• Sonuç bulunamadı

Relationship Between Unlike Grow up Conditions and Alexithymia, Depression, Psychopathology

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Relationship Between Unlike Grow up Conditions and Alexithymia, Depression, Psychopathology"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Farklý Yetiþme Koþullarýnýn Aleksitimi,

Depresyon ve Psikiyatrik Belirtilerle Ýliþkisi

Deniz Erden1

1Psk. Dr., Balýkesir Asker Hastanesi Psikiyatri Kliniði, Balýkesir

ÖZET

Amaç: Çalýþmanýn amacý çocukluk çaðýndan itibaren ailesinden ayrý yetiþtirme yurdunda büyüyen gençler ile ailesinin yanýnda büyüyen gençleri aleksitimi, depresyon ve psikiyatrik belirtisellik açýsýndan karþýlaþtýrmak, her iki grupta aleksitimi ile depresyon, psikiyatrik belirtisellik arasýndaki iliþkiyi incelemektir. Yöntem: Araþtýrmaya yetiþtirme yurdunda büyüyen (n=30), ailesinin yanýn-da büyüyen (n=30), yaþlarý 17-18 arasýnyanýn-da bulunan gençler katýlmýþtýr. Deðerlendirme amacýyla Toronto Aleksitimi ölçeði (TAS ), Beck Depresyon ölçeði ve SCL-90 R ölçekleri kullanýlmýþtýr. Verilerin analizinde baðýmsýz gruplar için t-testi, korelasyon ve regresyon analizi teknikleri kullanýlmýþtýr. Bulgular: Verilerin analizi sonu-cunda: yetiþtirme yurdunda büyüyen gençler ile ailesinin yanýnda büyüyen gençlerin aleksitimi ve depresyon puan ortalamalarý arasýnda anlamlý farklýlýk bulunmuþtur. Yetiþtirme yurdunda büyüyen gençlerin aleksitimi puan-larý ile depresyon puanpuan-larý arasýnda p<0.01 düzeyinde anlamlý iliþki bulunurken ailesinin yanýnda büyüyen gençlerde bu iki deðiþken arasýnda iliþki bulunamamýþtýr. Yetiþtirme yurdunda büyüyen gençler grubunda depres-yonun aleksitimi puanlarýný yordamada anlamlý katkýsýnýn olduðu bulunmuþtur. Her iki grupta gençlerin psikiyatrik belirtisellik açýsýndan farklýlýk göstermediði ancak grup ortalamalarýnýn yüksek olduðu saptanmýþtýr. Her iki grupta depresyon puanlarý ile psikiyatrik belirtisellik arasýnda anlamlý korelasyon bulunmuþtur. Sonuç: Ailesinden ayrý büyüyen gençler daha fazla aleksitimik ve depresif özellikler göstermektedir. Ailesinden ayrý büyüyen gençlerde aleksitimi ile depresyon puanlarý arasýnda anlamlý iliþki bulunmuþtur. Her iki grupta alek-sitimi ile psikiyatrik belirtisellik arasýnda iliþki bulun-mamýþtýr.

Anahtar Sözcükler: Aleksitimi, depresyon, psikiyatrik belirtisellik, Toronto aleksitimi ölçeði (TAS), SCL-90 R belirti tarama ölçeði, Beck depresyon ölçeði.

(Klinik Psikiyatri 2005;8:60-66)

SUMMARY

Relationship Between Unlike Grow up Conditions and Alexithymia, Depression, Psychopathology Objective: The aim of this study is to compare adoles-cents who grew up in orphanage with adolesadoles-cents who grew up in their families in terms of alexithymia, depres-sion and psychopathology. The second aim is to investi-gate relationship between alexithymia and depression, pyschopathology was determined for the both groups. Method: The research included n=30 adolescents who grew up in orphanage and n=30 adolescent who grew up in their families,ages between 17-18. For the evalua-tion purpose the Toronto Alexithymia scale ( TAS), Beck depression scale and SCL-90 R scale were administered. The data were analyzed using t- test for independent groups, pearson moments correlations, linear regression analysis. Results: Significant differences was found between alexithymia and depression mean score of the two groups. While there was a meaningful relationship at p<0.01 level between alexithmia and depression scores in the first group. This kind of relationship was not observed in adolescents group who grew up in their families. Depression variable was found to be signifi-cantly contributing to the prediction of alexithymia score in the first group. In term of psychopathology there was not a meaningful difference however the mean values were turned out to be higher for the both groups. In addition depression scores were found significant corre-lation with psychopathology for the two groups. Conclusion: Adolescents who grew up in orphanage are more alexithymic and depression than others. Depression has a close relationship to alexithymia in this group.There wasnt found relationship between alex-ithymia and psychopathology for both groups.

Key Words: Alexithymia, depression, psychopathology, Toronto alexithymia scale, SCL-90 R, Beck depression scale.

(2)

GÝRÝÞ

Aleksitimi kelime anlamý olarak Yunanca'da a: yok, lexis: söz, thymos: duygu anlamýna gelen keli-melerin birleþmesinden meydana gelmiþ bir kavramdýr. Literatürde deðiþik kavramlarla açýk-lanmaya çalýþýlan aleksitimi en basit tanýmýyla; duygularý fark etme, tanýma, ayýrt etme ve ifade etme güçlüðüdür (Dereboy 1990). Taylor'a (1984) göre aleksitimi, bir hastalýk deðil daha çok bir kiþi-lik yapýsýdýr ve bu yapý dört ana baþlýk altýnda toplanabilir:

1. Duygularýný tanýma, tanýmlama güçlüðü: Bu insanlar özgül bir biçimde duygularýný tanýya-mazlar. Duygularýný çok kabaca "rahatlama" ve "rahatsýz olma" gibi basit kelimelerle ifade ede-bilmektedirler. Kendilerine duygularý sorulduðun-da sanki bu kelimenin anlamýný bilmez görünürler. Sýk sýk bedensel yakýnmalardan söz ederler. 2. Hayal kurma, düþlemsel yaþamda kýsýtlýlýk: Aleksitimik özellik gösteren bireylerin hayal gücüde oldukça zayýftýr. Kurduklarý hayaller gerçeklik sýnýrlarý içerisinde tutku ve özlemin silik biçimde yansýdýðý kuru ve renksiz fantezilerdir. Hatta yetiþkin yaþamýnda hayal kurmayý hiç beceremedikleri iddia edilir.

3. Ýþlemsel-iþevuruk düþünme eðilimi: Aleksitimik bireyler karþýlaþtýklarý sorunlara somut ve kestirme çözümler bulmaya yönelirler. Sorunlarýn kökenine inmektense görünen yüzeysel nedenlerle ilgilen-meyi tercih ederler.

4. Dýþ merkezli uyuma yönelik biliþsel yapý: Çevreyle olan iliþkilerine tutum ve davranýþlarýna iç etkenler ve onlara baðlý duygular deðil daha çok dýþ etken aðýrlýklý olarak yön verirler. Aleksitimikler günlük yaþamda herhangi bir olayla karþýlaþtýk-larýnda çevresel beklentilere ve ayrýntýlara çok fazla önem verirler.

Aleksitiminin geliþimiyle ilgili kuramsal yak-laþýmlardan psikoanalitik yaklaþýmda, bebeklik çaðlarýnda anneyle kurulan sembiyotik iliþkinin yetersizliðinin aleksitimiye yatkýnlýk ve ailenin çocukla kurduðu zengin iliþkilerle çocuðun duy-gusal yaþantýsýnýn geliþmesine katký saðlayacaðý vurgulanmaktadýr. Yine bu kurama göre, aleksiti-minin geliþimsel baþarýsýzlýk ya da psikolojik trav-mayla ortaya çýkan duygusal sýkýþma ve gerileme

sonucu oluþtuðu belirtilmektedir. Biliþsel yaklaþým-da ise, çocuðun ailesinde yaþadýðý yýkýcý, sarsýcý olaylar biliþsel-duygusal geliþimini engeller. Bu öðrenmeler duyusal dünyasýyla ilgili yaþadýðý olum-suzluklar aldýðý tepkilerle pekiþerek devam eder. Bu yaþantýlar içinde iþlevsel olmayan, uyum bozucu düþünce ve inançlarýn sayýltýlarýn, biliþsel çarpýt-malarýn yer aldýðý biliþsel þemalar þekillenir. Bu þemalarla duygularla ilgili biliþsel çarpýtmalar, mantýk dýþý gerçekçi olmayan düþünceler, iþlevsel olmayan sayýltýlar oluþur. Ýleriki yaþlarda duygular-la ilgili kiþiler arasý iliþkilerde yaþanýduygular-lan olum-suzluklar ve alýnan tepkiler bu olumsuz düþünceleri pekiþtirir. Bu pekiþtirmelere baðlý otomatik düþünceler oluþur. Bunun sonucu birey duygularýný fark edip ayýrt edemez ve aleksitimik belirtiler görülür (Koçak 2002).

Aleksitimi kavramý baþlangýçta psikosomatik hastalýklara özgün özellikleri tanýmlama amacýyla ortaya atýlmýþtýr. Ardýndan aleksitimik özellikler ile psikosomatik hastalýklar arasýndaki iliþkiyi irdele-mek amacýyla pek çok araþtýrma yapýlmýþtýr. Aleksitimi ile psikosomatik hastalýklar arasýnda iliþki olduðu ancak bunlarýn farklý yapýlar olduðuna yönelik araþtýrma bulgularý elde edilmiþtir. Bach ve ark. (1996), 307 normal yetiþkinde yürüttüðü çalýþ-mada aleksitimi ile somatizasyonun birbirinden farklý yapýlar olduðu sonucuna ulaþmýþlardýr. Benzer þekilde Lipsanen ve ark. (2004), 924 nor-mal yetiþkinde yürüttüðü çalýþmada depresyon, somatizasyon, disosiyasyon ve aleksitimi olmak üzere dört ayrý yapýnýn var olduðu ve bu yapýlar arasýnda anlamlý iliþkinin bulunduðuna yönelik sonuçlar elde etmiþlerdir.

Yemez (1991) somatik bozukluklar grubunda alek-sitiminin diðer bozukluk taný gruplarýna ve kontrol grubundakilere göre anlamlý düzeyde yüksek olduðu gözlemlemiþtir. Duddu ve ark. (2003), alek-sitimi puanlarýnýn somatoform, depresif bozukluk-lar grubunda diðer taný grubundakilerden ve nor-mallerden daha yüksek olduðu sonucuna ulaþmýþlardýr. Ayrýca ayný çalýþmada aleksitimi puanlarýnýn somatoform ve depresif bozukluklar grubunda farklýlaþmadýðý iki grubun sadece 'Aleksitiminin duygularýný tanýmlama güçlüðü boyutunda' farklýlaþtýðý görülmüþtür. Duygularýný tanýmlama güçlüðü depresif grupta daha yüksek olduðu bulunmuþtur. Honkolampi ve ark. (2001),

(3)

depresif hastalar üzerinde yürüttükleri altý aylýk izleme çalýþmasýnda aleksitiminin depresyonun bir fonksiyonu olduðu ancak zamanla deðiþen özellik gösterdiði görülmüþtür. Benzer bulgular, Hintikka ve ark. (2004), 1563 kiþi üzerinde yürüttüðü çalýþ-mada elde edilmiþtir. Bu çalýþçalýþ-mada suicidal düþüncelerin aleksitimik grupda aleksitimik olmayanlara göre daha yaygýn olduðu bulunmuþtur. Güleç ve ark. (2005), aleksitimikler de depresif belirtilerin daha yoðun olduðunu gözlem-lemiþlerdir. Beach (1994), aleksitimik bireylerin SCL-90-R’de daha fazla psikolojik belirti gösterdiði ancak aleksitiminin somatoform ve diðer taný grup-larýyla iliþkili olmadýðý sonucuna varmýþtýr.

Hasta grubunun dýþýnda yapýlan çalýþmalarda Aleksitiminin saðlýklý bireylerde de sýkça görül-düðüne yönelik sonuçlar elde edilmiþtir. Loas (1995), aleksitiminin genel populasyonda görülme sýklýðýnýn %23, öðrenci grubunda ise %17 olduðu sonucuna ulaþmýþlardýr. Kokkonen ve ark. (2001), 5993 kiþilik örneklem grubunda yürüttükleri çalýþ-mada erkeklerin %9.4’ünün, kýzlarýn ise %5.2’sinin aleksitimik özellikler gösterdiði gözlemlemiþlerdir. Aleksitiminin kültürel özellikler gösterdiði, cin-siyetler arasýnda farklýlýk bulunduðu, alt sosyo-ekonomik düzeyde daha yaygýn olduðu, çocukluk çaðýnda yaþanan cinsel-fiziksel tacizlerin, ailedeki sert disiplinin bu yapýya yatkýnlýk saðladýðýna yöne-lik bilgiler literatürde bulunmaktadýr. Nitekim Honkolampi ve ark (2004), major depresif hasta-larda depresyon ile aleksitimi, zor çocukluk yaþan-týlarý ve sosyodemografik deðiþkenler arasýndaki iliþkiyi inceleyen çalýþmalarýnda; zor çocukluk yaþantýlarý ile uzun süreli ve inatçý aleksitimik özel-likler arasýnda iliþki olduðu gözlemlemiþlerdir. Koiman ve ark. (2004), anne-baba veya bakým verenin ebeveyn tarzý ile aleksitimi ve depresyon arasýnda orta düzeyde korelasyonun olduðu, sek-süel taciz durumunda bile pozitif ebeveynlik tarzýnýn aleksitimik özellikleri azaltmada tampon etki yaratýðý görülmüþtür. Paivio ve Mc Culloch (2004), 100 üniversite öðrencisi üzerinde yürüttüðü çalýþmada çocukluk çaðýnda görülen kötü muamele ile kendine zarar verme (saç yolma, kendini kesme ve yakma) davranýþlarý arasýnda baðlantý olduðu aleksitiminin bu iliþkide ara deðiþken olduðunu saptamýþtýr.

Çocukluk çaðlarýnda aileden ayrýlma gibi

psikolo-jik travma yaþayan gençlerde aleksitimik ve diðer psikolojik belirtilerin daha yoðun olacaðý düþünülmüþ ve bunu test etmek amacýyla araþtýrma planlanmýþtýr.

Çalýþmada çocukluk çaðýndan itibaren ailesinden ayrý yetiþtirme yurtlarýnda büyüyen gençler ile ailesinin yanýnda büyüyen gençlerin aleksitimik, depresif özellikleri ve SCL-90 R’deki genel belirti düzeyleri arasýnda fark olup olmadýðý ayrýca her iki grupta aleksitimik özeliklerin depresyon ve SCL-90 R’deki genel belirti düzeyi (gbd) arasýndaki iliþkinin incelenmesi amaçlanmýþtýr.

GEREÇ VE YÖNTEM Örneklem

Araþtýrmanýn örneklemini Balýkesir Yetiþtirme Yurdu’nda bulunan 13'ü kýz, 17'si erkek yaþlarý 17-18 arasýnda bulunan (n=30) öðrenci grubu ile ailesinin yanýnda büyüyen yaþlarý 17-18 arasýnda deðiþen 20 kýz, 10 erkek (n=30) olmak üzere toplam 60 lise son sýnýf öðrencisi oluþturmuþtur.

Veri Toplama Araçlarý

Toronto Aleksitimi Ölçeði (TAS): Öðrencilerin aleksitimi düzeylerini belirlemek amacýyla uygulan-mýþtýr. Ölçeðin geçerlik ve güvenirlik çalýþmasý daha önce yapýlmýþ ve yeterli görülmüþtür (Dereboy 1990). Ölçek 26 sorudan oluþmakta evet-hayýr þeklinde cevaplandýrýlmaktadýr. Bu çalýþmada kesme puaný 10 olarak alýnmýþ, 10 puanýn üstü alek-sitimik olarak deðerlendirilmiþtir.

Belirti Tarama Ölçeði (SCL-90 R): Öðrencilerin psikiyatrik belirtiye sahip olup olmadýðýný belir-lemek amacýyla uygulanmýþtýr. Toplam 90 kendini deðerlendirme cümlesi içerir ve her madde 0-4 arasýnda puanlanýr. Ölçekten üç genel puan hesap-lanabilir (genel belirti düzeyi, pozitif belirti toplamý ve pozitif belirti düzeyi). Ayrýca 9 ayrý belirti grubunu yansýtan alt ölçek ve puanlarý vardýr (somatizasyon, obsesif-kompulsif, kiþiler arasý duyarlýlýk, depresyon, kaygý, düþmanlýk, fobik kaygý, paranoid düþünce, psikotizm).

Ölçeðin geçerlik ve güvenirlik çalýþmasý yapýlmýþtýr (Dað 1991). Yapý geçerliðini belirlemek amacýyla uygulanan faktör analizinde ölçeðin varsayýlan alt boyutlarýnýn gerçekte birbirlerinden farklý olmadýðý

(4)

bir bütün olarak 'psikiyatrik belirtiselliði' çok iyi gösteren bir yapý geçerliðinin olduðu saptanmýþtýr. Puanlama 9 alt ölçeðin puanlarý ve tüm maddelerin derecelerinin ortalamasýyla ulaþýlan genel belirti düzeyinden (gbd) oluþmaktadýr. Alt ölçeklerde ve gbd’de 1.0 puaný kesim puaný olarak alýnmýþtýr. Beck Depresyon Ölçeði: Öðrencilerin depresif belirtilerinin düzeyini ve þiddetini ölçmek amacýyla uygulanmýþtýr. Toplam 21 kendini deðerlendirme cümlesi içerir ve her madde 0-3 arasýnda puan alýr. Ölçeðin geçerlik ve güvenirlik çalýþmasý yapýlmýþtýr (Hisli 1989). Bu çalýþmada 17 kesme puanýnýn klinik depresyonu belirlemede yeterli olduðu belir-tilmiþtir.

Ýþlem

Yetiþtirme yurdunda bulunan öðrencilerden çocuk-luk çaðýndan itibaren kurumda büyüyen, ölçeklerin uygulanabilirliði açýsýndan yaþlarý 17-18 arasýnda deðiþen gençler seçilerek, bu gençlere bir oturum-da TAS (Toronto aleksitimi ölçeði), Beck depres-yon ölçeði ve SCL-90 R ölçeði uygulanmýþtýr. Bu grupla karþýlaþtýrma olanaðý saðlayabilmek amacýyla ailesinin yanýnda büyüyen yaþlarý 17-18 olan öðrenci grubu seçilerek bunlara yine tek otu-rumda TAS, Beck depresyon ölçeði ve SCL-90 R ölçekleri uygulanmýþtýr.

Uygulama sonucu elde edilen verilere, SPSS 12.00 paket programý kullanýlarak, baðýmsýz gruplar için t-testi, Pearson momentler korelasyon tekniði ve aþamalý regresyon analizi uygulanmýþtýr.

BULGULAR

Ailesinden ayrý büyüyen gençlerin TAS ölçeðinden

elde ettikleri aleksitimi puanlarý ile ailesinin yanýn-da büyüyen gençlerin ayný ölçekten aldýklarý puan-larýn ortalama, standart sapmalarý Tablo 1’de ve-rilmiþtir. Puanlarýn ortalamalarý arasýnda anlamlý farklýlýk bulunmuþtur (t=2.96, p<0.05). Ailesinden ayrý büyüyen gençlerin, ailesinin yanýnda büyüyen gençlerden daha aleksitimik olduðu görülmüþtür. Tablo 1’de verilen sonuçlarda görüleceði üzere ailesinden ayrý büyüyen gençlerin depresyon puan-larý aritmetik ortalamasý ile ailesinin yanýnda büyüyen gençlerin depresyon puanlarý ortalamasý arasýnda da anlamlý farklýlýk bulunmaktadýr (t=3.42, p< 0.01). Ailesinden ayrý büyüyen genç-lerin daha depresif olduðu sonucuna varýlmýþtýr. Buna karþýn her iki grupta bulunan gençlerin gbd puanlarý arasýnda farklýlýk bulunamamýþtýr. Ancak her bir grubun genel belirti düzeyi ortalamalarýnýn yüksek olduðu (1.00 kesme puanýndan) dikkat çeki-cidir.

Her iki grupta bulunan öðrencilerin aleksitimi puanlarý ile Beck depresyon ölçeði, SCL-90 R ölçeðinin genel belirti düzeyi puanlarý arasýnda iliþkiyi incelemek amacýyla uygulanan korelasyon analizinin sonuçlarý Tablo 2 ve Tablo 3’te ve-rilmiþtir.

Yetiþtirme yurdunda büyüyen öðrencilerin aleksiti-mi puanlarý ile depresyon puanlarý arasýnda anlam-lý pozitif korelasyon saptanmýþtýr. Öðrencilerin aleksitimi puanlarý artarken depresyon puanlarý da artmaktadýr. Öte yandan öðrencilerin aleksitimi puanlarý ile genel belirti düzeyi arasýnda anlamlý korelasyon bulunamamýþtýr.

Tablo 2’de öðrencilerin depresyon ölçümleri ile SCL-90 R ölçeðindeki gbd puanlarý arasýnda r= .90 varan bir iliþkinin var olduðu bireyin Beck

depres-Tablo 1. Ýki ayrý örneklem grubunun TAS, depresyon, Gbd (genel belirti düzeyi) puanlarýnýn karþýlaþtýrýlmasý

Yetiþme koþullarý N Xort SS (St. Sap) t p

TAS 1 (Aile yanýnda) 30 7.97 3.73 2.96 .004

Ölçeði 2 (Aileden ayrý) 30 10.53 3.03

Depresyon 1 (Aile yanýnda) 30 17.01 7.6 3.42 0.01

Ölçeði 2 (Aileden ayrý) 30 25.77 11.02

GBD 1 (Aile yanýnda) 30 1.19 .43 1.75 .5

(5)

yon ölçeðinden aldýðý puan arttýkça SCL-90 R’de daha çok psikiyatrik belirti verdiði söylenebilir. Öte yandan ailesinin yanýnda büyüyen gençlerin aleksitimi, depresyon ve gbd puanlarý arasýndaki iliþki Tablo 3’te sunulmuþtur.

Ailesinin yanýnda büyüyen gençlerin aleksitimi puanlarý ile depresyon, gbd puanlarý arasýnda anlamlý bir iliþki bulunamamýþtýr. Baþka bir ifade ile öðrencilerin aleksitimi puanlarý artarken depre-sif belirtilerin arttýðý söylenemez. Bireylerin depresyon puanlarý ile genel belirti düzeyi arasýnda anlamlý korelasyon bulunmuþtur. Bireylerin depresyon puanlarý arttýkça psikiyatrik belirtisellik-te de artma olmaktadýr.

Ailesinden ayrý yetiþtirme yurdunda büyüyen öðrencilerin aleksitimi puanlarýný yordamada depresyon puanlarýnýn katkýsýný belirlemek amacýy-la uyguamacýy-lanan aþamalý bileþik regresyon analizinde: depresyonun aleksitimi puanlarýndaki toplam varyasyonun %22.1’ini (R=.47, R2=.22) açýkladýðý

görülmüþtür. Depresyonun aleksitimi puanlarýnýn varyasyonuna olan bu katkýsýnýn (F=7.92, p<0.01 ) anlamlý olduðu saptanmýþtýr.

TARTIÞMA

Ailesinden ayrý büyüyen gençlerin aleksitimi puan-larýnýn, ailesinin yanýnda büyüyen gençlerden daha yüksek olduðu görülmüþtür. Yetiþtirme yurdunda büyüyen çocuklarýn küçük yaþlarda ailelerinden

ayrýlma gibi psikolojik bir travma yaþadýklarý, anne baba sevgisinden uzak kaldýklarý yurtta bakým veren ilgisinin sýnýrlý olduðu düþünülürse bu koþullarýn çocuðun duygusal geliþimini olumsuz yönde etkileyeceði bunun sonucunda aleksitimik özelliklerin daha yoðun görüleceði düþünülmüþtür. Nitekim aleksitiminin geliþimiyle ilgili kuramsal yaklaþýmlarda da çocukluk çaðlarýnda yaþanýlan travmalarýn aleksitimiye yatkýnlýk saðlayacaðý görüþü yer almaktadýr. Zor çocukluk yaþantýlarý bulunan bireylerde aleksitiminin daha yoðun olduðuna dair araþtýrma bulgularý mevcuttur (Hon-kolampi ve ark. 2004, Paivio ve Mc Culloch 2004). Yetiþtirme yurdunda büyüyen genç grubunun ailesinin yanýnda büyüyen öðrenci grubundan daha depresif olduðu görülmüþtür. Biliþsel kuramda, aleksitimik özellikler depresyon gibi biliþsel þemalarda yer alan iþlevsel olmayan sayýltýlarýn, bi-liþsel çarpýtmalarýn, otomatik düþüncelerin bir sonucu geliþtiði belirtilmektedir. Çocuk yaþlarda ruhsal travma öyküsü bulunan bireylerde depres-yon ve aleksitiminin daha yoðun olduðuna yönelik araþtýrma bulgularý yer almaktadýr (Honkolampi ve ark. 2004 ). Çalýþma sonuçlarýnda bu grup öðrenci-lerin aleksitimi puanlarý ile depresyon puanlarý arasýnda anlamlý iliþki saptanmýþtýr. Depresyon puanlarý arttýkça aleksitimi puanlarýnýn attýðý görülmüþtür. Depresyonun yetiþtirme yurdunda büyüyen gençlerin aleksitimi puanlarýný yordamada anlamlý katkýsýnýn olduðu, depresyonun

aleksiti-Tablo 2. Yetiþtirme yurdunda büyüyen gençlerin aleksitimi, depresyon ve gbd puanlarý arasýndaki iliþki

Aleksitimi Depresyon Gbd

Aleksitimi 1.00 0.470* 0.351

Depresyon 1.00 0.900*

Gbd 1.00

*p<0.01

Tablo 3. Ailesinin yanýnda büyüyen gençlerin aleksitimi, depresyon ve gbd puanlarý arasýndaki iliþki

Aleksitimi Depresyon Gbd

Aleksitimi 1.00 0.294 0.248

Depresyon 1.00 0.861*

Gbd 1.00

(6)

KAYNAKLAR Bach M, Bach D, De Zawan M (1996) Independency of

alex-ithymia and somatization a factor analytic study. Psychosomatic, 37(5):451-458.

Beach M (1994) Alekxithymia and somatization relationship to DSM III R Diagnoses. J Psychosomatic Res, 38(6):529-535. Çelikel ÇF, Saatçioðlu Ö (2002) Konversiyon bozukluðunda aleksitiminin depresyon ve anksiyeteye etkisi. Klinik Psikiyatri Dergisi, 5(4): 229-234.

Dað Ý (1991) Belirti tarama listesinin (SCL-90 R) üniversite öðrencileri için geçerliði ve güvenirliði. Türk Psikiyatri Dergisi, 2:5-12.

Dereboy IF (1990) Aleksitimi Özbildirim Ölçeklerinin Psikometri Özellikleri Üzerine Bir Çalýþma. Yayýnlanmamýþ Uzmanlýk Tezi. Ankara: Hacettepe Üniversitesi Saðlýk Bil. Enstitüsü.

Duddu V, Isaac MK, Chaturvedi SK (2003) Alexithymia in somatoform and depressive disorder. J Psychosom Res, 54(5): 435-438.

Güleç H, Sayar K, Özkorumak E (2005) Depresyonda bedensel belirtiler. Türk Psikiyatri Dergisi, 16(2): 90-96.

Hisli N (1989) Beckdepresyon envanterinin üniversite öðrenci-leri için geçerliði ve güvenirliði. Psikoloji Dergisi, 7:3-13. Hintikka J, Honkalampi K, Koývumaa-Honkanýn H ve ark. (2004) Alexithymia and suicidal ideation; a 12-month follow-up study in a general population. Compr Psychiatry, 45(5): 340-345. Honkalampi K, Hintikka J, Antikainen R ve ark. (2001) Alexithymia in patients major depressive disorder and comarbid cluster C personality disorder: a 6-month follow up study. J Personality Disorder, 15(3), 245-254.

Honkolampi K, Honkanen HK, Antikainen R ve ark. (2004) Relationships among alexithmia, adverse childhood experi-ences, socio demographic variables and actual mood disorder: a 2-year clinical follow-up study of patients with major depressive disorder. Psychosomatics, 45-197.

Kocak R (2002) Aleksitimi: kurumsal çerçeve tedavi yaklaþým-larý ve ilgili araþtýrmalar. Ankara Üni. Eðt. Bil. Fak. Dergisi, 35(1):2.

Kokkonen P, Karvonen JT, Veijola J (2001) Prevalence and sociodemographic correlates of alexithymia in population sam-ple of young adults. Compr Psychiatry, 42:471-476.

Lipsanen T, Saarijarvi S, Lauerma H (2004) Exploring the

rela-minin fonksiyonu olduðu görülmüþtür. Ailesinin yanýnda büyüyen aleksitimik özellikleri daha az grup ta aleksitimi ile depresyon puanlarý arasýnda anlamlý iliþki bulunamamýþtýr. Benzer sonuçlar Honkolampi ve ark.’nýn (2001) yürüttüðü çalýþma-da elde edilmiþtir; depresif hastalarçalýþma-da aleksitiminin depresyonun bir fonksiyonu olduðu sonucuna varýlmýþtýr. Duddu ve ark. (2003), depresyon puan-larýnýn aleksitimik bireylerde psikiyatrik taný almamýþ bireylerde daha yüksek olduðunu gözlem-lemiþlerdir. Güleç ve ark. (2005), depresif hastalar-da aleksitimi puanlarýnýn kontrol grubunhastalar-dan hastalar-daha yüksek olduðunu ancak depresif hastalarý TAS ölçeðinin duygularýný tanýma ve ifade etme güçlüðü boyutunda yüksek puanlar aldýðý, iþevuruk düþünce boyutunda ise kontrol grubu ile arasýnda fark bulunmadýðýný gözlemlemiþlerdir.

Bu çalýþmada aleksitimik özelliklerin ölçümünde kullanýlan TAS ölçeðinin alt boyutlarý ile depresyon puanlarýnýn iliþkisi incelenmemiþtir. Daha geniþ örneklem üzerinde bu yönde yapýlacak çalýþmalarýn depresyon ile aleksitimik özelliklerin arasýndaki iliþkiyi anlamada yardýmcý olacaðý düþünülmüþtür. Yetiþtirme yurdunda büyüyen gençler ile ailesinin yanýnda büyüyen gençlerin psikiyatrik belirtisellik açýsýndan farklýlýk göstermediði her iki grubun da

yüksek oranda psikolojik belirtiler verdiði görülmüþtür. Araþtýrmaya katýlan gençlerin yýl içinde üniversite seçme sýnavýna katýlacaklarý ayrýca yetiþtirme yurdunda bulunan gençlerin bu sýnavý kazanamadýklarý takdirde yaþ itibariyle devletin himayesinden çýkacak olmalarý faktörleri göz önüne alýndýðýnda bu karýþtýrýcý deðiþkenlerin gerek depresyon gerekse SCL-90 R ölçümlerinde etkili olmuþ olabileceði düþünülmüþtür. Nitekim her iki grupta aleksitimi puanlarý ile gbd puanlarý arasýnda anlamlý korelasyon bulunmazken, depresyon ile psikiyatrik belirtisellik arasýnda yüksek oranda iliþ-ki bulunduðu görülmüþtür.

Beach (1994) yaptýðý çalýþmada aleksitimik birey-lerin SCL-90 R ölçeðinde daha fazla psikolojik belirtiler verdiði ancak diðer taný gruplarýyla iliþkili olmadýðý görülmüþtür.

Spitzer ve Freyberger (2005) SCL-90 R ölçeðinin bütün alt boyutlarýnýn Toronto Aleksitimi ölçeðinin sadece 'duygularýný tanýmlama güçlüðü' alt boyu-tuyla iliþkili olduðu diðer boyutlarýyla iliþkili olmadýðý görülmüþtür.

Yazýþma adresi: Psk. Dr. Deniz Erden, Balýkesir Asker Hastanesi Psikiyatri Servisi, Balýkesir, denizerden@gmail.com

(7)

tions between depression, somatization, dissociation and alex-ithymia overlapping or independent contruct. Psychopathology, 37:200-206.

Loas G (1995) Prevalence of alexithymia in a general Population, Ann Med Psychol, 153(5):355-357.

Paivio SC, Mc Culloch CR (2004) Alexithymia as a meditor between childhood trauma and self-injurious behaviors. Child Abuse Negl, 3: 339-354.

Spitzer C, Grabe HJ, Freyberger HJ (2004) Alexithymia and personality in relation to dimensions of psychopathology. Am J Psychiatry, 161 (7): 1299-301.

Taylor GJ (1984) Alexithymia concept, measurement and Implication for treatment. Am J Psychiatry, 141 (6):725-732. Yemez B (1991) Psikosomatic, Somato-Form ve Diðer Bozukluklarda Aleksitimi Üzerine Kontrollü Bir Çalýþma. Uzmanlýk Tezi. Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Entstitüsü, Ýzmir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Japonya’nın deprem ve tsunami felaketinde zarar gören Fukuşima Nükleer Santralı’ndaki tehlike seviyesini 4’ten 5’e çıkartmasından kısa süre sonra Enerji ve Tabii

Moreover, when acculturation is analyzed, there was no statistically significant difference between the assimilation, separation, marginalization and integration

Konya Ticaret Odası Eğitim ve Sağlık Vakfı 2005 yılında kurulmuş ve faaliyetlerine başlamıştır. Vakfımız ilk iş olarak Konya’ya bir üniversite kazandırmak için

Dijital arşive yönelik arayüz çalışmaları ve koleksiyon yönetim sistemi kurulumunun ardından, arşivde kültürel miras ürünlerinin tanımlanması süreçlerinde kullanılacak

Neurofibromatosis is a genetic disorder characterized by cafe-au-lait spots, neurofibromas of skin and internal organs, anda pigm.ented iris hamartomas.. Most of

Çalışmada, orijinali Sheridan (2000) tarafından geliştirilmiş Sosyal Hizmet Uygulamasında Din ve Maneviyatın Rolü (SHUDMR) Ölçeğinin Türkçeye uyarlanması

Düşük sosyoekonomik düzeye sahip olan çocukların, aileleriyle birlikte büyüyen çocukların ve kurumda yetişen çocukların dil ve sözel zeka puanları arasında anlamlı

haftasına kadarki süreçte kadınların ruh halleri ile oksitosin düzeyleri arasındaki ilişki değerlendirildiğinde ise emzirme süresince oksitosin düzeyi düşük