumları ve bunların nedenleri……… 29

Çizelge 4.15. Anket yapılan tüketicilerin ambalajlı suyun nereden elde edildiği veya hangi şartlarda doldurulduğunu bilip bilmeme

durumları……… 30

Çizelge 4.16. Anket yapılan tüketicilerin kullandıkları damacanalara ilişkin

analiz ve işlemler konusundaki bilgi durumları………. 30 Çizelge 4.17. Anket yapılan tüketicilerin ambalajlı su konusunda bazı

bilgilere sahip olma durumları………... 31 Çizelge 4.18. Anket yapılan tüketicilerin ambalajlı su muhafaza durumları... 32 Çizelge 4.19. Anket yapılan tüketicilerin ambalajlı suyun kullanım süresini

(10)

vi

Çizelge 4.20. Anket yapılan tüketicilerin taklit damacanalar ve sağlıksız

koşullarda doldurulan suyu tanıma durumu………... 34 Çizelge 4.21. Anket yapılan tüketicilerin ithalat yapan su firmaları

hakkındaki görüşleri………... 35

Çizelge 4.22. Anket yapılan tüketicilerin damanca pompasının değişim

süresi konusunda bilgileri……….. 36

Çizelge 4.23. Anket yapılan tüketicilerin ambalajlı su tüketimini bırakmayı

düşünme durumları……… 36

Çizelge 4.24. Anket yapılan tüketicilerin ambalajlı suda olumsuzlukla karşılaştığında başvurulacak kurum hakkında bilgi sahibi

olma durumu ………. 37

Çizelge 4.25. Anket yapılan tüketicilerin ambalajlı su ile ilgili haberler

hakkındaki görüşleri………... 38

Çizelge 4.26. Ankete katılan tüketicilerin ambalajlı su rapor ve/veya

haberler hakkındaki görüşleri……… 38

Çizelge 4.27. Ankete katılan tüketicilerin tükettikleri sular hakkındaki

düşünceleri (%)……….. 39

Çizelge 4.28. Ankete katılan tüketicilerin arıtma cihazı hakkındaki görüşleri 41 Çizelge 4.29. Ankete katılan tüketicilerin dünya standartlarında daha kaliteli

içme ve kullanma suyu sağlaması için belediyeye ek ücret

ödeme isteklikleri ve ödeyebilecekleri miktar………... 42 Çizelge 4.30. Ankete katılan tüketicilerin evde kullandıkları suyu daha

kaliteli ve temiz olması için aylık su faturalarına ek ücret

ödeme isteklikleri ve ödeyebilecekleri miktarı………. 43 Çizelge 4.31. Ankete katılan tüketicilere göre tüketilmesi gereken su miktar. 44 Çizelge 4.32. Tüketicilerin suyun insan sağlığı için yararı hakkındaki

düşünceleri………. 46

Çizelge 4.33. Ankete katılan tüketicilerin yeterince su tüketilmediğinde

karşılaşabileceği sorunlar hakkındaki bilgi durumu………….. 46 Çizelge 4.34. Anket yapılan tüketicilerin doğal su kaynaklarının doğru ve

yeterli kullanılmaları konusundaki görüşleri………. 47 Çizelge 4.35. KMO ve bartlett test sonuçları………... 48 Çizelge 4.36. Özdeğer İstatistiğine bağlı faktör sayısı ve varyans………….. 48

(11)

1 1. GİRİŞ

Su; tek hücreli mikroorganizmalardan en üst yapılı hayvan ve bitki türlerine kadar tüm canlılar için oldukça önemli olup, insan hayatında ise vücudunun canlılığını devam ettirebilmesi için, oksijenden sonra en önemli maddedir. İnsan oksijensiz birkaç dakikadan fazla yaşayamadığı gibi, susuz da ancak birkaç gün yaşayabilir (Bayhan ve Hançer, 1987).

Yeryüzünün %70’ten fazlası su ile kaplıdır. İnsan vücudunun ise yaklaşık %70 kadarı, kanın %92’si, kemiklerin %22’si ile beynin ve kasların %75’i sudur. Bu değerler canlıların yapısını oluşturması bakımından suyun taşıdığı önemi ortaya koymaktadır. Hücrelerin yaşamsal faaliyetlerinin ve vücut fonksiyonlarının yerine getirilmesi vücudun su dengesinin korunması ile mümkündür. Besin maddelerinin su vasıtasıyla doku ve hücrelere nakledilmesi, hücreler içindeki metabolizma olaylarının su ortamında yapılması, metabolizma atıklarının su ile dışarı atılması, hormonların, salgıların çok büyük bir kısmının su olması, vücutta ısı düzenlenmesinin su ile sağlanması, suyun insan hayatındaki rolü ve önemini gösteren örneklerdir (Demirer, 1995).

Bireylerin sağlığının korunması ve geliştirilmesinde yeterli ve dengeli beslenme önemli rol oynamaktadır. İnsan sağlığını ilgilendiren en önemli etmenlerden biri olan su, vücut yapısının büyük bir kısmını (%65-70’ini) oluşturmaktadır. Yetişkin bir insanın günlük fizyolojik su ihtiyacı yaklaşık 2,5 lt’dir. Bu ihtiyacın %50’si içeceklerden, %35’i yiyeceklerden, %15’i ise metabolizma sırasındaki kimyasal tepkimelerden sağlanmaktadır (İkikat Tümer ve ark., 2011).

İnsan vücudundan su; sindirim, terleme ve nefes alma yoluyla sürekli eksilmektedir. Vücuttan kaybolan su miktarı mutlaka yerine konmalıdır (İkikat Tümer ve ark., 2011). Su kaybının insan vücudu üzerindeki olumsuz etkilere (susuzluk hissi, fiziksel performansta düşüş, vücut ısı düzenin bozulması, baş ağrısı, yorgunluk, halsizlik, titreme, bayılma, bilinç kaybı, ölüm) neden olmaktadır (Varer Kutanis, 2010).

Bütün canlı varlıklarda yüksek oranlarda bulunan suyun çevre üzerinde ekolojik ve fizyolojik bakımdan da çok önemli işlevleri vardır (Çepel ve Ergün, 2008). Artan nüfus ile birlikte, insanların su ihtiyacını yeterli ve güvenli şekilde karşılaması en önemli sorunlar arasında yer almaktadır. Nüfus artışı, sanayileşme, artan enerji

(12)

2

ihtiyaçları nedeniyle fosil yakıt tüketiminin artması, doğal afetler, orman yangınları, radyoaktif serpintilerden kaynaklanan büyük çevre sorunları nedeniyle doğal denge bozulmakta ve bu durum su kaynaklarını olumsuz yönde etkilemektedir. Son yıllarda yıkıcı etkileri daha fazla belirginleşen küresel ısınma kuraklığa, su kaynaklarının hızla azalmasına ve giderek yetersizliğine neden olmaktadır(Varer Kutanis, 2010).

Dünyanın ¾’ü sularla kaplı olmasına rağmen, içme ya da kullanma suyu olarak yararlanılabilecek su miktarı oldukça az ve bölgelere göre de farklılık göstermektedir. Bir su kaynağının varlığı onun kullanılabilirliğini garanti etmemektedir. Güvenli içme suyu temin edilen alanların kirlilik gibi dış etkenlerden çabuk etkileniyor olması, su kaynaklarının korunması konusunu özellikle suyun kıt olduğu bölgelerde hayati bir konu haline getirmektedir. Tüm yeraltı su rezervinin küçük bir bölümü içme, kullanma ve endüstri suyu sağlanmasında, büyük bir bölümü ise sulamada kullanılmaktadır. Günümüzde artan su gereksinmesinin karşılanmasında yerüstü su kaynakları daha geniş ölçüde kullanılmaktadır. Kolay kirlenir nitelikteki yerüstü kaynaklarının bu denli yoğun kullanımı özellikle halk sağlığı açısından çok daha duyarlı olunmasını, su kaynaklarının titizlikle korunmasını ve özenle arıtılmasını gündeme getirmektedir. Bu nedenle yerüstü kaynaklarına göre daha zor kirlenebilir yeraltı su kaynakları kullanımı yaygınlaşmaktadır (Varer Kutanis, 2010). Kullanılabilir bir su kaynağı; tanımlanabilir bir talebe bağlı olarak belli bir yerde ve belli bir zaman periyodunda yeterli kalite ve miktarda bulunması durumuna veya bulunma ihtimaline bağlıdır (Akhan, 2007).

Dünya nüfusunun 2/3’üne ortalama 50 lt/kişi/gün su düşmekte, geri kalan kısım ise temiz su kaynakları olmaması nedeniyle çeşitli salgın hastalıklar, açlık ve ölümle karşı karşıya bulunmaktadır. Yapılan hesaplamalara göre susuzluğa bağlı olarak her gün 40.000 çocuk ishal, kolera gibi hastalıklardan dolayı ölmektedir (Akhan, 2007). Gelişen ülkelerde hastalıkların %80’inin su ile ilişkili olduğu Dünya Sağlık Örgütü tarafından tahmin edilmektedir (Tebbut, 1990).

Dünyada kişi başına su tüketimi yılda ortalama 800 m3

civarındadır. Dünya nüfusunun yaklaşık %20’sine karşılık gelen 1,4 milyar insan yeterli içme suyundan yoksun olup, 2,3 milyar kişi sağlıklı suya hasrettir. Bazı tahminler, 2025 yılından itibaren 3 milyardan fazla insanın su kıtlığı ile yüz yüze geleceğini göstermektedir Birleşmiş Milletler (BM) Gıda Tarım Örgütü (FAO)’ne göre, su kıtlığı ve su stresi yaşayan nüfusun dünya nüfusuna oranı 2025 yılında sırasıyla %34 ve %15 yükseleceği

(13)

3

tahmin edilmektedir (İkikat Tümer ve ark., 2011). Yılda kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 10.000 m3’ten fazla olan ülkeler su zengini, 1.000 m3’ten az olan ülkeler ise

su fakiri olarak kabul edilmektedir (Çepel ve Ergün, 2008). Türkiye’de kişi başına

düşen yıllık su miktarının 1.640 ton (1.640 m³) olduğu belirtilmektedir (Anaç ve Çeliker, 2004). Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı (TÜİK) verilerine göre, ülke nüfusunun 2030 yılında 100 milyona ulaşacağı öngörülmektedir. Bu durumda kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 1.120 m³ civarında olacaktır (Anonim, 2009). Su güvenliğinin açık bir göstergesi olan kişi başına düşen su miktarı, nüfus arttıkça düşmektedir. Türkiye'nin gelecek nesillere sağlıklı ve yeterli su bırakabilmesi için su kaynaklarını çok iyi koruyup, akılcı kullanması gerekmektedir (Anaç ve Çeliker, 2004).

Gelecekte, nüfus artışı nedeniyle kişi başına düşen su miktarının azalacağı ve su kaynakları kıt olan bölgeler başta olmak üzere birçok bölgede su kıtlığı yaşanılacağı düşünülmektedir. Dünya su varlığı yaklaşık 1,4 milyar km3

olup bu suyun %97,5'i tuzlu sudur. Toplam su varlığının sadece %2,5'i tatlı sudur. Bu suyun %68,9'u kutuplarda ve yüksek bölgelerde sürekli buz olarak, %30,8'i ise toprak nemi ve yer altı suyu olarak bulunur (Anaç ve Çeliker, 2004). Nehirler, göller gibi yüzeysel tatlı su kaynakları, dünyadaki toplam suyun yaklaşık %1’inin 1/150’si olan 93.100 m³’ünü oluşturmaktadır. Bu suların yaklaşık %70’i tarımsal, %20’si endüstriyel ve %10’u ise evsel olarak kullanılmaktadır. Söz konusu toplam tatlı su kullanımı içinde gıda ve içecek sanayilerinin (şişelenmiş su dâhil) payı sadece %0,18 kadardır (Varer Kutanis, 2010).

Dünya su varlığı giderek azalmakta ve ilerleyen yıllarda birçok ülke su kıtlığı çeken ülkeler haline gelecek iken, sularda meydana gelen kirlenme de hızla artmaktadır. Su kirliliği arttıkça, kullanılabilen su miktarı azalmakta, buna bağlı olarak su maliyeti artmakta ve de kişi başına düşen su miktarı azalmaktadır (Çongar, 2003). Türkiye'nin ise toplam yenilebilir su potansiyeli brüt 234 milyar m³'tür (Anonim, 2012a).

Türkiye’de sağlıklı yaşam için gereken içme, yemek pişirme, yıkanma, çamaşır yıkama, temizlik gibi amaçlar için kullanılacak su miktarı (kentsel su tüketim ihtiyacı) kişi başına günlük ortalama 217 lt düzeyinde bulunmaktadır (Bilgiç ve ark., 2009). İçilmeye elverişli suların kaliteli oluşuyla birlikte zaman içinde bu kalitenin korunması da çok büyük bir önem taşımaktadır (Atasoy, 2004).

Bir suyun içilebilir veya kullanılabilir olup olmadığına karar vermek zordur. Fiziksel ve kimyasal özellikleri yanında suyun mikrobiyolojik özelliklerinin bilinmesi

(14)

4

de önem taşımaktadır. Özellikle büyük şehirlerde yerleşim ve altyapı yetersizliği nedeniyle suyla bulaşan hastalıklar toplum sağlığını tehdit etmektedir. Bu nedenle su hijyeni, halk sağlığı açısından en çok dikkat edilmesi gereken konulardan birisi olarak değerlendirilmektedir (Aksu ve Vural, 2004). Kişi başına günlük su ihtiyacı; merkezi su tesisatı olan küçük yerleşim yerleri için 100 lt, kentler için ise en az 250 lt öngörülmelidir (Anonim, 2000).

Kırsal alanda ev dışında uzaktan, kuyudan ya da çeşmeden su taşınması söz konusu olan yerlerde kabaca kişi başına günde 20 lt su tüketimi düşmektedir. Özellikle kentlerde su miktarı üzerinde durulurken ev ihtiyaçlarından başka sokakların temizliği, park, bahçe bakımı, yangınlarda kullanılacak su ihtiyacı gibi hususlar da dikkate alınmaktadır (Çalık ve ark., 2004).

Kentlerde ve kırsal alanda içme ve kullanma suyu (temizlik, yemek pişirme, vb.) olarak tüketilen su miktarı genel su tüketiminde %10'luk bir paya sahiptir. Ancak bu miktar ülkelere göre çok değişmektedir. Örneğin Avrupalı için günlük su tüketimi (kullanma, endüstri ve tarımsal üretimden payına düşen miktar vb.) yılda kişi başına 620 lt iken Türkiye’de bu miktar 90-136 lt, Afrika ve Orta doğu ülkelerinin bir çoğunda ise ancak 2-3 lt’dir. Dünyada 80 ülkede yaşayan yaklaşık 2 milyar insan, kurak mevsimde bu kadarını da bulamamaktadır (Çepel ve Ergün, 2008).

Su tüketimi çok hızlı bir şekilde artarken dünyada çevre kirliliği ve sanayileşmeden dolayı temiz su kaynakları hızla azalmaktadır. Her yıl 250 milyon insan sudan kaynaklanan salgın hastalıklara yakalanmakta ve yaklaşık 10 milyon kişi hayatını kaybetmektedir. BM'nin yaptığı açıklamada kirli suya bağlı sebeplerden dolayı dünyada her gün 4 bin çocuğun (20 saniyede 1 çocuğun) öldüğünü ve 400 milyon çocuğun da hayatta kalabilmek için ihtiyaç duydukları asgari temiz su imkânından yoksun oldukları belirtilmiştir (Anonim, 2013b). Ulusal Sanayici ve İşadamları Derneği (USİAD) 2006 raporuna göre, dünya genelinde sağlıklı suya erişen nüfusun toplam nüfusa oranı %82’dir. Sanayileşmiş ülkelerde bu oran %99’a kadar çıkarken, gelişmekte olan ülkelerde %66 civarında seyretmektedir. Türkiye’de ise bu oran %93’tür. İçme suyu bakımından değerlendirildiğinde dünya nüfusunun yaklaşık %20’sine karşılık gelen 1,4 milyar insan yeterli içme suyundan yoksun olup 2,3 milyar kişi sağlıklı suya erişememektedir (Anonim, 2013c).

(15)

5

Türkiye’de köyden kente göç hareketlerinin devam etmesi; şehirlerin hızlı büyümesine ve çeşitli çevre sorunlarına neden olmakta bu durum şehirlerin sürekli artan içme–kullanma su ihtiyaçlarının temin edildiği su havzalarının bozulmasına ve daralmasına neden olmakta ve bu havzalardan temin edilen sular yetersiz kalmaktadır (Demirer, 1995).

Yaşamın varlığı ve gelişmesi için bu denli önemi olan su, yeryüzünde çok yaygın olarak bulunmakla birlikte; insanlar için güvenle içilebilir niteliklerde sağlıklı suyun temini her yerde mümkün olmamaktadır (Bayhan ve Hançer, 1987). Özellikle insanların mevcut su kaynaklarını kirletmeleri, büyük şehirlerdeki hızlı nüfus artışı ve buna bağlı olarak çarpık kentleşme ve sanayileşme sonucunda, su değerini bir kat daha arttırmıştır (İnal, 1997).

Bu gibi nedenler insanların özellikle içme suyu olarak daha temiz ve daha güvenilir olarak kabul edilen ambalajlı su tüketmeyi tercih etmelerine neden olmaktadır. Temiz su kaynaklarının hızla azalması, mevsimsel etkiler, köyden kente göç, büyük kentlerde şebeke suyunun yıllar önce edindiği “kirli su’’ imajının yıkılamaması, tüketim tercihlerinin değişmesi, sağlıklı yaşam konusundaki bilinçlenme ambalajlı su tüketimini hızla artırmaktadır. Kaynağında doğal yapısı değiştirilmeden ambalajlanan, sürekli olarak Sağlık Bakanlığı denetiminde olan ve bünyesinde sağlığa yararlı çeşitli mineraller barındıran, son derece hijyenik koşullarda tüketime sunulan sular “ambalajlı

doğal kaynak veya ambalajlı doğal mineralli sular” olarak tanımlanır. 2012 yılında

Türkiye’de ambalajlı su pazarı hacmi 10,2 milyar lt’ye ulaşmış ve bunun 6,45 milyar lt’sinin damacana satış kanalından, 3,75 milyar lt’sinin ise %10,4’lük büyüme ile pet satışından kaynaklandığı tespit edilmiştir. Aynı yıl sektörün toplam cirosu yaklaşık 3,7 milyar TL’ye ve toplam ihracat 173.469 tona ulaşmıştır (Anonim, 2013a).

Dünya geneli ile kıyaslandığında, Türkiye su sıkıntısı çeken ülkeler grubunda yer almamakta olmasına karşın kentleşme, sanayileşme ve nüfus artışı neticesinde nicelik açısından tatlı su kaynaklarında azalma ile karşı karşıyadır. Temiz su kaynaklarının hızla azalması, tüketim tercihlerinin değişmesi, sağlıklı yaşam konusundaki bilinçlenme ve mevsimsel etkiler Türkiye’de ambalajlı su tüketimini hızla artırmaktadır. 2010 yılında Fransa’da yıllık kişi başına ambalajlı su tüketimi 131 lt, İtalya’da 204 lt ve İspanya’da 121 lt’dir (Anonim, 2012b). Türkiye’de 2012 yılında kişi başına damacana ve ambalajlanmış su tüketimi ise 135 lt’ye ulaşmıştır. Bu tüketimin 85

(16)

6

lt’sini damacana su oluşturmaktadır (Anonim, 2013a). Küresel ısınma nedeniyle şebekelere yeteri kadar suyun verilmemesi, verilse bile nehir sularının bulunduğu durumlar göz önüne alındığında Türkiye’de ambalajlı su tüketiminin artış potansiyeli olduğu görülmektedir.

Tüketim için piyasaya verilen değişik markalardaki damacana içme sularının mikrobiyolojik kalitesi, dolumda kullanılan suyun mikrobiyolojik yükü ve dolum kabının hijyenik kalitesiyle yakından ilgilidir. İçme suları saklandıkları kaplar, suların pompa ile teması, kullanım süresi ve kullanım koşullarına bağlı olarak kirlenebilir ve halk sağlığı açısından potansiyel bir risk oluşturabilir (Akhan, 2007; Demirci ve ark., 2007).

İçme ve kullanma suyu başlıca doğal veya yapay göl ve barajlardan elde edilir. Bu su kaynakları her ne kadar çeşitli işlemlerden geçirilerek içme suyu şebekelerine verilse de tüketime kadar çeşitli şeklilerde kontaminasyon (bulaşma) mümkün olabilmektedir. Bu nedenle son yıllarda kaynak sularına ve şişelenmiş içme sularına ilgi artmıştır. Kaynak suları, toprağın derin katmanlarından süzülerek yeryüzüne ulaştığı için genelde mikrobiyel açıdan güvenilirdir. Ancak, kaynak sularının fekal atıklarla kontamine (bulaşık-kirli) bölgelerden elde edilmesi durumunda ya da depo ve dolum tesislerindeki hijyen yetersizlikleri, personelin hijyen hataları vb. faktörlerin etkisiyle bakteriyel kontaminasyon (bulaşma) söz konusu olabilmektedir (Bostan ve Aksu, 1995; Nazlı ve Çetin, 1999; Aksu ve Vural, 2004).

Araştırma alanı olarak seçilen Tokat ili Merkez ilçesinde 2010 yılında 136.595 kişinin şebeke suyu tüketimi 18.967.039 m³/yıl olarak gerçekleşmiştir (Anonim, 2010a; Anonim, 2010b). Bununla birlikte ambalajlı su tüketimi de devamlı olarak artmaktadır.

Tokat ilinde ambalajlı su tüketimi ve tercihleri üzerine yapılmış herhangi bir çalışma olmaması, yapılan bu araştırmanın ortaya çıkmasındaki veya gerçekleştirilmesindeki en önemli etken durumundadır. Bu anlamda yapılan çalışma ilk ve orijinaldir. Türkiye’de ise ambalajlı su tüketimi konusunda yapılmış çok az sayıda çalışma bulunmaktadır. Ayrıca bu çalışma ambalajlı su tüketicilerinin kalite, hijyen ve sağlık açısından bilinç düzeyleri ve beklentileriyle ilgili de önemli sonuçlar vermektedir.

Tokat ili Merkez ilçesinde ambalajlı su tüketim tercihlerinin tespit edildiği bu araştırmanın temel amaçları şu şekilde sıralanabilir:

(17)

7

a) Tüketicilerin ambalajlı su tüketim durumlarının belirlenmesi,

b) Tüketicilerin sosyo-ekonomik durumu ile ambalajlı su tüketimleri arasında ilişki durumunun ortaya konulması,

c) Ambalajlı su tüketimi konusunda sorunların ve eksiklerin belirlenerek çözüm önerleri sunulmasıdır.

Bu araştırma genel olarak 5 bölümden oluşmaktadır:

 Birinci bölümde; GİRİŞ başlığı altında, konunun önemi ve amacı ile araştırmanın kapsamı yer almaktadır.

 İkinci bölümde; araştırma konusu ile ilgili daha önce değişik bölgelerde yapılmış olan yerli ve yabancı çalışmaların özetleri bulunmaktadır.

 Üçüncü bölümde; araştırmada kullanılan materyal ve yöntemler ayrıntılı bir şekilde sunulmaktadır.

 Dördüncü bölümde; araştırma bulguları ayrıntılı bir şekilde verilmiştir.

 Son bölümde ise; araştırmanın genel bir değerlendirmesi yapılarak, sonuç ve öneriler yer almıştır.

(18)

8 2. LİTERATÜR ÖZETLERİ

Su kirliliği, evde kullanılan suların içerikleri, damacana şeklinde satılan suların içerikleri gibi hususlardaki yerli ve yabancı literatür özetleri aşağıda verilmiştir:

Çalık ve ark. (2004)'nın Kütahya-Merkezde yaptıkları araştırma, 24-25 Nisan 2004 tarihleri arasında içme kullanma sularının özellikleri ve insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini incelemek amacı ile gerçekleştirilmiştir. Farklı sosyo-ekonomik bölgelerde yaşayan evde bulunan 100 bayana yüz yüze görüşme yöntemi kullanılarak, araştırmacı grup tarafından düzenlenen anket formu uygulanmıştır. Araştırmaya katılanların %34,00’ü musluk suyunun sağlık açısından uygun olmadığını belirterek, suyu içilebilir konuma getirmek için %35,30’u arıtma cihazı kullandığını, %32,30’u kaynattığını, %14,70’i süzdüğünü, %14,70’i dinlendirdiğini, %2,90’ı havalandırdığını belirlenmiştir.

Avcı ve ark. (2006) tarafından yapılan araştırmada, 2005 yılına ait Tokat İli Halk Sağlığı Laboratuarı'na gönderilmiş 2495 adet içme suyu örneği incelenmiştir. Bu örnekler çoklu tüp yöntemi ile değerlendirilmiş ve inceleme sonucunda örneklerden 2153’ü (%87,3) içmeye uygun bulunurken, 342’si (%12,7) ise içmeye elverişsiz bulunmuştur.

Doria (2006) tarafından yapılan çalışmada, insanların genellikle musluk suyundan daha pahalı ve daha düşük konfor sağlama yönündeki seçenekler için karar verme nedenleri tartışılmıştır.

Akhan (2007) yaptığı araştırmada, büyük şehirlerde yerleşim ve altyapı yetersizliği nedeniyle suyla bulaşan hastalıkların toplum sağlığını tehdit ettiğini belirtmiştir. Araştırmada, Ağustos-Aralık 2006 tarihleri arasında, bir kaynak suyu dolum tesisinde, kaynaktan başlayarak tüketime sunulan son ürüne kadar, çeşitli noktalardan numuneler alınarak hangi aşamaların mikrobiyal risk taşıdığı incelenmiştir. Alınan su örnekleri, 2005 tarihli yönetmelikte bulunan mikrobiyolojik parametrelerden toplam bakteri, Koliform bakteri ve Escherichia coli (E. coli) parametrik değerleri yönünden incelenmiştir. Toplam bakteri sayısı bakımından kaynağına ait su örneklerinin %65’i, diskli membran filtreden alınan su örneklerinin %60’ı, ters osmoz

(19)

9

cihazından alınan su örneklerinin %90’ı, temiz su toplama havuzundan alınan su örneklerinin %10’u, dolum musluklarından alınan su örneklerinin %60’ı ve dolum yapılmış damacanalardan alınan su örneklerinin %50’si yönetmeliğe uygundur.

Ayabakan ve ark.(2007) tarafından yapılan araştırmada, Ankara’daki damacana su satış potansiyeli saptanmış, açılacak olan bayilerin yerleri, hizmet alanları, kapasiteleri, gerekli işçi ve araç sayıları belirlenmiştir.

Demirci ve ark. (2007) tarafından Tekirdağ ilinde yapılan araştırmada, tüketime sunulan 20 adet (5 marka ve her markadan 4 farklı örnek) damacana içme suyundan; tüketiciye ulaştığı anda, su pompası takıldıktan sonra ve suyun bitimine yakın 3 farklı zamanda numune alınmış ve mikrobiyolojik kalitesindeki değişiklikler belirlenmeye çalışılmıştır.

Köksal ve Samastı (2007) tarafından yapılan araştırmada, İstanbul'da alternatif içme suyu olarak kullanılan polikarbonat damacana içme sularının patojen bakteri bakımından incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada, Mayıs 2005-Mayıs 2006 tarihleri arasında muhtelif semtlerdeki su satış noktalarından 92 polikarbonat damacana (19 lt) içme suyu toplanmıştır. Örnekler membran filtre yöntemi ile Türk Standartlarına (TS 266) göre incelenmiştir. Sonuç olarak incelenen polikarbonat damacana su örneklerinin %54'inin TS 266'da belirtilen niteliklere uymadığı görülmüştür. Bu kontaminasyonun sebebinin kısmen tekrar tekrar kullanılan damacanalar olduğu ve bu nedenle tek kullanımlık kapların kontaminasyonu kontrol etme bakımından daha uygun olabileceği düşünülmüştür.

Süphendağ ve ark. (2007) tarafından İstanbul’da yapılan araştırmada, ilin gerek kültürel gerekse ekonomik anlamda Türkiye’nin çekim merkezi olmasının bedelini ağır ödediği belirtilmiştir. Şehrin aldığı yoğun göçlere bağlı olarak oluşan düzensiz kentleşme ve beraberinde getirdiği altyapı sorunları, şebeke suyu kalite parametrelerinin devamlılığını son derece güç hale getirebilmektedir. İstanbul geneline içme suyu sağlayan su kaynaklarını temsil niteliğinde şehrin farklı bölgelerinden rastgele alınan su örnekleri incelenmiş ve yine şehir genelinde içme suyu alternatifi olarak satılmakta olan bazı şişe suları genel kalite parametreleri ile karşılaştırılmıştır. Kimyasal özellik açısından başta tüm örnekler için toplam organik karbon (TOK) ve çözünmüş organik karbon (ÇOK) değerleri olmak üzere, sertlik, iletkenlik, pH değerleri incelenmiş, her iki kaynağa ait su örnekleri için de spektroskopik bulguları doğrular nitelikte değerlerle

(20)

10

karşılaşılmıştır. Tüm su örneklerinin UV/görünür bölge spektrumlarına ek olarak floresans spektroskopik özellikleri emisyon ve senkron taramalı emisyon spektroskopisi teknikleri uygulanarak incelenmiştir. Örneklerin UV/görünür bölge spektrumlarına bakıldığında, şişe sularının ultraviyole bölgede organik maddelere işaret eden dalga boylarındaki absorbans (soğurma) değerlerinin şebeke sularına oranla yaklaşık yarı yarıya düşük değerde olduğu gözlenmiştir. Şebeke sularının emisyon floresans spektrumlarında ise belirleyici pikler gözükmemekle birlikte, spektrumların genel görüntüsü doğal organik madde bazlı bileşenlerin varlığını işaret eden konturlar vermiştir. Buna karşın senkron taramalı emisyon spektrumlarında yine organik maddelere işaret eden farklı pik değerleri gözlenmiştir. Şişe sularının floresans spektoskopisiyle elde edilen gerek emisyon gerekse senkron taramalı spektrumlarının ise şebeke suları için elde edilen profillerle karşılaştırılabilir düzeyde oldukları görülmüştür.

Diler (2008) yaptığı çalışmada, günümüzde büyük sorun teşkil eden “su” üzerine, bir takım bilgileri ve verileri bir araya getirerek, konuya ekonomik bir bakış açısı getirmeyi amaçlamıştır. Bu bağlamda, öncelikle su sorununun çevre sorunları içerisinde öne çıkmaya başladığı yıllardan başlayarak günümüze kadar uzanan suyun hem çevre, hem de ekonomik anlamda gelişimi incelemiştir. Çalışmanın ana başlıklarından olan suyun ekonomik boyutu, 1992 yılında düzenlenen Dublin konferansının sonuç bildirisine dayanarak su ekonomik bir mal olarak ilan edilmiştir. Ekonomik bir mal olarak suyun ele alınması birçok su sorununun üstesinden gelinebilmesi için bir başlangıç noktası olmuştur. Suyun talebinin yönetilmesi, kaynakların korunması ve tüketimde etkinlik gibi başlıkların su üzerine yapılacak ekonomik değerlendirmeler ile olacağı düşünülmüştür. Temel politika araçlarından en önemlisi ise suyun fiyatlandırılması olmuştur. Su için önemli bir başka başlık ise suyun ticareti idi. Suyun ticareti doğrudan yapıldığında yüksek maliyetler gerektirmekteydi, bunun sonucunda “sanal su” diye bir kavram ortaya atılmıştır ve suyun ticaretinin gerek tarım, gerek endüstriyel alanda üretilen ürünler, gerekse de hizmet alanında sunulan hizmetlerle yapılabileceği savunulmuştur.

Eren ve ark. (2008) yaptıkları çalışmada, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ni (GAP) temsil etmek üzere Şanlıurfa, Gaziantep, Diyarbakır, Batman, Mardin ve Adıyaman'dan oluşan 6 ilde hanelerle sağlıklı içme suyuna yönelik anket çalışması gerçekleştirmişler,

(21)

11

hanelerin sağlıklı, kaliteli içme suyu için aylık ortalama ekstra ödemek istedikleri fiyatı belirlemişler ve bu ödeme istekliliğine etki eden faktörler tespit etmişlerdir. Hanelerin aylık olarak ortalama ödemek istediği miktar 6 TL olarak bulunmuştur. Bu fiyatın üzerine çıkıldıkça ödeme istekliliğinin azaldığı gözlenmektedir. Ödeme istekliliğini; hanenin aylık gelir seviyesi, hane reisinin eğitim durumu, hanelere sağlıklı su için teklif edilen fiyat, hanelerin damacana su tüketim durumu gibi değişkenler etkilemektedir. Bu sonuçlar ışığında, yerel yönetimlere uygulamaları gereken politikalarla ilgili olarak önerilerde bulunulmuştur.

Boysan ve Şengörür (2009) tarafından yapılan araştırmada, suyun sertliğine iki değerlikli metal katyonların sebep olduğu, doğal sularda en sık rastlanan kalsiyum ve magnezyum iyonlarının yarattığı sertliğin çok az hata ile toplam sertlik olarak kabul edilebileceği belirtilmiştir. Sert sular sağlığa zararlı olmamakla birlikte, yemek pişirmeye, içmeye, çamaşır yıkamaya elverişli değildirler. Sertlik, sabunun köpürmesini azaltarak, kazan taşları oluşturarak, bazı endüstriyel proseslere (süreç) zarar vererek ve suyun tadını bozarak su kalitesini etkiler. Ancak suda bulunan ve sertlik oluşturan iyonlarının sağlık üzerinde olumlu etkileri vardır. Su sertliğinin yarattığı olumlu ve olumsuz etkiler doğru değerlendirilmelidir, çünkü asıl hedef suyun uygun tüketimidir.

Pehlivan (2009)'ın belirttiği üzere; hızlı nüfus artışı, sanayileşme, içme suyu havzalarındaki illegal yapılaşma, artık sular, su iletişim hatlarındaki kaçaklar etkisiyle gelişen su kirliliği İstanbul’da hep gündemde olmuştur. Uygulamadaki su mevzuatı gereği, içme amaçlı olarak kullanılan doğal kaynak suları kaliteli olmalı ve İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ)'nin Kuruluş ve Görevleri Hakkında 2560 sayılı Kanun gereği madde 2 (a) bendine göre de su musluktan içilmelidir. Tüketicinin korunması, en önemli insan haklarındandır. Bu hak adına, özellikle, 25730 sayılı İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik gereği içme amaçlı olarak tüketilen damacana suları konusunda, İstanbul halkının eğilimini belirlemek için 2008 Mayıs ayında gerçekleştirilen su anketi için 437 (229 kadın ve 208 erkek) katılımcıyla yüz yüze görüşülmüş ve kendilerine 18’er soru yönelmiştir. Araştırma sonucunda, İSKİ tarafından İstanbul’a, sağlanan "içme–kullanma suyunun" İstanbullular tarafından kaliteli bulunmadığı için içme amaçlı olarak tüketilmediği, ancak sudan kullanma suyu olarak yararlanıldığı belirlenmiştir. Bundan dolayı, İstanbul halkının %95,64’lük

(22)

12

kesiminin içme suyu ihtiyacını T.C. Sağlık Bakanlığı’nca denetlendiğine inandığı ambalajlı su üreticilerine ait damacana sularından sağlanmaktadır.

Taşkın (2009) yaptığı çalışmada, Türkiye’de damacana su sektörünü de içine alan doğal kaynak su sektörünün oldukça yeni olduğunu belirtmiştir. Sektörün gelişiminde, devletin rant amacıyla su kaynaklarının piyasa ilişkileri içine dahil edilmesine izin vermesinin önemli bir rolü vardır. Yerel yönetimlerin kentsel su hizmetlerindeki başarısızlığı da bir diğer önemli etkendir. 1990’larda sektörün gelişiminin ilk aşamasında bile, devletin düzenleyicilik rolünde geç kaldığı görülmüştür. 2000’li yıllarda, AB’ye uyum çerçevesinde yapılan düzenlemelerde ise, ülke koşullarının hesaba katılmaması, küresel su şirketlerinin Türkiye’deki sektöre girişlerine ve ulusal pazarda tekel oluşturabilmelerine zemin hazırlamıştır. Sektörün belirgin özelliği, AB standartlarına uyum nedeniyle karmaşıklaşan üretim sürecinde, çok güçlü ve yeni teknolojiye sahip yabancı firmalarla, yerel ve belirli bir kalite standardına ulaşmakta zorlanan küçük firmaların bir arada var olmasıdır. Yapısal değişim süreci yaşayan sektörde üstünlüğü ele geçiren unsurlar, aynı zamanda küresel ve hegemonik bir ideolojik söylemle, gelişmelerin seyrini etkileme kabiliyetine de sahiptirler.

Varer Kutanis (2010) tarafından yapılan araştırmada, Trabzon bölgesinde satışa sunulan ambalajlı suların mikrobiyolojik kalite parametreleri incelenmiştir. Piyasada satış noktalarından rastgele alınan altı farklı markaya ait ambalajlı suyun mikrobiyolojik analiz sonuçlarının İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmeliğe ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından bildirilen içme–kullanma suyu kriterlerine uygunluğu araştırılmıştır. Numuneler 3 ay süre ile güneş ışığına maruz bırakılmış ve 6 ay süre ile 20 ºC'de kuru yerde muhafaza edilmiştir. Toplam 54 numuneden 19 tanesinin (%52,7) yönetmelik sınır parametreleri açısından kabul edilebilir olduğu saptanmıştır. 1, 3, 4 ve 5 numaralı 35 adet numunede özellikle ikinci ay ve sonrasında sınır değerlerinin üzerinde esherichia coli, fekal koliform bakteri, koliform bakteri, pseudomonas

aeruginosa, toplam aerobik mezofilik mikroorganizma üremesi görülmüştür. 2 numaralı

numune 6 ay süre ile standartlara uygunluğunu korurken, 6 numaralı numunede beşinci ve altıncı aylarda standartların üzerinde toplam bakteri ve koliform bakteri üremesi tespit edilmiştir. Tek kullanımlık bir ambalaj malzemesi olan pet içerisinde satışa sunulan şişe sularından alınan toplam 36 adet numunenin ise 35 adeti (%97) mikrobiyolojik analiz neticesinde uygun olarak değerlendirilmiştir. Sonuç olarak;

(23)

13

tüketime sunulan ambalajlı suların başlangıçta mikrobiyolojik olarak temiz olduğu, fakat tüketim süresi ve kullanım koşullarına bağlı olarak mikrobiyolojik kontaminasyonun arttığı belirlenmiştir.

Çetin ve ark. (2013) tarafından yapılan araştırmada, bir içme suyu dolum tesisinde kullanılan, o işletmeye ait geri dönüşümlü damacanaların içerdiği fiziksel kirliliklerin ve mikrobiyolojik kalitenin belirlenmesi planlanmıştır. Bu amaçla, düzenli olarak ilkbahar ve yaz ayları (Mart-Ağustos 2009) boyunca haftada bir kere işletmeye gidilerek alınan toplam 388 adet geri dönüşümlü 19 lt'lik polikarbon damacana örneği incelenmiştir. Sonuç olarak, içme suyu doldurularak piyasaya tekrardan verilecek damacanaların içermiş oldukları fiziksel kirliliklerin belirli oranda damacanaların mikroorganizma seviyelerini yükselttiği ve temizlik-dezenfeksiyon işleminin etkinliğini negatif yönde etkilediği; tüketime sunulan içme sularının hijyenik kalitesinin damacana temizliği ile yakından ilgili olduğu ve suların en önemli kontaminasyon kaynaklarından birinin geri dönüşümlü polikarbon damacanalar olduğu bulunmuştur.

Bunlara ilaveten, ambalajlı su tüketimine ilişkin tespit edilen iki adet araştırmanın sonuçları da aşağıdaki gibidir:

İkikat Tümer ve ark. (2011) tarafından yapılan çalışmada, hızla gelişen ambalajlı su sektöründe, tüketicilerin ambalajlı su tüketiminde etkili olan faktörlerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla Ankara ili Keçiören ilçesinde 271 tüketiciden anket yoluyla veriler toplanmıştır. Elde edilen verilere uygulanan Faktör Analizi sonucunda “Üretim Safhası”, “Duyusal Özellikler”, “Reklam”, “İşleme” ve “Pazarlama” faktörlerinin ambalajlı su tüketiminde etkili olduğu belirlenmiştir.

Gül ve Akpınar (2012) tarafından yapılan çalışmada, tüketicilerin ambalajlı su tüketimleri tespit edilmiş, ailelerin ambalajlı su tüketimlerini etkileyen sosyo-ekonomik faktörler logit model ile ortaya konulmuştur. Bu kapsamda, Akdeniz bölgesinde (Adana, Antalya ve Hatay illeri) 965 hanehalkı ile anket çalışması yapılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, ambalajlı su tüketimini annenin çalışma durumu, hanehalkı reisinin eğitim seviyesi, musluk sularının sağlıksız olması ile ilgili haberler, hanehalkı geliri gibi faktörlerin ambalajlı su tüketimini etkilediği belirlenmiştir.

(24)

14 3. MATERYAL VE YÖNTEM

3.1. Materyal

Araştırmanın materyalini esas olarak, Tokat-Merkez ilçede ikamet eden hane halklarıyla yüz yüze yapılan anket çalışmasıyla elde edilen birincil nitelikli veriler oluşturmaktadır.

Ayrıca çalışmada, ikincil veriler olarak konu ile ilgili daha önce yapılmış bilimsel çalışmalar ile çeşitli kurumların yayınlandığı kitap, dergi, istatistik ve raporlardan da yararlanılmıştır.

3.2.Yöntem

3.2.1. Örnekleme aşamasında izlenen yöntem

Araştırmada kullanılan veriler 2013 yılı Ocak-Mart aylarında araştırıcı tarafından bizzat toplanmıştır. Bu amaçla; Tokat İli Merkez ilçede belediye sınırları içerisinde ikamet eden haneler ile anket çalışması yürütülmüştür. Öncelikle anket uygulanacak örnek hacminin belirlenmesi amacıyla Tokat İli Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü kayıtlarından toplam populasyon (toplam nüfus) belirlenmiştir. Belirlenen bu populasyonu temsil edebilecek örnek hacmin belirmesinde aşağıdaki formül kullanılmıştır (Baş, 2010): q p t N d q p t N n * * ) 1 ( * * * * 2 2 2    Formülde;

n = Örnekleme alınacak birey sayısı (anket sayısı), N = Hedef kitledeki birey sayısı (132 300 kişi) p = İncelenen olayın gerçekleşme olasılığı (0,50),

(25)

15

q = İncelenen olayın gerçekleşmeme olasılığı (0,50), t = Standart normal dağılım değeri (1,65),

d = Örnekleme hatası (0,05)'dır

Yapılan örneklemede %90 güven aralığı ve 0,05 hata payı ile çalışılmış ve örnek hacim (uygulanacak anket sayısı) 272 adet olarak belirlenmiştir.

3.2.2. Verilerin analizi aşamasında izlenen yöntem

Araştırmada kullanılan veriler, tüketicilerin ambalajlı su tüketip tüketmeme durumları dikkate alınarak iki gruba (ambalajlı su tüketen 147 kişi ve ambalajlı su tüketmeyen 125 kişi) ayrılarak incelenmiştir. Tüm analizler bu gruplar ve genel ortalama itibariyle yapılmıştır.

Araştırma sonuçları tablolarda özetlenmiş, frekans ve yüzde değerleri ile yorumlanmıştır. Ayrıca araştırmada ki-kare ve faktör analizleri gibi farklı istatistiksel analizler de uygulanmıştır.

Ki-kare Analizi

İki kesikli değişken (parametrik olmayan, nominal veya ordinal ölçekli değişken) arasında ilişkinin derecesinin belirlenmesinde ki-kare (χ2

) analizi uygulanmıştır. Ki-kare testi, çapraz tablolanmış frekansa dayalı değişkenler arasında sistematik ilişki olup olmadığının belirlenmesinde sıkça kullanılan bir testtir (Malhotra, 2004).

Test uygulaması sonucunda elde edilen ki-kare testi tablolarının bazılarında beklenen değerlerden bir kaçı beşten küçük olduğunda ki-kare değeri için yorum yapılamamaktadır. Bu durumda ki-kare testi kullanılmamaktadır.

Ki-kare formülü aşağıdaki gibidir (Gujarati, 1995; Mirer, 1995):

i i i k i E E O 2 1 2 

(  )   Formülde;

(26)

16 χ2

= Ki-kare değeri,

Oi = Gözlenen frekans değeri,

Ei = Beklenen frekans değeri’dir.

Elde edilen ki-kare değerlerinde yorumlanması mümkün olanlar, p önem seviyesine göre yorumlanmaktadır. Araştırmada ki-karenin yorumlanmasında p önem seviyesi kullanılmıştır.,

Araştırmada Minitab programı kullanılarake yapılan ki kare analizi ile; ambalajlı su tüketimi ile anket yapılan kişilerin cinsiyeti, yaşı, eğitim durumu, meslek durumu, ailesinin aylık geliri, ailesindeki birey sayısı (toplam birey sayısı, çalışan birey sayısı, çocuk sayısı, yaşlı sayısı), evlerindeki şebeke suyunun kalitesi, ambalajlı su raporu ve/veya haberler, arıtma cihazı kullanmaları, tüketicilerin daha kaliteli içme ve kullanma suyu için belediyeye ek ücret ödeme isteklikleri ve ödeyebilecekleri miktar, aylık faturalarına ek ücret ödeme isteklikleri ve ödeyecekleri miktar gibi konular arasındaki ilişkiler araştırılmıştır.

Faktör Analizi

Faktör analizi, belirli sayıdaki orijinal değişkenleri içeren bilgilerin en az bilgi kaybıyla azaltılması veya özetlenmesi amacıyla kullanılan bir grup işlemi ifade eden genel bir isimdir (Ness, 2000; Tatlıdil, 1996). Faktör analizi; tarım (Akçaöz ve ark., 2006; Tümer ve ark., 2010a, Tümer ve ark., 2010b), hizmet sektörü (Usta ve Memiş, 2010), beslenme (Dölekoğlu ve Yurdakul, 2004), gıda (Gül ve ark. 2003; Tümer ve ark., 2010) gibi çeşitli araştırma alanlarında kullanılmaktadır.

Faktör analizinin matematiksel modeli, standardize edilmiş i değişkeni için şu şekildedir:

X = Ai1 F1 + Ai2 F2 +………..+ Aik Fk + U Eşitlikte;

- F1, 2, …..k = Genel faktörler, - U = Unique faktör,

(27)

17

Unique faktörlerin birbirleriyle ve genel faktörlerle korelâsyonlarının olmadığı kabul edilmektedir (Gül, 1995). Faktörler gözlenen değişkenlerden çıkartılmaktadırlar ve onların doğrusal bileşenleri olarak tahmin edilebilirler.

J’inci faktör olan Fj'nin genel tahmin eşitliği aşağıdaki gibidir: Fj = ΣWjiXi = WjiX1 + Wj2X2 + ...+ WjpX p

Eşitlikte;

Wi = Skor sayılarını,

Xi = Standardize edilmiş değişkeni, P = Değişken sayısını göstermektedir.

Tüketicilerin ambalajlı su tüketimi konusundaki görüşlerinin ölçülmesinde 5’li Likert ölçeği kullanılmıştır. Likert tipi ölçek, tüketicilerin araştırma ile ilgili ifadelere ne derece katılıp katılmadığı konusunda bilgi edinmek için kullanılmaktadır (Malhorta, 2004). Likert tipi ölçek temel matematiksel işlemlerin uygulanmasına izin vermektedir (Hair ve ark., 2000).

Araştırmada ambalajlı su ve ambalajlı su tüketimi konusunda birbiriyle ilişkili çok sayıdaki değişkenleri az sayıda, anlamlı ve birbirinden bağımsız hale getirmek, ambalajlı su tüketimini değerlendirmek için faktör analizi uygulanmıştır. Faktör analizinde yer verilen değişkenler sadece ambalajlı su tüketenler açısından değerlendirilmiştir.

Değişkenler her zaman faktör analizini uygulamaya elverişli olmayabilir. Faktör analizi için veri grubunun uygun olup olmadığı 3 yöntemle kullanılarak belirlenmektedir:

1. Değişkenler arası korelasyon matrisi: Değişkenler arasında korelasyon düşük ise, bu değişkenlerin genel faktörlerden pay almaları olasılığı düşüktür. Değişkenler arasında korelasyonları yüksek olması istenir ve bu da değişkenlerin ortak faktörler oluşturma olasılıklarını artırmaktadır.

2. Barlett testi: Korelasyon matrisinde değişkenlerin en azından bir kısmı arasında yüksek oranlı korelasyonlar olduğu olasılığını test etmektedir (Hair ve ark., 1998).

3. Kaiser-Meyer-Olkin testi: Faktör analizine konu olan açıklayıcı değişkenlerin analiz için ne derece uygun olduğu Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) testi ile ölçülmektedir. KMO örnekleme yeterliliği ölçütü, gözlenen korelasyon

(28)

18

katsayısının büyüklüğü ile kısmi koelasyon katsayısının büyüklüğünü karşılaştırmada kullanılan bir endekstir. KMO oranının 0,5’nin üzerinde olması gerekmektedir. Oran artıkça faktör analizi yapmak daha uygun olmaktadır (Kalaycı, 2006; Sharma, 1996).

Çizelge 3.1. Kaiser- Meyer-Olkin (KMO) değerleri

KMO Değerleri YORUM

0,90 Mükemmel

0,80 Çok iyi

0,70 İyi

0,60 Orta

0,50 Zayıf

0,50'nin altı Kabul edilemez

Kaynak: Kalaycı, 2006.

Faktör analizinde elde edilecek faktör sayısının belirlenmesinde farklı ölçütler söz konusudur (Dunteman, 1989). Yeterli faktör sayısının belirlenmesinde özdeğer ve grafik gösteriminden yararlanılmaktadır. Özdeğere göre belirlemede (Eigenvalues); özdeğer istatistiği 1’den küçük olan değerler dikkate alınmamaktadır. Scree test ise; her faktörle ilişkili toplam varyansı göstermektedir.

Değerler belirlendikten sonra, rotasyon tekniği kullanılmaktadır. Bu çalışmada "orthogonal tekniği" olan "varimax rotasyon çözümü" kullanılmıştır. Her faktörün açıkladığı varyansı meksimize ederek, yük matrisinin sütunlarını basitleştirmeyi amaçlamaktadır (Darton, 1980).

Araştırma kapsamında yer alan faktör analizinde yer verilen değişkenler sadece ambalajlı su tüketenler açısından değerlendirilmiştir. Tüketicilerin ambalajlı su hakkındaki görüşleri ve tutumlarını saptamak için 5’li Likert ölçeğinde 23 değişik soru yöneltilmiştir. Bu sorulara verilen cevaplar SPSS programı kullanılarak faktör analizi yapılmıştır. Öncelikle faktör analizi sonuçlarının yararlı ve kullanılabilir olup olmadığını ve verilerin Faktör Analizi uygulamak için elverişli olup olmadığını test etmek amacıyla Kasiser Meyer Olkin ve Bartlett SpHericity testleri uygulanmıştır.

(29)

19 4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA

4.1. Tüketicilerin Sosyo-Ekonomik Yapısıyla İlgili Bazı Özellikler

Sosyo-ekonomik özellikler, tüketicilerin objektif belirleyicileridir. Başlıca sosyo-ekonomik özelliklerden incelenen ilk özellik tüketicilerin cinsiyetidir. Anket yapılan tüketicilerin cinsiyetlerine göre dağılımları Çizelge 4.1’de sunulmuştur.

Çizelge 4.1. Anket yapılan tüketicilerin cinsiyete göre dağılımı

Cinsiyet Ambalajlı su Genel (272) Tüketen (147) Tüketmeyen (125) Frekans (adet) Oran (%) Frekans (adet) Oran (%) Frekans (adet) Oran (%) Erkek 67 45,58 76 60,80 143 52,57 Kadın 80 54,42 49 39,20 129 47,43 Toplam 147 100,00 125 100,00 272 100,00

Ki-kare analiz sonucu χ2 = 6,278 df = 1 p=0,012

Araştırma bulguları genel olarak ele alındığında ankete katılan tüketicilerin %52,57’sinin erkek, %47,43’ünün ise bayanlardan oluştuğu belirlenmiştir. Ambalajlı su tüketmeyen tüketiciler içerisinde erkeklerin oranının (%60,80) daha fazla olduğu belirlenmiştir. Ankete katılan tüketicilerin bazı sosyo-ekonomik özellikleri ile ambalajlı su tüketip tüketmeme durumları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olup olmadığı ki-kare analizi ile test edilmiştir. Tüketicilerin cinsiyetleri ile ambalajlı su tüketip tüketmeme durumları arasında %5 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir.

Anket yapılan tüketicilerin bir diğer sosyo-ekonomik özellikleri olan eğitim durumları Çizelge 4.2’de incelenmiştir. Ambalajlı su tüketen tüketicilerin eğitim durumları incelendiğinde, tüketmeyen tüketicilere oranla lisans ve lisansüstü eğitim görenlerin daha fazla olduğu saptanmıştır. Bu da eğitimli bireylerin ambalajlı su tüketiminde daha duyarlı olduğu şeklinde yorumlanabilir. Tüketiciler genel olarak değerlendirildiğinde ise; tüketicilerin %29,04’ünün lise, %28,68’inin lisans, %9,92’sinin ilkokul, %9,93’ünün ön lisans, %9,56’sinin ortaokul, %7,35’inin yüksek

(30)

20

lisans, %3,31’inin doktora mezunu oldukları, %1,84’ünün okur-yazar olduğu, %0,37’sinin ise okur-yazar olmadığı tespit edilmiştir. İkikat Tümer ve ark. (2011) tarafından Ankara ili Keçiören ilçesinde yapılan araştırmada ambalajlı su tüketen ve tüketmeyenlerin yarıya yakınının (%45) lise mezunlarından oluştuğu ve kümeler arasında çok büyük farklılıklar olmadığı belirlenmiştir. Yapılan ki-kare analizinde, tüketicilerin eğitimleri ile ambalajlı su tüketimleri arasında %1 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu sonucuna varılmıştır. Bu durum kişilerin eğitim seviyelerinin artması ile ambalajlı su tükettiklerini göstermektedir.

Çizelge 4.2. Anket yapılan tüketicilerin eğitim durumları

Eğitim durumu Ambalajlı su Genel (272) Tüketen (147) Tüketmeyen (125) Frekans (adet) Oran (%) Frekans (adet) Oran (%) Frekans (adet) Oran (%) Okur-yazar değil 0 0,00 1 0,80 1 0,37 Okur-yazar 0 0,00 5 4,00 5 1,84 İlkokul 6 4,08 21 16,80 27 9,92 Ortaokul 10 6,80 16 12,80 26 9,56 Lise 36 24,49 43 34,40 79 29,04 Ön lisans 18 12,25 9 7,20 27 9,93 Lisans 54 36,74 24 19,20 78 28,68 Yüksek Lisans 15 10,20 5 4,00 20 7,35 Doktora 8 5,44 1 0,80 9 3,31 Toplam 147 100,00 125 100,00 272 100,00

Ki-kare analiz sonucu χ2 = 39,802 df = 7 p=0,000

Yapılan araştırmada görüşülen tüketicilerin mesleklere göre dağılımları farklılık göstermektedir. Tüketicilerin meslekleri incelendiğinde, ambalajlı su tüketenler arasında memurların oranının fazla olduğu dikkat çekici bir sonuçtur. Ankete katılan tüketiciler genel olarak değerlendirildiğinde ise; %34,56’sı memur, % 20,59’u öğrenci, %17,65’i ev hanımı, %9,56’sı işçi, %8,82’si esnaf, %6,98’i serbest meslek sahibi, %1,84’ü emeklilerden oluşmaktadır (Çizelge 4.3). Ankete katılan tüketicilerin meslek grupları ile ambalajlı su tüketim durumları arasında %1 düzeyinde anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir.

Gelir, aile ve toplumun sosyo-ekonomik özelliklerini ve bireylerin davranış biçimlerini yönlendirici nitelikte bir faktördür. Ankete katılan tüketicilerin gelir dağılımları Çizelge 4.4’te verilmiştir. Ambalajlı su tüketen ve tüketmeyenlerde benzer

(31)

21

oranlara sahip olmakla birlikte, genel ortalama itibariyle tüketicilerin %40,44’ü 1001-2000 TL/ay, %23,90’ı 501-1000 TL/ay, %23,16’sı 2001-3000 TL/ay, %5,15’i 500 TL/ay ve daha az, %4,41’i 4000 TL/ay ve daha fazla ve %2,94’ü ise 3001-4000 TL/ay gelire sahiptir. Yapılan ki-kare analizinde, tüketicilerin geliri ile ambalajlı su tüketip tüketmeme durumları arasında %10 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Bu durum tüketicilerin gelirleri artıkça ambalajlı suyu tükettikleri görülmektedir.

Çizelge 4.3. Anket yapılan tüketicilerin meslek durumları

Meslek durumu Ambalajlı su Genel (272) Tüketen (147) Tüketmeyen (125) Frekans (adet) Oran (%) Frekans (adet) Oran (%) Frekans (adet) Oran (%) Memur 69 46,94 25 20,00 94 34,56 İşçi 12 8,16 14 11,20 26 9,56 Esnaf 10 6,80 14 11,20 24 8,82 Serbest meslek 3 2,04 16 12,80 19 6,98 Ev hanımı 18 12,24 30 24,00 48 17,65 Emekli 3 2,05 2 1,60 5 1,84 Öğrenci 32 21,77 24 19,20 56 20,59 Toplam 147 100,00 125 100,00 272 100,00

Ki-kare analiz sonucu χ2 = 33,901 df = 6 p=0,000

Çizelge 4.4. Anket yapılan tüketicilerin aylık gelir durumları

Gelir durumu (TL/ay)

Ambalajlı su Genel (272) Tüketen (147) Tüketmeyen (125) Frekans (adet) Oran (%) Frekans (adet) Oran (%) Frekans (adet) Oran (%) ≤ 500 6 4,08 8 6,40 14 5,15 501 - 1000 27 18,37 38 30,40 65 23,90 1001 - 2000 62 42,18 48 38,40 110 40,44 2001 - 3000 36 24,19 27 21,60 63 23,16 3001 - 4000 6 4,08 2 1,60 8 2,94 4001 ≥ 10 6,80 2 1,60 12 4,41 Toplam 147 100,00 125 100,00 272 100,00

Ki-kare analiz sonucu χ2 = 10,840 df = 5 p=0,055

Ankete katılan tüketicilerin ailelerindeki birey sayılarının dağılımı Çizelge 4.5’te verilmiştir. Araştırmaya katılan tüketicilerin ortalama hane büyüklüğü yaklaşık 4 kişi (3,84 kişi) olarak hesaplanmıştır. Ambalajlı su tüketen ve tüketmeyenler itibariyle

(32)

22

incelendiğinde ise, ailelerdeki birey sayıları arasında çok büyük farklılıkların olmadığı görülmektedir. Ailelerdeki birey sayısı genel olarak değerlendirildiğinde, ankete katılan tüketicilerin yaklaşık yarısının (%57,72) 3 ve 4 kişilik ailelere sahip olduğu, ¼’ü kadarının (%26,84) 5 kişi ve daha fazla bireyden oluştuğu, 1 ve 2 kişilik ailelerin oranının ise %15,44 olduğu tespit edilmiştir. Daha önce ambalajlı su tüketimi konusunda yapılmış bir çalışmada, ambalajlı su tüketen ve tüketmeyenlerin ailelerin %66,40’sında birey sayısı 3-4 olarak tespit edilmiştir (İkikat Tümer ve ark., 2011). Araştırmada, ailelerdeki birey sayıları ile ambalajlı su tüketim durumları arasında %1 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir.

Çizelge 4.5. Anket yapılan tüketicilerin ailelerindeki birey sayısı

Birey sayısı (kişi)

Ambalajlı su Genel (272) Tüketen (147) Tüketmeyen (125) Frekans (adet) Oran (%) Frekans (adet) Oran (%) Frekans (adet) Oran (%) 1 - 2 29 19,73 13 10,40 42 15,44 3 - 4 89 60,54 68 54,40 157 57,72 5 ≥ 29 19,73 44 35,20 73 26,84 Toplam 147 100,00 125 100,00 272 100,00 Ortalama 3,62 4,10 3,84

Ki-kare analizi sonucu χ2 = 10,274 df = 2 p=0,006

Anket yapılan tüketicilerin ailelerindeki çalışan birey sayılarının dağılımı Çizelge 4.6'da verilmiştir.

Çizelge 4.6. Anket yapılan tüketicilerin ailelerindeki çalışan birey sayısı

Çalışan birey sayısı (kişi)

Ambalajlı su Genel (272) Tüketen (147) Tüketmeyen (125) Frekans (adet) Oran (%) Frekans (adet) Oran (%) Frekans (adet) Oran (%) 1 64 43,54 87 69,60 151 55,52 2 62 42,18 17 13,60 79 29,04 3 7 4,76 7 5,60 14 5,15 4 2 1,36 1 0,80 3 1,10 Çalışmayanlar 12 8,16 13 10,40 25 9,19 Toplam 147 100,00 125 100,00 272 100,00 Ortalama 1,48 1,17 1,34

(33)

23

Genel ortalama itibariyle, anket yapılan tüketicilerin ailelerinde ortalama çalışan birey sayısı 1,34 kişi olarak hesaplamıştır. Tüketicilerin ailelerindeki çalışan birey sayıları genel olarak incelendiğinde; yarısı kadarının (%55,52) ailesinde 1 kişinin çalıştığı, sonuçlar gruplar itibariyle dikkate alındığında ise, ambalajlı su tüketin ailelerdeki çalışan birey sayısının daha fazla olduğu dikkat çekmektedir. Yapılan ki-kare analizi ise bu sonucu destekler nitelikte olup, ailedeki çalışan birey sayısı ve su tüketiminde ambalajlı su tercihi arasında anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Bu durum söyle yorumlanabilir; ailedeki çalışan sayısı arttıkça refah düzeyi de artacağından dolayı ambalajlı su tüketimi söz konusu olacaktır.

İncelenen ailelerin büyük bir kısmının çocuk sahibi olmadığı, olanların da az çocuğa sahip oldukları saptanmıştır (Çizelge 4.7). Ki-kare analizi, ambalajlı su tüketimi ile çocuk sahibi olma arasında anlamlı bir ilişki olmadığını göstermiştir.

Çizelge 4.7. Anket yapılan tüketicilerin ailelerindeki sahip olunan çocuk sayısı

Çocuk sayısı (kişi)

Ambalajlı su Genel (272) Tüketen (147) Tüketmeyen (125) Frekans (adet) Oran (%) Frekans (adet) Oran (%) Frekans (adet) Oran (%) 1 37 25,17 28 22,40 65 23,90 2 14 9,52 15 12,00 29 10,66 3 ≥ 2 1,36 2 1,60 4 1,47

Çocuk sahibi olmayanlar 94 63,95 80 64,00 174 63,97

Toplam 147 100,00 125 100,00 272 100,00

Ortalama 0,51 0,51 0,51

Ki-kare analiz sonucu χ2 = 0,632 df = 2 p=0,729

Ankete katılan tüketicilerin ailelerindeki 65 yaş ve üzeri birey sayıları ve bu sayılar ile ambalajlı su tüketim durumları arasında ilişkinin incelendiği ki-kare analizi sonuçları Çizelge 4.8’de verilmiştir. Ambalajlı su tüketen ailelerde 65 yaş ve üzeri birey sayısı ortalama 0,61 kişi iken, ambalajlı su tüketmeyen ailelerde ise ortalama 0,21 kişi olarak hesaplanmıştır. Yapılan ki-kare analizinde ailelerde bulunan 65 yaş ve üzeri birey sayısı ile ambalajlı su tüketimleri arasında %5 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Bu durum; ailede 65 yaş ve üzeri bireylerin

(34)

24

ambalajlı suyu gerek sağlığa özen gösterme ve gerekse alışkanlık nedeniyle tükettikleri şeklinde yorumlanabilir.

Çizelge 4.8. Anket yapılan tüketicilerin ailelerindeki 65 yaş ve üzeri birey sayısı

Birey sayısı (kişi)

Ambalajlı su Genel (272) Tüketen (147) Tüketmeyen (125) Frekans (adet) Oran (%) Frekans (adet) Oran (%) Frekans (adet) Oran (%) 1 16 10,88 14 11,20 30 11,03 2 ≥ 3 2,04 12 9,60 14 5,15 Olmayan 128 87,08 99 79,20 228 83,82 Toplam 147 100,00 125 100,00 272 100,00 Ortalama 0,61 0,21 0,18

Ki-kare analiz sonucu χ2 = 4,555 df = 1 p=0,033

Tüketicilerin yaş grupları itibariyle ambalajlı su tüketip tüketmeme durumları Çizelge 4.9’da değerlendirilmiştir. Ankete katılan tüketicilerin yaş ortalaması 34,50 yıl’dir. Ankete katılan tüketicilerin yaşları incelendiğinde; %32,72’sinin 26-35 yaş arası, %27,94’ünün 36-45 yaş arası, %23,16’sının 25 yaş ve altı, %12,13’ünün 46-55 yaş arası ve %4,05’inin ise 56 yaş ve üzeri oldukları tespit edilmiştir. Ki-kare analizi, tüketicilerin yaşları ile ambalajlı su tüketimleri arasında %1 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı ilişki olduğunu göstermiştir. Bu durum; ailelerdeki birey sayılarının yaşları arttıkça ambalajlı su tüketmeyi tercih ettikleri görülmektedir.

Çizelge 4.9. Anket yapılan tüketicilerin yaş gruplarına göre dağılımı

Yaş grupları (yıl)

Ambalajlı su Genel (272) Tüketen (147) Tüketmeyen (125) Frekans (adet) Oran (%) Frekans (adet) Oran (%) Frekans (adet) Oran (%) ≤ 25 35 23,81 28 22,40 63 23,16 26 - 35 61 41,50 28 22,40 89 32,72 36 - 45 36 24,49 40 32,00 76 27,94 46 - 55 11 7,48 22 17,60 33 12,13 56 ≥ 4 2,72 7 5,60 11 4,05 Toplam 147 100,00 125 100,00 272 100,00 Ortalama 32,58 36,76 34,50

(35)

25

Gruplar itibariyle tüketicilerin ikamet ettikleri yerler incelendiğinde, ambalajlı su tüketenlerin genellikle şehir merkezlerinde ikamet ettikleri, kenar mahalle ve belediye sınırları dışında ikamet edenlerin oranının ise oldukça düşük olduğu gözlenmektedir (Çizelge 4.10). Benzer durum ambalajlı su tüketmeyen aileler için de geçerlidir. Tüketicilerin ikamet ettikleri yerler ile ambalajlı su tüketim tercihlerine ait veriler kullanılarak yapılan ki-kare analizi sonucunda istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir.

Çizelge 4.10. Anket yapılan tüketicilerin ikamet ettikleri yerler

İkamet edilen yer

Ambalajlı su Genel (272) Tüketen (147) Tüketmeyen (125) Frekans (adet) Oran (%) Frekans (adet) Oran (%) Frekans (adet) Oran (%) Şehir merkezi 140 95,24 101 80,80 241 88,60 Kenar mahalle 6 4,08 22 17,60 28 10,30 Belediye sınırı dışı 1 0,68 2 1,60 3 1,10 Toplam 147 100,00 125 100,00 272 100,00

Ki-kare analiz sonucu χ2 = 13,946 df = 1 p=0,000

4.2. Tüketicilerin Şebeke ve Ambalajlı Su Tüketim Durumlarıyla İlgili Bilgiler

Türkiye’de köyden kente göç hareketlerinin devam etmesi şehirlerin hızlı büyümesine ve çeşitli çevre sorunlarına neden olmaktadır. Bu sorunların içerisinde şehirlerin sürekli artan içme–kullanma su ihtiyaçlarının temin edildiği su havzalarının bozulması ve azalması da yer almaktadır (Demirer, 1995).

Ankete katılan tüketicilerin şebeke suyu kalitesi ve kullandıkları suyun kalitesini arttırmaya yönelik uyguladıkları işlemlere dair bilgiler Çizelge 4.11’de verilmiştir. Ankete katılan tüketiciler arasında şebeke suyunun kalitesi konusunda ambalajlı su tüketen ve tüketmeyenlerin düşüncelerinin çok farklı olmadığı belirlenmiştir. Yapılan Ki-kare analizi ile de bu sonuç desteklenmektedir. Genel olarak sonuçlar değerlendirildiğinde ise; ankete katılan tüketicilerin yaklaşık olarak ¾’ünün şebeke suyunu kalitesiz olarak nitelendirdiği saptanmıştır. Suyu kalitesiz ve niteliksiz bulan tüketicilerin tükettikleri suyu kaliteli hale dönüştürmek için ambalajlı su kullandıkları (%42,23), hiçbir şey yapmadıkları (%28,16), arıtıcı kullandıkları (%25,24), suyu kaynatarak kullandıkları (%2,91) ve dışarıdan kaynak suyu getirdikleri (%1,46) tespit

Referanslar

Benzer Belgeler

[r]

Öğrencilerin %54,4’ü günde sekiz saatten az uyku uyuduğunu belirtmiştir ve bu gruptaki öğrenciler arasında günlük su tüketimi sekiz bardak ve üzerinde olanların oranı

Ambalajlı suyun tercih edilmesinde en sık üç neden sırasıyla; ambalajlı suyun çeşme suyundan daha temiz ve sağlıklı olması, ambalajlı suyu taşımanın kolay

AVM dışı işletmelerde aylık şebeke suyu tüketimi restoran alanı, oturma kapasitesi, tuvalet sayısı, çalışan kişi sayısı, musluk sayısı, haftalık müşteri

VİFA grubunda algometre ile ağrı eşik değerlendirmesi tedavi sonunda tedavi öncesine göre anlamlı olarak düzelme gösterdi.. VT grubunda ise algometrik

Alt boyutlar güvenli ve güvensiz ba¤lanma (kayg›l›/ikircikli ve kaç›ngan ba¤lanma ayn› olarak ele al›n›p güvensiz ba¤lanma olarak adland›r›l›p) olarak

Ayr›ca, hastalara ilk görüflmede Hamilton Anksiyete Skalas› uygulanm›fl, ertesi gün sabah 08.30’dan itibâren 5 saatlik oral glükoz tolerans testi yap›lm›flt›r..

Abstract: The purposes of this research were 1) to design and develop the furniture products from the weaving design of Tai- Lue, 2) to study the different pattern which is suitable