• Sonuç bulunamadı

Başlık: Kitap TanıtmaYazar(lar):ÖZDEMİR, MehmetCilt: 30 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000738 Yayın Tarihi: 1988 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: Kitap TanıtmaYazar(lar):ÖZDEMİR, MehmetCilt: 30 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000738 Yayın Tarihi: 1988 PDF"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ar. Göl'. :\Iehmet ÖZDEMİR

RİSA.LETU RAHİBİ FRANSA İLE'L-MUSLİMİN ve CEV

A.-BU'L-KA.Dİ EBİ'L-VELİD Cı-BA.Ci ALEYHA, Dirase ve .tahkık:

Dr. Muhammed Ahdullah eş-Şarkavı, Daru's.Sahvc, Kahire 1986.

Orta boy, 109 s.

Sekiz yüzyıl gibi uzun bir süre İslam hakimiyeti altında kalan Endülüs, bu uzun süre içerisinde, müslüman ve hıristiyan halklar ara-sında siyasi, askeri, eçkonomik, sosyal ve kültürel muhtevalı pek çok ilişkilere sahne olmuştur. Bununla beraber, ne yazıkki bugün, bu ilişkilerin tarihi perspektifini tayin etmede yararlanabileceğimiz eldeki arapça kaynaklar, daha doğru bir deyişle Endülüs tarihinin ana kay-nakları çok az sayıdadır.

Yazmaktan, kitap yazmaktan büyük bir zevk alan Endülüs müslü-ınanları tarih, hal tercümesi, edebiyat, coğrafya, tıp astronomi, ziraat, ticaret, devlet idaresi, dini ilimler v.b. sahalarında sayısız eserleri ka-leme almışlardır. Bazı halifeler ve devlet idarecileri de bu işi şevkle desteklemişlerdir. Kadın-erkek, hür-köle' hemen herkes ilim tahsili hususunda yarışa girmişler, onların bu husustaki şiddetli arzuları bir . çok genel ve özel kütüphanenin kurulmasına vesile olmuştur.

Üzüntüyle belirtmeliyiz ki, zam~nla gelen yıkıcı darbeler sonucu, bu kütüphanelerde toplanan binleree orjinal eserin büyük bir kısmı yok olmuştur .. M. 1499 senesinde, Endülüs'iin müslümanların ege-menliğinden çıkışının üzerinden fazla bir zaman geçmeden, Kardinal Jmenez sekiz bin civarında arapça cl yazmasını imha ettirmiştir. Nie-holoson'un da deyimiyle o, sekiz asırlık Endülüs İslam medeniyetinin kültürel birikimini bir günde yok etmek istemişti. 1

Bu imhadan kaçırılabilen ya da özel kütüphanelerde saklanabilen eserler, II. Philip (1566-98) tarafından Eseorial'daki Kraliyet,

(2)

364 MEHMET ÖZDEMİR

hanesinde toplanmış 've

XVII.

yüzyılortalarına kadar hakımsız bir halde burada kalmıştır. Ne varki, ] 671 senesinde çıkan bir yangın ne. ticesinde bu kitapların da dörtte üçlük kısmı yok olmuştur. Bu büyük kayıptan sonradır ki, İspanya lıükümeti söz konusu el yazmaların öne-mini idrak etmiş ve Madrid'deki Milli Kütüphane, Kraliyet Akademisi Tarih Kütüphanesi ve yine Madrid ve Gırnata'daki Arap Enstitülerinde muhafaza' edilmelerini sağlamıştır.

Endülüs kültür tarihi açısından son derece büyük bir öneme sahip bu az sayıdaki arapça el yazması eserler, muhakkikler tarafından peyderpey neşredilerek araştırmacıların istifadesine sunulmaktadır. İşte tamtımını yapacağımız kitap da biınlardan hirisidir.

Kıihire Üniversitesi Daru'I.Ulum Fakültesi'nde felsefe doktoru olan Muhammed Abdullah eş-Şarkavı tarafından neşre hazırlanan

ki-tap, H.V

i

lVI.XI.

yüzyılortalarında yazılmış iki risııleyi içine almak.

tadır. Bunlardan birincisi, ismi belli olmayan Fransız bir rahib ta-rafından Sarakosta cmiri el.Muktedir Billah'a yazılmış; ikincisi ise adı geçen emirin emriyle devri n büyük bilginlerinden Kadı Ebu'l. Yelld el.Bacl (474/ 1081)2 tarafından Fransız rahibin risalesine cevap olarak hazırlanmı~tır.

Risalelerin kaleme alındığı dönem, Endülüs müslümanlarının yaşadıkları bunalımlı dönemlerin en ağırlarından biridir. Hatırlanacağı

iizere, H.

IY /

M.X. yüzyıl boyunca Avrupa'nın hemen hemen en güçlü devleti haline gelen Endülüs Emevı Halifeliği, burada üzerinde dur-mamıza imkanolamayan iç ve dış sebepler yüzünden M. 1031'de yı-kılmış, böylece Endülüs siyası birlik ve bütünlüğünü yitirmişti. Ortaya çıkan yeni zemin üzerinde, Endülüs tarihinde "Düvclü't-Tavaif" adiyle anılan irili ufaklı bir çok müslüman emirliklcr kuruldu ki,' el.Muktedir Billah'ın hakimi olduğu Sarakosta emirli ği de bunlardan birisidir ve bu eınirliğin, hem toprald~rıDın daha geniş olması hem de sınır

komşu-2 Ebu'I.Velid eI.Riiernin asıl künyesi, Ehu'I.Vclid Süleyman b. Halef b. Sa'd b. Eyyub b. VHrİs et-Tueeybi.el.Miiliki el.Biicl şeklindedir. Endülüs'deki Baee (Bejn) şehrine nisbetle el. HaCı lakahıyla amlmaktadır. 40~ /1012 senesinde dünyaya gelen el, Bad'nin, Endülüs'ün sayılı bilginlerinden birisi olduğu husıısunda kaynaklar birleşmekterlir. 426 / 10~4.'de ilim tnlebi. için doğu ya gitmiştir. Onüç sene müddetle lI!ekke, Bağdad, Musul ve Mısır gibi belli başlı ilim mer. kezlerinde kalarak bir çok meşhur bilginden ders almıştır. Kitabu'I.Mllntaka, Kitabıı lhkliIllu İhkamü'l Fllsı11

Ahki'lmi'I.T;sül, Kitablı't.Ta'dil ve't-Teerilı

men ra"a anhu'j.Bulıari £i's. Sahilı, Kitahu'ı.lşare ye Kitabu't.Tesdid ila Ma'rifcti't.Tevhid eserlerinden bazılandır. Daha fazla hilgi için bkz. İbn Haııiknn, VefeYHt, Talıkik: MııhyidJin Ahdulhamid, II. 142; Broekej man, GAL i. 534.

(3)

larının neredeyse tamamının hıristiyan krallıklar olması bakımlarından diğerleri arasında ayrı bir yeri vardır.

Endülüs'ün siyası bütünlüğünü yitirmesi sonucu ortaya çıkan bu yeni emirlikler, kendi aralarında kıyasıya bir mücadeleye giriş-tiler. Mücadelelerindebaşarıya ulaşabilmek için bazan biri bazan da diğeri komşu hıristiyan krallıklardan yardım istiyebilmişler, hatta rakip bir emirliğin ortadan kaldırılması için hıristiyan bir krallıkla

yanyana savaşmada bir beis görmemişlerdir. Bu durum açıkça,

En-dülüs müslümanlarının içine düştükleri zaafı ve uzun süredir Endülüs'ü tekrar ele geçirme çabası gösteren hıristiyan krallıklar için ortamın ne kadar müsait bir hale geldiğini göstermektedir. İşte, müslümanların yaşadıkları bu bunalımlı' ortamda hıristiyan din adamları da devreye girerek müslümanlara hitaben gerçek kurtuluş yolunun ne olduğunu ifade eden risaleler kaleme almışlardır; tanıtmasını yapmakta oldu. ğumuz kitabın birinci risalesi de Fransız rahib tarafından bu gaye doğrultusunda yazılmıştır.

Dr. eş-Şarkavı'nin ve ondan önce de D.M. Dunlop'un işaret ettik-leri gibi, Endülüs müslümanları ile Batı Avrupa hıristiyanlan arasın. daki kültürel ilişkilere, özellikle de dİlli tartışmalara ışık tutmaları bakımından bu iki risale ayrı bir öneme sahiptir. Yine, çoğu kere tek-rarlanan İslamın kılıçla yayıldığı ve fethedilen ülkeler halklarının ya İslamı ya da kılıcı seçmek zorunda bırakıldıkları şeklindeki görüşün, tek taraflı davranma yanında büyük çapta orjinal kaynak eksikliğin-den veya var .olanlarına iniIememiş olmasından kaynaklandığına da güzel birer delil olmaktadırlar. Zira, el.Bad'nin risalesinde hıristiyanlık üzerinde tenkidini yaptıktan ve İslam'ın güzelliklerinden bahsettikten sonra ralıibi ve ona tabi olanları İslama girmeye çağırması, kalemin de İslamı yayma işinde kullanıldığına dair önemli bir ip ucu vermek. tedir.

Risaleler gözden geçirildiğinde dikkat çeken önemli bir yön de, risalelerin uslubunda kendisini gösteren hoşgörü havasıdır. Gerek Fransız rahib el-Muktedir BiIlah'a, gerekse Kadı el.Bad Fransız rahibe hitaben bir çok iltifat dolu cümleler kullanmaktalar.

Kadı el-Baci'nin güçlü uslubu ve tenkidlerindeki tutarlılığı ilmi dirayetinin açık misalleridir; ayrıca onun bu özellikleri, sözü edilen siyasi zaaf dönemine rağmen Endülüs'ün sahip olduğu kültürelolgunluk hakkında da bir fikir vermektedir.

(4)

366 MEHMET ÖZDEMİR

Söz konusu risaleler müsteşriklerin büyük ilgisini çekmiş, üzer-lerinde yapılan bazı araştırmalardan başka bazı batı dillerine tercü-meleri de yapılmıştır. Biz burada D.M. Dunlop3, Allen Cutler.4, Salo Barons'nn bu risaleler üzerinde durduklarına işaret etmekle yetini-yoruz. Ayrıca, Dr. eş-Şarkavi'nin belirttiğine göre, A. Turki tarafın. dan ,da risaleler tahkik edilerek al-Andalus dergisinde yayımlanmıştır.

D.M. Dunlop'un metinleri okumada düştüğü bir çok hatayı düzelten A. Turki'nin kendisi de bazı hatalı okumalarda bulunmuş' ve bunlar Dr. eş-Şarkavi tarafından kitabın dip notlarında gösterilmiştir.

RisaleIerin muhtevası

1- Fransız rahibin risalesinde, hıristiyanlığın inanç esasları, Hz. Muhammed'in peygamberliğinin inkarı, alemin yaratılışı, şeytan'ın saptırmaları, Allah'ın mülkü ve hıristiyanlığın kü:nhünün idrak edile-meyeeeği meselesi ve emir el-Muktedir Billah'ı hıristiyanlığa davet gibi konular üzerin-de durulmaktadır. Mesela hıristiyanlığın inanç esas-ları arasında önemli bir yeri olan Mesih ve onun ilahlığı ile ilgili olarak şu görüşlere yer verilmektedir:

Mesih dışında hiç bir varlığa ilah diye inanmak caiz değildir. Bir ilah olarak o, hidayete ulaştırma veya sapıklığa düşürme, zarar ya da fayda verme kudretine sahiptir. İblisin helak edici ~eITinden insanlığı temiz kaniyle o kurtarmıştır. (s. 50)

Hz. Muhammed'in peygamberliğinin inkari hususunda ıse şöyle denmekte:

Onlar (hıristiyanlar) Hz. Muhammed'in peygamberliğini kabul etmemektedirler. Zira, onun peygamberlik iddiası, Mesih'i inkar et-meleri için Şeytan'ın İsm'ail oğullarını kandırarak saptırma sından baş-ka bir şey değildir. (s.

53)

2-

Kadı el-Bad'nin risalesinde yer alan konuları ise şöyle

sıra-lamamız mümkündür: Hz. İsa'nın Allah'ın oğlu olduğu görüşünün

tenkidi, Hz. İsa'nın ilaWığı meselesinin tenkidi, Kur'an'ın tanıtılması, .Allah'ın melektitunun açıklanması, müslümanların İnciller ve onlar-daki çelişkilerden haberdar oldukları, rahibin yazdığı görüşlerde diğer 3 A Christian Mission to Muslim Spain in the II tb Century, ALANDALUS, XVII, 1952, pp. 259-310.

4 Who was The Monk of France and When did He write? A Note on Dunlop's A Christian Mission To Muslim Spain in The II th Century, ALANDALl'S, XXVIII, 1963, pp. 249-269.

(5)

hıristiyan mezhebIeriyle nasıl çelişkiye düştüğünün açıklanması, Allah'ın oğul edinmeden münezzeh olduğu, Allah 'ın peygamber göndermedeki gayesi ve gönderdiği peygamberlerden bazılan, Hz. İsa'mn çarmıha gerilerek asılması ve insanlığın kurtuluşu uğrunda kamm feda etmesi meselesinin tenkidi, İncillerin tahrif edildiği, lsa'mn kudreti, Kur'an'ın i'cazı, İslam'da Allah inancı, Hz. İsa'nın yeri, ilim öğrenmenin önemi, emredilen iyilikler, nehyedilen kötülükler, rahibin İslama girmeye

davet edilmesi.

-Bir örnek vermek gerekirse, el-B acı, Hz. lsa'mn ilah olduğu şek-linde ileri sürülen görüşü tenkid ederken şu noktalara dikkat çekmek-tedir:

Hz. lsa'mn babasız doğması onun ilahlığına delil getiriliyorsa, Hz. Adem hem anasızhem b~basız dünyaya gelmiş üstelik ana karnın-da karnın-da kalmamıştır.

Allah'ın lsa'mn elinde mucizeler göstermiş olmasına gelince, daha büyük ve daha sürekli mucizeler başka peygamberlerin ellerinde de . gerçekleşmiştir.

İsa'nın hem Allah'ın oğlu olduğuna inanmak hem d.e Hz. Davud'-un neslinden geldiğini söylemek bir çelişkidir.

O (Hz. lsa), hareket etme, durma, yeme, içme, ölme, bir halden diğerine değişme gibi sonradan yaratılmış varlıklara has olan ve ezeli bir ilaha yakışmayan sıfatlar taşımaktadır. (s.

65-67)

Kitaba, bu iki risalenin yamnda Dr. eş-Şarkavi tarafından, el-Baci'nin hal tercümesi, onun Endülüs'ün bütünlüğü için yaptığı mücadele . İbn Teymiyye ve lbn Hazm'ın onun hakkındaki görüşlerini ihtiva

eden bölümler de ilave edilmiştir.

Kısaca, tamtıımm yaptığımız bu kitap, Dinler tarihi ve Endülüs fikir tarihi üzerinde çalışmak isteyen araştırmacılarm baş vuracaklan önemli ana kaynaklardan birisidir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Editor CAFER COŞKUN Editor ELGİZ BAYRAM Managing Editor SAİT HALICIOĞLU ADVISORY BOARD.. Ş.ALPAY METU I.GYORI

At this point, going beyond the question of ratification, I would like to submit the view that the United States should not content herself vdth mere adherence to the Human

Keza «komünist cemiyette de bir istihsal münasebeti olacağın­ dan, bu münasebete uygun bir hukuk nizamı da olacak demektir.» Zira, istihsal vasıtalarını, cemiyet adına

1933 den sonra Almanya'da iştira kuvveti yaratmak suretiyle yapılan finansman o zamanki şartlar altında mal ve hizmet arzım kısa bir zamanda artırdığından, nominal milli

İthal mallarına olan talepteki azalma, yurtiçi har- camalardaki azalmanın kıymeti ile marjinal ithal temayülünün çar­ pımına (— A G. Deflasyon, yurtiçi fiyat seviye­

ralarını banka ve polise ihmal veya vergi sebebiyle bildirmemiştir. Bir sene son­ ra bir şahıs sahte hüviyetle kendisini takdim ederek mezkûr senetleri rehin ve­ rerek

(29) da oldu­ ğu gibi bu perdeyi kaldıracaklardır. Bu davada, bir demiryolu şir­ keti, nakliye şirketi tarafından çıkarılan kömürlerin aynı şirket ta­ rafından naklini

İntikam ferdî bir hak değildi. Toplulukla müşterek bir hakti ve müşterek bir tarzda alınmak şeklinde tecelli ederdi. Kabile fertlerini birbirine bağlayan tesanüt yüzünden