• Sonuç bulunamadı

171 NUMARALI KASTAMONU ŞER‘İYYE SİCİLİNİN TRANSKRİPSİYON VE DEĞERLENDİRMESİ (H.1324/1328-M.1906-1910)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "171 NUMARALI KASTAMONU ŞER‘İYYE SİCİLİNİN TRANSKRİPSİYON VE DEĞERLENDİRMESİ (H.1324/1328-M.1906-1910)"

Copied!
473
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANA BİLİM DALI

171 NUMARALI KASTAMONU ŞER‘İYYE

SİCİLİNİN TRANSKRİPSİYON VE

DEĞERLENDİRMESİ

(H.1324/1328-M.1906-1910)

(YÜKSEK LİSANS TEZİ)

REYHAN GÜNEY HORASANLI

DANIŞMAN

DR. ÖĞRETİM ÜYESİ ERCAN ÇELEBİ

(2)

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

TARĠH ANABĠLĠM DALI

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

171 NUMARALI KASTAMONU ġER’ĠYYE SĠCĠLĠNĠN

(H.1324/1328-M.1906-1910)

TRANSKRĠPSĠYON VE DEĞERLENDĠRMESĠ

Reyhan GÜNEY HORASANLI

DanıĢman Dr. Öğretim Üyesi Ercan ÇELEBĠ Jüri Üyesi Dr. Öğretim Üyesi Sibel KUNDAKÇI Jüri Üyesi Dr. Öğretim Üyesi Turgut ĠLERĠ

(3)
(4)
(5)

ÖZET

Yüksek Lisans Tezi

171 NUMARALI KASTAMONU ġER‟ĠYYE SĠCĠLĠNĠN ( H. 1324-1328/ M. 1906-1910 )

TRANSKRĠPSĠYON VE DEĞERLENDĠRMESĠ Reyhan GÜNEY HORASANLI

Kastamonu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Tarih Anabilim Dalı Tarih Bilim Dalı

DanıĢman: Dr. Öğretim Üyesi Ercan ÇELEBĠ

Bu tez, yerel tarih çalıĢmalarında ve Osmanlı hukuku, Ģer i„ mahkeler, kadılık kurumu gibi konuları ele alan diğer çalıĢmalarda ana kaynak niteliği taĢıyan Ģer„iyye sicillerinden biri olan, 171 numaralı Kastamonu ġer„iyye Sicili‟nin trankripsiyonu üzerine yapılmıĢtır. Sicil içerisinde mahkame kayıtları ve belgelerden sosyal, kültürel, toplumsal, hukuki, idari ve iktisâdi bilgiler elde edilmeye çalıĢılmıĢtır. Nitekim çalıĢmanın amacı tam da bu konularda yapılacak araĢtırmalara hizmet etmektir.

171 numaralı sicil içerisindeki belgelerin en doğru biçimde transkripsiyonu yapılmaya çalıĢılmıĢ, açık ve net bir düzen oluĢturalarak, kargaĢada uzak bir Ģekilde bu tezde yazıya dökülmüĢtür. ÇalıĢmanın en son bölümünde ise bu belgelerden yararlanılarak genel bir çerçeve oluĢturalarak, sicilin çeviri aĢamasında elde edilen tecrübeler araĢtırmalarla paylaĢılmıĢtır.

Anahtar Kelimeler: Kastamonu, ġer‟iyye Sicili, Mahkeme, Kadı.

2018, 450 Sayfa

(6)

ABSTRACT

Master Thesis

TRANSCRIPTION AND ANALYZES OF KASTAMONU SHARIA RECORD NO:171

(A.H. 1324/ 1328 A.D 1906-1910 ) Reyhan GÜNEY HORASANLI

Kastamonu University Institute of Social Sciences

Department of History Department of History

Supervisor: Lecturer Dr. Ercan ÇELEBĠ

This thesis is a study of Sharia (Islamic Judicial Courts) records which is the primary source for the research on the issues like Ottoman law, Sharia Courts and Judge institution. In this thesis, the transcription study of Numbered 171 of the Kastamonu Sharia records was done. It is aimed to obtain social, cultural, communal, legal, administrative and economic information from court records and documents which are included in the Sharia records. Hence, the main aim of the study is to serve on the researchers of these issues.

It has been tried to transcribe the numbered 171 Sharia records in the most accurate way and have been written in this thesis in a way that is away from the confusion by creating a clear order. In the final part of the study, a general frame is created by using these documents and the experience which is gained during the translation phase of teh records is shared in details.

Keywords: Kastamonu, Record of Sharia, Court, Muslim Judge. Kastamonu-2018

(7)

ÖNSÖZ

Bu çalıĢmada 171 Numaralı Kastamonu ġer‟iyye Sicili‟nin transkripsiyon ve bir değerlendirilmesinin yapılması düĢünülmüĢtür. Tez üç bölümden oluĢmaktadır. Ġlk bölümde transkripsiyon çalıĢmasına girmeden önce konu hakkında temel bilgiler verilmiĢtir. Tezin ikinci bölümünde Kastamonu Ģer‟iyye sicilleri konusunda kısaca bilgi verilmiĢ ve ardın da 171 numaralı sicilin transkripsiyon çalıĢması yapılmıĢtır. Üçüncü bölüm ise sicilin değerlendirildiği bölümdür.

Sicil 158 sayfa ve 79 varaktan ibâret olup H.1324-1328/M. 1906-1910 yılları arasını kapsamaktadır. Tez içerisinde toplam 224 adet belge vardır. Bunlar genellikle sade ve anlaĢılır bir dille, okunaklı bir yazı ile yazılmıĢtır. Sicil el yazması olduğundan kimi belgelerde yazı değiĢikliği olmuĢ, farklı bir kimse tarafından yazılmıĢtır. Her ne kadar açık bir dili olsada bazı belgelerin silinmiĢ olması tezin çevirisini zorlaĢtırmıĢtır. Bu yüzden tez içinde okunamayan kelimeler (…) biçiminde gösterilmiĢ, okunup emin olunmayan kelimelere ise (?) iĢareti bırakılmıĢtır. Kadı, metin içinde bazı yerleri daha sonradan tamamlamak amacıyla boĢ bırakmıĢ, ancak tamamlamamıĢtır. Bu boĢluklar --- Ģeklinde gösterilmiĢtir. Tez de bulunan metinlerin, orijinal numaraları bulunmaktadır. Ancak bu numaralar karıĢık bir düzen takip ettiği için yeniden numaralandırılmıĢtır. Tezin orijinalinde bulunan numara ise; “(1)” Ģeklinde verilmiĢtir. Metin çevirilerine baĢlamadan önce “Sayfa 2/Belge [2]” Ģeklinde verilen rakamlardan sayfa numarası orijinal olup, yazan belge numarası ise sonradan verilmiĢtir. Bunun yanında iki sayfa arasında, yani varağın tam ortasında veya belge kenarına sıkıĢtırılmıĢ notlar vardır. Belge kenarına sıkıĢtırılan notlar, hangi metin için yazılmıĢsa metnin transkripsiyonuna baĢlamadan hemen önce verilmiĢtir. Ortadan verilen kenar yazıları ise iki sayfanın ortasında verilmiĢtir. Yapılan bu çalıĢmada, katkılarından dolayı danıĢmanım ve değerli hocam Ercan ÇELEBĠ‟ye, maddî ve manevî desteklerini esirgemeyen anne ve babama; kıymetli eĢim Ahmet Aykut HORASANLI‟ya teĢekkürü bir borç bilirim.

Reyhan GÜNEY HORASANLI Kastamonu-Haziran 2018

(8)

İÇİNDEKİLER

Sayfa ÖZET ... IV ABSTRACT ... V ÖNSÖZ ... VI İÇİNDEKİLER ... VII KISALTMALAR ... IX GİRİŞ ... 1 I. BÖLÜM 1. ŞER‘İYYE SİCİLLERİ VE KADI ... 5

1.1. ġer‟iyye Sicilleri Nedir? Muhtevasında Neler Barındırır? ... 5

1.2. ġer„iyye Sicillerinin Fiziki Yapısı ... 10

1.3. Osmanlı Mahkemeleri ve Kadının Adli TeĢkilatdaki Yeri ... 11

1.3.1. Osmanlı‟da Hukuk ve Mahkemeler ... 11

1.3.2. Osmanlı Devleti‟nde Kazâ Yetkisi ve Kadı . ………13

II. BÖLÜM 2.171 NUMARALI KASTAMONU ŞER’İYYE SİCİLİ ... 17

2.1. Kastamonu ġer‟iyye Sicillerine Genel BakıĢ ve 171 Numaralı Sicili... 17

2.2. Transkripsiyon……….18

III. BÖLÜM 3. 171 NUMARALI KASTAMONU ŞER’İYYE SİCİLİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ ... 427

3.1. 171 Numaralı Kastamonu ġer„iyye Sicili‟nde Bulunan Belgelerde Toplumsal ve Kültürel Durum ... 427

(9)

3.2.1. Merkez Mahalleleri ... 429

3.2.2. Diğer Mahalleler……….…430

3.2.3. Nahiye ve Karyeler ... 430

3.2.3.1. Kuzyaka Nahiyesine Bağlı Karyeler ... 431

3.2.3.2. Göl Nahiyesine Bağlı Karyeler ... 431

3.2.3.3. Akkaya Nahiyesine Bağlı Karyeler ... 432

3.2.3.4. Devrekani Nahiyesine Bağlı Karyeler...432

3.2.3.5. Diğer Nahiye ve Köyler…………..………432

3.2.4. Kaza, Divan ve Diğer Ġdari Yapılar ... 433

3.3. Sosyal ve Ġktisâdi Durum ... 434

3.3.1. Sicilde Adı Geçen Mimari Eserler …………...….………...434

3.3.2. Sicilde Adı Geçen Meslekler………..…435

3.3.3. Sicilde Adı Geçen Soy, Unvan ve Lakaplar ... 436

3.3.4. Sicilde Adı Geçen Ev EĢyalar ... 440

3.3.5. Sicilde Adı Geçen Paralar ve Ölçüler ... 441

3.3.6. Sicilde Adı Geçen Hayvanlar ... 442

3.3.7. Sicilde Adı Geçen Giysiler ... 443

3.3.8. Sicilde Adı Geçen Kitap Ġsimleri ve Fiyatları...443

3.4. 171 Numaralı Kastamonu ġer‟iyye Sicili‟nde Hukukî Olaylar ve Belgelerin Değerlendirilmesi ... 448

SONUÇ ... 452

KAYNAKLAR ... 456

EKLER ... 459

1. 171Numaralı Kastamonu ġer‟iyye Sicili‟nden Örnekler ... 459

(10)

KISALTMALAR

a.g.e : Adı geçen eser

a.g.m : Adı geçen makale

A.Ü.D.T.C.F : Ankara Üniversitesi Dil, Tarih, Coğrafya Fakültesi

B. : Belge

Bkz. : Bakınız

C. : Cilt

H. : Hicri

ĠSAM : Ġslam AraĢtırmaları Merkezi

KġS. : Kastamonu ġer‟iyye Sicili

M. : Milâdi

No : Numara

OTAM : Osmanlı Tarihi AraĢtırma ve Uygulama Merkezi

S. : Sayı

s. : Sayfa

SB. : Sosyal Bilimler

SBE : Sosyal Bilimler Enstitüsü

T.C. : Türkiye Cumhuriyeti

TDV : Türkiye Diyanet ĠĢleri Vakfı

vd : Ve diğerleri

(11)

GĠRĠġ

Osmanlı Devleti‟nde mahkemeler, Ġslâmiyet sonrasında oluĢan Türk-Ġslâm sentezli hukuk sisteminin en belirgin örneğidir. Osmanlı Devleti, kendisinden önceki Türk-Ġslam devletlerinin hukuk mirasını devr alarak, Ģer‟i hukuk ve Ģer‟i mahkemeleri devam ettirmiĢtir. Tek hâkimli ve tek dereceli olan bu mahkemeler, Tanzimat sonrasındaki BatılılaĢma sürecine kadar bu klâsik yapısını korumuĢtur.1

Tanzimat‟dan sonra ise mahkemelerin yeni düzen ve usûllerle çalıĢtığı, bazı yenilikler getirilmiĢtir.

Osmanlı hukuku Ģer‟i hükümlere ve Ģer‟i kaynaklara dayanmaktadır. Halkın büyük bir çoğunluğu Hanefi mezhebine tâbi olduğundan, mahkemelerde Hanefi mezhebinin kâideleri ve Ģer‟i hükümleri geçerli olmuĢtur. Bu yüzden Osmanlı hukukunun kaynakları da Ģer‟i kaynaklardır. Osmanlı Devleti bazı dönemlerde, Ģer‟i mahkemelerde, fıkıh kitaplarını Ģer‟i hükmün kaynağı olarak kullanmıĢtır.2 Mahkemeden çıkan bütün kararlar, bu kitaplardan yararlanılarak bir sonuca bağlanmıĢtır.

Osmanlı Ģer‟i mahkemelerinde kadı, kadı nâibi veya kâtipler tarafından tutulan, mahkemede görülen davaların, Ģahitlerin, delillerin ve kadının verdiği hükümlerin yer aldığı deftere “Şer‟iye Sicili” denir. Osmanlı tarihi kaynakları arasında, Ģüphesiz en önemlilerinden biri de ġer‟iyye Sicilleri‟dir. Üstelik ferman, berat, ilâm, temessük, hüccet, tereke kaydı, emir, tezkere, ve buyruldu gibi birçok belgeyi de içinde barındırmaktadır.3

Sicil defterleri, sadece tarih alanında değil; hukuk, iktisât ve toplum gibi konuları da içine alan diğer alanlarda da, geniĢ çerçevede bilgi vermektedir.

Her çeĢit dava, senet, satıĢ, vesayet, veraset, boĢanma, evlenme, nafaka, borç, el koyma ve rehin alma, rehini kaldırma, miras, taksim etme ve tereke gibi kayıtlara ait

1

Mehmet Akif Aydın, “Mahkeme”, TDV Ġslam Ansiklopedisi, C. 27, 2003, s. 341.

2

Osmanlı mahkemelerinde uygulanan Ģer‟i hükmün kaynakları genellikle fıkıh kitapları, genellikle medrese eğitimlerinde de okutulmaktadır. Fatih Sultan Mehmet döneminde Molla Hüsrev‟in “Dürerü‟l-Hükkam”, Kanuni Sultan Süleyman döneminde el-Halebi‟nin “Mülteka‟l-Ebhur” adlı eserleri mahkemelerin kullandığı eserelere örnek olarak verilebilir. Bkz. Aydın, a.g.m, s. 342.

(12)

resmi evraklar, siciller içerisinde yer alan, aynı zamanda fıkıh ilminin de konusu olan evrâklar arasındadır. Bunun yanında baĢta hükümdarlar olmak üzere sancakbeyi, beylerbeyi, kadı, müftü, defterdâr, müderris ve mütevelli gibi sancakta bulunan devlet erkânından büyük ve küçük bütün makamlara yazılan; ferman, berât, buyruldu gibi resmî yazılarda sicil içerisinde yer almaktadır.4

Aynı zaman da yangın sel, deprem, fırtına, kar, dolu gibi doğal afetlerinde bazı sicillerde yer aldığı görülmektedir.5

Bütün bu konuları ele alan Ģer‟iyye sicillerinin önemi Ģöyledir:

1- Osmanlı devlet teĢkilâtı hakkında en yüksek makamdan, en alttaki makama kadar bütün görevliler hakkında detaylı bilgiler vermektedir.

2- Osmanlı eytâm sandıkları, mahkemeler, müftülük, medreseler, vakıflar ve camiler gibi kuruluĢların iĢleyiĢi, bu kurumlarda çalıĢan devlet görevlilerinin vazifeleri gibi konulara ıĢık tutar.

3- Sicile konu olan bölgenin mahalle, sokak, köy, kaza, divân isimleri; bu bölgede en çok görülen hukukî olaylar, halkın bu olaylara bakıĢ açısı gibi konulara ulaĢabilmeyi sağlar.

4- Halkın ekonomik durumu, yaptıkları meslekler, mal varlıkları, geçim kaynakları gibi konularda bilgiler verir. Bey, ağa, efendi, molla, hafız gibi ünvanları taĢıyan insanlar ile sıradan halk arasında karĢılıĢtırma yapmamıza yardımcı olur. Bu yönüylede toplum hayatını açıkça ortaya koyar.

5- Tereke kayıtlarında geçen eĢya adları, hayvan isimleri, gıdalar ve giysiler; mahkeme kayıtlarında ve diğer resmî evrâklarda geçen hukukî terimler hakkında, devlet dairelerinde ve halk arasında kullanılan kelime ve sözcükler hakkında, dil ve edebiyat hususunda bilgiler verirken bunları karĢılaĢtırma imkânı da verir.

4

Münir Atalar, “Şer„iyye Mahkemelerine Dair Kısa Bir Tarihçe”, Ankara Ġlahiyat Fakültesi Ġslam Ġlimleri

Enstitüsü Dergisi, S. 4, C. 4,.s. 311-312. 5

(13)

6- Mimarî eserleri ortaya koymamızı, günümüze kadar hangilerinin varlık gösterebildiğini tesbit etmemizi sağlar. Bize bir mimarî eserin bazen yapılıĢ tarihini bazen ise tamirat yapıldığı tarihi gösterir.

7- Sicillerde yer alan giysiler, soy ve unvanlar, ev eĢyaları, para ve ölçüler, hayvanlar, kitap isimleri halkın sosyal hayatı hakkında çıkarımlarda bulunmamıza yardımcı olur.

8- Sicilde geçen devlet adamı, mimar, müderris, Ģair, âlim ve sanatkârların hayatları hakkında ip uçları verir.6

Ġnalcık sicillerin önemini Ģu cümleleriyle net bir Ģekilde ortaya koymuĢtur:

“Merkezle yapılan belli başlı yazışmaların, halk dileklerinin, fermanların, kanûnnamelerinin

ve şer‟i hüccetlerin geçirildiği sicil defterleri incelenmeden, imparatorluğun idari ve içtimai tarihini hakkiyle meydana çıkarmak imkansızdır, denilebilir. Hele muayyen bir mıntıkaya ait birbirinin devamı olan bütün sicil defterleri ele geçirildiği takdirde, o mıntıkanın tarihi hayatını hiçbir kaynak bize bunlardan daha etraflı daha mevsuk bir şekilde canlandırımaz.”7

Bu sözlerden de anlaĢıldığı üzere Osmanlı‟nın tarihî yapısı bilmek isteniyorsa, sicil defterleri mutlaka incelenmelidir. Siciller öyle derin bilgiler verir ki, eğer bir bölgeye ait sicillerin tamamı yok olmuĢ olsa, sicillerin yerini doldurabilecek baĢka bir kaynak daha yoktur.

Ġslâm hukukunun kuruluĢu ile beraber Ģer‟i mahkemelerinde varlık gösterdiği düĢünülürse Ģer‟i mahkemelerin kökeninin de esâsen çok eski olduğu görülmektedir. Ancak var olan Ģer‟iyye sicillerinin sayısı sekiz bin civarında olduğu bilinmekte olup, aradan geçen zaman dilimine bakarak, günümüze kadar ulaĢabilen Ģer‟iyye sicillerinin sayısı oldukça azdır.8

Bu defterlerinde çok büyük bir kısmı Osmanlı Devleti‟nin son yüzyıllarındaki defterlerdir. Osmanlı Devleti‟nden daha önce varlık gösteren Selçuklular ve diğer Müslüman Türk devletlerine ait Ģer‟iyye sicillerinden

6

Atalar, a.g.m, s. 312-313.

7

Halil Ġnalcık, “Osmanlı Tarihi Hakkında Mühim Bir Kaynak”, A.Ü.D.T.C.F. Dergisi, C.1, S. 2, Ankara 1943, s. 89.

8

(14)

hiç biri henüz bulunamamıĢtır.9

Osmanlı Devletine ait sicillerde de tarih yönüyle boĢluklar vardır. Sicil defterlerine elle yapılan tahribat, defterlerin toplatılıp muhafaza altına alınana kadar geçen sürede nem ve bakımsızlıktan çürümesi, devletin içinde bulunduğu savaĢlar ve düĢman iĢgali gibi sebeplerden dolayı sicil defterleri yok olmuĢtur.10

Bir kısmı da korumak amaçlı olarak ciltlenirken yazıları zarar görmüĢtür.11

Fakat tüm bu olumsuzluklara rağmen günümüze ulaĢmayı baĢaran defterler hak ettikleri öneme kavuĢmuĢ olup; bugün araĢtırmacılar tarafından çalıĢılmaya, araĢtırılmaya ve transkripsiyonları yapılarak, birçok alana fayda sağlamaya devam etmektedir. Üzerine basa basa bu kadar çok öneminden bahsettiğimiz Ģer‟iyye sicillerini çalıĢmak, bu yüzden mühim bir hadisedir. Yapılan bu çalıĢmanın da asıl amacı, önemli görülen bu konuya hizmet etmektir.

Kastamonu sicillerine bakıldığı zaman iki yüz yirmi civarında defterin olduğu bilinmekte olup bunlar içerisinde Tosya, Ġnebolu ve Cide sicilleri de bulunmaktadır. Bu tezin ana kaynağı olan 171 Numaralı ġer‟iyye Sicili ise H.1324-1328/M.1906-1910 tarihleri arasını kapsayan bir Kastamonu Sicilidir.12

9

Uğur, a.g.m, s. 8; Atar, a.g.m, s. 313.

10

Fethi Gedikli, “Osmanlı Hukuk Tarihi Kaynağı olarak Şer„iyye Sicilleri”, Türkiye AraĢtırmaları Literatür

Dergisi, C. 3, S. 5, s. 187.

11 Gedikli, Osmanlı Hukuk Tarihi Kaynağı…, s. 188. 12

(15)

I. BÖLÜM 1. ġER’ĠYYE SĠCĠLLERĠ VE KADI

1.1. ġer’iyye Sicili Nedir? Muhtevasında Neler Barındırır?

Sicil kelimesi sözlükte okumak, kaydetmek ve karar vermek anlamlarına gelmektedir. Kadı sicilleri, kadı divanı, mahkeme kayıtları, sicilât-ı Ģer‟iye, zabt-ı vekâyi13

gibi isimlerle de anılan, bunun yanında “sicilât-ı şer‟iyye”, “defâtir-i

şer‟iyye”, “kadı sicilleri” veya “sicilât-ı mahkeme”14

olarak da bilinen, sıkça kullanılan adıyla Ģer‟iye sicilleri adını verdiğimiz bu tarihi kaynaklar; kadının kararlarını, hüccetleri, bazı hukukî belgeleri ve çeĢitle yazılı evrakları içinde barındıran mahkeme defterleridir. ġer‟iye sicilleri Osmanlı mahkemelerinde kadının bizzât kendisi veya naibi tarafından tutulmuĢtur.15 Bu yüzden de yerel tarih çalıĢmalarında veya sosyal, toplumsal, hukukî, kültürel çalıĢmalarda her sicil ana kaynak rolünü üstlenir. ġer‟iye sicillerinden soysa-kültürel yaĢantı hakkında bolca bilgi alınabileceği gibi içinde bulunan terekelerden de ekonomik hayat hakkında da bilgi sahibi olunabilir. Zaten birebir mahkemede tutulan bir kayıt olması münasebetiyle hukukî yaĢantının da en belirgin ana kaynakları arasındadır. ġer‟iyye sicillerinin ne zamandır var olduğu konusu hâlâ tartıĢma konusu olup, erken dönem Ġslâm tarihi kaynaklarında varlıklarından hiç bahsedilmemesi ve daha eski sicil defterlerinin henüz bulunmamıĢ olmasına dayanarak, Ģer‟iye sicillerinin Osmanlı döneminde tutulan defterler olduğu yorumu yapılmaktadır.16

Kadılar tarafından Ģer‟iyye sicilleri belli bir düzen, usûl ve dil ile yazılmaktadır. Sakk-ı Ģer‟i adı verilen bu usûl ile sicil içerisindeki her belge kayıt altına alınmaktadır.17

Bütün kadıların Ģer‟i hükümleri uygun bir biçimde kayıt yapabilmeleri için âlim kadılar tarafından, Ģer‟iye sicilleri içesinde bulunan baĢta

13

Uğur, a.g.m, s. 8; Gedikli, Osmanlı Hukuk Tarihi Kaynağı…, s. 187; Ahmet Akgündüz, “İslam Hukuku‟nun

Osmanlı Devletin‟de Tatbiki: Şer‟iye Mahkemeleri ve Sicilleri”, Ġslam Hukuku AraĢtırma Dergisi, S.14, 2009,

s. 22.

14

Halis Adnan ArslantaĢ, “Tarihsel Sosyoloji Araştırmaları İçin Önemli bir Kaynak: Şer‟iyye Sicilleri”, Hikmet

Yurdu, S. 3, Ocak-Haziran 2009, s. 246. 15

Uğur, a.g.m, s. 8

16 Uğur, a.g.m, s. 8 17

(16)

ilâm ve hüccet gibi belge örneklerinin yer aldığı sakk kitapları18

yazılmıĢ, böylece her kadının kendine göre yazma usûlu uygulaması engellenmiĢ ve sicil kayıtlarında belli bir nizâm ve usûl yakalanmıĢtır. ĠĢte bu sebepledir ki genellikle bütün sicillerin dili ve metinleri çok benzer veya aynıdır.

Ayrıca zaman zaman sicil kelimesi ile kimi zaman ise hüccet kelimesi ile eĢ anlamlı olarak kullanılan “mahdar” kelimesi vardır ki, Ģer‟iyye sicillerinin konu olduğu bir yazıda mutlaka bahsedilmeli ve Ģer‟iye sicili araĢtırmalarında mutlaka bilinmesi gerekmektedir. Ġlk anlamıyla kadıların taraflarla ilgili bilgiyi hatırlamak için kayıt altına aldığı ancak vereceği karara esas teĢkil etmeyen belgeler anlamında ki mahdarın19, bu çerçeveden bakıldığında sicil ile eĢ anlamlı olarak kullanıldığı görülmektedir. Fıkıh kitaplarında “mahdar” kelimesinin bu manada kullanıldığı görülmektedir. Bu eserler içerisinde “Kitabü‟l-Mehadır Ve‟ssicilât” adı altında mahdar ve sicillere ait örneklere rastlamak mümkündür.20

BaĢka bir anlamıyla da mahkemede bulunan muhzır ve çavuĢ gibi Ģahısların, belgenin doğru olduğuna dair Ģahitlik ettikleri imzalı belgeler anlamına gelen mahdar kelimesi bu çerçeveden bakıldığında ise hüccet kelimesi aynı anlama gelmektedir. Ve bu mezkûr ikinci anlamıyla mahdar, Ģer„iyye sicillerinde sıkça kullanılmaktadır.21

Aynı zamanda mahkemede tutulan her zabtın altında “Şühûdu‟l-hâl” adı verilen isim listesi bulunmaktadır. Bu isim listesi mahkemeyi izleyerek Ģahitlik etmiĢlerdir. Bazı araĢtırmacılar bu isimlerin seçkin kimseler olduklarını ifade ederek, batıda mahkemelerde bulunan jüri gibi görev yaptıklarını savunmuĢlardır.22

Ancak böyle bir durum olabilmesi için aynı konudaki davalarda bulunan isimlerin aynı olması gerekirdi ki bu durum ġühûdu‟l-hâlin, batıda bulunan jürilerden farklı olduğunun en büyük kanıtı olmuĢtur.23

18

Gedikli, Osmanlı Hukuk Tarihi Kaynağı…, s. 189; Akgündüz, İslam Hukuku‟nun Osmanlı Devletin‟de…, s. 22

19

Yunus Uğur, Akgündüz‟ün “mahdar” ile ilgili açıkamalarını “mahzar” terimi için yapmıĢ, kadı onayı ve kararı bulunmayan kayıtları mahzâr, kadı onayı ve kararı bulunan kayıtları ise sicil olarak tanımlamıĢtır. Bkz. Uğur,

a.g.m, s. 8

20 Akgündüz, İslam Hukuku‟nun Osmanlı Devletin‟de…, s. 21 21

Akgündüz, İslam Hukuku‟nun Osmanlı Devletin‟de…, s. 21

22Hülya TaĢ, “Osmanlı Kadı Mahkemesinde Şuhûd‟ül-hâl Nasıl Değerlendirilebilir?”, Bilig Türk Dünyası SB Dergisi, S. 44, Ankara 2008, s. 25

23

(17)

Ģer‟iyye sicilleri mahkeme kayıtları olmakla birlikte içerisinde birçok hukukî belge barındırmaktadır. Bu belgeler arasında hüccet, ilâm, ferman, berât, buyruldu, tereke kayıtları, mürasele, ma„ruz ve temessük gibi belgeler bulunmaktadır. “ġer‟iyye sicilli nedir?” sorusunun cevabını tam anlamıyla verebilmek için bu belgelerden de bahsetmek gerekmektedir:

Ferman: Kısaca tuğralı padiĢah emirleri olarak nitelendirebileceğimiz bu belgeler,

Divân-ı Hümâyun veya PaĢakapısı divânlarında alınan kararları içermektedir.24

Fermanlar da berât ve tuğralarda kullanılan tevkî olarak bilinen yazı çeĢidi ile yazılmaktadır.25

Özellikle bu fermanlar; sefere çıkma, asker sevk etme, vergi iĢleri gibi konular için Divân-ı Hümâyun kararı ve padiĢahın emri ile çıkarılmaktadır.26 Bunun yanı sıra fermanların büyük kısmı sancakbeyi, beylerbeyi, kadı gibi görevlilere ait mektupların divânda görüĢülüp sonuca bağlanmasıyla veya halktan gelen arz-ı hâllerin okunup karar verilmesiyle çıkarılmaktadır.27

Berat:“Nişan” adıyla bilinen beratlar da tıpkı fermalar gibi padiĢah tuğrasını taĢıyan

ve tevkî adını verdiğimiz yazı türü ile yazılan belgelerdir. Bu belgeler herhangi bir memuriyete tayin, bir Ģeyin kullanım hakkı veya bir gelirin tahsisi için yazılmıĢ, üzerinde tuğrası bulunan padiĢahın hâkimiyeti boyunca da geçerliliğini sürdüren belgelerdir. Bu belgelerin arka yüzlerinde bir takım iĢaretler yer almakla birlikle, hüccet sûretleri de bulunmaktadır. Beratların arka yüzlerinde bulunan bu sûretlere tam da bu sebepden “hüccet-i zahriyye” denilmektedir.28

Ġlâm: ġer‟i hükümlere uygun olarak verilen mahkeme kararlarının kaydedildiği

yazılı belgelere ilâm denilmektedir. Ġlâmı, diğer Ģer‟iyye sicili belgelerinden ayıran en önemli özellik ise belgede mutlaka kadının dava sonunda verdiği kararın yer almasıdır.29

Kadılar mahkemelerde verdikleri kararları icra makamının baĢında bulunan padiĢaha arz etmek, baĢka bir deyiĢle ilâm etmek zorunda olduklarından,

24

Mübahat Kütükoğlu, “Ferman”, TDV Ġslam Ansiklopedisi, C. 2, s. 400.

25

Ahmet Akgündüz, “Osmanlı Kanunnâmeleri”, Türkler, Yeni Türkiye Yayınları, C. 10, Ankara 2002, s. 48.

26

Kütükoğlu, Ferman, s. 400.

27

Kütükoğlu, Ferman, s. 400.

28Berat ile ilgili detaylı bilgi için bkz. Mübahat Kütükoğlu, “Berat”, TDV Ġslam Ansiklopedisi, C. 5, s.

472-473.

29

(18)

ilâm belgelerinin asıl çıkıĢ noktası bu sebeple meydana gelmiĢtir. Bundan dolayı ilâm belgelerinin baĢında “ma„rûz-ı dâi-i devlet-i âliyyeleridir ki…” gibi giriĢ cümleleri “Huzûr-ı âlîlerine ilâm olundu” gibi ifâdeler kullanılmaktadır.30

Ancak kadının hükmü bulunmayan bazı belgelerinde ilâm belgesi olarak kayıtlara geçmesi sebebiyle arĢivlerde birçok marûz, ilâm belgesi olarak görülmüĢtür.31

Bütün ilâm belgelerinde davacı ve davalı tarafların karĢılıklı verdikleri cevaplar, davacının iddaaları ve bu iddaaları dayandırdığı deliller, davalının karĢı karĢıya kaldığı iddaalara verdiği yanıtlar ve iddaalara karĢı onun da öne sürdüğü deliller yer almaktadır.

Buyruldu: Yüksek rütbeli devlet görevlilerinin, kendilerinden daha alt rütbede

bulunan görevlilere emir buyurmak için yazdıkları resmî evrâklara buyruldu denilmektedir. PadiĢah tuğrasının bulunduğu buyruldular ise yalnızca devlet erkânından üç kiĢi tarafından yazılmakta olup bunlar; sadrazam, defterdâr ve kazaskerdir.32 Buyruldu belgelerinin sonuna “kânun üzere buyruldu”, “arz olunduğu

üzere tahrîr oluna deyü buyruldu” gibi ifâdeler konularak, belgenin kabul edildiği

beyân edilmektedir. Bundan sonra ise belgenin bir müsveddesi reissülküttab, niĢancı veya divân kâtipleri tarafından yapıldıktan sonra, hüküm hazırlanıp ve buyruldu ilgili yere gönderilmektedir.33

Hüccet: Bir anlamıyla davada bir meseleyi ispâta yarayan, davanın sağlıklı bir

Ģekilde sonuçlanabilmesi için kullanılan delil demek olan hüccet, baĢka bir anlamıyla da mahkemede kadı huzûrunda bir kimsenin verdiği ifâdenin baĢka bir kimse tarafından da tasdikini içeren, ancak içerisinde davada kadının verdiği hüküm bulunmayan belgelerdir.34 Hüccetlerin üst taraflarında kadı imzası ve mührü bulunmakla birlikte, “hüccet” kelimesi yaygın olarak bu ikinci anlamıyla kullanılmıĢtır.

30 Akgündüz, İlâm, s. 73 31 Akgündüz, İlâm, s. 72. 32

Mübahat Kütükoğlu, “Buyruldu”, TDV Ġslam Ansiklopedisi, C. 6, s. 478.

33 Kütükoğlu, “Buyruldu”, s. 478. 34

(19)

Bu arada konunun daha iyi anlaĢılması için temessük, ma„ruz, tereke kayıtları ve müraseleden de bahsetmek gerekir. Temessük; bir nevi sened anlamına gelmekte olup bir Ģeyin teslim edilmesi, teslim alınması veya borç alınıp verilmesi durumunda kullanılan teslimat belgesi,35

mürâsele; kazaskerler tarafından yazılan kadı ve kadı naiblerine yetkilerini açıklayan resmi yazı,36

ma„ruz; daha çok ceza davalarındaki soruĢturmalar, mahkemelere yapılan Ģikâyetler, tahkikât raporları gibi konularla ilgili olarak düzenlenen ve sicillere kaydedilen belgeler, tereke kayıtları; ölen Ģahsın mirasıyla ilgili düzenlenen ve içerisinde vârisleri, mâl varlığı, borçları ve alacakları gibi konuları içeren belgeler olarak bilinmektedir. 37

Ġzâh ettiğimiz bütün bu defterlerin hepsi tek bir konuya ait olmakla birlikte, bir yüzünde bir konuyu içeren, diğer yüzünde baĢka bir konuyla ilgili belgeler bulunduran defterlerde vardır ki, bu defterlere sicil-i mahfûz denilmektedir.38 Sicil-i mahfûzların bir tarafında cinayet, alacak, alım-satım, evlenme, boĢanma gibi yerel konuların yer aldığı evrâklar varken, diğer taraflarında merkezden gelen ferman, berat, buyruldu gibi belgelerin yer aldığı görülmektedir. Bu yönüyle de sicil-i mahfûz defterlerinin birden fazla konuyu ihtiva ettikleri görülmektedir.

ĠĢte bu belgelerin hepsi sosyal ve toplumsal hayat; yerel tarih, hukuk gibi alanlardaki çalıĢmalara ana kaynak olan Ģer‟iye sicillerine, kadılar tarafından kaydedilmektedir.39

Özellikle de Ģer‟iyye sicillerinden adlî teĢkilât hakkında, fazlasıyla bilgi edinebilmek mümkündür. Sicillerde bolca bahsi geçen kadı, mübaĢir, muhzır, muhzırbaĢı, bostancıbaĢı, odacıbaĢı, çavuĢ, subaĢı gibi adlî idarede yer alan; ġühûdu‟l-hâl, kassâm, ehl-i vukûf gibi mahkeme teĢkilâtında bulunan görevliler ve vazifeleri hakkında kolayca bilgi edinilebilmektedir. 40

Yukarıda bahsedilen husûslardan da anlaĢıldığı üzere Ģer‟iye sicilleri bizlere döneminin yaĢanmıĢlıklarıyla ilgili çok yönlü bilgiler vermektedir. Bu yönüylede

35

Mübahat Kütükoğlu, “Temessük”, TDV Ġslam Ansiklopedisi, C. 40, 2011, s. 413.

36 Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C. 2, Milli Eğitim Bakanlığı

Basımevi, Ġstanbul 1983, s. 621.

37

ArslantaĢ, a.g.m, s. 247.

38

Gedikli, Osmanlı Hukuk Tarihi Kaynağı…, s. 189.

39 Sosyolojik açıdan kaynak olan Ģer „iyye sicillerinin değerlendirmesi için bkz. ArslantaĢ, a.g.m, s. 243. 40

(20)

birçok alana kaynak olabilen, Ģeriyye sicilleri, özellikle tarih alanının vazgeçilmez kaynakları arasındadır. Bu sebepledir ki Ģer‟iyye sicillerini araĢtırmak ve çalıĢmak lüzûmu bir gereklilik olarak ortaya çıkmıĢtır.

1.2. ġer’iyye Sicillerini Fiziki Yapısı

Fizikî bir evrâk olarak Ģer‟iyye sicilleri, hiç sicil defteri bilmeyen ve görmemiĢ bir kimsede merak uyandırdığından, Ģer‟iyye sicillerinin fîzikî tarifini de yapmak gerekmektedir. ġer‟iyye sicilleri iki sutûndan oluĢan vârak adını verdiğimiz yapraklardan oluĢmakta olup, sûtunların her biri ise sayfa olarak tanımlanmaktadır. Dar olan bu sûtunların kenarlarına bazı metinlerde “derkenar” dediğimiz kenar yazıları eklenmiĢtir. Sicil defteri içinde bulunan her sayfa, kadı tarafından kağıdın bazen sağ üst köĢesine, bazen de sol üst köĢesine gelecek Ģekilde numaralandırılmıĢtır. Bununla birlikte yazılan her belgeye de belge numarası verilmiĢtir. ġer‟iyye sicillerinin 10 sayfadan 300 sayfaya kadar oldukları görülmekle birlikte, hemen hemen bütün siciller yüz sayfa civarındadır. Bir Ģer‟iyye sicili 400-500 belge ve kayıt içerir.41

Aynı zamanda bu mahkeme zâbıtlarının alt kısmında, sayıları değiĢen ve genellikle üç, dört kiĢiden oluĢan “Şühûdu‟l-hâl” dediğimiz mahkeme Ģahitleri olarak nitelendirebileceğimiz isimler bulunmaktadır.42

ġer‟iyye sicilleri “el yazması” veya “yazma eser” diye nitelendirdiğimiz eserlerden olup, bizzât kadı veya onun nâibi tarafından tutulmaktadır. Bu sebepledir ki eserlerin transkripsiyonu sırasında zaman zaman yazı değiĢikliklerine rastlamak mümkündür. Aynı harfi iki kiĢinin farklı yazdığı durumlar ortaya çıkabilmekte, bu tür durumlar sicillerin transkripsiyonunu zorlaĢtırabilmektedir. Sicilde kullanılan yazı çeĢidi ise

“talik kırması” denilen bir yazı Ģekli olup, divânî hat, talik veya rikâ ile yazıldıkları

da görülmektedir.43

Güzel ve parlak kağıtlara dayanaklı mürekkeplerle yazılmıĢ, bu sayede defterler günümüze kadar ulaĢmıĢ, az çok bozulmalar meydana gelmiĢsede üzerinde çalıĢılabilecek kadar kendilerini muhâfaza etmiĢlerdir. 44

41 Uğur, a.g.m, s. 9. 42 TaĢ, a.g.m, s. 25. 43 Uğur, a.g.m, s. 9. 44

(21)

Eski tarihli defterlerde genellikle kayıtlar yarım sayfayı geçmemiĢ, hatta bazen bir sayfaya 8 kayda kadar yazıldığı bile olmuĢtur. Bu eski defterler hâkimlerin cebine sığacak kadar küçük defterler olmuĢtur.45

Ancak Tanzimat‟tan sonra Ģahitlerin isimleri ve adresleri yazılmaya baĢlanmıĢ, kayıtların gerekçeleri daha uzun tutulmuĢ, buda defterlerin ebâtlarını büyütmüĢtür. Aynı zamanda dil, uslûb, kaligrafi ve kağıt cinsi konularında da değiĢikliğe gidilmiĢtir. Tanzimat‟dan sonra belgeler daha sade ve anlaĢılır dille yazılmıĢ, divânî ve siyakât gibi yazıların yerine daha anlaĢılır yazılar tercih edilmiĢtir.46 Bütün Ģer‟iyye sicili defterlerinin ebâtları aynı olmamakla birlikte, sicil defterlerinin dar ve uzun oldukları görülmektedir.47 Ortalama 40 cm boyundaki bir sicil defterinin 16-17 cm eni bulunmaktadır.48 Kadı isimlerininde çoğunlukla ilk sayfada yer aldığı bu defterleri, kadı göreve baĢlar baĢlamaz teslim alır ve görev süresi bittikden sonra da hiçbir mazeret kabul edilmeksizin teslim etmeye mecbûrdur.

1.3. Osmanlı Mahkemeleri ve Kadının Adlî TeĢkilâtdaki Yeri

ġer‟iyye sicilleri ve Osmanlı hukukunda ki yerini tam anlamıyla anlayabilmek için kazâ, kadı ve Ģer‟iyye mahkemeleri gibi konulara vâkıf olmak gerektiğinden, bu baĢlık altında kısaca bu kavramların bir izâhı yapılacaktır.

1.3.1. Osmanlı’da Hukuk ve Mahkemeler

Osmanlı Devleti bir Ġslâm devleti olduğundan hukukunun temelleri de Ġslâm hukukuna dayanmakta olup, halkın çoğuda Hanefi mezhebine tabi bulunduğundan hükümler de bu mezhebe göre verilmiĢtir.49

Ġslâm hukuku, baĢka bir deyiĢle Ģer‟i hukuk Osmanlı Devlet hukukunun temellerini oluĢturmuĢ, Osmanlı‟da hukuk sistemini örfî hukuk ve Ģer‟î hukuk olmak üzere ikiye ayırmıĢtır. ġer‟i konularda hüküm verme yetkisini padiĢah kadılara devretmiĢ, kadının bu konuda verdiği hüküm

45 Abdülaziz Bayındır, “Osmanlı‟da Yargının İşleyişi”, Osmanlı 6, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 432. 46

Muhammed Ceylan, “Tanzimat Sonrası Şer„iyye Sicil Defterlerinin Muhteva ve Diplomatik Açıdan Tahlili”,

OTAM Dergisi, S. 29, Bahar 2011, s. 62. 47

Uğur, a.g.m, s. 9

48 Akgündüz, İslam Hukuku‟nun Osmanlı Devletin‟de…, s. 22. 49

(22)

kesin bir nitelik taĢımıĢ, örfî hukuk davalarında ise padiĢahın kendisi yetkili olmuĢtur.50

ġer‟iyye mahkemeleri ise islâmiyetle beraber meydana gelmiĢ, Hz. Ömer döneminde kadılar kazâ iĢlerine tayin edilmiĢtir. Bu mahkemeler Abbasiler döneminde de devam ettirilmiĢ daha sonra, Tevaif-i Mülük dediğimiz Samanoğulları, Gazneliler, Selçuklular ve Memlüklere geçmiĢtir.51

Böylelikle Osmanlı Devleti‟ne kadar varlıklarını sürdüren kadılık ve Ģer‟i mahkemeler, daha Osmanlı‟nın kuruluĢundan itibaren varlık göstermiĢ, Osman Gazi devletini kurar kurmaz ilk kadı tayinini de yapmıĢtır.52

ġer‟i mahkemeleri böylece Tanzimat Dönemine kadar varlıklarını sürdürmüĢtür.

Osmanlı hukukunda Tanzimat Dönemi‟ne kadar üç tip mahkeme bulunmuĢtur ki; bunlar konsolosluk mahkemeleri, cemaât mahkemeleri ve Ģer‟i mahkemelerdir.53 Ancak Tanzimat‟ın ilânından sonra bu durum değiĢmiĢ, yeni mahkemelerin kurulması lüzûmu meydana gelmiĢtir. Böylece 1859‟da ilk Ticaret Mahkemesi ve 1868‟de ise Nizâmiye Mahkemesi kurulmuĢtur. Daha sonra Temyiz Mahkemesi vazifesi gören Divân-ı Ahkâm-ı Adliye, Divan-ı Hümayûn‟un yerine kurulmuĢtur.54

Böylece tek hâkimli ve tek dereceli Ģer‟iyye mahkemeleri yerini, hukuk ve ceza davalarına bakan toplu hâkimli ve dereceli Nizamiye Mahkemelerine bırakmıĢtır.55

ġer‟i ve Nizâmiye Mahkemelerinin birbirine karıĢması sonucunda ise düzenin sağlanabilmesi için daha sonra Mecelle yazılmıĢtır.

ġer‟i Mahkemeler üzerinde birçok değiĢiklik yapılmıĢ, fakat en büyük değiĢim 1914 Usûl-i Mahkeme-i ġer‟iyye Kararnâmesi ile olmuĢ, Ģer‟i konuların nitelikleri kesin bir Ģekilde tesbit edilmiĢ ve bunun dıĢında kalan bütün konular Nizamiye

50

ġeniz Anbarlı Bozatay-Konur Alp Demir, “Osmanlı Adli ve İdari Sistemde Kadılık: Kurumsal Bir

Değerlendirme”, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, C. 6, S. 10, 2014

Haziran, s. 75.

51

Atalar, a.g.m, s. 305.

52

Bozatay-Demir, a.g.m, s. 76; Atalar, Şer„iyye Mahkemelerine Dair…, s. 305.

53

Bozatay-Demir, a.g.m, s. 76.

54

Atalar, Şer„iyye Mahkemelerine Dair…, s. 307; Ceylan, a.g.m, s. 56.

55

(23)

Mahkemelerine devredilmiĢtir.56 Cumhuriyetin ilânı ile beraberi Ģer‟i mahkemeler ve kadılık tamamen kaldırılmıĢtır.

1.3.2. Osmanlı Devletin’de Kazâ Yetkisi ve Kadı

Fıkıh dilinde halkın dava ve sorunlarını çözmek ve bir neticeye bağlamak durumuna, hüküm ve hâkimlik anlamına da gelen, “kazâ” denilmektedir.57

Osmanlı Devletin‟de elbette kazâ yetkisini elinde bulunduran padiĢahtır. Her devlette olduğu gibi Osmanlı Devletin‟de de dava iĢlerini, yani baĢka bir deyiĢle kazâ iĢini yürütecek yetkili bir memur vardı ki, bu memurlara ise “kadı” denilirdi. Kadı ise padiĢah adına bu yetkiyi taĢrada sağlayan görevli olmuĢtur. Böylece padiĢah halkın üzerinde ki kazâ yetkisini kadı veya nâibi eliyle yürütmüĢtür.58

Bu bakımdan “kaza” coğrafî bir terim olmanın yanı sıra kadının yetki alanını ifade eden bir idâri birim olarakta değerlendirilmektedir.59

Kadının tarihi geliĢimi esâsen islâm devletlerine kadar dayanmakta; dört halife, Abbasiler ve Emeviler döneminde de kadıların varlıkları bilinmektedir.60

Yine beylikler döneminde de fethedilen yerlere idareci olarak subaĢı ve hukukçu olarak kadı ataması yapıldığı bilinmektedir.61

Osmanlı Devletin‟de ise ilk kadı ataması Osman Gazi tarafından yapılmıĢ, sultan Orhan zamanında ise kadıların eğitimi için ilk medrese kurulmuĢtur.62 Kadının olmadığı zamanlarda, onun adına bu iĢleri yürüten yetkili kimseye de “naib” denilmiĢtir ki, nâib Osmanlı mahkemelerinde kadının vekili olmuĢtur.63

Mahkemede davanın adil olarak çözülebilmesi konusunda yardımcı olan, mahkemeyi izleyen ve mahkeme kayıtlarında isimleri bulunan Ģühûdu‟l-hâl de mahkemelerde etkin rol oynamıĢtır. Bunun yanında tereke ve miras iĢleriyle uğraĢan, hüccet ve

56

Atalar, Şer„iyye Mahkemelerine Dair…, s. 309.

57

Fahrettin Atar, “Kadı”, TDV Ġslam Ansikolopedisi, C. 27, s. 66; Atalar, Şer„iyye Mahkemelerine Dair…, s. 304; Akgündüz, İslam Hukuku‟nun Osmanlı Devletin‟de…, s. 16.

58

Fethi Gedikli, “Osmanlı Devleti‟nde Kazâ”, TDV Ġslam Ansiklopedisi, C. 25, 2002, s. 117.

59 Tuncer Baykara, “Kaza”, TDV Ġslam Ansiklopedisi, C. 25, s. 119. 60

Osmanlı Devleti‟nden önce Ġslam coğrafyasındaki kadılık kurumu için bkz. Atar, a.g.m, s. 66-67

61

Ġlber Ortaylı, “Osmanlı Devleti‟nde Kadı”, TDV Ġslam Ansiklopedisi, C. 24, 2001, s. 69.

62

Ortaylı, Osmanlı Devleti‟nde…, s. 70; Hasan Tahsin Fendoğlu, “Osmanlı Kadılık Kurumu ve Yargı

Bağımsızlığı”, Osmanlı 6, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 453.

63

(24)

ilâmları tutan kâtipler, malî anlaĢmazlıklara bakan mirî kâtipleri, sanıkları mahkemeye davet eden muhzır gibi görevlilerde, kadının adlî iĢlerdeki yardımcılarıdır.64

Kazâ görevini ifâ etmek için tayin olunan kadıların atamalarını bizzât padiĢah yapmıĢ veya yetki verdiği bir kimseye yaptırmıĢ, kadılar hükümdar beratıyla atanmıĢtır.65 Daha sonra kazaskerlik kurumu meydana getirilmiĢ, Anadolu kazaskerliği ve Rumeli kazaskerliği olmak üzere iki bölge oluĢturulmuĢtur. PadiĢah beratıyla ataması yapılan kadının tayini, ilmiye sınıfının yol, tayin ve nakil iĢlemleri Anadolu ve Rumeli kazaskerlik dairelerince yapılmıĢ, padiĢah bu yetkisini kazaskerlerlik makamına bırakmıĢ, mevleviyet kadılığı gibi büyük kadılıklar dâhil olmak üzere, kadı atamalarını kazasker yapmıĢtır.66

Bu iki bölgeden birine tabi bir kadının terfi ve yer değiĢtirmesi de ancak ve ancak kendi bölgesinde mümkün olmuĢtur.67

Yargı göreviyle yükümlü olacak, ataması yapılacak kadılarda mutlaka medrese tahsili ve gerekli hukuk bilgisine sahip olma Ģartı aranmıĢ, gerekli hukuk bilgisine ve medrese tahsiline sahip olmayanların atamaları yapılmamıĢtır.68

Medrese eğitimini tamamlayanlar kadı olarak atanmak istediklerini kazaskerlik divanına baĢvurada bulunarak beyanda bulunmuĢ, daha sonra kaza kadısı olarak atamaları yapılmıĢ ve kazasker dairelerinde ki “ruznâme” adı verilen defterlere kaydedilmiĢtir. 69 Kadı tayinleriyle ilgilenen memurlara ise ruznâmeci denmiĢtir.70 Ataması yapılacak kadılardan eğer kaydı olmayan kadı varsa berâtı iptal edilmiĢtir.

Kadılar kuruluĢ yıllarında süresiz olarak göreve getirilmiĢ, fakat daha sonraları bu süre kısatılmıĢtır.71

Mevleviyet kadıları bir yıllığına tayin edilirken, kazalara atanan kadılar genellikle iki yıl veya 20 ay gibi süreler için tayin olunmuĢtur. Daha sonra

64

Aydın, a.g.m, s. 343.

65

Feda ġamil Arık, “Osmanlılar‟da Kadılık Müessesi”, Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi AraĢtırma ve

Uygulama Merkezi (OTAM) Dergisi, S. 8, 1997, s. 6; Bayındır, a.gm, s. 434. 66

Ekrem Buğra Ekinci, “Osmanlı Devletin‟de Mahkemeler ve Kadılık Müessesi Litaratürü”, Türkiye

AraĢtırmaları Litaratür Dergisi, C. 3, S. 5, s. 418; Gedikli, Kazâ, s. 118; Bozatay-Demir, a.g.m, s. 76. 67

Mehmet Akif Aydın, a.g.m, s. 342.

68

Kadının sahib olması gereken diğer temel nitelikler için bkz. Bozatay-Demir, a.g.m, s. 80; Ġlber Ortaylı, “Osmanlı Kadısı: Tarihi Temeli ve Yargı Görevi”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, C. 30, S. 1, s. 120.

69

Ortaylı, Osmanlı Kadısı…, s. 121; Ortaylı, Osmanlı Devleti‟nde…, s. 70; Bozatay-Demir, a.g.m, s. 80; Arık,

a.g.m, s. 6.

70 Fendoğlu, a.g.m, s. 454. 71

(25)

görev süreleri biten kadılar, yeni görev yerleri belli olana kadar merkezde bekletilmiĢlerdir.72 Adalet hassas bir terazi gibi olduğundan, bu usûl kadıların gittikleri yerde hakla içli dıĢlı olmalarını engellemek amacıyla yapılmıĢtır.

Osmanlı Devleti‟nde çok kapsamlı ve geniĢ yetkileri bulunan kadılara “hâkim” veya

“hakim‟üş-şer” denilmiĢtir.73

Osmanlı Devleti‟nde nahiyeler ve köyler dıĢında kalan diğer idarî birimler yani eyalet, liva ve kazalar birer yargı merkezi olarak görülmüĢ, her yargı merkezine bir kadı tayin edilmiĢtir.74

Bu kadılar sultandan özel bir ferman gelmedikçe, kendi bölgeleri dıĢındaki davalara bakmamıĢtır.75

Diğer yandan Osmanlı Devletin‟de kadılar mahkeme yerlerini de kendilerine göre değiĢtirememiĢ, buna ancak padiĢah hükmü ile kazasker yetkili kılınmıĢtır.76

Bulundukları yerin mülkî amiriyle kadı arasındaki iliĢki, daha çok yardımlaĢmaya dayalı olmuĢ; aralarında as-üst iliĢkisi bulunmamıĢ, kadılar doğrudan merkeze bağlı olarak görev yapmıĢlardır.77

Kısacası kadının en belirgin özellikleri; yerel yöneticilerin etkisinden uzak merkeze bağlı olarak görev yapması, bulunduğu bölgede yargının yanında malî ve mülkî yetkilerinin de olması, belli bir eğitimden geçmiĢ olması ve görev sürelerinin kısa olması olmuĢtur.78

Kadı bulunduğu yargı merkezinde, Ģer‟i hükümleri yerine getirme, her türlü dava hakkında hüküm verme ve mahkeme hükümlerini kayıt altına alarak Ģer‟iyye sicili defterlerini tutma, vakıfları denetim altında alma ve muhasebe gelirlerini kontrol etme, yetim ve gaiblerin mallarını muhafaza etme, vasî ve vekilleri tayin etme veya azletme, evlenmek isteyenlerin nikâh akdini yapma gibi daha birçok görevle ilgilenmiĢtir.79

Yine pazarda satılan ürünlerin fiyat kontorolunu yapmak, Ģehrin alt yapısını denetlemek, imar kontrölü gibi iĢler de kadının sorumluluğuna verilmiĢ olup, hatta esnaf kethüdası, mütevelli, sipahi ve Ģehrin güvenliğini sağlayan subaĢıda kadının denetimi altında çalıĢmıĢtır.80

Kadılar aynı zamanda bulundukları bölgenin

72

Ekinci, a.g.m, s. 418; Arık, a.g.m, s. 7; Ortaylı, Osmanlı Kadısı…, s. 122; Aydın, a.g.m, s. 343.

73

Akgündüz, İslam Hukuku‟nun Osmanlı Devletin‟de…, s. 16.

74

Ekinci, a.g.m, s. 417.

75 Ortaylı, Osmanlı Kadısı…, s. 126. 76

Arık, a.g.m, s. 14.

77

Ortaylı, Osmanlı Kadısı…, s. 123-124.

78

Bozatay-Demir, a.g.m, s. 77.

79 Akgündüz, İslam Hukuku‟nun Osmanlı Devletin‟de…, s. 16; Bayındır, a.gm, s. 429. 80

(26)

noterlik görevini de üstlenmiĢtir. Ġlmiye teĢkilâtına mensup olan Osmanlı kadısı, Ģer‟i hukuka tabi olduğu için aynı zamanda devlete karĢı halkın sözcüsü konunumda olmuĢtur.81

81

(27)

II. BÖLÜM

2. 171 NUMARALI KASTAMONU ġER’ĠYYE SĠCĠLĠ

2.1. Kastamonu ġer’iyye Sicillerine Genel BakıĢ ve 171 Numaralı Sicil

Kastamonuya ait 200‟den fazla sicil defteri olduğu bilinmekte olup, toplu katalog çalıĢmalarında zaman zaman Kastamonu sicilleri de yer almıĢtır. Bunun en belirgin örneği Osman Ersoy‟a ait, 1963 yılında derlenen “Şer„iyye Sicillerinin Toplu

Kataloğuna Doğru” adlı çalıĢmadır. Bu çalıĢmada Ersoy, o yıllarda Kastamonu

müzesinde bulunan 79 adet sicilin defter numaralarını ve tarihlerini vermiĢtir.82

ĠSAM, Kadı Sicilleri Toplu Katalağu Anadolu-Trakya serisinde Kastamonu sicillerini derleyip sicil numarası, tarihi, sayfa sayısı ve poz sayısı gibi bilgileri toparlamıĢtır. 83

Yine Millî Kütüphane Toplu Kataloğu‟nda da Kastamonu Sicilleri‟nin genel bilgilerine ulaĢmak mümkündür.

Daha önce ki yıllarda Kastamonu ġer‟iyye Sicillerini çalıĢmak isteyen bir araĢtırmacının sicilleri incelemesi ve temin edebilmesi için Ankara Milli Kütüphane ArĢivine baĢvurması gerekirken, Ģimdi bu siciller Kastamonu Üniversitesi Bilgehan Bilgili Kütüphanesi‟nden temin edilebilmektedir. Kütüphane içinde 12 DVD‟de oluĢan 220 adet ġer‟iyye Sicili mevcûttur. DVD‟lerde bulunan sicillerin numaraları karıĢık olarak verilmiĢtir. Devrekâni ve Cide‟ye ait bazı sicillerde DVD‟lerde mevcuttur. 171 Numaralı Kastamonu ġer„iyye Sicili ise 11 Numaralı DVD içerisinde yer almaktadır.

171 Numaralı sicilin sıra numarası 0858 olup, “İşbu sicil-i şer‟i 158 sahife ve 79

varaktan ibâret idüğü ale‟l-usûl tasdîk kılındı.” sözleriyle baĢlar. Buradan da

anlaĢıldığı üzere sicil 79 varak 158 sayfadan oluĢmuĢtur. Sicil içerisinde boĢ poz veya kayıp olan sayfa yoktur. Sicilin bütün sayfaları tam olup, yazısı gayet açıktır. Yalnız nâdirde olsa yer yer silinen kelimeler bulunmaktadır.

82

Osman Ersoy, “Şer„iyye Sicillerinin Toplu Kataloğuna Doğru”, A.Ü.D.T.C.F Dergisi, 1963, S. 21,s. 55-56.

83 Yine bu katalogda Kastamonu günümüz ilçelerinden Cide, Devrekani ve Tosya‟ya ait sicillerin de genel

(28)

Sicilin baĢlangıç tarihi H.1324 (M. 1906) olup, bitiĢ tarihi H.1328 (M. 1910)‟dir. BeĢ yılı kapsayan bu sicilde toplamda 49 tereke, 147 hüccet, 3 berât, 9 ilâm, 1 vakfiye, 4 istinâf belgesine tesadüf edilmiĢtir. Belgelerin yıllar bazında genel dağılımı Ģöyledir: Tablo 1: Sicilde geçen belgelerin türüne göre sayıları.

Tarih 1324 1325 1326 1327 1328 Toplam Tereke 8 14 11 9 7 49 Hüccet 36 11 13 31 56 147 Berat 3 - - - - 3 Ġlam 2 - - 3 4 9 Vakfiye 1 - - - - 1 Ġstinaf 3 - - - - 4 2.2. Transkripsiyon Ġlk Kapak

Haremeyn-i muhteremeyn pâyelilerinden Mustafazâde Fazîletli Ahmet Latif Efendi hazretlerinin zemâm-ı niyâbet-i aleyhleri evâhirinde ale‟l-usûl tutulub ba„de müftü-i belde Fazîletli Hafız Mehmet Emin Efendi Hazretleri‟nin zemân-ı vekâleti a„leylerinde ve yine Haremeyn-i muhteremeyn pâyelilerinden çehârĢanba (silik)zâde Said Efendi hafîdi Fazîletli Mustafa (silik) Efendi Hazretleri‟nin zemân-ı niyâbet-i aliyelerine vukû„ bulan sahîha-i Ģer„i (silik)‟l-kassâm sicil-i mahfûzlarıdır. Fî 15 Cemâze‟l-Evvel 1324 /fî 16 Cemâze‟l-Ahir 1328

Ġkinci Kapak

ĠĢbu Sicil-i ġer„i yüz elli sekiz sayfa ve yetmiĢ dokuz varakadan ibâret idür ki ale‟l-usûl tasdîk kılındı.

Nâib-i Merkez Vilâyet Kastamonu Fî 19 ġevvâl (1)324

(29)

(1) An Asıl Kosava Vilâyet-i celilesine merbût Loma kazâsına muzâf Çayla Karyesi EĢkenaf mahallesinden olup bâ irade-yi seniyye-i hazret-i hilâfet penâhisi Kastamonu‟da ikâmete me‟mûr bulunduğu hâlde bin üç yüz yirmi senesi temmuzunun on dokuzuncu günü medine-i mezbûrenin Ġsmailbey mahallesinde vefat eden Artayod Malik Ağa ibni Arslan bin Hüseyin in verâset-i her biri kazâ-i mezkûrde sâkinler zevce-i menkûha-i metrûkesi Safiye Hatun ile sulb-u kebir oğlu Kazım ve sulb-u sagir oğlu Mehdi ve sulbuye-i sagire kızları Sabiye ve Naile ve Leyla‟ya münhasıra olduğu mahallatdan vârit olan ilâm-ı Ģerʽiye ile birinci Ģerʽiyye tahkik etmekle tashih-i mesele-i mirasları sekiz sehinden ibâret olup bundan bir sehimi zevce-i mezbure Safiye hatuna ve ikiĢer sehimden cem an dört sehim benât-ı merkûman Kazım ve Mehdiye ve birer sehimden cemʽân üç sehim benât-ı mezburât Sabiye ve Naile ve Leyla‟ya isâbet-i ba‟del tahakuk‟uĢ-Ģerʽi vereseden kendi nısfından asıl ve saffar-ı mezburunun bâ hüccet-i Ģerʽiyye vâsileri vâlideleri zevce-i mezbûre Safiye hatun ile ibni kebîr-i mumâileyh Kazım tarafından müteveffâ-i merkûmdan müntakil bâ-sicil terekesinden bi‟l-isâle ve bi‟l-vesâye hisse-i ırsiyelerine ahz ve kabz ve makbûzu taraflarına irsâl ve isâle marâ‟l-zikr Loma niyâbet-i Ģer‟iyyesinden muta„ bin üç yüz yirmi dört senesi muharrem‟ül harâmının yirmi birinci günü tarihli ve altı numrolu bir kıta„ hüccet-i Ģer‟iyye ile tarafından vekil-i Ģerʽileri Kastamonu‟nun Ġsmailbey mahallesi ahalisinden Nuhzâde Sait Efendi ma‟rifet-i ve ma‟rifet-i Ģerʽi eytâm müdiri Mustafa Salim Efendi hâzır bulunduğu hâlde tahrir ve lede‟l müzâyede furûht olunan bâ-sicil tereke-i müteveffâ-i mûmâileyhdir ki ber-vech-i âti zikr ve beyân olundu. Fî el-yevm‟ül hamse aĢer min Cemâze‟l-Evvel lisene erba‟ ve ıĢrin ve selase mie ve elf.

Pembe memlû yeni yüzlü Ģilte 1 guruĢ 33 Basma yüzlü penbe memlu yorgan 1 guruĢ 23 Penbe memlu baĢ yastığı 1 guruĢ 7

Yatak çarĢafı 1 guruĢ 8 para 10

Müstaʽmel gömlek 1 fanula 1 dizlik 2 guruĢ 15 Müstaʽmel çorap ceket 1 guruĢ 2 para 20 Müstaʽmel alaca entâri 1 guruĢ 8 para 10 Alaca penbe memlu bellik 1 guruĢ 2

(30)

Müsta‟mel kırmızı kuĢak 1 guruĢ 8 Defʽa kırmızı kuĢak 1 guruĢ 6 para 20

Müstaʽmel kontura maa lâbicin 1 guruĢ 13 para 10 PeĢkir ve boğça 2 guruĢ 1 para 10

Müstaʽmel büyük seccâde 1 guruĢ 15 Kebir yağmurluk 1 guruĢ 91

Kolsuz sagîr yağmurluk 1 guruĢ 26 Fes maa püskül 1 guruĢ 5

Siyah botur 1 guruĢ 25 Beyaz botur 1 guruĢ 46

Fi 15 Cemazelevvel (1)324 tarihli tanzîm kılınan ilâm-ı Ģer‟i mûcebince on dokuz günlük mâl sandığında yevmiyesi olub bâ sene ahz edilen meblağ 300 guruĢ

Cemʽân yekûn‟ül tereke-i mûmâileyh 660 guruĢ Minhâ‟l-ihrâcât

Tânzîm olunan ilâm ve sened ve pûl için vukû„-ı bulan masrafı guruĢ 12 para 20 Resm-i kısmet guruĢ 16

Dellaliye guruĢ 8 Kaydiye guruĢ 1

Pul ma‟ fark guruĢ 3 para 20 Cemʽân yekûn‟ül ihrâcât guruĢ 41

Sahihü‟l-bâki taksîm-i beyne‟l-verese guruĢ 619 Hisse-i zevce-i mezbure Safiye hatun guruĢ 77 para 15 Hisse-i ibni kebîr-i merkûm Kazım guruĢ 154 para 30 Hisse-i ibni sagîr-i merkûm Mehdi guruĢ 154 para 30 Hisse-i binti sagîre Sabiye guruĢ 88 para 15

Hisse-i binti sagîre-i mezbûre Naile guruĢ 88 para 15 Hisse-i binti sagîre-i mezbûre Leyla guruĢ 88 para 15

Bâlâda muharrer olduğu vechile vârisden mûmâileyhin hisselerine isâbet eden cemʽân altı yüz on dokuz guruĢ kendilerine irsâl ve teslîm etmek üzere ahz ve gabz bâ hüccet-i Ģerʽiyye vekilleri Said Efendi‟ye î‟tâ kılındığı iĢbu mahalde Ģerh verildi.

(31)

Sayfa 2/Belge [2]

(2) Merkez-i vilâyet olan medine-i Kastamonu‟da Ġsfendiyar Mahallesi ahalisinden Bayraktaroğlu Mehmet Ali Ağa ibni Osman meclis-i Ģer-i Ģerif-i enverde nukûd-ı mevkufe-i komisyon reîsi saâ‟detlü Abdürezzak Bey Efendi hazretleri muvacehesinde bâ mutavvaʽ ve‟l-rızâ ikrâr-ı tâm ve takrîr-i kelâm edüb mûmâileyh Ġsmail bey çeĢmeleri nukûd-ı mevkûfesinden bakır beher mecidiye yirmi guruĢ hesabıyla bana üç yüz guruĢ edâne ve teslîm edüb ben dahî istidâne ve ahz ve kabz ve umûriye-i sarfla istihlâk etmemle meblağ-ı mezbûr ile semeni iĢbu tarih-i vesîkadan bir sene tamamına değin mü‟eccel ve mevû„duna nukûd-ı mevkûfe-i mezkûre mâlıdan ve reîs-i mûmâileyh yedinden iĢtirâ ve ahz ve kabz ettiğim bir cild feteva-i Ali efendi semeninden dahî otuz altı guruĢ ki cemʽân üç yüz otuz altı guruĢ mecidiye akçesi nukûd-ı mevkûfe-i mezkûreye zimmetinde sahîhâ-i edâsı vâcib borcum deyndir dedik de gıbbet tasdîk-i Ģer‟i mahalle-i mezkûre ahalisinden Samancıoğlu Mustafa bin Mehmet reîs-i mûmâileyh muvâcehesinde bâ mutavvaʽ ve‟l-rızâ takrîr-i kelâm ve ta‟bîr-i a‟nil merâm edüb mukarrer-i medyûn mûmâileyh Mehmet Ali Ağa‟nın nukûd-ı mevkûfe-i mezkûreye cihetiyle mezkûr nîyetinden cem‟ân borcu ve deyni olan meblağ-ı mezkûr üç yüz otuz altı guruĢ mecidiye akçesinin edâsı tarafından bi‟l-emr‟ül kabul kefâlet-i mutlaka-i sahîh-i Ģer„iyye ile kefîl-i bi‟l-mal ve zâminim dedik de gıbbe‟t-tasdîk-i Ģer„î mâ hüv‟el-vâki„ bi‟t-taleb ketb olundu fi‟l-yevm‟ül aĢer min Cemâze‟l-Evvel lisene ve erbaʽ ve ıĢrîn ve selâse mie‟ ve elf.

Muhzır Süleyman Efendi

Muhzır Ġbrahim Ağa ve gayrühüm

Sayfa 2/Belge [3]

(3) Merkez-i vilâyet olan medine-i Kastamonu‟da Cebrail mahallesi ahalisinden Hacı Karaalizâde RüĢdü Efendi ibni Mehmet meclis-i Ģerʽ-i Ģerîf-i enverde nukûd-ı mevkufe-i komisyon reîsi saâ‟detlü Abdürezzak bey efendi hazretleri muvacehesinde bâ mutavvaʽ ve‟l-rızâ ikrâr-ı tâm ve takrîr-i kelâm edüb mûmâileyh Ġsmail bey çeĢmeleri nukûd-ı mevkûfesinden beher mecidiye yirmi guruĢ hesabıyla bana beĢ

(32)

yüz guruĢ edâne ve teslîm edüb ben dahî istidâne ve ahz ve kabz ve umûriye-i sarfla istihlâk etmemle meblağ-ı mezbûr ile semeni iĢbu tarih-i vesîka-i Ģer‟eyyeden bir sene tamamına değin mü‟eccel ve mevʽûduna nukûd-ı mevkufe-i mezkûre mâlından ve reîs-i mûmâileyh yedinden iĢtirâ ve ahz ve kabz ettiğim bir cild Mecelle semeninden dahî altmıĢ guruĢ mecidiye akçesi ki cemʽân beĢ yüz altmıĢ guruĢ mecidiye akçesi nukûd-ı mevkûfe-i mezkûreye zimmetinde sahîhâ-i edâsı vâcib borcum deyndir dedik de gıbbet tasdîk-i Ģer‟i mahalle-i mezkûre ahalisinden Hacı Karaalizâde Hasan Bey ibni Ali dahî reîs-i mûmâileyh muvâcehesinde bâ mutavvaʽ ve‟l-rızâ takrîr-i kelâm ve taʽbîr-i a‟nil merâm edüb mukarrer-i medyûn mûmâileyh RüĢdü Efendi‟nin nukûd-ı mevkûfe-i mezkûreye cihetiyle mezkûr nîyetinden cemʽân borcu olan meblağ-ı mezkûr beĢ yüz altmıĢ guruĢ mecidiye akçesinin edâsı tarafından bi‟l emr‟ül kabul kefâlet-i mutlaka-i sahîh-i Ģer„iyye ile kefîl-i bi‟l-mâl ve zâminiz dedik de gıbbe‟t-tasdîk-i Ģer„î mâ hüv‟el-vâki„ bi‟t-taleb ketb olundu fi‟l-yevm‟üt-tisaʽ aĢer min Cemâze‟l-Evvel lisene ve erba‟ ve ıĢrîn ve selase mie‟ ve elf. Muhzır Süleyman Efendi

Muhzır Ġbrahim Ağa ve gayrühüm

Sayfa 2/Belge [4]

(4) Merkez-i vilâyet olan medine-i Kastamonu nevâhından Devrakâne nâhiyesine tabi‟ Ġsmail Bey mahallesi ahalisinden Sirkeoğlu Mehmet bin Ġsmail meclis-i Ģerʽi Ģerîf-i enverde vilâyet-i celîle nukûd-ı mevkufe-i komisyon reîsi ve zikr-i âtî vakf-ı nukûdun bâ hüccet-i Ģer‟iyye mütevellisi saâʽdetlü El-hac Abdürezzak bey efendi hazretleri muvacehesinde bâ mutavvaʽ ve‟l-rızâ ikrâr-ı tâm ve takrîr-i kelâm edüb mûmâileyh mütevellisi olduğu Hacısofu çeĢmesi nukûd-ı mevkûfesinden olmak üzere bin beĢ yüz guruĢ lirâ akçe bakır edâne ve teslîm edüb ben dahî istidâne ve ahz ve kabz ve umûriye-i sarfla istihlâk etmemle meblağ-ı mezbûr ile semeni iĢbu tarih-i vesîkadan bir sene tamamına değin mü‟eccel ve mevû„duna nukûd-ı mevkûfe-i mezkûre mâlıdan ve mütevelli-i mûmâileyh yedinden iĢtirâ ve ahz ve kabz ettiğim bir cild Debbağzâde sakk-ı semeninden dahî yüz seksen guruĢ lirâ akçe cem‟ân bin altı yüz seksen guruĢ lirâ akçe nukûd-ı mevkûfe-i mezkûre içün vâcib‟ül edâ ve lâzım‟ül kazâ sahîhân zimmetimde borcum deynimdir

(33)

Sayfa 3/Belge [4 devamı ]

dedik de gıbbet tasdîk-i Ģerʽi mahalle-i mezkûre ahalisinden Sirkeoğlu Hüseyin Ağa ibni Ġsmail meclis-i maʽkûd-ı mezkûrede mütevelli mîr-i mûmâileyh muvâcehesinde bâ mutavvaʽ ve‟l-rızâ takrîr-i kelâm ve ta‟bîr-i a‟nil merâm edüb mukarrer-i medyûn merkûm Mehmet Ağa‟nın vakf-ı nukûd-ı mezkûr içün mütevvili-i mîr-i mûmâileyh cihetiyle mezkûreden dolayı cemʽân bin altı yüz seksen guruĢ lirâ akçe borcunan edâ ve îfâsı tarafından bi‟l emr‟ül kabul kefâlet-i mutlaka-i sahîh-i Ģer„iyye ile kefîl-i bi‟l-mâl ve zâminim dedik de gıbbe‟t-tasdîk-i Ģer„î mâ vâki„ bi‟t-taleb ketb olundu fi‟l-yevm‟ül erba‟ ve‟l-ıĢrîn min Cemâze‟l-Âhir lisene ve erbaʽ ve ıĢrîn ve selase mie‟ ve elf.

Muhzır baĢı Ġbrahim Ağa Hafız Ahmed Efendi

MübaĢir RüĢtü Efendi ve gayrühüm

Sayfa 3/Belge [5 ]

Medyûn-ı mezbûr Hasan‟ın tesviyeyi deyn eylediği cihetle kaydı terkîn edilmiĢtir. Fî 13 Cemâze‟l-âhir (1)329

(5) Merkez-i vilâyet olan medine-i Kastamonu nevâhından Kuzyaka nâhiyesine tabiʽ Hocahâcib Karyesi ahalisinden Akvelizâde Hasan bey ibni Hacı Ahmet meclis-i Ģerʽi Ģerif-i enverde nukûd-ı mevkufe-i komisyon reîsi saâ‟detlü Abdürezzak muvâcehesinde bâ mutavva‟ ve‟l-rızâ ikrâr-ı tâm ve takrîr-i kelâm edüb mûmâileyh Nasurullah Kadı Câmiʽ-i ġerîfi nukûd-ı mevkûfesinden mecidiye yirmi guruĢ hesâbıyla bana üç yüz guruĢ edâne ve teslîm edüb ben dahî istidâne ve ahz ve kabz edüb ve umûriye-i sarfla istihlâk etmemle meblağ-ı mezbûr ile semeni iĢbu tarih-i vesîkadan bir sene tamamına değin mü‟eccel ve mevû„duna nukûd-ı mevkûfe-i mezkûre mâlıdan ve reîs-i mûmâileyh yedinden iĢtirâ ve ahz ve kabz ettiğim bir cild mecelle-i celîle semeninden dahî otuz altı guruĢ ki cemʽân üç yüz otuz altı guruĢ mecîd-i akçe nukûd-ı mevkûfe-i mezkûre içün mîr-i mûmâileyh zimmetimde borcum deynimdir dedik de gıbbet tasdîk-i Ģerʽ-i Mergüze nâhiyesinde (…) karyesi

(34)

ahâlisinden Omuzluzâde Ġbrahim bey ibni Mustafa meclis-i maʽkûd-ı mezkûrede reîs-i mûmâileyh muvâcehesinde bâ mutavvaʽ ve‟l-rızâ takrîr-i kelâm edüb mukarrer-i medyûn-ı mûmâmukarrer-ileyh Hasan Bey‟mukarrer-in nukûd-ı mezkûre mukarrer-içün reîs-mukarrer-i mûmâmukarrer-ileyh-mukarrer-i ciheteyn-i mezkûreteyden cem‟ân borcu ve deyni olan meblağ-ı mezkûr üç yüz otuz altı guruĢ mecîd-i akçenin edâsını tarafeynden bi‟l-emr‟ül kabûl kefâlet-i mutlaka-i sahîh-i Ģer„iyye ile kefîl-i bi‟l-mâl ve zâminim dedik de gıbbe‟t-tasdîk-i Ģer„î mâ vâki„ bi‟t-taleb ketb olundu. Fi gurre min ġehr-i Receb‟ül-Ferd lisene ve erba‟ ve ıĢrîn ve selase mie‟ ve elf.

Muhzır baĢı Ġbrahim Ağa

Hafız Ahmed Efendi ve gayrühüm

Sayfa 3/Belge [6]

(6) Merkez-i vilâyet olan medine-i Kastamonu nevâhından Göl maa Sorkun nâhiyesine tabiʽ Baltacı Karyesi sâkinesinden iken bin üç yüz dört senesi Receb‟ül Ferd‟inin ikinci günü vefât eden Baltacızâde kerimesi Hacer Hanım binti Hafız Ġsmail‟in verâset-i zevce-i terûke Baltacızâde Hasan Bey ile sadr-ı sagîr oğulları Fazıl ve Tevfik sadr-i kebîre kızı Tevfika Hanım münhasıra olduğu bi‟l-ihbâr inde‟Ģ-Ģer‟i enver-i zâhir ve nümâyân olduktan sonra tashîh-i mesele-i mirâsları yirmi sehimden ibâret olub bundan beĢ sehim zevc-i mûmâileyh Hasan Bey‟e ve altıĢar sehimden cem‟ân on iki sehim benât-ı sagîrân mezbûrân Fazıl ve Tevfika ve üç sehim binti kebîre-i mezbûre Tevfika isâbet-i bâde‟t tahakkuku‟Ģ-Ģerʽi vereseden kendi nısfından asîl ve sagîr-i mezbûr Tevfik‟in kıbel-i Ģer‟inden vasî-i mansûbe babası mûmâileyh Hasan Bey ve diğer sagîr-i mezbûr Fazıl‟ın li-ebeveyn a‟mcası Ġnhânzâde(?) Cemâl Efendi bâ hüccet-i Ģer‟iyye vasî-i mansûbe olmağla ve binti mezbûre Tevfika Hanım‟dan her biri taleb ve ma‟rifet ve ma‟rifet-i Ģerʽiyle eytam müdürü Mustafa Salim Efendi hâzır olduğu hâlde fürûht olunan tereke-i mütevveffât-ı mezbûredir ki bervech-i âtî zikr ve beyân olunur. Fî‟l-yevm‟üs-sani aĢer min ġehr-i Receb‟ül Ferd lisene ve erbaʽ ve ıĢrîn ve selase mie‟ ve elf.

Tahta yeĢil sandık 1 guruĢ

(35)

Siyah pare bürgü 1 guruĢ 30 Atlas entari maa ceket 1 guruĢ 120

Sarı canfes entari 1 maa ceket ve iĢli keten çarĢaf 1 guruĢ 54 Üstüfe entari maa ceket 1 guruĢ 80

Ġkindi kumaĢ entari maa canfes ceket 1 guruĢ 80 menûte siyah hırka 1 guruĢ 25

Ġpekli hamâ kumaĢı entari maa hırka 1 guruĢ 60 Basma entari 1 menûte hırka 1 guruĢ 40

Hursan Ģal 1 guruĢ 100

Muhâfazalı köhne koyun sâa‟ti 1guruĢ 20

Yün memlû Ģilte 1 mendil yüzlü Ģilte 1 kotini ve basma yüzlü yorgan 2 baĢ yastığı 1 guruĢ 210

Frenk basma yüzlü döĢek 1 saten yüzlü yorgan 1 basma yüzlü baĢ yastığı 1 basma yüzlü minder 1guruĢ 110

Çît basma yüzlü Ģilte 2 basma yüzlü mecidi ve basma yüzlü yorgan 2 basma yüzlü baĢ yastığı 1 basma yüzlü minder 1guruĢ 110

Sayfa 4/Belge [6 Devamı]

Yerli herse kilim 1 çuval 4 guruĢ 140 Sagîr tencere 1 guruĢ 24

Kebîr kazgan 1guruĢ 108 Nuhâs güğüm çift 1 guruĢ 60 Süt tabası 1 guruĢ 35

Kapaklı tencere 3 guruĢ 40 Kapaklı kebîr sahan 3 guruĢ 45

Tunç sahan ma‟ kapak 5 çorba tası 1 guruĢ 40 Kebîr çorba tası 1 el bakracı 1 guruĢ 20 Sagîr ve kebîr yağ tavası 3 guruĢ 30 Çul memlû yanlık 1 guruĢ 5

Kıtık memlû yastık 5 guruĢ 25

(36)

Tiftik keçisi 10 besi 5 oğlak 5 guruĢ 540 Hınta kîl 3 fî 40 guruĢ 120

ġaîr kîl 2 fî 30 guruĢ 60 Saman araba 3 fî 20 guruĢ 60

Zevce-i mûmâileyh Hasan Bey‟in mihr-i müeccel zimmeti olub kabz olunan meblağ 501 guruĢ

Cem‟ân yekûn‟ül 3195 guruĢ Minhâ‟l ihrâcât

Resm-i kısmet guruĢ 79 para 30 Dellaliye guruĢ 60

Kaydiye guruĢ 5

Mecîdi farkı berây-ı resm pûl ve varakâ bahâ guruĢ 18 Araba kirasıyla masârıf sâire guruĢ 59 para 10

Cemʽân yekûn‟ül ihrâcât guruĢ 222

Sahihü‟l-bâki taksîm-i beyne‟l-verese guruĢ 2973 Hisse-i zevce-i merkûm Hasan Bey guruĢ 743 para 10 Hisse-i ibni sagîr-i mezbûr Fazıl guruĢ 891 36

110 00

781 36 vasîleri ma‟rîfetiyle iĢtirâ olunan eĢyâ

bahası minhâ

Hisse-i ibni sagîr-i mezbûr Tevfik guruĢ 891 para 36 110 00 781 36 borcu Hisse-i binti mezbûre Tevfika guruĢ 445 para 38

Bâlâ-i defter-i kassâmda muharrer olduğu vechile verese-i kibâr mûmâileyhden her biri hisse-i ırsiyelerini tamâmıyla ahz ve kabz eylediklerinden sonra sagîrân merkûmlar Fazıl ve Tevfik‟in hisse-i ırsiyelerini olan bin beĢ yüz altmıĢ üç guruĢ otuz iki para râyic-i akçeye vakt-i rüĢd ve sedâdına değin eytâm müdürü maʽrifetiyle erbâh olunmak üzere eytâm sandığına teslîmi iktizâ eylediği iĢbu mahalde Ģerh verildi.

(37)

Sayfa 4/Belge [7]

(7) Merkez-i vilâyet olan medine-i Kastamonu‟da KırkçeĢme mahallesinde mukîm ġemdanbaĢızâde Ġbrahim Bey ibni Hasan Bey meclis-i Ģerʽ-i Ģerif-i enverde eytân müdürü Mustafa Salim Efendi muvacehesinde bâ mutavvaʽ ve‟l-rızâ ikrâr-ı tâm ve takrîr-i kelâm edüb müdür-i mûmâileyh vasîsi olduğu Ġsfendiyar mahallesinden Ketbelizâde Mehmet Efendi‟nin sagîr oğlu Ġhsan‟ın mâlıdan bakır bin beĢ yüz guruĢ lira akçe edâne ve teslîm edüb ben dahî istidâne ve ahz ve kabz ve umûriye-i sarfla istihlâk etmemle meblağ-ı mezbûr ile semeni iĢbu tarih-i vesîkadan bi‟l itibâr bir sene tamamına değin mü‟eccel ve mevʽûduna sagîr-i mezbûrun mâlıdan ve vasî müdür-i mûmâileyh yedinden iĢtirâ ve ahz ve kabz ettiğim bir cild Debbağzâde sakkı ve hilâli saʽât semenlerinden dahî altmıĢ guruĢ lira akçe sagîr-i mezbûr Ġhsan zimmetinde borcum ve deynim olub iĢbu borcum mukâbilinde malım ve mülküm olub bâlâ kordonu altın saâ‟timi bey„ bi‟l-vefâ tarîkiyle müdür-i mûmâileyhe vaz„-ı rehn ve teslîm eyledikde mûmâileyh dahî irtihân ve teslîm ve kabûl eyledikder sonra müddet-i hitâmında borcum olan meblağ-ı mezkûru te‟diye edemediğim hâlde fekk-i rehn mümkün olmadığı takdîrde mezkûr saʽâtimi semeni ve bedel-i misliyle âhare beyʽ ve kabz-ı semen ve makbûzundan evvelâ borcum olan meblağ-ı mecmû„-ı mezkûrun eytâm sandığına teslîm ve fazlasını tarafıma teslîm ve noksânı zuhûrunda bana mürâcaa‟tı “küllema azlüke fe‟ente vekîli” mazmûnu üzere azl ve ini„zâlden masûn ve salb-i akd rehinde meĢrût vekâlet-i devriye ile mûmâileyh Mustafa Efendi‟ye tarafından vekîl-i nasb ve ta„yîn eylediğimde mûmâileyh dahi vekâlet-i mezkûreyi kabûl ve merâsimimiz edâya ta„ahüd ve iltizâm ederim dedikde mâ hüv‟el-vâki„ bi‟t-taleb ketb olundu fi‟l-yevm‟üt-tisa‟ ıĢrîn min

Sayfa 5/Belge [7 Devamı ]

Receb‟ül-Ferd lisene ve erbaʽ ve ıĢrîn ve selase mie‟ ve elf. Muhzır Ġbrahim Ağa

Ġhsan Efendi ve gayrühüm

Referanslar

Benzer Belgeler

Üst düzey mali yetkilinin (ve/veya tam zamanlı üst düzey yetkilinin) tüm mali yönetim ve kontrol fonksiyonlarında liderlik yapması, bu fonksiyonları yönlendirmesi ve dikkatini

Malzeme yonetimi, kurulupn ya da programin genel amaqlan, sorumluluklari ve iglevleriyle baglantili oldugu iqin duran varliklara olan ihtiyaqlari da dahil olmak uzere

Cellel y(inetim giderlerinin toplam faaliyet giderlerine orani da izlenmelidir. Hizmet kalite ve duzeyi gostergeleri. Sajilanan hizmeti kalite ve diizeyi,. maliyetlerle miigteri

-Zeynep: O zaman çığlık atıp hemen koşarak

netiminin  maddi  ve  manevi  desteğiyle  gerçekleşen  devrim  sayesinde  hükümet  başına  gelen  Bolşevikler  partisi,  bütün  Rusya  kurultay 

ka Birleşik Devletleri Yardım K a rşılıkları ve M illetlerarası Para Fonu kredileri karşılıklarından meydana gelen bu likiditeler toplamı 1963 yılında 1962

Bu formasyonu üzerinde tektonik dönemi yansıtan açısal uyumsuzlukla gelen, Kuvaterner yaşlı, kaba taneli ve gevşek kırıntılı malzemeden oluşan eski alüvyon

Yabancı sermayeye ilâç aktif maddeleri yapmaları hususundaki telkinler üzerine karşı tedbir o'arak yabancı fabrikalar (dışarıda ya- pıp memleketimize satmak istedikleri)