• Sonuç bulunamadı

MEDİCO LEGAL ASPECT OF THE CONSENT OF A PATİENT.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "MEDİCO LEGAL ASPECT OF THE CONSENT OF A PATİENT."

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Tıpta Hastanın Muvafakatının Alınmasının Hukuki Yönü

ıstanbul Üniversitesi Hukuk Fakülesi, Istanbul, Türkiye

Hekim tarafından uygulanacak tedaviye veya yapılacak amcliyata hastanın muvafakat etmesi ve bu muvafakatin bilinçli olarak verilmiş sayılması için hastanın hekim tarafından aydınlatılmış olması, özellikle tedavi veya ameliyattan bir zarar doğması halinde hukuken önem taşımaktadır.

Riskli tedavilerde her türlü ameliyatta hastanın aydınlatılarak muvafakatının alınmaması bir mesleki kusur teşkil edebilir ve hekimin hukuki sorumluluğuna yol açabilir.

Çeşitli Memleketlerde Durum

Hastanın muvafakatının önemi bakımından çeşitli memleketlerde farklı uygulamalara rastlanmakta ve daha çok cerrahi müdahaleler bakımından örneklerle karşılaşılmaktadır.

a) Fransa'da, bir kimsenin bir hekimin tedavisi altına girmekle hekimin yapacağı

bütün ameliyelere muvafakat etmiş sayıbmayacağı, fakat, olağan ameliyelerle özel risk arzetmeyen, gerekli ve yararlı amcliyelere hastanın zımnen muvafakat eııiğinin kabul

edileceği görüşü hakim bulunmaktadır.

Buna mukabil özel risk arzeden, devamlı veya kesin olarak hastanın vücut tamlığını ihlül eelecek müdahaleler (mesela kol veya bacak kesilmesi) için hastanın sarih muvafakatı aranmaktadır. Bu hallerde hastanın hekim tarafından aydınlatılması gereklidir. HayaLI önem taşıyan acil müdahaleler için istisnalar öngörülmektedir.

b) Batı Almanya'da da, hastanın muvafakatının alınması ve bundan önce hastanın hekim tarafından aydınlatılması gereği, tıbbi müdahalenin doğuracağı tehlikenin tipine ve derecesine ve yaratacağı komplikasyonların ağırlığına ve yoğunluğuna göre değişmektedir.

Tıbbı müdahalenin olağan sonuçları çerçevesine giren ve makul bir hasta tararından

kabul edilmesi normalolarak beklenen komplikasyonlar için, hekime, aydınlatma ve

sarilı muvarakat alma yükümlülüğü geürilmemektedir.

c) Bunlara mukabil, A.B.D.'nde mahkeme kararlarının daha serL bir çözümü benimse-dikleri görülmektedir. Mahkeme içtihatları, hekimin başvuracağı tedavinin, çok istisna! de olsa, bütün riskleri hususunda hastayı açıkça aydınlatıp muvafakatını almasını gerekli görmektedir. Hastanın morali üzerinde olumsuz etki ihtimali dahi dikkate alınınamaktadır.

Adli Tıp Derg., 5,81 - 84 (1989)

ADL

İ TIP DERGİSİ

Journal of Forensic Medicine

Adli Tıp Dergisi 1989; 5(1-2): 81-84

(2)

82 K. OGUZMAN

Türk Hukukunda Konuya ilişkin Düzenleme

Memleketimizde, hastanın muvafakatının alınmasına ilişkin temel hüküm, Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair 1 L.4. 1928 tarihli ve 1219 sayılı Kanunun 70. maddesidir. Bu maddeye göre; "Tabipler ... yapacakları her nevi amcliye için hastanın, hasta küçük veya tahtı hacirde veya vasinin evvelemirde muvafakatını alırlar. Büyük cerrahi ameliyatlar için muvafakatın tahrin olması lazımdır (veli veya vasisi olmadığı veya bulunmadığı veya üzerinde ameliye yapılacak şahıs ifadeye muktedir olmadığı takdirde muvafakat şart değildir).

Bu hükümde öngörülen muvafakatın geçerli olabilmesi için hastanın neye muvafakat ettiğini bilmesi gerekir ki, bu husus, hekimin aydınlatıcı bilgi verme yükümlülüğüne yol açar.

Hekimin aydınlatma göreviyle ilgili bir hüküm, 13.1.1960 tarihli ve 4/12578 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kabul edilen "Tıbbi Deontoloji Tüzüğü" nün 14. maddesinde yer almaktadır. Bu hükme göre; "Hastanın maneviyatı üzerinde fena tesir yapmak suretiyle hastalığın artması ihtimali bulunmadığı takdirde, teşhise göre alınması gereken tedbirlerin hastaya açıkça söylenmesi lazımdır. Ancak, hastalığın vahim yönleri akibet ve seyrinin saklanması uygundur".

Şayet, yeter derecede tecrübe edilmemiş olan yeni bir keşfin tatbiki sözkonusu ise, alınacak tedbirler hakkında ilgililerin dikkati celbedilmek ve henüz tecrübe safhasında bulunulduğu belirti Im ek gerekir (Deontoloji Tüzüğü, madde ıo).

Organ ve doku alınması sözkonusu ise, vericiye, uygun bir biçimde ve aynntıda organ ve doku alınmasının yaratabileceği tehlikeler ilc, bunun tıbbi, psikolojik, ailevi

ve sosyal sonuçları hakkında bilgi verilmesi; 18 yaşını doldurmuş ve mümeyyiz olması gereken vericiden organ ve doku alınabilmesi için en az iki tanık huzurunda açık, bilinçli ve tesirden uzak olarak yazılı muvafakatın alınması gerekmektedir (20.5.1979 tarihli ve 2238 sayılı "Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanun, madde 7/a ve madde 6).

Varılabilecek Sonuçlar

1-Her türlü tedavi için hastanın muvafakatının alınması şarttır. Herhangi bir risk

sözkonusu olmayan tedavilerde, hastanın hekime başvurmada yapılacak tedaviye zımnen muvafakat ettiği kabul edilmek gerekir. Özel bir risk sözkonusu ise, bu hususta hastaya aydınlatıcı bilgi verilmeli ve hastadan sarih muvafakat alınmalıdır.

Büyük bir cerrahi müdahale sözkonusu ise muvafakatın yazılı olarak alınması

gerek-lidir. Şayet hasta reşit değilse (küçükse) veya hacir altında ise, muvafakat velisi veya vasisinden alınacaktır.

2- Müdahale edilecek hasta muvafakatını beyan edecek durumda değilse ve müdahalenin derhal yapılması gerekiyorsa, muvafakat alınmadan müdahale yapılabilir.

Tıpta Hastanın Muvafakatının Alınmasının Hukukı Yönü 77

(3)

Tıpta Hastanııı MuvafakaılJllJl Alınmasının Hukuki: Yönü 83

Özellikle bir hastanın bayıltılarak yapılan ameliyatı sırasında öngörülmeyen bir durumla karşılaşılıfsa nasıl hareket edileceği sorunu üzerinde durulabilir. Yabancı memleketlerde -ki uygulamalar da dikkate alınarak aşağıdaki esaslara vanlabilir :

a) Şayet, yeni durumun gerektirdiği müdahale hastanın bir organının kaybına veya fonksiyonunu ifa edemez hale gelmesine yol açacaksa veya gecikme hastanın hayatını kaybetmesi tehlikesi arzetmiyorsa, yeni müdahale tehir edilmeli ve muvafakat alınması beklenmelidir.

Fransa'da bir olayda bu mesele üzerinde durulmuştur. Bir hasta sol kolunun parmaklarının hassasiyetini etkileyen bir tümör için bir cerraha başvurmuştu. Hekim, incelemeleri sonunda adalede selim bir tümörün cubital siniri etkilediğini, basit ve kolun fonksiyonunu etkilemeyecek bir cerrahi müdehale yapabileceğini bildirdi. Hasta ameliyata razı oldu. Ameliyat sırasında ce[[(ıh habis tümör intibaı veren farklı bir . tümörle karşılaştı. Hastaya durumu izah edip yeni yapılacak müdahalenin kolun fonksiyonunun kaybına yol açması ihtimalini bildirmeden ve hastanın muvafakatını almadan, cerrah, bu tümörün gerektirdiği şekilde radyal sinirde rezeksiyon yaptı. Sonuçta, hasta sol kolundan yararlanma imkanını kaybetti.

Bunun üzerine hasta, hekim aleyhine tazminat davası açtı. Mahkeme, hekimin zarara yol açan müdehalesinin acilolmadığı, gecikmede bir sakınca bulunmadığı, hastanın . muvafakatı alınmadan bu müdahalenin yapılmaması gerektiği gerekçesiyle hekimin

sorumluluğunu kabul etti.

b) Şayet yeni müdahalenin gecikmesi hastanın hayatını tehlikeye sokuyorsa, bu

müdahale muvafakat aranmadan yapılabilir.

c) Bir müdahale sırasında hekim hasta için yararlı fakat az riskli başka bir müdahaleye lüzum görürse, bunu, yeni muvafakat almadan yapabilir. Bir over kistinin alınması buna örnek olarak gösterilebilir.

3- Bir hastanın muvafakatının değer taşıması için, hastalığın ve tedavinin niteliği hususunda hekimin hastaya aydınlatıcı bilgi vermiş olması gerekir. Özellikle bir müdahalenin muhtemel riski ve bu riskin ağırlığı, müdahale sonrası ortaya çıkabilecek komplikasyonlar açıklanmak gerekir. Fakat çok istisnaı riskler açıklanmayabilir. Keza herkes uliafıntlan bilinen riskler de belirtilmeyebilir.

Bu hususta Yargıtay'ın ilgi çekici bir kararına değinmek isterim. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 7.3.1977 tarihli ve 6297/2451 sayılı Kararına konu teşkil eden olayda, acele olarak ambulans ile bir doğum evine kaldırılan bir hastaya, nisaiye mütehassısı bir hekim tarafından jinekolojik muayene sırasında, rektal tuşe yapılmıştır. Tuşe yapılırken hekimin başparmağı himene tazyik etmiş ve bu sebeple hastanın anüıCr olan kızlık

zarının yırtılmasına yol açmıştır. Hasta, heki'Tl aleyhine dava açmış ve Yargıtay verdiği

kararda, şu hususlara yer venniştir: Muayenenin muhtemel sonuçlarının, riskinin dava -cıya bildirilmesi gerekir, Adil tabibin raporunda, bu tür muayenelerde bazan kızlık zarının bozulabileceği belirtildiğine göre, nadiren de olsa böyle bir sonucun meydana

gelebileceğinin davacıya açıklanması gerekirdi. Halbuki dayalı hekim, aydınlatma

(4)

84 K. OGUZMAN vini yerine getirdiğini, büıün veri ve sonuçları tıp bjliminin gereklerjne uygun olarak davaemın anlayacağı bjçimde bildjrdjğini iddia ve ispat edememiştir. Davacının bu riski bilmesi gerektjğini de olayın cereyan tarzına göre söylemeye imkan yoktur.

Yüksek Mahkeme bu gerekçelerle, davalı hekimi, yaptığı muayenenin muhtemel sonuç ve tehlikelerini davacıya açıkça bildirmedjği için sorumlubulmuştur.

4-Müdahalenin hayatı önem taşıdığı hallerde, mesela had bir apandisjt durumunda müdahalenin riskleri üzerinde fazla durulmaması kabul edilmektedir. Aksi halde hastanın ameliyata muvafakat etmemesi tehlikesi ile karşılaşılabilir.

Buna mukabil, hayatı önem taşımayan müdahalelerde, ameliyat olmanın ve

olma-manın riskleri hastaya izah edilmelidir. İstisna! riskler açıklanmayabilir.

Fakat estetik cerrahı müdahale gibi sıhhl bakımdan gerekli olmayıp da güzelleşme

amacıyla yapılacak müdahalelerde, en küçüğüne kadar bütün risklerin hastaya bjldjrjlme-si gerekir.

Aydınlatma her hastaya göre onun anlayabileceği şekilde yapılırsa bir anlam taşır. Fakat eğitim düzeyi gelişmemiş şahıslara aydınlatıcı bilgi vermenin güçlüğü de 'lüphesizdir.

5- Muvafakatın alınmasında hjle yapılmış olmamalıdır. Aksi halde muvafakat geçersjzdir.

Fransa'da bir olayda bjr uzman hekim bjr hastada klinik inceleme sonucunda biyopsiye gerek görüyor. Sonuç menfi çıkıyor. İkinci bir bjyopsi yaptırıyor. Sonuç gene menfi çıkıyor. Buna rağmen bazı şüpheli gölgelcr bulunduğu gerekçesiyle radyoterapi öneriyor ve hasta bu tedaviye muvafakat ediyor. Fakat tedavi hastada şiddeLli ağrılar meydana getirince hasta başka bir kliniğe gidiyor. Bu kljnikte ise evvelcc yapılan tedavinin gereksiz olduğu anlaşılıyor. Hasta gereksiz tedavjyi yapan hekim aleyhine dava açıyor ve mahkeme hekimi tazminat ödemeye mahkum ediyor.

Sonuç

Görüldüğü üzere, hekimlerjn sorumluluğu bakımından, hastanın, tedavinin muhte-mel riskleri konusunda aydınlatılması ve bu çerçevede hastanın muvafakatının alınması özel bjr önlem taşımaktadır.

Ayrı baskı için: ProLDr. KemalOğuzman

Istanbul Üniversitesi lIukuk Fakiiltesi

Beyazıt, Istanbul, Türkiye

Referanslar

Benzer Belgeler

• Bir insana sempati duymak demek, o insanın sahip olduğu duygu ve düşüncelerinin aynısına sahip olmak demektir.. • Empati kurduğumuzda ise karşımızdakinin duygu

Görüştüğü Kadın Doğum Uzmanı'na özel bir hastanede cinsiyet geçiş ameliyatı olduğunu, sigortalı olduğu için Devlet Hastanesinde muayene olup ilaçlarını yazdırmak

kendisi sorumlu veteriner hekim olmak şartıyla iki veteriner hekimle iş akdi yapabilir. Muayenehane açan veteriner hekime sorumlu veteriner hekim belgesi, sorumlu veteriner hekim

18/6/2001 tarihli ve 24436 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Veteriner Hekim Muayenehane ve Poliklinik Yönetmeliği kapsamında ruhsatlı muayenehanesi ya da polikliniği olup

Diğer Sağlık Profesyonelleri-Hasta İletişimi; Diğer sağlık profesyonelleri ile hasta iletişimi ise hastanın hekim ve hemşirelerle olan iletişimine nazaran daha

olgusunda total kalça protezi yapılacak HAÖ’ li hastaya kombine spinal epidural anestezi yapılmış, genel anestezi yapılmadığı için hava yolu ile ilgili bir

Genel Kuru- lu'nda kabul edilen bildirgesine göre ise, malpraktis (t›bbi uy- gulama hatalar›) “hekimin tedavi s›ras›nda standart uygulama- y› yapmamas›, beceri eksikli¤i

• Bir bakteriyi virüs olarak sunmaktadırlar. • Multipl skleroz hastalığını, kas erimesi hastalığı sanıp, tedavisinde çok önemli başarı elde edildiğini bildirdiler.