Y U S U F Z İY A
O R T A Ç
m m m m
... " " .u »V E
T İY A T R O
Ç
ok kısa bir süre önce ara mızdan ayrılan değerli şa ir ve yazar Yusuf Ziya Ortaç çeşitli alanlardaki eserle rinin yanısıra tiyatro alanında da eserler vermiştir. Yazdığı oyunların ve bir çevirisinin yanı- sıra Ortaç aynı zamanda Akşam, Alemdar, Zaman gazetelerinde, Temaşa, Türk Yurdu dergilerin de tiyatro eleştirileri de yapmış tır.Ortaç’ın en önemli tiyatro eseri üç perdelik manzum Bin- naz’dır. Eserden bazı parçalar 1918 yılında Temaşa dergisinin 8. sayısında, gene aynı yıl tümü kitap olarak yayınlanmış, daha sonra 1941 yılında yeni harflerle Akbaba Kütüphanesi yayınları arasında çıkmıştır. Binnaz Da- rülbedayi topluluğunca 17 Nisan 1919 da Varyete Tiyatrosunda oynanmıştır. Oyun olumlu karşı lanmış, Fuat Köprülü Büyük Mecmua’da, M. imzalı yazar, ge ne Büyük Mecmua’da, İbrahim Necmi Dilmen Vakit gazetesin de, Güzide Osman Nedim dergi sinde Binnaz üzerine eleştiri yaz mışlardır. Fuat Köprülü daha sonra Bugünkü Edebiyat adlı ki tabına aldığı yazısında Binnaz için «yeni vezin ile ilk piyesi yazmak şerefi Yusuf Ziya beye nasip oldu» diyor. Köprülü oyun da kişilerin davranışlarında bazı tutarsızlıklar bulmuştur. Bin- naz’m Hamza ile ilişkisi iyi anla şılmamaktadır, eğer onu Ah met’i kurtarması için sevmiş gö- züktüyse niye sırdaşı Faike’ye Hamza’yı sevdiğini söylemekte dir? Hamza’nın da Binnaz’a ku laktan âşık olması da böyledir. En iyi çizilmiş kişi Faike’dir. Bir ufak yaralama için Efe Ah met’in ölümü neden istenir? Bir raslantı ile o sırada İstanbul’da olan dedesiyle Hamza’nm padi şaha çıkması, kimse kavgayı, ya
ralamayı duyurmadığı halde Ka rakullukçuların haber alıp gel meleri inandırıcı değildir. Ah- med’in kahvede söylediği şarkı değil türküdür. İşte bu takılma lara rağmen Köprülü Binnaz’ı
M E T İ N
A N D
beğenmiştir. Çağın eleştirileri genel olarak oyunu, özellikle di lini beğenmişlerdir. Vakit gaze tesi kişilerin söyleşmelerinin ve dilinin çağına uymadığını, Za man gazetesiyse oyunu tarihe uygun görmekle beraber, biçim bakımından oyunda bir facia ha vası bulamıyor. Bir başkası bu nu Victor Hugo’nun Marion Delorme’una benzetiyor. Eserin ikinci perdesi çok kısa kalmış, temsil dekorlar da çok yoksul dur. Özellikle Binnaz rolünde Eliza Binemeciyan beğenilmiştir. Biıınaz’ın konusu şöyledir:Lâle devrinde Binnaz adında kalbler yakan genç, güzel bir yosma arkadaşı aynı yolun yol cusu Faike ile oturmaktadır. Binnaz kendisine bütün varlıkla rım önüne dökecek paşaları, ve zirleri bir yana bırakmış, Efe Ahmet adında bir yeniçeriye gö nül vermiştir. Faike ise bu aşk tan vazgeçmesini Binnaz’a öğüt- lüyor. Hizmetçi Hamza adında bir gencin Binnaz’ı görmek iste diğini haber verir. Hamza Bin naz’a görmeden âşık olmuş, Tuna’dan gelmiş Tuna beylerin den bir paşanın oğludur. Bin- naz’ı çiftliğine çağırır. Yolda ge lirken üzerine birkaç kişi sal dırmış, onlarla çarpışıp artık canı elden gidecekken adını bil mediği bir yeniçeri gelip kendisi ni kurtarmış, Hamza da adını öğrenemediği bu yiğit kurtarıcı ya elmaslı hançerini armağan et
miştir. Bu sırada Binnaz’m sa bırsızlıkla beklediği sevgilisi Efe Ahmet’in geldiği duyulur. Ham- za’nın görünmeden gitmesi ge rekmektedir. Hamza Binnaz’m bir öpücüğüne karşılık Faike ile gitmeyi kabul eder. Efe Ahmet’ in anlattıklarından anlarız, Ham- za’yı kurtaran kendisidir. Efe Ahmet önce bir başka erkeğin varlığından kuşkulanırsa da son ra yatışıp Binnaz’la içmeye baş lar.
İkinci perde yeniçerilerin çokça geldiği bir kahvede geçer. Yeniçeriler Lâle devrinin savur ganlığını tartışmakta, milletin parasının nasıl harcandığını acı acı konuşmaktadırlar. Daha son ra oraya gelen Hamza'nm Bin- naz'a olan sevgisinden söz açar lar, İstanbul’un kadınları üzerine düşüncelerini belirtirler. Efe Ah met de elinde sazıyla gelir bir türkü okur. Binnaz’ın adı geçin ce Hamza kendini tutamayıp Efe Ahmet’e para atıp bir de Binnaz için çalmasını ister. Efe Ahmet öfkelenir, kendisine Ham- za’nın verdiği hançerle Hamza'- yı kolundan yaralar. Ahmet, Hamza’nm kimliğini hemen an larsa da özür dileyemeden Kara kullukçular gelip kendisini gö türürler.
Üçüncü perde gene Binnaz’- ın evinde, üç gün sonra geçer. Efe Ahmet tutuklanmış, zindan dadır. Binnaz Hamza’ya Efe Ah met’i ölümden kurtarması kar şılığı kendini bırakmıştır. Bu Faike’nin de işine gelmektedir. Efe Ahmet zindandan kaçarak gelir, artık ölümü kesinleşmiştir. Hemen ardından Hamza gelir, dedesiyle padişaha çıkmış, Efe Ahmet’i ölümden kurtaran fer manı elde etmiştir. Fakat Efe Ahmet bu fermanın neyin karşı lığı olduğunu sezinler, kendi kurtuluş fermanını kendi eliyle
12
mum ışığında yaktıktan sonra cellâtlara teslim olur, çıkarken de kinle «efe ölür şerefi kalır» der. Binnaz da kendini Hamza’ya bırakır.
Ortaç’m ikinci uzun oyunu 1920 de kitap olarak yayınlan mış Kördüğüm adlı üç perdelik oyunudur. Manzum olmayan bu oyun 1919 da Türk Dünyası der gisinde de yayınlanmıştır. Oy nanıp oynanmadığını bilmiyoruz. Yazar bu oyununda Batı Avru pa tiyatrosunun Romantik ça ğındaki modern dram konuların dan biri olan düşük kadının aşk la yüceltilmesi, erdemliliği, top lumun düşük kadın karşısındaki sorumluluğu ve davranışını ce saretle ele almaktadır. Kördü- ğüm’tin konusu şöyledir:
Birinci perde Ruhiye hanı mın Kadıköyündeki buluşma - birleşme evinde geçer. Şair olan Yakup Kemal, eğlence arkadaş ları Fikret, Nuri ve Kayseri mil- letveküi Himmet içip eğlenmek tedirler. Yakup Kemal bu evde ki sermayelerden Nigâr adında duygun, ince bir kadınla tamşır, onu öteki düşük kadınlardan çok ayrı bulur. Nigâr’m da edebiyat tan anlaması ve hoşlanması şai ri genç kadına büsbütün yaklaş- tırır. Nigâr kötümser ve kırık bir kadındır. Nigâr Yakup Ke mal’e nasıl düştüğünü anlatır. Zengin bir ailenin, bir paşanın kızıyken küçük yaşta annesi ve babası ölmüş, ilk karşılaştığı er kek kendisini aldatmış, sonra her karşılaştığı erkekten hayal kırıklığına uğramış, parasım, her şeyini yitirmiş, yalnız sevgiye susamış kalbi kalmıştır. Nigâr bir aile ocağını özlemektedir. Yakup Kemal onu eski yaşayışı na ve mutluluğa kavuşturacak tır.
İkinci perde Yakup Kemal’ in evi. Yakup Kemal Nigâr’la evlenmiş, bu evde annesi Melâ- hat, bir de Cemil adında zengin, çapkın bir miras yediyle evli olan hoppa kızkardeşi Nihal’le oturmaktadır. Annesi ve kızkar- deşi Yakup Kemal’in bir düşük kadınla evlenmesini bir türlü sindiremez, boyuna genç kadını
çekiştirmektedirler. Ayrıca Ya kup Kemal’in annesi oğlunun şa irliğini de beğenmez, durmadan bunu ayıpmış gibi söz konusu etmektedir. Gerek kaynanası, gerek görümcesi durmadan
Ni-gâr’ın geçmişini yüzüne vururlar. Nigâr bir ay önce kurduğu tatlı hayallerde yaşattığı aile ocağım bulamamıştır. Nihal de zengin diye Cemü’le evlendirilmiş, oysa kocasını hiç sevmez, akrabalar
görmekte direnir, mektubun Ni- gâr’m eski âşıklarından birin den geldiğini sanır, genç kadının geçmişini yüzüne vurarak ona hakaret eder ve Nigâr’ı tartak lar. Nigâr’ın bayılması üzerine mektubun kızkardeşine yazılmış olduğunu anlar, kördüğüm çö zülmüştür, hıçkırarak masum
ba, fizik kuvvete önem veren birisidir. Rum hizmetçiden on ların gizlice gece buluştuklarını öğrenir ve bir haftalığına ava gitmek üzere ayrılır. Iclâl’in ba bası ve annesi de oyun oynama ya dışarı gidince Necip gizlice îclâl’in odasına girer. Îclâl bu gece bir şeyler olacağını
sezin-lemektedir. Bu sezişine dayana rak bu gecelik beraber olmama larım söylerse de Necip dinle mez. Biraz sonra yolların buzlu olmasından îclâl’in babasıyla an nesi geri dönerler, ayrıca ava gitmek üzere çıkmış olan Kerim de dönmüş, îclâl’in penceresinin altına pusu kurmuştur. Kocası nın pencerenin altında ayak sesi ni duyan tclâl çifteyle dışarıda gördüğü karaltıya ateş eder, Ne- cip’i de bir kapıdan dışarı çıka rır. Kerim kendi kurduğu pusu ya kendisi düşmüş, kolundan ya ralanmıştır. Gürültüye koşan ev halkına Kerim karışma bir şaka yapmak istediğini söyler, kendi kendine de kuşkudan kurtuldu ğuna sevinir.
Ortaç’ın ikinci bir perdelik oyunu manzum Name ilk ola rak 1335 de kitap olarak yayın lanmış, daha sonra Eski Mektup adıyla 1923 de Nikâhta Keramet adlı şiirlerinin ve manzum söy leşmelerinin bulunduğu kitapta yer almış, 1938 de yeni harflerle yayınlanmış olan Bir Selvi Göl gesinde adli şür kitabına da alın mıştır. Nâme 17 Nisan 1919 da Binnaz ile birlikte Darülbedayi topluluğunca oynanmıştır. Nâme veya Eski Mektup görücüyle ev lenme üzerine bir güldürüdür. Genç bir kızı yaşlı bir paşayla ev lendirmek için görücüler gelir, damadın resmini de getirirler. Kız resmi beğenmez, bu sırada kızın annesiyle babası kızın di kiş kutusundan düşen bir aşk mektubu bulurlar, yazıyı tanıya cak gibi olurlar, oysa bu kızın babasının gençliğinde kızın an nesine yazdığı aşk mektubudur.
Yusuf Ziya Ortaç’ın bir de Aşk Mektebi adında üç perdelik bir opereti vardır. Müziğini Müh lis Sabahattin’in bestelediği Aşk Mektebi Şehir Tiyatrosu toplulu ğunca 16 Ocak 1937 de oynanmış tır. Ayrıca Celâl Sahir ile birlik te Eugène Brieux’nun Simone adlı oyununu Ceza adıyla uyarla mışlar, bu oyunun bir yazması kitaplığımda bulunmaktadır.
Ortaç’m bir de ’manzum sah neler manzum mükâlemeler adını verdiği, veya nesirle yazıl mış çok kısa söyleşmeleri
bulun-14
maktadır. Görünüşüyle tiyatro oyununa benzeyen bu söyleşme leri kısalıklarından ve teknikleri yönünden bir tiyatro türü saya mayız. Bunlardan on dokuzu Ni
kâhta Keramet adlı kitabında
yer almıştır. Çoğu aşk üzerine kısa parçalardır. Adları sırayla :
Nikâhta Keramet, Arkadaş Hatı rı için, Çingene Çadırında, Sadık Uşak, Eski Hâtıra, Kadın Şür