• Sonuç bulunamadı

Suç bizim, günah bizim!

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Suç bizim, günah bizim!"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

nil rıirı

T em silcilikler

RHAN TOKATLI: İzm ir Cad. Slpahioğlu Han K. 4 Tel: 119 14 00 (7 hat) Teleks: 42 349

îETTİN TEKİNDOR: Şehit Fethi Bey Cad. Cezayirli 4 Tel: 19 10 20 (3 hat) Teleks: 52 326

JZAFFER BAL: A tatürk Cad. Tören Apt. kat: 3 40/41 Teleks: 62 762

I ANADOLU: ERTUĞRUL PİRİNÇÇİOĞLU: Diyarbakır, Kat: 1 Tel: 18 141 Teleks: 72 074

I01U: YAKU P ÖZYILDIZ: Erzurum, Cum huriyet Cad. hanı Kat: 4 Tel: 15 191 Teleks: 74 268

: İSMAİL BAŞARAN: Samsun, 19 Mayıs Mah. Hürriyet NO: 8 Tel: 18 175 Teleks: 82 003

OLU: ŞEMSETTİN ÇETİNSÖZ Kayseri Büro, istasyon ç Han Kat: 3 Tel: 26 500

25 AĞUSTOS 1989 CUMA

v a k i t ’ G ü n e ş ) Ö ğ l e i k i n d i A k ş a m Y a t s ı i m s a k

v a s a t ı 6.16115.11 16.55 19.56 21.25 4.45 E z a n i 10.20 5.15 8.59 12.00 1.27 8.47 Hicri 1410 Muharrem 25 Rumi 1405 Ağustos 12

BUGUNKU HAVA DURUMU

Adana 35° a. Ankara 31° azb. Diyarbakır 39° a. Erzurum 28° azb. İstanbul 31° pb. İzmir 37° a. Paris Londra Frankfurt Roma Atina 28° pb. 25° y. 27° pb. 34° a. 33° pb.

OLAYLAR

^ İ N S A N L A R

HASAN PULUR

Suç bizim, günah bizim

i

AAA anlaşıldı, bu kabak yine bizim başımıza patlayacak... Şimdiye kadar hangi kabak, layık olan kafalarda patladı ki!

Önünde sonunda, şu Bulgaris­ tan işini de bizim başımıza yıktılar.

Biz kim?

Kim olacağız, hepimiz; Sayın Başbakan, bakanlar ve yardımcıları dışında herkes...

AYIN Başbakan’ın sırtında fanila, ayağında şort, Bod­ rum sahillerinde merasim kı­ tasını selamlayıp memleketin ciddi meseleleriyle iştigal ederken, neler dediklerini ya duymuşsunuzdur ya okumuş olmalısınız.

, Önce, Sayın Başbakan’ın ne de­ diğine geçmeden önce, bir parantez açalım:

(Sayın Özal’ın, yakası, bağrı açık yazlık kıyafetlerle, kendisine ‘Hoş

geldin!’ diyen askeri selamlamakta

ısrarlı olduğu anlaşılmaktadır. Sayın Özal’ın kafasına koyduğunu yap­ makla maruf olduğu da bilindiğine göre, acaba, merasim kıtalarının, kendisini, bu kıyafetle karşılaması kanuni, bir mecburiyet midir?)

Parantezi kapayıp, asıl konuya geçiyoruz...

AYIN Özal, Bodrum sahille­ rinden, “ Bizi vatanımıza

alın!” diye yalvaran soydaş­

larımızın suratına kapıyı kapattıktan sonra, ahkâm kesiyor:

“En güçlü ülkeler dahi bu kadar sayıda insan akımı karşısında dura­ maz, bu tabiidir.”

Şimdi anladınız mı kabağın niye bizim başımızda patladığını?

Sınırı biz “Açın” dedik, Bulgar’a biz “Seni kıçüstü oturturuz” dedik, Jivkov’a biz, “Senin ümüğünü

sıkarız” dedik...

Soydaşlarımıza “Gelen gelsin,

kapımız açık!” diyen biz, Kapıkule’­

ye gidip, cakamızla, fiyakamızla,

“Türkiye 56 milyon, 2 milyon daha gelse 58 milyon olur” diyen de biz...

İZ, biz, biz!

Bütün bunları diyen biziz... Sayın Başbakan da, aziz mil­ letinin (!) bizlerin lafına kandı, sözü­ nü tuttu, açtı kapıyı, olanlar oldu...

Eee, şimdi bunun hesabını kim verecek?

Özal mı? Ne münasebet!

B

Adamcağızı biz tahrik ettik, ba­ şına bu işleri biz açtık, şimdi de utanmadan, sıkılmadan, kabağı onun başında patlatacağız!

Hiç olur mu?

Özal gibi bir masuma kıyılıp, bu kadar yüklenilir mi?

Suç bizim, günah bizim, cezamı­ za razıyız, balkabağına da, su kaba­ ğına da...

AYIN Mesut Yılmaz da hak­ lı, ona karşı da çok mahcu- — 'buz, onun da, bakanlığının da başını biz belaya soktuk...

Soydaşlarımızın yüzüne sınır ka­ pısını çarptıktan sonra yapılan Dı­ şişleri açıklamasının bir yerinde şöyle deniliyor:

“Türkiye, sabır ve iyi niyetini iki buçuk ay gibi bir sürede 310 bin soydaşım ülkesine kabul etmekle göstermiştir. Böyle bir açık kapı po­ litikasının bir örneğine dünyanın başka hiçbir yerinde rastlamak mümkün değildir.”

D

zavallı Hariciyecileri, bir ör­EDİK ya, günah yine bizim, neğine, dünyanın hiçbir ye­ rinde rastlanmayan açık kapı politi­ kasına biz zorladık, adamcağızlar da, “Hadi bari şunların da hatırı kal­

masın!” diye açtılar kapıları...

Buyrun şimdi, ayıklayın pirincin taşını...

Hariciyecileri de biz yaktık! ALNIZ, aklımız bir şeye takıldı, soydaşlarımıza sını­ rı kapadığımız gün piyasaya çıkan “Nokta” dergisinde, Ahmet

Taner Kışlalı’nın sorusunu cevapla­

yan Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı

Tugay Özçeri şöyle diyordu: “Bu noktaya geleceğini Bulga­ ristan da kestiremedi. Mayıs’ta Jiv- kov bir blöf yapmıştır. Özal da, gel­ mek isteyen tüm soydaşlarımızı, Türkiye’nin almaya hazır olduğunu söylemiş ve blöfü görmüştür.”

tjeyMIŞ, neymiş, neymiş? Jivkov blöf yapmış da, Özal --- 'blöfü görmüş de...

Ne zaman söyleniyor bu laflar? Soydaşlarımızın suratına Kapı­ kule kapısını kapattığımız gün...

Talihsizlik!

Neydi bunun Frenkçesi?

“Mal chance!” galiba...

Değil mi efendim?

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Savaşları da günah kabul eden Marcel şöyle diyor: «Savaşı haklı çıkarmak veya en azından ona belli bir ruhî değer tanımak: için geçmişte yapılmış olan ne

Ağıtlarla ıslattı günah çalılıklarını Ayla Abla için miydi değil miydi!. Gökyüzünden çalılığa inen bu matem yağmurları Her gece katilin biri ceset taşıyordu

r/n gövdeliler hakkında çok az şey bilinmektedir ve bunun amacı belki de r’den kurtulmak ve watar-i, uttar-i, antuhšatar-i gibi zorlayıcı ve kulağa hoş gelmeyen bir

Böylece Hıristiyan teolojisinde çok önemli bir yere sahip olan ilk günah ve bunun sonucunda bu günahtan temizlenmeyi ifade eden kefaret ve çarmıh hadisesi İslâm

adlı küçük kitabını bu konu için yazdığı belirtilir. Marcion’un bu eserinin aynı zamanda Luka İncili, Pavlus’un Timoteus’a I.ve II. ile Titus’a Mektuplarını

        藥科影片心得   B 303097097 胡雅 婷    隨著現今醫療技術的發達,有越來越多的創新療法提供醫生採

Further, with the integration of various messages channels, it will be much helpful for hospital to reduce managerial cost and provide more personalized and flexible

—Allah’a ortak koşmak, efsûn yapmak, Allah’ın öldürülmesini haram kıldığı bir kimseyi haksız yere öldürmek, yetim malı yemek, riba (faiz) yemek, düşmana hücum