A T İ N A
(baştarafı 5. sayfada) MEDRESE, yukarıda bahsettiğim FETHİYE camiine 20-25 metre me safededir. 1721 yılında Mehmet Fahri efendi tarafından yaptırılmış tır. Pek büyük bir sahayı kaplayan bu medreseden günümüze sadece cümle kapısı kalabilmiştir. Harap bir haldeki iç avluları ise gecekondular la dolu bulunmaktadır.
Evliya Çelebi Seyahatnamesinde A- tina'da üç müslüman mahallesi, bu ralarda Hacı Ali, Hacı Ali ve Abid efendiler tarafından yaptırılan üç ca mi, yedi mescit, bir medrese, iki tekke, üç hamam, iki han ve beş- yüz dükkânın mevcudiyetinden bah seder. Bunlar da ortadan silinip yok olanlar arasındadır.
Türklerin egemenliği devrindeki Ati na yaşantısını da Çelebi şöyle dile getirir.
«Yedibin kiremit örtülü kârgir ev vardır. Her evde yağmur sularını toplayan sarnıçlar bulunur. Sokak ları temiz ve kumsaldır, çamur ol maz. Onbin kâfirden fazla insanı vardır. Sanki Malta şehridir, müslü- manları asla söyletmezler. Şehirde müslümanların itibarı yoktur. Çün kü kefereler çok zengindirler. Tâ dip frengistanda ortaklan vardır. Kefere kadınları elvan fistanlar giyüp yüzü açık gezerler. Müslüman ve kâfir karılarının çarşı pazarda gezdikleri görülmemiştir. Güneş battıktan son ra avretler fânusları ile sabahadek ovlerde ve hamamlarda zevk ü safa
ederler...»
Türk oğlu, 371 yıl hüküm sürdüğü Atina'da kaldığı müddetçe şehre göstermiş olduğu saygıyı, bıraktığı eserlerde AtinalIlardan görmemiştir maalesef. 371 yıllık koskoca bir dev rede bu tarihî şehirde yapılan ca miler, medreseler, hanlar, hamamlar, çeşmeler, sebiller, kervansaraylar, yüzler ve yüzlerce Türk eserinden, Türk yapısından bugün bir avuç «iz» kalabilmiştir sadece. Minaresiz iki cami, nasılsa ayakta kalabilmiş bir medrese kapısı, bir-iki çeşme Türk’ün Atina'da bıraktığı izlerden günümüze kadar ulaşabilen sembol lerdir, hepsi o kadar...
S E R G İ L E R
AS GRUBU RESİM SERGİSİ
Profesör Ayetullah Sümer'in çeşitli dönemlerde özel olarak yetiştirdiği ve her yıl eserlerini sergileyen top luluk geçtiğimiz ay İstanbul'da Işık Lisesi sanat galerisinde bir sergi da ha açmışlardı. Büyük bir ilgi ile iz lenen sergide en genci dört yaşında bir ressam adayının yanında yirmi yıldan bu yana resim yapanların e- serleri de bulunmaktaydı.
Profesör Sümer'in yönetiminde ça lışmalarını sürdüren topluluğun ye ni eserlerle sanatseverlerin dikkat lerini çekecekleri muhakkak.
AFAK GRUBU RESİM
SERGİSİ
AFAK GRUBU RESİM SERGİSİ Mart ayındaki ilginç sergilerden biri de Sakarya'lı sanatçıların oluştur duğu AFAK grubunun Beyoğlu şe hir galerisinde açtıkları sergi olmuş tu. Yeni eserlerin çoğunluğu elde tuttuğu bu sergide Kocaeli'li sanat çı Cemal Turgay'ın da fotoğrafları ilgi ile izlendi.
12
Kapalıçarşı'dan bir görünüş... urdumuzda eski eser ticareti ile Millî Eğitim Bakanlığını temsilen Eski Eserler ve Mü zeler Genel Müdürlüğü uğra şır. 1906 yılına kadar bu işle uğra şan herhangi bir resmî makam yok tu. Osman Hamdi Beyin 10 Nisan 1906 tarihinde çıkardığı «Asar-ı A- rika Nizamnamesi» ile bu işe bir parça yön verilebilmişti.
Asar-ı Atika Nizamnamesinin altın cı bölümü eski eserlerin ticareti ile ilgilidir. Bu bölümde: eski eserlerin satışı ihraç ve ithâli ile nakilleri hak kında 6 madde (madde 26-31) var dır. Bu nizamnamedeki eski eser ti
careti ile ilgili maddelere tıs. oıarak. Millî Eğitim Bakanlığı, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü 28 0- cak 1966 tarihinde «Eski Eser Tica reti Yönetmeliğini» çıkarmıştır. İçin de eski eser ticareti ile ilgili 13 madde bulunmaktadır. 1966 yılında çıkarılan yönetmelik yeni bir şey olmayıp 1906 nizamnamesinin bir tekrarıdır. (1966 yönetmeliği mad de 12.) Evvelki 6 madde biraz daha geliştirilmiştir. Bunun yanında, ti caret yapmak istiyenlere, yapmaları gerekli işlerin neler olduğu hakkında bilgi verilmektedir.
TT~$bo35'&
t
KAPALIÇAPŞI VE ESKİ ESER TİCARETİ ...
C e z a s ı s on d e r e c e
ha f i f , k a z a n c ı
ç ok b ü y ü k o l a n
e s k i e s e r t i c a r e t i n i
b a z ı k i ş i l e r
n o r m a l o l m a y a n
y o l l a r d a n y a p m a k
i s t e m e k t e d i r l e r
Yazan: Mustafa REFİK
1906 yönetmeliğinin 26. ve 1966 yö netmeliğinin 1. maddeleri aynen şöyledir: «Millî Eğitim Bakanlığının müsaadesi olmadan eski eser sat mak ve alışverişini yapmak yasak tır. Eski Eser satmayı meslek edin miş olanlar ruhsat almadan eski e- ser satamazlar. Böyle bir şey ya parlarsa 100 kuruştan 1000 kuruşa kadar para cezasına, 6 günden 6 ay'a kadar hapis ile cezalandırılırlar. Ellerinde bulunan eski eserler zap- tedilerek Müzelere konulurlar.» Cezası bu decereye kadar hafif fa kat bununla ters orantılı olarak el de edilen para miktarı çok olan eski eser ticaretini pek tabiî ki, herkes, normal veya normal olmıyan yollar dan yapmak istiyecektir. Bir de bu ¡şin ticaretinin yapılmasını kolaylaş tıran bu maddenin yanında dikkat edilmesi gereken bir diğer madde daha vardır:
1906 yönetmeliğinin 30. - 31. ve 1966 yönetmeliğinin 6. maddeleri «Eski eser ticaretine başlıyanlar üs- lüne göre satın aldıkları eserleri Mil lî Eğitim Bakanlığınca verilip notere tasdik ettirecekleri bir deftere günü gününe kaydederler. Satın aldıkları eserleri satışa çıkarmadan önce kontrol yetkisi bulunan müzeye gö türüp göstermeye mecburdurlar. Müze, eserin müzelere maledilmesi- ni zaruri buluyorsa, fiat takdiri yap mak suretiyle satın alabilir. Müzele re maledilmesine lüzum görülmiyen eserler defterine müze idaresince «Satılabilir» işareti konduktan sonra ticarethanece satışa çıkarılabilirler». Bu maddeye iyice dikkat edilirse, ruhsatlı antikacılar önce müzeye e- seri gösterecek, müze almazsa, son- ıa satacak. Peki, şimdi sorarım, sa tılan bu eserleri kimler alacak? Pek tabiî ki, yurt içindeki bir kaç kol- leksiyoncu hariç, Türkler değil, ö y leyse turistler alacak. Bu andan iti baren de çelişmeler ortaya çıkmaya başlar.
Turist eski eserleri, turistik eşya o- larak alır ve yurduna götürmek
üze-Kapalıçarşı'nın Nuruosmaniye kapısı... Ve eski Kapalıçarşı... re .hudut kapısına gelir. Burada
1906 yönetmeliğinin 27. maddesi karşısına çıkar. «Türkiye sınırları i- çinde bulunan eski eserler hiç bir veçhile ihraç olunamazlar».
Parasını verip aldığı malı (eski ese ri) götürmek istiyen turistin karşı sına, «Bunlar eski eserdir. Yurt dı şına çıkarılamaz» diyen ilgililer çı kacak. Turist de, Tavşan'a kaç, ta- zı'ya tut. Sözüne uyarak elindeki e- serleri yurduna götürmek için çe şitli yollar arayacak ve çeşitli yer lere başvuracaktır. Neticede, istedi ğini de er veya geç yapacaktır. Bir yönü ile cezası az parası çok olan bir iş, diğer yönü ile alım-satı- mı çelişmeler içinde olan bir tica ret. Yukarıda anlatmaya çalıştığım hususlar, yurdumuzdaki eski eser ti caretidir.
Bu ticaretin yapıldığı yerlere ve pa zarlara bir göz atacak olursak, kar şımıza en büyük ticaretin yapıldığı yer olan «Kapalıçarşı» çıkar. Kapa- lıçârşı'nın yanında, Anadolu'daki bü tün tarihi şehirlerin bulunduğu yer lerde Antikacılar vardır.
Eldeki mevcut yönetmeliklere göre, ruhsat ile ticaretinin yapılabileceği ni söylediğim eski eser alım - satımı
üzülerek ifade ederim ki, yurdumuz da ruhsatsız (birkaç antikacı hariç) olarak yapılmaktadır. Bugün ruh
satsız olarak köfte-ekmek satılamaz ken, milyonlar getiren eski eser ti careti bir çok yerlerde ruhsat
alın-Eski eser piyasasında en çok aranan Sfenks tezyinatlı kap...
madan kanunsuz olarak yapılabil mektedir. Eldeki 1906 yönetmeliği nin 26. ve 1966 yönetmeliğinin 1. maddelerine göre, ruhsatsız satış yapan antikacı dükkânındaki eser lerin müsadere edilmesi gerekirken, bu iş pek sık yapılmaz. Bu durum dan istifade eden antikacılar da bu işi en rahat şekliyle yapmakta ve yürütmektedirler, işler böyle devam ettikçe, Anadolu her gün tahrip edi lecek ve çok yakın bir tarihte de Türkiye'de eski eser kalmıyacaktır. Eski Eser Ticareti, 1906 yönetmeli ğinin 4. madesine göre, yapılmama sı gereken bir iş olmalıdır. Ya bu işin ticareti yapılamaz denilip kesip atılmalı yahut ruhsatlı antikacı dük kânlarında devletin sıkı kontrolü al tında alım-satım işine devam edil meli veyahut da bu işin ticaretini bazı komşu devletlerde olduğu gi bi devletimiz yapmalıdır. Eski eser lerin satıcısı olan antikacılar, alıcısı olan turistler bu işin kontrolünü ya pan ilgililerin işlerinin kolaylaşması için, çelişmelere bir an önce son verecek bir kanun çıkarılması ge rekmektedir.
Eski Eserler, ister devlet veya an tikacılar tarafından satılsın, isterse satılmasın. Yeter ki, içinde bulun duğumuz bu günkü duruma artık bir son verilsin.
13
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği T a ha Toros Arşivi