• Sonuç bulunamadı

Lütfi Güneri'nin Amerika'da bulunan 15 yıllık arkadaşı Ayhan Türkbaş anlatıyor:Güneri hayatı boyunca daima neşeliydi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Lütfi Güneri'nin Amerika'da bulunan 15 yıllık arkadaşı Ayhan Türkbaş anlatıyor:Güneri hayatı boyunca daima neşeliydi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

S a y f a S A N A T , E Ğ L E N C E * *

Lütfü

Güneri'nin

Amerikada bulunan

15 yıllık arkadaşı

Ayhan Türkbaş

anlatıyor :

"GÜNERİ

HA YATI BOYUNCA

DAİMA NEŞELİYDİ „

Ayhan Türkbaş, Lütfi Gü­

neri’nin onbeş yıllık arka­

daşıdır. Güneri, Amerika’ya

gittikten kısa bir süre son­

ra, önce dansöz özel

Türk-baş’ı yanma aldırmışta. Aşa­

ğıdaki yazıda Ayhan Türk­

baş, Güneri’nin Amerika’da

geçen günlerini ve ölümüy­

le sona eren fecî kazâ son­

rasını anlatmaktadır.

L

ÜTFÜ Güneri ile tanışıklı­ ğımız ta 1953-54 yıllarına kadar gider. O zamanlar İstanbul’da Küçük Çiftlik parkın­ da Özel Kardeşler ile beraber ça­ lışırlardı. Daima gülen yüzü ile herkesin ve bilhassa dinleyicile­ rinin takdir ve sevgisini kazan­ mıştı. Hayatı daima tatlı tarafın­ dan görür, her hâdisenin hoş bir tarafını yakalıyarak bir nükte ya­ ratırdı. Ses sanatkârları, müzis­

yenler ve organizatörler tarafm-

GÜNERÎ, ZEKİ MÜREN’LE

«Hep dost kaldılar.»

DENİZ KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI

Seyir ve Hidrografi Dairesi

Başkanlığından Bildirilmiştir

DENİZCİLERE VE HAVACILARA

64 SAYILI BİLDİRİ

4 ilâ 7 Temmuz 1967 tarihlerinde 09.45 ile 16.00 saatleri arasında aşağıdaki noktaların birleştiği saha içinde seyretme, demirleme, avlanma ve bu sahanın 5000 metreye kadar olan yüksekliği can ve mal emniyeti bakımından tehlikelidir.

KARADENİZ - RUMELİ KARABURUN AÇIKLARI

1 inci nokta : E. 4954 No. lu Karaburun fenerinden 323 de­ rece ve 4 mil mesafede enlemi 41 derece 24 dakika Kuzey, Boylamı 28 derece 38 dakika Doğu.

2 nci nokta : Enlemi 41 derece 29 dakika Kuzey Boylamı 28 derece 41 dakika Doğu 3 üncü nokta : Enlemi 41 derece 34 dakika Kuzey

Boylamı 28 derece 28 dakika Doğu 4 üncü nokta: Enlemi 41 derece 29 dakika Kuzey Boylamı 28 derece 25 dakika Doğu

DENİZCİLERE VE HAVACILARA ÖNEMLE DUYURULUR.

(B asın 18198) - 7811

dan daima sevilen ve aranılan bir kimse idi.

AMERİKA’YA DEĞİL

CALİFORNİA YA!..

O

sıralarda aklına bir Ameri­ ka taktı ve çok uzun bir müddet dilinden düşürmedi bunu. Yalnız Amerika’ya «Cali- fornia» derdi. Beyoğlu caddelerin de ne zaman karşılaşsak ben O'- na «Nereye Lütfü?» diye sesle­ nir, O da «Califomia’ya» diye yü­ zünde kendine mahsus gülümse­ yişi ile bağırırdı. Bu böylece uzun bir müddet devam etti. Sanki ara mızda bir eğlence vasıtası oldu ve tekrarlana tekrarlana önemini kaybetti. Yine bir gün Bey- oğlu’nda acele yürürken kar­ şı kaldırımdan geçen Lütfü ile bir birimizi gördük ve yine ayni mas­ karalığı devam ettirerek naka­ ratlara başladık. O, bu sefer «Ay- hancığım artık gidiyorum kati.. Califomia» diye seslendi, ben yi­ ne ciddiye almıyarak güldüm, geçtim.

Hemen akabinde Lütfü Güneri’ nin Amerika’ya gittiğini duyunca, hayret ve sevinç içersinde kal­ mıştım.

Çok kısa bir zaman sonra A- merika’dan Lütfü Güneri imzalı bir mektup aldık. Bizleri Ameri­ ka’ya aldırtmak istiyordu. Böy­ lece Lütfü Güneri’nin yardımı ile önce Özel Türkbaş sonra da ben Amerika’da, daha doğrusu O’nun kendi tabiri ile «California» da hep beraber buluştuk..

BİR GELEN PİŞMAN,

BİR GELMEYEN

A

MERİKA’da erkek şarkıcı­ ya, daha doğrusu alaturka <■ şarkıya hiç şans yoktu.' Lütfü Güneri hiç bir zaman bunu idrak edemedi. Türkiye’de şerefli bir ismi varken buranın ufak ga­ zinolarında ut çalıp, şarkı söyle­ meyi tercih etti. Bizler ve Lütfü Güneri’yi seven arkadaşları bunu hiç bir zaman anlıyamadık. Da­ ima O’nun için üzülür ve Türki­ ye’ye, ait olduğu, yere ne diye dönmediğine şaşardık. Fakat bü­ tün bu çırpınma ve didinmeleri­ nin arasında hiç bir zaman neşe­ sini kaybetmez «Ayhancığım, Tür­ kiye’ye ya donsuz, ya da milyoner döneceğim» der ve gülerdi. Bu arada Türkiye’den dansöz ve mü­ zisyen getirmeğe teşebbüs etti, fakat çeşitli sebeplerden kısa bir müddet sonra bu işi terketti. Fa­ kat, burada yaptığı plâklar Orta

Şark müziği ile ilgilenenler tara­ fından çok tutuldu. Bütün bun­ lar Lütfü Güneri’yi tatmin etmi­ yor, kazandığı paranın büyük bir kısmını da yine burada kalabil­ mek için avukatlara yediriyordu.

«LÜTFÜ, TÜRKİYE’YE

DÖN!..»

L

ÜTFÜ Güneri, hiç bir za­ man neşesini kaybetmedi, daima güldü, güldürdü ve eğlendirdi. Kendisine uzanan ya­ dım ellerini hiç bir zaman boş çevirmedi. Herhangi bir yardım kurumunun verdiği konserlere, balolara, partilere bilâ-ücret, ca­ nı gönülden koştu. Vatanından ayrı kaldığı bütün bu sürelerde hiç bir şekilde vatanını ve ailesi­ ni bir an dahi akimdan çıkarma­ dı. Yine Lütfü Günerinin Ameri­ ka’ya getirtmiş olduğu Emin Gündüz O’na daima «Lütfü, bırak şu inadı, dön Türkiye’ye, Eren­ köy’de bir köşk al, güzel şarkı­ lar yap» derdi.

Lütfü hakikaten bestesi ve güf­ tesi kendisine ait olmak üzere bir çok güzel eserler verdi. Kızı Sel- ma Güneri için yazmış olduğu «Selnıa» şarkısını ilk defa bizlere okumuştu. Sonradan bu şarkı çok sevildi ve tutuldu.

UÇAK BİLETİNİ

ALMIŞTI

B

ELK İ DE kızının hasretine dayanamapp nihayet Tür­ kiye’ye dönmeğe karar ver­ di. Bu kararma en çok sevinen kendisini sevenler oldu. Ne işi vardı Lütfü Güneri’nin Amerika­ da? Sevdiği ve sevildiği anayurdu O’nun için Amerika’dan çok daha iyi idi.

Mahut kazâdan tam iki hafta önce İstanbul’dan gelen bir misa­ firimi Lütfü’nün çalıştığı gazino­ ya götürdüm. Çocuklar kadar ne­ şeli idi. Cbinden çıkarttığı uçak biletini gösterdi, Ağustos ayında 9 yıldır ayrı kaldığı vatanına dö­ necekti.

Bana bir çok projelerinden, kı­ zı ile beraberce çevireceği film­ den, İstanbul’da dolduracağı plâk lardan, yapacağı veya yapamıya- cağı hasret duyduğu şeylerden söz açtı bütün gece. Adeta dün­ yaya yeniden gelmiş gibi idi. Ben­ den İstanbul’a dönmeden evvel resimlerini çekmemi rica ettit Ben de memnuniyetle kabul et­ tim.

VE FECÎ KAZA

F

ECİ kazayı ben Columbus, Ohio’da iken duydum. Kö­ tü haber çabuk yayılır der­ ler. Kısa tatilim zehir oldu. Der­ hal New York’a döndüm. Kazâ­ dan bir hafta sonraki pazar an­ cak beş dakika kendisini görebil­ mek iznini alabildim. Hâli çok fena idi. Beni tanıdığını anladım. Konuşmağa gayret etti. Konuş­ maması için ricada bulundum. Fakat O yine gayret etti. Anlıya- bildiklerim: Kazâ. babam., ve iyi yim.. kelimeleri oldu. Ayrıca el işaretinden babasına mektup yaz­ mamı istdiğini anladım. Ondan sonraki hafta bir ara durumu­ nun tekrar bozulduğunu üzüntü içersinde öğrendim.

O’nu son ziyaretimin hemen er­ tesi günü, Pazartesi sabahı ruhu­ nu teslim etmiş.. Zavallı Lütfü ne olduğunu dahi anlıyamadan, cebinde vatanına dönüş bileti gö­ çüp gitmişti. Cebinde vatanına dönüş bileti...

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta h a T o ro s Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

(7) yafllar› 2-69 ara- s›nda de¤iflen, cerrahi olarak tedavi edilen konjenital koroner arter fistüllü 25 hastay› ortalama 9.6 y›l izle- mifller ve hastalar›n

Fibrilasyonun devam edebilmesi için gerekli koflullar ve uzun süren AF dönemleriyle birlikte atriyumun yeniden biçimlenmesi sonucu geliflen ve atriyal fibri-

• V1: Şekil 2.13 de kırmızı nokta olarak gösterildiği konuma yani dördüncü interkostal aralığın, iman tahtasının (sternum) sağ kenarı ile birleştiği noktaya

…Millî mücâhedemizin en hâd ve elemli devri olan Sakarya Muhârebesinden bir az evvel artık sabrım tükendi ve henüz on yedi yaşına gelen ve genç bir

This study w as conducted among women with different socio-dem ographic ch a ra cte ristics in order to determine their knowledge about early detection methods,

İlki, sergi, gösteri vs yapılıp paylaşılması, bu söylemi büyük oranda geçersiz kılar ya da en azından kuşkulu hale getirir; ikincisi, bir an için hakikaten bir şey

Bu çalışmada Eski Türkçeden günümüz Türk lehçelerine kadar veba hastalığı ile ilgili söz varlığı ve Orhun abidelerinde ölet~ ölüt~ ület kelimesi

Bu bakımdan yalın üretim, yalın organizasyon, veya yalın yönetim gibi benzer kavramların temelinde; bu gereksiz işleri yapan ihtiyaç fazlası elemanlardan kurtulmak