• Sonuç bulunamadı

Evaluation of Avoidance, Alexithymia and Self Esteem in a Group of University Youth

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Evaluation of Avoidance, Alexithymia and Self Esteem in a Group of University Youth"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Bir Grup Üniversiteli Gençte Çekingenlik,

Aleksitimi ve Benlik Saygýsýnýn

Deðerlendirilmesi*

Gülseren Ünal1

1Öðr. Gör., Ege Üniversitesi Atatürk Saðlýk Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu, Ýzmir

*40. Ulusal Psikiyatri Kongresi’nde Sunulmuþtur.

ÖZET

Amaç: Aleksitimi içe dönük düþünce yapýsý, fantezi

dünyasýnda kýsýtlýlýk, bedensel duyumlarý ve hisleri ayýrt etmede güçlük, hislerin tanýnmasý ve ifade edilmesinde güçlükle kendini gösteren kiþilik özelliklerini kapsar. Aleksitiminin çocukluk çaðýnda bakým verenlerin etkisi ile geliþtiði düþünülmektedir. Bu çalýþmada aleksitimi, çekin-genlik ve benlik saygýsý arasýndaki iliþkinin araþtýrýlmasý amaçlanmýþtýr. Yöntem: Üniversite öðrencilerinin deðer-lendirilmesi (n=115) Toronto Aleksitimi, Rosenberg ben-lik saygýsý, Rathus Atýlganlýk skalalarý temel alýnarak yapýlmýþtýr. Veriler ortalama, ki kare, varyans (Anova), korelasyon testleri ile analiz edilmiþtir. Bulgular: 115 üniversiteli genç katýlýmcýnýn yaþ ortalamasý ±20.2 ve %60.9’u kýzdýr. Gençlerin %55’i aleksitimik ya da þüpheli aleksitimiktir. Çalýþma grubunun aleksitimi skalasýndan aldýklarý puan ortalamasý 63.7±9.6 %40.9 dur. Gençlerin %40.9’u çekingen ve Rathus Atýlgan skalasý puan ortala-malarý 17.3±18.9 dur. Bulgulara göre, aleksitimi çekin-genlikle pozitif korelasyon içindedir. Toronto aleksitimi ölçeðinden alýnan puanlar genç kýz ve erkeklerde benzer-lik göstermektedir. Aleksitimi cinsiyete göre farklýlýk göstermemesine raðmen, depresyon cinsiyet gruplarýnda anlamlý farlýlýk göstermiþtir ve kýzlarda depresyon skoru erkeklerden yüksek bulunmuþtur. Aleksitimi depresyonla ve düþük benlik saygýsý ile pozitif korelasyon içindedir.

Sonuç: Sonuç olarak bu çalýþmada üniversite gençlerinde

çekingenlik, aleksitimi ve düþük benlik saygýsý arasýnda iliþki bulunmuþtur.

Anahtar Sözcükler: Çekingenlik, atýlganlýk, aleksitimi,

benlik saygýsý.

(Klinik Psikiyatri 2004;7:215-222)

SUMMARY

Evaluation of Avoidance, Alexithymia and Self Esteem in a Group of University Youth Objective: Alexithymia is a personality variable

incorpo-rating difficulty in identifying and describing feelings, difficulty in distinguishing between feelings and the physical sensation of emotional arousal, limited imaginal processes and an internally oriented cognitive style. Alexithymia is thought to develop as a result of child-hood interactions with caregivers. In this study, the objective was to investigate whether there was a rela-tionship between avoidance, alexithymia and self esteem university youth. Method: The evaluations of university youth (n=115) were based on the Toronto Alexithymia Scale, Rosenberg Self-Esteem Scale and the The Rathus Assertiveness scale. The data were analyzed by mean, chi, square variance (ANOVA), correlation tests. Results: Participants were 115 university youth age mean ±20.2 and 60.9% youth were female. 55% youth were alex-ithymic or suspicious alexalex-ithymic. The mean Alexithymia scale score of the study group was 63.7±9.6. 40.9% youth were avoidance and the mean The Rathus Assertiveness scale score of the youth group was 17.3±18.9. According to the findings; alexithymia (55%) were positively correlated with avoidance. The mean Toronto Alexithymia Scale total score of the female and male youth was similar. There was not any significant correlation between gender and the measure of Alexithymia, but depression significantly different between gender group and the female depression scores were found higher than male group. Alexithymia also positively correlated with the magnitude of depression mood, low self esteem. Conclusion: The current study confirms that is avoidance associated with alexithymia in a group of university youth.

Key Words: Avoidance, assertiveness, alexithymia,

(2)

GÝRÝÞ

Bireyler tarafýndan geliþtirilen baðlanma stilinin çocukluk dönemlerinde temelleri atýlýr. Baðlanma, çocuk ve bakým veren kiþi arasýnda geliþen; iliþki kurma, çocuðun bakým veren kiþiyi arama ve yakýn-lýk arayýþý davranýþlarý ile kendini gösteren, özellik-le stres durumlarýnda belirginözellik-leþen, dayanýklý ve devamlýlýðý olan duygusal bir bað olarak tanýmlan-maktadýr. Yaþamýn erken dönemlerinden itibaren çevreyle olan etkileþim sonucu geliþir (Thompson 2002). Baðlanma davranýþý yakýnlýk arayýþý ile ken-dini gösterir ve küçük çocuklarda baðlanýlan kiþi-lerden ayrýlma ile belirginleþir. Annenin yokluðun-da gerginlik, huzursuzluk, varlýðýnyokluðun-da ise rahatlýk duygusu olur. Bowlby'e göre, dünya ile daha iyi baþa çýktýðý düþünülen bir kiþi ile yakýnlýðý koruma (yakýnlarda kalma ve ayrýlýklara direnme) baðlan-manýn tanýmlayýcý özelliðidir. Baðlanbaðlan-manýn temel iþlevi ise tehlikelerden korunmadýr. Baðlanma davranýþý ile keþfetme, araþtýrma davranýþý arasýnda karþýlýklý bir iliþki vardýr. Bebeklikte kurulan saðlam bir baðlanma iliþkisi, çocuðun kiþilik ve sosyal geliþiminde çok önemli bir adýmdýr. Çocuk-lar güvenli baðlanma iliþkisinin olduðu durumda, stres yaratan koþullarda da güvenlik duygusunu koruyabilir ve araþtýrýcý davranýþlarda bulunabilir. Bu kavram çocuðun özel olarak annesine duyduðu baðý tanýmlar ve temel güven duygusu ile birlikte geliþir. Güvenlik tehlikeye girdiðinde çekingenlik ya da anksiyöz yapý ortaya çýkar. Çekingen yapý çoðu zaman korku ve sosyal becerilerde azalma davranýþý ile birlikte kendini gösterir. Çekingenlik-le birlikte geliþen baðlanmaktan korkma, aiÇekingenlik-le iliþki-lerinde bozulma, arkadaþlýk kurmaktan kaçýnma, düþünce ve duygularýný ifade edememe, haklarýný koruyamama; güven duygusunun giderek azalmasý-na yol açar. Öte yandan çekingen yapýda pek çok somatik semptom da belirgin olarak gözlenir. Çekingen davranýþ gösteren kiþi bedenselleþtirmeyi sýk kullanýr. Ancak yardým almaktan kaçýnýr (Alpert ve ark. 1997, Dressen ve ark. 1999). Psikodinamik eðilimli kuramcýlarýn bedenselleþ-tirme ile iliþkilendirdikleri bir diðer kiþilik özelliði Nemiah ve Sifneos tarafýndan tanýmlanan "aleksiti-mi"dir. Sorunlarýný bedenselleþtiren kiþilerin geliþim dönemlerinde saplanýp kalma, patolojik savunma düzenekleri kullanma, bilinçdýþý çatýþ-malar ve örseleyici erken yaþam olaylarý yaþamýþ

olma nedeniyle duygularýný sözelleþtirememe durumlarýnýn olduðu düþünülmüþtür (Nemiah 2000, Gucht ve Heiser 2003). Aleksitimi, bedensel duyumlarýn ayýrt edilmesinde güçlük, empati duy-gusundan yoksunluk, duygularý dile getirememe, fantezi dünyasýnda kýsýtlýlýk ve somut, içe vuruk düþünmeye eðilim özelliklerini bir arada sergileyen bir kiþilik özelliði olarak tanýmlanmaktadýr (Nemiah 2000, Dudu ve Ýsaac 2003). Ýçe vuruk düþünme, aleksitimik kiþilerin görünüþte çevreyle uyum içinde yaþadýklarý, ancak gerçekte bu kiþilerin kendi ruhsal gerçekleriyle pek az iliþki içinde olduklarý bildirilmiþtir (Dereboy 1990).

Aleksitiminin etiyolojisine bakýldýðýnda farklý laþýmlarýn ortaya atýldýðý görülmektedir. Bir yak-laþýma göre çocukluk çaðýnda fantezi ve semboli-zasyonun kognitif geliþimsel sürecinde sorun yaþan-masýnýn, ileri yýllara duygularýn farkýndalýðýnýn ka-zanýlmasý sürecine yetersizlik þeklinde yansýdýðý ifa-de edilmiþtir (Duncan 1971, Kreitler 2002). Affekt ve kognisyonun bölünmesi medikal ve psiþik alanýn zarar görme olasýlýðýný arttýrmaktadýr. Bir baþka yaklaþýma göre aleksitimi, regresif farklýlaþma ve affektin yeniden somatizasyonunu içeren post trav-matik savunma cevabý gibidir ya da benlik bütün-lüðünün yapýlandýrýlmasý ve kendilik fonksi-yonlarýnýn baþarýyla gerçekleþtirilmesi sürecinde kayýplarýn yaþanmasý ile ortaya çýkar (Kreitler 2002, Suslow ve Junghanns 2002). Nöroanatomik görüþe göre ise; korteks anterior cingulumda lezyonun ol-masý ya da olasý diðer nörolojik lezyonlarýn normal dýþý emosyonel davranýþlara, aleksitimiye neden ol-maktadýr (Lane ve ark. 1997, Larsen ve ark. 2003). Çeþitli psikosomatik hastalýk gruplarýnda aleksitimi sýklýðýnýn, normal kiþilerde görülme sýklýðý olan %5’ten yüksek olduðu da ifade edilmektedir. Ancak aleksitimi sadece psikosomatik hasta grup-larýnda deðil, kimi psikiyatrik bozukluklar ve medikal hastalýklarda da görülebilmektedir (Dereboy 1990, Solmaz ve ark. 2000). Aleksitimik özellikler çeþitli psikiyatrik bozukluklarda ve ayrýca sosyal içe dönüklük, düþünme yapýsýnýn bozulmasý, kötülük görme düþünceleri, dürtüsel ifade, özgüven eksikliði, kendini ifadede algýlanan zorluklar, nevrotik yapý ve duygusal baskýlanma gibi belirli kiþilik özellikleri olanlarda gözlenmiþtir (Bach ve ark. 1994).

(3)

özgüven ile negatif iliþki gösterdiðini bildirmekte-dirler (Rosalind 1978, Romanov 1994). Ergen inti-har giriþimcileri umutsuzluk, düþük benlik saygýsý, kiþinin kendisini ifade etmesinde yaþanan zorluk-lar, dürtüsellik, dýþ kontrol odaðý, zayýf kiþiler arasý sorun çözme ve zayýf sosyal beceriler gibi bir dizi psikososyal iþlev bozukluðu göstermektedirler. Sayar ve arkadaþlarý ergenlerde, yetiþkin hastalarda olduðu gibi, intihar niyetiyle umutsuzluk ve depresyon puanlarý arasýnda iliþki olduðunu göster-mektedir (Sayar ve ark. 2000). Bu süreç umutsuz-luðun depresyondan baðýmsýz olarak impulsif inti-har giriþimini etkilediðini düþündürmektedir. Duygularýný ve bedensel duyumlarýný tanýma yeteneðinde yetersizlik yaþayan aleksitimik kiþi-lerde de umutsuzlukla iliþkili olarak intihar giriþimi daha sýk görülmektedir (Saarijarv ve ark. 2001, Hintikka 2004).

Tüm bunlarýn sonucunda; bu çalýþmada üniversiteli gençlerde çekingenlik, aleksitimi ve benlik saygýsýnýn deðerlendirilmesi amaçlanmýþtýr. GEREÇ VE YÖNTEM

Çalýþmaya 2003-2004 eðitim döneminde Atatürk Saðlýk Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu'nda eðitim gören 115 birinci sýnýf öðrencisi alýnmýþtýr. Öðrenci-lerin yaþ ortalamasý ±20.19 ve %60.9'u kýzdýr. Araþtýrma kesitsel tanýmlayýcý tiptedir. Örneklemin seçiminde, basit rastgele örnekleme yöntemine gidilmiþtir. Etik kurallara uygun olarak çalýþmaya alýnma koþulu; gençlerin ölçeði tamamlamaya engel olacak fiziksel ve ruhsal hastalýðýnýn olma-masý ve çalýþmaya katýlmayý kabul etmeleri þeklinde belirlenmiþtir. Veriler, araþtýrmacý tarafýndan yüz yüze görüþülerek toplanmýþ ve öncelikle çalýþmaya katýlanlara demografik özellikleri sorgulayan bir bilgi formu doldurtulmuþtur. Bu aþamadan sonra gençlere Toronto Aleksitimi Ölçeði, Rosenberg benlik saygýsý ölçeði, Rathus atýlganlýk envanteri uygulanmýþtýr.

Rathus ve arkadaþlarý tarafýndan geliþtirilen Rathus atýlganlýk envanterine (1977), Acar ve arkadaþlarý (1980) tarafýndan geçerlilik ve güvenirlilik çalýþmasý yapýlmýþtýr. Ölçek ergen ve yetiþkinlere uygulanabilir türdedir. Envanterden toplam puan olarak 10 ve altýnda alanlar çekingen, 10 ve üstünde alanlar atýlgan olarak deðer-lendirilmektedir.

Toronto Aleksitimi Ölçeði (TAÖ-26); Taylor ve arkadaþlarý tarafýndan geliþtirilen, özgün formu li-kert tipi olan ve 26 maddeden oluþan bir öz bildirim ölçeðidir. Türkiye'de geçerlilik ve güvenilirlik çalýþ-masý Dereboy tarafýndan yapýlmýþtýr. Bu çalýþmada ölçeðin kesim puaný 11 olarak belirlenmiþtir. Özgün biçiminde maddeler 1-5 arasý puanlanýrken Puanlarýn artmasý aleksitiminin þiddetini göster-mektedir.

Rosenberg benlik saygýsý ölçeði; (Rosenberg 1965) Çuhadaroðlu (1986) tarafýndan geçerlilik ve güvenirlilik çalýþmasý yapýlmýþtýr ve ölçek 63 soru-dan oluþmaktadýr. 12 alt ölçek üzerinden deðer-lendirmeler yapar. Benlik saygýsý alt ölçeðinden 0-1 puan alanlarýn yüksek, 2-4 puan alanlarýn orta, 5-6 puan alanlarýn düþük benlik saygýsýna sahip olduk-larý kabul edilir. Diðer alt ölçeklerden alýnan yük-sek puanlar; kendilik algýsýnýn sürekliliði alt ölçeðinde sürekliliðin az olduðu; Ýnsanlara Güvenme alt ölçeðinde güvenin azlýðýna; Eleþtiriye Duyarlýlýk alt ölçeðinde fazla duyarlýlýða; Depresif duygulaným alt ölçeðinde depresyon düzeyinin yük-sek oluþuna; Hayalperestlik alt ölçeðinde hayalpe-restliðin fazlalýðýna; Psikosomatik Belirtiler alt ölçeðinde belirti fazlalýðýna; Kiþiler Arasý Ýliþki-lerde Tehdit Hissetme alt ölçeðinde kolaylýkla tehdit edilme duygusuna; Tartýþmalara Katýlma Derecesi alt ölçeðinde tartýþmalara katýlma düzeyinin yüksekliðine; Ana-baba Ýlgisi alt ölçeðinde ilgi azlýðýna; Babayla iliþki alt ölçeðinde iliþkinin fazlalýðýna; Psiþik Ýzolasyon alt ölçeðinde psiþik izolasyonun fazlalýðýna iþarettir.

Veriler SPSS paket programýnda deðerlendirilerek, sayý ve yüzde daðýlýmlarý verilmiþ, verilerin ana-lizinde korelasyon, ki kare, ANOVA uygulanmýþtýr. BULGULAR

Araþtýrmaya katýlan gençlerin yaþ ortalamasý ±20.19'dur. %70'i kýz, %68'i kentte yaþamakta, %39'u ailesinin yanýnda ikamet etmektedir. %55.7'si þüpheli aleksitimik ya da aleksitimik ve ortalamasý 63.7±9.6'dýr. %40.9'u çekingen ve orta-lamasý 17.3±18.9'dur.

Çalýþmada yer alan gençlerin %81.7'si Rosenberg Benlik Saygýsý alt ölçeðinin depresif duygulaným alt ölçeðinden yüksek puan alarak depresif belirtiler ifade etmiþlerdir. %43.5'i orta ya da düþük düzeyde

(4)

benlik saygýsýna sahiptir ve %93'ü kendine güveninin az olduðunu belirtmiþtir. %36.5'inin eleþtiriye duyarlýlýðý fazladýr. %60'ýnýn psiþik izo-lasyonu vardýr. %58.3'ü hayalperest olmadýðýný ifade etmiþtir.

Gençlerin rathus atýlganlýk ölçeðinden aldýklarý puanlara göre aleksitimi düzeyleri incelendiðinde; çekingen olanlarýn aleksitimi ortalamasý 66.93±8.23 ile, atýlgan olanlarýn ortalamasýndan (61.42±9.81) yüksek olduðu anlaþýlmýþtýr. Gençlerin rathus atýlganlýk ölçeðinden aldýklarý puanlara göre aleksitimi düzeyleri arasýnda yapýlan ANOVA testinde anlamlý farklýlýk saptanmýþtýr (F=9.95 p<0.001).

Araþtýrmaya katýlan kýz (64.15±9.45) ve erkek (62.93±9.38) gençlerin toronto aleksitimi ölçeðin-den aldýðý puanlar arasýnda farklýlýk yoktur. Ancak cinsiyete göre depresif duygulaným deðerlendirildi-ðinde kýzlarýn %90'ý, erkeklerin %69'u deðiþik dü-zeylerde depresif çýkmýþtýr. Kýz ve erkek genç ara-sýnda depresyon açýara-sýndan anlamlý farklýlýk bulun-muþtur (χ2=11.91 sd=3 p=0.008). Depresif olan gençlerin (65.74±9.73), olmayanlardan (61.78±9.07) toronto aleksitimi puanlarý yüksektir. Bu sonuç istatistiksel olarak anlamlýdýr (F:5.10 p<0.05).

Toronto aleksitimi ölçeðinden alýnan puanlarýn; rathus atýlganlýk envanterinden alýnan puanlar ile 0.397 düzeyinde negatif yönde (p=0.001), depresif duygulaným ile 0.308 düzeyinde pozitif yönde

(p=0.001), benlik saygýsý ile 0.202 düzeyinde negatif yönde (p=0.05), psiþik izolasyon ile 0. 264 düzeyinde pozitif yönde (p=0.001) korelasyonu saptanmýþtýr.

Araþtýrmaya katýlan üniversite gençlerinin %21.8'i aðrý, dispeptik þikayetler, konsantrasyon güçlüðü, halsizlik gibi psikosomatik yakýnmalarý olduðunu ifade etmiþlerdir. Gençlerin atýlganlýk düzeylerine göre psikosomatik belirtiler gösterme durumlarýna bakýldýðýnda çekingen olanlarýn (çekingenlerin ortalamasý:1.4±0.6 atýlganlarýn ortalamasý: 1.2±0.4) daha yüksek bir ortalamaya sahip olduk-larý gözlenmiþtir. Ýki grup arasýnda yapýlan varyans analizi ile anlamlý farklýlýk olduðu ortaya çýkmýþtýr (F=5.42 P<0.05). Ancak psikosomatik belirtileri olanlarýn olmayanlara göre aleksitimi düzeyleri arasýnda anlamlý farklýlýk bulunamamýþtýr.

Araþtýrmaya katýlan gençlerin %53.9'unun kendilik kavramýnýn sürekliliði azdýr. Kendilik kavramýnýn sürekliliði kimlik duygusunu ifade eder. Ayný zamanda kendiliðin nesnelerle ve sosyal çevreyle iliþkilerini de tanýmlar (sosyal kimlik, cinsel kimlik ve mesleki kimlik olarak). Kimlik, kendilik organi-zasyonunun ve iþlevlerinin özel bir yaný olarak kabul edilebilir. Kendilik bütünleþmesinde aksamalar, kendilik kavramýnýn sürekliliðinin olma-masý, kimlik duygusunun geliþememesi, kendisinin nasýl biri olduðunu tanýmlayamama gibi kimlik kavramýna iliþkin sorunlarý beraberinde getirir. Cinsiyete göre gençlerin kendilik kavramlarýnýn Tablo 1. Üniversite gençlerinin Toronto Aleksitimi Ölçeði, Rathus Atýlgan Ölçeði, Rosenberg Benlik Saygýsý

Skalasý Alt Ölçeklerine göre deðerlendirilmesi

N %

Aleksitimi 64 %55.7

Çekingenlik 47 %40.9

Düþük Benlik Saygýsý 55 %47.8

Kendilik algýsýnýn sürekliliðinin azlýðý 62 %53.9

Ýnsanlara Güven azlýðý 107 %93

Eleþtiriye duyarlýlýk 42 36.5

Depresif duygulaným 94 %81.7

Psikosomatik yakýnmalar 25 %21.8

Kiþiler arasý iliþkilerde tehdit hissi yaþama 84 %73

Ana baba ilgisinin yeterliliði 80 %70

(5)

sürekliliðine bakýldýðýnda kýzlarýn %62.8'inin, erkeklerin %40'ýnýn kendilik kavramýnýn sürekliliði az çýkmýþtýr. Ýki grup arasýnda yapýlan χ2 testi ile anlamlý farklýlýk saptanmýþtýr (χ2=0.02 p<0.05). Kendilik algýsýnýn sürekliliði az olanlar Rathus atýl-ganlýk envanterinden düþük puan almýþlardýr ve bu kiþilerin çekingen olduklarý ortaya çýkmýþtýr (çekin-genlerin ortalamasý 9.2±17.06; atýlgan olanlarýn ortalamasý 21.6±19.3). Kendilik kavramýnýn sürekliliði az olanlarýn (66.2±9.5) sürekliliði olan-lardan (60.7±8.9) aleksitimi puanlarý yüksek çýk-mýþtýr. Ýki grup arasýnda yapýlan varyasyon analizi ile anlamlý farklýlýk çýkmýþtýr (F=10.2 p<0.001). Çalýþmada yer alan gençlerin %70'i ana baba ilgisinin yeterli düzeyde varolduðunu ifade etmiþler. Gençlerin ana baba ilgisine göre çekin-genlik düzeylerine bakýlmýþ, ana baba ilgisi çok olanlarýn %34'ü çekingen, ana baba ilgisi az olan-larýn %60'ýnýn çekingen olduðu anlaþýlmýþtýr. Ýki grup arasýnda yapýlan χ2 testi ile anlamlý farklýlýk saptanmýþtýr (χ2=0.04 p<0.05). Ayrýca ana baba ilgisi az olanlarýn aleksitimi puanlarý (75.4±6.9)

çok olanlardan (x=62.9±9.6) anlamlý fark oluþtu-racak ölçüde yüksek bulunmuþtur (F=4.25 p<0.05).

Araþtýrmaya katýlan gençlerin atýlganlýk düzeyle-rine göre kiþiler arasý iliþkilerinde tehdit hissetme durumlarý incelendiðinde; %73'ünün çeþitli düzeylerde kendini tehdit altýnda hissettiði ortaya çýkmýþ ve çekingenlerin daha yüksek puanla kiþiler arasý iliþkilerinde daha fazla tehdit hissi yaþadýklarý ortaya çýkmýþtýr (çekingenlerin ortalamasý 2.6±0.9; atýlganlarýn ortalamasý 2.0±08). Yapýlan Anova testi ile iki grup arasýnda farklýlýk saptanmýþtýr (F=9.64 p<0.001). Ancak kiþiler arasý iliþkilerinde tehdit hissetme düzeyleri ile aleksitimi puanlarý arasýnda anlamlý farklýlýk çýkmamýþtýr.

Çalýþmaya katýlan gençlerin %40'ýnýn tartýþmalara katýlým derecesi azdýr. Cinsiyete göre kýzlarýn %63'ünün, erkeklerin %72'si çeþitli derecelerde tartýþmalara katýlýmý vardýr. Ýki grup arasýnda yapýlan χ2 testi ile anlamlý farklýlýk saptanmýþtýr (χ2=0.011 p<0.05) Ancak tartýþmalara katýlým

TORONTO ALEKSÝTÝMÝ- BENLÝK SAYGISI- RATHUS ATILGANLIK PUANLARI ARASINDAKÝ ÝLÝÞKÝNÝN DEÐERLENDÝRÝLMESÝ ra th u s a týlg an lýk en va n ter i d er len di rm es i 2,00 1,75 1,50 1,25 1,00 1,00 1,50 2,00 2,50 3,00 1,00 1,50 2,00 2,50 3,00 rosenberg benlik saygýsý puaný

toronto aleksitim

i deðerlendirmes i

Grafik 1. Gençlerin Toronto Aleksitimi Puanlarý ile Rathus Atýlganlýk Envanteri Puanlarý- Rosenberg Benlik Saygýsý Alt Ölçek

(6)

derecesi ile aleksitimi arasýnda 0.197 düzeyinde negatif yönde (p=0.05) korelasyon saptanmýþtýr. TARTIÞMA

Çekingenliðin temelinde insanlarla iliþki kurma sorunu vardýr. Alpert ve arkadaþlarý major depresif bozukluk tanýsý olan eriþkinlerde, sosyal fobi ve çekingen kiþilik bozukluðu ek tanýsý olan hastalarýn ek taný almayanlara göre daha fazla atipik depres-yon gösterdiklerini bulmuþlardýr. Bu iki tanýnýn bir-likte görüldüðü çökkün hastalarda depresif bozuk-luðun daha erken yaþlarda baþladýðý, daha fazla 1. eksen tanýsýnýn olduðu ve sosyal uyum ve giriþken-likte daha fazla bozulma meydana geldiði göste-rilmiþtir (Alpert ve ark. 1997). Bu çalýþmada da Alpert ve arkadaþlarýnýn bulgularýný destekleyen sonuçlara varýlmýþtýr. Çalýþmaya katýlan gençlerin %40.9'u çekingendir ve çekingenlerde daha fazla depresyon ve aleksitimi gözlenmiþtir.

Bu çalýþmada öðrencilerin %55.5'ini kapsayan büyük çoðunluðu aleksitimik ya da þüpheli alek-sitimik çýkmýþtýr. Bir yaklaþýma göre alekalek-sitimik karakterde; negatif davranýþ, düþünce ve benlik ile ilgili uygun olmayan duygulaným gözlenir (Taylor 2000). Bu sonuç aleksitimik yapýnýn öðrencilerin öðrenim performanslarýnýn etkileyebileceðini düþündürmektedir. Pratisyen hekimlerde tükenme düzeylerini inceleyen bir çalýþmada da aleksitimi puanlarý yüksek olan kiþilerin kiþisel baþarýlarýnýn düþük olduðu anlaþýlmýþtýr (Arslan ve ark. 1996). Aleksitimik özellikler çeþitli psikiyatrik bozukluk-larda ve ayrýca sosyal içe dönüklük, kötülük görme düþünceleri, dürtüsel ifade, kendini ifadede algýlanan zorluklar, stres yönetiminde azalma, nevrotik yapý ve duygusal baskýlanmanýn olduðu belirli kiþilik özelliklerinde gözlenmektedir (Gucht 2003). Aleksitiminin kiþilik bozukluklarý ile iliþ-kisinin deðerlendirildiði bir çalýþmada, þizotipal, baðýmlý ve çekingen kiþilik bozukluklarýnýn alek-sitimiyle baðýntýlý olduðu saptanmýþtýr (Weinryb 1996, Wearden ve ark. 2003). Genel toplumda depresyon sýklýðý oldukça fazladýr. Özellikle somatik özellikli depresyon kadýnlarda oldukça sýk görülür. Depresyon stresli yaþantý ile birlikte geliþir ve depresyonla birlikte kognitif yapýda, duygu-lanýmda problemler yaþanmaya baþlar (Fava ve ark. 1998). Aleksitimik yapý kendini çok belli etmese de

depresyonla birlikte görülme sýklýðý oldukça yük-sektir (Silverstein 2002, Çelikel ve Saatçioðlu 2002). Bu çalýþmada da depresif özellikler kýzlarda daha fazla gözlenmiþ ve depresyon ile aleksitimi arasýnda pozitif yönde baðýntý saptanmýþtýr. Ancak cinsiyetle aleksitimi arasýnda böyle bir baðýntý gözlenmemiþtir.

Somatizasyon deðiþen psikolojik aktivitede katas-trofik reaksiyonlar þeklinde kendini gösterir. Beden algýsý psikolojik baþ etme stili ile iliþkili olarak deðiþime uðrar (Steptoe ve Noll 1997, Gucht ve Heiser 2003). Somatik semptomlar kiþinin katastro-fik yaþantý ile baþ etmesini kolaylaþtýrýr hale gelir. Araþtýrmacýlar ve kuramcýlar, bedenselleþtirici hasta-larýn duygulaným, simgeleþtirme ve fantezi üretim kapasitelerinde önemli sorunlar olduðunu, yani alek-sitimik bir karakter gösterdiklerini ortaya koy-muþlardýr. Bu özellik, bedenselleþtiricilerin hem semptom formasyonlarýnýn ortaya çýkýþýnda ana neden olarak gündeme getirilmiþ; simgeleþtirme olmaksýzýn, bir kimsenin kendisinin ve baþkalarýnýn duygu ve niyetlerini ancak üzerinde düþünülmeye gerek olmayan, dolaysýz biçimde görülebilen, bedenin birincil düzeyinde ifade edebileceði üzerinde durulmuþtur (Fonagy 1991). Öfke nöbetleri, somatik semptomlar daha sýklýkla baðýmlý, çekingen yapýda gözlendiði ifade edilmiþtir (Fava ve ark. 1998, Uðuz ve Toros 2003). Bu çalýþmada da psikosomatik semp-tomlar yaþayan gençlerin büyük çoðunluðunun çekin-gen yapýya sahip olduðu ortaya çýkmýþtýr.

Kohut kendiliði, bir üst örgütlenme, "kiþiliðin çekirdeði, algýlarýn ve giriþimlerin merkezi" þek-linde nitelendirilir. Kimlik duygusu kendilik algýsýnýn sürekliliði sonucunda ortaya çýkar. Kendilik nesnesinin eþduyumsal yaklaþým yapa-madýðý durumlarda aynalama, içselleþtirme ve ayrýþma süreçleri aksar ve kendilik geliþimi uygun þekilde tamamlanamaz. Dolayýsýyla kendilik iþlev-lerinin yürütülebilmesi için bir kendilik nesnesinin varlýðýna gereksinim sürer. Bu kiþiler dýþarýdaki bir kendilik nesnesinin desteði olmazsa kendilerini çaresiz, deðersiz, eksik, boþ ve kontrollerini kaybet-miþ hissederler, daha çekingen davranýrlar. Kendilik nesneleri; anne-baba, daha geniþ anlamýy-la da çocuðun yaþamýnda önem taþýyan, çevresinde bulunan kiþilerdir. Çocuðun kaygýsýnýn yatýþtýrýl-masý, benliðinin varlýðýndan ve iþleyiþinden aldýðý hazzý onunla paylaþýp ona yansýtarak sürekliliðinin

(7)

saðlanmasý, kendine güvenin ayakta tutulmasý gibi iþlevler kendilik nesnesi iþlevleridir. Bu çalýþmada da kendilik algýsýnýn sürekliliði az olan gençlerin daha çekingen ve aleksitimik olduklarý ortaya çýk-mýþtýr. Kendilik algýsýnýn sürekliliðini saðlayan kendilik nesneleri olan anne babanýn ilgisinin az olduðu gençlerin daha çekingen ve aleksitimik olduklarý saptanmýþtýr (Çuhadaroðlu 2001, Terbaþ 2004).

Çekingen yapýda çoðu zaman maladaptif kognitif yapýlar hakimdir. Düþük benlik saygýsýyla birlikte geliþebilen sosyal etkileþimlerde tehdit hissetme, sosyal iliþkilerde bozulma süreci çekingenlikte daha belirgin olarak ortaya çýkmaktadýr (Dreessen ve ark. 1999). Bu çalýþma da da çekingen gençlerin kiþiler arasý iliþkilerinde daha fazla tehdit hissi algýladýklarý ortaya çýkmýþtýr.

Aleksitimik kiþilerin görünüþte çevreyle uyum içinde yaþadýklarý, ancak gerçekte bu kiþilerin kendi

ruhsal gerçekleriyle pek az iliþki içinde olduklarý bildirilmiþtir. Aleksitimik kiþide toplum içinde ken-disini ifade edememe yapýsý hakimdir (Evren ve ark. 2003). Bu çalýþmamýzda aleksitimik yapýya sahip olanlarýn toplumda kendini ifade etmenin bir yolu olan tartýþmalara katýlýmýnýn daha az olduðu gözlenmiþtir.

Bu sonuçlar doðrultusunda; çekingen yapýnýn, insanlar karþýsýnda zor durumda kalýnacaðý endiþe-si ile kiþi üzerinde ketlenmeye neden olduðu ve aleksitimik bir yapýnýn oluþmasýný desteklediði düþünülmektedir.

Yazýþma adresi: Öðr. Gör. Gülseren Ünal, Ege Üniversitesi Atatürk Saðlýk Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Bornova, Ýzmir, unalgulseren@hotmail.com

Arslan H, Ünal M, Aslan O ve ark. (1996) Pratisyen Hekimlerde Tükenme Düzeyleri. Düþünen Adam Dergisi, 9:48-52. Alpert JE, Uebelacker LA, McLean NE ve ark. (1997) Social phobia, avoidant personality disorder and atypical depression: co-occurrence and clinical implications. Psychol Med, 27:627-633.

Bach M, De Zwaan M, Ackard D ve ark. (1994) Alexithymia: relationship to personality disorders. Compr Psychiatry, 35:239-243.

Bowlby J (1973) Attachment and Loss, 2. Cilt, Separation. New York: Basic Books.

Çelikel Ç, Saatçioðlu Ö (2002) Konversiyon Bozukluðunda Aleksitiminin Depresyon ve Anksiyeteye Etkisi. Klinik Psikiyatri Dergisi, 5:229-234.

Çuhadaroðlu Çetin F (2001) Kendilik Patolojisi Belirtisi Olarak Kimlik Kargaþasý. Türk Psikiyatri Dergisi, 12:309-314.

Dereboy ÝF (1990) Aleksitimi: Bir gözden geçirme. Türk Psikiyatri Dergisi, 1:157.

Dreessen L, Arntz A, Hendriks T ve ark. (1999) Avoidant per-sonality disorder and implicit schema-congruent information processing bias: a pilot study with a pragmatic inference task. Behav Res Ther, 37:619-632.

Duddu V, Isaac MK, Chaturvedi SK (2003) Alexithymia in somatoform and depressive disorders. J Psychosom Res, 54:435-438.

Duncan (1971) Parantel Attitudes and interactions in

Delinquency. Child Dev, 42:1751-1765.

Evren C, Eken B, Çakmak D (2003) Alkol baðýmlýlarýnda alek-sitimi ve depresyon, anksiyete ve kiþilik bozukluklarý ile iliþkisi. Baðýmlýlýk Dergisi, 4:48-51.

Fava M, Rosenbaum JF, McCarthy M ve ark. (1998) Anger attacks in depressed outpatients and their response to fluoxe-tine. Eur Psychiatry, 13:221.

Fonagy P (1991) Thinking about thinking: Some clinical and theoretical considerations in the treatment of a borderline patient. Int J Psychoanal, 72:639-656.

Gucht V (2003) Stability of neuroticism and alexithymia in som-atization. Compr Psychiatry, 44:466-471.

Gucht V, Heiser W (2003) Alexithymia and somatisation A quantitative review of the literature. J Psychosom Res, 54:425-434.

Hintikka J, Honkalampi K, Koivumaa-Honkanen H ve ark. (2004) Alexithymia and suicidal ideation: a 12-month follow-up study in a general population. Compr Psychiatry, 45:340-345. Kreitler S (2002) The psychosemantic approach to alexithymia. Personality and Individual Differences, 33:393-407.

Lane RD, Ahern GE, Kaszniak AW ve ark. (1997) Is alex-ithymia the emotional equivalent of blindsight? Biol Psychiatry, 42:834-844.

Larsen JK, Brand N, Bermond B ve ark. (2003) Cognitive and emotional characteristics of alexithymia; A review of neurobio-logical studies. J Psychosom Res, 54:533-541.

(8)

Nemiah JC (2000) A psychodynamic view of psychosomatic medicine. Psychosom Med, 62:299-303.

Romanov K, Hatakka M, Keskinen E ve ark. (1994) Self-report-ed hostility and suicidal acts, accidents and accidental deaths: a prospective study of 21, 443 adults aged 25 to 59. Psychosom Med, 56:328.

Rosalind FR (1978) The Effect of Self Concept Upon Adolescent Communication With Parents. J Sch Healt, 101:100-102.

Saarijärv SÝ, Salminen JK, Toikka TB (2001) Alexithymia and depression; A 1-year follow-up study in outpatients with major depression. J Psychosom Res, 51:729-733.

Sayar MK, Öztürk M, Acar B (2000) Aþýrý Dozda Ýlaç Alýmýyla Ýntihar Giriþiminde Bulunan Ergenlerde Psikolojik Etkenler. Klinik Psikofarmakoloji Bülteni, 10:25.

Silverstein B (2002) Gender differences in the prevalence of somatic versus pure depression: a replication. Am J Psychiatry, 159:1051-1052.

Solmaz M, Sayar K, Trablus S ve ark. (2000) Ýritabl Kolon Sendromunda Aleksitimi. Türk Psikiyatri Dergisi, 11:190-197. Steptoe A, Noll A (1997) The perception of bodily sensations, with special reference to hypochondriasis. Behav Res Ther, 35:901-910.

Suslow T, Junghanns K (2002) Impairments of emotion situation priming in alexithymia. Personality and Individual Differences, 32:541-550.

Taylor GJ (2000) Recent developments in alexithymia theory and research. Can J Psychiatry, 45:134-142.

Terbaþ Ö (2004) Kendilik Psikolojisi Kuramýna Göre Kendilik Bozukluklarý: Bir Olgu Sunumu. Türk Psikiyatri Dergisi, 15:70-76.

Thompson RA (2002) Attachment theory and research. Child and Adolescent Psychiatry, 3. Baský, Lewis M (Ed.) Philadelphia. Lippincott Williams and Wilkins, s.164-172. Uðuz Þ, Toros F (2003) Konversiyon Bozukluðunda Sosyodemografik ve Klinik Özellikler. Türk Psikiyatri Dergisi, 14:51-58.

Wearden A, Cook L, Vaughan-Jones J (2003) Adult attachment, alexithymia, symptom reporting, and health-related coping. J Psychosom Res, 55:341-347.

Weinryb RM, Gustavsson JP, Hellström C ve ark. (1996) Interpersonal Problems and personality characteristics: Psychometric studies of the Swedish version of the IIP. Personality and Individual Differences, 20:13-23.

41. Ulusal Psikiyatri Kongresi

15-20 Kasým 2005

Palandöken - Erzurum Bilimsel Yazýþma Adresi:

Prof. Dr. Ýsmet Kýrpýnar

Atatürk Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý Tel: 0442 236 12 12/1597 - Faks: 0442 236 12 28

e-mail: kirpinar@atauni.edu.tr

Organizasyon:

Ýnterium Organizasyon Sýraselviler Cad. Hrisovergi Apt. 48/8 Taksim, Ýstanbul Tel: 0212 292 88 08 - Faks: 0212 292 88 07

e-posta: info@interium.com.tr www.interium.com.tr

ATATÜRK ÜNÝVERSÝTESÝ TIP FAKÜLTESÝ PSÝKÝYATRÝ ANABÝLÝM DALI TÜRKÝYE PSÝKÝYATRÝ DERNEÐÝ

Referanslar

Benzer Belgeler

The altcrations İn ECG and blood flow produccd by Prosopis ju/iflora alkalaids was completely abolished by intravenous administration of the antimuscarinic drug atropine

Effects of home-based daily exercise therapy on joint mobility, daily activity, pain and depression in patients with ankylosing spondylitis. Uhrin Z, Kuzis S,

Yeterli t›bbi tedaviye ra¤men nefes darl›¤› çeken, egzersiz tolerans› azalm›fl veya günlük yaflam aktivitelerinde k›s›tlanma gözlenen kronik solunum hastal›¤›

The section ‘Emerging Measures and Models’ in DSM-5, for a person to be diagnosed with internet gaming disorder, several criteria have to be evident (5 or

Since FBMC has a higher outturn than the OFDM system due to the higher available information measures and lack of CP overhead, channel calculation in FBMC

Makalemizde bu doğrultuda Faruk Nafiz Çamlıbel’in Mermer Beşik adlı bu senaryosunu yapı ve içerik özellikleri bakımından inceleyerek yazar üzerine yapılan

“ Bir beyaz gemiydi ayıran onları/ Kadın güvertedeydi adam rıhtımda/ Şimdi unuttum yüzünü kadının/ Adamın

The outcomes showed a relationship between low level of sexual self-esteem and a high level of sexual anxiety, which impact on anxiety in the attachment and lower satisfaction