< v '
Bir hatırat kitabına
Mutlakıyet idaresinden Cum
huriyete kadar bu memleket ta kip etmiş olduğu yolda karşımıza çıkan en mühim şahsiyetlerden ta rinin, Mithat Paşanın oğlu A lı Haydar Mithat, babasının hakika ten büyük teşebbüsler ve vakalar la dolu hayatı hakkında muhtelif eserler neşretmişti. Bu defa da, kendi hayatının dört yaşında iken Sultan Hamidin huzuruna götürül düğü günden Cumhuriyetin ilk za manlarına kadar ki devresini, bir cilt içinde bize hikâye etmektedir. İlâve edeyim ki, bu yeni eserin yüz sahifeyi bulan kısmında yine Mithat Paşanın Abdülhamide sad razamlıktan onun kurbanı olarak Taifte şehadetine kadarki haya tından behsedilmekte, bundan
sonraki kısımlarda ise muharrir ancak kendi gördüklerini ve şahsî hatıralarını anlatmaktadır. Gerçi sayiıı muharrir, birinci Cihan Har bi esnasında mebusluğu hariç ol mak üzere siyasî ve İdarî bir ma kam işgal etmedi. Bununla bera ber Mithat Paşanın oğlu sıfatiyle ve pek genç yaşından itibaıen pek mühim muhitlerde bulunmuş ve memleketin içinde ve dışındaki en büyük kimseleri görüp hemen hep siyle konuşmuş olduğu için, kitabı bahsettiği zamanlar hakkında dik kate pek lâyık müşahedeler ve bilgilerle dolu bulunuyor. Hakika ten kuvvetli sahneleri de ihtiva et mektedir. Babasını öldüren padi şahın karşısına ikinci Meşrutiyeti
müteakip çıkışının tasviri ve bil hassa ziyafet salonunda artık pek takatten düşmüş bulunan V. Meh-
medin sendeleyip düşmek üzere
iken bu ziyafetin şereflerine ve rildiği son Avusturya imparato- riyle zevcesinin kollarından tutup hakanın devrilmesine mani olduk larına ve veliahtm, müstakbel VI. Mehmedin dudaklarında müsteh zi bir tebessüm belirerek bu man zarayı seyredişine ait satırlar pek canlıdır.
Muharririn hislerine mağlûp olmayarak hükümlerinde daima tarafsız kalmağa gayret etmiş ol duğunu da tasdik etmek lâzımdır. Dürüstlüğünü hakikaten gaddar ve zalim bir müstebidin bütün hi lelerini kullanıp Mithat paşayı Ölü me gönderen II. Abdülhamidden de esirgememekte, onun Hareket Ordusu îstanbula girerken Rusya ve Almanya imparatorlarından üst üste gelmiş davetleri reddede rek Yıldız sarayında mukadderata
intizarı tercih etmiş olduğunu
hassaten kaydetmektedir. Ali Hay dar Mithat düşmanı olmağa tama
men hak sahibi bulunduğu bir
adam hakkında bunu söylemekle, ! ruhunun necabetine kuvvetli bir misal vermiş oluyor. Buna muka bil, pek taktir ettiği kimselerde gördüğü yanlışları ve kabahatle ri de söylemekten hiç çekinmemek te, samimî edasım hiç bırakmamak tadır. Bazı hükümlerine iştirak et meşem dahi bunu bildirmek iste- ! r i m .
Muhterem müellifin daha ya kın senelere ait olup bu ciltte yer almamış hatıralarını birgün neş retmesini de son söz olarak diliye ceğim.