• Sonuç bulunamadı

İslam ve Sanat Bağlamında Bazı Merasimler ve Mûsikî

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İslam ve Sanat Bağlamında Bazı Merasimler ve Mûsikî"

Copied!
21
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İSLÂM

ve

(2)
(3)

İSLÂM

ve

SANAT

Tartışmalı İlmî Toplantı

07 – 09 Kasım 2014

Akdeniz Ü. Hukuk Fakültesi Konferans Salonu Kampüs - Antalya

(4)

©Bu kitap İslâmî İlimler Araştırma Vakfı tarafından yayına hazırlanmış olup tebliğlerin ilmî ve fikrî muhtevâ ile dil bakımından sorumluluğu tebliğ sahiplerine, te’lîf hakları İSAV’a, basım organizasyonu ise anlaşmalı olarak Ensar Neşriyat’a aittir.

Toplantıyı Tertipleyenler: 1. Akdeniz Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

Dumlupınar Bulvarı, Kampüs / Antalya Tel: (0 242) 227 44 58 (pbx) Faks: 310 68 89

2. İslâmî İlimler Araştırma Vakfı (İSAV) Kıztaşı, Kâmil Paşa Sokak, 5 Fatih / İSTANBUL

Tel : (+90 212) 523 54 57 Fax : 0212 523 65 37 E-Mail: isav@isavvakfi.org, isav@isav.org.tr

Bibliyografik Bilgiler:

“İslâm ve Sanat” / Editör: Şeref Göküş, 1. bs.—İstanbul: Ensar Neşriyat, 2015 840 s.; 16x23,5 cm.

ISBN :

978-l. Tarih, 2. İslâm Tarihi, 3. Sanat, 4. Güzel Sanatlar, 5. Kültür 6. Sanat Tarihi 200.9 DC20

(5)

İÇİNDEKİLER TAKDİM

AÇILIŞ KONUŞMALARI

Prof. Dr. Ali ÖZEK ... 17 İslâmî İlimler Araştırma Vakfı Başkanı

Prof. Dr. Ahmet ÖGKE ... 20 Akdeniz Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

Prof. Dr. Ramazan ÇETİNKAYA ... 21 Akdeniz Üniversitesi Rektör Yardımcısı

AÇILIŞ KONFERANSI

Prof. Dr. Turan KOÇ ... 23 Sabahattin Zaim Ü. İslâmî İlimlerFakültesi Dekanı

TEBLİĞ ve TEBLİĞCİLER KURAMSAL ÇERÇEVE

1. Tebliğ: Sanat ile Dînin Bazı Ortak Yönleri Üzerine

Prof. Dr. Nevzat TARTI 33

Yüzüncü Yıl Ü. İlâhiyat Fakültesi

* * *

2. Tebliğ: Din – Sanat İlişkisi Bağlamında Dinî Tecrübenin Sanat Ruhuna Etkisi

Yrd. Doç. Dr. Yasin PİŞGİN 45

Akdeniz Ü. İlâhiyat Fakültesi

* * *

3. Tebliğ: Vücud ve Yön

Mustafa AYDOĞAN 61

Şâir, Edebiyat Ortamı Dergisi Yayın Yönetmeni

* * *

(6)

4. Tebliğ: İslâm ve Modern Sanat

Prof. Dr. Yüksel BİNGÖL 65

Atılım Ü. Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi

* * *

5. Tebliğ: İslâm Sanatının Gelişimini Engelleyen Kimi Kelâmî Yorumlar

Prof. Dr. İbrahim COŞKUN 93

Necmettin Erbakan Ü. İlâhiyat Fakültesi

* * *

6. Tebliğ: İslâm ve Sanat Bağlamında Bazı Merasimler ve Mûsikî

Doç. Dr. Hüseyin AKPINAR 111

Harran Ü. İlâhiyat Fakültesi

FELSEFE–SOSYOLOJİ

1. Tebliğ: Varoluşun Estetik Boyutu ve Din

Prof. Dr. Latif TOKAT 123

Recep Tayyip Erdoğan Ü. İlâhiyat Fakültesi

* * *

2. Tebliğ: Gazzâlî Estetiğinde “Arınma–Tathyr–Katharsis” Kavramı ve Uzanımları Üzerine

Doç. Dr. Aydın IŞIK 145

İzmir Kâtip Çelebi Ü. Sosyal ve Beşerî Bilimler Fakültesi

* * *

3. Tebliğ: Tekst ve Kontekst Çerçevesinde Din–Sanat İlişkisine Bir Bakış:

Vahhâbîlik Örneği

Prof. Dr. Hüsnü Ezber BODUR 161

Kahramanmaraş Sütçü İmam Ü. İlâhiyat Fakültesi

* * *

4. Tebliğ: Din–Sanat İlişkisine Gelenekselci Bir Yaklaşım: Seyyid Hüseyin

Nasr Örneği

Yrd. Doç. Dr. Hüsnü AYDENİZ 181

Erzincan Ü. İlâhiyat Fakültesi

* * *

5. Tebliğ: İslâm Toplumunda Sanat ve Dinin Kesişebildiği / Kesişemediği

Toplumsal Yapı Analizi

Yrd. Doç. Dr. Salih AYDEMİR 205

Harran Ü. İlâhiyat Fakültesi

(7)

İÇİNDEKİLER 7

6. Tebliğ: Cami Mimarîsinde Kadınlara İlişkin Mekânlar

Yrd. Doç. Dr. Kemal ÖZKURT 215

Ondokuz Mayıs Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi

EDEBİYAT – SÖZ SANATLARI

1. Tebliğ: Şâir Kelâmının Hz. Peygamber’in Zikri ile Değer Kazanması

Yrd. Doç. Dr. Murat AK 241

Necmettin Erbakan Ü. İlâhiyat Fakültesi

* * *

2. Tebliğ: Na’tlarda Hz. Peygambere Yapılan Teşbihler: Fuzûlî’nin Su Kasidesi Örneği

Doç. Dr. Hikmet ATİK 255

Necmettin Erbakan Ü. İlâhiyat Fakültesi

* * *

3. Tebliğ: Manzum Edebiyatımızdaki Dert–Deva Söylemlerinin Metafizik

Temelleri

Mehmet Emin ŞEN 263

Necmettin Erbakan Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü

* * *

4. Tebliğ: Secî Sanatının Arapça–Farsça Örnekleri Bağlamında Hasan-ı

Zarîfî’nin Kâşifu’l-Esrâr ve Matlau’l-Envâr İsimli Mesnevî Şerhi

Yrd. Doç. Dr. İbrahim KUNT 275

Selçuk Ü. Edebiyat Fakültesi

* * *

5. Tebliğ: Kur’ân Tefsirinde Belâğat: Şiirle İstişhâd (Hâricî Tefsir

Gele-neği ÖrGele-neğinde)

Yrd. Doç. Dr. Hatice TEBER 289

Osmaniye Korkut Ata Ü. İlâhiyat Fakültesi

* * *

6. Tebliğ: Kâbe ve Sembolizm

Prof. Dr. Ali BAKKAL 297

Akdeniz Ü. İlâhiyat Fakültesi

MİMARÎ

1. Tebliğ: Selçuklu Başkenti Konya’da Dinî Mimarî

Prof. Dr. Ali BORAN 319

(8)

2. Tebliğ: Anadolu Selçuklu Yapı Kitâbelerindeki Dinî, Siyasî ve Sos-yal Göndermeler

Doç. Dr. Nermin Şaman DOĞAN 359

Hacettepe Ü. Edebiyat Fakültesi

* * *

3. Tebliğ: Osmanlılıların Mekke’deki İmâr ve İnşâ ve Tamir

Faaliyetle-rine Genel Bir Bakış

Prof. Dr. Abdulkadir DÜNDAR 377

Ankara Ü. İlâhiyat Fakültesi

* * *

4. Tebliğ: İmmanuel Kant’ın Deha Estetiğinde Yücelik Kavramı – Mimar

Sinan Örneği: Edirnekapı Mihrimah Sultan Camii

Yrd. Doç. Dr. Ayşe EROĞLU–Arş. Gör. Esma EROĞLU 415 Gaziantep Ü. İlâhiyat Fakültesi–Erzurum Teknik Ü. Mimarlık Fakültesi

* * *

5. Tebliğ: Günümüz Dinî Yapılarında Kolaycı Populer Yaklaşımının

Dü-şündürdükleri: Antalya/Markantalya A.V.M. Mescidi Örneği

Prof. Dr. Hüsrev ŞUBAŞI – Zeki LEYLEK 443

Fatih Sultan Mehmed Vakıf Ü. Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı – Mar-mara Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü

* * *

6. Tebliğ: Günümüz Cami Tezyînâtında Estetik Problemler

Yrd. Doç. Dr. Ali Fuat BAYSAL 455

Necmeddin Erbakan Ü. Güzel Sanatlar Fakültesi

* * *

TASAVVUF–PSİKOLOJİ

1. Tebliğ: Tasavvufun Estetik Mücadelesinin Tezahürü Olarak Sûfîlerin

“Allah Güzeldir Güzeli Sever” Hadisi Hakkındaki Yorumları

Arş. Gör. Hacı Bayram BAŞER 473

Yalova Ü. İslâmî İlimler Fakültesi

* * *

2. Tebliğ: Tasavvufî Perspektifte Nesnedeki Sanat ve Estetik Algısı

Yrd. Doç. Dr. Ali TENİK 493

Harran Ü. İlâhiyat Fakültesi

* * *

3. Tebliğ: Gelenekçi Perspektiften Sanat ve Maneviyat

Yrd. Doç. Dr. Nurullah KOLTAŞ 511

(9)

İÇİNDEKİLER 9

* * *

4. Tebliğ: Günümüz Türk Resminde İslâm Tasavvufunun Sembolik

Yansı-maları

Doç. Dr. Erol KILIÇ 523

Akdeniz Ü. Güzel Sanatlar Fakültesi

* * *

5. Tebliğ: Sanat ve Psikoloji Etkileşimi: Geleneksel Türk İslâm Sanatları

Merkezli Bir Okuma Denemesi

Yrd. Doç. Dr. Orhan GÜRSU 553

Akdeniz Ü. İlâhiyat Fakültesi

* * *

6. Tebliğ: Cami: Kutsalın Kabarışı

Yrd. Doç. Dr. Ahmet Murat ÖZEL 565

Yalova Ü. İslâmî İlimler Fakültesi

* * *

MÜZİK

1. Tebliğ: Emevîler Dönemi’nde Müzik Sanatı/Zanaatı ve Gösterilen

İlgi-nin Nedenleri

Prof. Dr. Ramazan ALTINAY 577

Uşak Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi

* * *

2. Tebliğ: Erken Dönem Abbâsî Toplumunda Mûsikînin Oluşum ve Ge-lişim Süreci

Doç. Dr. Ahmet GÜZEL 607

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesi

* * *

3. Tebliğ: Osmanlı’nın İlk Resmî Konservatuarı Dârü’l-Elhân ve Müzik

Eğitimi Açısından Önemi

Doç. Dr. Kubilay KOLUKIRIK 631

Hacıbektaş Veli Ü. Güzel Sanatlar Fakültesi

* * *

4. Tebliğ: Mevlid’in Sahnede İcrası İçin Bir Model Önerisi

Arş. Gör. Selman BENLİOĞLU 661

Marmara Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü

* * *

5. Tebliğ: Halk Edebiyatına İslâmiyet’in Bir Yansıması Olarak Türkülerde

Âhiret Kavramı

Şerife Nihal ZEYBEK 669

(10)

* * *

6. Tebliğ: XX. Yüzyılda Müslüman ve Müzik: Problemler ve Çözüm

Öneri-leri

Dr. Pehlül DÜZENLİ 689

Lâleli Camii İmam-Hatibi

* * *

GÖRSEL SANATLAR – RESİM

1. Tebliğ: Âlemin Hayal Oluşu ve Gölge Oyunu

Arş. Gör. Feyza GÜLER 723

İstanbul Ü. İlâhiyat Fakültesi

* * *

2. Tebliğ: Âyetlerin Anlaşılmasını Göstermesi Bakımından Resim Sa-natı: Yaratılış Örneği

Prof. Dr. Bahattin YAMAN 733

Süleyman Demirel Ü. İlâhiyat Fakültesi

* * *

3. Tebliğ: Sanat Tarihimizdeki İlk Grafik Üstadı Hattat Ahmed Şemseddin

Karahisârî ve Sülüs Hurûfât Meşk Murakka Eseri

Doç. Dr. İsmail Hakkı NAKİLCİOĞLU 737 Afyon Kocatepe Ü. Güzel Sanatlar Fakültesi

* * *

4. Tebliğ: Anadolu Selçuklu Süsleme Anlatı Dili Üzerine Bir Deneme

Yrd. Doç. Dr. Nusret ALGAN 765

Mersin Ü. Güzel Sanatlar Fakültesi

* * *

5. Tebliğ: Sinema Sanatında Temsil, Rol ve Hezl Kavramlarının Fıkhî

Ba-kış Açısından Değerlendirilmesi

Dr. İsmail GÜLLÜK 775

Üsküdar İcâdiye İlkokulu

* * *

6. Tebliğ: Sinemada Dinî Mesajların Fıtrî Sunumu: Mecid Mecidî Örneği

Yrd. Doç. Dr. Bilal YORULMAZ 801

(11)

İÇİNDEKİLER 11

GENEL DEĞERLENDİRMELER

Prof. Dr. Mahmut KAYA 817

İSAV Yönetim Kurulu Üyesi

Prof. Dr. Ahmet YAMAN 819

Necmettin Erbakan Ü. İlâhiyat Fakültesi, DİB Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi

Prof. Dr. Turan KOÇ 821

Sabahattin Zaim Ü. İslâmî İlimler Fakültesi Dekanı

Prof. Dr. Hüsrev SUBAŞI 822

Fatih Sultan Mehmed Vakıf Ü. Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı

Doç. Dr. Fatih ÖZKAFA 823

Selçuk Ü. Güzel Sanatlar Fakültesi

ÖZETLER(Türkçe, Arapça) ... 829 DİZİN ... 833

(12)

İSLÂM ve SANAT BAĞLAMINDA BAZI MERÂSİMLER ve MÛSİKÎ

Hüseyin AKPINARGiriş

İnsan, yaratılıştan birçok duygu, his ve latîfelerle donatılmıştır. İnsanın fıtratında din hissi gibi, güzellik, sevgi ve muhabbet hisleri mev-cuttur. İnsanın fıtratında olan bu arzulardan biri de mûsikîdir. İslâm Dini, insandaki bu his, arzu ve ihtiyaçları destekler ve teşvik eder. Zira İslâm, insanın yaratılışına uygun bir dindir. Bazı şartlar dâhilinde bun-ların tatmin edilmesini mübah sayar ve onları aşırılıklardan “denge” noktasına getirir.1

Sanat, güzeli ve güzelliği hissetmek, algılamak ve anlamak ise İslâm Dini bunu Kur’ân âyetleri ve Hz. Peygamber’in (s.a.v.) hadisleriyle Müslümanların ruhlarının derinliklerine yerleştirmektedir. İslâm coğ-rafyasında geçmişten günümüze Müslüman sanatkârlar tarafından or-taya konulan sanayi-i nefîse veya bediî sanatlar da denilen güzel sanat-lar, bizatihi İslâm’dan kaynaklanmaktadır. “…Yarattığı her şeyi güzel ya-pan…”2 Sâni‘-i zü’l-Cemâl, Kur’ân-ı Kerîm’de “fenzur” ve “efelâ yen-zurûne” gibi emir ve tavsiyelerle bütün duyu organlarımıza hitap eden, kâinattaki tüm güzellikleri görmemizi ve farkında olmamızı istemekte-dir. Bu bağlamda göze hitap eden güzellikler olduğu gibi kulağa hitap eden güzellikler de vardır.3 Mûsikî, kulağa hitap eden ses sanatıdır.4

Mutlak güzellik sahibi olan Allah, kendi güzelliğini temaşa için mahlûkatı yaratmıştır. Kâinâtın yaratılma sebebi sevgi ve aşktır.

Doç. Dr., Harran Ü. İlahiyat Fakültesi, akpinar64@hotmail.com

1 Süleyman Uludağ, İslâm Açısından Mûsikî ve Semâ’, Bursa, 1992, s. 13-14; Yusuf el-Kardavi, İslâm ve Sanat, (Çev. Hamza Tekin), İstanbul, 2006, s. 2-3.

2 Secde, 7. “O Allah ki, yarattığı her şeyi güzel yapmış…”. 3 Yusuf el-Kardavi, İslâm ve Sanat, s. 35.

4 Pehlül Düzenli, “Klasik İslâm Kaynaklarında Müzik Tartışmaları”, Marife Bilimsel Birikim Dergisi, Konya, 2001, Yıl: 1, Sayı: 2, s. 29-30.

(13)

112 İSLÂM ve SANAT

nin sebebi de güzelliktir. Her güzellik o güzelliğin idrâk organı tarafın-dan sevilir.5 Kâinat, mutlak cemâl sahibi olan Allah’ın cemâlinin tecelli-sinden ibarettir. Dolayısıyla her güzellik O’ndan bir iz taşımaktadır. Gü-zelliği fark etmek demek, onu şu veya bu şekilde ifade ve terennüm et-mek deet-mektir.6

Hz. Peygamber (s.a.v.), bir hadislerinde “Allah güzeldir, güzeli se-ver”7 buyurmuştur. Kendisi güzel (Cemîl) olup güzeli (Cemâli) seven yüce Sanatkâr’ın rızasına erişmek maksadıyla bu hadisten hareket eden Müslüman sanatkârlar hüsn-i hat, ebru, tezhib, mîmârî, şiir ve mûsikî gibi güzel sanatların her alanında birbirinden güzel eserler ortaya koy-muşlardır.8 Mûsikî, bediî duyguların güzel ses vasıtasıyla ifade edilme-sidir.

Konumuz itibarıyla mûsikî sanatının Müslümanlar arasında be-nimsenmesi ve gelişmesinde Hz. Peygamber’in (s.a.v.) uygulamaları mi-henk taşı ve hareket noktası olmuştur. Bir kültür unsuru olan mûsikînin İslâm tarihi boyunca şekillenmesinde hadislerin ve sünnetin büyük et-kisi ve rolü olmuştur.9 Asr-ı saadette ve daha sonraki dönemlerde Müs-lümanların sosyal hayatlarında yer alan bazı merâsimler mûsikî sanatını İslâm sanatının önemli bir unsuru haline getirmiştir. Bazı vesilelerle ya-pılan bir kısım merâsim, tören ve şölenler, meşru eğlence zamanı ve fır-satları olmuştur. İslâm tarihinde bu merâsim ve törenlere Hz. Peygam-ber ve sahâbeler zamanından itibaren rastlanmaktadır. Bunlar dünya hayatının başlangıcı olan doğumdan başlayıp sünnet düğünü, evlenme merasimi, beklenen birini karşılama amaçlı kutlama, dinî ve millî bay-ramlar v.s. gibi farklı vesilelerle yapılan törenlerdir. Bu törenlerin tama-mında bulunan ortak özellik şenlik, neş’e, sevinç, sürur ve eğlencedir. Eğlence ve sevincin de önemli vasıtalarından biri mûsikîdir.10 Kısacası mûsikî, törenlerde önemli bir rol oynamaktadır.11

5 Uludağ, İslâm Açısından Mûsikî ve Semâ’, s. 343.

6 Mehmet Demirci, Yahya Kemal ve Mehmet Akif’te Tasavvuf, İzmir, 1993, s. 18. 7 Müslim, Sahîhu Müslim, “İman”, h. no: 147; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, c. 4, s. 133-134.

8 Yusuf el-Kardavi, İslâm ve Sanat, s. 14.

9 İbrahim Canan, Peygamberimizin Hadislerinde Medeniyet, Kültür ve Teknik, İstanbul, 1984, s. 128, 139.

10 İbrahim Canan, Vakti En İyi Değerlendirme Esasları (İslâm’da Zaman Tanzimi), İstanbul, 1994, s. 112, 117; Uludağ, İslâm Açısından Mûsikî ve Semâ’, s. 308.

11 Sirajul Haq, “Sama and Raqs of The Derwishes”, Islamic Culture The Hyderabad Quarterly Review, Deccan, 1944, sy. XVIII, s.115.

(14)

Müslüman insanın doğumundan ölümüne hayatı boyunca sevinç, sürur, eğlence, ibadet ve hüzün özelliği taşıyan bazı resmi, gayr-ı resmî ve dinî törenler vardgayr-ır. Şimdi bu törenler hakkgayr-ında kgayr-ısa bilgi vererek mûsikîyle olan ilişkilerini ortaya koymaya çalışalım.

Doğum

Çocuğu doğan kimsenin bir tören yapması dinî bir emir olmamakla beraber, akîka kurbanının sünnet kılınması böyle bir merasime cevaz ve hatta zimnî bir teşvik olmaktadır.12 Çocuğu “kurretü’l-ayn” (gözün nûru) olarak tavsif eden Hz. Peygamber nazarında doğum, büyük bir sevinç ve sürûr vesilesidir. Doğan çocuğun müjdelenmesi karşısında Hz. Peygamber ve ashâbın ziyafet gibi sevinç ve sürûr tezahürleri olmuştur.13 Yeni doğan çocuğun kulağına ezan okuma, sünnet ile bütünleşen geleneklerimizdendir. Zira rivâyetler, Hz. Peygamber’in (a.s.) torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin doğdukları zaman kulaklarına ezan okuduğunu ifade etmektedir.14 Doğan çocuğun kulağına ezan okunması, dinî mûsikîmizin önemli bir formu/türü aracılığı ile ona verilen ilk tevhid, nübüvvet ve namaz dersi gibi değerlendirilebilir.

Osmanlı döneminde bazı ailelerde ilk çocuk dünyaya geldiği zaman “beşik alayı” tabir edilen mutantan bir merâsim tertiplenirdi. “Kına gecesi” denilen doğumun yedinci gününün gecesinde hanımlar kendi aralarında def çalarak, şarkı ve türkü söyleyerek eğlenir ve raks ederlerdi.15

Hüccetü’l-İslâm İmam Gazzâlî’ye (ö. 505/1111) göre doğum gibi hayırlı bir iş dolayısıyla kalbindeki sevinci arttırmak gâyesiyle güzel ses yani mûsikî dinlemek mübahtır.16 Gazzâlî bu görüşünü diğer merâsimler için de ifade etmektedir. Dolayısıyla Gazzâlî’nin bu yaklaşımı diğer merâsimler hususunda da bizim için önemli bir referans olmaktadır.

Sünnet Düğünü

İnsanların ömürlerinde nadiren yaşadıkları mutlu günleri şenliklerle kutlamaları ve eğlenmeleri tarihin hiç bir döneminde hiç bir toplum ve kültürün vageçemediği bir uygulamadır. Gelen rivâyetler

12 Canan, İslâm’da Zaman Tanzimi, s. 112.

13 İbrahim Canan, Peygamberimizin Sünnetinde Terbiye, İstanbul, 1997, s. 82-83. 14 Ebû Dâvûd, Sünen, “Edeb”, 116, cilt: 5, h. no: 5105.

15 Pehlül Düzenli, İslâm Kültür Tarihinde Mûsikî, İstanbul, 2014, s. 297-300. 16 Ebu Hâmid Muhammed Gâzâlî, Kimyâ-yı Saâdet, (Çev. Ali Arslan), İstanbul, 2004, I/395.

(15)

114 İSLÂM ve SANAT

Resûlullah’ın zamanında da böyle olduğunu ve Hz. Peygamber’in bu uygulamalarda gördüğü bazı yanlışlıkları düzelterek geriye kalanlarını onayladığını ve benimsediğini göstermektedir.17

Ashâb devrinde ziyafetli ve eğlenceli sünnet (hıtân) düğünlerinin yapıldığını birçok rivâyet te’yid etmektedir.18 Bu dönemde mûsikî sanatı, diğer merâsimlerde olduğu gibi sünnet merâsiminde de bir sevinç nişanesi olarak icrâ edilmiştir. Sünnet merâsiminde eğlence ter-tiplemek mübah işlerden sayılmıştır. Sahabeden Zeyd b. Sabit el- Ensarî, oğlunu sünnet ettirdiği zaman şâir Hassân b. Sabit ve bayan şarkıcı Me-dineli Azzetü’l-Meylâ da dâvet edilmişlerdir. Azzetü’l-Meylâ, Hassân b. Sabit’in şiirlerini def eşliğinde şarkı olarak okumak suretiyle davetlileri coşturmuş idi. Tabiinin önderlerinden Ata b.Ebi Rebah, oğlunu sünnet ettirdiğinde davetlilerin Mekkeli şarkıcı İbn Süreyc’i istemeleri üzerine bu sanatçı getirilerek onları def ve şarkılar eşliğinde eğlendirmiştir.19 Osmanlıda sünnet merasimlerinde yapılan çeşitli eğlencelerin en önemli unsurunu mûsikî oluşturmuştur. Zamanın tanınmış sâzende ve hânendelerinin katılımıyla misafirler neşelendirilmişlerdir.20 Gazzâlî’ye göre sünnet merâsiminde mûsikî dinlemek mübahtır.21

Ülkemizde sünnet düğünlerinde dinî mûsikîmizin önemli formlarından olan Mevlid ve ilâhîler okutmak da güzel bir gelenek olarak benimsenmiştir. Osmanlı tarihinde sünnet düğünlerinde mevlid merâsimi tarikat erbabı tarafından icra edilir ve adına nevbe ya da nevbet denilirdi.22 Toplumumuzda adı sünnet olan böyle nezih bir merâsimde mevlid ve ilâhîler icrâ edilmesi, rahmet vesilesi kabul edilmektedir.23

Askerlik çağına gelen erkek çocukların askere gönderilmesi, bazı yönleriyle dinî bir boyut kazanmış vazife ve âdetlerimizdendir. Anadolu’da delikanlı askere giderken ezan, tekbir, tehlil ve dua

17 Düzenli, “Klasik İslâm Kaynaklarında Müzik Tartışmaları”, Marife, Yıl: 1, Sayı: 2, s. 36.

18 Canan, İslâm’da Zaman Tanzimi, s. 112.

19 İrfan Aycan, “Musiki”, Emevîler Dönemi Bilim, Kültür ve Sanat Hayatı, Ankara 2003, s. 109, 144, 117, 120.

20 Düzenli, İslâm Kültür Tarihinde Mûsikî, s. 301-302; Nebi Bozkurt, “Eğlence”, DİA, İstanbul, 1994, Cilt: 10, s. 485-486.

21 Gâzâlî, Kimyâ-yı Saâdet, I/395.

22 Düzenli, İslâm Kültür Tarihinde Mûsikî, s. 302.

23 Mustafa Özdamar, İslâmbol Geleneğinde Sivil Merasimler ve Doğumdan Ölüme Mûsikî, İstanbul, 1997, s. 39-40.

(16)

okunarak veya davullar çalınarak uğurlanmaktadır. İster ezan, tekbir ve tehlil ile olsun ister davul zurna ile olsun her iki şekilde de olayın mûsikî boyutu öne çıkmaktadır.

Evlilik Düğünü

Sünnet düğününde olduğu gibi evlilik düğünü de belirli şartlar dâhilinde eğlenmenin câiz olduğu bir fırsattır. Cevâzın ötesinde bu konuda Peygamberimizin teşviki vardır. Hz. Peygamber (s.a.v.) “Helâl ile haramın arasını ayıran, evlenme sırasında çalınan def ile söylenen türküdür”25 buyurmuşlardır. Ayrıca bir hadiste Hz. Peygamber, “Nikahı ilan ediniz, Mescidlerde kıyınız ve def çalınız”26 buyurmuşlardır. Bu hadis-i şerifler, evliliğe alenîlik kazandırılmasında en mûteber yolun “davul ve şarkının” da yer alacağı eğlence olduğunu tebârüz ettirmektedir.27

Hz. Peygamber (s.a.v.), evlilik nedeniyle yapılan eğlence, sevinç ve sürur merâsimlerinde def çalınmasına, şarkı ve türkü söylenmesine izin vermiş ve teşvik etmiştir.28 “Hz. Aişe (yanında büyüttüğü akrabası olan) bir kızı Ensar’dan bir gençle evlendirmişti. (Düğünden dönen Hz. Aişe’ye) Hz. Peygamber (s.a.v.) sordu: “Ya Aişe! Kızı kocasına götürdünüz mü? Hz. Aişe, evet diye cevap verdi. Hz. Peygamber (s.a.v.): Kızla birlikte ğına (türkü ve şarkı) söyleyecek (muğanniye; bayan şarkıcı) birini de gön-derdiniz mi? diye sordu. Hz. Aişe’nin hayır diye cevap vermesi üzerine; Hz. Peygamber, Ensar kadınları (Medineli kadınlar mûsikî ve) eğlenceyi severler, keşke kızla birlikte şarkı söyleyecek birisini gönderseydiniz de onlara şöyle söyleyiverseydi:

“Eteynâküm, eteynâküm, “Size geldik, size geldik, Fe-hayyunâ nühayyîküm.” Bize şenlik size şenlik”.29

Bu hadiste de görüldüğü gibi Asr-ı saadette mûsikî sanatı, evlilik merâsiminde bir sevinç nişanesi olarak icrâ edilmiş ve eğlence tertiple-mek mübah sayılmıştır. Hz. Osman döneminde yaşayan ve şarkıcıların

24 Bkz. Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, İstanbul, 1993, s. 16. 25 Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, c. IV, s. 259.

26 Tirmizî, es-Sünen, Nikâh, cilt: 6, h. no: 1089. 27 Canan, İslâm’da Zaman Tanzimi, s. 114-115.

28 Mustafa Kılıç, “İslâm Kültür Tarihinde Mûsikî Başlangıçtan Emevîlerin Sonuna Kadar”, Ankara Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Ankara, 1989, c. XXXI, s. 411.

29 İbn Mâce, Sünen, Nikah, 21, h.no: 1900; Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. I, s. 391; Nebi Bozkurt, Hadis’te Folklor, Eğlence, İstanbul, 1997, s. 56-67.

(17)

116 İSLÂM ve SANAT

babası olarak bilinen Medineli Tuveys ve yine Medineli Azzetü’l-Meylâ düğünlerde şarkı söylüyorlardı.30

Gazzâlî’ye göre evlilik düğününde mûsikî dinlemek mübahtır. Nitekim Hz. Peygamber, düğün cemiyetinde def çalınması hususunda emir vermiştir.31 Hz. Peygamber (s.a.v.), yukarıda zikredilen hadiste evlilik düğünü gibi sevinç ve sürur törenlerinde kadınların def ve teğanni (şarkı ve türkü) eşliğinde eğlenebileceklerini ihsas etmektedir.

Bayramlar

İslâm’da Ramazan ve Kurban bayramı günleri, eğlence, neşe, sürûr ve sevinç günleridir. İslâmiyet, ibâdet ile eğlenceyi bayram günlerinde birleştirmiştir. Hz. Peygamber, bayramlarda helâl kılınan eğlence ve izhâr-ı sürûrun meşru hududu taşmamasına dikkat çekmiştir.32 Asr-ı saadette bayramlarda eğlence tertiplemek mübah işlerden sayılmıştır.33 Hz. Peygamber, bayram gibi sürur şenliklerinde def eşliğinde bazı teğannîleri (şarkı ve türküleri) kadınlardan (cariyelerden) dinlemiştir.34

Millî bayramlar da dinî bir nitelik taşımaktadır. Zira bu çeşit bay-ram günlerinde eğlence, sevinç ve neşe, Hz. Peygamber’den onay almış-tır. Hz. Âişe tarafından rivâyet edilen bir hadiste; “Bir bayram gününde babası Hz. Ebu Bekir, Hz. Aişe’yi görmeye gelir. Hz Ebu Bekir, onu Buâs gününün (İslâm’dan önce Evs ve Hazreç kabileleri arasında Buas denilen yerde yapılan savaş) olaylarını dile getiren Ensâr’dan iki kızın şarkılarını dinlerken buldu. O bundan hoşlanmadı ve Hz. Âişe’ye “Bu ne hâl! Rasûlul-lah’ın evinde şeytan nağmeleri mi? dedi. Yüzü evin duvarına doğru dön-müş olan Hz. Peygamber, Yâ Ebâ Bekir! Onları bırak, her milletin bir bay-ramı vardır, bu da bizim baybay-ramımızdır, diye buyurdular.”35 Değişik var-yantları olan mezkûr hadiste geçen bayramın Kurban ya da Ramazan bayramı olduğu da söz konusudur. Hz. Peygamber (s.a.v.), Hz. Aişe’nin dinî ya da millî bir bayram gününde iki bayan şarkıcının def eşliğinde söyledikleri hamasî şarkıları dinlemesine izin vermiştir.

Âlimler, nebevî uygulamaya dayanarak bayramlarda eğlenerek sürur izhar etmenin dinin şeâirinden olduğunu beyan etmişlerdir. Hz.

30 Aycan, “Musiki”, s. 109, 115, 117, 144. 31 Gâzâlî, Kimyâ-yı Saâdet, I/395, 398. 32 Canan, İslâm’da Zaman Tanzimi, s. 92. 33 Aycan, “Musiki”, s. 144.

34 Kılıç, “İslâm Kültür Tarihinde Mûsikî...”, s. 411. 35 Nesâî, Kitâbu’l-‘Ideyn, cilt: III, s. 59.

(18)

Peygamber’in bayram günlerinde def çalarak şarkı söyleyen cariyeleri dinlediği, hem çalıp hem oynayan Habeşlileri seyrettiği ve hanımı Hz. Aişe’ye dinlemesi ve seyretmesi için müsaade ettiği rivâyetleri mevcut-tur.36 Mûsikîye cevaz verenlerin en fazla başvurdukları bu rivâyetler, bayram günlerinde mûsikî dinlemeyi câiz kılmaktadır. Gazzâlî, rivâyet edilen bu hadisleri İhyâ’da şarkı söylemenin müsaade edilebilir oldu-ğunu ispatlamak için kullanmıştır.37 Ona göre, bayram günlerinde sevi-nip mûsikî dinlemek mübahtır.38 Fatımîler döneminde Ramazan ve Kur-ban bayramlarında yapılan kutlamalar zengin bir şölen geleneği oluş-turmuştur.39

Ülkemizde Ramazan ve Kurban bayramı sabahında “Bayram Sâlâsı” okunması, dinî mûsikî çerçevesinde neşe içinde Allah’ı zikretme kapsamında güzel geleneklerdir. Bu bağlamda okunan tekbirler, yüz yıllardan beri gök kubbede yankılanmaktadır.

Karşılama Merasimi

Karşılama töreni, günümüzde olduğu gibi Hz. Peygamber zama-nında da yapılan törenlerdendir. Hz. Peygamber, Mekke’den Medine’ye hicretinde, şehre ilk girdiği zaman büyük bir coşku ile karşılanmış, buna benzer sevinç günlerinde gösterileriyle tanınan Habeşîler oynamışlar-dır.40 Aynı şekilde Beni Neccâr kızları peygamberimizi karşılarken def çalıp (Bi’d-deffi ve’l-elhâni) “Talaa’l-bedru aleynâ…” diye başlayan meş-hur beyitleri nağmeli şekilde okumuşlardı.41

Gazzâlî’ye göre yolcuları karşılamak için tertiplenen şenliklerde mûsikî dinlemek mübahtır. Nitekim Hz. Peygamber, Medine’ye geldiği zaman Medine halkı def çalıp şenlikler yaptılar.42 Mübah olduğunda ittifak edilen mûsikî türlerinden biri, yoldan gelenin karşılanmasında icra edilen, sevinci izhar eden teğanni ve şarkılardır.43 Mûsikî sanatı, Hz. Peygamber zamanında bazı önemli karşılama törenlerinde bir sevinç nişanesi olarak icrâ edilmiştir. Yüzlerce müslüman erkek ve bayan, bazı

36 Canan, İslâm’da Zaman Tanzimi, s. 92-94. 37 Gazzâlî, İhyâ, VI, 1132.

38 Gâzâlî, Kimyâ-yı Saâdet, I/395.

39 Ahmet Özel, “Mevlid: Tarihi ve Dini Hükmü”, Dîvân Degisi, İstanbul, 2002, Sayı: 12, s. 236.

40 Ebu Davud, Kitâbu’l-Edeb, c. II, s.579; İbn Hacer, Fethu’l-Bâri, c. VIII, s. 263; Bozkurt, Hadis’te Folklor, Eğlence, s. 69.

41 İbn Hacer, Fethu’l-Bâri, c. VIII, s. 263. 42 Gâzâlî, Kimyâ-yı Saâdet, I/395. 43 Yusuf el-Kardavi, İslâm ve Sanat, s. 19.

(19)

118 İSLÂM ve SANAT

çalgılar eşliğinde koro halinde şiirler ve şarkılar söyleyerek muhteşem bir karşılama yapmak suretiyle sevinçlerini izhar etmişlerdir.44

Cenâze Merasimi

Cenâze salâsı, Müslüman bir insanın öldüğünü haber vermek için minarede hüzünlü, dinî ve zâhidâne bir üslûb ile okunan Cami Mûsikîsi formlarındandır. İslâmî anlayışta ölüm, Sevgili’ye kavuşma ve vuslattır. Bunun en güzel örneği Mevlevîlik’te Mevlânâ’nın vuslat yıl dönümü dolayısıyla her yıl yapılan “Şeb-i Arus” programlarıdır. Şeb-i Arus programlarının en önemli unsuru mukabelede icra edilen Mevlevî Mûsikîsi’dir.

Mûsikî sanatı, yukarıda bahsettiğimiz resmî ya da gayr-ı resmî törenlerde yer aldığı gibi dinî merasimlerde de yer almaktadır. Özellikle Rebiülevvel, Ramazan, Muharrem ve Zilhicce aylarında, mübarek gün ve gecelerde icra edilen dinî mûsikî formları vardır. Diğer bir deyişle dinî mûsikî formlarını belirleyen en önemli etkenler dinî gün, gece ve aylardır.

Mevlid Kandili

Hz. Peygamber’in dünyaya geldiği Rebiülevvel ayının on ikinci pazartesi gecesi (Miladî 20 Nisan 571), Mevlid Kandili olarak idrak edilmektedir. Hz. Peygamber’in doğum yıldönümünü kutlamak gayesiyle Fatımîler döneminde ve Erbil Atabeyi Muzafferüddin Gökbörî (ö. 1233) devrinde resmî mevlid merâsimleri yapılmaya başlamıştır.45 Eyyubîler zamanında düzenlenen resmî mevlid törenlerinde sûfîlerin zikir ve semâ meclisleri düzenlediği; Ayrıca çalgı ve şarkıların eşlik ettiği eğlenceler düzenlendiği ifade edilmektedir. Hz. Peygamber’in doğum yıldönümüyle ilgili kutlamalar hemen bütün İslâm ülkelerinde dinî ve sosyal hayatın önemli bir unsuru haline gelmiş son derece renkli ve gösterişli merâsimlere sahne olmuştur. 46 Yapılan bu dinî merâsimlerde Peygamberimizin doğumunu anlatan mevlid manzumeleri, ilâhîler, na‘t ve kasideler aşkla okunmuş ve okunmaya devam etmektedir. Günümüzde de ülkemizde “Kutlu Doğum” adı altında mûsikî ile âlûde programlar yapılmaktadır.

44 Aycan, “Musiki”, s. 109, 112.

45 Necla Pekolcay, Mevlid (Vesîletü’n-Necât), Ankara 1997, s. 7; Nihat Sami Ba-narlı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul, 1971, I, 481.

(20)

Ramazan ve Terâvih

Dinî mûsikî kültürümüzde Ramazan ayının ayrı bir yeri vardır. Ramazan ayının başında ayların Sultanını “Merhaba” ile karşılayan, so-nuna doğru da “Elveda” ile uğurlayan Ramazan ilâhîleri, Ramazan ma-nileri, salâ, salâvat, temcid gibi formlar, bu ayın tamamını bir mûsikî yumağı haline getirmiştir. Ramazan ayında Sahur öncesi minârelerde okunan “temcid” ve sokaklarda çalınan davul, bir ay boyunca her yatsı ezanı öncesi okunan salâ ve terâvih namazı esnasındaki “Terâvih Mûsikîsi” diye isimlendirebileceğimiz Cami Mûsikîsi uygulamalarıyla Ramazan ayı, coşku, sevinç ve sürûrun yaşandığı, zevkî ve derûnî duy-guların âhenkle terennüm edildiği bir ay olmaktadır.

Muharrem ve Kerbelâ

Muharrem ayının dinî mûsikî geleneğimizde önemli bir yeri var-dır. Muharrem ayına mahsus bir dinî mûsikî geleneğimiz oluşmuştur. Kerbelâ vak’ası ve Hz. Hüseyin’nin şehâdetini dile getiren besteli “Mer-siye” türü eserler, Muharrem ayında icra edilen ilahilerdir.47 Ehl-i Beyt muhabbetini konu alan ilâhiler, mersiye ve nefes türü eserler, dinî mûsikî repertuarımızda büyük bir yekûn oluşturmaktadır.

Hac Yolculuğu ve İbadeti

Hac ibadetinin yapıldığı Zilhicce ayı dinî mûsikî açısından önemli bir aydır. Zilhicce ayına mahsus oluşturulan mûsikî eserleri, sanatkârların icra etmesi için bir fırsat ortaya koymaktadır. Kaynaklarda “Gınâu’l-Hicâc” denilen bir mûsikî türünden bahsedilmektedir. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde hacca gidenler yola çıkmadan önce cadde ve sokaklarda davul ve zurna ile dolaştırılır; Kâ’be’yi tasvir eden, haccın değerinden, Arafat, Zemzem ve Ravza’dan bahseden ilâhîler söylenir. Hacılar hacdan döndükleri zaman da davul, zurna, def ve zil eşliğinde ilâhî ve tekbirlerle karşılanırlardı.48 Ayrıca hac ibadeti esnasında bütün hacıların birlikte okuduğu “Telbiye” ve Kurban bayramında okunan “Teşrik Tekbirleri” de Dinî Mûsîkîmiz’in önemli unsurlarıdır.

Sonuç olarak; “Allah güzeldir, güzeli sever” hadisi, İslâm toplumunda güzel sanatlara verilen değeri açıkça göstermektedir. İslâm

47 Halil Can, Dinî Musikî Ders Notları, İstanbul, (t. y.), s. 19-20.

48 Uludağ, İslâm Açısından Mûsikî ve Semâ’, s. 303; Recep Uslu, Selçuklu Topraklarında Müzik, Konya, 2011, s. 96-97; Düzenli, İslâm Kültür Tarihinde Mûsikî, s. 311.

(21)

120 İSLÂM ve SANAT

medeniyetini oluşturan temel unsurlardan biri güzel sanatlardır. Güzel sanatların muhtelif alanlarından biri de mûsikîdir. Geleneksel sanatlar arasında mûsikî sanatının özel bir yeri vardır. Mûsikî sanatı ile hayat iç içe geçmiş, âdeta hayat mûsikîyle yoğrulmuştur. İbâdetten evlilik merâsimi gibi meşru eğlence ortamlarına, doğumdan cenâze merâsimine kadar mûsikî sanatının dâhil olmadığı bir alan yoktur. Kökeni eski uygarlıklara uzansa da mûsikî sanatı tamamıyla İslâmî değerler ile bütünleşmiş ve İslâm sanatının merkezinde yer almaktadır. İslâmiyet’in prensip olarak güzel sanatlardan olan mûsikîyi reddettiğini söylemeye imkân yoktur.49 İslâm Medeniyeti, İslâm’a rağmen değil fakat İslâm nedeniyle güzel sanatlardan olan mûsikîyi benimsemiş, korumuş ve geliştirmiştir.50

49 Uludağ, İslâm Açısından Mûsikî ve Semâ’, s. 17.

50 Seyyid Hüseyin Nasr, İslâm Sanatı ve Mâneviyâtı, (Çev. Ahmet Demirhan), İstanbul, 1992, s. 202.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bunun içindir ki Türk şiirinde tekrarlar erken gelişmişlerdir ve yüzyıllar boyunca olduğu gibi bugün de Türk şiirinin önemli ses ve anlam araçlarındandır.” 16 Vezin

– Halihazırda Viyanaʼdaki Sanat Tarihi Müzesinde bulunan, olasılıkla Banatʼtaki feodal prenslerden birisi için yapılmıș Sânnicolau Mare Hazinesi (Timiș); çekiç ye

Biraz daha ileri gidilecek olursa, buradan çıkan sonuç kültürün, sıradan insanların her gün yaşadığı şeyler değil, daha çok boş zamanları dolduran, festivallerde

Kuvvet iki cisim arasındaki etkileşmedir. Kuvvet cismi harekete geçirebildiği gibi onun durumunu korumasına da sebep olur. Newton cismin hızındaki değişmeye kuvvetin

babası Koca Sadık’ın ölümü, kendisinin kör olması, çöküş ve çocukluk yılları, karakola düşmesi, eğitmenliği, ağıtları, Kadirli, Osma- niye ve Adana

Ey Türk gençli ği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel,

Ancak sanat özgürlü- ğü, sanatın yukarıda adı geçen üç alanı da koruma altına alan ve ifade özgürlüğünden ayrı olarak de- ğerlendirilmesi gereken bir özgürlüktür..

Birden çok sanatçı ve sanat dalının mevcudiyetiyle oluşturulan bu görsel etkinlikler- le tek bir sanat eseri kolektifine ulaşmak için bütünsel bir çaba harcanmış aynı