• Sonuç bulunamadı

Müslümanlar'ın İstanbul'u fethetmek için yaptıkları ilk üç muhasara

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Müslümanlar'ın İstanbul'u fethetmek için yaptıkları ilk üç muhasara"

Copied!
22
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

MÜSLÜMANLAR'IN İSTANBUL'U FETRETMEK İÇİN YAPTlKLARI İLK ÜÇ MUHASARA

Yrd. Doç. Dr. Şahin UÇAR 1*1 Sadece Ermeni tarihçi Sebeos'un bahsettiği ve başka bir seferle

karıştırılmış intibaı veren bir sefer sayılmazsa, ilk İstanbul

muhasa-rası, Muaviye'nin halifeliği sırasında olmuştur. "Hicri 41 yılının ilk

yarısında, 661 yazında Muaviye halife oldu. Bizans'a karşı daha va·

liliği zamanında başlattığı kara ve deniz savaşlarını fasılasız olarak. israrla devam ettirdi. Gayesi Bizans payitahtını fetbederek kesin neticeyi almaktı. Buna mukabil o sıralarda artık kendisine itaat

et-miş bulunan Irak'taki otoritesinin kuvvetlendirilmesi vazifesinı Kü-fe ve Basra'daki valilerine bırakmıştı." (ll

Bizans İmaparatoru Konstans ise, Muaviye halife olduğu sıra­

da ikametgahını batıya taşıyarak İstanbu!'u terketmek kararına

var-mıştı. Zira takib ettiği Kilise siyaseti ile Ortodoks kilisesinin deste'

teğini kaybetmiş ve bu yetmiyormuş gibi, 660'da kardeşi Theodosi-us'u önce papaz olmaya, yani o sırada birlikte yürüttükleri müşte­

rek imparatorluktan çekilmeye, zorlamış ve bilalıere öldürtmüş idi. Bu yüzden halk ondan nefret etmeye ve ona ikinci Kabil demeye baş­ lamıştı. Bu şartlar altında İstanbul'da ikametten hoşlanmayan im-parator, İtalya'ya giderek Lombardlar'la mücadeleye başladı. 663 tem-muzunda Roma'da bir müddet kaldıktan sonra, Napali'ye oradan da Sicilya'ya geçti. O sıralarda Sicilya da devamlı Arap taarruzlarına

maruz kalıyordu. Konstans Siraküza'yı kendisine payitaht yaparak Sicilya'ya yerleşti. (21

Böylece Muaviye, daha valiliği zamanında başlattığı ve fakat iç

savaş sebebiyle yarım bırakmak zorunda kaldığı, Bizans'la müca-deleye yeniden başladı. Yakubi'ye göre H. 41 CM. 661-6621 yılında,

(') E-olçuk Ünlver3itesi Fen- Edehlyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim üyesi (1) J. Wellhausen, Arap Devleti ve Sukutu, terc: F. Işıltan, Ankara 1963,

s. 53 - 54.

(2) G. 0Jtrogorsky, History of the Byzantine State, New Brunswlck, !957, s. 109.

(2)

Selçuk Dergisi

Habib bin Masıerne bir Anadolu seferi yapmıştır. (3) Fakat diğer

kaynaklar bu tarihte yapılmış böyle bir seferden bahsetmiyorlar. Taberi'ye göre, ilk sefer 42 (662-663) 'da Alanlar şs Bizamhlar'a

karşı yapı!mıştır. (4) Theophanes, Araplar'ın Anadolu seferlerinden ilk defa 6154 bilkat yılı vukuatında bahsetmektedir. Bu yıl, Selevki 974, hicri 43 yazma (663) isabet eder. (5) Yakubi (6) ve Elias'a (7) göre, Busr b. Ebi Ertat 43 seferinde Arap ordusunun kumandanı idi. Taberi bu habere, Vakıdi rivayetine göre Busr'un İstanbul'a kadar

ibrcediğini fakat diğer otoritelerin bunu kabul etmediklerini, ilave ediyor. (7J Menbiç'li Agapius'ta, Vakıdi gibi, Basr'ün İstanbul'a ka-dar gittiğini yazıyor. (9)

C64 te Abdurral:man b. Halid b. Velid Kolonia'ya (lOl (Ak~arayl

kadar ilerledi ve orada kışladı. Konstans kendisiyle birlikte Anato-lican Thema'sı askerlerinin mühim bir kısmını Batıya götürmüş

ol-duğu için, Abdurrahman bu kadar rahatlıkla ilerleyebilmişti. (ll) Abdurrahman, Kolonia'da kışiadı ve Karalis gölündaki (Beyşehir

gölül Uzun Ada'ya başarısız hücumlar yaptıktan sonra, C65'te Ana-tolicon 1heması'nm Karargahı olan Amorion'u muhasara etmesi için kuvvetlerinin bir kısmını orada bırakarak, P&rgamum CBsrga· mal ve Smyrna'ya (İzmir) başarısızca hücum ettikten sonra Pes-slnus'u aldı. Ayni zamanda Busr b. Ebi Ertat'da bir deniz seferi

yap-mıştı. Herhalde denizden Abdurrahman'ın İzmir'e taarruzunu

des-teklemiş olsa gerekir. !13) Abdurrahman'ın bu akını sırasında,

Ana-(3) Yakübi, Tarih, ne~r: M. Th. Houtsma, Leiden, 1883, c. II, s. 239.

(4) Taberi, Tarih el Rusıli ve'J-Mulük, neşr: M. J. De Goeje, Leiden, 1879-1898, c. VII, s. IS.

(5) J. Wellhausen, Die Kampfe der Araber mit den Romaern in der Zeit der Umaijaden, Philosopische Heft 4, Göttingen, 1901, s. 421.

(6J Yakübi, a.g.e., c. II, s. 239.

(7) Elias · Nisibenus, Fragmentc Syrischer und Arabischer Historiker, ı:eşr: F. Baethgen, Abhandlungen für die Kunde des morgenlandes, VIII, No. 3, Leipzig, 1884, s. 25.

(8). Taberl, c. VII, s. 27.

(9) Menbiç'li Agapius, Kitab ül-Unvan, Histoire univen:elle, neşr: A. A. A. Vc:ı.siliev, Patrologia orientale V, VII, VIII, Paris, 1909, s. 488.

(lO) Kolonia Archelais'in mevkii hakkında bkz: W. M. Ramsay, Anadolu'nUn Tarihi Cografyası, terc: M. Pektaş, İstanbul, 1930. s. 250.

(ll) E. VV. Brooks, The Successors of Heraclius, Cambridge Medieaval History, Cambridge, 1957, c. II, s. 396.

02) Pessinus, Sivrihisar'ın 12 mil güneyindeki Balahisar'dır. blt:z:: W. M. Ramsay, a.g.e., s. 245.

(3)

dolu'd.,. iskan edilmiş olaiı bazı Slavlar (14i da ona iştirak ettiler; Abdurrahman böylece yine Bizans toprağında kışİadı

ve

bilalıere Emesa'ya (Hıms1 döndü ki, kısa· bir müddet sorira da rı vayete göre zehirlenerek öldürmüşt"2r. (15)

. Yakıibi'ye göre, 46 (666-6671 yılında, Malik· b. Hübeyre Anado-lu'ya bir ı:ıkın yaptı ve kışı da orada geçirdi. Ü61 667 de Busr b. Ebi Ertat, Malatya'nın batısındaki Hexapolis bölgesini tahrip' etti (1 71

Bu. malumat Arap kaynaklarında yoktur. Taberi'ye göre 47 (667-668)

yilında Malik b. Hübeyre bir Anadolu seferi daha yapar ve kış

mev-simiiıi de Anadolu'da geçirir. (181 Yakubi (191 ve Elias (20) ta ayni

malumatı tekrar ediyorlar.· Taberi'ye göre, ayrıca Abdurrahman· b. 'el-Kayni de Yalvaç'da kışlamıştır.

İstanbul'un ilk muhasarası 49 yılında vukubulmuştur. Fakat Bi zans kaynaklarından öğrendiğimize göre, bu ilk Kastantiniye sefe· ri .-Vakıdi'nin itibar görmeyen 43 (663-6641 seferi ve Sebeos'un yine ayni şekilde inandırıcı gözükmeyen 653 seferi sayılmazsa- Saborius'-un isyanı sebebiyle başlayan 48 (6681 seferinin devamı olarak telak-ki edilmesi gerekmektedir. Konstans bir isyan neticesinde· S'.rakü-za'da 15 temmuz 668 de katledilmişti. (211 Armeniakoi thema'sının

(14) M;uaviye İç savaşla meşgul oldugu sırada 65S de, Konstans bir balkan sereri ·yapmıştı. Bu seferden dönerken bir çok-Slav kabilelerini de bera-beriıide getirerek Anadolu'ya iskan etdi. Bu tarih-ten sonra Anadolu'da Slavıar görülmeye başlamıştır. 665 te_ askerden kaçarak Abdurrahman idaresindeki Araplar'a iltihak eden bu . Slavlar 5000 kişi idiler. bkz: Ostrogorsky, s. !05.

(15) E. W. Brooks, «The successors .. » s. 396. Aslında bu seferin kronolojisi bi-raz karışık görünüyor. Taberi'ye göre, (c. VII, s. 67, 86) sefer 44 (6ô4-S35) de yapılmış olup, Anade-lu'da kışlama 45 de, Hıms'a geri dönüş ise 46 da Vukupulmuştur .. Fakat Yakubi'ye bakılırsa 45 ·de, Abdurrahman Psidia'-dakl Antakya'ya (Yalvaç) kadar bir akın yapmış ve kışı da orada geçlr-miştir. Wellhausen'a göre (Die Kampfe. -s. 422): «Abdurrahman'ın bu su-retle iki sefer yapmış olması ihtimalinden bahsetmek güçtür; şayet o, h. 45 kışını Anadolu'da geçirınişse, o halde Anadolu seferini 44 de değil de 45 yazında yapmıştır. Çünki 45 yılı ilkbaharda başlamaktadır. Şu bal-de Theophanes'in verdiği tarihler doğrudur: 45 yazı_ A. M. _ _6156 ya, Sel ev ki 976 ya tekabül etmektedir. Theophanes'e göre de seferin devam ettiği kış A. M. 6157'ye denlc gelmek1ıedir. Geri dönilş 46 (666) da obnuştur.> (16) Yakubl, C. İl, s. 240.

(17) E. W. Brooks, «The successors ... » s. 396.

(18) Taberi, c. VII, s, 84.

(19) Yakubi, c. II, s. 240. (20) Elias Nisibenus, a.g.e. s. 26.

(4)

iı.fı

kumandanı Saborius ta, Konstans IL idaresine karşı 668 de isyan et

miş bulunuyordu. Wellhausen'a göre •Konstans'm hüküm sürdüğü

von yazda (6681 de Fedale sefere çıkmıştır.• (221

Saborius, Muaviye'ye Sergios adında birini elçi olarak gönder-di. O sırada babası Konstans'a vekaleten İstanbul'da hüküm süren Konstantinos da mabeyincisi Andreas'ı bir takım hediyelerle Lıirlik­

te Muaviye'ye göndererek, asiye yardım etmemesini istedi. Theopha-nas bu elçilerin Muaviye ile müzakerelerine dair bazı tuhaf tafsilat vermektedir. Muaviye evvela Sergios'la görüşür. Fakat Andreas'ı

huzuruna kabul edince Sergios eski itiyadına kapılarak ayağ,., kal-kar. Muaviye, Sergios"un bu hareket tarzını tenkid eder ve Sergion ta ertesi günü tavrını değiştirir. Bu yüzden Andreas ile mün::kaşa

ederler ve Sergios, Andreas'a ·hadım olduğu için bir kadından

fark-sız ve saygıya değmez bir adam• olduğunu söyleyerek ona hakaret eder. Andreas da onu hayalarını sökmekle tehdit eder. Muaviye her iki taraftan da vergi taleb eder ve en çok vergi verene yard:m

ede-ceğini, her iki tarafın da düşmanları olduğunu söyler. Andreas, Ara-bissos geçidinden geçerek Hexapolis yoluyla !Malatya'nın batısında

bir bölgel geri döner. Dönüşü esnasında imparatorun adamlarına

bu yoldan geçecek olursa Sergios'un tevkif edilmesi emrini verir. Serglos yolda pusuya düşürülür ve Andreas'a götürülür; böylece Muaviye'nin Saborius'a yardım vaadini de ulaştıramaz ve Andreas

tarafından işkence edilerek öldülür. Saborius bu arada Hadrianopo-!is'e (73l kadar ilerler. Muaviye, Fedale b. Ubeydullah ile yardım bir-likleri gönderdi. Konstantinos da Saborius'un isyanını bastırmak

ü.zsre Nicephoros kumandasında bir ordu göndermişti. Fakat Babo-rlus, Hadrianopolis'te atının sakatlanması sebebiyle düşüp öldü ve böylece adamları tekrar Bizans idaresine geçtiler. Bu arada Fadale ancak Hexapolis'e kadar gitmişti ve buradayken Saborius'un ölü-mü haberini alarak sefere devam etmek için Muaviye'den yardım is-tedi. Muaviye oğlu Yezid kumandasında yardımcı kuvvetler gönder-di. (24) Yezid b. Şeceret el-Rehavi kumandasında bir de donanma

göndermişti. (25l Arap kaynaklarında bu anlatılanlara dair herhan-gi bir malumat yoktur. Taberi'ye göre, Abdurrahman el-Kayni

Ya!-(22) J. We!lhauoen, «Die Kamp!e.>, s. 422.

(23) w. M. Ramsay'a göre (bkz: Anadolunun Tarihi Coğraf.yası, s. 151-154)

Hexapc·lis bölgesi Bolvarlin ve Ilgın arasındaki göller bölgesidir ve-

Hadri-annpolis de Akşehir- Ilgın arasındadır. Safranbo:lu'nun eski adı da yine

Hadrianopolis idi.

(24) E. W. Brooks, «The successors .. > s. 397. (25) Taberi, c. VII, s. 86.

(5)

$ahin Uçar

vaç'da kışlamış, Abdullah b. Kays bir yaz seferi yapmış ve Malik b. Hübeyre de bir deniz seferi yapmıştır. (26l Yakubi'ye göre ise Ab-durrahman el-Utbi bir akın yaparak Yalvaç'a kadar erişti ki bu da Taberi'deki malumatın isim farkıyla tekranndan ibaretdir. (271

Taberi'ye göre, Y E)zid 49 yılında sefere çıktı ve İstanbul'a kadar

vardı. Onunla beraber İbni Abbas, İbni Ömer, İbni Zübeyr ve Ebu Eyyub el-Ensari de bu sefere iştirak etmişlerdi. Ayrıca bu 49'da, Ma-lik b. Hübeyre Anadolu'da kışlamış, Fadale, Cerebbe üzerine sefer

yapmış ve orayı fethetmiş, Yezid b. Şeceret el-Rehavi de Suriye'liler-den müteşekkil kuvvetlerle bir deniz seferi yapmıştı. (28) Yukarda

anlatıldığı gibi Yezid b. Muaviye, Fadale'ye yarduna gönderilen

yar-dımcı birliklerin başında idi ve safere ancak 49'da çıkmıştı. İbnü'l­

Esir bu hususta daha tafsilatlı malumat veriyor:

Muaviye, bu seferin kumandasını Sufyan b. Avf'a vermiş ve

oğlu Yezid'e onunla birlikte gaza etmesini emretmiştir. Yezid bu se-fere gitmek istemez, ağırdan alır -ki bu sırada Arap ordusu Kadı­

köy'de açlık ve hastalıktan ötürü çok ıstırap çekmektedır- Şam

civa-rında Deyr-i Murran'daki ikametgahında ordunun çektiği sıkıntılar­

la alay eder :

•Çektikleri sanki benim umurumda, Kadıköyde .humma ile çi-çekten, Deyri Murran'da, Ümü Gülsüm yanımda, halılar üstünde kafa çekerken.•

CÜmmü Gülsüm Yezid'in kansıdırl

Bu şiir Muaviye'nin kulağına gidince, diğerlerine isabet eden

hastalıklara o da yakalansa bile, Yezid'i Fadale'nin yanına

göndere-ceğine yemin eder. (29l

Yine İbnü'l-Esir'e göre, Ebu Eyyub el-Ensari bu sefer esnasında Kostantiniyye yakınında vefat etti ve surlara yakın bir yerde defne-dildi. Kostantiniyye ahalisi onun ruhaniyeti narnma yağmur duası

yaparlar. Peygamberin bütün savaşiarına iştirak etmişti ve Sıffin'­

de ve diğer seferlerinde Ali ile birlikte idi. (30)

(26) Ayni eser, c. VII, s. 86. (27) Yakubi, c. II, s. 240. (28) Taberi, c. VII, s. 86.

(29) İbnü'l-Esir, El-Kamil fi't-Tarlh, neşr: C. Tornberg, Lugdunl Batavoruın, 1870, c. III, s. 457.

(6)

70 Selçuk D.erg.isi

Theophanes ve. Agapius'a nazaran Yezid, Fadale'nin kuvveLle,. rine Malatya'da iltihak etmiş ve beraberce Kadıköy'e kadar gitnüş­

Ierdir. Wellhausen, Theophanes'in bu. hususta yanıldığı ve Yezid'in Übnü'l-Esir'de de görüldüğü gibil Kadıköy'e varmasından önce ora-da bir Arap ordusu bulunduğu kanatindedir. (31} · Wellhansen bu sereii şöyle hüliısa edlyor: ·Theophanes'in İstanhul muhasarasi

hak-kında lıi!gi vermemesi acalptir; buna karşılık düşmanların seferden geri dönerken !nsa hir zaman için Amorion'ıi <!ldıklarını

yazmakta-dır .» Dikkati çeken bir husus ta bağazı aşmak için mutlaka bir

do-nanma gerekınesine rağmen, böyle bir Anip donmımasından

bahse-dllmeyişidir .. Sefedn Konstans IL ile Koiıstantinos Pogonatos arasın­ daki hükumet değişikliği arasında meydana gelmis ·olması Theopha-nes ve isidoris'e göre kesindir. Bu hükümet değişikliği· 61EO l:ilkat

yılının sonbaharında CSelevki 980l olmuştur. Bti hicri 49 Önc;esine tekabül eder. Konstans'ın hükümette bulunduğu son· yazda (61591 Fadale sefere çık-mış; fakat ancak Konstans'ın Ölümünden sonra

Ka-dıköy'e varabilmiştir. Orada 6160 kışında. konakladı, ve büyük sık·.n­ tılarla karşılaştı. Kıştan sonra 49 başlarında Hi69l da Yezid Kadı,: köy'de gelerek ona katıldı ve İstanbul'a hücum için ilerlediler Kü-çük Asya'dan Suriye'ye dönüş te ayni yıjın yaz aylarina rastlamış

olmalı. Bu seferin iki kış bir yaz devam ettiği anlaşılmaktadır. (32) -Yiyecek kıtlığı ve hastalık sebebiyle geri dönmeye mec.bur oldular, fakat dönüşte · Anadolu'dan geçerken Amorion'u fethettiler. Burada

EOOO kişiilk bir garnizon bırakıldı. (33} Fakat çok karlı bir kış

gece-sinde Andreas, Arap ga.rnizonuııu gafil aviayarak hepsini katletti.

Ayrıca ayni yıl içinde bir Bizans clona..ınıası Suriye sahil şehirlerine bir karşı taarruz yapmıştı.· (34)

50 yılında Fadale b. Ubeyd deniz yolu ile tekrar Marmara'ya geldi ve Kyzicus'ta CKa.pıda.ğ yarımdasıl kışladı. Kış son derece sert geçti ve Araplar çolc müşkÜat çektiler; Ayni zamanda Busr b. Ebi Ertat ve Sufya.n b. Avf'ta Anadoluya. yapılan mutad akınları tekrar~ ladılar. Ertesi yıl (51} ayni suretle. akınla.ra. devam edildi. Fadale b. Ubeyd yine Anadolu'da kışladı, Busr b. Ebi. Erta.t bir yaz seferi (Sai-fel daha yaptı .(35} Yakubi'ye göre, Muhammed b. Abdurrahman da.

bir akın yapmıştır. (36) 52 (6721 yılında Sufya.n b. Avf yine Anadolu (31) J. Wellhausen, «Die Kampfe .. > s. 422.

(32) J. Wellhausen, «Die Kampfe .. » s. 423. (33) E. W. Brooks, «The successors>>, s. 397. (34)· ·J; ·weııliausen', ·<Die Kam'pfe.".> s. 423. · (35) E. W. Brool{s, «The succe.ssors», s. 397. (36) Yaknbi, c. II, s. 240.

(7)

71 seferine çıkar ve kışı da düşman arazisinde geçirir; Fakat bu yıl için-d9 vefat ettiğinden kumandayı Abdullah b. Mesadet el-Fezariye bı­ rakmıştır. Bu Vakıdi rivayetidir ve Taberi, diğer bazı ravilerin

ka-İıaatine göre kumandanm Busr b. Ebi Ertat olduğu ve Sufyan'm da bu sefere iştirak etmiş olduğunu ilave eder. (37) Ayrıca Muhammed b, Abdulah el-Sakafi kumandasında bir de. yaz seferi yapılmıştır.

_Bu yılın_:sonunda Muaviye, Batı Anadolu sahillerine bir donan-ma sevketti. Donanmanın bir kısmı İzmir'de di.ğer bir kısmı da Lik-ya sahillerinde demirl(Jdi. Karadan ve denizden işbirliği yapılarak tertiplenmiş planlı ve uzun vadeli bir askeri harelmt başlıyordu. (381

Yalı.ubi 53'de Muhammed b. Malik'in bir akın yaptığını ve •Tarsus'-un bu yıl fethedildiğinin söylendiğini» yazıyor. (39) Taberi'ye göre

Abdurrahman b. Ümm'ül-Hakem kumandasındaki kuvvetler kışı

Anadolu'da geçirıiı.işlerdir. (40J Yine bu yıl içinde, Rodos'ta da bir

ıiıüsliiman kalemisi tesis olundu. Günade b. Ebu Ümeyye kumanefa-sindaki donanma ile Rodos seferi yapıldı. İstanbul'a yapılacak sefer için tefei-rüatiı ve iyi hazırlanmış bir plan mucibince hareket eden Araplar Deniz hakimiyetini temin edebilmek için stratejik ehemmi-yeti olan bu adada devamir birlikler bulundurdular. Bunlar ziraat va hayvancılık yapmak suretiyle geçiniyar ve tehlike anında kaleye

sı.ğınıycrlardı. ·Denizden gelecek muhtemel-ani taarruzları haber ve-recek gözcüler koymuşlardi. Bunlar Bizans'ı çok taCiz ediyordu, zira btylece Bizans donanmasının yolu İresilmiş oluyÖrdu. Muaviye Ro-dos kÖloriisini erzak, malzeme ve ücret bakımından gayet iyi finan-se ·ediyordu. Ta beri, bunların Muaviye'nin vefatıiıdan sonra yani an-mk Yezid devrinde Adadan geri çekildiğini yazıyor. (41)

M. Canard, 54 (674) tarihinde Ervad adasınm fethedi.ldiğine dair Arap kaynaklarının verdiği haberi şöyle tenkid ediyor: ~Arap

mem-l:a'arı karanlıktır Vakıdi'nin bir rivayetini nakleden Taberi'ye göre CCnadet İbni Ebi'Ümeyyet-ii-Ezdi H. 54 - M. 674 tarihinde Arva:l 1

Ervad denilen ve istanbul· bi varında bulunan bir adayı fethetnıiştir.

A:raplaı:nı bu adada yedi sene kaldıklarından ve ancak-Muaviye öl--dükten sonra Yıızid'in emriyle ,avdet ettiklerinden bahsedilir. Eğer

Arap metinlerine bakılırsa, Brooks'un iddia ettiği gibi Arvad'm

Ro-(37) Ta beri, c,· vır;

s.

107.

(3'8) E. w. Brooks, «The successors», s. 397. (39) Yakiıbl, c. II, s. 240.

(40) Taberi, c. VII, s. 123.

(41) E. W. Brooko, The Arabs in Asla Mlnor, 641 - 750, Journal of Hellenlc Studies, XIIX, 1898, s. 187.

(8)

72 Selçuk Dergisi

dos'dan başka bir şey olmadığına ve Taberi'deki ifadenin H. 53 - M. 673 te Rodos adasının Cünade tarafından fethi tarihinin alelade bir tekranndan ibaret olduğuna hükmetmek lazımgelir. Yezid'in bu

adayı terketmesi hakkında her ikisinde de aynı miiJümata tesadüf edilir. İstanbul'a yakınlık meselesi bu faraziyyeyi redde kafi bir se-beb değildir, çünkü Araplarm coğrafi tavzihatı çok defa keyfidir. Hall:uki Theophanes'e göre Rodos fethiyle oradRki büyük heykelin bir Urfa yahudisine satılması o tarihten takriben yirmi sene evvel-dir. İşte bundan dolayı Wellhausen, Vakıdi'nin bahsettiği Arvad

ada-sının Theophanos'da görülen Kyziqus'dan başka bir şey ohnadığı fik~

rlndedir. Bu meselenin halli kolay değildir, çünkü Arapların herhal-de Rodos'la Arvad'ı birbirine karıştırmiŞ olduklan anlaşılmakta­ dır.• (421

Buna göre Ervııd adasının Kapıdağ yanındası olarak kabul edil-mesi mümkündür. Müslümanlar İstanbul Muhasarası boyunca. kış

mevsimlerini Kapıdağ yarımadasında geçiriyorlardı. Fakat evvelce de gördüğümüz gibi Kapıdağ'ın işgali (50 (670) yılıp_dadır. Fad.ı;e kı· şr da Kapıdağ'da geçirmişti. 51 yılında Fadale'nin yine Anadolu'da

kışlarlığına dair haberi, (431 Fadale'nin yine Kapıdağ'da kış!adığı şsklinde anlamak mümkündür. Zira hem Arap hem de Bizans

kay-nakları muhasaranın 7 yıl sürdüğünü yazmaktadırlar. (44) Theop-hanes ve Nicephorus İstanbul fethi için yapılan mücadelenin 7 yıl sürdüğünü yazıyorlar. Halbuki Theophanes barış anlaşmasının 678 de yapıldığını yazmıştır. Ostrogorsky, 674-678 arasında 5 yıllık bir. muhasara olduğu ve Bizans kaynaklarının müc<:ıdeleyi Kapıdağ fet-hinden itibaren 7 yıl sürmüş olarak hesapladıkları kanaatindedir.

(45)

Kıbrıs, Rodos, Kos ve Sakız adalarının fethi tamaınlandıktarı

sonra, 54 yılında Fadale ve Abdullah b. Kays Girit'te kışladılar. (46) CO yılın kış mevsimi 674 yılına isabet eder) 674 bah'.lrında Abdurrah-man b. Ümmü'l-Hakeın'in gemileriyle takviye edilen Arap filosu Ça· (42) M. Canard, Tarih ve efsaneye göre Araplar'ın İstanbul Seferler!, Türkçe terc: İ. H. Danişmend, İstanbul Enstitüsü Mecmuası II İstanbul, 1956, s. 223.

(43) Taber!, c. VII, s. lll.

(44) Vakıdi rivayetine göre, muhasara 54 ilkbalıarı ile 60 yılı arasında 7 yıl sürmüştür. Arap filosu 52 ve 53 tarihlerinde· İstanbul önlerinde değilse bile yine de Bizanslllara karşı aksiyon halinde ldl. Kronoloji hakkında fazla malumat için bkz: J. Wellhausen, «Die Kampfe .. » s. 425.

(45) G. Ostrogorsky, History of the Byzantine State, s. lll. (46) E. W. Brooks, «The successors .. > s. 397.

(9)

Şahln tlçar

nakkala boğazına girdi. (47l Gemiler haliç yakınına kadar ilArledi· ler ve karaya asker çıkardılar. Nisandan Eylül' e kadar orada kaldı­

lar. Sonbalıara kadar her gün deniz çarpışmaları oldu. Nihayet Arap-· lar gemileriyle birlikte Kapıdağ'a çekildiler. Böylece Kapıdağ yarım­ adası donanmanın kışlık karargahı haline geldi. ( 48 ı Ayni yll Ab-dur ralıman b. Mesud ordusuyla Anadolu'da kışladı (49) ve yaz

ay-larında İstanbul civarına baskınlar yaptı. (50l

Her yıl baharın gelişi ile birlikte Arap donanınası İstanbul önün-d1 görünüyordu. 55 yılında Sufyan b. AVi Bizans toprağında (5ll <Girit yakınında?) (52l kışladı. 56 (675-676) yılında Cünade b. Ebi Umsyye <Abdurrahman b. Mesud olduğu da söylenir) kumandasın­

daki Araplar Bizans toprağında kışladılar. Ayni yıl, Yezid b. Şecere kumandasındaki bir filo denizden, İyaz ibnü'l-İiaris karadan, birer sefer yaptılar. (53) Ayrıca Malik b. Abdullah da Anadolu'da kışla­ mıştı. (54)

Bizans payıtahtını bu muhasaradan ·Grejuva ateşi» kurtardı.

Bu yeni ve tesirli silah sayesinde Bizans donanınası Arap donanma-smdan daha üstün hale geldi. Konstantinos İstanbul'u müdafaa ede-bilmek için Rum ateşi ile techiz edilmiş gemiler ha.zır!ıyordu. Böyle-ce ilk defa ateşli silahlar harp sahnesine çıkıyordu. Patlayıcı olan ve suda da yanabilen bu ateşin formülünü sadece Bizans'lılar

biiiyor-lardı ve Suriye muhacirlerinden Kalllinikos isimli bir dülger tarafn-dan icat olunarak tam o sırada tatbik sahasına konmuştu. •Grejuva ateşi• hususi tarzda imal edilmiş borular yahut sifonlar vasıtasıyla atılan ve düşman gemilerine çarpınca ateş alan patlayıcı maddeler-den terekküp ediyordu. Bu ateşin hususiyeti su üzerinde dahi

yana-lıılınesi idi. Uzun müddet hükumet bu ateşin terkibinin sırrını ifşa

etmedi: bu silah bir çok defalar Bizans donanmasının muvaffak

ol-masında amil oldu. (55) Bizans Payitahtı İstanbul, Araplar tarafın­

dan fethedilmekten bu silah sayesinde kurtuldu. Grejuva ateşinin

(47) L. Caetani'ye göre 673 nisanında, bkz: Chronographla İslamica, Paris, 1912, s. 587.

(48) E. W. Brooks, «The successors .. > s. 397. (49) Baetbgen, Fragmente, s. 116.

(50) L. Caetani, Cbronograpbla İslamlca, s. 599. (51) Taberi, c. VII, s. 171.

(52) L. Caetani, Cbronograpbia İslamica, s. 608. (53) Taberi, c. VII, s. 173.

(54) F. Baetbgen, Fragmente, s. 116.

(55) A. Vasiliev, Bizans İmparatorluğu Tarihi, Türkçe terc: A. M. Mansel, An-kara, 1943, s. 272.

(10)

74

terkibi en ·geç· olarak ·IX. asırda yazılmış ve ·Li !:ı er ignium a Marco Gtaaco descriptus• adını, taşıyan latince· bir versiyon da neşredilmiş

olan bir risalede mahfuz kalmıştır. C. Zenghelis'e göre terkibin asli unsuru «Saltpetre• idi (Potasyum nitrat veya sodyum nitra tl; böy-lece Kal!inikos'un keşfi barutun icadına tekaddüm eden ateşli

si-lahların ortaya çıkmasına sebeb olmuştu. (56)

58 yazında Cünade b. Ebi Umeyye kumandasında bir deniz se-feri daha yapıldı. Bu herhalde İstanbul önlerindeki donanınayı tcık­

viye etmek için yapılmış olsa gerektir. Malik b. Abdullah komutasın­

daki kuvvetler de kara yoluyla bir Anadolu seferi yaptılar. Yezid b.

Şecere İstanbul önlerindeki donanma savaşları sırasında öldürüldü. (57l İslam donanması. büyük kayıplar verenık çekildi. Rum ateşi karşısında muvaffak olmaları lnümkıin degildi. Donanma dönüş yo-lunda fırtınaya yakalanarak büyük kayiplar verdi.- Akdeniz sahille-rindeki bu fırtınada gemilerin çoğu da Syiieum (58l CAntalya'nın

biraz doğusunda Serik civarında) kayalıkianna çarparak

parçalan-dı ve bu felaketi takiben Bizans'ın denizcilik teması Cibyrrhaeotae

donanınası tarafından hücuma uğradı. Sadece birkaç Arap gemisi geri dönebildL Menbiçli Agapius'un bahsettiği 54'deki deniz sefcıri bu vukuatla karıştırılmış olduğu intibaını veriyor. (59l . Agapius'a gö-n Muaviye devrinin 14. senesinde, yani hicretin 54. senesine doğru

Araplar Lykia'ya kadar bir deniz seferi -açıp, orada karaya çıkmış­ lardır. Mukabeleye gelen üç Rum patriçisi. Araplardan 30.000 kişi

öl-dürmüşler ve donanmalarını yakmışlardı. Runilar' Grejuva ateşini

ilk defa bu muharebede kullanmış ve bundan sonra da adet edinmiş­

ler. Agapius bu meseled.e n~ Ervad'daiı ne de İstanbul'dan hiç

bah-sGtmemiştir. Marius Canard, •belki de başka bir seferin

mevzuuba-lıis olduğunu, (6Ôl söylüyorsa da bunun İsta!ll:ıiıı seferinin

muvaf-fakiyatsizllği üzerine- geri dönerken Arap donanmasının Pamphylia sahillerinde başına gelen felaketle ilgili bozuk bir rivayet olduğu .

düşünülebilir.

q.

Ostrogorsky'ye göre: •Bizans'ın 678'deki zaferi küçümsene-msz, çünki bir çığ gibi ilerleyen Arap istilası ilk defa şimdi

gerçek-(56) G. Ostrogorsky, History of-the Byzantine state, s:-112. (57) Taberi, c. VII, s. 181.

(53) H. Ahrwciler, <;L'Asie Mineur·e- et les TnVasiolıs.,Arabas (VIIe- rxc siecleS), Revue Historique, CCXXVII, Paris, 1962, s. 4 deki Arapların sefeİ' yolla-rını gö.steren haritada Sylleum bu meVkide gösterilmiŞtir.

15~) Menbiç'li Agapius, Kitab ül-Uiıvaii, s. 492. (60) M. Canard, «Arapların İstanbul Seferleri>, s. 224.

(11)

ten :.durdurulmuştu. Arapların şiddetli h ücumuna karşı Avrupa'nın müdafaasr·bakımından IV. Konstantinos.'un bu zaferi bütün dünya· tarihi ölçüsünde ehemmiyetli bir dönüş nok~asıydı. Tıpkı IIL Leo'nun daha scnra ve Charles Martel'in 732'dı;ı Poitiers'de, hristiyan dünya"

sının öbür ucunda, araplan yenişi gibi. Avrupa'yı müslüman istilası' s3linin basma,sındaP. kurtaran bu üç zaferin ilki

ve

ayni zamanda en önemlisi IV. Konstantinos'unki idi. Şüphe yoktur İd, İstaİüıui'ün o zamalı tecrübe ettiği Arap taarruzu en sert ve en hareretliiıi ;di ve Bizans payitahtı müslüman taarruzuna karşı son engelidi. Gerçek bu ki o sadece Bizans imparatorluğunu değil, fakat bütün Avrupa mE;deniyetini kurtardı.» (61)

Th.eophanes, Muaviye'nin barış taJebine Merdailer~in isyanını

sebeb Olarak gösteriyor. · (62) Müslüman donıınmasının imhasından

sonra bir Rüriı donanınasi Suriye sahillerinde demirledi. Sur ve Say. da· sahilleri karŞısında demirleyen donanma sahi.le asker çıkarmış· olsa gerektir.·Zira-Bizanslılarıntahrik ettiği Merdailer'in isyan ede-rek 'Lübnan dağlar'ını işgal ettiği, Cebel-i Celil'den Cebel ci Esved'ö kadar istilanın yayıldığı bildirilyor. (631 H. Laıtırriens'e göre

Arap-larİn Anadolu'ya taarruzl.arını durdurmak gayesiyle imparator'ün tahrik ettiği bu Merdailer isyanı, 56 yılında başlamİştı. (64)

(61) G. Ostrogorsky, History of the Byzantine stato, s. 112. (62) J. Wellhausen, «Pie Kampfe .. » s, 429-430,

(63) Agapius, Kitab ül- Unvap, s. 493.

(64) H. "Lammt:ns, «Et'udes sur la reiğne du califa Omaiyade MOclviya I en

Melanges. de· ıa

·

Facıiıte orientale de Beyrouth, İ " III, Beyrut. 1~30; passim. -14- 21.

Merdailer hakkınd~ bJigi Bel3.zurf;· Theo:Phahes ve Nikefrirtıs'da _var-dır: Diğer bil~dıer. ya· ·bunların aynı Ya ct'a güVenilmezdir., MerdanC"r: sıyah.· Dağda, Amanus'da yerleşmişlerdir. Bu dağın i3mi Ararnice Ukame, arap-ça biraz değişmiş şekli «el-Lukfim»dır. orada (curc·uma·?--cuye--tıır-·şeiili=-··­ cte, bayas? civarındaki kükürt çUklırlarının··yakihıiı.da, Gurguıi:CUa ötur.u-:· yorlardı.) Araplar tarafından daha sonra Ceracima ;diye- isimlendirildil~r;, Soyları hakkında mainmat sahibi--çleğiUz. -Hristiyan -idiler ve .Bizans- hiz-metinde bulunarak Heraklios'da·iı. __ h~-- ya;n~-;$_iz3ns_ .sıp_ı_r- .~aitıriı ~Ç):ruy~ı::-: _ lardı. Arapların Kilikyaya ilk saldıfıHırırida-_Mer·daHet ad~ndan ·b-ahZedil..;· ·

----

-m-eilıektı:!dif:

F-akat-

·rı:,rerctaüerın· ·Mu:iviye ·ve emii:-İf~riniri sefer döİiÜşü yoı..:

·

Ütrını tehukeYe dÜşürdÜğü-· kB.buf · edilmelidir. Mei-dailer'den ilk defa · Th:eoph~neS.: 6169 tarihinriz bahseder.· Yine 'İ'heo:Phanes 6176

cia

Muaviye ve .-daha sorira A.bdiiı Me'lik'i·n· İuZansıiıarıa:· yapt~ğı · anlaşmalardil 1\llerdai-lerin varlığından bahsetmektedir. Arap kiı.Ynaküirı ise: ancak Abdül Me-lik'in Justinian'la yaptığı anlitşrlıada· bunların varlığından bihsetmekt'e-dir. Bu hususta bkz_;~ J. _W~llhaus~rt. «Die Karnpfe .. ?,· S .. -42.6.

(12)

7G Selçuk Dergisi

Gerek donanmanın uğradığı felaket gerekse Merdailer isyanı,

halifeyi barış taleb etmek zorunda bıraktı. Muaviye yılda 3000 di-nar, 50 harb esiri ve 50 safkan at vermeyi taahhüt etti. Nikeforus'a göre 30 yılık bir barış anlaşması yapılmıştı. (65)

Muaviyeden sonra müslümanlar Anadolu'ya muhtelif akinlar yapmakla beraber, İstanbul'u yeniden muhasara edebilmek için

ha-zırlıklara ancak Velid devrinde yeniden başlamışlardır !705-715) . Fakat 715 şubatında Velid vefat ettiğinden, İstanbul seferi projesini

gerçekleştiremedi. Ancak ondan sonra hailfe olan kardeşi Süleyman da onun izinden gitti. Müslümanların hazırlıkları süratle inkişaf edi yordu. Taberi'ye göre 97 !715-716) yılında halifenin kardeşi Mesle-me b. AbdülMesle-melik kara yoluyla ÖMesle-mer b. Hübeyre'de donanma ile ha-rekete geçti. !66) J. Wellhausen, Mesleme'nin bu tarihten biraz daha önce harekete geçtiği kanaatindedir. !67) Menbiçli Agapius'ta Mes-leme, Süleyman b. abdülmelik devrinin daha ilk senesi içinde yola

çıkmış gösterilmekte ve bu da Wellhausen'in 97 senesi girmeden ev-vel hareket ettiği hakkındaki faraziyesini teyid etmektedir. Agapi · us'a göre Anastasios, askerin isyanını haber alınca İznik'e iltica

et-miş ve oradan Mesleme'ye elçi göndererek Süleyman'ın, Arap as-kerleriyle kendisine yardım etmesiin rica etmiştir. !68)

Mesleme, 715 sonlarında Hısn el-Sakalibe'yi !691 .(Loulönl fet-hetti. Bu kale, Toros geçitlerine hakim olan fevkalade ehemmiyetli bir mevkideydi. 716'da Süleyman, Mesleme ordstL."lun öncüsü olarak Anadolu'ya gönderildi. (70) M. Canard'a göre, Agapius'taki, Anas-tasios'un Mesleme'den yardım istediğinde bahsi geçen, Süleyman'-dan maksat halife değil bu Süleyman olmalıdır. !71l Süleyman Ga-latia'daki Amorion önünde kamp kurdu. Theophanes, Leo'nun

Amo-(65) J. Wellhausen, <Die Kampfe .. >, s. 425. (66) Taberi, c. ıx; s. 1309.

(67) J. Wellhausen, «Die Kampfe .. >, s. 440. (68) Agapius, Patrölogla Or!entale, s. 501.

(691 E. Honigmann, Bizans Devletinin Doğu Sınırı, terc: · F. Işıltan, İstanbul, 1970, s. 42'de Loulon'dan bahseden Hcinigmann'a göre LOulon'un harabe-leri Ulukışla yakınındadır. W. M. Ramsay'a göre ise (Ariadolunun Tarihi Coğrafyası, s. 391), Hısn el-Sakabile Loulon'dur ve Slavlar'ın (Sclavinia'-lıların) şehri manasıi.ı.a gelir.

(70) E. W. Brooks, «The Successors ... », s. 417.

(13)

Şahin Uçat 77 rion ö'llerinde Süleyman'la ve Baccharos (72l CBahteril isminde bi-riyle giriştiği müzakerelerden bahseder. (73)

Süleyman Amorion'u muhasara ettiğinde, Şehirde garnizon

yok-tti; surların kuvveti ve halkın cesareti sayesinde uzun müddet di-rendiler. Lee'nun Theodosios'a itaat etmediğini ve elinde güçlü bir-likler bulunduğunu öğrenen Arap kumandanı imparatora karşı

onunla müşterek hareket etmeye ve onun birliklerini desteklemeye karar vererek Leo'ya şöyle bir mektup yazdı: ·Tahta sizin layık

ol-duğunuzu biliyoruz. Gelin bizi görün tahtı elde etmenize yardımcı olalım; ve böylece iki millet arasında gerekli olan barışı beraberce

kuralını .• Leo ona, ·Amorion muhasarası ile bu sulhçu tavrın birbi-rine uymadığı•, cevabını verdi. Süleyman yeminle, Leo gelir gelmez

muhasarayı kaldıracaklarını, kendisi ve maiyetinin emniyetinin de temin olunacağını va'detti. Hırslı bir insan olan Leo, 300 şövalye ile yola çıktı. Araplar onu taziz içün kendisini silah elde beklediler.

Gel-diğini görünce kamplarından 500 adım ileriye savaş düzeninde çık­ tılar ve onu imparator olarak selamladılar. Arapların Leo'ya

göster-diği teveccühü surlardan seyreden Amorion ahalisi büyük bir heye-cana kapıldı. Artık sulh anlaşmasının maddeleri düzenlenecek·:i. Leo kandi grubuyla ayrı bir yerde kamp kurmak istedi ve 3 gün boyun-ca Arap kumandanlarıyla müzakereler yapmaya gitti. Bu arada ve-rilen söze rağmen muhasara devam ediyordu. (74)

Araplar, Bizans'a karşı vaktiyle Saborios'u kullandıkları gibi

şimdi de Leo'yu kulanmak istiyorlardı. Buna mukabil, Theodosios'a isyan etmiş olması sebebiyle Amorion'lularla arası açık olan Leo, şe­

hir ahalisi ile anlaşmak için bu muhasaradan istifade etti. Şehir~eki

din adamları ile gizlice göriişerek onları kurtaracağını va.ad etti. (75! (72) Agapius, Amorion'dan bahSetmez, ancak Süleyman'ın ikinci yılında Mes-leme'nin Süleyman b. Muad ve Bahteri-ibnü-1 Hasan kumandasındaki öncü kuvvetlerini takiben İznik'e kadar gitdiğini yazıyor. Herhalrte Theophanes'teki Baccharos ile Balıteri ayni zatdır. Sonra Leo -herhalde İznik havalisinde- Süleyman-ibni-Muad ile buluşup görüştir ve onun de-laletiyle Mesleme'nin huzuruna kabul edilir. Ondan sonra da İzmit üze-rine yürür, Theodosios'un askerini bozup, oğlunu öldürür. bkz: Agapius, Kitab'ül-Unvan, s. 501.

(73) M. Canard, «Arapların istanbul Se!erleri», s. 225.

(74) Lebeau, Hlstolre du bas Empire, neşr: M. St. Martin, Paris 1824-1816,

c. VII, s. 98.

(75) Kitab e!-UyQn'da verilen malUmata göre de Amorion ahalisi Leo'ya tabi olmak istemezler. Ancak Arap tehlikesi sebebiyle .bunu kabullenmek zo-runda ka;Jmışlardır. bkz: E. W. Brooks, «The Campalgn of 716- 718 from Arabic sources», Journal of Hellenic Studies, XIX, 1899, s. 22.

(14)

Selçuk İ)ergisi

Araplar hakikatte hem Leo'yu hem de Anıorion'u ele geçirmeye

·ça-lışıyorlardı. Bu arada Mesleme gittikçe yaklaşıyordu .. Leo, Arapla-rm elinden kurtulabilmek için güya bizzat Mesleme ile görüşmek

üzere 300 süvari ile yola çıktı. Kaçmaması için kendisininkinden da-ha kuvvetli bir Arap birliği ona refakat ediyordu. Fakat kamp dışı­

na çıktıklarmda Leo bunları gafil aviayarak ellerinden kaçıp kur-tulmaya muvaffak oldu. Bunlar, döndüklerinde Süleyman aleyhinde dedikodu ettiler; •Bu duvarlar önüne ne yapmaya geldik. Neden

et-rafı yağma etmiyoruz• diyorlardı. Çadırlarını yakıp dağıldılar. Ken-di ordusuna ulaşan Leo, Arapların geri çekildiğini öğrendi, ancak Mesleme'nin gelip_ kuşatmaya· devam edeceğinden korkarak, Nicetas

adlı bir kumandan idaresinde soo askerini Amorion'u müdafaa et-. m;;ya gönderdi ve şehirden kadın ve çocukların uzaklaştırılınasını

emretti. S.onra Arapları yenecek kadar güçlü olmadığını hissederek Psidia dağlarına çekildi. Bu sırada Mesleme Kapodokia'ya girmişti.

(761 Leo Mesleme'ye elçi göndererek onunla görüşmek istediğini bil-dirdi. Mesleme, herne kadar Loo'nun Anıorioiı'a bir garnizoıi yer.

leştirmiş olduğunu duyarak sukut-ı hayale uğramışsa da, Leo ile mü· m!:eDya devam etmiş ve Bizans imparatoruna karşı Leo'yu kullan-mak istediğinden, onun desteğini kazanmak ümidiyle işgal ettiğ'i b61-geleTin yağma edilmesini yasaklamıştı; Leo kendisini görmeye

geldi-ği takdirde, yapılacak sulh an!aşmasmm tatminkar şartları

olaca-ğını vaadetti. Leo bu hususta mutabılt gibi görünüyor elçi ve mek-tuplarla Maslema'yi oyalayarak zaman kazanmaya çalışıyordu. Ni-hayet şansını denemeye karar vererek İstanbul'a gidip tacı ele ge-çirmek için İzmit'e kadar ilerledi. (77) Leo, Mesleme ile aniaşmış gi-bi gcrünürse de, her şeyden evvel kendi hedefini takib ederek İzmit

üzerine yürümüş ve orada kendisiyle mücadele etmek için gelen Thsodosios'un oğlunu esir etmiştir. (78) Daha sonra Leo Üsküdar üzsüne yürüdü. Bir takım müzakerelerden sonra Theodosios,

haya-t nın bağışlanması şartıyla, senatonun tahttan feragat etmesi tekli-fini kabul etti. Leo 716 martmda Ayasofya'da imparatorluk tacını

giydi. (79)

c

(76) Lebeau, Histoıre du bas Empire, c. XII, s. 107. (77) Lebcau, Histoire du bas Empire, c. XII, s. 108.

('Z8) Mesleme'njn Anadolu harekatı sırasında Leo'nun ona bir takım diplo.ı;na­

tik oyunlar oynadığı hususunda bütün kaynaklar ittifak etmektedir.

Me-cel.a, Aga.plus'a göre,· (Kitab'ül-Unvan s. 501). Leo Süleyman b, Muad"ın

delaletiyle İznik civarında Mesıeme ile görüşmüş ve ondan sonra da İz­

mit üzerine yürüyüp orada Theodosios'un a.:Jkerini bozm.uştur.

(79) M. Cahard, <Arapların İstanbul Seferleri>, s. 225.

1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1

(15)

Şahin trcar

---~~ 79

Bu arada Mesleme kışı Anadolu'da geçirmişti. Ömer b. Hübeyre kumandasmda ki donanma ise Kilikia'ya kadar gelmiş ve orada kış­ lamıştı. Bahar gelince Mesleme, Bergama ve Sardes'i fethetti; Theop-hanes'e göre Mesleme Leo'dan boşuboşuna bir haber beklemişti. Ni-hayet onun kendisini aldattığını anlayınca Abydos'a <N aral gitmiş ve ömer b. Hübeyre kumandasındaki İslam donanmasının yardımı ile Trakya'ya geçmişti. (80) 716 yılında 15 ağustosta İstanbul

muhasa-rası başladı. (81l

İslam ordusu İstanbul'un aşılması imkansız surları önünde

yer-leşti. Surların giriş çıkışları kontrol altına alındı mancınıklar yerleş­

tirildi. Kitab ül-Uyün'un müellifine bakılırsa, Mesleme'nin getirdiği

harb aletleri arasında neft de vardı. (82) E. W Brooks, muhasaralar-da neftin mümuhasaralar-dafaa maksadıyla kullanıldığını, ancak hücum

maksa-dıyla kullanıldığına dair herhangi bir misal bilmediğini söyleyerek bu hususta şüphe izhar ediyor. (83) M. Canard ise, buna misal olarak

Baybars'ın Markab mulıasarasını veriyor ve •neft»in meydan mu-harebelerinde bile kullanıldığını ilave ediyor. (B4l

Enteresan bir husus da Mesleme'nin, muhasara esnasında ordu-nun iaşesini temin için, İstanbul'a varıncaya kadar her süv•,.rinin

atının tsrkisinde bir miktar dan taşıtmasıdır. (85) Mesleme, bu

da-(807 Meoudi, Muruc uz-Zeheb, neşr: P. Courteille (Paris 1863) c. II, s. 317.

Ay-rıca bkz: Sü.ryani Mihail, Chronique, Fransızcaya terc: J. B. Chabot (Pa-ris 1905) c. II, s. 485.

(81) M. Canard, (Arapların İstanbul seferleri s. 224), J. Wellhausen'in bu se-ferin kronolojisini kati olarak tesbit etdiğini kabul _ederek neticeyi şöyle hülasa ediyor: (.Bu sefer Theophan€s'e göre 6208, 6209 ve 621d Bem::leri boyunca devam etmiş ve Mesleme, 5 eylül 715 tarihinde başlıyan H. 97 Genesi iptidalarında yola çıkmıştır. Hicretin 98 tarihinde ve miladın 716 EJenesi ağustos ayında İstanbul'u muh:isara etmiş ve hicti 99 senesinin miladi 14 ağustos 717 tarihinde taşlıyan ikinci ayında (=Safer'Ce), yani 717 Senesi eylül ayında vefat etmiş olan halife Süleyman'ın son günlerin-de muha.sarayı kaldırmıştır.» Halbuki E. W. Brooks'a_ göre sefer 716-718 yılları arasındadır; zira Leo 717 martında ve muhasaradan birkaç ay ön-ce imparator olmuştur. (bkz: <<The Successors .. », s. 417 ve «The Campaing of 713-718 irom Arabic scurces», s. 24). Bunların münakaşam için bkz;: J. Wellhausen, <<Die Kampfe .. >>, s. 440- 442.

(82) E. W. Brooks, «The campaing of 716- 718 from Arabic Sources», Journal of hellenic studies, XIX, 1899, s. 21.

(83) Ayni eser, s. 21 deki 2 nolu dipnot. ????

(84) M. Carard, <Arapların İstanbul Seferleri», s. 252'de 98. dipnot.

(85) Taberl, c. IX, s. 1315. Kitab'ül-Uyün'da yer alan bir çok garib teferruat Taberi'de kısaltılmış olarak yer almakta ve her iki kaynağın da- ayni ri-vayetleri kullandığı anlaşılmaktadır. Ayrıca bkz: E. W. Brooks, «.The Campaing of 716- 718», s. 21.

(16)

80 Seiçuk Dergisi

rının yenilmesini yasaklar; darının ekilmasini ve hasat mevsimine kadar askerin yağma akınlan ile geçinmesini emreder. (86)

Mesleme İstanbul'u muhasara ettikten sonra Leo'dan bir sulh teklifi geldi. Ancak Meslern:e bu teklifi kabul etmedi ve halifeden

yardımcı kuvvet istedi. Kitab ül-Uyün'da, bu sulh görüşmelerine dair bir çok garip tafsilat vardır. Güya Leo, Mesleme'yi kandırarak ordu-nun arzakını yakmaya ikna etıniş, hatta bu erzakın bir kısmını İs­

tanbul'a taşımak için Mesleme'den izin almıştır. Ayni rivayet kısai­ tılmış olarak Taberi'de de vardır. Buna göre Mesleme, İstanbul'u muhasara ettikten sonra Leo'yu Amorion'dan getirtir; onunla

anla-şır ve kendi himayesinde olan Leo'yu imparator olarak kabul

etme-lerı için Bizanslılara baskı yapar. Kısaca Leo Mesleıne'nin casusu-dur, ama onun sayesinde imparatorluğu elde ettikten sonra ihanet eder. (87) Halbuki İstanbul muhasarasından aylarca önce Leo

impa-ratorluğu elde etmişti. Bu arada Amorion müzakerelerinde bahsi ge-çen Süleyman b. Muad da Leo'nun ihaneti yüzünden şüpheli görü-lür ve intihar eder. Kitab ül-Uyün'da, bu müzakerelerde rol oynayan bir şahıs olarak, Abdullah el-Battal da zikrediliyor. İbni A'sam'ül-Küfi ise ondan .Battal b. Ömer» diye bahsediyor. E. W. Brooks, m-dece bazı kilise zabıtlanndan bilinen ·Kırk kul11,çlık adam» lakablı

bir Yahudinin İstanbul muhasarası esnasındaki sulh müzakerelerin'-de Leo'nun elçisi olarak gösterilmesi sebebiyle, bu malumatın taına­ ın3n uydurma olmayıp tefernıatı meçhul kalan bir takım bozuk ri-vayetler olduğuna hükmeder. (88) İbnü'l-Esir de böyle bir sulh mü-zakeresinden bahsediyor. (89) İbni Asem ül Kufi'ye göre de bir çok sulh müzakereleri olmuş ve Leo haraç vermeyi kabul etmişse de ta-raflar anlaşamamışlardır. (90)

Mesleıne'nin istediği yardımcı kuvvet, ı Eylülde Süleyman isim-li birisinin idaresindeki 1800 yelkenisim-li gemiden mürekkeb donanma

İstanbul'a geldi .. (91) İslam donanınası Haliçten itibaren Marmara surlan önündeki bütün salıayı kaplıyordu. (92) Bu ikinci filonun gelmesinden 2 gün sonra şiddetli bir lodos çıktı ve gemileri demir

al-(86) Ayni eser, s. 1316.

(87) E. W. Brooks, «The Campaign ol 716- 718», s. 24. (88) E. W. Brooks, «The Campaign of 7l6- 718>, s. 26. (89) İbn ül Esir, c. V, s. 27.

(90) İbni Asem ül Kufl, Kitab ül Fütuh, Topkapı Sarayı III. Abmed ktp. No: 2956; c. II, s. 162.

(91) M. canard, <Arapların İstanbul Seferleri>, s. 226. (92) Lebeau, Histoire du bas Emplre, c. XII, s. 116.

(17)

.<3

~

...

o

V

,.,

;f

ARAPLARlN ANADOLUDAKi SEFER YOLLARI = rakribl Yol Güzugohlorr

~---= l>fuhl<m<l Yol Giiz<rg<ıhTorı

- · - Bizans Thomolorının Sınorloıı

Diiunlcdigi Y<ni Thoma S;~ırları

''L-..i-J.-.!l-':.''--'1....!'~:.,..

(18)
(19)

. Şahin' Uçar 81

mak· zorunda bıraktı. Bu yüzden gemilerin bir lnsmı Trakya sahil lerine bir kısmı da Kadıköy'e gittiler; Bu sırada Erzak ve malzeme gemileri,· ağır olmaları sebebiyle ve bağazın akıntılarında iyi hare-ket tdE:medikled~den savaş gemilerinden ayrılmak zorunda kaldı

lar; Bu fırsatı değerlendiren Bizans donanması, bizzat Leo bir sürat gonisine binmiş olduğu halde, bu geride kalan gemilerin arasına

dalarakgrejuva ateşiyle hepsini tahrip ettiler. 20 erzak gemisi ka-raya oturdu kalanlarda yükleriyle birlikte yanıp mahvoldu. Savaş

gemilerinin bir kısmı da şiddetli lodos yüzünden Marmaradaki ada-lata çatı:arak parçalandı. Bu arada Leo tahta duba.lar kullanma,.k su-retiyle haliçe bir zincir çektirdi. im paratorun maksadı İslam

donan-masını haliçe çektikten sonra bu zincir vasıtasıyla çıkışı kapatarak hepsint yakmaktı. (93)

Müslümanlar ertesi gece ·yeniden hücum etmeyi planlamışlar­ dı; ancak greuva ateşiyle imha edilen erzak gemileri yüzünden

ce-sa:ret~erl kırılmıştı. Tekrar hücum etmekten vazgeçerek, geri çekil-diler ·ve surlardan iki buçuk fersah uzaklıkta demirlediler.

Bu sefer ~~aradan yapılan taarruzlar başladı. Mesleme'nin bu lmvvetli surlar karşısında beklemekten başka yapabileceği pek faz-la bir şey yolrtu. Ayrıca :rnahsurların, uzun bir muhasara ihtimaline

karşı, · Anastasios devrinden itibaren çeşitli tedbirler almış

oldukla-r~nı· biliyoruz. Üstelik Müslüman donanmasının getirdiği erzak gemi-lerinin bir kısmı fırtına esnasında telef olmuş bir kısmı da Leo

tara-fın_d~ı~ za,ptedilmişti. O sene kış erken geldi ve o uzun sürdü; 110 gün · boyunca karlar erimedi. Çok şiddetli soğuklar sebebiyle çok sayıda at ve deve telef oldu. Ordunun barınabilmesi için barakalar yapmak ve toprak altında mağralar kazmak zarureti hasıl oldu. Askerler

aç-lıktan kırıllyordu. Yük hayvanlarım, ağaç kabuklarını ve hatta at

takımlarının derilerini bile yemek mecburiyetinde kaldılar. (94)

İlkbaharda Sufyan kumandasındaki 400 gemiden mürekkeb

M1-sır filosu geldi. Gemiler silah ve buğdayla yüklüydü ve ayrıca sürat gemileri de vardı. Grejuva ateşinden korkan Sufyan İstanbul'a

git-m~y~rek tehlikeden uzak bir körfezde demir attı. İki gün sonra Ye-zid kumandasında 300 erzak gemisi daha geldi. (95) Fakat bir ihanet

(93) Ayni eser, c. XII, s. 117.

(94) M. Canard, <<Arapların İstanbul Seferleri», s. 223. Ayrıca bkz: E. W. Brooks, <<The Campaing of 716- 718>>, s. 29.

(95Y .Le!Jeau, .~Histciire dil 'Bas -·Empire; c. XII, s. 118. Arap rivayetlerinde bu isimlerden bahsedilmiyor.

(20)

82 Selçuk Dergisi

~--~---~---bu yardımların Mesleme'nin eline geçmesine mani. oldu. Müslüman.

donanınasındaki hristiyan tayfalar isyan ederek ele geçirdikleri ge-milerle, geceleyin İstanbul'a geldiler ve Leo'ya Arap donanmasının

yerini haber verdiler. Bu fırsattan istifade eden Leo, hafif sürat ge-milerini sifnoforlarla donatarak Mesleme ordusuna yardıma gelen.

İslam donanmasına hücum etti. Müslüman donanmasına yaklaşınca

bu gemiler ateş püskürtmeye başladılar ve büyük bir yangın çıkar­ dılar. Yanmaktan kurtulan gemiler de zaptedildi ve bunlardaki Er-. zak İstanbul'a taşındı.

Theophanes'e göre Merdasan isminde .birisinin kumandasında İzmit'e kadar ilerleyen bir yardım ordusu da Bizanslılar tarafından

pusuya düşürülerek darmadağın edildi. (96) Taberi'ye göre 98 (716 -718) yılında Burgan CBulgarlar) Meslemeye hücum ettiler. Bunun üzerine halife Süleyman, Mesade veya Amr b. Kays kumandasında yardımcı kuvvetler gönderdi; ancak bu ordu da Slavlar tarafından

pusuya düşürüldü. (97) Taberi, sonunda Slavlar'ın dağıldığını söy-lüyor. Burada bahsi geçen Mes'ade ile Theophanes'in bahsettiği Mer-dasan ayni şahıs olmalıdır. Mesade'nin Slavlar tarafından pusuya

düşürülmesi de mümkündür; zira Slavlar'ın Bithynia'da · (İzmit

ci-varında) iskan edilmiş olduklarını biliyoruz. Theophanes

Bulgarlar'-ın Bizans'Bulgarlar'-ın yardımBulgarlar'-ına gelmediğini aksine Araplar tarafından ken-di memleketlerinde baskına uğradıklarını yazar. Ömer b. Hübeyre

Bulgarlar'ın ülkesine taarruz etti; ancak Bulgarlar tarafından agır bir mağlubiyete uğratıldı. (98) Herhalde açlık sebebiyle büyük sı­ kıntılar çeken Araplar, Bulgar memleketlerini yağma ederek bu sı­ kıntıdan kurtulmak istemişlerdi.

Üstüste gelen bir çok felakete rağmen Mesleme inatla

muhasa-rayı devam ettiriyordu. Fakat 99 yılının ikinci ayında (Eylül 717) Halife Süleyman vefat etti ve yeni halife Ömer b. Abdülaziz, Mas-Ierne'ye muhasarayı kaldırıp dönmesi emrini gönderdi. (99)

Kitab-ül-Uyıin'a göre Masierne'ye dönüş emrini götüren -=berid»e (Posta ha-bercisi) , şayet Mesleme muhasarayı kaldırmak istemezse dönüş em-rini askere bizzat tebliğ etmesi emrolunmuştu. Her şeye rağmen

Mesleme muhasaraya devam etmek istedi ise de bu vaziyet karŞı­

sinda çaresiz kalarak dönüş emrini verdi. UOO) (96) M. Canard, «Arapların İstanbul Seferleri», s. 226. (::J7) Taberi, c. IX, s. 1317.

(98) J. Wellhausen, «Die Kampfe .. », s. 441.

(99) Taberi, c. IX, s. 1346.

(100) Anonim, Kitab ül-Uyı1n ve'l-Hadaik fi Ahbar el-Hakaik, neşr: M. J. De Goeje, Leiden, 1869, s. 39.

(21)

Şahin Uçar 83

M. Canard'a göre, «Leo'ya nisbeten Mesleme cidden acınacak

bir zavallı vaziyetindedir. Meydana çıkarılması bizim için pek basit bir takım hilelere aldanıvermiştir: Leo'nun Mesleme'yi Arap ordu-su erzakının yakılınasına hakikaten ikna etmiş olm::ısı pek muhte-meldir; İbn-ül-Esir'in kaydattiği bir rivayete nazaran Leo'nun hilesi

İstanbul'un iaşesini temin ettirmiş olmasından ibarettir. Fakat şu

da muhakkaktır ki Mesleme kolayca aldatılabildiği için, Leo onu

is-tediğl gibi oynatabileceğini iyice anlamıştır. Herhalde Kitabü-1-Uyün'-un müellifi, Mesleme'nin aciz bir adam olduğundan bahsetmekle

ha-kikatı tamamİyle ifade etmiş demektir.» (101) Halbuki Kitab'ül-Uyün'un verdiği masal kabilinden teferrüata inanmak mümkün ol·

madığı gibi böyle bir hüküm vermek te mümkiin değildir. Leo'nun bir takım erzak gemilerini zaptetmesi lodos fırtınası sayesinde müm-kün olmuştur ve bu maselenin yegane kabul edilebilir izah şekli de budur. Peşpeşe gelen bir sürü tabii afet karşısında Maslemanin

ya-pabileceği hiç bir şey yoktu. Leo'nun muktedir bir asker ve usta bir siyaset adamı olduğu kabul edilebilir. Ancak bu hikayede Mesleme'-nin aciz bir insan olduğunu gösteren -Kitab-ül-Uyün'daki uydurma teferrüat sayılmazsa- hiç bir unsur yoktur. Söyleyebileceğimiz ye-gane makul şey, bunun talihsiz bir sefer olduğudur.

Theophanes'e göre dönüş yolunda da talihsizlik Arapların

yaka-sını bırakmamış ve fırtına ya yakalanan donanma bir· taraftan da

Bi-zanslıların taarruzlarına uğrayarak tarnarnem mahv olmuştur. Buna göre sadece beş gemi Suriye'ye geri dönebilmiştir. (102)

Muahhar Arap ve Türk tarihçilerin eserlerinde Mesleme sefe-rine ait bir çok efsanevi hatıralar bulmak mümkündür. (103) Bilhas-sa Masierne'nin İstanbul'da yaptırdığı_ söylenen bir cami ile ilgili pek çok kayıt bulmak mümkündür; Galata camisini ve hatta Galata ku-lesini Mesleme'nin yaptırdığını söyleyenler de vardır. (104 Bu sefer

esnasında ismi geçen Abdullah el-Battal'ın kahramanlıklarına dair destani bir edebiyatın Türk halkı arasında çok popüler olduğu da

ha-tırlanabilir. Ostrogorsky'e göre meşhur Bizans destanı Digenes Ak-rites'te de müslümanların Anadolu'ya yaptıkları muhtelif seferlere ait akislerin bulunduğu isbat edilmiştir. (105)

(101) M. Canard, «Arapların İstanbul Seferler!», s. 231. (102) M. Canard, «AraplQ.rın İstanbul Seferleri~. s. 226.

003) Bu efsanelerle ilgill fazla malumat için bkz: M. Canard, «4rapların İstan­ bul Seferler!», s. 231 - 236.

(104) Ayni eser, s. 255.

(22)

Referanslar

Benzer Belgeler

olduğu ziyaret çerçevesinde Tokat Fevzi Çakmak Ortaokulu toplantı salonunda, İl Milli Eğitim Müdürümüz Sayın Murat KÜÇÜKALİ, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcımız

Islak imzası tamamlanan dosyalar Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı nın Global programına girişleri yapılıp alınan Giriş numarası ödeme emrinin üstüne yazılarak SGDB

(5) İngilizce Hazırlık Programında kayıtlı iken, İngilizce yeterliklerini Kadir Has Üniversitesi Senatosu tarafından geçerliliği kabul edilen uluslararası dil sınavları

a) Tehlikeli yükleri taşıyan gemileri liman başkanlığının izni olmadan tesisine yanaştırmaz. b) Tesisine yanaşacak gemiye tesis kuralları, yük elleçleme kuralları

Fethiye Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Osman Çıralı, Başkan Yardımcıları Kemal Hıra ve Mete Ay ile Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Tufan, Fethiye

“Modern Ortadoğu Tarihi” adlı eser, Ortadoğu olarak adlandırılan bölgede yer alan ülkeler arasındaki siyasî, kültürel ve ekonomik ilişkileri, geçmişten günümüze

sınavına girmelerine gerek olmayan öğrenciler ilan edilir ve öğrenci listesi öğrenci otomasyon sistemine girilmek üzere Öğrenci İşleri Daire Başkanlığına ve

Kapıcıbaşı Ali’ye Kasım 1705’de gönderilen bir hükümde daha evvel depremden yıkılmış olan kale duvar ve bedenleri için yapılan keşifte 10.253 ziralık bir alanın